"ABD Senatosu, yargısız linç etmeyi "terör suçu" olarak tanıyan tasarıyı onayladı. (The US Senate approved the bill, which recognizes extrajudicial lynching as a "terrorist crime".) 4.Bölüm Pics (P(1-10)) illüstrasyon E.Y.
Kamala Harris sözünü tutacak mı? Linç karşıtı yasanın mimarı olarak bilinen Kamala Harris, ABD Başkanı Joe Biden'ın linç karşıtı tasarıyı imzalamasını sağlamak için ne yapacak? Joe Biden anti linç yasasını onaylamaz ise Kamala Harris arasında bir kavga başlar mı? (Will Kamala Harris keep her promise? What will Kamala Harris, known as the architect of the anti lynching law, do to get US President Joe Biden to sign the anti lynching bill? If Joe Biden doesn't approve of the anti-lynch law, will a fight start between Kamala Harris?)
KORKMA, HADİ GEL, OKU..(Don't be afraid, come on, read..)
KONUMUZ : Global yargısız linç ve infaz terörü araştırması (Küresel çapta yapılan en büyük araştırma)
YARGISIZ LİNÇ VE İNFAZ TERÖRÜ
Bugünkü konumuz hem SİVİLLER hem de DEVLETLER tarafından yapılan;
Ve (polis,adli tıp,savcı,hakim ve diğer adli birimlerce) kasıtlı/kasıtsız YANLIŞ olarak düzenlenip-MAHKEMELERCE onaylanan;
HAKSIZ MAHKUMİYETLER VE HAKSIZ İDAMLAR ile ilgili..
"Suçlu olsun/olmasın herkesin "Adil Yargılanma" hakkı vardır..Bu hakka birgün sizin de çok ihtiyacınız olabilir.."
"Suçunuz günahınız olmadığı halde, bir yanlış anlaşılmaya /bir iftiraya uğrarsanız, o anda ne yapabilirsiniz? Hiçbir şey yapamayabilirsiniz..İspat edebilirseniz şanslı olabilirsiniz ama ispat edemezseniz, başınız çok büyük bir belada demektir.."
Sadece ABD'de her yıl yaklaşık 195.000 kişinin mahkum edildiğini, 2,3 milyondan fazla insanın cezaevlerinde olduğunu ve bunların yaklaşık 20.000 ile 120.000 arasında insanın, yanlış suçlamalardan dolayı "haksız mahkumiyet" sonucunda hapsedilebilmiş olabileceğini biliyor muydunuz?" (106,110,111 vb) Bir de bu rakamları, dünyadaki diğer ülkelerin cezaevlerindeki "haksız mahkumiyet" oranlarıyla toplayın, sonuç hiç de iç açıcı olmayacaktır..
Bu rakamlar size o kadar korkutucu gelmedi mi? 🤔
O zaman, bu rakamlara dünyada hemen her yıl öfkeli kalabalıklar (linç ve infaz çeteleri) ile devlet güçleri tarafından bilerek(kasıtlı) /bilmeden(yanlışlıkla) "yargısız linç ve infaz" edilip-katledilen (öldürülen),yaralanan ve maddi-manevi açıdan her türlü zarara uğratılan SAYISI BELIRSIZ on/yüz binlerce hatta milyonlarca insanın sayısını da ekleyebilirsiniz..Ziraa bunlar da günümüzde dahi gerçekleşebilmekte olan çok ciddi adli vakalardır..
Dünya genelindeki bu tür vakaların (yargısız linç ve infazların) sayısının belirsiz olmasının nedeni olarak, bu tür vakaların "bilerek(kasıtlı) olarak "kayıt" altına alınmaması yada kasıtlı/kasıtsız olarak "yanlış" tanımlamalarla kayıt edilmesi ve/veya bilinmediği için "kayda geçirilememiş" olması" olarak gösterilebilir..
Zaten ABD gibi modern bir ülkede dahi hukuki altyapısı gelişmiş olmasına rağmen, bugün cezaevlerinde tutuklu bulunan mahkum sayısında bile bir belirsizlik hakimken, bu cezaevlerinde kaç masum insanın olduğu konusunda ise tamamen bir hayal kırıklığı yaşanabilmektedir..Sadece ABD'de cezaevi dışında sokaklarda siviller ve devlet güçleri tarafından işlenen "yargısız linç ve infazlar"ın sayısını bilmek ise oldukça zordur..Kaldı ki dünyadaki diğer ülkelerdeki "yargısız linç ve infazlar"ın sayısını bilebilmek ise çok daha zor olarak görülebilir..
Dünya genelindeki resmi rakamları dikkate aldığımızda, kayıtlara geçmeyenlerle birlikte bu oranın (sadece masum olarak görülen kişilerin hapsedilmeleri de dahil,öldürülen,maddi-manevi açıdan zarar gören,yargısız linç ve infaz edilen kişilerin sayısının), dünya genelinde milyonlarca olabileceğini tahmin edebiliriz..Bu oran, belki de bu tahminden daha fazla da olabilir..
Halen bu rakamlar size hiç korkutucu gelmiyorsa, 🙄 o zaman siz hiç bunların yaşanmadığı pespembe bir dünyada yaşıyorsunuz demektir..Hayal kurmak güzeldir ama yaşadığınız dünyanın acımasızlığını görmemezlikten ve umarsamamazlıktan gelirseniz, bir gün o gerçeklerle karşılaştığınız da büyük bir şok yaşayabilir hatta bundan hem siz hem de sevdikleriniz çok büyük zararlar görebilirsiniz..Ama tabii ki umarız böyle kötü günler yaşamamanız en büyük dileğimiz olsun..🙂
BİR BİLGİ : Sadece ABD'de hemen hemen her yıl onlarca hatta yüzlerce mahkum, özellikle de ayrıca yapılan DNA testleriyle masumiyetleri ispatlanarak, cezaevlerinden çıkarılmakta ve on binlerce hatta milyonlarca dolarlık tazminat davaları açabilmekte ve alabilmektedirler.. Masumiyetleri ispatlanan mahkumların arasında çok sayıda "idam" mahkumu olanlar da bulunuyor.. İdam edilmeden bu masumiyetlerinin ispatlanması son derece büyük önem taşımaktadır.. Bunları hapse gönderen kamu görevlileri (adli tıp birimleri,polisler,savcılar,hakimler,muhbirler vb) ise "görevi kötüye kullanmak vb" gibi suçlamalardan dolayı para ve tazminat cezalarından hapis cezalarına kadar varan ağır cezalar alabilmektedir..Tüm bunları "10. bölümde" okuyabilirsiniz..
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ Bölümü
-----------
Bu giriş bölümünde daha çok "Yargısız linç ve infazlar" ile ile ilgili A'dan Z'ye akılda ne varsa bunlar irdelenmiş ve yargısız linç ve infazların bilimsel olmayan tanımlamaları yapılmıştır.. Yargısız linç ve infazlar nedir,ne değildir,kimler bu yargısız linç ve infazları yapmaktadır,nedenleri,sebepleri.. Yargısız linç çeteleri kimlerdir,öfkeli kalabalık (oluşturan siviller) neden linç çetesi tanımlamasına girmiştir,devletler,devlet memurları,siyasiler,sivil toplum örgütleri vb gibi kamu oteriteleri neden linç ve infazları gerçekleştirmektedir..Vs vs tam bilimsel olmayan çok sayıda tanımlamalar yer almaktadır..Bunlarla ilgili giriş sonundaki uyarı kısmını da okuyabilirsiniz..
1.BÖLÜM
--------
YARGISIZ LİNÇ VE YARGISIZ İNFAZ NEDİR?
Bu bölümde yargısız linç ve infazın ne olduğu ve konu hakkında bazı yazılıp-çizilenler kısaca irdelendi..
2.BÖLÜM
-------
LİNÇ VE İNFAZ ÜZERİNE YAZILANLAR.. LİNÇ KÜLTÜRÜ
Bu bölümde de Linç ve İnfaz "özellikle de "linç kültürü" üzerine bazı yazılıp-çizilenler kısaca irdelendi..
3.BÖLÜM
-------
ABD'DE LiNÇLER VE TARiHi
3.1.BÖLÜM
GEORGE FLOYD VAKASI..
3.2.BÖLÜM
ABD'de Linç ve tarihi;
Bu bölümde ABD'deki linçler ve tarihi ele alınırken, George Floyd vakası ile ilgili önemli bilgilere de yer verildi..Yapılan protestolardan oluşan bir belgesel video ve bazı yazılıp-çizilenler yer alıyor..
4.BÖLÜM
--------
ABD'DE "LİNÇ" EYLEMLERİNİN "TERÖR SUÇU" KAPSAMINA ALINMASI..
Bu bölümde ABD senatosun da linç etmenin "terör suçu (fedaral bir suç)" kapsamına alan tasarının onaylanması ile ilgili bazı yazılıp-çizilenler yer alıyor..
5.BÖLÜM
--------
DÜNYADA MEDYAYA YANSIMIŞ BAZI LİNÇ VE İNFAZLAR
Bu bölümde, özellikle de medyaya yansımış Ferhunde vakasından 15 yaşındaki Rehan'ın linç edilip-infaz edilmesi vakasına kadar dünyadaki bazı yargısız linç ve infazlarla ilgili bilgi,haber ve bazı yazılıp-çizilenler yer alıyor.. Ayrıca bu bölümde Türkiye'deki linç kültürü ile ilgili bazı yazılıp-çizilenlerde ele alındı..
6.BÖLÜM
--------
DÜNYA'DAKİ NEFRET YASALARI, YARGISIZ LİNÇ VE İNFAZ TERÖRÜNÜ DESTEKLİYOR MU?
Bu bölümde, dünyadaki "nefret (/halkı kin ve düşmanlığa tahrik) suçu ceza yasalarının, aslında yargısız linç ve infazları destekleyen ve linç ve infazcıları koruyan bir yönünün olabileceğine dair,çok ilginç bir ayrıntı da gözler önüne serildi. Kadına şiddet ve Kadın cinayetlerinde de büyük payı var gibi gözüküyor..Bu bilgiler daha çok çok kendi görüşlerimizden oluşuyor.. Okumak isterseniz okuyabilirsiniz..
7.BÖLÜM
--------
AVRUPA VE DÜNYA'DA NEFRET "HALKI KİN VE DÜŞMANLIĞA TAHRİK" SUÇU
Bu bölümde de nefret suçu yasalarının dünya ülkelerindeki durumları ile nefret suçları ile ilgili bazı yazılıp-çizilenler bulunuyor..
8.BÖLÜM
---------
TÜRKİYE'DE NEFRET (HALKI KİN VE DÜŞMANLIĞA TAHRİK) SUÇU
Bu bölümde ise Türkiye'de nefret (yani halki kin ve düşmanliğa tahrik) suçu hakkinda bazi haber,bilgi ve bazı yazılıp-çizilenler yer alıyor..
9.BÖLÜM
--------
SİVAS (MADIMAK OTELİ) KATLİAMI
Bu bölümde ise Türkiye'de Cumhuriyet tarihinin en kara linç lekesİ olarak tarihe geçen "Sivas linç katliamı (madımak olayı)" ile ilgili bazı yazılıp-çizilenler ele alındı..Ayrıca bu bölümde katliamı anlatan rahmetli Mahmetli Mehmet Ali Brand'ın 32.gün videosu ile birlikte ünlü sanatçı Selda Bağcan'ının 2 güzel türküsü de yer alıyor..
10.BÖLÜM
---------
DÜNYA CEZAEVLERİNDE KAÇ MASUM MAHKUM VAR?
10 (1).BÖLÜM
MAKALELER,ARAŞTIRMALAR
10 (2).BÖLÜM
ABD'DEKİ CEZAEVLERİNDE MASUM MAHKUM SAYISI VE MASUMIYET PROJESI
Bu bölümde ise dünyadaki özellikle de ABD'deki "haksız mahkumiyetler ile haksız idamlar" ile ilgili çok ciddi bilimsel veriler,araştırmalar,haberler,bilgiler ve bazı yazılıp-çizilenler ele alındı..Bu bölümü mutlaka okumanızı tavsiye ederiz..Gerçekten çok ciddi bilgiler yer alıyor..Adli birimlerce yapılan haksız mahkumiyetlerin sebepleri,sonuçları ve kimler tarafından ve nedenler,olasılılar vb yapıldıkları vb gibi çok sayıda bilimsel veriler,bilgiler yer alıyor.."Ülkemde kaç masum mahkum var/olabilir?" sorusunu merak edenler,bu bölümü mutlaka okumalı..Belki bu konuda bir fikir edinebilirsiniz..
GİRİŞ
Hadi gelin şimdi bir kurgu yapalım..
Ve kendinizi bu insanların yerine koyun..Size bir iftira atılıyor / yanlış bir anlaşılmaya kurban gidiyorsunuz.. Ve hiç işlemediğiniz bir suçtan dolayı ceza alıyor, hapse giriyorsunuz..Hatta hapse girmeden önce linç ve infaz dahi edilebildiğinizi de düşünün..
KURGU;
"Ben masumum. (I'm innocent.)"
"Suçunuz günahınız olmadığı halde, bir yanlış anlaşılmaya /bir iftiraya uğrarsanız, o anda ne yapabilirsiniz? Hiçbir şey yapamayabilirsiniz..İspat edebilirseniz şanslı olabilirsiniz ama ispat edemezseniz, başınız çok büyük bir belada demektir.."
İspat edemediğiniz için,(işlemediğiniz,yapmadığınız bir suç nedeniyle), önceden etraftaki öfkeli kalabalık (sivil linç ve infaz çeteleri) tarafından linç edilebilir (bir ton sopa,dayak,tekme,tokat vs yiyebilir,zarar görüp,ağır yaranalabilirsiniz) ve/veya hatta infaz dahi edilebilirsiniz (yani öldürülebilirsiniz).
Eğer sivil linç ve infaz çeteleri sizi öldürmezse,sizi linç ettikten sonra kolluk kuvvetlerine teslim edeceklerdir..Kolluk kuvvetleri de etraftaki öfkeli kalabalığı (sivil linç ve infaz çetelerini) görünce, "Hımm! Demek ki bu kişi ciddi bir suç işlemiş,öyle görünüyor!" diye düşünerek, hiç sorgusuz sualsiz ,sizi gözaltına alıyor..
Emniyette siz, "Ya kosmerim durun bir yanlış anlaşılma var herhalde, ben öyle bişi yapmadım,vallahi de yapmadım billahi de..!" diye söylediniz,dert yandınız ama nafile, emniyet birimleri size mi inanacak yoksa sokaktaki öfkeli kalabalığa mı? Dimi ama?! 🙄
(NOT:Sadece ülkemizde değil,hemen hemen tüm dünyada emniyet birimlerinin,böyle durumlarda, ilk dikkate aldıkları kesim maalesef öfkeli kalabalıklar olabiliyor..Öfkeli kalabalıkların yanlış yapması hiç önemli değil. Önemli olan öfkeli kalabalıkların birilerini (suçsuz olsalar dahi) linç etme zevkinden mahrum bırakmamak! Bunları aşağıda yazı boyunca en ince detaylarına kadar irdeledik. Şimdi kurgumuza devam edelim..)
Sizin söylediğinize ikna olmayan emniyet birimleri,hazırladıkları tutanaklarla birlikte sizi savcılığa oradan da mahkemeye sevk edeceklerdir.. Mahkemede hakim "Hımm! Demek sen bu suçu işledin,utanmaza bak hele,utanmadın mı böyle bişi yapmaya haa,koskoca insansın,hiç böyle bir suç işlenir mi? Şimdi görürsün sen,sana öyle bir ceza keseyim de ,gör dünyanın kaç bucak olduğunu?!" diye söyler ancak;
- Siz "Ya vallahi hakim bey böyle bişi yapmadım! ortada bir yanlış anlaşılma var yada bana biri kuru iftira atıyor olabilir,iftiraya kurban gidiyor olabilirim!" vs diye böyle derdini anlatırsın ama nafile, hakim "Sus terbiyesiz,hem suçlusun hem de güçlü..Madem yapmadın nedir bunlar ha işte bak öfkeli kalabalık ne diyor,gözleriyle görmüşler.. Yapmadığına dair kanıtlarını göster o zaman!" der.. 🤔
Siz de "Yav hakim beycim, gözlerimizle gördük diyenlerin gözleri çıksın inşallah,ben nası kanıtlayayım,olmayan bişiyi nasıl ispat edeyim?" diye feryat figan edersiniz ama nafile ,elinizde sizi masum gösterecek bir kanıtınız olmadığı için hakim size kanunda belirtilen cezaya göre mesela tam 20 yıl hapis cezası verir..Artı ayrıca adi bir suç işlemiş olduğun için de,bir akıl hastanesinde yatıp-tedavi görmeniz için karar çıkartırlır.." 😒
Gördünüz mü şimdi başınıza gelenleri? Durduk yerde başınıza neler neler geliyor,sokaklardaki öfkeli kalabalık (sivil linç ve infaz çeteleri) tarafından linç edildiniz,emniyet ve mahkeme birimlerinde de haksız mahkumiyete uğradınız. Bu yetmedi bir de akıl hastanesine yatmanıza karar verildi.. Ya iyi ki idam cezasına çarptrılmadınız,yoksa eyvah da eyvah,kelle koltukta olurdu o zaman? "Kim vurduya gitti"nin bir örneği olurdunuz.. " 😕
NOTLAR :
* Tabii ki bu anlattığımız kurguda geçen konuşmalar tamamen hayal ürünüdür,kurguya komik konuşmalar tarzında biraz da trajikomik hale getirmek istedik..Ancak kurgunun"ana teması - yargısız linçler,yargısız infazlar,haksız mahkumiyetler vb" ise maalesef tüm dünyada benzerleri binlerce olabilen yaşanılan trajik adli vakalardan biridir. Hem de tüm dünyada yaşanan birşey..İşte bugün bu konuyu ele aldık..
* Bu araştırma bayağı uzun sürdü,yaklaşık 1/2 ayımızı aldı diyebiliriz..(Aslında 2 tane araştırma konumuz vardı,onu da belki daha sonra yayınlarız..) Bugün burada hem sivil hem de devlet oteriteleri (yargı,emniyet,devlet,siyasetçiler,mahkemeler vs vs) tarafından yapılan "Yargısız Linçler,Yargısız İnfazlar ve Haksız Mahkumiyetler" konusunu irdeledik..Okuduklarınıza çok şaşıracak ve belki de tüyleriniz diken diken olacaktır..Hadi okumaya başlayalım..
* Öfkeli kalabalık (sivil linç ve infaz çetesi) tanımı hakkında daha detaylı bilgi için "genel tanımlamalar" kısmına bakabilirsiniz..
KONULAR VE BAŞLIKLAR..
"Dünyada her yıl sayısı belirsiz binlerce hatta on/yüzbinlerce masum insanın, "yanlış anlaşılmalar ve iftiralara" kurban gitmiş olabileceğini tahmin edebiliyor musunuz?"
Kimler tarafından?
1) Öfkeli kalabalıklar (sivil linç ve infaz çeteleri) tarafından yargısız linç ve yargısız infaz edilmeler ve;
2) Devlet oteriteleri (adli birimler) tarafından da haksız mahkumiyetler ve haksız idam edilmeler..
"Yanlış anlaşılmalar ve iftiralar"da dahil, silahlı-silahsız sivil linç ve infaz çeteleri ile birlikte devlet oteriteleri tarafından, "yargısız linç, yargısız infaz, haksız mahkumiyet ve haksız idam" edilerek;
A) Sokaklardaki silahlı-silahsız suç örgütleri de dahil, "öfkeli kalabalık" olarak da tabir edilen "sivil linç ve infaz çeteleri" tarafından yargısız linç ve/veya yargısız infaz ile;
1) Tecavüz,taciz,maddi-manevi açıdan zarar görmelerde dahil ağır yaralanmalara maruz kalmış (yargısız linç edilmiş),
2) Ve hatta infaz edilip-öldürülmüş (yargısız infaz edilmiş),
B) Devlet oteriteleri (adli birimler ; "adli tıp birimleri,kolluk kuvvetleri,mahkemeler,savcılar,hakimler,avukatlar,gizli servisler, devletler (hükümetler),siyasiler vs gibi "devlet ve/veya kanun gücünü" (kötü niyetle /görevi kötüye kullanma şeklinde) kullanan, bilmeden (kasıtsız) yanlışlıkla ve/veya ("suç işlemeye müsait" devlet memurları) tarafından bilerek(kasıtlı-bilinçli) yapılan haksız mahkumiyetler ile birlikte yargısız linç ve/veya yargısız infaz ile;
1) Cezaevlerine gönderilerek tutuklanmış,
2) İdam cezasına çarptrılmış ve hatta idam edilmiş olabileceklerini hiç düşünmüş müydünüz?
