"Doktorlar,kendilerini Tanrı mı zannediyor?" Dünya bunu uzun süreden beri tartışıyor ve özellikle de covid döneminde daha çok tartışmaya başlamıştı. "Hayat kurtaran" doktorlara böyle garip bir sıfat yakıştırılmıştı. Gerçekten,"doktorlar,kendilerini tanrı mı zannediyor?" Yada "doktorlar, insanlığın yeni tanrısı mı oldu?" Yoksa tüm bunlar boş laflar mı?
NOT1: Tabii yanlış bir kanıya varmamak için hem yazıyı anlayarak-okumanızı hem de en aşağıda kaynak öncesinde verilen uyarı ve notları da okumanızı salık veririz..
NOT2: Eski yayınların (en son yayınlanan ve twittere ait) link adreslerini en sonda ekledik..Digerlerini blogu gezerek bulabilirsiniz..İyi seyirler..🙂
Tabii asıl gündemimiz tam olarak bu değil ama buna yakın bazı ciddi problemler,yakınsamalar vardı. Doktorlar, kendilerini tanrı zannediyor mu orasını bilemiyoruz ama içlerinde (hani derler ya) bazı çürük elmaların, adeta kendilerini tanrı gibiymiş gibi bir havalar içerisine girebildiğini /buna yakın davranışlar sergileyebildiğini sosyal medyada görmüş olabiliyoruz. Aslında bu davranışlara bizzat şahit olanlarınızın da olabildiğini tahmin edebiliyoruz.
Dünyadaki tartışmalara bakılırsa, büyük çoğunluğu doktorların tanrı /tanrı gibi olmasını "hayat kurtarmaya" bağlıyor. Ama aslında özellikle de günümüzde bu durum tam olarak öyle değil gibi gözüküyor. Doktorlar, kendilerini "tanrı" olarak görüyor mu bilemiyoruz ama (yukarıda izah ettiğimiz gibi) bazıları bu "tanrısallık oyununu" çok sevmiş gibi görülüyor. Tabii "hayat kurtardıkları" için değil, büyük olasılıkla "beceriksiz olduklarının (yapmış oldukları tıbbi hatalarının) ortaya çıkmasını engellemek" ve/veya bazı ülkelerde olduğu görülen "katılaştırılmış sağlıkçıyı koruma yasalarının" arkasına saklandıkları için herhalde bu oyunu oynuyorlar gibi görülüyor ve ama bunu yaparken de bazı masum insanların da canını yakabiliyorlar.. (tıbbi hata olan/olmayan tıbbi yaralanma /ölmesine ve/veya sahte suçlamalarla hapse girmesine sebep olmak gibi)
Bu yazımız da 2 konuyu irdeledik;
1) Maskenin zararları ve maske yasaklarında yaşanan gerilimleri ve;
2) Sağlıkçıya şiddetin nedenleri,çözümleri ve sağlıkçıyı koruma adı altında,"ağırlaştırılmış sağlıkçıyı koruma yasalarının" bazı sağlıkçılar tarafından nasıl suistimal edildiğini ele almaya çalıştık.. Büyük olasılıkla bu durum, (en azından bazı) doktorların (sağlıkçıların), adeta kendilerini bir "ilahmış!" gibi hissetmesini sağlıyor gibi görülüyor.. (Tabii sağlıkçıya şiddetin ana kaynağının da bu olabileceğini de düşünebiliriz herhalde. Bilemiyoruz.. Bunu da yazı boyunca ele aldık.)
Tabii sağlık camiasında bir kaç kişinin bu şekilde davranış sergilemesi, tüm sağlıkçıların da aynı şeyleri yapıyor anlamını da çıkarmamak lazım.. Bir /birkaç kişinin hatasını,yanlışını, tüm sağlık camiasına yüklemek pek doğru birşey değil. Ama bu hataların,yanlışların, sağlık camiasında hiç yaşanmıyor gibi göstermek hele de bunları gizlemeye,saklamaya çalışmak da doğru birşey değildir. (Özellikle de "sağlıkçıların, birbirlerinin yapmış oldukları hata ve yanlışları görmemezlikten gelmeleri hatta birbirlerine destek çıkmaları" gibi bir durumun sağlık camiasında yaşanabildiğini (sosyal medyada) görebiliyoruz..Bu, vatandaşları kızdırabilecek bir olumsuz tutum ve davranış olarak karşımıza çıkabilen bir durumdur.) İşte, bizde sağlık camiasında yapılan (bir nevi gizlenmeye çalışılan) bu hata ve yanlışları, ortaya koymak, tartışmak ve çözüm üretebilmek /üretebilmeye yardımcı olabilmek için elimizden geldiğince birşeyler yapmaya çalıştık.
"Sağlıkçıya şiddet, sağlık camiasındaki bazı olumsuz gerçekleri saklayarak, gizleyerek önlen(e)mez.."
Bunları "tartıştık,sağlıkçıları eleştirdik,çözümler üretmeye çalıştık" diye, hemen "sağlıkçıya şiddeti özendiriyor!" gibi abuk subuk saçma sapan cümleler kurmayın. Kuranlarınız olursa ki (olacaktır büyük ihtimalle), böyle düşünen insanların, aslında sağlık camiasındaki "sağlıkçıya şiddetin bitmesini istemiyor" olabileceklerini anlamış oluruz. (Sağlıkta şiddetin bitmesini istemeyenlerle ilgili bilgiyi Bölüm B'de ele aldık.) Bu şekilde davranan kişiler, şimdiye kadar bu konuda çözüm üret(e)medikleri gibi, bu konuda çözüm üretenlere /üretmeye çalışanlara karşı da bu şekilde hep köstek olabiliyorlar. Amaç ne? Samimi bir şekilde sağlıkçıya şiddeti bitirmek mi yoksa (gizli şeytani /yanlış plan/düşüncelerle) sağlıkçıya şiddetin devam etmesini mi sağlamak? Sağlıkçıya şiddet, sağlık camiasındaki bazı olumsuz gerçekleri saklayarak, gizleyerek önlenmez ve önlenemez. Sağlıkçıların yapmış oldukları/olabilecekleri tıbbi olan/olmayan bir takım yanlış ve hataları ortaya koymak ve bunlar üzerinde çözümler üretmek en mantıklı olanıdır. Bunları saklayarak,gizleyerek, sanki hiç olmamış gibi davranarak, sağlık camiasındaki şiddeti çözmek mümkün değildir.. (Devamını Bölüm B'de okuyabilirsiniz..)
Tanrılar değil insanlar çıldırmış olmalı!
"Tanrılar Çıldırmış Olmalı!" filmini bilirsiniz,garip bir film. İlk başlarda güzel gidiyordu ama sonra.. Neyse bu başlık biraz itici oldu ama gündemimizle çok yakından ilgili olduğu için verdik.. Özellikle de covid plandemisi ve aşıları konusunda ve hatta halen bile devam eden plandemik salaklıklar için bu terimi kullanmak zorunda kaldık. Bunun tanrılarla,manrılarla ilgisi yok.. Herşey insanın "aptallığı,iki yüzlülüğü ve nankör oluşu" yüzünden oluyor. İşte bu yüzden "Tanrılar değil,insanlar çıldırmış olmalı!" terimini kullandık,başlık için.. Tanrı demişken..
* "Doktorlar, kendilerini tanrı mı zannediyor?" 🙄
"Bu da nereden çıktı?",diye düşündüğünüzü tahmin ediyoruz.. Yukarıda kısaca bunu anlattık,şimdi biraz daha detaylı anlatmaya çalışıcaz. Biliyorsunuz malum süreçte sağlıkçılar, çeşitli şiddet olayları yaşadılar,yaralandılar ve ölenler oldu,bunlar tabii üzücü gelişmeler.. Ve maalesef en azından bazı sağlıkçılar tarafından hasta ve/veya hasta yakınlarına karşı "kötü muamele ve uydurma suçlarda bulunma" gibi üzücü kötü gelişmeler de yaşandı.. Sağlıkçıya şiddeti görmezden gelemediğimiz gibi, bu yaşanan üzücü gelişmeleri de görmemezlikten gelemeyiz..
Bu yazıda iki konudan biri olan, sağlıkçıya şiddet ve sağlıkçıya şiddet bahanesi ile sağlıkçıyı koruma adı altında ağırlaştırılmış koruma yasalarının sağlıkçıları adeta nasıl birer ilah! (bir nevi adeta dokunulamaz,söz söylenemez vb gibi) haline getirebildiğini (yani aslında sağlıkçıların bu koruma yasalarını nasıl suistimal edebildiklerini) irdeledik.
Diğer konu ise maskeler.. Aslında asıl konumuzdan biri de maskelerdi.. Maskelerin zararlarını bir sonraki yazımızda vermiştik. Şimdi burada bunu yani "maskelerin zararlarını,yasaklarını ve bu maskelerden vazgeçemeyenleri"de tartışacağız. Ayrıca özellikle de "aşısızlara/maskesizlere yapılan bazı zulümlerden örneğin sağlık birimlerinde muayene/tedavi edil(e)memesinden ve bazı kamera görüntülerinden" vb bahsedeceğiz ve bunların hukuki sonuçlarını ele alacağız. Tüm bunları ve aklımıza gelenleri burada irdeledik.
BİLGİ : "İlah"dan kasıt, bir şeyin "o ne derse o,astığı astık,kestiği kestik" şeklinde "söz söylenemez, dokunulamaz" vb haline getirilmesidir.. Yoksa dini/manevi anlamda kullanılan "tanrı" şeklinde değil..
Bu, çok abartılı bir kelime olarak gözükse de günümüzde "sağlıkçılar" ile ilgili yaşanılan (yani en azından bazı sağlıkçıların bir nevi bu koruma yasalarını suistimal etmesi gibi) sorunlara bakılırsa, katılaştırılmış koruma yasalarının, sağlıkçıları bu hale getirebildiği için, bu durumu hiç de abartılı bir kelime olarak göremeyiz herhalde. Nedenleri ne?
Bunu irdelemeden önce dünyadan gelen :) garip bir mesajla başlayalım;
Gizemli salgınlar,hastalıklar türedi.. Acaba neden? 🤔
Dikkat ettiniz mi?
"Plandemi bitti ama ne gariptir ki birden bire bazı gizemli salgınlar, hastalıklar oluşmaya ve artmaya başlamış! Acaba neden? Tabii sorsan hemen "tesadüf!" derler herhalde.."
Artık dünyada plandemi kilitlenmeleri ve maske yasakları neredeyse tamamen kaldırıldı sayılır. Artık ülkeler normal yaşama geçmiş durumda. Ara ara covid ve uzantısı varyantlar ile ilgili ufak tefek korku haberleri yapılsa da artık kimse tıklamıyor bunları. (Çükü,insanlar artık bilinçlenmeye başladı, bunların nasıl kirli bir oyun olduğunu artık çok biliyorlar) Sadece bu da değil, sizler de duymuşsunuzdur, durup-dururken birden bire ortaya çıkan "kanser ve AIDS gibi önemli hastalıklarda artış, çocuklarda gizemli hepatit salgının başlaması" vs gibi garip garip salgın ve hastalık haberleri de veriliyor. (İnsan düşünemeden edemiyor; "Acaba neden?" diye.. Ama bunların bazılarının nedenlerini bir sonraki yazımızdaki araştırmada okuyabilirsiniz..Bakın aslında nedenleri neymiş?)
Neyse, şimdi dikkat ettiyseniz, ana akım medya bunların hiçbirini bu zehirli covid aşıları ile ilgili(bağlantılı) olduğunu dile getirmiyor. Tüm bunların (en azından bazıları için) çıkış/oluş nedenleri konusunda "tam olarak nereden çıktığı konusunda bir fikirleri olmayan" vb gibi bir algı yaratmaya çalışıyorlar. Ama aslında biliyorlar bunların covid aşı kaynaklı olabileceğini ama işlerine gelmiyor,açıkla(ya)mıyorlar.. Bazıları için ise başka bahaneler üreterek, bu gizemli salgın ve hastalıkların başka başka nedenlere bağlamaya çalışıyorlar gibi bir algı oluşturuyorlar.. (En azından biz öyle anladık..Eee yani herşeyi gizli-saklı,hileli yaparsanız,olacağı budur..)
Daha önce "önümüzdeki bir kaç yıl içerisinde bu zehirli covid aşı kaynaklı çeşitli hastalıkların oluşabileceğini ve artabileceğini ve bu nedenle hastanelerin tıka basa dolup-taşabileceğine" dair bir tahminde bulunmuştuk. (Aslında aşı kaynaklı çeşitli hastalıkların oluşması ve artması konusundaki bilgileri yabancı uzmanlar dile getirmişti,biz de onların bilgilerini paylaşmıştık.) Öyle görülüyor ki, ana akım medyanın yanıltıcı bir şekilde verdiği bu gizemli salgın ve hastalıkların, daha şimdiden oluşmaya ve/veya artmaya başladığına şahit olmaya başladık gibi görülüyor. Yani bir kaç sene beklemeye dahi kalmadan, sonuçlar ortaya çıkmaya başladı gibi bir durum ortaya çıkmış durumda.. Her ne kadar ana akım medya, birden bire ortaya çıkan bu gizemli salgın ve hastalıkların oluş ve/veya artış nedenlerini başka başka nedenlere bağlasa da, tüm bunların aşı sonrası yaşanması ve artı aşı sonrası gelişen komplikasyonların da "doğru-dürüst ele alın(a)maması,incelen(e)memesi, belgelerin tahrif edilmesi, gizli-saklı ve hileli işler yapılması" vb gibi nedenlerden dolayı bu şüphe ve endişeleri iyice artırmış durumdadır..
"Eee yani,siz ne bekliyordunuz? "Görünen köy klavuz istemez" misali gelişmeler yaşanıyor şu anda dünyamızda.. Maalesef.. Ama işte tüm bunlar başka nedenlere bağlanabiliyor.. Nasıl olsa doğru dürüst araştıran,soruşturan dürüst kimseler yok. Ölenin öldüğü, yaralananın yaralandığı ve kalanın da kaldığı ile kalan bir dünyanın içerisinde yaşıyoruz.. Bir oldu-bitti dünyası.."
BÖLÜM A : Maske yasaklarındaki gerilimler ve maskelerin olası zararları..
* "Aşısızları /maskesizleri muayene/tedavi etmiyoruz!" diyene "doktor" denir mi?
Neyse, ülkemizde de bazı yerler (sağlık birimleri ve toplu taşıma araçları) haricinde maske yasakları da kaldırılmış durumda. Bu,vaka sayısı 1000'in altına düşene kadar devam edecekmiş. Etsin bakalım,nasıl olsa "maskelerden dolayı kimse ölmüyor,hastalanmıyor!" 🤔 Acaba öyle mi? Halbuki maskelerden dolayı insanlar, hastalanmış hatta ölmüş dahi olabilir.. "Maske zorunluluğunun olduğu bazı yerlerde ölümlerin daha fazla olduğu" bilgisi veriliyordu mesela. (Bunu bir sonraki araştırma yazısında vermiştik,okuyabilirsiniz.) Burada bunu da tartışıcaz..
*"-İnşallah elimize düşersin! ; Aşısızları entübe ettik!" Bu neyin kafası? 😬
İmdi, bir de bazı sağlık ocakların da (yeni adıyla aile hekimliği /aile sağlığı merkezlerinde) hekimler, "aşısızları ve maskesiz olanları muayene ve /veya tedavi etmedikleri, reçete yazmadıkları vb" gibi yönünde hizmetleri vermediklerini sosyal medyada öğrenmiş oluyoruz. Tabii sadece bu da değil.. Bir de özellikle de sosyal medyada "...inşallah elimize düşersin!; aşısızları entübe ettik!" vb gibi söylemlerde bulunan bazı çürük elma diyebileceğimiz hekimler de vardı. (Bunlar gerçek hekim midir bilemiyoruz ama bu şekilde twiitler atılmıştı. Bir önceki yazıda bu durumu eleştiren duyarlı hekimler ve vatandaşlar vardı, inceleyebilirsiniz..) Bunlar ne kadar üzücü ve ne kadar çok korkunç şeyler aslında.. Düşünsenize bu durumu, sağlık birimlerinde böyle şeylerin yaşandığını.. Yani bu durum (umarız şaka yapıyorlardır yoksa şakası bile çok ürkütücü ama) eğer gerçekten yaşanıyorsa, o zaman bu durumun sağlık birimlerinde bu tip çürük elmalar tarafından bir nevi "aşısız hastaları, nasıl entübe etmiş ve onları bu nedenle "corana /coronadan öldü" diye raporlarına nasıl yazıp-kayıt etmiş" olabileceklerini de anlayabiliyorsunuz.. Allah(cc) muhafaza ya gerçekten de böyle davrananlar varsa? Tüm bunların dwerinlemesine araştırılması gerekiyor aslında.. Tabii aşı yanlısı ve siyasi partilerle bağlantısı olmayan, tamamen bağımsız uzman hekimler, uzman hukukçular ve diğer uzman araştırmacılar tarafından.. Bunların haricindeki araştırmalar,koğuşturmaların hiçbiri güvenilir olmayacaktır..
Aslına bakarsanız böyle bilgiler, özellikle de "zehirli covid aşılarının insanlarımıza vurulmaya başladığından" beri, sosyal medyada yer almıştı. Ancak "tüm bunlar doğru mu acaba?" diye içimizden geçmiyor da değildi. Ancak tüm bunların doğru olduğunu, ilk önce aynı şeylerin kendi başınıza geldiğinde anlıyorsunuz. (aşısızları /maskesizleri muayene etmeme durumu) Daha sonra da sosyal medyada aynı şeyleri yaşayan duyarlı vatandaşlarca çekilen kamera görüntüleri ile de durumun daha da netlik kazanmaya başladığını anlayabiliyorsunuz. Sosyal medyada, maskesiz oldukları için "sağlık ocaklarında muayene edilmedikleri ve diğer sivil mekanlarda,toplu taşıma araçlarında vb yerlerde kendilerine hizmet verilmek istenilmediğine" dair cep telefonu kamerasıyla çekip-bu videoları yayınlayan çok sayıda duyarlı vatandaşın video görüntüleri yer alıyordu.
Ama tabii tüm bunların sebebi, bu yasakları uygulayan çalışanlar,görevliler değildir, bilim kurulunun /hükümetin almış olduğu "maske yasakları" kararının olması ve devam etmesinin büyük payı vardır. Çalışanlar,görevliler büyük ihtimalle bu "yasakları" uygulamaya çalışıyorlar.. Ama tabii maskelerin zararları olduğunu bilen duyarlı vatandaşlarsa buna karşı çıkıyorlar.. Dolayısıyla vatandaşlar arasında sözlü olarak ciddi çatışmalar,gerilimler yaşanmasına sebep olunabiliyor..
"Hiçbir yasak, insan sağlığını tehlikeye atan bir özelliğe sahip olamaz, olmamalıdır."
Bizce her iki tarafta haklı ama güvenlik görevlilerin (yani polisin) sadece kendi sağlığını korumak amacıyla yapmış olduğu bu davranış nedeniyle bu yasaklara uymamayı tercih eden vatandaşları göz altına almaya çalışması ve mahkemelere çıkarılmasının, son derece haksız ve hukuksuz bir uygulama olduğunu görebiliriz.. ""Hiçbir yasak insan sağlığını tehlikeye atan bir özelliğe sahip olamaz,olmamalıdır.".." Bilim kurulunun aldığı bu karar, maskelerin zararlı ve tehlikeli olduğu yönündeki bilimsel araştırmalara karşı zıt ve tehlikeli bir karar olduğundan, vatandaşların "kendi sağlıklarını tehlikeye atabilecek" olan bu maskeleri takmama ve bu nedenle bu yasaklara uymama hakları"da olabilir..Tabii en iyisini (aşı, iktidar ve muhalefet yanlısı olmayan) bağımsız hukukçular daha iyi bilir ve sağlık konusunda da bağımsız sağlık uzmanların verecekleri kararlarda dahil.. Maskelerin zararları ve tehlikeleri ortada.. Bu maske zorunluğunun devam etmesi yönünde verilen maske yasakları "insan sağlığını tehlikeye atıyor mu atmıyor mu?"
"Bilim kurulunun aldığı "maske zorunluluğunun bazı yerlerde devam etmesi" kararının zararlarını, büyük ihtimalle ileriki dönemlerde toplumun yaşayabileceğini tahmin edebiliriz.. Aslına bakarsanız, maskelerin zararlarını öğrendikten sonra, "aşı öncesi ve sonrasında yaşanan ölüm ve yaralanmalarda da maskelerin büyük paylarının olabileceğini" de tahmin etmek hiç de zor olmayacaktır;
""Maskeler yüzünden aşı öncesi ve sonrasında şimdiye kadar kaç kişi zarar gördü ve hayatını kaybetti?" Bunun tartışılması lazım ve derinlemesine araştırılması gerekiyor, bağımsız hukukçular, sağlıkçılar ve diğer kuruluşlarca.."
* Maskelerin tehlikeleri ortaya çıktı.. Ve kurallar, kurallar.. Ne kadar mantıklı?
Tüm dünyada covid aşıları ile maskelerin zararları konusunda tereddütleri olan (ve "WHO,UN,Bill Gates vakfı,ana akım medya" vb gibi küresel çetelerin emirinde olmayan,tamamen bağımsız,özgür) çok sayıda yüzbinlerce bilim adamı, araştırmacı, doktor, uzman vs kişilerin yapmış oldukları çeşitli araştırmalardan derlenen bilimsel makale, araştırma, veriler, bilgiler, istatistikler vs vs bilgileri içeren gerçekler bulunuyor. İşte bu konularında uzmanlaşmış duyarlı gerçek bilim insanları, bu "covid aşısı ve maskelerin zararları" konusunda gerçekler,bu küresel çetelerin elinde olmayan tamamen bağımsız sosyal medya platformlarında paylaşarak,toplumların bu konularda daha da bilinçli olmalarını sağlıyorlar..
İşte,bizde onlardan aldığımız bu gerçek değerli bilgileri sizlerle paylaşıyoruz.. Bu değerli gerçek bilgilerde"covid aşılarının zararları ve hatta ölümcül sonuçlarını" daha önceleri ara ara sizlere paylaşım yapıp,bilgilendirmiştik.. Şimdi de bu covid maskelerin zararları konusunda çeşitli bilgiler vererek, sizleri bu konularda bilinçlendirmeye çalışacağız.. Yaptığımız şey bu.. "Oh iyi oldu,size kim dedi bu zehirli aşıları olun diye?!" diye sizleri korkutmak amacıyla vermiyoruz bunları.. Hepsini Allah(cc) rızası için (size gerçekleri göstermek ve sizleri bu konularda daha da bilgilendirmek,bilinçlendirebilmek amacıyla) veriyoruz..Yani bu gerçekleri öğrenerek, bilgi sahibi olmanız,bilinçlenmeniz için yapıyoruz..