(NOT: "Sivil linç ve infaz çeteleri tarafından yapılan "yargısız linç ve infaz" eylemlerinin (A-1 ve 2'te geçenlerin) aynısını da "devlet oteriteleri" tarafından da yapılabilmektedir..Bunları da yeri geldiğince ela almaya çalıştık..")
A) DÜNYADAKİ ÜLKELERİN CEZAEVLERINDEKI GERÇEK VE SAHTE(MASUM) TUTUKLULAR MESELESI..
Konu cezaevlerine gelmişken, bir gerçeği ortaya koymadan edemeyeceğiz..
"Bugün dünyadaki tüm cezaevlerindeki (tutuklu bulunan) tüm hükümlülerin, günümüzde kaçta kaçının işlemiş oldukları gerçek suçlardan, kaçta kaçının üzerlerine atılan sahte(iftira)/yanlış suçlamalardan dolayı yattığı konusunda, kimse yeterince bir bilgi sahibi değildir.. "
Uluslararası İnsan Hakları Örgütleri de dahil bu konu üzerinde duran dünyadaki diğer tüm sivil toplum örgütleri,hükümetler,siyasi partiler ve diğer yerel ve uluslararası kamuoyları.. Bu konu üzerinde yeterince durmadıkları ,araştırma yapmadıkları yada kendilerine işlev verecek (konu üzerinde durmalarını sağlayabilecek) gerekli yetkileri yeterince alamadıkları (sahip olmadıkları) görülüyor..
Halbuki üzerinde ciddi bir şekilde durulsa ve bir araştırma yapılsa, dünyadaki cezaevlerinde yatan insanların en az yarısının hatta daha fazlasının masum olabilecekleri ortaya çıkabilirdi..ABD ve AB ülkeleride dahil.. ABD'de bu konuda yavaş yavaş bir kıpırdanmanın olduğu görülüyor.."Masumiyet projesi" adı altında ve çoğunluğu hukukçu avukatlardan oluşan kişilerin örgütlendiği sivil toplum örgütlerinin sayısı da giderek artıyor..
Dünya genelindeki cezaevlerindeki tutukluların kaçta kaçının gerçek suçlu kaçta kaçının yanlışlığa/iftiraya kurban gitmiş olabileceğine dair yapılabilecek ciddi hukuksal bir araştırmanın yapılabilmesi için Birleşmiş Milletlerin ve diğer uluslararası daimi örgütlerin, biraraya gelip, yukarıda bahsi geçen ve konuyla ilgili insan hakları örgütleri de dahil hukukçuların bulunduğu çok sayıdaki diğer bağımsız sivil toplum örgütlerinin, siyasiler,siyasi partiler birlikte işbirliği yapmasına olanak sağlayan ciddi hukuksal bir yetkinin bunlara verilmesi gerekir..
Ancak öyle bir yetkinin bahsi geçen örgütlere verilmesi iznine, BM ve Güvenlik Konseyi ülkelerinin (özellikle ABD,Rusya ve Çin başta olmak üzere) tamamının karşı çıkma olasılıklarının çok yüksek olabileceğini tahmin edebilmek de mümkündür..Çünkü, dünya ülkelerinin hemen hemen tamamında hem siviller hem de devlet oteriteleri tarafından (ve tarih boyunca da işlenebilen) ciddi yargısız linç ve infaz eylemlerinin gerçekleştirlebildiğini ve bu gibi nedenlerden dolayı masum insanların suçlanıp-yargısız linç ve infaz edilebildiğini ve tutuklanabildiğini tahmin etmek zor değildir.. Hangi ülke ister ki, böyle istedikleri gibi suçları rahat bir şekilde işleyebilmek varken, böyle bir yetkiyi sivil örgütlere vererek, bu keyiflerden mahrum kalmayı?! 🙄 Tam anlamıyla olmasa da bunun gibi bişi işte..
Yani izin verebileceklerini pek sanmıyoruz ama hiç değilse konu üzerinde duyarlı tüm dünya kamuoylarının,siyasilerin ve sivil toplum örgütlerinin ,bu konu hakkında BM başta olmak üzere, tüm uluslararası resmi örgütlere baskı yapmalarında çok büyük fayda olabilir,diye düşünüyoruz..
"En ufak bir şeyde bile insanları cezaevlerine gönderen hukuk sistemlerinde, doğal olarak hayli hayli masum insanlar, "siviller,emniyet ve yargı birimleri" tarafından yanlışlıkla suçlanabilir ve hatta bu siviller,emniyet ve yargı birimlerindeki kötü niyetli kimseler tarafından da kolaylıkla üzerlerine iftiralar dahi atılabilir.. Peki bunlara kim müdahele edecek? Olmayan bağımsız yargı mı? Hani,nerede o bağımsız yargı? Dünyada kayıp aranıyor!"🙂
"Günümüzde dünya genelinde yanlış anlaşılmalara ve üzerlerine atılan iftiralara uğrayıp-yargısız linç ve infaz edilen,haksız mahkumiyetlere uğrayan hatta idam edilen insanların sayısının, dünyadaki gerçek suçluların sayısından bile daha fazla olabileceğini, söyleyebilmek de çok mümkün olabilir.."
(NOT : "Yanlış suçlamalardan (yanlış anlaşılmalar,ifitralar vb) dolayı mahkumiyet alan masum insanlarla ilgili hem hukuki hem de insani vb durumları,araştırmaları,makalaleleri,tutuklu sayıları vb gibi irdeleyen, "Cezaevlerindeki binlerce masum mahkum" (10.bölüm)üne gidip,detayları okuyabilirsiniz.. )
B) "SUÇ IŞLEMEZSENIZ BUNLAR HIÇBIR ZAMAN OLMAZ!" HAYALINDE OLMAK, EN BÜYÜK HATALARDAN BIRIDIR..
Bunların olabileceği insanın aklına hayaline bile gelmiyor,öyle değil mi? Ne demek, yargısız olarak "linç ve infaz" edilmek? Hiç suç işlemediğiniz halde bunların başınıza geldiğini bir düşünün.. Hele de siviller ve devlet oteriteleri tarafından yapılmasını, kimsenin aklı hayali almıyordur herhalde..Ama maalesef var,bu dünyada çok yaygın..ABD ve AB ülkelerinde bile..Diğer kıtaların ülkeleri ise zaten oralarda "bağımsız yargı"dan bahsedebilmek çok zor..Asya,Afrika,Kuzey-Güney Amerika,Ortadoğu ülkeleri desen hülooo!🙂
Şimdi "Ateş olmayan yerden duman çıkmaz!" misali, haklı olarak "Suç işlemezseniz bunlar neden olsun ki?!" diye düşünüyorsunuz ama işte dünya, sizin bu hayalinizle dönmüyor..Suç işlemeseniz dahi, canınıza çok kolay bir şekilde kıyılabiliyor ve linç edilebiliyorsunuz..Bunların örnekleri günümüzde dahi sosyal medyada çok sayıdadır..Bunlar ise buzdağının görünen kısmı..Ya görünmeyen kısımlarında neler olup-bitiyor,bilemiyoruz..
Dünyada insanlık tarihi boyunca var olan "yargısız linç ve infaz eylemleri ile haksız mahkumiyetler ve idamların" , günümüzde son zamanlar da giderek daha çok arttığını, gazete,tv,internet vb gibi sosyal medyada "yargısız linç ve infaz,haksız mahkumiyetler,idamlar vb" haber,bilgi,video vb gibi bilgilerle görebilmemiz çok mümkün hale gelmiştir..
Sosyal medyadaki (yazılı ve görsel medyadaki) haber ve bilgilere bakınca, insanların artık en ufak bir şeyde bile şüphelenerek çok kolay ve rahat bir şekilde birilerini ciddi bir şekilde suçlayabildiklerini ve hatta iftiralar dahi atabilir hale geldiklerine şahit olabiliyoruz..Üstelik sosyal medyadakiler, kamuoyuna yansıyan tarafları,bir de bunun yansımayan tarafı var ki, bunun sayısını bilebilmek ise oldukça çok zordur..Deyim yerindeyse buz dağının görünmeyen kısmı..
C) ADİL YARGILA(N)MA MI DEDİNİZ?👩⚖️
Artık insanlar, "Adil Yargıla(n)ma" diye bir şeyi hiç dikkate almıyor ve "kendi adaletlerini kendileri vermeye" (kişileri yargısız linç ve infaz etmeye) çalışıyorlar.. Devlet oteritesi güçler ise bu kişileri (yargısız linç ve infazı yapanları) bir şekilde haklı olarak görebiliyor ve bir nevi de alkışladığı (onların ceza almasını için hiçbir şey yapmadığı,hatta onların yanında durduğu) için de;
..işte sırf bu gibi nedenlerle dahi artık insanlar, birbirlerine çok kolay ve rahat bir şekilde komplolar düzenleyip-iftiralar atabiliyorlar.. En ufak bir yanlış anlaşılma da dahi, insanlar çok kolay bir şekilde suçlanabiliyor.. Bu yanlış anlaşılmalar ve iftiraları nedeniyle ise sokaktaki insanlar biraraya gelip ,öfkeli bir kalabalık oluşturabiliyor ve suçsuz insanları yargısız linç ve infaz edebiliyorlar.. Devlet oteritesi güçler ise yine bilindik "yargısız infaz"larını yapmaya devam edebiliyorlar.. Ne gerçekleri doğru-dürüst adam gibi araştıran var nede "Adil Yargılama"dan bahseden..
İşte,tüm dünyadaki "yargısız linç,yargısız infaz,haksız mahkumiyet ve idam" dümeni bu şekilde dönüyor.."Adil yargılama ve Adil yargılanma" diye bir şey yok artık..İnsanlık tamamen yoldan çıkmış gibi görünüyor..Nerede bu adil insanlar? Hepsi kayıp..😕
(NOT;Buna kaldığımız yerden devam edeceğiz..Şimdi konu başlığımıza kısaca bir göz atalım..)
Ç) "LİNÇ" EYLEMLERİ, "TERÖR" SUÇU KAPSAMINA ALINIYOR..
"ABD Senatosu, "linç" eylemlerİni terör suçu kapsamina alan tasarıyı onayladı.."
ABD'deki "linç" eylemlerinin "fedaral bir suç -bir nevi terör suçu" kapsamına alınmaya çalışılması çok önemli bir adımdır.. Bundan 1-2 sene önce ABD senatosu, "linç" eylemlerini, "terör" suçu kapsamına alınması için bir tasarıyı onaylamıştı..(1) Şimdilerde ise bu tasarının ABD Başkanı Donald Trump'ın onaylaması için, Beyaz Saray'daki "oval ofis"te bekletildiği söyleniyor..(2) Başkan Trump,bu tasarıyı (federal linç karşıtı yasa tasarısını) onaylarsa, bu resmen yasalaşacak ve artık bundan sonra, kolluk kuvvetleri de dahil "linç" eylemi gerçekleştirenler, "terör" suçlamasıyla yargılanacaklar..Tabii ABD Başkanı Trump,bu tasarıyı imzalarsa..
Başkan Trump'un büyük ihtimalle "seçim" zamanının gelmesinden dolayı bu tasarıyı onaylaması pek gözükmüyor gibi..Hatta Trump'un bu yasa tasarısına sıcak bakmadığı yönünde bazı görüşlerde var..(3) Ancak sokaktaki gösterilerin giderek artması ile birlikte ABD senatosunda özellikle de Demokratların bu yasa tasarısının imzalanması yönünde Trump'a çok büyük baskı yaptıkları da gözlerden kaçmayan bir durum..(3,4)
Tasarı,ABD senatosunda onaylandıktan sonra, ABD'de başta zenci kesim olmak üzere,pek çok yabancı ırklara karşı ("ırkçı terör" diye de bilinen) ,ırkçı saldırıların (linç girişimlerinin) arttığı görüldü..Tasarıya karşı çıkan büyük bir kesimin, daha çok "ırkçı terör" eylemlerini (linç girişimlerini) kanuna toslamadan rahat bir şekilde gerçekleştirebilmek için fırsat arayan kesimler (daha çok ırkçı-sağ kesim) olarak biliniyor..
Bu ırkçı kesimlerin içerisinde ABD emniyet teşkilatında görevli polisler olması da son derece ilginç olmuştur..Irkçı-sağ kesimin yanında olduğu görülen bu polislerin,ABD senatosunda onaylanan tasarıya karşı verdikleri cevap, "masum/savunmasız insanları çeşitli bahanelerle gözaltına almaları,hapse atılmalarını sağlamaları ve en önemlisi de onları öldürmeleri şeklinde olmuştur.." Polislerin,bu eylemleri ile adeta ABD senatosuna ve yönetimine "Bizimle uğraşısanız ,dahası da gelir!" mesajı ile gözdağı vermeye çalıştıkları görülüyor sanki..
D) "YARGISIZ LİNÇ VE İNFAZ TERÖRÜNÜ SADECE DEVLETLER YAPMAZ, SİVİLLER DE YAPAR.." Aslında en büyük tehlike de budur..
Konumuz, hemen hemen tüm dünyanın da gündeminde olan "linç" ve "infaz" eylemleri dediğimiz "ırkçı terör /yargısız linç terörü ve yargısız infaz terörü (ve haksız mahkumiyetler)" ile ilgilidir.. Toplumda "yargısız linç ve infaz "olarak da bilinen bu kötü eylemleri sadece devletler yapmaz, siviller de yapar..
Kamuoyunda "yargısız linç ve infaz" eylemlerini sadece devletlerin yaptığına dair yanlış bir inanış vardır..Halbu ki,"yargısız linç ve infaz terörü"nü en çoğunu da sokaktaki vatandaşlar (siviller), birbirlerine yapabilmektedir..Devletlerin bireylere yapmış olduğu yargısız linç ve infazlar, çok ayrı bir konu olmakla beraber, eylemlerin işleyişi bakımından aynı olması nedeniyle tartışılması gereken ayrı bir konudur..
E) YARGISIZ LİNÇ VE İNFAZ (TERÖR) EYLEMLERİNİN ALKIŞLANMASI..
* "Kamuoyu (STÖ'ler ve medya) ve devletler, sivillerin "yargısız linç ve infaz" eylemlerini neden alkışlıyor?"
* "Devletler yapınca suç olan yargısız linç ve infaz eylemini, siviller yapınca neden suç olmuyor?"
* "Sokaktaki vatandaşların yani sivillerin, birbirlerine yapmış oldukları "yargısz linç ve infaz" eylemleri, devletlerin,bireylere yapmış oldukları yargısız linç ve infaz eylemlerinden çok daha fazladır.."
Ancak nedense, bu çirkin kanlı vahşi eylemler ne kamuoyu (STÖ'ler,medya organları) ve ne de devletler tarafından hiç bir şekilde görülmemektedir..Savunmasız insanlara yapılan yargısız linç ve infaz terör eylemini yapanlar,yaptıkları ile kamuyoyu ve devletler tarafından adeta alkışlanmakta ve eli kanlı eylemciler hiçbir ceza dahi almadan serbest kalabilmektedirler..
Devletler (kamu güvenliğini sağlayan oteriteler) dahi, sivillerin, birbirlerine yapmış oldukları "yargısız linç ve infazların" büyük bir kısmını ya hiç görmüyor yada hiç görmemezlikten gelebiliyor.."Devletlerin, sivillerin yapmış olduğu "yargısız llinç ve infaz" eylemlerini görmezlikten gelmesi durumu, biraz da devletlerin de aynı kötü eylemleri yapması ile yakından ilgili olabilir.." Devletler, bu tavırlarıyla adeta işlemiş oldukları çirkin eylemlerinin üzerinin örtülmesini sağlıyor olabilirler..Bir takım STÖ'ler ve medya organlarının da aynı seviyesizliği göstermesi de, sivil vahşiler tarafından katledilen savunmasız insanların sayısının giderek daha da artmasına sebep olabilmektedir..
Bu anlattığımız vahim olaylar hemen hemen dünya genelinde yaşanılan bir insanlık ayıbıdır.. Yargısız linç ve infaz eylemleri, maalsef Türkiye'de dahil ABD,Avrupa gibi medeni ülkelerde ve tüm dünya ülkelerinde oldukça çok yaygın bir vahşi eylemlerdir..Açık (görülen) linç ve infaz görüntüleri, sosyal medyada yer alabilirken, gizli (görülmeyen) linç ve infaz görüntülerinin olmaması, gizli yapılan linç ve infaz eylemlerinin daha da çok olabileceği endişelerini artırabiliyor..
Hem sivil hem de devlet oteritesi tarafından gerçekleştirilebilen yargısız linç ve infaz girişimleri ile ilgili şimdiye kadar dünya genelinde kaç masum insanın katlediğine dair kesin bir bilgi bulunmamakla beraber,bu sayının korkunç rakamlarda olabileceğini tahmin edebiliriz..
F) SİVİL LİNÇ VE İNFAZ ÇETELERİ..
* "İnsanlar,suçlu oldukları ispatlana kadar masumdur..Yargısız linç ve infaz eylemi bir terör girişimidir,buna sessiz kalmak,alkışlamak da aynı suçu işlemiş gibi ele alınır.."
ABD'de yaşanılan "linç ve infaz" vakalarının ardından yeniden gündeme gelen, yargısız linç ve infaz eylemlerinin, dünya genelinde siviller arasında da çok arttığı görülüyor..Sosyal medyada, sivil bir grup kişilerin, birilerini linç ve infaz etmek için biraraya gelmesini ve savunmasız kişilere karşı yargısız linç ve infaz eylemlerini gerçekleştirmelerini gösteren çok sayıda video görüntüleri mevcuttur..
Linç edilen kişilerin gerçekten de suçlu olup-olmadıklarına dahi bakmadan (doğru dürüst araştırmadan), sanki ellerinde gerçek kanıtlayıcı deliller varmış gibi, savunmasız insanlar, bazı linç ve infaz çeteleri tarafından linç ve infaz edilebiliyorlar..
Devletin kamu görevlileri (kolluk kuvvetleri vb) de, bu linç ve infaz çeteleri tarafından (örneğin video kaydına alınan ve tam bir net delil içermeyen ve sadece "linç ve infaz" etmeyi gösteren sağlanan) video görüntüleri ile linç ve infaz çetelerinin ifadelerini, doğru kabul edebiliyor ve linç ve infaza uğrayan kişiler (gerçekten suçlu olup-olmadıkları adam gibi araştırılmadan dahi) hemen mahkemelere sevk edilebiliyor ve saldırgan çeteler ise serbest kalabiliyor..
G) KAMUOYU VE TOPLUM VİCDANININ, YARGIYA OLUMLU/OLUMSUZ YÖN VERMESİ..
Yukarıda anlattığımız durumun bazıları ise istisna olabiliyor..Örneğin savcılar /mahkemeler, bazen "kamuoyu ve toplum vicdanı" gibi bir düşünceyi gerekçe gösterebiliyor /sırf bu nedenle saldırganlara ceza verilmeyebiliyor yada ceza ve/veya tazminatların artırılması istenebiliyor..Tabii ceza verilirken, "kanunlardaki ceza yasalarına" göre veriliyor ancak nedense verilen kararların sebeplerinde "kamuoyu ve toplum vicdanı/hassasiyeti" vb gibi ifadeler etkili olabiliyor.. Bu durum, yargı oteritelerinin doğru ve hakkaniyetli bir şekilde kararlar alamadıklarının da göstergesi olabiliyor..
Örneğin ; "ABD'deki George Floyd'un ölümüne sabep olan polislerin ,kamera kaydı olmasına rağmen tutuklanmaması sadece idari izin verilmesi sonrasında (1 gün sonra kamera kayıtlarının medyaya yansıması üzerine),adli tıp raporlarının hızlıca hazırlandıktan sonra tutuklanması sağlanmış ve davaya bakan savcılar, "George Floyd cinayet zanlısı Derek Chauvin'in kefaletinin 1,25 milyon dolar olarak belirlenmesinin sebebi olarak "suçlamaların ağırlığı" ve "halkın öfkesi"ni göstermişlerdi.." (126)
(NOT:George Floyd'un öldürülmesi ve mahkemeler hakkında daha detaylı bilgi için "George Floyd bölümü"ne (3.Bölüme) bakın..)
George Floyd olayındaki gibi bu tür "toplum hassasiyeti,toplum vicdanı,halkın öfkesi" vb gibi ifadeler, ülkemizde dahil dünyadaki diğer ülkelerin savcıları ve/veya mahkemeleri tarafından da verilen kararları etkileyen sebepler olarak yer alabiliyor..
Ancak bu tür toplum hassasiyeti gibi hukuki kararları etkileyici sebepler ileride çok ciddi sakıncaları da olabilir..Örnek verirsek eğer;
1) Eğer kamuoyu ve toplum, mesela sokakta yada sosyal medyada yapılan bir yargısız linç ve infaz eylemine "sessiz kalarak ve/veya bunu "oh iyi olmuş,ellerine sağlık!" vs gibi dercesine (bu saldırı eylemini adeta) onaylarsa;
..o zaman savcılar ve/veya mahkemeler "kamuoyu ve toplum hassasiyetini" göz önüne alarak, saldırganlara ceza vermeyebilir ve linç edilen kişiler ise sorgusuz süalsiz haklarında tutuklama kararı verilebilir, hapse atılabilir..
Zaten dünya genelinde siviller tarafından yapılan "yargısız linç ve infaz" eylemlerine ve sonuçlarına baktığımızda, bireylere yargısız linç ve infaz eden kişilerin büyük çoğunluğunun ceza almadıklarını görebiliyoruz..Ceza almayanların bazılarının işlemiş oldukları linç ve infaz eylemlerinin medyaya yansımış görüntüleri olmasına rağmen..
2) Eğer kamuoyu ve toplum, yargısız linç ve infaz eylemine "olumsuz" bir tepki verirse, o zaman savcılar ve/veya mahkemeler bu sefer, saldırganlar aleyhinde "tek yanlı" kararlar verebilir.. "Tek yanlı" diyoruz çünkü,o kişilerin masum olma ihtimalleri de olabilir, o zaman, bu durum ne kadar adil olabilir?
Bu açılardan bakıldığında savcıların ve/veya mahkemelerin yapılan "kötü eyleme" göre değil "kamuoyu ve toplum hassasiyeti"ne göre kararlar almasının oldukça yanlış bir karar olduğu görülebilir..
Nerede adli hata /hatalar var?
* Yasalarda açıkça suç teşkil edebilen kötü eylemlerin "yapılmış olması" gerçeğine göre değil de, toplumun ve kamuoyunun hassasiyetine göre yargılamaları bunun üzerinden yaparak,cezaları vermek ne kadar mantıklı olabilir? Maalesef savcılar ve/veya mahkemeler, ellerinde "açık ve net" "bir/birden fazla delil olmasına" veya" hiç olmamasına" rağmen böyle garip kararlar alabiliyorlar..
* Tabii bazen de "sahte /açık ve net olmayan deliller" ile (bu geçersiz delillerle) birlikte, saldırganların ifadelerini de dikkate alarak,saldırıya uğrayan savunmasız kişilere ağır cezalar da verebiliyor..
Tüm bunlar maalesef trajikomik üzücü hadiseler dünya genelinde sıkça yaşanılan yüzlerce hatta binlerce acı gerçeklerdir.. Maalesef bu anlatılan vakalar hem ülekmizde hem de dünya genelinde çok yaygın..Bunların böyle olabildiğini, sosyal medyadaki "yargısız linç ve infaz" görüntülerini gösteren videolar ve haber bilgilerinde görebilmek de mümkündür..
Ğ) ADLİ BİRİMLERDE (KOLLUK KUVVETLERİ,ADLİ TIP,SAVCILAR,MAHKEMELER,YASALAR VS) NERELERDE HATALAR OLABİLİR?
* "Yasalar mı,adli birimler mi,mahkemeler mi yetersiz yoksa gerçekten bunlar bilinerek mi yapılıyor?"
Bilemiyoruz ama akıllara şöyle düşünceler geliyor;
a) Yasalar (ceza yasaları) yetersiz ve/veya eksik,hatalı olabilir..
b) Adli birimler,hakimler ve savcılar yetersiz olabilir.. (Bilerek "kasıtlı" /bilmeyerek yanlış,eksik/hatalı yönde kararlar verebilirler..)
Mesela ceza yasaları yeterliyse eğer;
1) Adli birimler,hakim ve savcıların yetersiz olması ; "Adli birimler,hakim ve savcıların vakalarda verilebilecek ceza yasaları (delil toplama ve kararlar alma vb) konusunda yeterince bir bilgiye,yeteneğe ve eğitime sahip olmayabilirler..Bu nedenlerden dolayı çok sayıdaki vakalarda yanlış,eksik ve hatalı kararlar verebilirler.. Adli birimler,hakim ve savcıların yetersiz olması, onlarca,yüzlerce hatta binlerce masum insanın çok ciddi bir şekilde suçlanmasına ve madur olmasına da zemin hazırlayabimektedir.."
2) Adli birimler,hakim ve savcıların "kasıtlı" kararlar vermesi ; "Bazı durumlarda adli birimler, hakim ve savcılar, vakalar konusunda kasıtlı diyebileceğimiz olumsuz kararlar da verebiliyorlar.."Birilerini suçlamak yada aklamak üzerine verilebilen olumsuz kararlar gibi.." Bunların örnekleri dünyada çoktur herhalde..Ceza alan adli birim görevlileri,savcı ve hakimler de olabiliyor ancak ceza almayan,yaptıkları yanlarına kar kalan ve halen görevlerinde olan ve can yakmaya devam edebilen adli birim görevlileri,hakim ve savcılar da olabiliyor.."
H) YARGISIZ LİNÇ,YARGISIZ İNFAZ,HAKSIZ MAHKUMİYET VE HAKSIZ İDAM NEDİR,NE DEĞİLDİR?
TANIMLAMALAR
SÖZLÜK AÇIKLAMALARI;
* LİNÇ
1) TDK'ya göre Linç ; "Birden çok kimsenin kendilerine göre suç olan bir davranışından ötürü birini, yasa dışı ve yargılamasız olarak öldürmesi."
* (Birini) Linç etmek ise ; "yargılamadan öldürmek ve/veya yargılamadan cezalandırmak." (5)
(NOT: TDK'da açıkça "yargısız linç" diye bir tanım yok, onun yerine "(birini) linç etmek" tanımı eklenmiş gibi gözüküyor..Bu tanımda "öldürmek" eylemi de olduğu için bu tanım "yargısız infaz" tanımını da içerebilir..)
2) Google'a göre Linç ; "Suçüstü yakalanmiş suçlulari hemen yargilayip hüküm vermekle ünlü Amerika Birleşik Devletleri’nin Virginia eyaleti yargici LYNCH’ in adindan.." 🙄
* ad ; halktan bir topluluğun, bir suçluyu ya da kendilerine göre suç olan bir davranışta bulunmuş birini, yumruk, taş, sopa gibi araçlarla döve döve öldürmesi.
* (birini) linç etmek ; (halktan bir topluluk) bir suçluyu ya da kendilerine göre suç olan bir davranışta bulunmuş birini, yumruk, taş, sopa gibi araçlarla döve döve öldürmek." (Google)
* İNFAZ
1) TDK'ya göre İnfaz ; "(isim), hukuk Bir kararı, bir yargıyı yerine getirme, uygulama, yürütüm" ve/veya "(isim), eskimiş Birine sözünü geçirme.."
* İnfaz etmek ise ; "yargı kararını yerine getirmek, uygulamak" (5)
(NOT: TDK'da açıkça "yargısız infaz" diye bir tanım yok, onun yerine konabilecek bir sözlük açıklaması da yok..Ancak "(birini) linç etmek" tanımında "öldürmek" eylemi de olduğu için, belki bu sözlük açıklaması "yargısız infaz" tanımı olarak da açıklanmış olunabilir..)
2) Google'a göre Yargısız infaz ; "HALK AĞZINDAN ; bir yargı organınca yargılanmaksızın suçlu bulunarak cezayı yerine getirme, uygulama." (Google)
(NOT : "Yargısız Linç ve Yargısız İnfaz" ile ilgili yapılan araştırma,makale,yazı,haber vb gibi daha detaylı bilgileri, en aşağıda "Dünyada yargısız linç terörü ve yargısız infaz terörü" bölümünde okuyabilirsiniz..)
* ÇETE
"Çete,yasa dışı işler yapmak veya şiddet içeren davranışlarda bulunmak amacıyla bir araya gelmiş topluluk, arkadaş grubu ya da aile. Bu tür çeteler, gangster veya katil üyelerden oluşabilir. Tanım : Çete kelimesi, ilk kullanıldığı zamanlarda bir grup işçi anlamına gelmekteydi. Birleşik Krallık'ta bu sözcük hala bu anlamda kullanılmaktadır. Günümüzde ise suç örgütü anlamına gelmektedir. Türk Dil Kurumu'nda ise "yasa dışı işler yapmak veya şiddet içeren davranışlarda bulunmak amacıyla bir araya gelmiş topluluk" olarak tanımlandırılmıştır" (103)
* TDK'ya göre Çete ;
a) isim ; Yasa dışı işler yapmak veya etrafındakileri korkutmak amacıyla bir araya gelmiş topluluk.
b) isim ,tarih ; Ordu birliklerinden olmayan silahlı küçük birlik: ("Feti Bey, piyadece gezen azgın bir çete gibi hareket hâlindeydi." - Kerim Korcan)
c) Çeteleşmek ; Çete durumuna gelmek.. " (5)
* Google'a göre Çete;
a) ordu birliklerinden olmayan, genellikle gönüllü sivil halktan oluşan silahlı küçük birlik. (gerilla çetesi)
b) kötü bir amaçla bir araya gelmiş birkaç kişilik topluluk. (Örnek deyim : "Orayı bu çeteden kurtarmak gerekiyor")
c) çete savaşı — düşman güçlerinin eylemlerini engellemek, geciktirmek amacıyla, beklenmedik yerlerde ve zamanlarda, çetelerin düşmana karşı düzenledikleri baltalama eylemleri vb. biçimindeki savaş." (GOOGLE)
BİR BİLGİ: "Bu araştırmada en çok FİZİKSEL LİNÇ ve İNFAZ'lar ele alınmıştır..Çünkü,FİZİKSEL linç ve infazlar sonucu dünya genelinde her yıl ayısı belirsiz onlarca,yüzlerce hatta binlerce kişi öldürülebilmektedir..Şiddet görüp-ağır yaralananlar,ceza alanlar,hapse atılanlar ise cabası,onlarla birlikte bu sayılar çok daha fazla olabiliyor..Tabii ki "haksız mahkumiyetler ve haksız idamlar"da bu linç ve infazlar konusunda ele alınacaktır.."
I) GENEL ANLAMDA TANIMLAMALAR;
(NOT:Buradaki tanımlamalar,daha detaylı ve yasal bilimsel tanımlamaların,bilgilerin yerine geçmez ama bir fikir verebilir..)
"Yargısız linç ve yargısız infaz" eylemleri,insanlık tarihi boyunca süregelen SÖZLÜ olarak karalama,küçük düşürme vb gibi eylemlerle birlikte, FİZİKSEL olarak da yaralama ve öldürme vb gibi eylemler olarak yer almıştır...
Haksız mahkumiyetler de birer "yargısız linç" ve haksız idamlar ise birer "yargısız infaz"dır aslında..Bunlar da küçümsenmemesi gereken ciddi vakalardır..Bunları da, yargısız linç ve infaz tanımlamalarında ele aldık..
1) SÖZLÜ olarak yapılan yargısız linç ve infaz eylemi..
* Hedef alınan kurban kişi/kişilerin,görüldükleri ve/veya bulundukları yerde /sosyal medyada, karalama,küçük düşürülmesi ve üzerlerine herhangi bir suçun isnat edilmesi vb gibi suç eylemleridir..
DÜŞÜNÜNCE : "Sosyal medyada (özellikle de internette) sözlü olarak artan yargısız linç ve infaz terörüne bas bas bağıran,eleştiren "kamuoyu ve siyasiler", acaba neden bu yargısız linç ve infaz terörü"nün fiili olarak, sokaklarda siviller tarafından gerçekleştirilmesine sessiz kalıyor ve hatta bunları alkışlıyorlar? Bu çifte standart niye?"😕
Dedikodu da yargısız linç ve infazdır aslında..
* Dedikodu gerçeği : "Hemen herkes dedikodu yapıyor,dedikodu yapılmayan yer kalmadı gibi hemen her evde bir dedikodu eylemi var hatta dedikodu ile geçimlerini sağlayan kişiler bile olabiliyor, örneğin medya da bu çok fazla gibi gözüküyor..Siyasilerin de bundan geri kalan bir yanı yok.. Dedikodu yapmayan kaldı mı ki?" 🙄
Özellikle de TV ve internet ortamında,sosyal medyada suçlu olsun/olmasın hedef alınan insanları "karalama,küçük düşürme,suçlama" vb gibi eylemlerin yapılması, normal yaşamda da bir/birden fazla kişinin biraraya gelip-kendi aralarında birbirlerine dedikodu konuşmalarına (anlatmalarına) benzer..
Son zamanlarda tv kanallarının çeşitli programlarında ve hatta haber programlarında bile, spiker ve sunucular başta olmak üzere yayınlara katılanlar tarafından ve giderek artan birilerini karalama,küçük düşürme üzerine kurulu, dedikodu eylemlerinin yapılabildiği görülüyor..Program ve haber mi yapıyorlar yoksa dedikodu mu yapıyorlar belli bile değil..
Sosyal medyadaki "yargısız linç ve infaz" dedikodusunu yapanlar toplum,kamuoyu ve yargı tarafından bilinirken (tespit edilirken), sokaktaki bireylerin kendi aralarında yaptıkları ve etrafa gizli bir şekilde yayılan "yargısız linç ve infaz" dedikodusunu yapanlar ise tam olarak bilinememektedir..Tespit edilebilmesi için uzun bir araştırmaya ihtiyaç olunabilir ancak bu da çok zor gibi gözüküyor..Ancak "itiraflar" veya "iftiralar/yanlış hedef göstermeler" herşeyi olumlu/olumsuz yönde değiştirebilir..Bunların hangisinin sahici olduğunu bilebilmek ise çok zor olabilir..Bunlara da çok dikkat edilmesi gerekiyor..
* "Aslında dedikoduların asıl nedeni; ""Balık baştan kokar" misali,siyasiler ve medya ahlaki açıdan bozuksa,bozulmuşsa, toplum da o oranda ahlaki açıdan bozukluk gösterebiliyor.."
2) FİZİKSEL olarak yapılan yargısız linç ve infaz eylemi..
* Hedef alınan kurban kişi/kişilerin görüldükleri ve/veya bulundukları yerde el,ayak,tekme,yumruk,tokat ile yada taş,sopa,bıçak,silah vb gibi meteryallerle saldırarak, (kurban kişi/kişileri) ciddi bir şekilde YARALAMA / ÖLDÜRME üzerine kurulu suç eylemleridir..Ancak bu eylem de GÖZALTI ve TUTUKLAMA gibi durumlarda olabiliyor..Burada hedef kurbanlara "SÖZLÜ" linç ve infaz eylemleri de yapılabilmektedir..
I1) YARGISIZ LİNÇ VE YARGISIZ İNFAZ EYLEMİ,KİM/KİMLER İÇİN YAPILIR?
Yargısız linç ve yargısız infaz eylemleri, genellikle suçlu olarak görülen kişi/kişilere yapılırken, sözlerinden,davranışlarından vb şeylerden dolayı beğenilmeyen,hoşlanılmayan/önlerine engel olduklarını düşündükleri kişi/kişilere karşı da yapılabiliyor..
Kısaca;
-------
1) Genellikle suçlu olarak görülen kişilere yapılır..Ancak bu kişilerin büyük çoğunluğu genellikle iftiraya uğrayan /yanlış anlaşılmalara kurban giden masum/savunmasız kimseler olabiliyor..
2) Sözlerinden,davranışlarından vb şeylerden dolayı beğenilmeyen,hoşlanılmayan /önlerine engel olduklarını düşündükleri kişi/kişilere karşı da yapılabiliyor..
I2) YARGISIZ LİNÇ VE YARGISIZ İNFAZ EYLEMİNİ, KİM/KİMLER YAPAR?
Genellikle "Yargısız Linç" eylemini "Siviller" yaparken, "Yargısız İnfaz" eylemini Devlet oteritesi güçler gizli bir şekilde yerine getirebilmektedir..Ancak bu yargısız linç ve yargısız infaz eylemlerini,hem siviller hem de devlet güçleri BİRLİKTE /AYRI AYRI olarak da gerçekleştirebilmektedir..
* Sivillerin, "yargısız linç ve infaz" eylemlerini gerçekleştirmesi iki şekilde gerçekleşebilir;
I2.1) Kişilerin, (eylemin gerçekleşeceği anda) anlık olarak /anlık olmayan (daha önceden anlaşılarak) bir araya toplanıp-grup kurması (örgütlenmesi,çeteleşmesi) ile gerçekleşen bir yargısız linç ve/veya yargısız infaz eylemi..Anlık çeteleşmeler,genellikle kendiliğinden oluşabilirken,birilerinin yönlendirmeleri ile de oluşabilmektedir..
I2A) SİVİL ÇETELEŞMELER
Örgütlenme/çeteleşme, uzun süreli faaliyetleri olan her türlü çete,mafya yapılanmaları vb gibi "sivil suç örgütleri"ni de kapsadığı gibi, normal sıradan vatandaşların,kişi/kişileri sözlü/fiili "linç etmek,infazlarını gerçekleştirmek" gibi suç eylemi için bir araya gelip-grup kurmalarını da kapsar..(Birisini yargısız linç ve infaz etmek için toplanan "öfkeli kalabalık-sivil linç ve infaz çetesi" örneği..)
Kısaca;
--------
a) Önceden tasarlanarak uzun süredir faaliyette ve yasadışı olan "çete ve mafya" gibi "suç örgütü" yapılanmaları, silahlı/silahsız sivil çeteleşmelere örnektir..
b) Sivillerin, birilerini yargısız linç ve infaz etmek için biraraya gelerek anlık olarak /anlık olmayan (önceden tasarlayıp) oluşturdukları gruplaşmalar da silahlı/silahsız sivil çeteleşmelere örnektir..
Bu durumda olan normal sıradan (sivil) vatandaşlar,sebep ne olursa olsun, haklı da olsalar, eğer bir/birden fazla savunmasız kişiyi sözlü/fiili linç etmek,infazlarını gerçekleştrmek için biraraya gelip-grup kuruyorlarsa, bu resmi suç örgütleşmeye/çeteleşmeye girer.. (Şiddet eylemi yapan öfkeli kalabalık örneği..)
I2B) HANGİ ÖFKELİ KALABALIK, SİVİL LİNÇ VE İNFAZ ÇETESİDİR?
ÖFKELİ KALABALIK TANIMLANMASI
Öfkeli kalabalığın genel anlamı : "Bir şeye kızan-öfkelenen birden fazla kişinin (kişilerin) biraraya gelip gurup kurarak-kalabalık oluşturmasıdır.."
Bu genel anlamın da,üç anlamı vardır;
I2B.1) Sebep ne olursa olsun, SİLAHSIZ VE SAVUNMASIZ kişi/kişileri linç ve infaz etmek için biraraya gelip-gruplaşan kalabalığa, linç çetesi /linç ve infaz çetesi denebilir..
Bu sebepler ise 3 nedenden dolayı olabilir;
a) Linç ve infaz edilen kişi/kişiler,toplumda onaylanmayan herhangi bir olay/vaka öncesinde bir suç işlemiş olabilirler.. (Doğruluğu adli birimlerce kanıtlanmamış da olabilir)
b) Linç ve infaz edilen kişi/kişiler,toplumda onaylanmayan herhangi bir olay/vakanın şüphelileri olup-yanlış anlaşılmaya düşmüş olabilirler.. (Doğruluğu adli birimlerce kanıtlanmadan..)
c) Linç ve infaz edilen kişi/kişiler, kendilerini linç ve infaz eden öfkeli kalabalığın içinden bir/birden fazla kişinin (çekememezlik,çıkar hesapları,hırsızlık,gasp vb gibi suç unsurlarını yapabilmek /daha önceden işlemiş oldukları suçların üzerini örtebilmek vb için) ağır iftirasına uğramış olabilir..
KISACA ;
"Sebep her ne olursa olsun, SİLAHSIZ VE SAVUNMASIZ kişi/kişileri linç ve infaz etmek için biraraya gelip-gruplaşan herhangi bir kalabalık, linç çetesi /linç ve infaz çetesi olarak değerlendirilir.."
Öfkeli kalabalığın "linç ve infaz çetesi" haline gelmesi yukarıda anlatıldığı gibidir;
"Herhangi bir sebeple kişi/kişilere şiddet uygulamak (yargısız linç ve infaz etmek) için anlık olarak /anlık olmayan-önceden planlanarak, toplumdan bazı kişilerin biraraya gelip grup kurarak kalabalık oluşturmasıdır, linç çetesi /linç ve infaz çetesi.."