Maske yasaklarına uymak /uymamak meselesi.. (Maske yasakları, aslında insan sağlığına zararlı gibi görülüyor..)
Daha önceleri de söylediğimiz gibi biz size "bu aşıyı olun/olmayın!" diye bir şey söylemedik,aşı olup-olmamak size kalmıştır dedik.. Aynı şeyler maskeler için de geçerlidir.. Maske takıp-takmama hakkınız da size kalmıştır.. Tabii,bazı yerlerde var olan maske kuralları var ve halen devam ediyor. Onlara uyup-uymamakta size kalmıştır. Çünkü;
1)Uyarsanız "bir takım cezalar (gözaltı,hapis,para cezası vb) almanız,diğer insanlarla,görevlilerle tartışmanız,kavgalar etmeniz,bunun sonucunda çeşitli yaralanma ve ölümde dahil zararlar görmeniz" gibi sıkıntılarla karşılaşmayabilirsiniz. Tabii uyarsanız, bu sefer de maskenin zararlarını anında /ileride yaşama olasılığınız da olabilir ve bu da aslında bir nevi insana verilen "kurallara uyma cezasıdır" diyebiliriz ve bu cezayı maalesef kısa /uzun dönemde yaşayabilirsiniz..
2)Uymazsanız maalesef bu "bir takım cezalar (gözaltı,hapis,para cezası vb) almanız,diğer insanlarla,görevlilerle tartışmanız,kavgalar etmeniz,bunun sonucunda çeşitli yaralanma ve ölümde dahil zararlar görmeniz" gibi sıkıntıları yaşamanız olasıdır..
Bu nedenlerle biz size "bu maske kurallarına uymayın!" diye birşey söylemiyoruz.. (Hatta maskelerin tehlikelerini bildiğimiz için "uymayın" dediğimizde, bazı ruh hastaları çıkıp, "Vay efendim,senin yüzünden maskeyi takmadık,hastalandık/sevdiğim,tanıdığım hastalandı /öldü!" vs gibi saçma sapan suçlamalarla karşılaşmamızda an meselesi olduğu için de "uymayın" demiyoruz..) Ama "uyun!"da demiyoruz.. Çünkü,tıpkı zehirli covid aşılarının insan sağlığına zararlarını öğrendiğimiz gibi maskelerin de insan sağlığına zararlarını öğrendiğimiz için,sizlere zararlı olabilecek bir şeyi yapmanızı tavsiye edemeyiz. Yani kurallar varsa,uyabilirsiniz /yukarıda anlattığımız cezalarına katlanmak vb şartıyla uymayabilirsiniz..Size kalmış birşey..(Aslında sosyal medyada çoğu kimsenin bu kurallara uymadıklarını görüyoruz..) Unutmayın,size sadece (şöhretli hekimlerin ve ana akım medyanın sizlerden gizlemiş oldukları,sizlere anlatılmayan) "covid aşılarının ve maskelerin zararları" konusunda bilgileri veriyoruz..
Zaten bu maske yasakları, pandeminin başından beri çok saçmalıklar içeriyordu ve bu saçmalıkların halen devam etmesi de ayrı bir saçmalık. Bilim Kurulunun "maske yasağının kaldırılması" ile ilgili almış olduğu bu garip kararı herkes kendi düşüncesine göre olumlu/olumsuz tepki gösterebilir. Kimileri (genellikle siyasal iktidarın yanında olanlar) doğru bir karar, kimileri de (genellikle siyasal iktidarın yanında olmayanlar yani muhalefet yapanlar) yanlış bir karar diye eleştirebilir. Biz daha çok maskelerin zararları konusu üzerinde duracağız. Alınan kararı bu açıdan baktığımızda, toplu taşıma araçlarında vatandaşların özellikle de sağlık birimlerindeki çalışan doktor,hemşire ve diğer sağlık çalışanlarının, bu zararlı olan maskelerle zehirlenmeye devam edeceklerini anlıyoruz.
"Hiç bir yasa,kanun,kural, insan sağlığına zarar veren bir şeyin kullanılması üzerine yapılamaz ve yapılmamalıdır.." İşte bu yüzden bu maske zorunluluğu son derece saçma ve bir o kadar da çok tehlikelidir.. Tehlikeli olmasının nedeni de bu zehirli covid aşıları ve maskelerin, insan sağlığına o kadar çok zarar vermesidir ki, zaten bunların bir çoğunu "covid aşılarının zararları ve ölümcül sonuçlarını" daha önceleri yayınlamıştık. Şimdi de maskelerin zararları konusunda gelen yeni gelişmelerde ortaya çıkınca, tüm bunlara baktığımızda aslında covid aşıları ile maskelerin insan sağlığına ne kadar çok zarar verebildiğini gayet daha rahat anlayabiliyorsunuz..
* Maskeler, özellikle de covid aşılarını alanlar için çok daha tehlikeli olabilir (mi?)
Neden? Örneğin maske yasağının sağlık birimlerinde devam ettiğini öğrendik ve sağlıkçıların da o meret zehirli covid (özellikle de mRNA) aşılarını olduklarını varsayalım.. Şimdi gerçek covid aşısını olmuş sağlıkçılar için maskeler, ne kadar tehlikeli olabilir? Yada "maskeler, özellikle de bu zehirli aşıları alan herkes için çok tehlikeli olabilir (mi?)" diye soralım.. Neden maskeler,covid aşısı olanlar için daha tehlikeli olabilir? Çünkü;
Maskelerin zararları ve tehlikeleri hakkında çok sayıda araştırma,makale,haber,bilgi,veriler vardı. (Bunların bir kısmını bir sonraki sayfada verdik,okuyabilirsiniz..) Ve zehirli covid aşıları ile ilgili de, daha önce paylaştığımız yayınlarda "covid aşılarının ne kadar zararlı ve tehlikeli hatta ölümcül olduğuna/olabildiğine" dair çok sayıda referans araştırma,makale,veri,haber vb bilgiler vermiştik. (Tabii bunlar sadece küçük bir kısmıydı,bu zehirli aşılar konusunda daha yayınlayamadığımız o kadar çok detaylı bilgiler vardı ki,bunları da artık siz araştrın,bulun,okuyun demiştik..Aşılarla ilgili yeni çıkan bazı gelişmeleri de yine bu yazıda verdik ama dediğimiz gibi bunlar sadece küçük bir kısım,araştırıp daha çok bilgi,veriyi bulabilirsiniz..)
Şimdi bu zehirli covid aşılarının ne kadar tehlikeli olduğunu ve bu aşıları alan insanların vücutlarında nasıl zararlar,tehlikeler oluşturabileceğine dair bilgilere baktığımızda, maskelerin aslında en çok da bu zehirli aşıları alanlar için çok tehlikeli olabileceğine dair bir fikir edinebiliyorsunuz. Yani şöyle düşünelim.. Bir yandan bu zehirli aşıların insanın kendi vücuduna olumsuz etkisi devam ederken, bir yandan da maskelerin olumsuz etkileri (Bunları bir sonraki araştırma ayzısında verdik,okuyabilirsiniz.. örneğin "insanı yarı oranda oksijensiz bırakması, solunum yolu rahatsızlıkları, vücutta karbondiokst oranının oluşması/artması, beyne az oksijen gitmesi, akciğerlere zarar vermesi" vb gibi çeşitli komplikasyonların oluşma ihtimalinin olması" gibi..) olumsuz etkilerin de devreye girmesi ile, bu olumsuz iki etkinin birbirleriyle etkileşim sırasında /sonrasında, insan üzerinde nasıl olumsuz sağlık sorunları yaratabileceğini tahmin etmek hiç de zor olmayacaktır herhalde.. Bir yandan covid aşılarının olumsuz etkileri, diğer yandan maskelerin olumsuz etkileri.. Aşıları olmayan sağlıklı insanlarda dahi çeşitli olumsuz etkiler bırakabilen bu maskelerin, aşıları olan insanlara neler yapabileceğini artık varın gelin siz düşünün.. "Ben aşı oldum, aşı beni korur, o yüzden bana birşey olmaz!" diye düşünenler varsa, bir sonraki araştırma yazısındaki maskelerin zararlarını bir okusun bir zahmet..
* "Maskelerden dolayı kimse hastalanmamış ve ölmemiştir!" söylemi bir aldatmacadan mı ibaret?
Tabii şunu da söyleyelim.. "Maskelerin insanlara zarar verdiği" konusunda yapılan herhangi kesin bilimsel! bir araştırma yok. YOK çünkü bu yönde bir araştırma ya yapılmıyor /yapılıyor ama bu olumsuz yöndeki araştırmalar bir şekilde o dünyaca ünlü (sahtekar) tıp dergilerinde yayınlanmıyor.. Bu zaten bilinmedik bir şey değil. "Zehirli covid aşılarını" eleştiren ne kadar araştırma makalesi varsa, bunların hiçbirini yayınlamadıkları gibi maskeleri eleştiren makaleleri de yayınlamamakta ve/veya yayınlamayacaklardır.. Dolayısıyla,(bu dünyaca ünlü! "sahtekar" tıp dergilerinde yayınlanan sahte (yanıltıcı) araştırmalara bel bağlayanların (bu yanlış ve yanıltıcı bilgileri yaymaları) yüzünden), covid aşılarında olduğu gibi maskeler konusunda da en azından buralarda "tam gerçek ve doğru bilgiye" ulaşmak pek mümkün olmamıştır.
Covid aşılarının ve maskelerin zararları ve tehlikeleri konusunda tam gerçek bilgilere ancak tam bağımsız araştırmalara sahip araştırmaları yayınlayan (ama dünyaca ünlü olmayan) tamamen bağımsız kuruluşlar,dergiler /sitelerdeki" bilimsel yayınlar"da bulabilmek mümkün olabilmektedir.. İşte covid aşıları ve maskelerin zararları ve tehlikeleri konusunda tereddütte olan çok sayıda yabancı bilim adamı ve araştırmacılar, bu yerlerdeki bilgileri değerlendererek, bunları sosyal medyada paylaşıyorlar ve böylece insanların bu konuda "gerçek ve doğru bilgi" sahibi olmasını sağlıyorlar.. İşte zaten bizim yaptığımız şey de bu..
ABD'de yapılan bir araştırmaya bakılırsa, "maske zorunluluğunun katı olduğu yerlerde ölüm sayılarının daha çok olduğu" bilgisi vardı..(Bunu bir sonraki araştrıma yazısında okuyabilirsiniz.) Tabii bu örnekleme "maskelerin özellikle de aşılılara zararlar verdiğine /ölümlerine sebep olduğuna dair" yeterli bir kanıt olmayabilir ama bize bu konuda bir fikir verebilir. Zehirli covid aşılarının zararları ve tehlikeleri konusunda edindiğimiz bilgilerle birlikte şimdi de buna maskelerin zararları ve tehlikeleri konusunda gelen yeni bilgilerde eklenince, işte böyle bir endişeye düşebiliyorsunuz.. Tahminimiz bu yönde.. İsteyen koruma amaçlı!! maskeleri takmaya devam edebilir..
* Aşılı olanlar için maskeler vazgeçilmez sınıfına dahil olabilir mi?
Mesela bu konuda karşımıza 2 ciddi sorun çıkıyor.. Tabii kimileri için yasaklar kalksa bile, maskeler vazgeçilmezler sınıfına dahil olabilir.. Özellikle zararları ortaya çıkan covid (özellikle de mRNA) aşılarını olanlar için.. Onlar için bu durum, (maskeleri takıp-yakmama sorunu), "yukarı tükürsen bıyık,aşağı tükürsen sakal" misali gibi ciddi bir sorun olacak gibi de görülüyor. Yani, taksalar bir sorun, takmasalar başka bir sorun.. (Aşısızlar hemen sevinmesin, çünkü onlar için de ciddi bir sorun bu durum.) Neden?
1) Özellikle de mRNA aşılarının oluşturabileceği cidi yan etkileri (zararlarını) sizlere daha önceleri anlatmıştık. Bu yan ekiler de ölüm de dahil çok sayıda kalıcı olan/olmayan hastalıklar,rahatsızlıklar bulunuyordu.. Kanser,AIDS/V-AIDS gibi rahatsızlıklar da buna dahildi.. Aşı tereddütü olan hatta olmayan bazı uzmanlara göre,"özellikle de mRNA aşılarını (özellikle de birden faz doz) olanlarda, vücut bağışıklık sistemi kısmi /tamamen çökebilme özelliğine sahip olabiliyor ve bu nedenle, dışarıdan gelebilecek herhangi bir virüse karşı, vücut savunma sistemleri daha duyarlı (virüsle savaşta çok zayıflamış olma,hiç mücadele verememe gibi) hale gelebiliyor" şeklinde görüşleri bulunuyordu. Yani, bu durum, dışarıdan gelebilecek herhangi bir virüsün, aşıyı olanlara çok daha kolay bir şekilde bulaşabilmesinin de yolunu açabiliyor. İşte bu, onların dışarıda ve özellikle de kapalı mekanlarda, maske ile dolaşma zorunluluğunu ortaya çıkartabilir,diye düşünebiliriz..
2) Ancak maske ile dolaşmaları da onlar için çok tehlikeli olabilir. Çünkü,aşağıda da belirttiğimiz gibi, maskelerin çok ciddi zaralarının da ortaya çıktığını öğreniyoruz.. Maskelerin ciddi zararlarından dolayı, maskelerin, özellikle de uzun süreli kullanımlarda, (sağlıklı insanları dahi hasta edebilme ve hatta öldürebilme özelliklerine sahip olabildiğini düşündüğümüzde), yukarıda 1. şıkta anlattığımız gibi covid (özellikle de mRNA) aşılarının olası yan etkilerle birlikte etkileşime girdiklerinde, nasıl olumsuz bir tepki verebileceğini kestirmek herhalde çok zor olmayabilir.. Yani, şöyle diyelim "bir yandan covid aşılarının olası olumsuz etkileri (zararları/yan etkileri) vücut içerisinde devam edebilirken, diğer yandan da maskelerin olası olumsuz etkilerinin (zararları/yan etkilerinin) de devreye girmesiyle", (birbirleriyle etkileşimden dolayı) vücut içerisinde (örneğin solunum yolları,beyin fonksiyonları,kalp vb gibi organlarda) bir takım ciddi komplikasyonlar oluşturabilir. Yani, (maskeler, aşıların oluşturabileceği olası sağlık sorunlarının daha da artmasına zemin hazırlayabilir..Ölümler de buna dahil..)
Peki,bunu, nereden anlıyoruz?
Çünkü,aşı sonrası artan vakalar,ölümler,çeşitli hastalıkların türemesi ve artması gibi verilerden anlayabiliriz. Tabii bunlar, aşı sonrası oluşan komplikasyonlar olduğu için direkt olarak maskelerle bağlantı oluşturulamayabilir.. Ancak maskelerin zararlarını öğrendiğimizde,maskelerin de bu "aşı sonrası oluşan bu komplikasyonlara (sağlık sorunlarına)" katkısının olabileceğini tahmin edebiliriz. Bakın,mesela bir araştırmaya göre "maskelerin zorunlu olduğu bölgelerde ölümlerin daha çok olduğu" bilgisi veriliyordu.(Bir sonraki araştırmada bunu okuyabilirsiniz) Bu,durum (aşı sonrası oluşan ölümler de dahil),diğer sağlık sorunlarının da, maskelerin olumsuz etkileri ile yakından ilgili olabileceğine dair bize bir fikir verebilir.
Ama tabii daha öncede söylediğimiz gibi bu konuda henüz bir veri yok ama ciddi bir şekilde araştırılırsa, büyük olasılıkla ,maskelerin zorunlu olduğu alanlarda,bölgelerde vaka ve ölüm sayılarının çok olabileceğini görebiliriz herhalde,diye düşünebiliriz..Tabii,bizim ki bir tahmin ve bu tahminler, "covid aşıları ve maskeler" konusunda yapılan araştırmalardan çıkan sonuçlara bakarak yapılan tahminlerdir ve doğru çıkma olasılığı da yüksek olabilir diye düşünebiliriz.. Çünkü,daha önce de özellikle de covid aşıları ile ilgili yaptığımız tahminlerin, hemen hemen neredeyse önemli bir kısmının doğru çıktığını gördük. Yani, daha önce yaşanmış (covid aşılarının zararlarını bilen bazı yabancı bilim insanlarının aylar öncesindeki sözlerinden bunlar üzerinde çalışmalar yaptıklarını/daha önceden bilgi sahibi olduklarını vb anlıyoruz) bir şey üzerinde yapılan araştırmalara ve sonrası yaşanan gelişmelere (covid aşılarının zararlarını bilen bilim insanlarının söylediklerinin neredeyse büyük çoğunluğunun aşıyı olan insanlarda ortaya çıktığını görüyoruz) vb bilgilere bakılarak yapılan tahminlerin doğru çıkma olasılığı yüksektir. Buradan şu sonucu da çıkartabiliriz;
Her ne kadar covid maskeleri ile ilgili, maskelerin "hasta ettiği ve öldürdüğüne" dair kesin kabul edilen resmi bir veri olmamasına (*) rağmen, covid aşılarının ve maskelerin zararlarını öğrendiğimizde, covid aşıları ile maskelerin birlikte kullanıldığında, insanda "daha da fazla zarar oluşturabileceği" şüphesine düşebilmek de mümkündür diyebiliriz. Bu, covid aşıları ile maskeler arasında, insanlara ciddi zararlar verebilecek çok sıkı bir bağlantının olabildiğini de bize gösterebilir..
(*) (Kabul edilen resmi verilerin olmamasına hiç şaşırmıyoruz,çünkü daha önceden özellikle de covid aşıları konusunda aşı sonrası yaşanan "vaka ve ölüm" oranlarında verilerin nasıl tahrif edildiğini /hiç gösterilmediğini vb durumlardan anlıyoruz..)
Sorulması gereken herhalde, "zararları ortaya çıkan covid aşıları ile maskelerin neden birlikte kullanılmasına izin verildiğidir?" Maskeler, özellikle de covid aşılarını alanlara daha çok zarar verebilme özelliğine sahip gibi görülüyor. Çok ciddi bir şekilde üzerinde durulması ve araştırılması gereken bir durum aslında..Tabii bu araştrımayı kim /kimler yapacak /yapmalı? Bu da önemli..
- Maskelerin zorunlu olduğu şehirlerde,alanlarda,bölgelerde vaka ve ölüm sayıları ne düzeyde idi?
- Vaka ve ölümlerde, kaçta kaçı aşılı, kaçta kaçı aşısız idi?
-Vs vs..
Tüm bunlar yani bunlarla ilgili tüm gerçekler "aşı, iktidar ve muhalefet yanlısı olmayan" tamamen bağımsız kuruluşlar,bilim adamları ve araştırmacılar tarafından yapılan özel araştırmalar sonucunda ancak ortaya çıkabilir. Devletlerin,yerel yönetimlerin ve aşı,iktidar ve muhalefet yanlısı olan bilim adamlarının! yapacakları araştırmalara artık hiç kimse güvenmeyecektir çünkü,artık onlar güvenlerini çoktan kaybettiler.. Yapılması gereken.. Tıpkı ABD ve AB ülkelerinin devletlerinin, özellikle de covid aşıları konusunda yeterince veri paylaşımı yapmadıklarından /verilerde oynamalar vb sahtekarlıklar yaptıklarından dolayı, bunların üzerine giden bağımsız araştırmacılar,kuruluşlar ve bilim adamlarının bu sahtekarlıkları ve aşı sonrası yaşanan vaka ve ölüm gerçeklerini ve hatta aşıların olası ciddi yan etkilerinin neler olduğunu dahi ortaya çıkartarak bunu kamuoyu ile paylaşmaları ve hukuk mücadelesi başlatmaları gibi.. Covid maskelerinin zararları konusunda da yeni yeni olumsuz gelişmelerin ortaya çıkmaya başladığını da görüyoruz. Bu araştırmalar derinlemesine devam ederse eğer, ileride covid maskeleri ile aşıların birbirleriyle kullanımdan dolayı vaka ve ölüm sayılarının daha da artmış olabileceğinin de işaretini bize verebilir.. Bakalım,ileride nasıl sonuçlar çıkacaktır?
Peki ya aşısızlar? Onlar maske takmama özgürlüğüne sahipler mi?
Evet,sahipler.. Ama bir şartla.. Daha önceleri de dediğimiz gibi, "aşılılardan, aşısızlara aşı kaynaklı viral yüklerin(virüs gibi davranan spike proteinlerin) aktarılabilmesi (yani bulaştırılabilmesi)" riski olduğundan dolayı, aşısızların da maske takma olasılığı da çok mümkün olabilir,diye düşünüyoruz.. Bu yüzden tavsiyemiz, aşısızların, aşılı olanlarla (ve onlarla yakın temasa geçen diğer aşısız insanlarla da) çok yakın temastan kaçınmalarını yönündedir.. Aynı şekilde, aşılılarda, sadece aşısızlar ile değil, aşılı olan diğer insanlarla da yakın temasdan uzak durmalılar.. Çünkü,aşılıdan aşılıya virüs bulaştırabilme olasılığı da mümkündür..Özellikle de (hapşıran,aksıran,öksüren vb gibi) hasta olabilen aşılılardan..
"Eğer,insanlar bu zehirli covid aşılarını hiç olmamış olsalardı, insanların hiç biri bu meret maskeyi takma zorunluluğunda hiç olmayacaklardı.. Aşılılar, aşı olmadıklarından dolayı, aşısızlar da aşılı olanlar olmadığı için maske takma zorunluğunda hiç kalmayacaklardı.."
Maske yasakları tümünden kalksa bile çoğu insan, tedirginliklerinden dolayı "koruma amaçlı" olarak takmaya devam edecektir. Aslında bu, kendi kendine yayılabilen aşıların, bulaşıcılık özelliğinin olumsuz bir etkisi olarak, aşılı-aşısız diğer tüm insanlarda yaratabileceği komplikasyonlardan korunabilmek amacıyla iyi bir gelişme olarak görülebilir. Tabii maskelerin korumadığını ve artı maskelerin zararlarını da öğrendiğimiz de, bu gelişmenin iyi bir gelişme olup-olmayacağını ileriki dönemlerde görebilmek mümkün olabilir herhalde,diye de düşünebiliriz.. Çünkü,(özellikle de plandemi ve aşılar konusunda) her şeyin gizli-saklı olduğu bir ortamda, bu gelişmelerin gerçekten iyi bir gelişme mi kötü bir gelişme mi olup-olmadığını öğrenmek de bayağı bir zor olacaktır..