I2B.2) Kendilerini /savunmasız başkalarını savunmak ve korumak için, SİLAHLI ve/veya SİLAHSIZ ve/veya GÜÇLÜ olan bir/birden fazla kişilere karşı, topluluktan bazı kişilerin biraraya gelip-grup kurarak kalabalık oluşturmasıdr.. Bu durumda olan kalabalığa linç çetesi /linç ve infaz çetesi tanımlaması yapılamaz..
Kendilerini /savunmasız olan başkalarının canını korumak ve savunmak amacıyla bir toplanma (kalabalık) olduğu için bu kalabalık, "meşru müdafa" hakkına tabii olabilir..Ancak bunun çok iyi tespit edilmesi lazım ki bu durum çok suistimale açık olabilen bir durumdur..
Örneğin; Silahlı ve/veya silahsız ve/veya güçlü olan kişi/kişiler,suç işleseler dahi eğer silahlarını bırakıp-teslim olmuşlarsa ve buna rağmen öfkeli kalabalık, teslim olup-savunmasız kalan kişi/kişileri linç ve infaz etmeye çalışırsa, bu öfkeli kalabalık birer linç çetesi /linç ve infaz çetesi haline dönüşebilir.."Meşru Müdafa" hakkı bu durumda ortadan kalkabilir..
Başka bir örnek ise,özellikle de silahlı kişi/kişilerin bir komploya,iftiraya uğraması olabilir..Bunu zaten yukarıda özellikle silahsız-savunmasız kişiler için anlatmıştık ancak silahlı kişilerde zaman zaman bu şekilde komplolara,iftiralara maruz kalabiliyorlar..Bu da başka bir gerçek..
I2C) GÜÇLÜ (ve/veya Silahsız) VE SİLAHLI TANIMLAMALARI
* Tanımlamadaki "SİLAHLI" tanımının da 2 tanımı bulunabilir;
a) Meteryal silahlar..
b) Bedensel silahlar.. (Bedensel silahları,GÜÇLÜ tanımlamasında değerlendirebiliriz..)
METERYAL SİLAHLAR ; Her türlü ateşli (silah,tüfek vb),kesici (bıçak,cam vb) ve sert cisimler (taş,demir,sopa vb) başta olmak üzere, insan canına her bakımdan zarar verebilen tüm meteryaller, silah olarak tanımlanabilir..
BEDENSEL SİLAHLAR ; Bir insanın kendi vücut bütünlüğüne ait bazı organlarıdır.. Bunlar
A) eller-dirsekler (tokat atmak,yumruk atmak,dirsekle vurmak,parmak sokmak,ittirmek vb)
B) ayaklar-dizler (tekme atmak,dizle vurmak,ittirmek vb)
C) ağız-dudak-dişler (şiddetli bağırmak "kulakları sağır etmek,kalp krizine sebep olmak vb", birisini dudakla öperek cinsel tacizde bulunmak,dişlerle ıssırmak vb)
D) kafa (birisine kafa atmak,kafa ile ittirmek vb)
E) cinsel bölgeler ;
-erkek penisi (birisine cinsel saldırıda bulunup-tecavüz etmek,taciz etmek)
-kadın vajinası (birisine "daha çok erkek çocuklara yönelik" cinsel saldırıda bulunup-tecavüz etmek,taciz etmek vb)
-kadın memesi (birisine cinsel saldırıda bulunup-taciz etmek,birisini boğmak "ör.bebek ve çocukların ağız ve burunlarını memeler ile kapatarak boğmak", herhangi bir kazaya sebep olmak (fiziksel temas olmadan) vb)
..ile her bakımdan insan bedenine zarar verebilen vücut organları da, birer silah olarak değerlendirilebilir..
BİR BİLGİ : "Her insanda "bedensel silahlar" vardır ancak bir insanda "bedensel silahlar"ın olması, o insanın GÜÇLÜ ve SİLAHLI olduğu anlamına gelmez.."
"Güçsüz,zayıf ve savunmasız kişiler, her zaman meteryal /bedensel silahlı GÜÇLÜ kişilerin hedefi olabilirler.. Burada önemli olan, kimin GÜÇLÜ kimin GÜÇSÜZ olduğunu iyi kavrayabilmek,tespit edebilmektir.."
* Tanımlamadaki "GÜÇLÜ" tanımındaki kişi/kişiler ise meteryal silahlı/silahsız da olabilirler..Örneğin meteryal silahsız bir kişinin ,eşini (el ve ayaklarını kullarak tekme,tokat vb ile) öldüresiye dövmesi, o kişiyi "bedensel silahını kullanan güçlü kişi" olarak gösterebilir..
Burada "el ve ayaklar", birer "silah" olarak değerlendirilebilir..Çünkü, "el ve ayaklar" kullanılarak, savunmasız başka insanların vücut bütünlüğüne zarar verilmekte hatta canına kastedilebilmektedir..Bu nedenle "el ve ayaklar" bedensel bir silah olarak ele alınabilir..
Hatta öyle ki tecavüz vakalarında "erkek penisi" dahi bir "silah" olarak değerlendirilebilir..Aynı durum kadınlar için de geçerlidir..Tecavüz vakalarında, tecavüz sanığı kadınsa, "kadın vajinası"da birer silah olarak değerlendirilebilir..
Bu durumu şöyle açıklayabiliriz;
Bir kişi meteryal silahlı olmasa dahi, kendi vücut bütünlüğüne ait bazı organlarını kullanarak (Bedensel Silahlar ile) kendisinden daha güçsüz ve savunmasız başka bir insanın vücut bütünlüğüne zarar verebiliyor ve hatta onun canına kastedebiliyor ise, kişinin kendi vücut bütünlüğüne ait olan bu organlar da birer silah olarak değerlendirilebilir..
Birisine ciddi zarar vermek ve hatta canına kastetmek için "meteryal ve bedensel silahlı" olan bir/birden fazla kişiyi durdurmak,herkesin birinci görevidir ve bu meşru müdafaya girebilir..Ancak bunun şartlarının kesin oluşması gerekebilir.. Özellikle de "bedensel silahlar"la ilgili çok suistimal olabilir..
ÖRNEĞİN, elinde herhangi bir meteryal silah olmayan yani SİLAHSIZ bir/birden fazla kişiyi durdurmak için ,bu kişi/kişilerin bir/birden fazla kişiye ciddi zarar veriyor ve hatta canına kastetiyor olması şartının oluşması gerekebilir.. Örneğin iki kişi arasında hangisinin daha güçlü olduğunu (yani ilk önce hangisinin kötü bir fiil yapabileceğini) kestirebilmek oldukça zor olabilir..Ancak bazı olaylar,anlık olarak kesinleşebilir..
Örneğin silahsız bir kişinin ,eşini (el ve ayaklarını kullarak tekme,tokat vb ile) öldüresiye dövmesi anında, bir/birden fazla kişi, buna müdahale ederek, hayati tehlikesi olan savunmasız madur kişi/kişileri kurtarabilirler..Bu meşru müdafadır..
Şartın oluşması "anlık" olabildiği için ,olaya müdahale edebilecek kişi/kişilerin, o anlık zaman dilimini çok iyi tespit ve analiz edebilmesi gerekebilir..Ortada gözle görülen "tokat,yumruk,tekme vb" gibi eylemler varsa, buna derhal müdahele edilmelidir, çünkü insan hayatının tehlikesi söz konusudur.. Ancak ortada gözle görülmeyen ve sadece kişilerin birbirlerini sözlü tartışmalarından oluşuyorsa, buna müdahale edilmeyebilir..Ancak burası çok kritik bir andır,durumdur..
Bu tür sözlü tartışmalar hemen her insanoğlunun yapısında olan bir durum olabildiği için,olayların gidişatını kestirebilmek zor olabilir.. SÖZLÜ TARTIŞMALAR,FİİLİ SALDIRILARA,KAVGALARA DÖNÜŞÜRSE o zaman bunlara derhal müdahele edilebilir..Sözlü tartışmaların,ne zaman fiili sataşma,saldırı,kavgalara dönüşeceğini kestirmek ise oldukça çok zordur..Dikkatli olmak ve olayları iyi analiz etmek gerekir..
I2B.3) Herhangi bir şeye kızan,öfkelenen kişilerin, bu kızdıkları şeyi şiddet içermeyen ve sadece protesto etmek ve/veya kendisinin/başkalarının haklarını savunmak için biraraya gelip grup kurarak kalabalık oluşturmasıdır..(toplanma,yürüyüş,gezi vb)
Örneğin herhangi bir şeye kızmak,siyasi hakların ve özgülüklerin kısıtlanması vb gibi hakları savunmak için sokak,meydan vb gibi yerlerde toplanıp-şiddet içermeyen protestolarını yapmak,yürüyüş yapmak,haklarını savunmak vb buna örnektir diyebiliriz.. Şiddet içermediği için bu öfkeli kalabalığa "sivil linç ve infaz çetesi/çeteleri" denemez..
Ancak bu tür toplanmalar,zaman zaman da suistimal edilerek,toplanmalar şiddet eylemlerine dönüşebiliyor..Örneğin;
a) Toplanmalardaki şiddet eylemleri, bazen güvenlik birimlerinin müdahalesi ile toplanmalara izin verilmemesi nedeniyle olabiliyor..Ancak genellikle bu durumda şiddet daha az hatta yok denebilecek kadar az olabiliyor..Aralarına kötü niyetli kimseler girmediği sürece..
b) Bazen de topluluk içerisine sızan kötü niyetli kişi/kişiler tarafından bilerek-bilinçli olarak toplanmalar şiddet eylemlerine dönüştürülebiliyor..Bu şiddet eylemlerindeki amaç ise genellikle toplanma amacını provakovite etmek,ortalığı karıştırmak,kan dökmek,toplananları terörist,anarşist olarak damgalamak vs vs olabiliyor..
Ancak normalde şiddet içermeyen ve sadece protesto etmek ve/veya haklarını savunmak için biraraya gelip grup kurarak kalabalık oluşturan ve sonradan provikite edilerek toplanmayı şiddet eylemleri ile sabote edilmesi, toplanan topluluklara "linç çetesi /linç ve infaz çetesi" tanımlaması yapılmasını sağlamaz..
İ) SİYASİ ÇETELEŞMELER
Ayrıca siyasi görüşü olsun/olmasın, birilerini linç ve infaz etme eylemi için biraraya gelen, "siyasi partiler ve meclis üyeleri (milletvekilleri)" de dahil, "vakıf,dernek,sendika" vb gibi sivil toplum örgütleri (STÖ)de buna dahildir.. Siyasi kimlikleri ve işledikleri suçlar nedeniyle yasadışı olan "gerilla ve terör" yapılanmaları da bu çeteleşmelere dahildir..
Kısaca;
--------
a) Özel ve tüzel kişiliklere sahip (siyasi partiler,meclis üyeleri(vekiller),vakıflar,dernekler,cemaatler,sendikalar,bağımsız işçi ve çalışan gruplar vb gibi STÖ'lerde dahil) buralara üye/görevli olan-olmayan /birlikte hareket eden tüm siyasi kimlikli kişilerin, birilerini yargısız linç ve infaz etmek için biraraya gelerek oluşturdukları gruplar,silahlı/silahsız siyasi çeteleşmeye örnektir..
b) Siyasi kimlikleri ve işledikleri suçlar nedeniyle yasadışı olan "gerilla ve terör" yapılanmaları da, silahlı/silahsız siyasi çeteleşmelere örnektir..
I2.2) Tek bir kişinin, başka bir kişiye/kişilere karşı gerçekleştirdiği yargısız linç veya yargısız infaz eylemidir..Bu eylemleri (linç ve infaz eylemini) tek bir kişinin gerçekleştirmesi,durumun tespitine göre değişebilir..Tek kişilik örgütlenme/çeteleşme olmaz ama herhangi bir çeteye/örgüte üye olma durumu söz konusu olabilir..Yanlış anlaşılma, intikam alma vb gibi kişisel saldırılar şeklinde de olabilir..Bireysel olarak mı yoksa örgütsel olarak mı saldırıldı,bunlar araştırılması gereken olaylardır.. Birilerini linç ve infaz etmek için grup kuran kişilerin ise böyle "yanlış anlaşılma,intikam alma" gibi bahaneleri olamaz..
J) DEVLETİ KARALAMA,SUÇLAMA..
Siviller de dahil ve özellikle de siyasi örgütlenme/çeteleşmelerde yapılan çoğu "yargısız linç ve infaz" eylemlerinin sonuçları genellikle, devlet oteritesinin üzerine atılabildiği için, bu "yargısız linç ve infaz" eylemlerini gerçekleştirenin "devlet" olduğu algısı oluşabiliyor..Böyle bir algıyı yaratan sivil/siyasi örgütlenme/çeteleşmeler, daha çok gerilla,mafya ve terör yapılanmaları olabilirken, örgütsel olarak/tek başlarına hareket eden siyasi kimlikli meclis içi/dışı siyasi partiler,vekiller ve/veya diğer STÖ'lerdeki kişi/kişiler de olabiliyor.. Sırf devlet oteritesini küçük düşürmek,karalamak amacıyla "yargısız linç ve infaz" eylemlerini gerçekleştirebiliyor ve bu eylemleri sanki "devlet"in yapmış olduğu algısı oluşturulabiliniyor..Yada bu tür eylemler çoğu zaman da bir "sır perdesi" olarak kalabiliyor..
K) ELEBAŞLARI VE TETİKÇİLER
K1) SİVİL VE SİYASİ ÖRGÜTLENME/ÇETELEŞMELERDE ELEBAŞLARI VE TETİKÇİLER
Sivil ve siyasi örgütlenme/çeteleşmelerde, hem siyasi/devlet hem de sivillerin açık/gizli bir şekilde yapabilmiş oldukları "yargısız linç ve infaz" eyleminde, bu suç eylemini yapabilecek "suç işlemeye müsait" bazı kişilerin TETİKÇİ olarak kullanılmaları da söz konusu olabiliyor..Bunları hemen aşağıda "DEVLETLERİN TETIKÇILERI" kısmında okuyabilirsiniz..Aynı eylemler,siviller için de geçerlidir..Tekrar yazmaya gerek yoktur..
Kullanılan kişiler TETİKÇİ,bunları organize eden (kullanan) kişiler ise ELEBAŞI olarak ele alınabilir..Hem sivil de hem de siyasi/devlet oterisinde, ELEBAŞLARI ve TETİKÇİLER maalesef çok sayıdadır..
* Sivildeki elebaşları ve tetikçiler (sıradan olan/olmayan vatandaşlar,siyasi partiler,cemaatler,silahlı-silahsız örgütler ve çeteler,vakıflar,dernekler vb diğer sivil toplum örgütleri gibi suç işlemeye müsait tüm sivil kişiler) vb örnek gösterilebilir..
* Resmi görevli elebaşları ve tetikçiler (siyasiler(vekiller),devlet oteritesi,polis,asker,jandarma,bekçi,güvenlik görevlisi,tutuklular,gardiyanlar vb gibi suç işlemeye müsait tüm devlet mmemurları) vb örnek gösterilebilir..
K2) DEVLETLERİN TETİKÇİLERİ..
Devlet oteritesinin, "yargısız linç ve infaz" eylemlerini gerçekleştirmesi ise iki şekilde gerçekleşebilir;
1) Genellikle devlet oteritesinin kendisi yapabiliyor..Ancak bazen/çoğu zaman da Meclis içi /dışındaki siyasi partiler,siyasiler,meclis üyeleri (vekiller) ve devlet kurumlarında görevli "suç işlemeye müsait" devlet memurları da, "DEVLET GÜCÜNÜ" kullanarak ya örgütlenerek /tek başlarına hareket ederek, kişi/kişilere karşı yargısız linç ve infaz eylemlerini gerçekleştirebiliyorlar..
Devlet oteritesi genellikle,toplum ve ülke güvenliği için risk oluşturabilecek tehlikeli kişiler için yargısız linç ve infaz eylemlerini gerçekleştirebiliyor..Ancak çoğu zaman da devlet içindeki "yolsuzluklar,kirli işler,gizli faali meçhul cinayetler" vb gibi suç unsurlarını araştıran kişiler için de hem sözlü hem de fiili olarak yargısız linç ve infaz eylemleri gerçekleştirilebiliniyor..
Devlet oteritesi, FİZİKİ temas gerektiren fiili yargısız linç ve infaz (öldürme) eylemlerini genellikle istihbarat ajanlarına yaptırabiliyor..Zaman zaman da devlet kurumlarında görevli örneğin güvenlik birimlerinde "kirli polis,kirli savcı,kirli hakim,kirli memur" vb gibi suç işlemeye müsait üniformalı/üniformasız resmi ünvanlı kişilere de yaptırılabiliyor..
K3) SİVİLDEKİ TETİKÇİLER (SUÇ İŞLEMEYE MÜSAİT KİŞİLER)
Yada sivildeki suç işlemeye müsait kişiler seçilerek, hedefteki kişi/kişilere karşı yargısız linç ve infaz eylemleri yaptırılabiliniyor.. Sivildeki suç işlemeye müsait kişiler, genellikle "suç işlemeye müsait" cezaevi içerisinde bulunan tutuklular/gardiyanlar yada dışarıda önceden serbest bırakılan tutuklular/gardiyanlar olabilirken; çoğu zaman da (aşırı milliyetçi,dinci,solcu,ulusalcı vb gibi) siyasi faaliyetleri olan/olmayan siyasi partilere yakın olan/olmayan bir takım vakıf,dernek,sendika vb gibi sivil toplum örgütlerinin içerisinden, suç işlemeye müsait kişilerden oluşabiliyor..Bunlar genellikle akli dengesi yerinde olmayan ancak suç işlemeye müsait kişiliklere sahip olabiliyor..
K4) CEZAEVLERİNDEKİ TETİKÇİLER (TUTUKLULAR,GARDİYANLAR)
Cezaevleri içinde ve/veya dışında gerçekleşen yargısız linç ve infaz eylemleri iki şekilde gerçekleşebiliyor;
a) Cezaevi içerisinde "istenilmeyen (hedef seçilen)" kişilerin "linç ve infaz edilmesi" eylemleri, suç işlemeye müsait tutuklular /cezaevinde görevli gardiyanlar tarafından yapılabiliniyor..Linç ve infaz edilen hedefteki kişilerin intihar edilmesi vakasına, "intihar süsü" verilmesi de bu eylemlerde en çok kullanılan bilindik taktiklerden birisi olabiliyor..
b) Cezaevi dışında da "istenilmeyen (hedef seçilen)" kişilerin "linç ve infaz edilmesi" eylemleri, yine suç işlemeye müsait tutuklular /cezaevinde görevli gardiyanlar tarafından yapılabiliniyor..Tutuklu ve gardiyanların dışarıda bu eylemleri yapması, faali meçhul cinayetlerin de oluşmasına zemin hazırlayabiliyor..
K5) KAMU GÖREVLİSİ TETİKÇİLER..
2) Devlet oteritesinden bağımsız hareket eden "devlet memurları" tarafından yapılan bir eylemdir..Bunlar genellikle örneğin "kirli polis,kirli savcı,kirli hakim /kirli memur" vb gibi sıfatlara sahip,"DEVLET GÜCÜNÜ" kullanabilen, suç işlemeye müsait devlet görevlileri olabiliyor..Sivildeki suç işlemeye müsait kişilerin kullanılması (sivil tetikçiler) ile cezaevleri için belirtilen eylemlerde kullanılanlar da (cezaevi tetikçileri), buradaki "devlet gücünü" kullanarak bunları organize eden "devlet memurları" için de geçerlidir.. Bunların işledikleri "yargısız linç ve infaz eylemleri",toplumda sanki bunları "devlet işliyormuş" gibi bir algı da yaratabiliyor..
İşte bunların hepsine "DEVLETLERIN TETIKÇILERI /DEVLET GÜCÜNÜ ELİNDE BULUNDURANLARIN TETIKÇILERI"de diyebiliriz..Devletin kendilerine bir takım vaatler sunması ve/veya kendilerini,ailelerini/sevdiklerini çeşitli tehtidler edilmesi ile bu kirli eylemleri gerçekleştirebiliyorlar.. Çoğu zamanda öldüremedikleri kişilerin üzerlerine çeşitli suçlar isnat ederek,kişiler karalanıyor ve/veya hapse atılabiliyor..TETİKÇİLER,sosyal medyada da faaliyet gösterebiliyor..
L) KOLLUK KUVVETLERİ VE GÜVENLİK BİRİMLERİNİN "GÖREV BAŞINDA" ÇETELEŞMESİ..