Yapılması gereken en iyi şey ne olabilir? : Aşılı-aşısız herkez,en azından birbirleriyle (tokalaşmak,selamlaşmak,öpüşmek,tavsiye edilen mesafeden daha az mesafede olmak vb gibi) çok yakın temaslardan kaçınmak şartıyla maske takmayabilirler. Ama tabii bu durumda (şartlara uysanız) bile, virüsün bulaşmayacağı garantisi yoktur. Yani, şartlara uysanız da uymasanız da, maske taksanız da takmasanız da virüs bulaşabilir. Yani,bunun çaresi şimdilik yok. Ama en azından "şartlara uyarak ve/veya uymayarak maskeyi takmak ve/veya takmamak" alınabilecek güvenli yöntemlerden biri olarak görebiliriz.. Ama tabii, "maskelerin korumadığı" gerçeğini de unutmayalım..
* Tabii maskeler yavaş yavaş kaldırılıyor.. Ama..
Tamamen kalktığında, herşey güllük-gülüstanlık mı olacak? Bilemiyoruz.. Covid aşılarının zararları ve sonuçları ortada.. Milyarlarca insana, kendi kendine yayılabilen özelliğe de sahip bu zehirli covid aşılarını da yaptılar.. Eee yani,maskeler tamamen kaldırıldığında, kendi kendine yayılabilen bu covid aşıları sayesinde, aşısızlar da bundan doğal olarak olumsuz etkilenebilecektir. Ama tabii sadece aşısızlar değil, aşılı olanlar da diğer aşılılardan virüs kapabilirler. Yani eğer herhangi bir reaksiyon (komplikasyon-sağlık sorunu) göstermeyen (sağlıklı gözüken) bir aşılı, herhangi bir sağlık sorunu gösteren diğer aşılılarla yakın temas içerisine girerse, bu aşılılardaki virüsleri kapabilirler ve ciddi şekilde hastalanabilirler..
Tabii tüm bunlar yaşandığında, bunların hiçbirinin tv,gazete,dergi gibi ana akım medyada gösterilmeyeceğini de bilmeniz gerekir. Yani aşılı da olsanız aşısız da olsanız bunların biçbirini doğru ve gerçekçi şekilde öğrenme imkanınız maalesef yok. Sizlere hiçbir zaman doğruları,gerçekleri söylemeyeceklerdir. Tıpkı, covid aşı sonrası yaşanan ciddi yan etkiler ve ölümlerde yaptıkları gibi. Ya sus-pus olacaklardır /bunları çarpıtmaya,yanıltıcı bilgiler vermeye devam edeceklerdir.. Devletleriniz de her zamanki gibi bu bilgileri gizlemeye,saklamaya /ana akım medyada olduğu gibi verileri çarpıtmaya,yanıltıcı bilgileri vermeye devam edecektir. Zaten bunlar bilinmedik şeyler değil. Covid plandemisi ve aşı dönemlerinde hemen hemen neredeyse hergün yaptıkları birşeydi..
Unutmayalım ki, (ülkelerde aşı ve ilaç firmalarının,uluslar arası kuruluşlarının (küresel çetelerin) maşası konumundaki bazı hekimler,sağlık çalışanları başta olmak üzere bazı işadamları,memurlar,bürokratlar,sanatçılar,aydınlar ve muhalefet partileri ile birlikte devletler,uluslar arası kuruluşlar,ana akım medya) vb gibi küresel çetelere hizmet edenler birer (kukla gibi oynatılan) oyunculardır.. Bu oyuncuları kullanabilmenin tek yolu da "para ve güç"tür.. Bu,oyuncular küresel çetelerin "para ve gücü"nün etkisinde hareket eden oyunculardır.. Küresel çeteler,ülke devlet yönetimlerini genellikle uluslararası anlaştmalarda geçerli olan "para (ekonomik) ve güç (hukuksal) yönlerden ile teslim almış durumdadır. Yani devletler,kendi anayasal hukuksal güç kavramlarını (kanun,yasa,kural vb), bu uluslarası antlaşmalara göre dizayn ettikleri için,uluslararası küresel çetelerin de birer oyuncağı haline gelebiliyorlar.
Bunu,covid plandemi ve aşı dönemlerinde iyice yaşadık.. Bu nedenlerden dolayı kendilerini küresel çetelerin üzerine atan devlet yönetimleri, maalsef bu şekilde davranarak kendi toplumlarını da adeta içinden çıkılamaz bir uçurumun eşiğine getirmiş olabiliyorlar.. Bu uçurum, toplumların soykırımıdır.. Bu soykırım, sadece aşı,maske ile değil, gıda ve hayvancılıkla ilgili kıtlığın yaşanması,ekonomik krizler vs vs gibi etkilerle de devreye girmiş durumdadır.. Toplumlar,hepsi olmasa dahi çok büyük bir kısmı (dünya nüfusu 8 milyarsa,bunun en az yarısı/yarısından fazlası,tahmini 4-7 milyar insan) bir şekilde soykırıma uğrayacak,yani yok edilecek ve hiç bir devlette bunun gerçek nedenlerini araştırma zahmetine gir(e)meyecek. Çünkü,devletler de bu küresel çetelerin hizmeti altında oyuncular konumundadır.. Artı ülkelerin nüfusları azaldığında, ortada "devlet" diye bir terim de kalmayabilir..
BÖLÜM B : Sağlıkçıya şiddet ve sağlıkçıların adeta bir ilah! haline getirilmesi sorunları, nedenleri ve çözümleri..
* Ve gelelim hekimlerle ilgili diğer sorunlara..
"Aşısızları /maskesizleri muayene/tedavi etmiyoruz!" diyene "doktor" denir mi?
Yukarıda da açıkladığımız gibi bazı sağlık ocakların da (yeni adıyla aile hekimliği /aile sağlığı merkezlerinde) ve/veya bazı sağlık birimlerinde (mesela hastanelerde) hekimler, "aşısızları ve maskesiz olanları muayene ve/veya tedavi etmedikleri,reçete yazmadıkları vb" gibi yönünde, hekimlik mesleğine yakışmayan bir tavır sergilediklerini sosyal medyada öğrenmiş olduğumuzu söylemiştik..
Halen bile yaşadığımız "aşısızların ve maskesizlerin muayene ve tedavi edilmemesi"durumu da "sahte bilim"in ülkeleri nasıl ele geçirdiğinin de en bariz örneklerinden birisi olmuştur.. Aslında bu durumuda birer "tıbbi hata" olarak görebiliriz herhalde. (Tedavi göremeyen /muayene edilmediğinden dolayı yanlış tedavi edilen bir hastanın durumunun kötüye gittiğini bir düşünürseniz, bu durumunda çok ciddi bir tıbbi hata olabileceğini anlayabilirsiniz herhalde..) Tabii,aslında bu çok ciddi bir suç kapsamına da giriyor. Ne demek, "aşısızları ve/veya maskesizleri, muayene ve/veya tedavi etmemek".. Bu resmen bir suç değil mi? Bu tür davranış sergileyen kişilere "gerçek doktor,gerçek hekim" olabilir mi? En azından bizim gözümüzde değiller..
Ha tabii,"devletin koymuş olduğu kuralları uyguluyoruz!" diye yapılıyorsa o zaman başka ama (burada devletin /kanun koyucuların suçu çok maalesef ama yine de) o da belki.. Çünkü, gerçek hekimler, gerçekte böyle davranmaz ve davranmamalıdır. Ne olursa olsun, ne pahasına olursa olsun, hastasını muayene etmeli ve onun acısını en aza indirmeye çalışmalıdır. "Aşısızları /maskesizleri muayene/tedavi etmiyorum!" demek, gerçek hekimlerin tavrı değildir.. Böyle davranmak, gerçek hekimliğe yakışan bir davranış değildir.
Bu durumda olan hekimlerin, bir an önce bu davranışlardan vazgeçmeleri gerekiyor. Vazgeçmezler ise artık buralarda "gerçek doktor (hekimlerin)" olmadığını anlamış oluruz. Ve bu nedenle devletin buralara (yani "aşısızları /maskesizleri, muayene /tedavi etmeyen" aile sağlığı birimleri ile hastanelere) "gerçek hekimler" göndermesi gerekebilir. Çünkü, dediğimiz gibi "buralarda artık gerçek doktor (hekim) yok" olduğunu anlamış olabiliyoruz..
"Gerçek hekimler, sağlık bakanlığı /tabip birlikleri tarafından "aşısızları ve maskesizleri muayene ve tedavi etmeyeceksiniz!" diye böyle bir talimat verseler dahi, bu talimata uymayıp-aşısızları ve maskesizleri muayene ve tedavi eden hekimlerdir. Bu talimatı uygulayanlar ise hiçbir zaman gerçek hekim,doktor olamaz.. Ne demişti ünlü Nobel ödüllü profesör Luch Montagnier "Koyun gibi değil doktor gibi davranın.""
Şimdi, diyeceksiniz ki "Diyelim ki,doktorlar maskesiz olanları muayene etti. Ve sonra bu doktorlar, maskesiz olanlardan virüs kaptı, hastalandı ve/veya hastalanıp öldü. O zaman ne olacak? Kim bundan sorumlu olacak?" diye söylediniz. İyi de maskelerin korumadığını biliyoruz ve maskeyi taksalar bile bir şekilde virüsün o doktorlara bulaşmayacağının garantisini verebilir misiniz? Tabii ki veremezsiniz. Maskeler, belki bir yere kadar o da uzak mesafede olursanız ancak koruyabilir ama bu durum da hasta-doktor ilişkisini zedeleyebileceği gibi, doktorun da çok hatalar yapmasının da yolunu açabilir.. Kaldı ki sadece bu da değil, maskeyi takan insanları (doktorlar ve diğer sağlıkçılar da dahil)maskelerin, kısa/uzun vadede hasta edebileceği ve hatta öldürebileceği yönündeki maskelerin zararlarını da öğrenmemiz de ayrıca cabası..
"Hadi maskeyi taktık, nasıl muayene edeceksin?"
SORULAR;
---------------
-Maske çıkartılmadan aşılı hasta nasıl muayene ediliyor?
-Eğer muayene ediliyorsa, aşılıların virüssüz oldukları nasıl anlaşılıyor?
-Muayene edilmeden reçeteler nasıl yazılıyor?
-Vs vs.
Bu,"muayene etmeme" durumu zaten pandemi döneminde de böyle olmuştu. Sağlık birimlerinde, maskeli gitseniz de sizi muayene etmiyorlardı. Aşılı-aşısız olmanız hiç farketmiyor. Aşılama döneminde de bu tutumun değişmediğini görebiliyoruz. Peki,"acaba aşılı olsaydık,bizi muayene eder miydi?" Hiç sanmıyoruz,çünkü bazı aşılı kişiler, "doktorların muayene etmediklerini, uzaktan kumanda gibi reçete yazdıklarını" söylüyorlardı.. Eee öyleyse niye bu zehirli aşıyı olalım?
Hadi diyelim aşı olduk (Allah korusun.), yada sadece aşılı kişileri muayane /tedavi ettiklerini düşünelim.. Bu doktorlar, (aşılı kişiler de olsa) maske yüzlerindeyken, onları nasıl muayene edecek? Mesela "boğazı ağrıyan,boğaz enfeksiyonu yaşayan" bir hastaya "maskeni çıkar,boğazına bakıcam,muayene edicem!" der mi? Demez /sanmıyoruz. Neden? Madem maske bu kadar önemli,neden "maskeni çıkar" desin ki?
"Ama onlar aşı oldu!" Eee n'olmuş,aşı oldularsa? Aşılıların, virüs kapmayacaklarını,virüslü olmayacaklarına dair elinizde bir kanıt mı var? Tam tersi aşılıların, aşısızlara virüs bulaştırabileceklerine dair bilgiler var. Artı aşılıların,etrafa virüs bulaştırmalarının arkasında da yine bu aşıların olduğu bilgileri de vardı.. Eee öyleyse, bu "aşı ve maske dayatması niye?"
Artı maske çıkartılmadan, hasta nasıl muayene edilecek? Hadi,maskenin çıkartıldığını varsayalım. Bu sefer de,maske dayatmalarının da bir anlamı kalmayacak. Eee hani "Aşılı da olsa virüs çok bulaşıcıydı! Hastanın maskesini neden çıkarttınız? Şimdi aşılıdaki bu virüs size bulaşacak,sizden de diğer hastalara bulaşacak?" Öyle değil mi? Yani,bu tür yaşananlara ve maske dayatmalarına nerden baksanız tam bir kaos, tam bir saçmalık.. Birbirini tutmayan çelişkiler dizisi.. Bunların hepsi hikaye.. Maksat,insanları bu zehirli aşılara vurdurtmaya zorlamak,bunu dayatmak,onlara zorbalık yapmak,başka birşey değil..
"Artık sağlık ocaklarında,hastanelerde ve diğer sağlık birimlerinde "gerçek ve dürüst hekim" bulmak iyice zorlaştı. Eğer bu gibi yerlerde, "aşısız ve maskesiz olduğunuz için sizi muayene /tedavi etmeyeceğini" söyleyen kimseler ile karşılaşırsanız, bilin ki onlar "gerçek hekim" değildir.. Bu durum, buralarda gerçek hekimlerin olmadığının bir kanıtıdır. Olmadığı için de devlet, mutlaka bir an önce buralara gerçek hekimler göndermelidir. Diğerlerinin de hekimlik sıfatlarına son verilmelidir.. " diye düşünüyoruz daha çok canlar yanmadan..
Tabii bir gerçeği de söyleyelim. Artık tüm insanlık (adeta yok olana kadar) maske takmak zorunda kalabilir..
Evet maskeler, insanları virüsten korumadığı gibi (özellikle de uzun süreli kullanımlarda) insan sağlığına zararlı olabilir ve insanda kalıcı olan/olmayan bir takım ciddi sağlık problemleri yaratabilir hatta öldürebilir de. Her ne kadar "maskelerin insanları hasta ettiği ve öldürdüğüne" dair bir kanıt olmasa da maskelerin zararları konusunda yazılıp-çizlenlerden bunların olabileceğini anlayabiliyoruz. O yüzden maskelerin takılmamasına yönelik söylem,tutum ve davranışları bir yere kadar anlayabiliriz.
Covid virüsü doğal değil, aşı kaynaklı gibi gözüküyor..
Ancak işte o bir yerde de "maskeleri takmak"da gerekebilir. Neden? Çünkü bulaşıcı bir virüs var. Buna covid virüsü diyorlar. Ancak bu (özellikle de aşı sonrasındaki) bulaşıcı covid virüsünün, doğal bir virüs olmadığı ve tamamen aşı kaynaklı bir virüs gibi olduğu söyleniyordu. Yani aslında şöyle anlatalım;
-Aşı öncesindeki virüs, (üzerine kıyafet gidirilip-covid diye servis edilen) grip virüsünden başka birşey değildi.
Aslında bu virüs, aşı öncesindeki virüs, insanlığın bildiği grip virüsünden (başka bir versiyonundan) başka birşey değildi. Herkesin bildiği grip virüsünün de öldürücü özelliği bulunabiliyor. İşte bu öldürücü özellikteki grip virüsünün bir tanesini, bu sahtekar DSÖ ve alt yapısındaki kendisine bağlı resmi kuruluşlar, doktorlar vb kişi ve kuruluşlar, (sanki gripten çok tehlikeliymiş gibi) bu öldürücü grip virüsünü (üzerine başka bir kıyafet giydirip), "covid" diye adlandırıp-piyasaya sürdüler. Ve insanları bu şekilde kandırdılar. Gerçekçi olması için de grip virüsünden, başka sebeplerden hatta kalp krizi geçirip ölenleri bile" covid" diye fişlediler, ana akım medyada propaganda amaçlı yayınladılar.. Bu şekilde sırf insanlara korku vererek, korkutarak bu zehirli covid aşılarını yaptırabilmek için yaptılar bunları. İnsanlığın çoğu da bunu yuttu ve koşa koşa gidip-bu zehirli covid aşılarını oldular.. Bu aşı sonrası ölen ve yaralanan yüzbinlerce hatta kayıt altına alınmayan ,gizlenen on/yüz milyonlarca insan da,öldüğü ve yaralandığı ile kaldı.. Kimse, bu aşıların sorumluluğunu üzerine almadı ve almamaya da devam ediyorlar.. Aşıyı tavsiye eden ve aşı baskısı yapan çok sayıda sahtekar siyasi, sanatçı, hekim vb ünlü kişilerin de bu zehirli covid aşılarını hiç bir zaman olmadıkları ve medyada "aşı olduk" görüntüsü verenlerin de sahte aşı olduklarına ve tiyatro oynadıklarına dair iddialar da bulunuyordu. (Aşı şişeleriyle ilgili şüphe verici iddiaları daha önce yayınlamıştık,okuyabilirsiniz..)
-Aşı sonrasındaki virüs ise aşı kaynaklı bir virüs gibi gözüküyor..
Covid virüsünün doğal olduğu hiç bir zaman bulunamadı. Varolan şey insanlığın bildiği grip virüsünden (onun öldürücü olabilen bir versiyonundan) başka birşey değildi. "Eee aşılamadan önceki virüsten ölenler, hastalananlar neyin nesiydi?" Bunlar yukarıda da anlattığımız gibi tamamen insanları kandırmak ve korkutmak amacıyla bu zehirli covid aşıları olmaları için ortaya konan aldatıcı eylemlerdi. Başka başka nedenlerle (öldürücü grip, kalp krizi, beyin kanaması vb gibi) hastalanan ve ölen insanları bile covid diye fişleyerek, kamuoyunda korku yaratmaya çalıştılar. "Aşı olmazsanız,hastalanırsınız, ölürsünüz!" gibi buna benzer saçma sapan iddialarda bulundular. Buna inanan, korkutulan insan topluluğu maalesef giderek bu zehirli covid aşılarını oldular. Bu zehirli aşıları olarak sadece kendi hayatlarını değil, bu aşıları olmayan diğer milyarlarca aşısız insanında hayatlarını tehlikeye atmış oldular.. (Bunlarla ilgili bilgileri, pandemi boyunca oynanan oyunları ortaya çıkartan aşı tereddütü olan uzmanların, araştırmacıların, hekimlerin araştrımalarını, bilgileri ara ara yayınlamıştık. Covid ve aşıları ile ilgili bu detayları blog içerisinde bulabilir okuyabilirsiniz..) Peki bu nasıl oluyor?
Kimse bu zehirli covid aşıları olmamış olsaydı bu meret maskelere hiç ihtiyaç olmayacaktı..
Aslında çok basit.Yukarıda bunu kısaca anlattık (blogdaki covidle ilgili sayfalarda da bunu araştırmalarla detaylıca anlatmıştık.)Şimdi kısaca burada da anlatalım.. İnsanlara vurdurulan bu covid aşılarının (özellikle de mRNA aşılarının) önemli özelliğinden biri de "kendi kendine yayılabilen aşılar" özelliğinde olabilmesidir. Kendi kendine yayılabilen aşı demek, (bu türdeki aşıların) zararlı (zehirli) ve virüs gibi davranıp-bulaşıcı özelliği olabilen aşı kaynaklı bir viral yükü (spike "başak" proteinini) etraflarına yaydırabilmesi demektir. Yani bu aşıları olanlar, etraflarına bu viral yükleri de saçabiliyorlar. Saçılan bu zehirli viral yükler, isabet ettikleri özellikle de aşısız kişilerde bir takım rahatsızlıklar meydana gelmesine neden olabiliyorlar. Hastaneye yattıklarında, doktorların bunlara "covid virüsü" teşhisi koymalarının altında da bu aşı kaynaklı zehirli viral yükler yatıyor. Büyük olasılıkla "aşısızları entübe ettik,şöyle yaptık,böyle yaptık" diye paylaşımlarda bulunanların, haberlerde yer almalarının arkasında da yine bu aşı kaynaklı viral yükler yatıyor gibi görünüyor. Ana akım medyada yer alan bu yöndeki vakalarla ilgili haberlerin nasıl çarpıtıldığını, yalan,yanlış /yanıltıcı bilgilerin nasıl verildiğini daha dün gibi hatırlayabiliyoruz.
Aşılıdan aşılıya virüs de bulaşabilir..
Tabii aşılılardan etrafa yayılan bu aşı kaynaklı bulaşıcı zehirli viral yüklerden sadece aşısızlar nasibini almıyor, hiçbir belirtisi olmayan ve sağlıklı gözüken diğer aşılılarda bu zehirlerden olabildiğince nasibini alabiliyor. Yani (belirti gösteren ancak sağlıklıymış gözüken) bazı aşılıların etraflarına yaydırabildikleri bu aşı kaynaklı zehirli viral yükleri, (sadece aşısızlar değil) sağlıklı gözüken diğer aşılılarda alabiliyorlar. Aşılılar bu viral yükleri alınca, onların bu durumu, aşısızlardan daha ağır olabiliyor.. Burada dikkat edilmesi gereken bir hususta, aşılıların etrafa yaydırdıkları bu bulaşıcı virak yüklerin, bulaştığı aşılı ve aşısızlar tarafından silsile yolu ile diğer aşılı ve aşısızlara bulaştırabilme olasılıklarının da olabilmesidir. Yani, aşı kaynaklı bulaşıcı viral yükler, silsile yolu ile aşılı-aşısız herkese yayılabilir özelliktedir diyebiliriz..
NOT: Tabii ki covid virüsünün ana kaynağının covid aşıları olduğuna dair herhangi bir kanıt,veri bulunmuyor. Ancak bu virüsün doğal olduğuna dair bir kanıt da yok. Yukarıdaki aşı kaynaklı olması muhtemel viral yükler ve bulaşıcılığı ile ilgili bilgiler, bu konuda daha önce araştırmalar yapan aşı tereddütü olan çok sayıda uzman, araştırmacı ve hekimlerin ortaya koydukları verilerden oluşan bilgilerdir. (Tam olarak bu şekilde olmayabilir ama buna yakın bir bulaşma olabileceğini söyleyebiliriz.) Ana akım medyadaki aşı yanlısı hekimlerin tek dayanakları ise (covid virüsünün ana kaynağının ne olduğu bilinmemesine rağmen), DSÖ,CDC vb gibi kurumlardan gelen ve doğruluğu çok şüpheli olan veriler, bilgiler ile birlikte yine doğruluğu çok şüpheli olan dünyaca ünlü! tıp dergilerinde yayınlanan covid ve aşıları ile ilgili makalelerin olduğunu görebiliyoruz. Bu verilerin,bilgilerin ve makalelerin çok şüpheli olmasını, bu kurumlar hakkında (verileri tahrip ettikleri, hileler yaptıkları, sahte veriler yayınladıkları vb yönünde) yapılan suçlama, eleştiri ve açılan davalardan anlayabiliyoruz. Tabii sadece bunlarda değil, daha pek çok nedenlerle de bu verilerin,makalelerin çok şüpheli olabileceğini tahmin edebiliriz. Birbirini tutmayan,doğrulamayan veri ve istatistiklerin havalarda uçuşması gibi..