"Yargısız linç ve infaz" eylemlerini,devletin "kolluk kuvvetleri ve sivil güvenlik birimleri" de yapabiliyor.."Polis,asker,jandarma,bekçi" gibi devletin kolluk kuvvetleri ile sivildeki "özel güvenlik görevlileri".. Örnek vermek gerekirse,tıpkı ABD'de özellikle de görev başındayken suçluları/şüphelileri yakaladıkları halde savunmasız bırakılan kişilere (özellikle de "zenci" insanlara karşı) "yargısız linç ve infaz" eylemlerini gerçekleştiren bir/birden fazla polislerin biraraya gelmesi gibi bir eylem gösterilebilir..
Görev başında bulunan "polis,asker,jandarma,bekçi" gibi devletlerin kolluk kuvvetleri ile sivildeki "özel güvenlik görevlileri"nin, suçluları/şüphelileri yakaladıkları halde savunmasız kalan kişilere karşı "yargısız linç ve infaz" eylemlerini gerçekleştrebilme durumlarıda olabiliyor..
Devletin kolluk kuvvetleri ile sivil özel güvenlik elemanlarının, görev başında olsalar dahi, suçluları/şüphelendikleri kişi/kişileri yakaladıkları halde kişileri savunmasız bırakmalarına rağmen, savunmasız kişilere karşı "yargısız linç ve infaz" eylemlerini gerçekleştirmelerinin 3 şekli olabiliyor;
a) "Yargısız linç ve infaz" eylemi anında, kolluk kuvvetleri ve/veya güvenlik birimleri eğer birden fazla ise ve bu eylemi birlikte yapıyorlarsa, bu birliktelik bir örgütlenme/çeteleşmeye girebilmektedir..
b) Eylemi tek bir kişi yapıyorsa ve yanında da başka görevliler varsa ve buna da müdahele etmiyorlarsa, bu da bir örgütlenme/çeteleşme örneğidir..Sessiz kalmak,buna müdahele etmemek de,aynı yargısız linç ve infaz eylemini, sessiz kalan ve müdahalede bulunmayan kişilerin de yaptığı anlamına gelebilir..
c) Eylemi tek bir kişi yapıyorsa ve yanında da başka görevli yoksa, bu da "tek kişilik linç ve infaz" eylemine girebilir..
M) DEVLETİ SUÇLAMAK,KARALAMAK İÇİN YAPILAN LİNÇ VE İNFAZLAR..
Yukarıda bir örneğini anlattık,tekrar vurgulayalım..Devleti karalamak,küçük düşürmek ve suçlamak için "yargısız linç ve infaz" eylemleri de, siyasi kimlikli olan/olmayan kişi/kişiler tarafından da gerçekleştirilebiliniyor..Bunlar genellikle gerilla,mafya ve terör yapılanmaları vb gibi "suç örgütleri" olabilirken, örgütsel olarak /tek başlarına hareket eden siyasi kimlikli olan/olmayan meclis içi/dışı siyasi partiler,vekiller ve/veya diğer STÖ'lerdeki kişi/kişiler de olabildiği gibi bağımsız hareket eden kişiler de olabiliyor..Bu tür eylemler çoğu zaman da bir "sır perdesi" olarak kalabiliyor..Ne devletin üzerine atılıyor ne de bu eylemlere sahip çıkanlar olabiliyor..Bu durumda olupda öldürülen insanların sayısının tahminlerden bile çok fazla olabileceğini söyleyebiliriz..
KISACA;
-------
"Yargısız linç ve infaz" eylemleri hem sivil hem de devletin kendisi /devlet oteritesi güçler tarafından gerçekleştirilebiliyor..Bu yargısız linç ve infaz eylemlerini yaptıranlar ELEBAŞI,yapanlar ise TETİKÇİ /anlık/anlık olmadan örgütlenerek hareket eden ÇETE elemanlarıdır,diyebiliriz..Elebaşları,tetikçiler ve çeteleşmeler, hem sivillerde hem de siyasi/devlet oteritesi güçlerde olabiliyor..
N) ÇETELEŞMELERDE ELEBAŞI VE TETİKÇİLER..
Hem sivil de hem de devlet içerisinde anlık/anlık olmayan (önceden tasarlanıp-uzun süreli olan) bir örgütlenme ve çeteleşmeler olabiliyor ve bu örgütlenme ve çeteleşmeler de,"ELEBAŞI" genellikle "lider" konumundaki kişi/kişiler; "TETİKÇİLER" ise "lider" konumundaki kişi/kişilerle birlikte hareket eden, lider etrafındaki tüm kişi/kişiler olabiliyor..Açık eylemlerde ELEBAŞLARI ile TETİKÇİLERİN kimlikleri tespit edilebilinirken, gizli eylemlerde ELEBAŞLARI ve TETİKÇİLERİN kimlikleri, gizli hareket ettikleri için bazen/çoğu zaman tespit edilemeyebilmektedir..
Kısaca;
-------
* Sivildeki elebaşları ve tetikçiler genellikle (sıradan vatandaşlar,siyasi partiler,cemaatler,silahlı-silahsız örgütler ve çeteler,vakıflar,dernekler vb diğer sivil toplum örgütleri gibi suç işlemeye müsait tüm sivil kişiler) örnek verilebilir..
* Resmi görevli elebaşları ve tetikçiler ise genellikle (devlet oteritesi,polis,asker,jandarma,bekçi,güvenlik görevlisi,tutuklular,gardiyanlar,siyasiler(vekiller) vb gibi suç işlemeye müsait tüm devlet mmemurları) örnek verilebilir..
O) SİVİLLERİN "LİNÇ VE İNFAZ ÇETESİ" KURMASI..
Sivillerin,birilerini linç ve infaz etmek için biraraya gelip-grup kurması "çete kurmak"tır..En azından ABD'de bu,bu şekilde değerlendiriliyor..(linç çetesi/çeteleri gibi)
TDK'ya göre ÇETE;
1) Yasa dışı işler yapmak veya etrafındakileri korkutmak amacıyla bir araya gelmiş topluluk.
2) Ordu birliklerinden olmayan silahlı küçük birlik.
Çeteleşmek ise; "Çete durumuna gelmek" demektir.." (5)
Google'ın Arama Sözlüğüne göre ÇETE;
1) kötü bir amaçla bir araya gelmiş birkaç kişilik topluluk.
2) ordu birliklerinden olmayan, genellikle gönüllü sivil halktan oluşan silahlı küçük birlik " (Google)
Hem TDK hem de Google Sözlüğüne göre ÇETE kavramına baktığımızda;
1) Yasadışı işler yapmak,etraflarındakileri korkutmak ve/veya kötü bir amaçla bir araya gelen topluluktan bahsedilmektedir..Bu daha çok "sivilleri" çağrıştıran bir "çete" örneklemesidir..Siviller, kötü bir amaçla biraraya geliyorsa,bu durum çeteleşmeyi işaret eder..(SİVİL ÇETELEŞMELER)
SİVİL ÇETELEŞMELER ; normal sivil vatandaşların eylem anında/eylem öncesinden oluşturduğu anlık/anlık olmayan (önceden tasarlayarak oluşturdukları) gruplar ile ganster,mafya vb gibi önceden kötü faaliyetleri olan suç örgütlerinden oluşabiiliyor..
2) Ordu birliklerinden olmayan,gönüllü sivil halktan oluşan silahlı küçük birlikler ise genellikle GERİLLA ve TERÖR örgütü gibi çeteleşmelerdir ki bunlar genellikle ordu birliklerini,güvenlik güçlerini ve masum sivilleri hedef alırlar..
Ö) NEDEN YARGISIZ LİNÇ VE İNFAZ EYLEMİ, "TERÖR SUÇU" KAPSAMINDA OLMALI?
İşte nedenlerden biri bu yukarıda yazılan eylemlerdir.. Gerilla ve terör örgütlerinin işledikleri suç bakımından kapsamı belli olduğu için, bunların işlemiş oldukları suçların bir benzeri olan "yargısız linç ve infaz etme" eylemini, SİVİL ÇETELEŞME içerisinde olanlar da yapabildikleri için, bu sivil çetelerin de ,tıpkı gerilla ve terör örgütlerinin işlemiş oldukları suça karşılık verilen, "terör suçu" kapsamının da ,sivil çetelere de verilmesi gerekliliği görülüyor..En azından şimdilik ABD'de..
DÜŞÜNÜNCE : "Yargısız linç ve Yargısız infaz eylemlerini "mafya,çete,gerilla,terör" vb gibi yasadışı suç örgütleri yapınca, bu eylemler SUÇ olarak görülüyor.. Ancak bu kötü ve çirkin eylemleri siviller yapınca, bu eylemler nedense SUÇ olarak görülmeyebiliyor.."
P) GENEL TANIMLAMALAR (YARGISIZ LİNÇ VE YARGISIZ İNFAZ TANIMLALARI) HAKKINDA..
Yukarıda sivillerin ve devletlerin/siyasilerin, bu çirkin eylemleri nasıl yapabileceklerine dair tanımlamalar yer almaktadır..Yukarıda açıkladığımız ve tanımladığımız "yargısız linç ve infaz" eylemleriyle ilgili bilgiler, normalde bilinmeyen bilgiler ve tanımlamalar değildir.. Bunların büyük çoğunluğu bilinen tanımlamalar olabilirken, bilinmeyen yeni tanımlamalar da olabilir..Hem sivillerin hem de devletlerin ,savunmasız kişilere karşı işlemiş oldukları "yargısız linç ve infaz" eylemleri de zaten bilinmeyen birşey değildir..
Sosyal medyada,basılı (gazete,kitap,dergi vb) yayınlarda ve görsel (tv haber,program,dizi-sinema filimleri vb) yayınlarda, "yargısız linç ve infaz eylemlerinin nasıl yapılabildiğine dair" yazılıp-çizilenler ve gösterilenler çok sayıdadır..Özellikle de tv dizileri ve sinema filmlerinde "yargısız linç ve infaz" eylemlerinin nasıl yapılabildiğine dair görsel öğeleri görebilmek mümkündür..Buralardan çıkardığımız sounçlarla tanımlamalar biraz da hayal gücü kullanılarak elde edilmiştir..
Hem sivillerin hem de siyasi/devletlerin yapmış oldukları "yargısız linç ve infaz" eylemleri, maalesef tüm dünya ülkelerin de varolan ve gerçekleştirilen üzücü bir durumdur..Tabii ki tüm bu tanımlamaları yaparken "genel olarak" tanımlamalarda bulunduk ve herhangi bir ülkeyi ve kişileri hedef alarak da yapmadık..Dünyada varolan ve bilinen kirli bir düzeni ifade ettik.."Yargısız linç ve infaz" eylemlerini sadece siviller değil, resmi devlet görevlisi kişiler,siyasiler hatta devletlerin kendileri de yapabilmektedir..Maalesef bu yadsınamaz bir gerçektir..
R) DİZİ VE SİNEMA FİLMLERİNDEKİ "İNTİKAM,YARGISIZ LİNÇ VE YARGISIZ İNFAZ" TEMALARINDAN ÖĞRENDİKLERİMİZ..
"Dizi filmlerinde intikam tema'sı ile linç ve infaz arasındaki benzerlik (The similarity between lynching and execution, with theme of revenge in TV series )"
"Dizi ve Sinema filmlerindeki "intikam,yargısız linç ve infaz" üzerine kurulu yapımlar,senaryolar toplumlarda "yargısız linç ve infaz" eylemlerinin daha da çok artmasına sebep olmuştur ve olmaya da devam etmektedir.."
Özellikle de "intikam" öğeli yapımlar,toplumlardaki "yargısız linç ve infaz" eylemlerini daha da çok artırdığı görülüyor..Bunu günümüzde dahi sosyal yaşamda hemen her ortamda her yerde görebilmek de mümkündür.. "İntikam" öğeli/temalı dizi ve sinema filmleri, hemen hemen tüm dünya dizi ve sinema klasiklerinde de bulunur..Türk filmlerinde de "intikam" teması çok işlenir..
"İntikam" temaları, genellikle "suç işlendikten sonra,kötüleri cezalandırmak amacıyla yapılan bir suç eylemi"ni içerir..İntikam alanlar genellikle filmin ana kahraman karakterleridir..Zaman zaman kötüler de intikam alabilmede yer alabiliyor..
"İntikam" alma eylemi sadece kötüleri cezalandırmak amacıyla değil, masum ve savunmasız insanlara da yapılan "yargısız linç ve infaz" eylemlerini de içerebiliyor.."Kiralık katil" vb gibi öğeler de, bu işin başka ayrı bir suçsal yanı..
Hem ülkemizde hem de dünyadaki dizi ve sinema klasiklerinde işlenen "intikam,yargısız linç ve infaz ve kiralık katil" vb gibi temalar, dizi ve sinema sektörünün geliştiği dönemden beri yer almaktadır..Televizyonun icadı ve açık hava sinema salonlarının artması ile bu tür öğeli dizi ve filmler artınca, sokaklarda insanların birbirlerine olan "yargısız linç ve infaz" eylemlerinin de artmış olduğu görülebiliyor..
Dizi ve sinema filmlerinde özellikle de yargısız linç ve infaz temalarının olması, hem sivillerin hem de devlet gücüne sahip "devlet görevliler"in, bu "yargısız linç ve infaz eylemlerini nasıl yapabildikleri"nin bizlere gösterilmesi açısından da çok önemli bir yere sahiptir.. Bu yargısız linç ve infaz öğelerinden, bu kötü eylemleri "kimlerin yaptığı ve nasıl yaptıkları"na dair çok önemli detaylı bilgilere sahip olunabilmekte ve bizlere bu konularda önemli fikirler verebilmektedir..İşte bu yukarıdaki tanımlamalarda bu öğelerden elde edilen tanımlamalardır..
S) SİVİL LİNÇ VE İNFAZ ÇETELERİ
ANA KONUMUZ ; Daha çok sivillerin kendi aralarında "linç ve infaz çetesi" oluşturması ve savunmasız kişilere "yargısız linç ve infaz" eylemlerini yapmaları ve kamuoyu (STÖ'ler ve medya) ile devletlerin bu eylemleri adeta alkışlaması ve linç çetelerinin cezalandırılmaması ile ilgilidir..
Ş) YARGISIZ LİNÇ VE İNFAZ TERÖRÜ HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELER..
"Savunmasız insanlara herhangi bir suçlama yapılarak, onların yargısız linç edilmesi,öldürülmesi neyin belirtisi olabilir?"
Tabii ki bu "Yargısız Linç ve İnfaz Terörü"nün bir belirtisidir.. "Kişiler,suçlu da olabilirler ancak yargı tarafından suçu ispat edilene kadar sadece masumdurlar /şüphelidirler.."
Yargısız linç terörü ile yargısız infaz terörü, sadece masum insanlara değil, bir kişi suçlu olsa dahi,bu kişinin işlemiş olduğu suç eylemi bittikten /eylem bitmeden durdurulduktan sonra, o kişiyi "yakalama/eylemine mani olma-durdurma" eylemini gerçekleştiren diğer başka kişi/kişiler tarafından gerçekleştirildiğinde de geçerlidir..
T) OLMUŞ-BİTMİŞ KÖTÜ BİR EYLEMİN MEŞRU MÜDAFASI OLUR MU?
SORU : "Olmuş-bitmiş kötü bir eylemden sonra yakalanıp-savunmasız bırakılan kişiler, siviller (/devlet) tarafından yargısız linç ve infaz edilebilir mi?"
Normalde hukuk devletlerinde olmuş-bitmiş bir eylemden sonra yakalanan suçlu bir kişinin,yakalayan kişiler tarafından linç edilmeye çalışılması, "yargısız infaz ve linç terörünü" doğurur ki,bu da "kasten adam öldürme/öldürmeye teşebbüs" vb gibi ciddi suçların oluşmasına da neden olabilir..Hele de yargısız infaz ve linç edilen kişi/kişiler, gerçekten de masum iseler bu ceza ("idam" cezasına kadar gidebilen bir cezaya kadar) daha da ağırlaştırılabilir..
Ancak yukarıda da belirtildiği gibi hem sivillerin hem de devlet oteritesindeki görevli kişilerin, eğer bilinçli,taksirli vb olabilecek önceden planlı olarak tasarlanmamışsa, kendilerine (nefslerine) hakim olamaması nedeniyle, olmuş-bitmiş bir eylemden sonra yakalanıp,savunmasız bırakılan (suçlu/iftiraya veya yanlışlığa uğramış) kişilerin yargısız linç ve/veya infaz edilmesi de söz konusu olabilmektedir.."İntikam" temalı/öğelerinin bulunduğu dizi ve sinema filmlerinde olduğu gibi, maalsef gerçek hayatta da bunların bir benzeri çok sıkça yaşanabilmektedir..
Özellikte sivillerde (toplumda) "intikam alma"nın (yani yargısız linç ve infaz etmenin), en belli başlı ana sebepleri ; "kana kan,dişe diş" (kısasa kısas) ve/veya "namus cinayeti /namus intikamı" diye de tanımlanan ancak sonu ölümle biten/bitmeyen eylemlerdir..
1) Kana kan,dişe diş (kısasa kısas) eylemi ; "Bir kişinin, başka bir kişiye yapmış olduğu kötü eylemin aynısının, (eylemi yapan) o kişi üzerinde gerçekleştirilmesidir.."
Örneğin; "Sen bana tokat atarsan ben de sana tokat atarım! Sen benim kolumu kırarsan ben de senin kolunu kırarım! Sen benim sevdiğimi öldürürsen ben de seni/sevdiğini öldürürüm!"
2) Namus cinayeti /namus intikamı eylemi ; "Bir kişinin, başka bir kişiye yapmış olduğu kötü eylemin genellikle şiddet ve kan içeren eylemlerin, (eylemi yapan) o kişi üzerinde gerçekleştirilmesidir.."
Örneğin; "Sen benim sevdiklerime taciz/tecavüz edersen,ben de seni linç ederim /öldürürüm!"
- Her iki eylem genellikle belirtildiği şekilde sonlanabiliyor ancak kendilerine hakim olamayan bazı kişiler , yapılan kötü eylemin aynısını, hedefteki kişinin ailesi üzerinde de gerçekleştirebiliyor..
- Örneğin "tecavüz" eyleminde, aynı "tecavüz" eylemini kişiler ya hedefteki kişi üzerinde bunu gerçekleştiriyor /o kişinin ailesinden birine de tecavüz etmeye çalışabiliyor.."Öldürme" eylemlerinde ise "öldürme" eylemi gerçekleştirilebiliyor..
* Her ikisinde de "yaralama (zarar verme)" ve "öldürme" eyemleri olabiliyor.. Linç etme ve öldürme eylemi, daha önceden tanımlandığı gibi "el ve ayaklar ile (tokat,yumruk,tekme vb atmak) ve/veya sert ve kesici cisimlerle (sopa,taş,bıçak,çakı vb kullanmak) ve/veya ateşli silahlarla (tabanca ile ateş etmek vb) şeklinde olabiliyor..
- Her iki eylem genellikle ya eylemin yapıldığı o anda oluyor yada daha sonra yapılabiliyor ; "Senin lincini /infazını yanımdaysan şimdi yaparım, yanımda değilsen daha sonra yanımda olduğun/seni yakaladığım zaman yaparım.." gibi..
U) ABD'DE "YARGISIZ LİNÇ VE İNFAZLAR", TERÖR EYLEMİ OLARAK YASALAŞMASINA ÇALIŞILIYOR..
Devletler ve/veya toplumlar tarafından gerçekleştirilen "yargısız infaz ve yargısız linçler",açıkça "insanlara karşı işlenen bir terör hareketi" olarak görülmeye başlanmıştır..Günümüzde batı toplumunda özellikle de ABD'de bu "yargısız linç ve infazların, bir terör eylemi olarak yasalaşması" için bir mücadele veriliyor..
Suçlu olsun/olmasın, suçun olmadığı(yapılmadığı) bir zamanda (eylemsizlik zamanında),bir/birden fazla kişiye linç ve infaz eylemi gerçekleştirmek için toplanan birden fazla kişinin biraraya gelmesi,artık "çete" olarak ve yaptıkları eylemlerde "terör" eylemleri olarak değerlendirilecektir..Artık "yargısız linç ve yargısız infaz" gerçekleştirenlerin, "terör" suçlamasıyla yargılanmalarının önü açılıyor gibi gözüküyor..
Maalesef tüm dünyada varolan birşey..Türkiye'de bile özellikle de bireyler ve gruplar tarafından yapılan yargısız infaz ve yargısız linç girişimleri çok sayıdadır..Devletler bile bu yargısız linç ve infaz girişimlerine göz yumabilmektedir..Devlet oteritesinin (güvenlik birimlerinin) bu yapılan yargısız infaz ve linç girişimlerine ses çıkarmaması ve yargısız linç ve infaz girişimlerini gerçekleştirenlere karşı herhangi bir hukuki yaptırım yapmaması gibi örnekler,maalesef dünya genelinde çok sayıdadır..Ülkemizde de bunların örnekleri çoktur..
Ü) YARGISIZ LİNÇ VE YARGISIZ İNFAZ TERÖRÜNE ÖRNEK KURGULAMALAR..
Daha önce kurgusal bir hikayemizde geçen, "bir iftiraya /yanlış anlaşılmaya kurban giden masum bir adamın hikayesini" yayınlamıştık. BURADAN okuyabilirsiniz..
Şimdi buna benzer başka bir kurguyu , sizleri o masum adamın yerine koyarak,sizin bir köpeğe tecavüz edip-etmediğiniz tam olarak bilinmediği halde, buna rağmen yargısız bir linç hatta infaz edildiğinizi karakterize edelim..
Şimdi burada siz,sadece size verilen kurgularda anlatılanları, anlamaya çalışın..Kendinizi gerçekten de o kişi yerine koyun. Hissedin.İşte bunlara benzer 2 örnek kurgudan bahsedeğiz..Bakalım sizler nasıl bir yargıya varacaksınız?
ÖNEMLİ BİR BİLGİ : Bu kurguları evinde kedi ve köpek besleyen hayvanseverler de okusun çünkü onlar da iftiraya uğrayabilirler.. Hayvanlarına işkence yaptıklarından, cinsel saldırıya ve tecavüze kadar her türlü suçlamalarla karşı karşıya kalabilirler..Örneğin sizleri çekemeyen birileri hayvanlarınızın makatlarına hiç ummadığınız bir zamanda bir takım objeleri sokarak, cinsel saldırılar düzenleyerek, bu suçu "kedisinin/köpeğinin makatına birşeyler sokarak köpeğine işkence ediyor!" diye, sizlerin üzerine atabilirler..
Adli birimler de hayvanınızın cinsel saldırıya uğradığını tespit ettiğinde ise, bu suç sizin üzerinize kalabilir..Ve siz bir hayvan tecavüzcüsü /bir hayvana eziyet ,işkence eden biri olarak fişlenebilir, ceza dahi alabilir, hatta hapis ve hatta akıl hastanesine dahi yatırılabilirsiniz..Şaka değil gerçekten bunlar olmayacak şeyler değil. Dünyada bunların örnekleri çok..Hadi şimdi kurgumuza devam edelim..
Örnek kurgular;
- "SAHTE Mİ GERÇEK Mİ BELLİ OLMAYAN KÖPEKLERE TECAVÜZ ETME VAKALARİ.."
1) Kurguda "köpeğe tecavüz etti!" ile suçlanan kişi sizsiniz..Gerçekçi olması için öyle hayal edin.."Bir köpeğe tecavüz ederken sizi yakaladıklarını!" söyleyen bazı kişiler tarafından ağır ciddi bir suçlama ile karşı karşıyasınız.. Ellerinde hiç bir delil olmadıkları halde sizi "köpeğe tecavüz ediyor!" diye linç edip-ağzınızı burnunuzu kırıp,sizi kolluk kuvvetlerine teslim ediyorlar.. Kolluk kuvvetleri de doğru dürüst bir araştırma yapmadan sadece sizi, linç eden kişilerin ifadelerini ve/veya linç videolarını dikkate alarak,sizi mahkemeye sevk ediyor ve linç edenler ise serbest kalıyor..Trajikomik hadise öyle değil mi?
* Ama bakalım siz gerçekten köpeğe tecavüz mü ediyordunuz, ya köpeği seviyor idiyseniz?
* Yargısız linç ve infaz terörünün bir örneği..
Kurgu olayını daha detaylı anlatalım..
Kurguyu okurken sanki olay "sizin başınızdan geçiyormuş" gibi okuyun ve anlamaya çalışın..
Ü1) ÖRNEK KURGU 1;
--------------
"Sizin park,bahçe gibi ağaçlık,yeşillik bir alanda hava almak,sağlıklı yaşamak vs için yürüdüğünüzü varsayalım..Sonra yoruldunuz ve yeşillik bir alana oturdunuz..Yanınıza sevimli bir köpek geldi..Ve siz de onu sevmeye,başını falan okşamaya başladınız..
O anda arkanızda,uzakta bir yerden birkaç kişi, elinde kamera ile "köpeğe tecavüz ediyor,köpeği s....r" gibi sözlerle bağırarak size doğru koşmaya başlıyor..Siz ne olduğunu anlayamıyorsunuz..Köpek, o ilk bağırışmada, korkudan hemen oradan kaçıp-uzaklaşmaya başlıyor..Arkanızdan koşarak ve size "köpeği s....dun ha,vay sapık,vay iğenç herif!" diyerek gelen kişileri görünce şaşkınlıktan ne yapacağınızı ve ne söyleyeceğinizi şaşırıyor ve korkudan diliniz tutuluyor ve hiçbirşey söyleyemiyorsunuz..(Sanki size kamera şakası yapılıyor gibi oluyorsunuz..Ama işte öyle değil..)
Adamlar yanınıza gelince,sizi o kelimelerle suçlamaya devam ediyorlar ve bu sefer ellerine aldıkları taş,sopa gibi sert cisimlerle,konuşmanıza dahi fırsat vermeden sizin kafanıza kafanıza vurmaya başlıyorlar..Siz ne olduğunu dahi anlayamıyorsunuz,bağırıyorsunuz "Yapmayın nolur,ben bişi yapmadım,kafamdan kan akıyo,beni hastaneye götürün." diye bağırıyosunuz ama adamlar dinlemiyor, "Sus sapık,inkar etme,elimizde kamera kaydı var,köpeği si......en yakaladık seni,şimdi seni polise teslim edeceğiz!" diye,kafanıza tekrar tekrar o sert cisimlerle vurup,kafanızı gözünüzü kan revan içerisinde bırakıyorlar..
Ve sizi bu hale getirenler,sizi polise teslim ediyor..Emniyet birimleri ise "kamera kayıtlarına ve kişilerin sözlerini" dikakte alarak sizi mahkemeye sevkediyor..O adamlar ise büyük ihtimalle serbestler.."
* Devam edelim,durumunuz bu kadarla sınırlı kalmıyor..Bakın başınıza neler neler geliyor..
"Ortada ful yok yumurta yok ama siz "köpek tecavüzcüsü sapık!" oldunuz! Yargısız linci yapanlar siviller, yargısız infazı yapanlar ise güvenlik güçleri yani devlet..Ortada sizin köpeğe tecavüz ettiğinizin hatta masum olduğunuzu dahi kanıtlayacak bir delil (dna emaresi vs) dahi yokken, devlet bile sizin haklarınızı yok sayabiliyor ve sizi, linç edenlerin ifadeleri ve ellerindeki yetersiz delilleri ile suçlayabiliyor ve sizin tutuklanmanız hatta akıl hastanesinde tedavi görmeniz için mahkemeye sevk edebiliyor.."
* Gördünüz mü başınıza gelenlere? "Bir köpek sevmenin bedeli,bakın ne oldu?"
Devam ediyoruz..
"Kamera görüntüsü tam net değil ama buna rağmen size yargısız linç ve infaz girişimi var.."
Şimdi sizi linç etmek için arkanızdan gelen kişilerin ellerindeki video kaydına bir bakalım;
"Bu video kaydına göre, arkanızdan uzaktan çekilmiş bir kamera görüntüsü var..Bu video kaydının ilk saniyelerinde,sizin yanınızda bir köpek görülüyor,siz onu seviyorsunuz ama görüntüde bu anlaşılmıyor ve tabii kii iddia edildiği gibi köpeğe tecavüz ettiğiniz de anlaşılmıyor..Yani uzaktan çekilmiş kamera görüntüsü, ne sizi masum olduğunuzu kanıtlayacak şekilde ne de sizi suçlayabilecek şekilde görüntüler tam net değildi..
Köpek,video kaydının ilk saniyelerinde hemen oradan uzaklaşıyor..Ve adamlar geliyor,sizi "köpeğe tecevüz ediyor! , "köpeği s.....r! " vb gibi suçlamalarla itham ediyor ve sizi linç etmeye başlıyorlar..Sizi öldüresiye kafanıza kafanıza sert cisimlerle vurup,her tarafınızı kan veran içerisinde bırakıyorlar..Sonra da sizi emniyet birimlerine teslim ediyorlar..
Emniyet birimleri de, video kaydının o ilk saniyelerindeki belirsizliği (görüntülerin tam net olmamasını dahi) bile dikkate almadan, sadece o görüntülerle birlikte sizi linç eden kişielerin ifadelerini dikkate alarak,sizi "köpeğe tecavüzden" dolayı mahkemeye sevk ediyorlar..ve sizi linç edenler ise büyük ihtimalle kahraman olarak serbestler..Mahkeme ,büyük olasılıkla sizi ya hapse atacak yada tedavi görmeniz için bir akıl hastanesine yatmanızı sağlayacak.."
----------------------------------
"Gerçekten gördünüz mü şimdi başınıza gelenleri? Bir köpeği sevmenin bedeli,linç edilmek,hapse atılmak,toplum tarafından rededilmek,aşağılanmak,kötülenmek ve mahkemece akıl hastanesine yatırılmak.. "
Şimdi,olayı bu şekilde izah ettik,anlayasanız diye.. Neden böyle anlayasanız diye izah ettik? Çünkü bu şekilde olaylar çok sayıda maalsef..Suçunuz günahınız olmadığı halde dahi size kolayca iftira atabiliyorlar (/yanlış bir anlamadan dolayı size adi suçlamalarda bulunabiliyorlar) ve sizi linç edebiliyorlar..Ve maalsef bu anlattıklarımız günümüz de gerçekten insanları resmen linç edebiliyorlar,yargısız sorgusuz olarak..
Devlet oteritesi de bu yargısız linçlere, yargısız infazlar,haksız mahkumiyet ve haksız idamlarla karşılık vererek, olayların gidişatını daha da çıkmaz hale getirebiliyor, onlarca hatta yüzlerce/binlerce masum insanın hayatını bu şekilde yok edebiliyor..
* Kurugumuza devam edelim..Şimdi 2.kurgumuzu verelim..
2) Sizi, aylarca bir köpeğe /kediye tecavüz etmekle suçlayan bir grup kişi, sizi bununla suçlayarak sizi linç etmeye çalışıyorlar ve bunu kameraya kayıt ederek,sosyal medyada yayınlıyorlar..
* Ama bakalım, köpeğe aylarca tecavüz eden siz misiniz?
* Ya sizi linç edenlerden biri/hepsi bu çirkin eylemi yaptıysa ve suçu,sizin üzerinize atıyorlarsa?
* Yada sizden kurtulmak vs için bunları yaptılarsa?
Ü2) ÖRNEK KURGU 2;
----------------
"Bir kediniz/köpeğiniz var,uzun süreden beri ona bakıyorsunuz. Yada sokakta başıboş bir köpek/kedi gördünüz,ona sahip çıktınız..Onu bir yerde beslemeye başladınız..Aylardır hatta yıllardır o köpeğe(/kediye) sahip çıktınız ve ona bakıyordunuz..Sonra birileri sizin o köpeğe/kediye aylarca tecavüz ettiğinizi etrafa yaydırıp-sizi linç etmeye başlıyorlar..Kişiler bir yandan sizi "köpeğe/kediye aylarca tecavüz ediyor,sapık!" diye suçlayıp-size linç ederken,bir yandan da olup bitenleri kameraya kaydediyorlar..(Herhalde kamera şahit olsun diye.. :( )
Halbuki ortada sizin köpeğe/kediye tecavüz ettiğinize dair herhangi bir delil falan da yok..Hatta sizin sahipsiz köpek/kediye sahip çıktığınızı ,ona baktığınızı gördükleri halde, biri/birileri sizi "köğeğe/kediye aylarca tecavüz etti!" gibi suçlamalarla suçluyor ve etrafı toplayarak sizi linç etmeye başlıyorlar.. Ardından da sizi emniyet birimlerine teslim ediyorlar...."
* Ama bakalım acaba siz gerçekten de köpeğe/kediye aylarca tecavüz mü ettiniz?
* Ya size iftira atan ve linç eden kişi/kişiler,bu madur hayavana tecavüzü yapanlar ise?
Şimdi kurgumuza göre akılları karıştıran bir soru var;
* "Aylarca köpeğe tecavüz eden birisine neden zamanında müdahele etmediniz?"
* Madem o kişinin bir köpeğe/kediye tecavüz ettiğini,aylar öncesinden gördünüz/farkettiniz, neden o anda (aylar öncesinde) buna müdahale etmediniz de,şimdi müdahale ediyorsunuz?
* Ya köpeğe/kediye aylarca tecavüz ettiğini iddia ettiğiniz kişi,gerçekten bu eylemi yapmadıysa?
* Bu çirkin eylemi, ya sizlerden biri /hepiniz yaptıysanız?
* Yada bu masum adamı buradan kovmak,ondan kurtulmak vb için uğraşmadığınızı nereden bileceğiz?
Varsayalım ki madur hayavana gerçekten de tecavüz edildi..Ya iftirayı atanlar ve adamı linç edenler,o madur hayvana tecavüz etmişse..Gerçekten bu adam bu çirkin eylemi yaptı mı? Yoksa bir iftiraya /yanlış anlamaya mı kurban gitti? Bunları ne adam gibi araştıran var ne de soruşturan,öyle değil mi?"
----------------
DÜŞÜNDÜKLERİMİZ..
Kurgularımızdaki örneklemeler maalesef günümüz dünyasında dahi yaşanabilmektedir..Ve bu tür aynı/farklı örneklemelerin sayısı ise sandığımızdan da çok daha fazladır..
* "Savunmasız insanları linç ve infaz edenler,maalesef kamuoyu ve devletler tarafından işte bu gibi nedenlerle korunabiliyor.."
* "Bir insan,suçlu dahi olsa adil yargılanma hakkına sahiptir..Kişiler, suçları ispatlana kadar masum ve/veya şüphelidirler.."
* "Suçlu ve/veya şüpheli olsun/olmasın, savunmasız tüm kişilere karşı "yargısız linç ve infaz" eylemleri gerçekleştirmek, açıkça bir terör girişimidir.."
V) YARGISIZ LİNÇ VE İNFAZ TERÖR GİRİŞİMLERİ, TÜM DÜNYADA KÜRESEL BİR SORUNDUR..
"Yargısız linçler,Yargısız infazlar,Haksız mahkumiyetler ve Haksız idamlar, tüm dünyada küresel bir sorundur.."
"Yanlış anlaşılma ve/veya iftiralar"la gelen "yargısız linç, yargısız infaz,haksız mahkumiyet,haksız idam" girişimleri..
"Yargısız linç ve infaz terör girişimleri,tüm dünyada yaşanan insan hakları ihlali konusunda küresel bir sorundur.."
İnsanın aklına öyle şeyler geliyor ki,böyle düşünmemek elde değil..Çünkü,yukarıda anlattığımız hadiseler gibi,günümüzde ülkemizde dahil hemen hemen tüm dünya da maalesef bunlar ve benzerleri yaşanabiliyor..Hergün onlarca hatta kimbilir belki de yüzlerce,binlerce masum insan ,sırf insanların "yanlış anlamasından ve/veya iftiralarından" dolayı suçlanabiliyor ve hatta yargısız linçlere ve infazlara dahi uğrayabiliyorlar..
Bu gibi nedenlerden dolayı ,ABD'de bu yargısız linç ve infazların birer terör eylemi (girişimi) olduğu yönünde görüşler olmaya başlamıştır..Burada en çok eleştirilen şey de,devletlerin bu "yargısız linç ve infaz girişimlerine" sessiz kalması,onay vermesi ve linçleri yapanlara karşı herhangi cezai ve hukuki bir yaptırım yapılmaması olmuştur..Bu,gerçekten tüm dünyada küresel ciddi bir insan hakları sorunudur..
W) SUÇ TESPİTİNİ ADLİ BİRİMLER YAPAR..
Yargısız linç ve infazların olmaması için,toplum olarak hukuki ve ahlaki kurallara uyulması gerekir..Bir yerdde "suç" varsa, önce o "suçun tespiti" yapılır..O suç tespitini de,siviller değil, konusunda uzmanlaşmış güvenlik birimleri yapar..Yargısız linç ve infazlar,suç delillerinin karartılmasına da sebep olabilir..
SUÇ TESPİTİ KISACA NASIL OLMALI?
Örneğin,2.örnek kurguyu ele alırsak;
------------
"Bunun (madur hayvana tecavüzün) ortaya çıkarılabilmesi için, önce o madur hayvan (köpek/kedi) bulunur,emniyet birimlerine teslim edilir..Emniyet birimleri de, o madur hayvanları, adli tıpa sevkeder..Adli tıp,madur hayvanın gerçekten de tecavüze uğrayıp-uğramadığını tespit eder..
Tecavüze uğramışsa, madur hayvandan o tecavüzcünün insan DNA'sı alınır ve aylarca tecavüz ettiği iddia edilen kişinin DNA'sı ile karşılaştırılır..Eğer iki DNA birbirleriyle örtüşüyorsa,o zaman o zanlı "köpeğe tecavüz eden bir sapık" olarak suçlanır..
Ama iki DNA birbirleriyle örtüşmüyorsa, o zaman o adama bu iftirayı atan ve onu linç etmeye çalışan kişi/kişilerin DNA'sına bakılır..Ve köpekten alınan insan DNA'sı ile bunların DNA'sı birbirleriyle örtürüşürse, o zaman madur hayvana tecavüz edenin aslında bu iftirayı atan /onu linç etmeye çalışan kişilerden biri /hepsinin olduğu tespit edilmiş olur.."
-----------
"Her ne sebep olursa olsun, kişiler suçlu olsalar dahi, yargısız linç ve infaz eylemleri,bir terördür ve adam öldürmeye teşebbüstür..Devletler ve toplumlar,bunlara göz yummamalıdır.."
Kişilerin gözaltına alınması/tutuklanması/mahkemeye sevk edilmesi, başka kişilerin vermiş oldukları ancak tam bir delil içermeyen kanıtlar olmasına rağmen,bunun kanıt olarak kabul edilmesi ve kişilerin sözlerinin ciddiye alınması, bir hukuk devletinde kabul edilebilecek bir şey değildir..Üstelik ortada kişileri öldrüresiye döverek linç girişimi olmasına rağmen,linç edenlerin serbest kalması..Bu resmen,bir hukuk cinayeti ve tahammüülden işlenen bir cinayete teşebbüsün sebebi de olabilir..
Yargısız linç ve infaz terörünün sivil örneği..
* Yargısız linç ve infazı yapan kişiler, ellerinde tam sağlam deliller olmamasına rağmen, başka bir kişiyi örneğin "köpeğe tecavüz ediyor.." vs gibi ifadelerle linç edip,öldürmeye teşebbüs edebiliyor.. (Bu sadece bir örnek,bunun gibi çok sayıda örnekler var tarihte..)
Yargısız linç ve infaz terörünün devletsel örneği..
* Ve öbür taraf (adli birimleri) ise, delillerin sağlam kanıt olup-olmamasına aldırış dahi etmeden,doğru dürüst incelemeden, linç eden kişileri büyük ihtimalle serbest bırakıyor ancak linç edilen kişiyi (belki de sizi) işlemediğiniz bir suçtan dolayı mahkemeye sevk edebiliyorlar..
BİR BİLGİ : "Maalesef bu söylediğiklerimizin pek çok örneği, sadece tarih kitaplarında değil günümüz dünyasında da vuku bulan üzücü gelişmelerdir..Özellikle de tv dizileri ve sinema filmlerinde bolca kurgulanan öğelerde bunları görebilmek de mümkündür.. Yanlış anlaşılmadan /kişilerin üzerlerine atılan ifitralardan dolayı,insanlar yargısız linç ve infaz da edilebiliyor.. "
* "KİŞİLER,SUÇLU OLSUN/OLMASIN ADİL BİR ŞEKİLDE YARGILANMA HAKLARINA SAHİPTİR.."
* "Yargısız linç ve infaz terör girişimleri,sadece yanlış anlaşılma/iftiralardan dolayı değil,suçu önceden işlemiş-bitmiş bir eylemden sorumlu tutulan kişi/kişilere de aynı şekilde gerçekleştirilebilmektedir.. "
Y) VATANDAŞIN GÖREVİ..