İşte bu gibi olasılık nedenlerle maske kullanımı bu açıdan önemli gibi gözüküyor. Maske takmak insan sağlığına zararlı olabildiği için, kimse bu maskelerin takılması taraftarı değil ancak bu yukarıda anlattığımız olasılıklar nedeniyle maskeleri en azından bir süre daha takmak zorunda kalabileceğiz gibi görülüyor.. Tabii isteyen takar istemeyen takmaz. Zaten "maskeler korumuyor" bu çok açık.. (Aşı ve maske üzerinden yine insanlara kirli oyunlar oynuyorlar gibi bir durumda var gibi gözüküyor..) Her ne kadar ana akım medya ve aşı yanlısı hekimler, bu "maskelerin neden takılması gerektiğini", kaynağı tam olarak belli olmadığı halde nedense aşısızlar etrafa virüs bulaştırıyormuş gibi bir algı oluşturarak yanıltıcı bir şekilde ele alabiliyorlar. Halbuki bu virüsün asıl kaynağının aşı olan insanların (etrafa yayılabilen bu zehirli viral yükleri saçabilmiş) olabileceğini, büyük ihtimalle onlarda biliyor olmalılar. Bildiklerini açıklasalar, bu sefer ciddi derecede suçlanacaklar. Ama işlerine gelmiyor, bunu açıklayamıyorlar. Kim ister böyle şaşalı yaşamdan vazgeçmeyi? Ama herşey ortaya çıkmaya başladı,yakında bunların da maskeleri düşer..
"Dikat etmek lazım. Şöyle kirli bir oyun oynanabilir : Maske takılmadığında, zehirli covid aşılarının olası ölümcül olan/olmayan yan etkilerinin (vaka ve ölüm oranlarının bir anda artmasının) suçu, maske takmayan kişilerin ve yine aşısızların üzerine atılabilir.."
Tabii insan düşünemeden de edemiyor. Aşı kaynaklı olabilmesi muhtemel vaka ve ölüm oranlarının bir anda artmasını gösteren veriler, bir anda ortaya konmaya başladığında, bu küresel çetelerin yine tüm suçu "maske takılmamasına, aşı karşıtlarına ve aşısızlara" yükleyebilirler (mi?) diye düşünemeden de edemiyoruz.. Öyle yapacaklar gibi görülüyor, tabii başka salgın planları yoksa.. Tabii bunları da nereden anlıyoruz? Dünyanın en tehlikeli örgütlerinden biri olarak tarihe geçen kısa adı WHO olan "dünya sağlık örgütü"nün ve onun lideri Tetros'un , aşı ve virüs konusunda dünyayı yönlendiren Bill Gates'in "Bir salgın daha yaşayacağız!" gibi açıklamalarda bulunmasından anlayabiliyoruz. (Bill Gates, bir salgın daha yaşayacağımızı acaba nereden biliyormuş?) İşte bunlardan bazıları;
"Bill Gates'ten yeni salgın uyarısı: Bir salgın daha yaşayacağız!
Microsoft'un kurucusu Bill Gates, koronavirüs salgının ciddi etkilerinin önemli ölçüde azaldığının altını çizerek, koronavirüs ailesinden farklı bir patojenden kaynaklanacak yeni bir salgının mümkün olduğunu söyledi.(....)" (24)
"Bill Gates'in 'salgın' iddiaları yeniden gündemde! DSÖ'den flaş uyarı...
Koronavirüs (Kovid-19) dünyanın dört bir yanında can almaya devam ederken DSÖ'den dikkat çeken bir uyarı geldi. Sağlık ajansının açıklaması kısa sürede dünya gündemine otururken Bill Gates'in geçtiğimiz dönemde öngördüğü senaryo yeniden tartışma konusu oldu.(....)" (25)
"Bill Gates'ten tartışma yaratan sözler: Bir pandemi daha yaşayacağız
Microsoft'un kurucu ortağı Bill Gates koronavirüsü ağır atlatma riskinin büyük ölçüde azaldığını söyledi. Ancak yeni bir pandeminin kaçınılmaz olduğunu belirten Gates, bundan sonraki süreçte aşının daha hızlı bulunması gerektiğini ifade etti. Gates'in bu sözleri sosyal medyada tartışmalara neden oldu.(....)" (26)
"Bill Gates: Koronavirüsten daha beter olacak
Microsoft’un kurucusu Bill Gates iklim değişikliği sorununa dikkat çekti. ‘’İklim krizini nasıl önleriz?’’ adlı bir kitap da yazan Gates ‘’Bu sorun Kovid’den bile daha tehlikeli’’ dedi.(....)" (27)
"Dünya Sağlık Örgütü’nden yeni salgın uyarısı: 'Böceklerden bulaşacak'
Dünya Sağlık Örgütü bünyesindeki Küresel Bulaşıcı Hastalıklar Hazırlık Ekibi, Covid-19'dan sonra ortaya çıkabilecek salgın hastalıklarla ilgili açıklama yapıldı.(....)"(28)
*Sağlıkçıya şiddette kaldığımız yerden devam edersek..
- Sağlıkçıya şiddetin nedenleri çok olabilir..
Sağlıkçıya şiddetin nedenlerini "sosyolojik ve psikolojik" olarak ikiye ayırabiliriz. (Tabii bu sadece bizim fikrimiz,farklı nedenlerde olabilir) Sosyolojik kısmı, daha çok "sağlık sistemi (sistem, doktor, hemşire ve diğer personeller) ile vatandaş (hasta ve hasta yakını)" arasındaki ilişkilerin çeşitli nedenlerle bozuk olmasından kaynaklanıyor gibi görülüyor.. Örneğin, sağlık birimlerinde (sağlık ocakları ve hastanelerde) personel ve/veya cihaz yetersizliği, hizmetlerin yetersiz verilmesi (muayene ve tedavinin yapılmaması/eksik yapılması, yapılan tıbbi olan/olmayan çeşitli hata ve yanlışların yapılması ve/veya gizlenmesi, bekleme süresinin uzun sürmesi, randevu alınamaması, sağlıkçıların kişisel sorunları - (cüzdan meselesi ve ailevi/çevresel sorunlardan kaynaklanan sorunlar) vb gibi sistemsel olan/olmayan sorunlar, sağlık sistemi ile vatandaş arasındaki ilişkilerin bozulmasına neden olabiliyor. Psikolojik kısmı ise daha çok hasta ve/veya hasta yakınlarının yeterince hizmet alsa da almasa da gergin olmalarından kaynaklanıyor gibi görülüyor. Ancak burada (zaten vatandaşları kızdırabilecek yeterince sistemsel sorunlar varken bir de) sağlıkçıların da hasta ve/veya hasta yakınlarına karşı adeta psikolojik şiddet yapması da ayrıca bardağı son taşıran bir gelişme olarak da görülebiliyor..Yani,psikolojik kısmı sadece hasta ve hasta yakınlarına has bir durum değil, sağlıkçılar için de geçerli olabilen bir durumdur.
Tıp fakültelerinde nasıl bir eğitim veriliyor ki doktorlar bu hale düştü?
Tüm bu saydığımız "sorunların ana kaynağı nedir?" diye sorduğumuzda, bu sorunlara çözüm üret(e)meyen devletin (siyasetçilerin) hedefte olduğunu görebiliyoruz. Ancak devletin tek başına bu katlanarak artan soruna çözüm üretmesi pek mümkün gözükmüyor gibi. Çünkü sağlık sistemindeki sorun, sadece vatandaş ile sağlıkçı arasında yaşanan sorunlardan kaynaklanmıyor gibi görülüyor. Asıl sorun, buna sebep olabileceklerden biride "tıp fakülteleri" gibi görülüyor. Tıp fakülteleri, "gerçek bir hekim, gerçek bir doktor" yetiştirmekten çok uzak. Adeata "sürekli sorun çıkartan, düşünemeyen, sorgulamayan ve bu nedenle sürekli tıbbi olan/olmayan (ama gizlenebilen) çeşitli hata ve yanlışlar yapabilen" özelliğe sahip, kafası karışık, ne yaptığını tam olarak bil(e)meyen (deyim yerindeyse adeta merdiven altı doktor görüntüsünde olan) bireyler yetiştiriyor gibi görülüyor...
"Tıp fakülteleri gerçek bir hekim gibi davranan gerçek doktorlar yetiştirmelidir. İnsan sağlığına zararlı olabilecek kural ve talimatlara karşı koyun gibi davranan doktorlar gibi değil. Ayrıca edinmiş olduğu eğitim ve öğretim ile de "zarar vermeme" ilkesini de iyice benimseyebilmeli ve bunu hayata geçirebilmelidir."
Bunu,pandemi döneminde çok yaşamıştık. Koca koca proflar bile, hiç doğru dürüst sorgulamadan körü körüne bilgilerle insanları sürekli aldattılar ve onların hastalanmalarına ve hatta ölmelerine sebep oldular. Oyun içinde oyun oynadılar. Sağlık sistemini iyice çıkılmaz hale getirdiler. Bu, aslında bir bakıma iyi de oldu çünkü, tıp fakültelerinin ne kadar işe yaramaz olduklarını da anlamış olduk böylece.. Türkiye'de "tıbbi hata" sayı oranının ne olduğunu biliyor musunuz? Neredeyse "sıfır tıbbi hata" oranı.. Türkiye'de tıbbi hata yapmayan doktorların hiç olmaması/neredeyse az olması (ki bu tıbbi hatalarda ne kadar gerçekçi orası da tartışılır), Türkiye'deki tıp fakultelerinin ,aslında işe yaramadıklarını ve tam tersine "doktor" yetiştirmekten iyice uzak olduklarını ve ne kadar güvensiz olabilecekleri yönünde bize güzel bir fikir verebilmektedir.
"Tüm bunlardan sağlık sisteminin ve özellikle de tıp eğitimin sil baştan yeniden revize edilmesi gerektiğini anlayabiliyorsunuz. Tıp fakültelerinde koyun gibi doktor değil, gerçek doktor gibi davranan gerçek hekimler yetiştirilmeli.."
Tabii sağlıkçıya şiddeti özendiren sadece bu temel sorunlar değildir. Bunun bir başka versiyonu da, "katılılaştırılmış sağlıkçıyı koruma yasalarının" suistimal edilmesi de buna etken olabiliyor diyebiliriz.. Örneğin, sağlıkçıların bu yasaları suistimal etmesi gibi.. Sağlıkçıların bu suistimalleri yapmasına olanak sağlayanlar da siyasetçiler ve kanun koyucuların olduğunu görebiliyoruz. Bunlar da sağlıkçıları bu şekilde suistimal edebiliyorlar.. Siyasetçiler ve kanun koyucular, sağlıkçıları koruma adı altında çıkartıkları ceza yasası üstüne ceza yasası (katılaştırılmış sağlıkçıyı koruma yasaları), aslında sağlıkçılar için faydalı olan birşey değil,onlara çok zarar verebilen bir durum gibi görülüyor. Bu yasalar, hem vatandaşların sağlıkçılar ile samimi dialoglara girmesini engelleyebilecek hem de sağlıkçıların bu yasaları suistimal edebilmesinin de önünü açabilecektir..Bu durum, sağlıkçıya şiddeti azaltmaz aksine artırabilir..
Sağlıkta şiddetin bitmesini istemeyenler mi var?
-Varsa kim bunlar,ne yapmaya çalışıyorlar?
-Sağlıkçıları niçin kendi çıkarları için kullanıyorlar?
Sağlıkta şiddetin bitmesini istemeyen kişiler /kurum-kuruluşlar var mıdır tam olarak bilemiyoruz ama sağlıkta şiddetin bu denli artmasının sebebi olarak (milyon sayıdaki sağlıkçıları kendi çıkarları için kullanabilen, suistimal edebilen) bir takım guruhların olabildiğini tahmin etmek zor değil. Özellikle de siyasilerin ve işte ne bilelim sağlık sendika,birlik vb kurum/kuruluşların ve sosyal medyada boy gösteren bazı sağlıkçıların, gazetecilerin, santaçıların ;"sağlıkçıya şiddette daha ağır yaptırımlar getirilmesi" gibi söylem,tutum ve davranışlarından anlayabiliyoruz. Şimdi "bunun neresi kötü?" diye düşüneceksiniz. Belki bunlar duygusal davranarak bu şekilde ifadeler söylemiş olabilirler ama yanlış yaptıklarını zamanla anlayacaklar gibi görülüyor.
Çünkü.. "Ağır yaptırımlar, şiddeti tam anlamıyla bitirmez ve dahası daha da artmasına zemin hazırlayabilir. Artı bazı sağlıkçıların da bu katı yasaları suistimal edebilmesine de yol açabilir. Gizlenebilen tıbbi hatalarını daha çok yapabilme olasılıklarını da artırabilir. Bu gibi olumsuzluklar birbirini izleyen zincirleme reaksiyonlar şeklinde karşımıza çıktığında, sağlıkçı ile vatandaş (hasta ve/veya hasta yakını) arasında bir iletişim bozukluğuna ve şiddet olayları da dahil çeşitli olumsuz olaylara da sebep olabilir.. Gizlenebilen tıbi hatalardan dolayı ölen ve sakat kalan hastaların durumları ise hep meçhul olarak kalabilir. Ve aklımıza gelmeyen pek çok sorun da bunlara dahil de olabilir.." İşte, bunlar ağırlaştırılmış sağlıkçıyı koruma yasalarının nelere sebep olabileceğini gösteren sadece bazılarıdır.
* Sağlıkçıya şiddet meselesinin siyasetçiler, kanun koyucular ve sağlıkçılar tarafından suistimal edilmesi..
-Sağlıkçıları adeta "dokunulamaz,söz söylenemez ilahlar!" yerine koyan "koruma yasaları" olur mu?
Eğer sağlıkçılar bir yerde yanlış hele de tehlikeli yanlışlar,hatalar yapıyorlarsa (ki yapıyorlar maalesef), tabii ki bu işlenen tehlikeli yanlış /hataları bildirmek ve eleştirmek de bizlerin en büyük doğal hakkımızdır.. Ancak bunu yaptığımızda olmadık üzücü şeyler de gelebilir.. Mesela sağlıkçıları eleştirdiğiniz için "sağlıkçıya şiddet!"ten dolayı göz altına alınma ve hatta tutuklanma tehlikesi ile karşı karşıya da kalabilirsiniz.. "Yok canım daha neler?" diye düşünüyorsanız,okumaya devam edin.. "Peki,bu nasıl oluyor?" Unutmayalım ki, doktorlar,hemşireler ve diğer sağlık çalışanları, eleştirilemez birer ilah değildirler.. Ama onları adeta "İLAH!" yerine koyan bazı koruma yasaları bulunuyordu..İşte bu koruma yasaları maalesef, bazı sağlık çalışanları tarafından suistimal edilebiliyor ve masum insanlar üzerinde adeta birer silah gibi kullanılabiliyor. İşte bu nedenle sağlıkçıları eleştirirken, bir değil iki değil en az üç kez düşünmek gerekir! Şaka gibi ama gerçek maalesef..
Günümüzde sağlıkçılar maalesef adeta bir ilahmış gibi görüldü ve bunun sonucunda da sağlık birimlerinde sağlıkçılar ile vatandaşlar arasında olmadık üzücü gelişmeler yaşandı. Buna hepimiz şahidiz. Tüm bunların sebeplerinden en önemli bir tanesinin (bize göre) maalesef, çok fazla abartılan ve vatandaş ile sağlıkçı arasındaki gerilimi daha da yükseltebilecek şekilde tehlikeli hale getirilen, "katılaştırılmış sağlıkçıları koruma yasalarının" hayata geçirilmesi olarak görebiliyoruz. Çünkü, sağlıkçıyı bir nevzi ilah (yani bir nevi adeta "sağlıkçının dediği, dedik,astığı astık,kestiği kestik" gibi şeklinde dokunulamaz,söz söylenemez) haline getiren bu katılaştırılmış sağlıkçıyı koruma yasalarının, özellikle de bazı kötü niyetli doktorlar tarafından (hasta ve/veya hasta yakınlarına kötü muamele ve uydurma suçlarda bulunma gibi) ve diğer kötü niyetli olmayan doktorlar tarafından da (örneğin hastaların muayene ve tedavilerine yeterince üzerinde durmaması, bazı çeşitli tıbbi hataları çok rahat bir şekilde yapabilmesi" vb açısından) suistimal edilebilmesine neden olabilmektedir. Bunların olması da büyük olasılıkla "bu yasaların verdiği rehavetten (rahatlıktan) dolayı" gibi gözüküyor .. Sağlıkçılar tahminen bu yasalar nedeniyle, "Nasıl olsa ağırlaştırılmış koruma yasaları var, bize kimse dokunamaz?!" rehaveti içerisinde hareket ettikleri için herhalde, kendi işlerini savsaklamaya başlıyor ve, bunun sonucunda da ciddi olan/olmayan (tıbbi) hatalar yapabiliyor. Tabii bazıları bundan istisna olabilir. Örneğin,rehavet ve savsaklama olmamasına rağmen, işlerin ters gitmesi (doktorun kendisine ait olan/olmayan hatalar,yanlışlar,eksiklikler vb) nedeniyle (tıbbi) hatalar /yanlışlıklar da oluşabiliyor..Bu ayrı bir durum..
Sosyal medyada dolaşan "maskesizleri muayene etmeme" görüntülerine benzer aynı şeyler bizim de başımıza gelmişti. Mesela aile hekimimiz, "aşısız olduğumuz için bizi muayene etmemiş, sadece reçeteyi yazmıştı." Evet,gerçekten de öyle olmuştu. Tabii sadece beni değil, yaşlı annemi de "aşısız" olduğu için muayene etmemiş ve ona da bir reçete yazıp göndermişti. Tabii ben çok sinirlenmiştim buna. "Madem muayene etmiyorsun, muayene etmeden nasıl reçete yazıyorsun?" dedim kendi kendime.. Eğer kendime hakim olamayıp, bir çift laf dahi söylemiş (yani sözlü olarak eleştiri yapmış) olsaydım, kim bilir başıma neler gelirdi herhalde? "Vay efendim,sağlık çalışanına fiziksel,psikolojik şiddet yapılıyor!" gibi suçlamalarla dahi karşı karşıya kalabilirdim herhalde. Gerçekten karşı karşıya kalabilir miydim? Bilemiyorum ama "sağlıkçıları koruma!" adına çıkarılan saçma ve katı yasalara baktığınızda, bunların başınıza gelme olasılığı çok yüksek gibi görülüyor.. Bu katı ve saçma koruma yasaları, sanki "sağlıkçıları hiç kimse eleştiremesin" şeklinde düzenlenmiş gibi.. Bu koruma yasaları! ile sağlık çalışanlarına neredeyse "of" bile demek bir suç kavramına dahi girebilir.. Şaka değil.. Çünkü yasaların, sağlıkçılar tarafından çok kolay bir şekilde suistimal edilebilme özelliği oluşmuş durumda.. Suistimal örneklerini sosyal medyada yer alan kamera görüntüleri ile görebiliyor ve anlayabiliyoruz..
"Sağlık çalışanlarının "koruma yasaları" ile neredeyse bir "ilah!" (yani bir nevi adeta dokunulamaz,söz söylenemez vb) haline getirilmesi, onların bu yasaları suistimal etmesini de kolaylaştırıyor gibi görülüyor.."
Siyasal iktidar /TBMM öyle birşey yaptı ki, "sağlık çalışanlarını adeta bir ilah olarak gözükmesine sebep olabilecek ve vatandaş ile sağlıkçıların arasını iyice açabilecek" çok salakça yargı kararlarının alınmasına imza atmış durumda.. Sağlık çalışanlarını koruma!! güdüsüyle yapılan (sağlık çalışanlarına neredeyse "of" bile demek (uydurma suçlamalarla) suç olarak gözükmesine sebep olabilecek), "sağlık çalışanlarına fiziksel ve psikolojik şiddet uygulayanlara çok ağır yaptırımlar,hapis cezalarının verilmesi" gibi ceza yasalarını hayata geçirmiş durumdalar.. Bu o kadar çok saçma ve bir o kadar tehlikeli ki,sanki bu ceza yasaları ile "sağlık çalışanlarına daha çok şiddet işlenmesi isteniyormuş" gibi bir ortamın yaratılmaya çalışıldığını anlayabiliyorsunuz..
Sağlık çalışanlarını adeta "ilah" yerine koyan bu tür ceza yasaları, ancak sağlıkçılar ile vatandaşların arasını (iyice derinlemesine) açmasına yarar,başka hiç bir şeye yaramaz. Derdini anlatamayan bir hasta ve hasta yakınının durumunu,halini bir düşünün. Hele de çok sinirli,çok ters hasta ve hasta yakınlarına denk gelinirse,durum sağlık çalışanları açısından hiç de iyi olmayabilir. İsterseniz sağlık birimlerinin kapılarına onlarca,yüzlerce polis dikin,bir işe yaramayabilir. Çünkü bir insan mevcut durumdan dolayı kendini kaybetmişse, kendi canını dahi hiçe sayabilecek(düşünemeyebilecek) anlık üzücü eylem(ler) yapmasını bu güvenlik güçleri (bu anlık olaylara) müdahale edemeyebilirler..
* Tabii ki bu yazdığımızdan "sağlık çalışanlarına şiddeti tavsiye ediyor!" gibi saçma sapan manalar çıkarılmamalıdır.
Şiddeti hiç kimse tavsip etmez ve bizde etmiyoruz. Şiddet uygulayan (ama uyduruk suçlamalarla gelen sahte şiddet değil, gerçek fiziksel şiddet uygulayan) kim olursa olsun cezasını çeker ve çekmelidir. Burada önemli olan şiddetin "sahte mi (kurgu mu) gerçek mi" olup-olmadığını iyi anlamaktır. Biz de bunu anlatmaya çalışıyoruz. Fiziksel ve/veya psikolojik şiddet olmamasına rağmen, sanki var mış gibi bir algı yaratıp-sahte uyduruk suçlamalarla masum insanları suçlamaya çalışan sağlık çalışanlarının olabileceğini ve hatta (sosyal medyada yer alan bu yöndeki videolarla) olabildiğini vurgulamaya çalışıyoruz..Biz olabilecek tehlikeleri ortaya koymaya çalışıyoruz. Çözümün bu gibi katı kurallar,yasalar,ceza yasaları vs olmadığını söylüyoruz.
Ve şiddet sadece sağlıkçıya özel uygulanan bir şiddet eylemi de değildir. Kadına şiddet,çocuğa şiddet,engelliye şiddet,erkeğe şiddet vs vs.. Herkese aynı şekilde şiddetler işlenebilir ve zaten işleniyorda. Şiddetin ayrımı ve cezası da farklı ol(a)maz ve olmamalıdır. Sağlık çalışanının, diğer şiddete uğrayan kişilerden ne gibi özelliği var? Kişinin sağlıkçı olması, hayat kurtarması onun özel olduğunu mu gösteriyor? Hayır,göstermez. Her bir mesleğin, kendine göre bir özel olma durumu vardır. Birinin, diğerinden daha özel olma durumu olmaz. Olursa o zaman işler başka yönlere kayabilir. Tıpkı şöyle gibi gelişmeler yaşanabilir;
"Sağlıkçıların çok özel olduğunu", bu şekilde düşünen yanılır, aldanır ve sağlıkçıların "koruma yasalarını" daha çok suistimal etmesine ve sağlıkçılara işlenen gerçek şiddet eylemlerinin adeta meşrulaştırılmasına da yardım etmiş olur. Sağlıkçıya şiddeti meşrulaştıran eylemler, sağlıkçıya şiddetin "hangi gerçeklerden kaynaklandığını" anlatan kişilerin söylemlerinin tam tersine, sağlıkçıların özel olduğunu söyleyen ve bu nedenle "sağlıkçılara özel,ağır koruma yasalarının" çıkartılması gerektiğini ve bunları uygulanmasını sağlayan yasaları çıkartan ve buna destek veren kişilerin sözleri ve davranışlarıdır, diyebiliriz. Bu gibi davranışların getirdiği ağır ve haksız koruma yasalarının, "derdini anlatamayan,hata/yanlış yapan doktoru/sağlıkçıyı eleştiremeyen vb" gibi problemlerle karşılaşan vatandaşlarda ne gibi derin yaralar açabileceğini varın gelin siz düşünün. Ve ayrıca yasaların kötü niyetli olarak suistimal edilebilmesine göre de,(neredeyse doğru dürüst sorup-soruşturma olmasına dahi izin vermeyen bu yasaların getirmiş olduğu) masum insanların sahte uyduruk suçlamalarla suçlanmalarının olabileceğini de düşünmek gerekir..
"UNUTMAYALIM Kİ; Sağlıkçıya (gerçek) şiddet olayı ayrı bir şeydir, sağlıkçıların hasta ve/veya hasta yakınlarına kötü muamele ve uydurma suçlarda bulunması ise çok ayrı bir şeydir. Bunun iyi ayırt edilebilmesi lazımdır. Yoksa masum insanlar, "sağlıkçıya şiddet!" palavrası ile haksız ve hukuksuz bir şekilde suçlanabilir, göz altına alınabilir ve hapse dahi atılabilir. Ve bunlar maalesef gözlerimizin önünde yaşanabilen hadiseler olara karşımıza çıkabiliyor. "Ya görüntüler,kameralar olmasaydı?" dedirtecek hadiseler yaşanıyor günümüzde.. "
*Sağlıkçıya karşı işlenen şiddetler, nelerden kaynaklanıyor olabilir?
Pek çok nedeni olabildiği gibi, sağlıkçıyı adeta ilah yerine koyan koruma yasalarının da bir etkisinin olabileceğini de düşünebiliriz.
Örnek bir kurgu verelim;
Örneğin "siz, bir doktorun yaptığı bir hata/yanlışı anlatmak/eleştirmek için aynı doktora/herhangi bir sağlıkçıya gidip bunu ifade ettiniz. Doktor da (aslında bu hatayı/yanlışı yaptığının farkında ancak) bu nedenden dolayı "siciline işleme,terfi alamama ve/veya herhangi bir ceza alma" vb gibi nedenlerle korku ve paniğe kapıldığından dolayı, diyelim ki doktor size "hata/yanlış yapmadığını,yaptığının doğru olduğunu" vs anlatıp,sizi ikna etmeye çalışır ancak siz buna inanmayıp-ısrar etmeniz durumunda, doktor iyice çileden çıkar ve adeta "Ben doktorum lan,sen de kim oluyorsun,yıllarımı vermişim, diz çürütmüşüm tıp fakultelerinde,hastanelerde, benden iyi mi bileceksin?" dercesine, sizin için şöyle okkalı bir "sağlıkçıya fiziksel-sözlü taciz ve saldırı" yapıldığı anlamına gelen bir "beyaz kod" alarmı verir ve hemen 111'i (beyaz kod numarasını) arar. "Vay efendim sen misin doktora derdini anlatan? Doktorun yapmış olduğunu düşündüğünüz hata/yanlışı ifade etmeye çalışan /eleştiren?" Hemen beyaz kod ekibi gelir olaya hemen müdahale eder. Siz ne olduğunu dahi anlamadan "sağlıkçıya şiddetten!" gözaltına alınırsınız. Siz,istediğiniz kadar "Ne sağlıkçıya şiddeti kardeşim,yok öyle birşey,bu doktorun hatasını/yanlışını anlatmaya çalışıyorum,derdimi anlatıyorum ve/veya eleştiriyorum, doktor bana iftira atıyor.." vb şekilde söyleyin, size kimse inanmaz. Çünkü,sağlıkçının şiddete uğradığını söylemesi, sizin gözaltına alınmanız için yeterlidir. Hele de o sağlıkçıyı destekleyen (yani onun şiddete uğradığını,taciz edildiğini söyleyen (hatta bazıları olayı görmedikleri halde sanki görmüş gibi davranabilen,şakşaklayan)) diğer sağlıkçılar da varsa,kurtulma şansınız hiç yoktur."
Şimdi diyeceksiniz ki "Yav, bunlar sağlıkçıları kötü göstermek için yapılan kurgular,komplo teorileri?" Evet,yukarıda yazdığımız bir kurgu ancak bu kurguya benzer olayların yaşandığını gösteren videolar vardı sosyal medyada.. Bunlarda mı kurgu,komplo teorisi? Bu videoları izlerseniz, sağlıkçıyı koruma adı altında çıkarılan koruma yasalarının, yine sağlıkçılar tarafından nasıl suistimal edilebildiğini de anlamış olursunuz..
"Artı bu videolardaki gelişmeler ise sadece buzdağının görünen kısmı da olabilir. Kim bilir bu nedenden dolayı kaç masum insan göz altına alındı,mahkemelere çıkarılıp-hapse atıldı? Kim araştırıyor bunları adam gibi? Kimse de çıt yok bu konuda.. Varsa yoksa sağlıkçıyı ilah haline getirme!"
Peki çözüm ne olmalı?
Ceza yasalarını daha çok artırarak, sağlıkçılar ile vatandaş arasını daha çok açmak mı? Yoksa mantıklı hareket ederek hem sağlık uygulamalarında hem de "hasta,hasta yakını ve sağlıkçılar" arasında gerekli iyileştirmeleri yapmak mı daha iyi olur?
Asıl çözüm ne?
Çözüm, sağlık çalışanlarını adeta "ilah" yerine koyan "ceza yasaları"nda değildir. Çözüm,"hasta ve hasta yakını odaklı her türlü iyileştirmelerin yapılmasındadır.." Onlara sahip çıkabilen, onların dertlerini anlayabilen,sıkıntılarını vb her türlü ihtiyaçlarını giderebilen ve halkla ilişkilerde kuvvetli bir devlet anlayışının oluşturulması gerekir. Ayrıca sağlık alanında da ciddi anlamda iyileştirmelerin de olması gerekiyor.. Hasta ve hasta yakınlarının, sağlık alanında yaşamış olduğu sıkıntıları,problemlerin hızlı bir şekilde çözülmesi gerekir. Bir de hekimlerin ve diğer sağlık çalışanlarının ortamlarının da iyileştirilmesi "hasta sayısının fazlalığı,sağlık çalışanlarının cüzdanlarını düşünmesi" vb gibi problemlerin çözülmesi gerekir..
* Ülkelerin sağlık sistemlerini ele geçiren sahte bilim öldürüyor..
Ayrıca özellikle de sağlıkta, artık sahte bilim değil, gerçek bilim ön planda olmalıdır. Bu çok önemli.. Çünkü,ne yazık ki tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de "sahte bilim" sağlık birimlerini ele geçirdiğinden dolayı, masum insanlar bu sahte bilimin yol açmış olduğu "tıbbi hatalar" nedeniyle ya ciddi yaralanmalara (sakatlanmalar,özürlü kalmalar vb gibi ciddi yan etkilere) maruz kalmakta yada hayatını kaybedebilmektedir. Sahte bilim, ülkelerin sağlık sistemlerini öyle bir ele geçirmiş ki, örneğin aşı sonrası zarar gören(yaralanan) ve ölen insanların kayıtları bile tutulmamakta /kayıtlar az gösterilmekte /kayıtlar bilinçli olarak tahrif edilebilmektedir.. Sadece bunlarda değil,"tıbbi hatalar" ile ilgili de çok gariplikler,dehşetlikler yaşanıyor. Pandemi döneminde sağlık birimlerinde "hastaların çeşitli ilaçlarla kasıtlı olarak öldürüldüklerine" dair bilgilerin de olduğunu görüyoruz. (Bunlardan birisini bir sonraki yazıda verdik,okuyabilirsiniz..) Neden böyle yapsınlar ki? Tabii ki pandemi döneminde "covid ölüm sayısını artırmak" için gibi görülüyor..(sahte covid ölümleri) Bunu böyle yapmalarının sebebi ise "insanları bu zehirli ve ölümcül covid aşılarını olmalarına ikna etmekti." Ve dediklerini de maalesef yaptılar..
" Kim bilir sadece sırf bu nedenle (çeşitli ilaçlar,yanlış tedaviler vb ile) bile dünya genelinde kaç milyon masum insanın hayatına son verildi? Aşı sonrası ölen ve yaralan insanları ise hiç saymıyoruz.."
Sahte bilimin ne kadar tehlikeli olduğunu ve çok canlar aldığını şimdi anlamışsınızdır umarım? Üzücü olan ise,bu sahte bilimi "merdiven altı" diye tabir edilen kocakarı ilaçları,sahte doktorlar vs değil, ülkelerin gerçek bilim adamları,doktorlar,hemşireler vb sağlık çalışanlarının uygulamasıdır.. Bunu sahte bilimin pençesine takılan bunların işlemiş oldukları "gizlenen tıbbi hatalar"dan dolayı açılan davalardan anlayabiliyorsunuz. Tıbbi hatalardan dolayı açılan davalar, tıbbi hataların gizlendiğine dair güzel bir örnektir. Ancak üzücü olan şu ki,gizlenen tıbbi hataların, açılan tıbbi hata davalarından, çok daha fazla olabileceği şüphesidir..Ki bu ürpertici şüphe, bizlere aslında bu gizlenen tıbbi hatalardan dolayı her yıl çok sayıda kişinin hayatını kaybetmiş ve yaralanmış olabileceğini de akıllara getirebiliyor..Sadece ABD'de pandemi öncesinde hemen "her yıl 200 ile 400 bin arasında kişinin bu tıbbi hatalar nedeniyle öldükleri" bildirilmişti. Bu durum,aynı şekilde AB ülkelerinde de bayağı fazlaydı. Ama Türkiye'de ise maalesef bu "tıbbi hatalarla" ilgili doğru dürüst bir veri yoktu. Ve zaten halen bile yok. Var gibi gösteriliyor ama bunlarda çok şüpheli..
En garip olanı da herhalde, ülkemizde artık "tıbbi hatalar"dan dolayı yaralanan ve/veya ölen insanların hak aramasında, devletin,"tıbbi hata" işleyen hekimlerin tazminatını kendisi ödeyecek olmasıdır.. "Doktorların “tıbbi hataları” nedeniyle açılan davalarda önemli bir değişikliğe gidiliyor. Tazminat davaları artık doktora değil devlete açılacak. Mağdura tazminatı da devlet ödeyecek. Sağlık Bakanlığı’nda oluşturulan kurul, ciddi ihmal ya da kasıt tespit ederse bu para doktordan tahsil edilecek." (3) Bu, durum "aşı sonrası ölen ve yaralanan insanların" ileride hak aramasını zorlaştırmak için yapılan bir eylem midir yoksa sadece hekimleri korumak adına yapılan bir hareket midir? Bilemiyoruz ama zaten ülkemizde "tıbbi hata" diye bir kavram var mıydı ki,böyle bir karar alınma ihtiyacı oluştu? Zaten ölen öldüğü ile kalan da kaldığı ile kalmıyor muydu? Bunu ülkemizde açılan "tıbbi hata davalarının" ne kadar az olmasından çok daha iyi anlayabilirsiniz..
* "Psikolojik şiddetin ve hakaretin sınırları ne?
- Sağlıkçıları eleştirmek, "sınırları aşmak, sağlıkçıya pisikolojik şiddet uygulamak" mı oluyor?" Bu yasalar çok masum can yakar.. Ve aslında yakıyor da..
"İşin özü şu; "Sağlıkçıları koruma adına çıkarılan ağır cezai yaptırımlar getiren bu katı yasalar, sanmıyorsak sağlıkçıya sadece fiziksel şiddeti değil, psikolojik şiddeti de içeriyor. Peki, sağlıkçıya uygulanan"psikolojik şiddetin sınırları" ne? Bu tam olarak ele alınmamış ve düzenlenmemiş gibi görülüyor. Bunu nereden anlıyoruz? Bu konuyla ilgili sosyal medyada yaşanan gelişmeler vardı.. Tam da bunu izah eden gelişmeler.. Bu saçma,katı ve suistimale açık, koruma yasalarını suistimal eden bir takım sağlık çalışanlarının görüntüleri..
Bu durum,doğal olarak "şiddet"in tarif ve sınırlarının ne olduğu ve nasıl uygulanması konusunda yetersiz olduğundan dolayı, herhangi bir anlaşmazlıkta "fiziksel şiddetin olmadığı sadece sözlü olarak anlaşmazlığa karşılık verildiği (eleştirildiği)" bir durumda, sağlıkçılarla karşı karşıya kalan bireyleri (özellikle de "hasta ve hasta yakınlarını") çok zor duruma düşürebilecektir. Bilindiği gibi "hakaret" olayı da psikolojik şiddetin içerisinde yer alıyor. Yani psikolojik şiddetin sınırları ve tarifi tam belli olmadığından herhalde, içerisinde "hakaret olmayan" sözler bile "hakaret" olarak görülüp-"psikolojik şiddet" olarak yer alabiliyor. Çünkü,buna benzer olaylar "sağlık camiasında" sürekli yaşanabiliyor. Birden fazla örnek sosyal medyada da yer almıştı.. Bunun nedeni de çok açık,"bu sağlıkçıyı koruma yasalarının" yine sağlıkçılar tarafından kolay bir şekilde suistimal edilebilmesidir.. Olan,yine kim vurduya giden hasta ve/veya hasta yakınlarına oluyor..
"Sağlıkçıları koruma yasaları, sağlıkçılar tarafından suistimal edilerek masum insanlar üzerinde adeta bir silah gibi kullanılabiliyor..Maalesef bunun örnekleri bile var.."
Hasta ve /hasta yakınları haklı olmalarına ve/veya herhangi bir fiziksel /gerçek psikolojik(hakaret vb) şiddet olmamasına rağmen, sanki "sağlıkçıya şiddet uygulamışlar" gibi gösterilip, sağlıkçıya şiddet uyguladıkları!! nedeniyle göz altına alınabiliyor,mahkemelere çıkarılabiliyor ve hatta cezaevlerine gönderilebiliyorlar.. Asıl fiziksel ve/veya psikolojik şiddeti uygulayan sağlıkçılar olmasına rağmen,bu tür hadiseler maalesef yaşanabiliyor. Bunun sebebinin de suistimale çok açık olabilen "sağlıkçıyı koruma adına çıkartılan tehlikeli ve abartılı koruma yasalarının" olduğu çok açık bir şekilde görülebiliyor.. Sağlıkçılar, bu yasalarla adeta kendilerini "dokunulamaz birer ilah!" gibi görmeye başladıkları için herhalde ,kendilerinin yapmış oldukları hata/yanlışlarını (fiziksel ve/veya psikolojik şiddet olmadan) dile getiren (eleştiren,izah etmeye çalışan) masum hasta ve/veya hasta yakınlarına karşı, "sağlık çalışanına (fiziksel ve/veya psikolojik) şiddet uygulanıyoor!" gibi uydurma suçlamalarda bulunabiliyorlar.. İşin üzücü tarafı ise tüm bunlara şahit olan (hatta pek çoğu olayı görmedikleri halde,sanki görmüş gibi davranış sergileyen), diğer sağlık çalışanlarının, haksız olan meslaktaşlarının yanında yer alması,onu alkışlaması olmuştur,diyebiliriz..
"Sağlıkçıların böyle kötü davranış sergilemelerinin nedeni,büyük olasılıkla yapmış oldukları düşünülen "tıbbi olan/olmayan" herhangi bir yanlış/hatayı yapmış olduğunu bilmesi /kabullenememesinden ve bu nedenle ceza alma,terfi edememe vb gibi olasılıklarının olmasını düşündüğünden dolayı paniğe kapılmasından kaynaklanıyor olabilir,diyebiliriz.."
Yani tüm bunlar genellikle, işlemiş oldukları herhangi bir tıbbi olan/olmayan yanlış /hatayı bilen ama ( bu yapılan yanlış/hatayı dile getiren/eleştiren bireylerin (özellikle de hasta ve/veya hasta yakınlarının) olması üzerine, büyük ihtimalle meslek kariyerinin tehlikeye girebileceği düşüncesinden olmalı herhalde ), bunu kabullenemeyen sağlık çalışanlarının paniğe kapılıp,kendilerini koruma ve haklı çıkarma adına, bunu dile getirenlere karşı olumsuz davranışlar ve hatta uydurma suçlamalarda bulunmasından kaynaklanıyor,diyebiliriz.. Bu uydurma suçlamaların arkasında da işte bu bahsettiğimiz adeta "sağlıkçıları bir ilah haline getiren, saçma ve suistimale açık koruma yasaları" olabilir,diye düşünüyoruz.. Çünkü, böyle bir olumsuzlukla karşılaştıklarında sağlıkçılar hemen bu yasayı devreye sokabiliyor /sokulmasını sağlayabiliyor ve bu koruma yasalarını adeta bir silah gibi kullanarak, masum insanların üzerinde kullanılmasını sağlayabiliyorlar.. Yani aslında bir nevi bu koruma yasaları sağlıkçılar tarafından suistimal ediliyor gibi görülüyor..
Ve maalesef, devlette bu suistimalleri görmeyerek ve sağlıkçıyı koruma yasalarını "vatandaşla sağlıkçı arasındaki ilişkileri daha da düzeyli,hoş görülü,anlaşılabilir ve suistimale açık olmayan" hale getirmesi gerekirken, daha da fazla katılaştırarak, bu yasaların sağlıkçılar tarafından daha kolay bir şekilde suistimal edilmesinin önünü açılmasını sağlamış gibi görülüyor..Tabii sadece devlet değil burada hatalı olan.. Muhalefette "sağlıkçının korunması!" adı altında, bu suistimale açık koruma yasalarının daha da artırılması için adeta hükümete baskı yapabiliyorlar. Oluşan suistimalleri,masum insanların nasıl zarar gördüklerini dahi görmeden.. Aynı şekilde sağlık birimlerindeki diğer tüm sağlık çalışanlarının da bu suistimallere alkış tutması da işin hem üzücü hem de tuhaf yanı.. "Yok mu bunların içerisin de bir dürüst sağlıkçı?"
Maalesef "sağlıkçıya şiddet" bahane edilerek "sağlıkçıyı koruma!" adı altında çıkarılan sağlıkçıyı koruma yasaları,sadece sağlıkçıları adeta "dokunulamaz birer ilah!" haline getirmekle kalmadı, sağlıkçıların bu yasaları, suistimal etmesine de zemin hazırlamış oldu. Örneğin bu yasa ile bir sağlıkçının (doktorun,hemşirenin vb) yapmış olduğu bir hata/yanlışı dile getirmeye çalışan/eleştiren hasta ve/veya hasta yakınını (kendisine fiziksel ve/veya psikolojik şiddet uyguladıkları yönünde) suçlaması daha da kolay hale gelmiş oldu. Bu, saçma bir düşünce değil çünkü bunun bazı örnekleri sosyal medyada dolaşan videolarla dolu. Bu durum, sağlıkçıların bu koruma yasalarını suistimal ettiklerinin en güzel kanıtı olmakla birlikte, sağlık birimlerinde (sosyal medyaya düşmeyen) benzer hadiselerin de olmuş olabileceğini gösterebilen güzel bir detay olmuştur. Yani sosyal medyaya düşen "sağlıkçıyı koruma yasalarının sağlıkçılar tarafından suistimal edilmesi" durumu, buzdağının sadece görünen kısmıdır ve görünmeyen kısmı daha da vahim olabilir..
Ya kamera kayıtları,görüntüler olmasaydı?
İşin üzücü olması şöyle ki, tüm bunlara şahit olan (hatta olayı görmedikleri halde,sanki görmüş gibi davranış sergileyen), diğer sağlık çalışanlarının, haksız olan meslaktaşlarının yanında yer alması,onu alkışlaması olmuştur.. (Haklı olarak vatandaşlar,sosyal medyada "canımızı kimlere emanet ediyoruz." çığlıklarını dile getirmişlerdi..) Bu,gerçekten çok üzücü bir durum.. Kamera kayıtları ortaya çıktığında ise aslında asıl mağdurun, hasta ve /veya hasta yakınlarının olduğu ortaya çıktığını görüyorsunuz. İşte bu yüzden üzücü..
"Çünkü,o haksız alkış tutmalar, kamera kayıt görüntüleri olmasaydı eğer masum bir insanın belki de yıllarca cezaevinde yatmasına sebep olacaktı.."