Bir vatandaşın ilk başlı temel görevi,bir kişi böyle bir iğrençliği yapıyorsa eğer, ilk önce o kişinin bu çirkin eylemini durdurmak ve daha sonra da bunu elinizdeki gerçek delillerle birlikte, emniyet birimlerine bildirmektir..
* Durdurma işleminde zor kullanılır mı?
Zor kullanma ne zaman yapılır?
"Sadece suç olan bir eylemin yapıldığı anda eylemi durdurma işleminde zor kullanılabilir.." Örneğin kişi, yaptığı çirkin eylemini,siz durdurmaya çalıştığınız halde devam ediyorsa,(örneğin birisinin,birisine tecavüz etmesi,onu linç etmeye-öldürmeye çalışması vb gibi insanın yada bir canlının hayatını tehlikeye sokabilecek bir eylem içine giriyor ve bu durdurulamıyorsa eğer),durdurma eyleminde, zanlının yaralanması/öldürülmesine kadar gidebilen bir "zor kullanma" yetkiniz de olabilir..Bu durum gerçekleşirse bu "meşru müdafa"ya girebilir..
Tabii böyle bir durumun kesinleşmiş olması lazım ve bu durum,hemen hemen tüm ülkelerin kanunlarında, "nefsi müdafa" olarak da geçebilmektedir..Biz bu "nefsi müdafayı" daha önce şu yazımızda dile getirmiştik,okuyabilirsiniz.. BAK-OKU
Z) OLMUŞ-BİTMİŞ BİR EYLEMİN NEFSİ MÜDAFASI OLUR MU?
Ancak bu örnek verilen kurgu olayında olduğu gibi, <bahsedilen çirkin eylemin olmaması /(varsayalım ki o eylem oldu ve) o eylemin bitmiş olmasına rağmen (her ikiside eylemsizlik durumudur), adamın öldüresiye linç edilmesi durumu gibi>,"nefsi müdafa"nın suistimal edilmesi şeklinde olmamalıdır..Olmuş-bitmiş bir eylemin nefsi müdafası olmaz..Böyle olursa bu "yargısız linç ve infaz" eylemine girebilir..
AA) GERÇEKLERİN ÖĞRENİLMESİ.
Böyle bir durumda yapılması gerekenler kısaca şöyle açıklanabilir;
(NOT:Buradaki bilgiler,daha detaylı ve yasal bilimsel soruşturma,araştırma vs bilgilerin yerine geçmez ama bir fikir verebilir..)
1) Bir kişinin(zanlının) masum bir köpeğe/bir kediye/başka bir hayvana/bir herhangi bir canlıya tecavüz ettiğini/ona işkence ettiğini/öldürmeye çalıştığını vs görürseniz,ilk yapmanız gereken şey,ona(zanlıya) müdahale edip-o masum canlıyı,onun elinden kurtarmaktır..
2) Eğer masum canlıya bu kötü eylemi yapan kişi(zanlı),sizden güçlüyse (/değilse bile),bu eyleminden vazgeçmiyorsa,zor kullanarak bu kötü eylemine son verebilir,onu durdurabilirsiniz..Ancak bu zor kullanma eyleminin şartlarının gerçekleşmesi gerekir ki bu zor kullanma eyleminin nasıl yapılması gerektiği konusunda ,hukuki açıdan iyi bilinçlenmek gerekebilir..Bu daha önce de belirttiğimiz gibi "nefsi müdafa"ya giriyor..Nefsi müdafa şartlarının oluşması gerekir..Bunu burada incelemiştik.. BAK-OKU
3) Onu durdurduktan sonra,emniyet birimlerine haber verirsiniz..Zanlı ve/veya masum canlının olay yerinden uzaklaşmamasını sağlamanız gerekebilir..Tüm deliller emniyet birimlerine bu uslüyle teslim edilir.. Yani masum canlı bir hayvansa (örneğin bir köpekse),tecavüze uğramışsa/uğradığını düşünüyorsanız, köpeğin tecavüze uğrayıp-uğramadığının kontrolü için,hayvanı emniyet birimlerine teslim etmeniz gerekebilir..
4) Emniyet birimleri, köpeği "tecavüze uğrayıp-uğramadığının" belirlenmesi için, adli tıp'a sevkeder..Adli tıp'taki veteriner hekimler/diğer uzman sağlıkçılar tarafından, köpeğin tecavüze uğrayıp-uğramadığının kontrolü ve tespiti yapılır..
Köpeğe tecavüzün edildiği tespit edilirse,bu sefer "köpeğe tecavüz edenin kim olduğunun" tespiti için, köpekten tecavüz emaresi olan insan DNA'sı alınır ve zanlının DNA'sı ile karşılaştırılır..Zanlının gerçekten de köpeğe tecavüz edip-etmediği bu sayede anlaşılabilir..
5) Tecavüze uğrayan köpek/diğer masum canlılar, olay yerinde değilse, zanlının cinsel organından, tecavüze uğrayan hayvana ait DNA emareleri aranır. Bulunursa, zanlı suçlanabilir. Bulunamazsa, suçlanamaz.
Bulunamazsa, zanlıyı suçlayan kişiler üzerinde de aynı işlemler yapılır. Bunların cinsel organlarında hayvan DNA'sı bulunursa, asıl suçluların bunlar olduğu ortaya çıkar. Bulunumazsa bunlar da bu nedenle suçlanamaz. Ancak birisine iftira atmaları ve adaleti yanıltmaları vb gibi suçlamalardan dolayı ceza alabilirler. Ayrıca zanlıya linç girişimi de varsa, bu ceza daha da artabilir.
6) Kişilerin ifadeleri tek başlarına sağlam,kesin bir delil içermez. Kesin bir delil içerebilmesi için, ek yardımcı sağlam delillerin,kanıtların olması gerekir..Örneğin kamera görüntüsü vb gibi görüntüler, ,olayın (yani tecavüz) sahnesini tam anlaşılır şekilde çekmesi,görüntülemesi gerekir ki, ancak bu şekilde, zanlıyı "köpek" olmadan suçlayabilme hakkına sahip olabilirsiniz..
Eğer bu da yoksa yada kamera görüntüsü yeterli bir delil içermiyorsa, (yani görüntüler suçun işlendiğini kesin gösterecek şekilde tam net değilse), bu konuda yapılabilecek başka birşey yokmuş gibi gözükebilir.. Olayı başka başka kişilerin de görmesi,büyük olasılıkla sonucu değiştirmeyecektir..Tabii gerçek hukuk devletinde..
BİR BİLGİ : "Gukuk devletlerinde, sadece kişilerin ifadeleriyle bile masum insanlar, iğrenç ve adi suçlamalarla suçlanabiliyor ve hatta linç edilebiliyor ve öldürülebiliyorlar.."
BB) SORU : ADLİ TIP BİRİMLERİ NE KADAR GÜVENİLİR?
Burada kafaları karıştıran bir şey daha var aslında;
Örneğin; "Adli tıp birimleri,bir hayvana tecavüz edildiğini tespit ettiğinde, gerçekten de bu hayvana kimin tecavüz ettiğini doğru ve hakkaniyetli bir şekilde tespit ediyor/edebiliyor mu yoksa sadece "hayvana tecavüz edilmiş" olduğunu tespit edip-raporlayarak, bu suç direkt olarak "tecavüzcü" olarak fişlenen ve linç edilen kimsenin üzerine mi atılıyor?"
BİR BİLGİ : "Birleşik Devletlerde haksız mahkumiyetlerin başlıca nedenleri arasında muhbirler ve bilimsel olmayan adli tıp var. Diğer nedenler arasında polis ve savcılığın görevi kötüye kullanımı yer alıyor." (106)
Bizim en çok endişe duyduğumuz taraflardan biri de budur..Adli tıp birimleri, gerçekten de görevlerini doğru ve hakkaniyetli bir şekilde yerine getirebilmekte midirler?
MANEVİ AÇIDAN DEĞERLENDİRMELER..
CC) KUR'AN'A GÖRE "ADİL YARGILA(N)MA"..
* Peki,gerçekten tecavüze uğrayan ve öldürülen hayvanlar ve çocukların hakları ne olacak?
Şimdi doğal olarak bu yazıdan sonra, "Eee linç etmeyelim,infaz etmeyelim,o zaman o tecavüz edilen hatta öldürülen masum köpekler,kediler ve hatta çocuklar ve bebeklerin hakları ne olacak? O masum hayvanların,yavrucakların hakları yok mu, canları hiç mi önemli değil?" diye düşünebilirsiniz..
Şimdi burada bu yazımızdaki ana konumuz neydi, insanların, masum olup-olmamasına bakılmadan, "yargısız" olarak linç ve infaz edilmesi ve "haksız" mahkumiyet ve idam edilmesi ile ilgilidir..Burada, bir takım suçlamalarla suçlanan insanların gerçekten de o suçu işleyip-işlemediği ve insanların, adil yargılama ile masum olup-olmadıklarına dahi bakılmadan, yargısız linç ve infaz edilmesi ile ilgili bilgiler yer almaktadır..
Yani burada, suç işleyen insanların cezalandırılmaması diye bir şey yok..Cezalandırmadan maksat ise "adil yargılama"dır..Neden "adil yargılama" olduğunu ise ,kişilerin "masum olabilme ihtimallerinin de olabileceği" ve "adil yargılama"ya suçlu olsun-olmasın herkesin ihtiyacının da olabildiği nedeniyledir...Kısaca değerlendirirsek;
1) Suçlanan insanlar;gerçekten suçlular mı,o suçu gerçekten işlediler mi? Bunun öğrenilebilmesi için adil bir yargılamanın (araştırma,inceleme,yargılama vb) olması gerektiğini;
2) Suçlu olsalar dahi her insanın adil bir yargılamaya ihtiyacının olduğunu ve yargısız olarak linç ve infaz edilmemesi gerektiğini ve yargısız linç ve infaz girişimlerinin açıkça bir terör eylemi ve insanlık suçu olduğunu dile getirmiştik..
Evet, konuşamayacak ve kendi dertlerini anlatamayacak durumda olan güçsüz,savunmasız masum hayvanların,çocukların hatta bebeklerin bile tecavüzlere uğraması ve hatta öldürülmesi,gerçekten çok korkutucu ve bir o kadar da affedilmeyecek iğrenç bir durumdur..
Bazıları istisna hiç bir insan (hele de bir baba bir anne bir kardeş), kendi ailesinden birisine tecavüz eden hatta öldüren birisini hiç bir şekilde affetmez.. Tecavüz ve öldürme eylemlerinde aynısının ama genellikle "öldürme" eyleminin karşı tarafa da yapılması istenir..
Aynı duygusal öfkeler bizler de dahil hemen hemen herkes de olan duygusal tepkilerimizdir.. Bizler haklı olarak o anlarda öfkemize hakim olamıyoruz..Ama manevi açıdan baktığımızda ne sebep olursa olsun bu öfke eylemlerimizin aslında bir suç/günah olabileceğini de bilmemiz gerekebilir..Doğal olarak bunu herkes biliyordur ama biz yine de manevi (dini) açıdan da bu konuyu biraz irdeledik..
ÇÇ) KUR'AN'DA "ADİL OLUNMASI" İLE İLGİLİ BAZI AYETLER..
Bir kimsenin, başka bir kimseye işlemiş olduğu ve suç olarak görülen kötü/çirkin fiilin cezası Kur'an'da da vardır.. Kur'an'da zaten bu (kısasa) kısas (Bakara 178) ayetiyle de kesinleşmiştir. Ancak Kur'an'da çok dikkat edilmesi gereken bir konu daha vardır ki o da "Adil olunması" ile ilgili ayetlerdir.. Bunlardan bir tanesi de,zaten bu ayette geçmektedir;
* "Ey iman edenler, öldürülenler hakkında size kısas yazıldı (farz kılındı). Özgüre karşı özgür, köleye karşı köle ve dişiye karşı dişi. Fakat kimin (hangi katilin) lehine, onun (maktulün) kardeşi (varisi veya velisi) tarafından bağışlanırsa, artık (yapılması gereken) örfe uymak (ve) ona (maktulün varis veya velisine) güzellikle (diyet) ödemektir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve bir rahmettir. Artık kim bundan sonra tecavüzde bulunursa, onun için elem verici bir azab vardır." Bakara Suresi 178 " (6)
Bu ayet de her kötü fiil yapanlara karşılık kısasa kısas (benzer cezaların) verilmesi ve ardından da adil olmayanlar yani sınırı aşanlar için ahirette "elem verici bir azabın olduğu" bildiriliyor.. Bu ayeti kerime ile birlikte pek çok ayette de "adil olunması" ile ilgili pek çok ayetler bulunuyor.. Bunlardan biri de Hucurat Suresi, 9. ayetde geçmektedir ;
* "Mü'minlerden iki topluluk çarpışacak olursa, aralarını bulup-düzeltin. Şayet biri diğerine tecavüzde bulunacak olursa, artık tecavüzde bulunanla, Allah'ın emrine dönünceye kadar savaşın; eğer sonunda (Allah'ın emrini kabul edip) dönerse, bu durumda adaletle aralarını bulun ve (her konuda) adil davranın. Şüphesiz Allah, adil olanları sever." Hucurat Suresi, 9 " (7)
Bu ayetde, de okuduğumuz gibi yüce Allah(cc) müminlerden iki topluluk çarpışacak (silahlı/silahsız savaşmak veya fiili/sözlü kavga etmek vs) olursa,aralarının bulunup-düzeltilmesi; ancak buna rağmen biri,diğerine tecavüzde bulunacak (savaşmak,kavga etmek vs) olursa,tecavüzde bulunan ile Allah(cc)'ın emrine dönünceye kadar savaşılması; ancak karşı taraf Allah(cc)'ın emrine dönerse adaletle her iki tarafın aralarının bulunması ve adil olunması emrini veriyor..
Başka bir ayetde,tartının adaletle tutup-doğrultulması ve tartının noksan tutulmaması (yani hemen her konuda adil olunması) isteniliyor;
* "Tartıyı adaletle tutup-doğrultun ve tartıyı noksan tutmayın." Rahman Suresi 9 "(7)
Başka bir ayetde de,Yüce Allah(cc)'ın adaleti,ihsanı,akrabaya karşı cömertliği emrettiği; her türlü hayasızlığı, kötülüğü ve zorbalığı ise yasakladığı bildiriliyor;
* "Muhakkak ki Allah adaleti, ihsanı, akrabaya karşı cömert olmayı emreder; hayâsızlığı, kötülüğü ve zorbalığı yasaklar. İşte Allah, aklınızı başınıza alasınız diye size böyle öğüt veriyor." Nahl Suresi 90 " (8)
Kur'an'da "adil olunması" ile ilgili ayetlerden bazıları ise şöyledir;
-------------------------
* "Haksızlık yapmış olan her insan, dünyadaki her şey kendisinin olsa (o gün) kurtulmak için onu feda ederdi. Onlar azabı gördükleri vakit pişmanlıklarını içlerinde saklayacaklar. Onlar hakkında adaletle hüküm verilecek, kendilerine haksızlık edilmeyecektir." Yûnus Suresi 54 " (9)
* "Ey iman edenler! Kendinizin veya anne babanızın ve akrabanızın aleyhine de olsa adaletten asla ayrılmayan, Allah için şahitlik eden kimseler olun. (İnsanlar) zengin olsunlar, yoksul olsunlar Allah onlara sizden daha yakındır. Öyleyse siz hislerinize uyup adaletten ayrılmayın. Eğer adaletten sapar veya üzerinize düşeni yapmaktan geri durursanız bilin ki Allah yaptığınız her şeyden haberdardır." Nisâ Suresi 135 (11)
* "Şu halde, sen bundan dolayı davet et ve emrolunduğun gibi doğru bir istikamet tuttur. Onların heva (istek ve tutku)larına uyma. Ve de ki: Allah'ın indirdiği her kitaba inandım. Aranızda adaletli davranmakla emrolundum. Allah, bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim amellerimiz bizim, sizin amelleriniz sizindir. Bizimle aranızda deliller getirerek tartışma (ya, huccete gerek)' yoktur. Allah bizi biraraya getirip-toplayacaktır. Dönüş O'nadır." Şura Suresi 15 (7)
* "Ey iman edenler! İhramda iken av hayvanlarını öldürmeyin. Sizden kim böyle bir hayvanı kasten öldürürse öldürdüğüne denk bir evcil hayvanı ceza olarak öder. Bunu -Kâbe’ye ulaştırılacak bir kurbanlık olmak üzere- aranızdan adalet sahibi iki kişi takdir eder. Yahut o kişi, yoksulları doyurarak veya ona denk olacak kadar oruç tutarak bir kefâret öder ki böylece yaptığı fiilin vebalini tatmış olsun. Allah geçmişi affetmiştir. Fakat kim bunu yeniden işlerse Allah onun cezasını verir. Allah suçlunun hakkından gelen mutlak güç sahibidir." Maide Suresi 95 (10)
* "Allah’ın âyetlerini inkâr edenler, haksız yere peygamberlerin canlarına kıyanlar ve adalet isteyen insanları öldürenler var ya, onlara can yakan bir azabı müjdele!" Âl-i İmrân Suresi 21 (12)
------------------------
DD) "İŞTE ALLAH BÖYLE İSTİYOR,KUR'AN BÖYLE DİYOR!" DİYE İNSANLARI YANLIŞ YÖNLENDİRENLERİN VE İNSANLARA ZULMEDENLERİN KUR'AN'DA TARİF EDİLMESİ..
Kur'andaki yüce Allah(cc)'ın o "adil olunma" ile ilgili emirleri maalsef,bizlerde dahil hiçbir insanoğlu tam olarak doğru dürüst bir şekilde yerine getirememektedir..Hatta özellikle de İslam ülkelerinde bu emirleri yerine getirmeye çalıştıklarını zanneden insanların büyük çoğunluğu ise bu emirleri Allah(cc)'ın istediği şekilde değil, bu emirleri kendi heva ve heveslerine göre düzenleyerek, bilerek (bilinçli) kasıtlı yapılan /bilmeyerek yanlış uyguladıklarını görebilmek mümkündür..İran,Suudi Arabistan,Malezya,Endonezya vb gibi şeriat ile yönetilen İslam ülkelerinde ise bu kasıtlı yapılan /yanlış uygulamaların sayısının kat kat olduğunu söyleyebiliriz..
Bu anlattığımız ve dinlere (yani yüce Allah(cc)'a) atfedilen kasıtlı /yanlış uygulamalar, aslında dünyada insanlık tarihi boyunca uygulanagelen çirkin eylemlerdir ki,bu çirkin eylemler İslam tarihi boyunca da "Allah böyle istiyor,işte Kur'an böyle diyor!" diye kasıtlı /yanlış şekilde uygulanagelmiştir..Kur'an'da yüce Allah(cc) bu durumda olanları şöyle tarif etmektedir;
* "Sana kitabı indiren O’dur. Onun (Kur’an) bir kısım âyetleri muhkemdir, ki bunlar kitabın esasıdır; diğerleri ise müteşâbihtir. Kalplerinde eğrilik bulunanlar, fitne çıkarmak ve onu (kişisel arzularına göre) te’vil etmek için ondaki müteşâbihlerin peşine düşerler. Halbuki onun te’vilini ancak Allah bilir; bir de ilimde yüksek pâyeye erişenler. Derler ki: Ona inandık, hepsi rabbimiz katındandır. (Bu inceliği) yalnız aklıselim sahipleri düşünüp anlar." Âl-i İmrân Suresi 7 (13)
Ayetin tefsiri (anlamı) şu şekilde ele alınmış (yorumlanmış);
----------------
"Kitabın âyetleri “muhkem olanlar” ve “müteşâbih olanlar” şeklinde iki kısma ayrılmakta ve muhkem olanlar hakkında “ümmü’l-kitâb” (kitabın esası, temeli) dendiği halde müteşâbih olanlar için herhangi bir nitelendirme yapılmaksızın kötü niyetle bunların peşine düşenler kınanmaktadır. (...)
Muhkem sözlükte “engellenmiş, dış etkilere karşı korunmuş, güvenilir, sağlam, bozulamaz” gibi anlamlara gelir.
Müteşâbih ise sözlükte “aralarında birbirinden ayırt edilemeyecek ve zihin karıştıracak derecede benzerlik bulunan iki şey” demektir. " (13)
-----------------
Bu ayetde çok açık olan birşey var aslında.. Kur'an ayetlerinin "kitabın esası,temeli" açısından iki kısma (Muhkem ve Müteşâbih) ayrıldığı görülüyor..Muhkem kısaca (zihin karıştırmayan sağlamlaştırılmış, sağlam olan), müteşâbih ise kısaca (zihin karıştıracak derecede benzerlik bulunan iki şey vs)..