"Şimdi sağlık birimlerinde ve diğer mekanlarda, haksızlığa uğradıklarını düşünen vatandaşların, neden hemen cep telefonlarının kamerasına yapıştıklarını anlamışsınızdır umarız.. İspat için bir kanıt olması gerekir. Artı iftiraya uğrama durumunuz da söz konusu olabiliyor,böyle durumlarda..Video kayıtları olmadan nasıl ispat edeceksiniz? Biri iftira atsa,elinizde kanıtta yok,hadi bakalım ayıkla pirincin taşını? O nedenle eğer bir kişi, kendisi hakkında bir suç işlendiğini düşündüğünde, bunu kanıtlayabilmesi için, o suç ortamını ses ve/veya video kayıtları ile kayıt altına alabilir.. Zaten sanmıyorsam yargıtayın kararı da bu yöndeydi.. Bunların hepsini yeri geldikçe ele alıcaz.."
Sağlık birimlerinde yaşanan bu tür haksız,hukuksuz olaylar ve sağlıkçıların, gerçekleri ve doğruları araştırmadan körü körüne birbirlerine destek vermesinin sonuçları gerçekten çok ağırdır.. Sadece masum bir insanın haksızlıkla suçlanması /tutuklanması değildir bu..
"Bu durum, sağlık birimlerinde buna benzer olayların daha önceleri de yaşanmış ve bu nedenlerle çok sayıda masum insanların tutuklanmış olabileceğinin de güzel birer örneğidir... "
* Bu gibi örnekler, bir sağlıkçının,"şahit" olarak kabul edilmesinin dahi ne kadar doğru olabileceği (doğru olmayabileceği) yönünde insanlarda bir endişe yaratabilir mi?
Eski köye,yeni adet; "Sağlıkçının şikayetine bile gerek kalmadan, masum olabilen insanları dahi göz altına almak,tutuklamak.."
Ayrıca bu durum, aslında sağlık çalışanlarının körü körüne birbirlerine destek verdiklerinin de birer kanıtı olup-sağlık birimlerinde yaşanabilen "yalancı şahitliği"nin de çok güzel birer örneği olmuştur. Buradan şunu da anlıyoruz ki sağlık birimlerinde "sağlıkçıya şiddet" konusunda ortaya çıkabilecek anlaşmazlıklarda, (özellikle de sağlık çalışanlarında bu gibi sorunlardan dolayı,"yalancı şahitlik" olasılığının çok yüksek olması endişesi nedeniyle) bir sağlık çalışanının, herhangi bir mahkemede şahit olarak yer almalarının bile doğru olmayabileceği yönünde bir endişeye sebep olabiliyor gibi görüebilir..
Gerçi sağlıkçılara şiddette "sağlıkçıların şikayetine bile gerek kalmadan bu şiddeti uyguladığı düşünülen kişileri" (neredeyse sorgusuz sualsiz) polis tarafından gözaltına alınıp-mahkemelere çıkartılabiliyor, cezaevlerine gönderilebiliyorlar.. Bir de böyle saçma sapan bir şeyi çıkardılar. Ne adam gibi soruşturan var nede "durun yahu ne yapıyorsunuz!" diyen.. Aslında ülkede "gerçek yargı olsaydı,bu saçmalıklara asla göz yumulmazdı.." Çünkü,bunlar doğru olmayan,yanlış uygulamalardır.. Bu yanlış uygulamalar yüzünden masum insanların da canı yanabilecektir..
Örneğin, herhangi bir hekimin /sağlık çalışanının işlemiş olduğu herhangi bir şeyin HATALI/YANLIŞ olduğunu düşünen hasta ve/veya hasta yakınlarının, sadece sözlü olarak bu yanlışı/hatayı dile getirmeye ve derdini anlatmaya çalışması durumunda.. Yaptığının yanlış /hatalı olduğunun farkına varan ancak bu yaptığı yanlış/hatadan dolayı panikleyerek, kendisinin yanlış/hatasını ortaya koyan hasta ve/veya hasta yakınlarına karşı, (adeta sanki kendisine psikolojik şiddet uygulanmış/uygulanıyormuş gibi kendini haklı çıkarmak ve etraftaki diğer sağlık çalışanlarının bu bağırıp-çağrışmayı görmeleri ve kendisinin yanında olmalarını sağlamak için, bağırıp-çağırarak hasta ve/veya hasta yakınlarına karşı) psikolojik şiddet uygulamaya başlayabiliyor. Bu durumda hastanenin polisi /güvenlik görevlileri çağrılarak duruma müdahale etmesi istenilir. Onlar da gelerek, hekim /sağlık çalışanına karşı psikolojik şiddet uyguladığı!! düşünülen hasta ve/veya hasta yakınlarını gözaltına alabiliyor. Gözaltına alınan hasta ve/veya hasta yakınları,işte bu yukarıda tarif ettiğimiz "sağlıkçıları koruma adına çıkartılan katı ve haksız uygulamalarının" bir sonucu olarak, mahkemeye çıkartılıp-direkt cezaevine gönderilebiliyor.. Halbu ki bu gibi durumlarda, örneklerde de olduğu gibi asıl mağdur (ve psikolojik şiddete maruz kalan) hasta ve/veya hasta yakınlarının kendileri olabiliyor..
Bu yasaların katılığı ve sağlıkçılar tarafından suistimal edilmesi, toplumda sağlıkçılara olan güveni de sarsabilir..
Ayrıca bu üzücü gelişmeler toplumda, sağlık çalışanlarına karşı güveninin sarsılması ve onlara karşı daha da mesafeli kalmasına da yol açabiliyor. Kimbilir belki de açmıştır,yaşanan üzücü gelişmeler de zaten bunu gösteriyor.. Sağlıkçılara karşı işlenen gerçek fiziksel şiddetler de buna dahil gibi gözüküyor.. Bunu diğerlerinden ayırmamak gerekiyor,çünkü bu tür fiziksel şiddet olaylarının da, bu abartılı koruma yasaları ile alakalı olabileceğini tahmin edebiliriz. Ekonomik,sosyolojik,psikolojik vb gibi sorunlar,eksiklikler belki bunlarında payıda vardır.. Hepsini bir ele alınabilir,değerlendirilebilir.. Ama katı ve suistimale açık koruma yasalarının da bir önce "sağlıkçılar tarafından suistimal edilemeyen" bir şekilde düzenlenmesi,iyileştirilmesi gerekiyor..
Psikolojik şiddetin sınırlarının açık bir şekilde belirtilmesi gerekiyor. Hangi hakaretler, psikolojik şiddettir,hangileri değildir? Bir kişinin (hasta ve/veya hasta yakınlarının) "hata ve yanlış yapan doktoru /herhangi bir sağlık çalışanını uyarması /eleştirmesi, hatta derdini,sorununu anlatması vb"gibi sözleri, hatta bunları anlatırken sesini dahi yükseltmesi, "hakaret" olarak algılanamaz ve algılanmamalıdır. "Hakaret" kavramı çok suistimale açıktır ve bu kavramın sınırları olmadığından özellikle de "yanlış/hata yapan insanları uyaran/eleştiren sözler" için de suistimal edilerek "sanki hakaret yapılmış gibi!" kullanılabiliyor. Yani hakaretin,"psikolojik şiddet"in içerisinde olduğunu düşündüğümüzde, bu kavramın suistimal edilerek yukarıda verilen "hakaret içermeyen ama sanki hakaret yapılmış gibi gösterilebilen" benzetmeler için de yapılabiliyor..
* Psikolojik şiddetin tanımı nedir? (kısaca)
"Psikolojik şiddet
Psikolojik şiddet (psikolojik istismar, duygusal şiddet, ya da duygusal istismar olarak da bilinir), failin mağduru duygusal olarak sindirmek ve aşağılamak, ona yaptırım uygulamak veya cezalandırmak için toplumdan soyutlamak üzere baskı uyguladığı bir saldırganlık ve istismar biçimidir. Psikolojik şiddet uygulayan fail bağırma, korkutma, küfür etme, tehdit, hakaret, küçük düşürme, devamlı eleştirme, mağdurun hareketlerini, giyimini, başkalarıyla ilişkilerini denetleme, sınırlama, değersizlik duygusu uyandırma gibi yollarla sistematik olarak mağdura duygusal baskı uygular. Sıklıkla yakın duygusal ilişkilerde, aile içinde ve iş yerinde görülmektedir. En sık rastlanan ancak en zor önlem alınan şiddet türlerindendir. Daha çok kadına yönelen bir saldırganlık biçimidir. Şartların yerine gelmesi halinde Türk Ceza Kanunu madde 96 uyarınca “eziyet” ve/veya madde 106 uyarınca “tehdit” suçu olarak yorumlanabilmektedir." (1)
"Psikolojik şiddet nasıl fark edilir?
Tehdit, aşağılama, aşırı ve acımasızca eleştirme, manipülasyon, isim takma, emir verme, küfretme, alay etme, hakaret etme, duygusal olarak ihmal etme, küçümseme, pasif agresif davranışlar (küsmek, surat asmak, terk etmekle tehdit etmek…) sergilemek psikolojik şiddetin örneklerindendir."(2)
* Bunlar, psikolojik şiddetin sınırları olabilir mi?
* En önemlisi de bunlar, "sağlıkçılara derdini anlatan, onların yapmış oldukları yanlış /hataları dile getirmeye çalışan" hasta ve/veya hasta yakınlarının sözlerinin, sağlıkçıya (psikolojik) şiddet olarak görülmesine zemin hazırlayabilir mi?
* Bunlar da sağlıkçıya şiddette ve tazminatta, suistimale açık "sağlıkçıları koruma yasaları" ile ilgili bazı haberler..
** Aşağıdaki haberde, "tıbbi hata" yapan doktorların tazminatlarını devlet ödeyecekmiş! Ödesin de,bu durum doktorların ve diğer sağlıkçıların açık ara daha çok hem de gizli tıbbi hatalar yapmasının yolunu açmaz mı? Zaten Türkiye'de "tıbbi hata" dava oranları ne ki? Devletin yapması gereken bu değildir.. "Tıbbi hata" kavramını,toplum nezdinde genişletip-anlatılarak,toplumların bilinçlenmesini sağlamak ve her bireyin kendisi/ailesi/tanıdıkları üzerinde "tıbbi hata" yapıldığının farkına varmasını ve bu tıbbi hataları yapan doktor ve diğer sağlıkçılar hakkında daha çok "tıbbi hata davalarının" açılmasını sağlayabilmektir.. Bunun için vatandaşlara yardımcı olabilecek, bu konularda özel ve profesyonel eğitimler görmüş uzman doktorlar ve hukukçulardan oluşan özel bir birimin oluşturulması gerekiyor. Bu, doktor ve hukukçular, tamamen bağımsız olmalı ve hiç bir şekilde TTB vb gibi tıp ve hukuk kurumlarıyla bağlantıları,özel ilişkileri vs olmamalıdır.. Bunlar yapılmazsa, sağlıkçıların "gizli tıbbi hata" yapma olasılıkları daha da çok artabilir..
"Doktor da hasta da korunacak
Doktorların “tıbbi hataları” nedeniyle açılan davalarda önemli bir değişikliğe gidiliyor. Tazminat davaları artık doktora değil devlete açılacak. Mağdura tazminatı da devlet ödeyecek. Sağlık Bakanlığı’nda oluşturulan kurul, ciddi ihmal ya da kasıt tespit ederse bu para doktordan tahsil edilecek.(3)
** Aşağıdaki haberde,"sağlıkçıyı koruma yasalarının" suistimal edilebileceğini bile bile kadın şiddeti ile sağlıkçı şiddetinin bir araya getirilmesinin manası ne? "Kadını araya koyarsak,halk ses çıkar(a)maz!" düşüncesi mi acaba bunda etkili oldu?"
"Kadına ve sağlık çalışanlarına şiddete karşı cezalar ağırlaştırılıyo (4)
"Sağlık çalışanlarına şiddete hapis talebi
Sağlık çalışanlarına yönelik artan şiddet olayları dur durak bilmiyor. Her gün yurdun dört bir tarafından darp edilen doktor, hemşire, hasta bakıcı haberleri geliyor. Sağlıkçılar, zor kullanmaya beş yıla kadar hapis cezası verilmesini istiyor. "(5)
"Kadına ve sağlıkçılara şiddetin cezası artıyor
Kadına ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesine ilişkin kanun teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştı. Toplumsal şiddetle mücadele için önemli bir adım daha atıldı. Kadına ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin cezasını artıran düzenleme Meclis'ten geçti. Yasa ile ısrarlı takip, ceza kapsamına alınıyor. Israrlı takibe 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası verilecek.(....)" (29)
"Sağlıkta şiddet yasası TBMM'de kabul edildi
Kadına ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesini de içeren kanun teklifi, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilerek yasalaştı. Son dönemlerde artan sağlık çalışanlarına ve kadına şiddet olaylarının önlenmesine yardımcı olacak teklif, TBMM'de kabul edildi.(....)" (30)
** Aşağıdaki haberde ilginç.. Aslında doğru bir adım ama bu bile red edilmiş..Neden? "Vatandaş ile sağlıkçılar arasındaki uçurum iyice artsın!" ve/veya "bu yasalarla ilgili suistimaller devam etsin!" diye mi acaba,anlamak zor?
"Hakimden şaşırtan talep: ‘Sağlıkta şiddete yüksek ceza, eşitlik ilkesine aykırı iptal edilsin’
İzmir'de bir hakim, doktora, hemşireye, sağlık çalışanına karşı işlenen suçlarda cezanın yarı oranında artırılması kuralının Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu savundu. Hakim kuralın iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu." (6)
"AYM: Sağlık çalışanlarına şiddette cezaların artırılması eşitlik ilkesine aykırı değil
Anayasa Mahkemesi, sağlık çalışanlarına şiddet suçlarında cezaların yarı oranında artırılmasının Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı olmadığına hükmetti. Kararda, “Kanun koyucu sağlık çalışanlarına karşı işlenen suçlarda son yıllarda artış olduğunu değerlendirerek, itiraz konusu nitelikteki suçların işlenmesini önlemek amacıyla düzenlendiği açık olup, bu amaçla öngörülen farklı muamelenin makul ve nesnel bir temele dayanmadığı söylenemez” dendi." (7)
Bir yerlerde çok yanlış giden birşey var gibi görülüyor. Sanki vatandaşlar ile sağlıkçıları karşı karşıya getirmeye çalışanlar varmış gibi.. Kim bunlar,bilemiyoruz? Sosyal medyada özellikle de "covid hastalarını entübe ettik,şöyle yaptık,böyle yaptık!" vb gibi agresif paylaşımlar yapan bazı sağlık çalışanlarının olduğunu görmüştük. Bunlar gerçek sağlıkçı mıdır bilemiyoruz ama bu gibi agresif paylaşımların toplumda ters bir tepki yaratabileceğini düşünebiliriz. Sağlıkçılara karşı işlenen fiziksel şiddetin sebeplerinden bir tanesi de bu ve vb paylaşımlar da olabilir..Araştırılması gereken konular..
* Maske yasaklarının bazı yerlerde kalkması haberleri..
"Maske zorunluluğu nerelerde devam ediyor? (Toplu taşımada maske zorunluluğu kalktı mı?)
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da, Twitter'dan yaptığı paylaşımda şu ifadelere yer verdi: ''Okullarda ve diğer kapalı alanlarda maske mecburiyeti kalktı. Toplu taşıma araçlarıyla sağlık kuruluşları, vaka sayısı 1.000'in altına düşene kadar uygulamada istisnayı teşkil ediyor. (39)
"MASKE YASAĞI KALKTI MI? Kapalı alanda maske takma zorunluluğu kaldırıldı mı? Okullarda, otobüslerde, uçaklarda maske zorunluluğu için flaş karar
"Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kapalı mekanlardaki maske kullanma zorunluluğu tümüyle kaldırılmıştır. Sadece toplu taşıma araçlarında ve sağlık kuruluşlarında maske uygulamasına bir müddet daha devam edilecektir" dedi. (....) 'Koronavirüs tedbirleri kapsamında kapalı mekanlardaki maske kullanma zorunluluğu tümüyle kaldırılmıştır. Maske zorunluluğu toplu taşıma araçları ve sağlık kuruluşlarında vakalar 1000'in altına düşene kadar devam edecektir.' dedi. (40)
"Dr. Fahrettin Koca : "Okullarda ve diğer kapalı alanlarda maske mecburiyeti kalktı. Toplu taşıma araçlarıyla sağlık kuruluşları, vaka sayısı 1.000'in altına düşene kadar uygulamada istisnayı teşkil ediyor. Çok yakında yüzümüzün akıyla maskesiz hayata geçiyoruz. Dün 2.604 olan vaka sayısından bu belli!" (41)
"Hastanelerde ameliyat öncesinde PCR testi zorunlu olmayacak
Sağlık Bakanlığınca, ameliyat ve diğer girişimsel işlemler öncesi hastalara Kovid-19'a yönelik tarama amaçlı PCR testi zorunluluğu kaldırıldı." (42)
"Hastanelerde tarama amaçlı PCR testi uygulaması kaldırıldı
Sağlık kurumlarında tarama amaçlı PCR testi yapılması uygulaması kaldırıldı. Geçen hafta başında yapılan Koronavirüs Bilim Kurulu toplantısında alınan tavsiye kararları birer birer uygulamaya konuluyor. Sağlık Bakanlığı tarafından tarama amaçlı PCR testleriyle ilgili sağlık kuruluşlarına yazı gönderildi. Bu çerçevede hastanelerde, ameliyat, endoskopi, kolonoskopi gibi girişimsel işlemler öncesinde hastalara yönelik tarama amaçlı PCR testi zorunluluğuna son verildi.(...)" (43)
* Bunlar da dünyadan, doktorların tanrı olması/tanrıyı oynaması ile ilgili bazı tartışmalar..
"Doktorlar dünyadaki Tanrıların kişileşmesidir: Gujarat yüksek mahkemesi
AHMEDABAD: Gujarat yüksek mahkemesi Salı günü doktorların Tanrıların yeryüzündeki kişileşmesi olduğunu söyledi. Mahkeme, tıp camiasının Covid-19 salgını sırasında sunduğu hizmetleri takdir etti. Mahkeme, sert sözlerle doktorlara yönelik saldırıları da kınadı.(...)" (11,12)
"Tanrılar olarak doktorlar
Hindistan'da doktorların bu dünyada tanrıdan sonra ikinci sırada olduğuna dair eski bir söz vardır. Ancak Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı, bir Tanrı kompleksini narsistik bir kişilik bozukluğu olarak tanımlar. (....)" (13)
"Doktorlardan Tanrı'yı oynamaları isteniyor.
Koronavirüs pandemisi, hastanelere kimin hayatını kurtaracağı konusunda korkunç bir seçim sunuyor. (...) Çoğumuz muhtemelen doktorların Tanrı'yı oynamasından memnunuz - yani, sorumluluğu paylaşmamızı beklemedikleri sürece. Bu gerçekten adil değil." (14)
"Coronavirus: Genç doktorlardan tanrıyı oynamaları isteniyor.
Tannoy, New York City'deki Queens'teki Elmhurst hastanesinde bir "Team 700" uyarısı verdiğinde, bunun nedeni acilen bir "çarpma" ekibine ihtiyaç duyulmasıdır. Biri kalp krizi geçiriyor.(...) Tanrıyı oynamak, bu genç kadının kariyerinin bu aşamasında yapacağını düşündüğü şey değil.
"hekimler tanrının dünyadaki elleridir
doktor camiasının kendini özel hissetmesi için üretilmiş gaz cümlelerden yalnız biri. tıbbiye birinci sınıf öğrencilerince sık sık konuşma arasında kullanılır. lakin işbu söz gerçekten abartı bir sözdür, bir dahiliyecinin veya ftr uzmanının tanrısallıkla uzaktan yakından alakası yoktur ama bir kalp damar cerrahı veya bir beyin cerrahı için bu söz belki tartışılabilir.(...)" (16)
"doktorların kendini tanrı gibi hissetmesi
yeryuzunde eskimeyecek 2 meslek var demisti buyuklerimden birisi ben kucucukken. altbenligime islemis,hayatım boyunca beni etkilemis ve etkileyecegine inandıgım bir sozdu bu.o 2 meslek:doktorluk ve hakimlik diye de devam etmisti."neden mi? cunku insanlar hep hasta olacak ve hep hak kavgasi yapacak..." bu bilincaltına isleme olayı "buyuyunce nolucan yavrucuum bakiym?"e verilen "doktor olucam" safliginda degildi sanirim.neyse burasi sozluk,gunluk degil,konuya donmeli. insanin eline gozunu acmamis aglayan bir varlik dogar,onun yasamasi icin her turlu kosulu saglar,3 ay sonra olecegi soylenen birini iyilestirecek bir yol gosterir,hayati boyunca gormeyecek birinin gozlerini acar,elinde kalbi durmus kisiler geri doner,saga sola gulucuk dagitan birileri bir anda olurse o insan dogal olarak kendini diger insanlardan farklı hissetmeye baslar.baska insanlar icin mutluluk verci,dehset verici ya da kaldırılamaz durumlara karsi duyarsizlasir.sonucta yaptıgı hatalar yasam kaybedilmesine,cabalari ise gitmis bir yasamın donmesine sebep olabilir.gulumseyerek hayatı izler.tanrıya yaklasmıs gibi hisseder.yanılsamadan da ibaret olsa doktorlarin kendini tanri gibi hissetmesi boyle baslar." (17)
"Beyaz önlük giyen doktor kendini Tanrı mı görüyor
GEÇEN hafta Brüksel... Avrupa Birliği (AB) yönetim binalarıyla iç içe geçmiş basın merkezinin toplantı salonlarından birindeyiz... Panelistler, "Avrupa’da Sağlık Bilgisinin Önündeki Engeller"i tartışıyor... Toplantının sponsoru ABD’li uluslararası ilaç devi Pfizer... Söz sırası Avrupa Erkek Sağlığı Forumu’ndan (European Men’s Health Forum) Ian Banks’da: "Beyaz önlük aslında doktorla hasta arasında bir engeldir. Doktor, giydiği beyaz önlükle hastasına tepeden bakar, ’Ben senden akıllıyım, her şeyi ben bilirim, benim dediklerime inanmak zorundasın, bana mecbursun’ havasına girer."(....)" (18)
"Başhekim'den Doktorlara İlginç Eleştiri: Tanrı Hekim Dönemi Sona Erdi
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Hasta Hakları Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen hasta hakları kongresinde konuşan KTÜ Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi Başhekimi Prof. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Hasta Hakları Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen hasta hakları kongresinde konuşan KTÜ Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Tevfik Özlü, hekimlerin 'Tanrı'nın yeryüzündeki eli' olarak görüldüğü dönemlerin geride kaldığını belirterek, "Hekim yarı tanrısal varlıktır. Şifa dağıtan, adeta tanrının yeryüzündeki elleridir. Herkesin saygı duyması gereken, tartışılmayan, sorgulanmayan, her yaptığı iyi olan, iyilik perisidir' gibi yanlış bir algı var. Hekimler artık bu konumlarının tartışılır hale geldiğini görmek zorundadır. 'Güç bende' rolü içinde olmamız lazım. Ben de çoğumuz gibi, 'buyurgan hekimlik' nosyonuyla yetiştirildim. Hasta karşısındaki otoriter tavrımdan vazgeçmem çok zor. Ama dünyanın gidişi bu yönde ve olabildiğince eşit ilişkiye kendimizi alıştırmamız gerekiyor" dedi.(...)" (19)
* Çok kolay suistimal edilebilen beyaz kod demişken.. Beyaz kod nedir,kısaca?
"Acil Durum; Beyaz Kod, Pembe Kod, Mavi Kod, Kırmızı Kod
*1111 Beyaz Kod - Fiziksel-Sözlü taciz ve saldırı durumunda; 1111 arayarak Beyaz Kod veriniz. Olay yeri hakkında bilgi veriniz. Beyaz Kod Ekibi en kısa sürede ulaşacaktır.
*2222 Mavi Kod - Acil yaşam desteği gerektiğinde (kalp ve solunum durması);2222 arayarak Mavi Kod veriniz. Olay yeri hakkında bilgi veriniz Mavi Kod Ekibi en kısa sürede ulaşacaktır.
*3333 Pembe Kod - Bebek veya çocuk kaçırma girişimi durumunda;3333 arayarak Pembe Kod veriniz. Olay yeri hakkında bilgi veriniz. Pembe Kod Ekibi duruma müdahale edecektir.
*4444 Kırmızı Kod - Yangın, patlama vb. acil durumlarda; 4444 arayarak Kırmızı Kod veriniz. Olay yeri hakkında bilgi veriniz Kırmızı Kod (İlk Müdahale Ekibi) en kısa sürede ulaşacaktır. (....)" (44)
NOT : Bunlar sağlık çalışanlarının şiddete vb uğramaması açısından güzel ve olumlu şeyler.. Ah bir de bu kodlar sağlık çalışanları tarafından suistimal edilmese, daha da güzel olacak..
* "Ya kamera kayıtları olmasaydı?" dedirten başka gelişmeler..
- Ani gelişen bir suçu kamera ile görüntülemek yasaldır.. Yargı kararı ile sabittir..
Sağlık birimlerinde "aşısız ve maskesizlerin muayene ve/veya tedavi edilmemesi, sağlıkçıya şiddette çıkarılan çok tehlikeli, eksik ve abartılı katı koruma yasaları ve Yargıtay'a konu olan "kişilerin kendisine karşı işlenen suçlarda yapalanları kayda almasının suç olmadığı" yönündeki kararına ilişkin duyarlı vatandaşların kendilerine karşı suç işlendiğini göstermek amacıyla bunları (ses/video ile) kayıt altına alıp-sosyal medyada yayınlaması ile ilgili gibi konuları da ele aldık..
Kendisine karsi islenen hakaret ve tehdit olaylarinda ses kaydi alinmasi suc degil ve hukuka uygun delildir..
Yukarıda ilk yazımızda, sosyal medyada, maskesiz oldukları için "sağlık ocaklarında muayene edilmedikleri ve diğer sivil mekanlarda,toplu taşıma araçlarında vb yerlerde kendilerine hizmet verilmek istenilmediğine" dair cep telefonu kamerasıyla çekip-bu videoları yayınlayan çok sayıda duyarlı vatandaşın video görüntülerinin yer aldığını söylemiştik...
"Aslında en güzelini onlar yapıyor. Çünkü,bu söylenenleri kanıtlayabilmenin tek yolu, "kendinizle ilgili işlenmekte olan bir suçla ilgili haksızlığa /hakarete" uğradığınızı "kamera görüntüsü /ses kayıtları" ile kayıt altına almaktır. Aksi taktirde ,karşı tarafın "inkar etme ve hatta üzerinize suç isnat etme (suç uydurma)" vb gibi ciddi suçlamalarla karşı karşıya kalabilirsiniz. (Maalesef eğer elinizde sağlam kanıtlarınız yoksa,bu tür durumlarla karşılaşma olasılığınız çok mümkündür. Haklı olduğunuz yerde haksız duruma düşebilirsiniz. Artık kimseye güvenemezsiniz..) Sanmıyorsam, kendinizle ilgili işlenmekte olan bir suçla ilgili haksızlığa /hakarete uğradığınızda, elinizde kanıt olması adına ,bu haksızlık/hakaret durumlarını ses kaydı/video görüntüleri ile kayıt altına almak, suç değil. Bu yönde yargıtayın bir kararı vardı.."T.C. YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ E.2017/6841 K.2017/15004 T.18.12.2017" (8,9,9.1,10)
Karar da "Kişinin kendisine karşı işlenmekte olan bir suçla ilgili olarak, bir daha kanıt elde etme olanağının bulunmadığı ve yetkili makamlara başvurma imkanının olmadığı durumlarda karşı tarafla yaptığı konuşmaları kayda alması halinin hukuka uygun olduğunun kabulü zorunludur. Aksi takdirde kanıtların kaybolması ve elde edilememesi söz konusu olacaktır." deniyordu. Yani,buradan anladığımız şey şu. Eğer "kendinize karşı işlenmekte olan bir suçla ilgili haksızlığa /hakarete uğradığınızı düşünüyorsanız, bunları kayda alarak, (haksızlığa /hakarete uğradığınızı) ispat etme olasılığınız güçlenir. Tabii kayıt edilirken,suç ortamının gerçekten de oluşması gerekiyor. Yoksa durum değişir,"herhangi bir suçun oluşmadığı bir ortamda kişilerin izni olmadan kayıt etmek" ciddi bir suç teşkil edebilir. (Örneğin, sosyal medyada Suriyeli,Afganlı vb gibi yabancı uyruklu bazı kişilerin, kız ve kadınların mayolu/mayosuz görüntülerini, kişilerin izni olmadan çekip-bunları yayınlamaları gibi..)
Bir de suç işlenirken kayıt edilmemişse (ani gelişmelerde bu mümkün), ama aynı suçun daha sonra (aynı /farklı zamanda) tekrar devam etmesi olasılığını düşünerek kayıt edilebilir. Sanmıyorsam eğer yanlış anlamadıysam, yukarıdaki yargıtay kararı da,bununla ilgili olmalı. (Yani "suç aslında önceden işlenmiş ancak kayıt edilmemiş. İspat edilebilmesi için kanıt gerekli olduğundan ve daha sonra aynı suçun tekrar işlenebileceği düşünüldüğünden kayıt ortamına alınmaya başlanmış ve suç tekrarlanmış ama şikayet konusu olduğundan mahkemelere ve sonunda da yargıtaya taşınmış..)
Aslında bu "suç ortamını kayıt altına alma" durumu,sadece kişinin kendisiyle ilgili değil, işlenmekte olan bir suç anında, mağdur olabilecek diğer kişiler içinde (onlara yardımcı olmak adına) yapılabilir. Zaten gazetecilik mesleğinde en çok yapılan şey de bu değil midir?"
"Vatandaşların kendileri /başkaları ile ilgili herhangi bir suç ortamını kayıt altına alması ve bunu yayınlaması, pasif bir gazetecilik görevinden başka birşey değildir. Eğer vatandaşlara izin verilmiyorsa, gazetecilere de izin verilmemesi gerekir. İkisi de aynı şeydir. Artı suç ortamını çekilmesine izin verilmeyen vatandaş, mevcut suç ortamını nasıl ispat edecek? Kendisini nasıl savunacak? İşin yoksa ayıkla pirincin taşını!"
*Dr. Vernon Coleman Kitap tanıtımları..
Aşağıda pandemi,covid ve aşılarına karşı tereddütü olan ve bu konuyu derinlemesine araştırıp, bunları kamuoyu ile paylaşan İngiliz vatandaşı ünlü yazar Dr. Vernon Coleman'ın, özellikle de konumuzla ilgili olduğu için "sağlık ve sağlıkçılar" ile ilgili yazmış olduğu bazı kitaplarının tanıtımını verdik. Burada dikkat ederseniz Dr.Coleman, sağlıkçılarla ilgili araştırmış ve/veya yaşamış olduğu problemleri hiç çekinip-korkmadan çok sert bir şekilde eleştirerek kitap haline getirmiş. Sadece kitap başlıklarını dahi okumanız bunun için yeterlidir. Dr.Coleman, sağlıkçıların yapmış olduğu çok sayıdaki tıbbi olan/olmayan hata ve yanlışlarından dolayı, sağlıkçılara (doktor ve hemşirelere) resmen "katil" diyor. Eğer biz böyle birşeyi yapmış olsaydık, herhalde ülkemizde kıyamet kopardı; "Vay efendim, sen sağlıkçıya nasıl katil dersin, sağlıkçıya şiddeti nasıl özendirirsin, nasıl onları küçük düşürür ve eleştirirsin böyle!" gibi saçma sapan cümleler kurup-bir de hakkınızda suç duyrusunda bulunup-dava bile açabilirlerdi herhalde. Bunu söylüyoruz çünkü, bırakın Dr.Coleman'ın bu tür ağır eleştirilerini, bizim bu yazdığımız böyle ağır eleştiri dahi olmayan yazılara dahi katlanamayan, çürük zihniyete sahip çok insanın olabileceğini tahmin edebiliyoruz.. Maalesef..
"Sağlıkçıya şiddetin sebeplerinden biri, sağlıkçıların eleştirilmesi değil, eleştirilerin yapıl(a)maması ve eleştirilere katlanıl(a)mamasından dolayı da olabilir.. Bunu hiç düşünmüş müydünüz?"
"Doktorlar kanserden daha çok insanı neden ve nasıl öldürüyor? (Why and How Doctors Kill More People Than Cancer)
Doktorlar ve hemşireler kanser ve dolaşım hastalıklarının yanı sıra ilk üç katilimizden biridir; enfeksiyonlardan, trafik kazalarından, teröristlerden ve suçlulardan çok daha fazla insanı öldürürler. Doktorlar ve hemşireler şimdi neredeyse kesin olarak kanserden daha fazla insanı öldürüyor. İlaç endüstrisi tarafından kontrol edilen tıbbi kuruluşlar arasında popüler olmayan Dr Coleman MB ChB DSc FRSA, sağlık riskleri hakkında diğer doktorlardan daha fazla sayıda doğru uyarı ve tahmin yayınlamış olarak kabul edilmektedir. Bu kitap, doktorların ve hemşirelerin neden bu kadar ölümcül olduğunu, çoğu tıbbi araştırmanın neden yararsız olduğunu, orijinal düşüncenin neden bastırıldığını ve hastane personelinin hastalarına nasıl ve neden ihanet ettiğini açıklıyor. Yazar, Dr Vernon Coleman MB ChB DSc, kayıtlı bir tıp doktorudur. British Clinical Journal'ın kurucu editörüdür, bütünsel tıp bilimi profesörüdür ve halen kayıtlı bir pratisyen hekimdir. Birleşik Krallık'ta ciltli ve ciltsiz ciltli iki milyondan fazla satan, 24 dile çevrilen ve dünya çapında satılan 100'den fazla kitap yazdı. Televizyon ve radyoda çok sayıda program sunmuş ve birçok ulusal dergi ve gazetede köşe yazıları yazmıştır.
"İngiliz tıp kurumunun yaşayan terörü." - Irish Times
Gazeteler yazar ve kitapları hakkında ne diyor:
---------
Vernon Coleman harika kitaplar yazıyor - The Good Book Guide
O, Yalnız Korucu, Robin Hood ve Ekolayzer bir araya geldi - Glasgow Evening Times
Düşünen kimse onu görmezden gelemez - Ekolojist
Aklın en sakin sesi - The Observer
Bir nimettir - Daily Telegraph
Superstar - Pazar günü bağımsız
Medya dokümanlarının kralı - The Independent
İngiltere'nin önde gelen tıp yazarı - The Star
İngiltere'nin önde gelen sağlık hizmetleri kampanyacısı - The Sun
Zorunlu okuma - The Guardian
Parlak - İnsanlar
Adam ulusal bir hazinedir - Doktorların size söylemediği şey
Saygıdeğer tıp gurusu - Hemşirelik Zamanları
Tavsiyesi iyimser ve coşkulu - British Medical Journal
Harikulade bir şekilde özlü, canlandırıcı derecede duyarlı - The Spectator
Hastaların şampiyonu - Birmingham Post
Belki de bugün dünyadaki genel kamuoyu için en iyi bilinen sağlık yazarı - The Therapist
Anlaşılır ve zekice yazıyor - İyi Ev İdaresi
Aklını söylemeye cesaret eden doktor - Oxford Mail
Etkilenmemek imkansız - Western Daily Press
Muhtemelen bugün yaşayan en zeki adamlardan biri - Irish Times
vs vs" (31),(31.2)
"Doktorunuzun Sizi Öldürmesini Nasıl Durdurursunuz?
Hastanedeki altı hastadan biri, bir doktor tarafından hastalandığı için orada ve ilaç verilen her beş hastadan ikisi, genellikle ciddi, bazen ölümcül olan yan etkilere maruz kalıyor. Doktorlar, kanser, felç ve kalp hastalıklarıyla birlikte artık İngiltere'de başlıca ölüm nedenlerinden biri.
"...hızlı düzyazı ve tartışma, güvenilir gerçeklerle ustaca harmanlanmıştır. Dr Coleman'ın kitabı bir başka kazanan oldu...her zaman yanıtlanmasını istediğimiz sorularla keşfetmeye şaşırdığımız gerçeklerin eklektik bir karışımı." The Good Book Guide (İyi Kitap Rehberi)
"Bu kadar rahatsız edici olan şey, bu kadar çok şeyin doğru olmasıdır." M.T., Yorkshire
"Sizin ve okuyucularınızın bilmesini isterim ki, özellikle doktorlar ve ilaçlar konusunda sizinle kesinlikle aynı fikirde olan bir doktor var. Kitaplarınız bir vahiydir ve onları hastalara, arkadaşlara ve akrabalara tavsiye ettim." Doktor B.R. (hospital consultant "hastane danışmanı")
"Bu kitabı hekimlerimizden korunması gereken tüm bahtsız hastaların yanı sıra pratisyen hekimlerin de okuması gerekir." Dr S.G., “Positive Health (pozitif sağlık)” dergisi
"Kitap bir bütün olarak çok ilginç ve faydalıdır ve onu okuyan birçok kişiye çok ihtiyaç duyulan bilgileri, ne yapılması gerektiği konusunda faydalı tavsiyeler ve geleneksel tıp uzmanlarıyla etkileşimde bulunurken destek sağlayacaktır." The Fulcrum (dayanak noktası)" (32)
"COVID-19 aşısını yapan doktorlar ve hemşireler savaş suçlusu olarak yargılanacak.
Son aylarda, Dr Coleman videoları yalanlar, iftiralar ve yanlış bilgiler yayan troller tarafından hedef alındı ve bu nedenle Dr Coleman yorumları devre dışı bırakmak zorunda kaldı. Umarız anlarsınız. Duygusal bir videoda, Dr Vernon Coleman MB ChB DSc FRSA, covid-19 aşısını yapan doktorların ve hemşirelerin neden savaş suçlusu olarak yargılanacağını açıklıyor." (33)
"Size aşıların güvenli ve etkili olduğunu söyleyen herkes yalan söylüyordur.
Aşı hakkında gerçekler - kendi kararınızı verebilmeniz için. Dr Vernon Coleman MB ChB DSc FRSA 50 yıldır aşılar hakkında araştırma yapıyor ve yazıyor. Bu konuda doktorlara ve hemşirelere ders verdi. Eskiden televizyonda ve radyoda aşı hakkında tartışırdı ama her kamuoyu tartışmasını kazandı ve bugünlerde aşı destekçileri artık onunla tartışmayacak." (34)
"Covid-19: Tarihin En Büyük Aldatmacası.
Çok satan çok satan bir yazar olan Dr. Vernon Coleman, tıbbi konularda önyargısız ve herhangi bir profesyonel veya ticari taahhüt veya bağlılık olmaksızın yazan tıbben nitelikli birkaç yazardan biridir. Bu ufuk açıcı 512 sayfalık çalışmada, COVID-19 düzenlemesini çözüyor ve ilgili aşıların son derece tehlikeli olduğunu kesin olarak kanıtlıyor." (35)
"Tıbbi Kafirler
Tıp kurumu gerçeği nasıl eziyor ve iyi fikirleri nasıl bastırıyor? Rahatsız edici gerçekler her zaman alay ve zulmü cezbetmiştir ve açık sözlü olanlar her zaman tıbbi sapkın olarak kabul edilmiştir. Bu kısa, aydınlatıcı monografide Dr Vernon Coleman, Snow, Semmelweiss, Versalius, Servetus, Harvey ve diğerlerinin biyografilerini illüstrasyon olarak kullanarak orijinal düşünürlerin her zaman nasıl bastırıldığını açıklıyor. Vernon Coleman'ın kitabı, şu anda dünyada olup bitenlerle çok alakalı olması bakımından önemli bir mesaj içeriyor." (36)
"Genç Köy Doktoru Kitap 1: Bilbury Günlükleri
Bilbury Chronicles, Devon, İngiltere'de yaşlı ve oldukça eksantrik bir doktorun asistanı olarak pratisyen hekimliğe başlayan genç bir doktorun maceralarını (ve talihsizliklerini) anlatan bir dizi kitaptan ilkidir. Genç doktor, merkezi ısıtmanın odanın ortasında bir odun ateşi olduğu ve kapıların asla kilitlenmediği Exmoor'un kenarındaki küçük bir köy olan Bilbury'ye vardığında, ne kadar öğrenmesi gerektiğinin farkında değildir. Ancak hastalarıyla tanıştığında çok geçmeden cehaletinin boyutunu keşfeder. Tarla ortasında doğum yapan Anne Thwaites ve hiçbir ders kitabında olmayan pek çok numara bilen yerel haydut Thumper Robinson var. Bir de köyde ev alınca büyük heyecan yaratan TV programı sunucusu Mike Trickle var. Genç doktorun işvereni, kaleye benzeyen bir evde yaşayan, eski bir Rolls Royce kullanan ve stetoskopunu bisiklet iç lastik tamir takımıyla yayan yaşlı Dr Brownlow. Yerel pub, Duck and Puddle, sarhoş ev sahibi Frank tarafından işletiliyor ve köy dükkanı, aynı zamanda yerel taksiyi süren, postaları teslim eden ve yerel cenaze levazımatçısı olarak hareket eden Peter tarafından yönetiliyor. Sütü kesebilecek bir görünüme sahip resepsiyonist Bayan Johnson var; Dolgun bölge hemşiresi Bayan Wilson ve utanç verici bir sırrı olan yerel polis olan kocası Len. Bir de Patsy var." (37)
"Dr Vernon Coleman hakkında
Covid-19 hakkında gerçekleri söyleyen tüm nitelikli tıp doktorları gibi, Dr Vernon Coleman da internette ve ana akım medyada defalarca yalan söylendi ve iftiraya uğradı. Mart 2020'de covid ölüm rakamlarını inceledikten ve İngiltere'deki ölüm istatistiklerini önceki yıllarla karşılaştırdıktan sonra Dr Coleman, covid-19 tehdidinin çılgınca abartıldığını ve pandemi olmadığını söyledi. Bu ilk videoda, pandemik sahtekarlığın (veya aldatmacanın) birçok yaşlı insanın ölümüyle (ki öyle oldu), zorunlu aşıların getirilmesiyle (gerçekleşiyor gibi görünüyor) ve nakit paranın (şimdi bir ciddi tehdit). Videosunun bir sonucu olarak, Wikipedia sayfası hükümet çalışanları tarafından kasıtlı ve dramatik bir şekilde değiştirildi ve onu 'canavar' yapmak için kullanıldı. Tüm yaşam boyu başarıları kaldırıldı. Herhangi bir kanıt veya gerekçe olmaksızın, diğer şeylerin yanı sıra, bir 'komplo teorisyeni' olarak etiketlendi ve 'genel olarak gözden düşmüş' olduğu söylendi. Wikipedia ile birlikte çalışan Google, kimsenin uyarılarına inanmaması için onu itibarsızlaştırmak amacıyla yalanları yeniden üretti. www.vernoncoleman. com'daki biyografiler referanslar içerir." (38)
*"Tanrılar çıldırmış olmalı" filminin yıldızı kimdi?
Madem başlığımızı "Tanrılar Çıldırmış olmalı" diye verdik,bari bu filmdeki yıldız hakkında biraz bilgi de verelim. Filmin yıldızı olan yerli aslında bir çftçimiş ve adı da Nixau /Toma imiş. İlginç bir hayatı varmış ama sanmıyosam 2003'de ölmüş.
"N!xau (N!xau ?Toma)
N!xau, Namibyalı Çiftçi ve oyuncu. "Tanrılar Çıldırmış Olmalı" film serilerinde başrol oynayan Afrikalı yerlidir. "Namibya'nın en ünlü oyuncusu" olarak değerlendirilmiştir. N!xau; Afrikaans, Tsvana dili ve Hereroca'yı akıcı olarak konuşabiliyordu." (20)
"N!xau ?toma, Tanrılar Çıldırmış Olmalı için ne kadar ödedi?
Oyuncu kadrosuna alınmadan önce sadece üç beyaz insan görmüştü ve yönetmen Jamie Uys ona Tanrılar Çılgın Olmalı için 300 dolarlık ilk nakit ödemesini verdiğinde , iddiaya göre değerini anlamadığı için rüzgarda uçup gitmesine izin verdi." (21)
-The Gods Must Be Crazy'deki Bushmenlere ne oldu?
"'Tanrılar Çıldırmış Olmalı'nın Bushman Yıldızı Öldü
Polis yetkilileri , 1980'lerin gişe rekorları kıran The Gods Must Be Crazy'deki başrolüyle dünya çapında izleyicileri kendine çeken Kalahari orman adamı xau'nun öldüğünü doğruladı. Gerçek hayatta, Güney Afrika'da Botsvana ve Namibya arasındaki sınırda bir çoban ve çiftçiydi." (22)
-Tanrılar Çılgın Olmalı, küreselleşmeyle nasıl ilişkilidir?
"Küreselleşmenin Sonuçları Tanrılarda Deli Olmalı Mı?
Tanrılar çıldırmış olmalı filminde görüldüğü gibi, küreselleşmenin topluma hem olumlu hem de olumsuz faydaları olabilir. Her insanın farklı deneyimleri olduğundan, sağduyuları farklıdır. Tanrılar Deli Olmalı , norm kavramlarını kola şişesi, giysi ve keçi avı sırasında gösteriyor." (23)
NOT VE UYARI : Unutmayın, bu sayfadaki tüm bilgiler sizlere sadece bilgi vermek amacıyladır.. Burada verilen (ve medyada yeralan) konu ve virüs hakkındaki bazı bilgi,haber ve makalelerin ve tıbbi bilimsel çalışmaların doğru ve bilimsel geçerliliği olup-olmadığını da bilmiyoruz..Bu teorilerin,bilgilerin gerçek olup-olmadığını yada ilerde gerçekleşip-gerçekleşmeyeceğini bilemiyoruz.. Bizim yaptığımız sadece bilgi vermektir..Tıbbi olan/olmayan tüm bilgiler,hiç bir şekilde tavsiye niteliğinde ve herhangi bir sağlık yönlendirmesi amacıyla verilmemiştir.. Daha geniş bilgi ve genel uyarılar için BURADAKİ bilgileri okuyun..
NOT 1: Maskelerin zararlarını da verdiğimiz bu sayfamızda, sizlere sadece bilgi vermek amacıyladır. Maskelerin kullanılması /kullanılmaması konusunda bir tıbbi tavsiye ve/veya sağlık yönlendirmesi niteliğinde verilmemiştir. Maskelerin takılması /takılmaması kararı tamamen size kalmış bir şeydir. Sonuçlarına katlanmak şartıyla maskeleri takabilir /takmayabilirsiniz. "Taksak bir dert, takmasak bir dert!" şeklinde her iki açıdan da (maskelerin takılması /takılmaması durumu) insana zarar verebilecek iki sorun gibi görülüyor. O yüzden sizlere ne maskeleri takın ne de takmayın diye birşey söyleyemiyoruz. Karar tamamen size aittir..
NOT 2: Yabancı sitelerden alınan haber,makale gibi yabancı dillerin Türkçe çevirilerinde hatalar olabilir. Gerçek çevirileri öğrenmek için kaynaklarına gidip okuyabilirsiniz..
NOT 3 : "Sağlıkçılara şiddet" konusunda, yukarıda ara ara anlattığımız gibi, bu sayfada yer alan bilgilerin hiçbiri sağlıkçıya şiddeti tasvip etme,özendirme gibi nedenlerle verilmemiştir. Konuyu iyice okuyup-anlamadan, bunu bu şekilde anlamak doğru bir şey değildir. Bizim burada vurgulamak istediğimiz şey, gerçek fiziksel /psikolojik şiddet olmadığı halde, masum insanlara karşı "sanki kendilerine gerçek fiziksel /psikolojik şiddet uygulanıyormuş!" gibi bir algı yürütüp, masum insanları suçlamaya çalışan kişilere karşı birşeylerin yapılması gerektiğini ve bu nedenle, özellikle de sağlıkçıları adeta dokunulamaz bir ilah getirebilen "ağırlaştırılmış koruma yasalarının"da buna katkı sağlamış olabileceğini ifade etmeye çalışmamızdır. Sadece sağlıkçıya değil her canlıya yönelik her türlü gerçek (fiziksel ve psikolojik) şiddetler kabul edilemez ve bu şiddeti uygulayanlar tabii ki cezalandırılmalıdır. Fiziksel /psikolojik şiddet sadece sağlıkçılara özel bir durum değildir, her meslekten olanlara ve kadınlara, çocuklara, gençlere, yaşlılara ve hatta yetişkin erkeklere ve hatta hayvanlara bile yapılabilmektedir.
Buradaki temel sorun, şiddetin ana kaynağını /ana kaynaklarını,sebeplerini bulup-yok edememektir. Şiddetin ana kaynakları yok edilemeyince, sağlıkçıya ve/veya diğer canlılara da olası fiziksel ve/veya psikolojik şiddetler de kaçınılmaz olabilmektedir. İşte, bizim de "sağlıkçıya şiddette" vurgulamaya çalıştığımız şey de sadece bundan ibarettir.. Biz, sağlıkçıya şiddetteki temel sorunların, ana kaynaklarının ne olabileceğini ve bu sorunların çözümleri konusunda neler yapılabileceğine dair fikirler ortaya koyuyoruz. Sağlıkçıları eleştirme durumu ise, sağlıkçıların yapmış olabileceği bir takım hata ve yanlışlardan dolayıdır. Bu hata ve yanlışların üzerinin örtülmeye, gizlenmeye çalışılması da bu eleştirilerin en belli başlı nedenlerinden de birisidir. Dolayısıyla, yukarıda da izah ettiğimiz gibi, sağlık camiasındaki bu vb yöndeki olumsuz gerçekleri saklayarak,gizleyerek sağlıkçıya şiddeti önlemek de pek mümkün olarak gözükmemektedir, diye düşünüyoruz.. Umarız bu sorunlar bir an önce çözülür de sağlıkçılara şiddet vakaları da son bulur..
Unutulmamalımız gereken birşey de, (yukarıda ilk başlarda anlattığımız gibi) bazı sağlıkçıların işlemiş oldukları hata/yanlışların mesulüyetinin tamamını, tüm sağlık camiasının üzerine atmak da doğru birşey değildir. Yani bir /bir kaç sağlıkçının işlemiş olduğu hata,yanlış /suç kapsamına girebilen olumsuz olayları, tüm sağlık çalışanlarının da aynı şekilde işliyor diye düşünmemek gerekir. Biz, bunun böyle olmadığını ve dürüst binlerce sağlık çalışanlarının olabildiğini biliyoruz,farkındayız. Mesleğini hakkıyla yerine getiren dürüst doktorlar ve diğer sağlık çalışanlarının, her zaman başımızın üzerinde yerleri vardır. Onların nasıl onurlu bir mücadele verdiklerini biliyoruz,farkındayız.
"Sağlık camiasındaki en kötü huy nedir?" diye sorarsanız; bize göre sağlıkçıların birbirlerinin hatalarını, yanlışlarını görmezden gelmeleri ve hatta körü körüne hiç sorgulamadan dahi destek vermeye çalışmalarıdır, diye cevap verebiliriz.."
Sağlıkçılar eğer kendilerine daha çok saygı duyulmasını istiyorlarsa, bir kere bu kötü huydan vazgeçmeleri gerekir diye düşünüyoruz.. Böyle yaparlarsa, sağlıkçıya şiddet gibi kötü olumsuz olayların da çorap söküğü gibi dökülüp-bitebileceğini tahmin edebiliriz herhalde.. Tabii siz nasıl düşünürsünüz bu konuda orasını bilemiyoruz ama bizim düşüncemiz yönde..
NOT 4: Bir önceki sayfada twitter ortamında gelişen maske,aşı ve diğer problemlere ait video ve içerikler bulunuyor.. Örneğin maske vb nedeniyle hizmet alamayan vatandaşların, yasaların kendilerine tanımış olduğu kanuni haklarını kullanarak, hizmet alamadıklarını kamera ile kayıt altına aldıkları görüntüler gibi.. Görüntülerde,sağlık çalışanlarının da devletin koymuş olduğu kuralları uyguladıkları görülüyor. Aynı şekilde maske takmayı rededen dünyadaki diğer insanların görüntüleri bulunuyor. Ayrıca bazı sağlık birimlerinde bazı sağlık çalışanlarının hasta ve/veya hasta yakınlarına kötü muamelede ve uydurma suçlarda bulunduklarını gösteren medyayada düşen görüntülerde bulunuyor. Ve bazı sağlık çalışanlarının, "elime düşersin!" ve "aşısız hastaların entübe edildiği" gibi iddiaları içeren bazı bilgilerle birlikte bazı vatandaşların bunlara olan tepkileride bulunuyor.. Ayrıca aşı,pcr ve maske ile ilgili bazı hukuksal veriler de yer almaktadır.. Ve bunlar sadece birkaçı,daha çok vardı ama biz şimdilik bunlarla yetinelim. Umarım bunlar bilinçlenmemiz için faydalı olur. İyi seyirler,iyi okumalar..
Sources;
-------------
(1) Psikolojik şiddet
vikipedi,6 Ocak 2022
https://tr.wikipedia.org/wiki/Psikolojik_%C5%9Fiddet
ET:28.04.2022
(2) Psikolojik şiddet nasıl fark edilir?
milliyet,8 Mart 2021
https://www.milliyet.com.tr/pembenar/psikolojik-siddet-nasil-fark-edilir-6449936
ET:28.04.2022
(3) Doktor da hasta da korunacak
https://www.yenisafak.com/gundem/doktor-da-hasta-da-korunacak-3767914
ET:25.04.2022
(4) Kadına ve sağlık çalışanlarına şiddete karşı cezalar ağırlaştırılıyor
TRT Haber,30 Mart 2022
https://www.trthaber.com/haber/gundem/kadina-ve-saglik-calisanlarina-siddete-karsi-cezalar-agirlastiriliyor-668062.html
ET:26.04.2022
(5) Sağlık çalışanlarına şiddete hapis talebi
Sarp Sağkal,19 Ocak 2022
https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/saglik-calisanlarina-siddete-hapis-talebi-1901093
ET:26.04.2022
(6) Hakimden şaşırtan talep: ‘Sağlıkta şiddete yüksek ceza, eşitlik ilkesine aykırı iptal edilsin’
Sözcü,15 Nisan 2022
https://www.sozcu.com.tr/2022/gundem/hakimden-sasirtan-talep-saglikta-siddete-yuksek-ceza-esitlik-ilkesine-aykiri-iptal-edilsin-7075519/
ET:27.04.2022
(7) AYM: Sağlık çalışanlarına şiddette cezaların artırılması eşitlik ilkesine aykırı değil
Cumhuriyet,15 Nisan 2022
https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/aym-saglik-calisanlarina-siddette-cezalarin-artirilmasi-esitlik-ilkesine-aykiri-degil-1926218
ET:27.04.2022
(8) https://twitter.com/aliosmanonder34/status/1512990541205712896
ET:25.04.2022
(9) KENDİSİNE KARŞI İŞLENEN HAKARET VE TEHDİT OLAYLARININ TELEFON İLE SES KAYDINA ALINMASI SUÇ DEĞİLDİR AYRICA HUKUKA AYKIRI DELİL OLARAK DA DEĞERLENDİRİLEMEZ.
https://www.kapagan-kocabey.com/makaleler/198/kendisine-karsi-islenen-hakaret-ve-tehdit-olaylarinin-telefon-ile-ses-kaydina-al
(9.1) dosya_10049_KENDiSiNE-KARsI-isLENEN.pdf
https://kapagan-kocabey.com/dosyalar/dosya_10049_KENDiSiNE-KARsI-isLENEN-HAKARET-VE-TEHDiT-OLAYLARINDA-SES-KAYDI-ALINMASI-SUc-DEgiL-VE-HUKUKA-UYGUN-DELiL.pdf
ET:10-25.04.2022
(10) Ses Kayıtlarının Mahkeme Önünde Delil Niteliği (79)
Av.Ali Birdal Kahraman,13.08.2021
http://www.baskenthaber.org/ses-kayitlarinin-mahkeme-onunde-delil-niteligi/
ET:25.04.2022
(11)Doctors are personification of Gods on earth: Gujarat high court
TNN / Updated: Aug 5, 2020,
https://timesofindia.indiatimes.com/city/ahmedabad/doctors-are-personification-of-gods-on-earth-high-court/articleshow/77361034.cms
ET:11.05.2022
(12)COVID-19: Doctors are personification of Gods on earth, states this High court
06 Ağustos 2020
https://www.latestlaws.com/latest-news/covid-19-doctors-are-personification-of-gods-on-earth-states-this-high-court
ET:11.05.2022
(13)Doctors as gods
David Woods,September 4, 2017
https://whyy.org/articles/essay-doctors-as-gods/
ET:11.05.2022
(14)Doctors are being asked to play God
Philip Stephens,APRIL 2 2020
https://www.ft.com/content/a60dc10e-7408-11ea-ad98-044200cb277f
ET:11.05.2022
(15)Coronavirus: The young doctors being asked to play god
Jon Sopel,2 April 2020
https://www.bbc.com/news/world-us-canada-52137160
ET:11.05.2022
(16)hekimler tanrının dünyadaki elleridir
29.11.2010
https://eksisozluk.com/hekimler-tanrinin-dunyadaki-elleridir--2580064
ET:11.05.2022
(17)doktorların kendini tanrı gibi hissetmesi
22.03.2003
https://eksisozluk.com/doktorlarin-kendini-tanri-gibi-hissetmesi--574091
ET:11.05.2022
(18)Beyaz önlük giyen doktor kendini Tanrı mı görüyor
Vahap Munyar,Ekim 07, 2007
https://www.hurriyet.com.tr/beyaz-onluk-giyen-doktor-kendini-tanri-mi-goruyor-7436227
ET:11.05.2022
(19)Başhekim'den Doktorlara İlginç Eleştiri: Tanrı Hekim Dönemi Sona Erdi
Demirören Haber Ajansı ,22.09.2010 15:38
https://www.haberler.com/guncel/bashekim-den-doktorlara-ilginc-elestiri-tanri-2248024-haberi/
ET:11.05.2022
(20) N!xau (N!xau ?Toma)
wikipedi,5 Nisan 2022
https://tr.wikipedia.org/wiki/N%C7%83xau
ET:11.05.2022
(21)N!xau ?Toma
wikipwdi,4 February 2022
https://en.wikipedia.org/wiki/N%C7%83xau_%C7%82Toma
ET:11.05.2022
(22)Bushman Star of 'Gods Must Be Crazy' Dies
npr,July 7, 2003
https://www.npr.org/2003/07/07/1322475/bushman-star-of-gods-must-be-crazy-dies
ET:11.05.2022
(23)The Consequences Of Globalization In The Gods Must Be Crazy?
ipl,
https://www.ipl.org/essay/The-Consequences-Of-Globalization-In-The-Gods-FKWSLJ3RCE8R
ET:11.05.2022
(24)Bill Gates'ten yeni salgın uyarısı: Bir salgın daha yaşayacağız!
HT,20.02.2022
https://www.haberturk.com/bill-gates-ten-yeni-salgin-uyarisi-3350860
ET:14.05.2022
(25)Bill Gates'in 'salgın' iddiaları yeniden gündemde! DSÖ'den flaş uyarı...
cnnturk,01.04.2022
https://www.cnnturk.com/dunya/bill-gatesin-salgin-iddialari-yeniden-gundemde-dsoden-flas-uyari?page=1
ET:14.05.2022
(26)Bill Gates'ten tartışma yaratan sözler: Bir pandemi daha yaşayacağız
YENİŞAFAK,19 Şubat 2022
https://www.yenisafak.com/foto-galeri/koronavirus/bill-gatesten-tartisma-yaratan-sozler-bir-pandemi-daha-yasayacagiz-bill-gates-ne-dedi-neden-gundem-oldu-2060232
ET:14.05.2022
(27)Bill Gates: Koronavirüsten daha beter olacak
ferhat erdemir,2021-08-02
https://www.tgrthaber.com.tr/dunya/bill-gates-kovid-19dan-daha-tehlikeli-2790136
ET:14.05.2022
(28)Dünya Sağlık Örgütü’nden yeni salgın uyarısı: 'Böceklerden bulaşacak'
cumhuriyet,01 Nisan 2022
https://www.cumhuriyet.com.tr/yasam/dunya-saglik-orgutunden-yeni-salgin-uyarisi-boceklerden-bulasacak-1921604
ET:14.05.2022
(29)Kadına ve sağlıkçılara şiddetin cezası artıyor
trthaber,12 Mayıs 2022
https://www.trthaber.com/haber/gundem/kadina-ve-saglikcilara-siddetin-cezasi-artiyor-679810.html
ET:14.05.2022
(30)Sağlıkta şiddet yasası TBMM'de kabul edildi
ensonhaber,12.05.2022
https://www.ensonhaber.com/gundem/saglikta-siddet-yasasi-tbmmde-kabul-edildi
ET:14.05.2022
(31) Why and How Doctors Kill More People Than Cancer
vernoncoleman,AMAZON,March 6, 2014
https://www.amazon.com/Doctors-Kill-More-People-Cancer-ebook/dp/B00IUGHO3M
ET:02.05.2021
(31.2)Why and How Doctors Kill More People Than Cancer
https://vernoncoleman.org/books/why-and-how-doctors-kill-more-people-cancer
ET:14.05.2022
(32)How To Stop Your Doctor Killing You
https://vernoncoleman.org/books/how-stop-your-doctor-killing-you
ET:14.05.2022
(33) Doctors and Nurses Giving the Covid-19 Vaccine Will Be Tried as War Criminals
Dr Vernon Coleman,02 Feb 2021
https://brandnewtube.com/watch/doctors-and-nurses-giving-the-covid-19-vaccine-will-be-tried-as-war-criminals_7tNEBnZogbdlEXu.html
ET:02.05.2021
(34)Anyone who tells you vaccines are safe and effective is lying
https://vernoncoleman.org/books/anyone-who-tells-you-vaccines-are-safe-and-effective-lying
ET:14.05.2022
(35)Covid-19: The Greatest Hoax in History
https://vernoncoleman.org/books/covid-19-greatest-hoax-history
ET:14.05.2022
(36)Medical Heretics
https://vernoncoleman.org/books/medical-heretics
ET:14.05.2022
(37)The Young Country Doctor Book 1: Bilbury Chronicles
https://vernoncoleman.org/books/young-country-doctor-book-1-bilbury-chronicles
ET:14.05.2022
(38)Dr Vernon Coleman
https://vernoncoleman.org/
ET:14.05.2022
(39)Maske zorunluluğu nerelerde devam ediyor? (Toplu taşımada maske zorunluluğu kalktı mı?)
ntv,27.04.2022 -
https://www.ntv.com.tr/turkiye/maske-zorunlulugunerelerde-devam-ediyor-toplu-tasimada-maske-zorunlulugu-kalkti-mi,Hp_2s2fRlEaJjk5qlIa-Xg
ET:29.04.2022
(40)MASKE YASAĞI KALKTI MI? Kapalı alanda maske takma zorunluluğu kaldırıldı mı? Okullarda, otobüslerde, uçaklarda maske zorunluluğu için flaş karar
Hürriyet,Nisan 27, 2022
https://www.hurriyet.com.tr/galeri-maske-yasagi-okullarda-otobuslerde-ucaklarda-kalkti-mi-maske-zorunlulugu-kalkiyor-mu-gozler-bilim-kurulu-kararinda-42051275/3
ET:27.04.2022
(41)https://twitter.com/drfahrettinkoca/status/1518949584936095749
(42)Hastanelerde ameliyat öncesinde PCR testi zorunlu olmayacak
Burcu Çalık Göçümlü,06.05.2022
https://www.aa.com.tr/tr/koronavirus/hastanelerde-ameliyat-oncesinde-pcr-testi-zorunlu-olmayacak-/2580918
ET:07.05.2022
(43)Hastanelerde tarama amaçlı PCR testi uygulaması kaldırıldı
TRT Haber,6 Mayıs 2022
https://www.trthaber.com/haber/gundem/hastanelerde-tarama-amacli-pcr-testi-uygulamasi-kaldirildi-678256.html
ET:07.05.2022
(44)Acil Durum; Beyaz Kod, Pembe Kod, Mavi Kod, Kırmızı Kod
https://eyupdh.saglik.gov.tr/Eklenti/3286/0/10-acil-durum-beyaz-pembe-mavi-kirmizi-kod-tehlikeli-maddepdf.pdf
ET:06.05.2022
---------------
Resim,sources;
(a1)https://pixabay.com/photos/guardian-angel-doctor-health-angel-2704181/
(a2)https://www.facebook.com/160515460824166/photos/d41d8cd9/174147819460930/?_rdr
(a3)https://www.dailymotion.com/video/x2uwaou
(a4)https://vernoncoleman.org/videos/truth-about-children-hepatitis-and-covid-jab
* Bunlarda diğer eski yayınlar..
Twitter Bombalarını da izleyebilir ve okuyabilirsniz.. Bu arada bu araştırmaya "covid-19 ve aşıları" hakkında tereddütü olan, aralarında dünyaca ünlü yerli ve yabancı hekimler,araştırmacılar,gazeteciler,siyasilerin de bulunduğu çok sayıda twitter kullancısının muhteşem içeriklerini de eklemeyi düşünmüştük ancak o kadar çok sayıda değerli içerikler vardı ki, bunların hepsini buraya eklememiz mümkün değildi. O yüzden bu değerli içerikler için ayrı sayfalar oluşturduk. 11 sayfanın içerisinde onlarca,yüzlerce içerik bulunuyor. Neden böyle yaptık? Çünkü, buradaki içerikelrin hiçbirini tvlerde,gazetelerde vb ana akım medyada görmeniz mümkün değil. Çünkü covid-19 ve aşıları hakkında arka planda neler yaşandığını,gerçeklerin ne olduğunu insanlara göstermiyorlar. En basiti aşı sonrası ölümler ve yaralanmalar,çeşitli komplikasyonlar hemen neredeyse dünyanın hiç bir ülkesinde gösterilmiyor. Ve daha bir sürü bilinmeyenler. Sadece covid ve aşıları yok, küresel ısınma,orman yangınları,küresel planlar vs vs.. İşte özellikle de twitter kullanıcıların bu yöndeki içerikleri öneme sahip. Bunları sizlerde görün,okuyun,izleyin ve gerçekleri öğrenin diye böyle yaptık.. Hepsini dikkatlice izleyin ve okuyun. Özellkle de videoları izleyin deriz,çünkü aklınıza takılan sorulara cevaplar bulabilrsiniz. İsmine twitter bombaları dedik,çünkü bilinmeyenler ve sizlere anlatılmayanları okuyacak,görcek,izleyeceksiniz.. Twitter bombalarına gitmek için numaralara tıklayabilirsiniz..
Covid-19 aşıları,Küresel Planlar vb hakkında size anlatılmayanlar..
Bugün sağlık ocağına gitmiştim. Maske alışkanlığı bittiği için hastalar, doktora girerken de maskeyi unutabiliyor. Doktorlar ise bu konuda oldukça ketum. Maskesi olmayanı muayene etmiyorlar. Onlar da haklı tabii...
YanıtlaSilBill Gates olayı çok ilginç gerçekten, çok kapsamlı bir yazı olmuş elinize sağlık Ertuğrul Bey:)
YanıtlaSil