Yukarıda bahsedilen "Allah böyle istiyor,işte Kur'an böyle diyor!" diye Kur'an ayetlerini kasıtlı /yanlış bir şekilde uygulamaya çalışanların, zihin karıştıracak derecede benzerlik olan (müteşabih) ayetleri, kendi heva ve heveslerine göre yorumlayarak, kişileri/toplumları ya bilerek,kasıtlı olarak /bilmeden yanlış bir şekilde yönlendirdikleri ve onların yanlış,kötü ve günah (hatta Allah(cc)'a isyanlık,düşmanlık) olabilecek davranışlara ittikleri görülebiliyor..Günümüzde dahi Kur'an ayetlerini kendi heva ve heveslerine göre yorumlayarak, kitleleri yanlış şeylere yönlendirenlerin sayısı maalesef çok fazladır..
(NOT: "Peki ya siz niye yorumluyorsunuz?!" diye düşünenler varsa eğer,biz burada ayetleri yorumlamıyoruz,sadece ayetlerde yazılanları ve ayetler üzerinde daha önceden yapılan yorumlamaları anlayacak şekilde tekrar etmeye çalışıyoruz..Doğru düzgün okursanız, yazılanların yorumlama olmadığını, hem ayetlerin hem de ayetlerle ilgili daha önceden yapılan yorumlamaların anlayabileceğimiz şekilde tekrar edilmesi ve bunlarla ilgili yaptığımız düşüncelerimizden ibaret olduklarını anlayabilirsiniz..)
EE) EN ÇOK ÜZERİNDE DURULAN KONU; "SUÇSUZ VE/VEYA SAVUNMASIZ İNSANLARIN "ADİL YARGILANMA" HAKLARININ ELLERİNDEN ALINMASI VE ONLARA YARGISIZ LİNÇ VE YARGISIZ İNFAZ EYLEMLERİNİN YAPILMASIDIR.."
Suçlu insanların dahi "adil yargılanma" haklarına sahip olduğunu söylerken, suçsuz olabileceği sonradan ortaya çıkabilecek insanların yargısız linç ve yargısız infaz edilmesi, en çok üzerinde durulan konulardan biridir.. Bunun sebebi ise bu tür adil olmayan yaklaşımların, sadece Türkiye'de değil dünya genelinde de çok yaygın hale gelmiş olmasıdır..
Çünkü sırf bu nedenlerle neredeyse hemen hergün onlarca,yüzlerce hatta kimbilir belki de binlerce (yanlış anlaşılmalar ve komplolarla üzerlerine atılan iftiralarla sonradan suçsuzluğu ortaya çıkabilecek) masum,suçsuz,günahsız insanlar, adeta kim vurduya giderek, sivillerden oluşan silahlı/silahsız linç ve infaz çeteleri tarafından yargısız linç ve infaz edilerek yaralanıyor,zarar görüyor ve hatta öldürülebiliyorlar..
FF) ADİL YARGILANMANIN, MAHKEMELER TARAFINDAN DEVRE DIŞI BIRAKILMASI..
BİR BİLGİ : "Ne Türkiye'de ne de dünyada HUKUKİ açıdan da "ADİL YARGILAMA" tam anlamıyla yok gibi gözüküyor..Mahkemeler tarafından bile "adil yargılama" çoğu zaman çeşitli bahalerle "devre dışı" bırakılabiliyor..Kimsenin ruhu dahi duymadan.."
Hemen hemen tüm dünya ülkelerinde HUKUKİ açıdan çok sayıda adil yargılama, çoğu zaman çeşitli bahanelerle "devre dışı" bırakılabiliyor..Sadece sokaktaki sivillerin /devlet oteritesinin işlemiş oldukları gizli/açık yargısız linç ve yargısız infaz girişimleri değil, dünya ülkelerinin mahkemeleri bile adeta taraflı davranarak, bireyler üzerinde "yargısız infaz" kararını, (bir takım bazı yasa ve kanunlar üzerinden kişiler sanki bu suçu işlemişler gibi yalan/yanlış hukuki altyapı zeminleri hazırlanılarak),kimsenin ruhu dahi duymadan çok rahat bir şekilde verebiliyor..Yani "adil yargılama" tam anlamıyla bu şekilde "devre dışı" bırakılmış olunabiliyor..
Kişilerin gerçekten de suçlu olup-olmadıklarını ne doğru dürüst araştıran-soruşturan ne araştırılıp-soruşturulmadan elde edilen sonuçların,delillerin doğruluğunu araştıranlar var nede buna "Durun yapmayın!" diyecek bağımsız sivil kitleler mevcut.. Örneğin ABD'de de bu böyleydi ama şimdi işler tersine gidiyor gibi gözüküyor..
GG) ABD MAHKEMELERİNDE BİLE "ADİL BİR YARGILAMA" YOK GİBİ GÖZÜKÜYOR..
"Kamuoyu ve toplum hassasiyeti gibi toplumsal etkenler, ABD mahkemelerinin olumlu/olumsuz kararlar almasına da çok büyük etki ediyor..Adil yargılamanın burada "devre dışı" bırakıldığı çok açık görülebiliyor.."
KAMERALAR YALAN SÖYLEMIYOR ; "Kameralar, ABD mahkemelerinin adil bir yargılama yapmadığını adeta topluma ifşa ediyor gibiydi.."
ABD'de George Floyd adında zenci/siyah tenli birisinin, polis tarafından öldürülmesi ile gelen protestolar ve tartışmalar sonrası, polis ve/veya polislerin ceza almaları (hapsedilmeleri) ile biten trajik bir hadise yaşanmıştı...ABD savcıları ve/veya mahkemeleri nedense, bu tür ırkçı yaklaşım sergileyen kolluk kuvvetlerine,,eğer olay medyaya yansımazsa ceza vermeyebiliyor.. Olay medyaya yansıdığında ise cezalar peşpeşe gelebiliyor..Bu durum aslında ABD mahkemelerin de "adil bir yargılama"nın yıllardır olmayabileceğini de bize gösterebiliyor..
ĞĞ) MAHKEMELERDE "ADİL YARGILAMA" DİYE BİRŞEY YOK MU ARTIK?
Onun yerine herhalde "kamuoyu ve toplum hassasiyeti" dikkate alınarak verilen kararların alınması var gibi gözüküyor.. Kamuoyu ve toplum hassasiyeti, suçsuz masum insanların suçlanmasını sağlayabilecek yönde olursa, o zaman ne olacak?"
DÜŞÜNÜNCE ;
----------
* Sosyal medya ne zamandan beri "kamuoyu ve toplum hassasiyeti" oldu?
(-Herhalde sosyal medyanın çıkışından beri olabilir..)
* Sosyal medyadaki troller mi "kamuoyu ve toplum hassasiyeti" oluyor?
(-Troller her yerde..Doğruyu da savunuyor yanlışı da..İşlerine hangisi geliyorsa onu savunuyorlar..Onları dikkate almak pek mantıklı değil gibi..)
* Kamuoyu ve toplum hassasiyeti, "adil yargılama"dan daha mı üstün?
(-Tartışılması gereken ciddi bir konu..)
HH) KAMUOYU VE TOPLUM HASSASİYETİ (SOSYAL TOPLUM VE MEDYA) GEREKLİDİR VE OLMALIDIR..
Aslında sosyal medya ve kamuoyunun olması, adli birimlerin tek yanlı ve yanlış kararlar verebilmesinin önüne geçilmesi açısından iyi gibi gözüküyor..Bilerek(kasıtlı) /bilmeden(yanlışlıkla) oluşan "Adli hata" oranlarının çok fazla olması, kamuoyu ve toplum hassasiyetinin gerekliliğini de göz önüne gelmesine sebep olabilmektedir.. Ancak bu durum "adli yargının" işlevini de çok ciddi bir şekilde olumsuz yönde sorgulanmasına sebep olacaktır ve oluyor da zaten..
II) SOSYAL MEDYADA TAM BİR DELİL İÇERMEYEN BAZI GÖRÜNTÜLERE BAKILARAK YAPILAN YORUMLARA BAKINCA..
Mesela "-Oh! İyi olmuş,ellerinize sağlık! Vur ona vur,daha beterini yapın! Yak onu yak,gebertin bu pisliği!" vs vs.. İşte sosyal medyadaki bu tür yorumlamalar "yargısız linç ve yargısız infaz"ın belirtisidir aslında..
Bu tür yorumlamalar ciddi bir suç olmasına rağmen, savcılar ve/veya mahkemeler tarafından "kamuoyu ve toplum hassasiyeti" vb olarak ele alınabiliyor.. Görüntüler (kameralar) tam bir delil içermiyorsa bile,bunun hiçbir önemi kalmıyor.."Kamuoyu ve toplum hassasiyeti" ile birlikte kişileri linç ve infaz edenlerin ifadeleri yeterli olabiliyor..Tabii bir de tam bir delil içermeyen kamera görüntüleri de "sanki tam bir delil içeriyormuş gibi" delil olarak ele alınabiliyor..
İİ) BAĞIMSIZ SİVİL HUKUKÇULAR,STÖ'LER VE ADLİ BİRİMLER İŞLEMİYOR MU? İŞLEMİYORSA NEDEN? NEREDE BUNLAR?
Peki, tüm bunları adam akıllıca araştırabilecek bağımsız sivil hukukçular,sivil toplum örgütleri vb bağımsız adli birimler yok mudur? Büyük olasılıkla vardır ama nedense tam anlamıyla İŞLEMİYOR gibi gözüküyor..
Özellikle de bu tür "çocuklara,bebeklere ve hayvanlara" yapılan çeşitli suç eylemlerinde (özellikle de tecavüz vakalarında), büyük ihtimalle bu tür bağımsız hukukçular (hukukçu avukatlar-stö'ler,insan hakları örgütleri vb);
..kamuoyu ve toplum hassasiyeti saçmalığını (buralardan gelebilecek yargısız linç ve infaz girişimlerinden çekindiklerinden dolayı herhalde) dikkate alarak, tam anlamıyla görevlerini yapmıyor/yapamıyor olabilirler.. Kamuoyu ve toplum hassasiyeti, yanlış yapsa bile bunun hiç önemi kalmıyor, bu şekilde bir "korku paranoyası" ile "adil yargılama"nın bile önüne geçilebiliyor..
Davalara bakan ve araştıran "kolluk kuvvetleri,savcılar,hakimler ve diğer bağımsız adli birimler" de, aynı şekilde herhalde bu tür kamuoyu ve toplum hassasiyeti saçmalığından dolayı ,tam tersine kararlar veremiyor olabilirler..Bu da aslında çok önemli üzücü adli bir durum..Örnek verirsek eğer;
Düşünsenize..
-------
"..bir çocuğa,bir bebeğe /bir hayvana tecavüz ediliyor..Ve tecavüz zanlısı olarak birisi suçlanıyor..Hatta bu kişi yargısız linç ve infaz bile ediliyor.. Ancak bunu gerçekten bu kişi mi yaptı yoksa başka birisi mi yaptı, bu tam belli değil.. Buna rağmen bunlar oluyor..
Ama varsayılım ki,adli birimler bunu araştırıyor ve onun yapmadığı ortaya çıkıyor ve serbest bırakılıyor..Ancak sosyal medyada "Sapık serbest bırakıldı?!" vb diye bir yargısız linç ve infazlar yapılmaya başlanıyor..Bir takım yorumcular sanki ellerinde deliller varmış gibi "ya işte şöyle olmuş da böyle olmuş!" vb gibi tam bir delil içermeyen ifadeler kullanıyor;
..ve adli birimler de herhalde ,kamuoyu ve toplum hassasiyeti gözönüne alınarak ,suçsuz olarak tespit edilip-sonradan serbest bırakılan kişiyi, tekrar gözaltına alıyor ve mahkemeye çıkarıyor ve mahkemede de yine aynı gerekçeyle herhalde kişiyi hemencecik tutuklayıveriyor.. Bir de idam cezasının olduğunu düşünün,o adam kim vurduya gitmiş olmayacak mıdır?"
---------
DÜŞÜNÜNCE : "Dürüstlük ve hakkaniyetle adil yargılamayı bırakıp, bir takım sahte/yanlış yargılamalar ve kamuoyu ve toplum hassasiyeti ile yola çıkarsanız, varacağınız sonuç ileride çok büyük bir hüsranla bitebilir.."
Masum insanlar ceza alabilir,linç edilebilir ve hatta öldürülebilir ve mahkemeler tarafından idam dahi edilebilirler ama bunun bedelini de tüm ülke ileride hep beraber ödeyebilir..Allah(cc)'ın adaletinden kimse kaçamaz ki?! İşte ABD,aslında bunun en güzel örneğini yaşıyor..Ve daha kötüsünün gelmesi de an meselesi..
Kurgusal örneklemelerde (örneğin "köpeğe tecavüz" hadiselerinde) olduğu gibi ne suçlu olduğunu nede masum olduğunu kanıtlayacak bir kamera kaydının olmaması nedeniyle kişilerin yargısız linç ve yargısız infaz edilmesi gibi olayların pek çok benzerlerini sosyal medya da görebilmek çok mümkündür..
* "Kameralar, (sadece bulunduğu pozisyonun koordinatlarına ait görüntülerdeki bir) gerçeği olduğu gibi gösterir ancak bu tam bir delil içermeyebilir ve herşeyi (olayların diğer pozisyonlardaki görüntüleri ve perde arkasını) açıklamaz ve göstermez.."
Kameralardaki görüntüler "tam bir delil içermesine /içermemesine" rağmen yanlış kararlar verilerek, "adil yargılama"lar, çeşitli bahaneler ile devre dışı bırakılabiliyor.. "Kamuoyu ve toplum hassasiyeti" vb dikkate alınarak kişilere ceza verilebiliyor..Yani yasa ve kanunların emrettiği şekilde değil, "kamuoyu ve toplum hassasiyeti" gözönüne alınarak cezalar verilebiliyor.. Öyle ki bu cezalara bakıldığında, bazen de tam delil içermeyen kamera görüntülerine rağmen, "kamuoyu ve toplumun hassasiyeti" gözönüne alınarak herhalde, kişiler yine de cezalandırılabiliyor..
ABD'de yaşanılan "adil yargılama olmaması" ile ilgili hadiseler aslında sadece ABD'de değil hemen hemen tüm dünya ülkelerinde hatta Avrupa ülkelerinde bile olabildiğini söyleyebilmek mümkündür..Bu durum Asya,Afrika ve Ortadoğu gibi gelişmekte olan ülkelerde daha da fazla olabilir.. Dünya genelinde bir şekilde "adil yargılama"nın devre dışı bırakılmadığı ülkeler neredeyse yok gibi gözüküyor.. Maalesef "adil yargılamalar", tıpkı ABD ve diğer ülkelerde olduğu gibi bazen çeşitli bahanelerle "devre dışı" bırakılabiliyor..
JJ) BİR İNSANIN "ADİL YARGILANMAMA"SINA SEBEP OLAN ŞEY/ŞEYLER NEDİR,NE OLABİLİR?
- "Adil yargılama" yapmayan diğer insanların "kendi nefslerine hakim olamaması" ve /veya "işlemiş oldukları ciddi suçların,günahların ortaya çıkmasından korktukları" vb sebeplerden dolayıdır diyebiliriz..
KK) BİR İNSANA, NEDEN "YARGISIZ LİNÇ VE YARGISIZ İNFAZ" EYLEMİ YAPILIR?
İki nedeni var aslında;
1) İnsanların kendi nefsine hakim olamaması (Kişiler suçlu da olsa, insanların adil yargılama olmadan kişilere yargısız cezalar vermeleri)
Örnekleri çok sayıdadır..FİİLİ olarak (örneğin kişilerin yargısız linç ve infaz edilerek yaralanması hatta öldürebilmesi gibi) gerçekleştirilenleri de var SÖZLÜ olarak (örneğin sosyal medyadaki yargısız linç ve infaz gibi) yapanlar da..
2) Yanlış anlaşılmalar ve İftiralar (Kişilerin yanlış anlaşılmalardan ve/veya komplolarla üzerlerine atılan iftiralardan dolayı yargısız cezalandırılmaları..)
Örnekleri dünya genelinde çoktur..Kişilerin suçlu olup-olmadıkları dahi tam olarak bilinmeden adil yargılama yapılmadan kişilere ceza verilmesi eylemi, tarih boyunca süregelen çok kötü bir eylemdir..Özellikle de bu kötü eylemin günümüzde dahi sayısı giderek artan bir durumdur..
LL) ADİL YARGILANMA HAKKI VE "YANLIŞ ANLAŞILMALAR VE İFTİRALAR.."
Maalesef insanoğlu,kendi nefsine hakim olamadığı için hiç kimseye "adil yargılanma" hakkı tanımamaktadır ancak "adil yargılanma" olsaydı,kişilerin suçsuz oldukları dahi ortaya çıkabilirdi..
İnsan,kendi nefsine hakim olamadığı için hiç kimseye "adil yargılanma" hakkı tanımamakta ve kişiler fiili/sözlü olarak (yargısız) linç edilmekte hatta infaz bile (öldürülebilmekte) edilebilmektedir.. Halbu ki, "adil yargılanma" olsaydı, belki de "adil yargılanma" hakkı tanınmayan kişiler, suçsuz ve günahsız olabilme ihtimalleri de ortaya çıkmış olabilirdi.. İşte sırf bu nedenlerle gerçekten suçlu olsun/olmasın, ne kadar kötülük yaparsa yapsın, her insanın "adil yargılanma" hakkının olması gereklidir..
BİLGİ : "Adil yargılanma" hakkı elinden alınan ve (yargısız) linç edilen hatta infaz edilen (öldürülen) bir kimsenin, suçsuz olduğu sonradan ortaya çıkarsa, o zaman ne olacak?"
O kişilerin suçsuzluğu sonradan ortaya çıkmasa bile yine de herkesin "adil yargılanma" hakkı vardır..Ve bu "adil yargılanma" hakkına birgün, insanların "adil yargılanma" haklarını ellerinden alınan insanlar için de lazım olabilir..Dünyada olmazsa eğer, ahirette bunun cezası kesin verilebilir.. Ahirette "adil yargılanma" herkes için gerçekleşir..Dünyadayken bir kişinin "adil yargılanma" hakkının elinden alınmasına sebep olan bir kişi için, kimbilir belki de bu adilsizlik davranışı nedeniyle "Al,bu da senin "adil yargılanma(ma)" hakkın!" diyerek cehenneme girmesine de sebep olabilir..
Biz kendimiz de dahil hiçbirimiz, maalsef "her insanın suçu ne olursa olsun, adil yargılanma hakkı" olmasına rağmen, "kendi yargımızı kendimiz verdiğimiz" için, kişilere özellikle de eylemin olduğu anda "yargısız linç ve infaz" eylemlerini, kendimize hakim olamayarak gerçekleştirebiliyoruz.. Bunların örneklerini hem gerçek yaşam da hem de yerli-yabancı dizi ve sinema filmlerinde görebilmek çoktur..
Olaya bir de şu açıdan bakalım..
MM) YARGISIZ LİNÇ VE İNFAZLAR, DİNLERE ZARAR VERMEK İÇİN DE YAPILABİLİR..
"Siviller ve devlet güçleri tarafından gerçekleştirilen "yargısız linç ve infazlar",yukarıda da tanımlanan sebeplerden olabileceği gibi dinlere ve din yoluyla peygamberlere ve hatta yüce Allah(cc)'a zarar vermek isteyen kişiler tarafından yapılıyor ve/veya yaptırılıyor da olunabilir.."
Bunların "dinsel" uçlara yakın kimlikli olanları da var "ataist" uçlara yakın kimlikli olanları da..(Yazılı görsel (sosyal) medyada gördüklerimiz..) Her iki taraf da bu eylemleri çok yapabiliyor ancak dinlere en çok zarar verenler ise "dinsel" uçalara yakın kimlikli olanlar olabiliyor.."Din" adına işlenen kötü eylemler gibi..
Özellikle de İslam dininde "adil" olmak çok önemli bir yere sahiptir.. Pek çok ayet ve hadislerde de, "adil" olunması ile ilgili emirler,hadisler bulunur.."Adil olma" eylemi, sadece İslam'da değil diğer dinlerde de vardır..Hristiyanlıkta,Yahudilikte ve hatta Budizm gibi doğu inançlarında da mevcuttur..
Ancak buna rağmen özellikle da insanların kendilerine hakim olamayarak gerçekleştirdikleri "yargısız linç ve infaz" eylemlerine baktığımızda,burada "adil olma" kavramının tamamen geçersiz olduğunu görebilmek mümkündür..İnsanlar,dinlerdeki "adil olma" kavramını, "insanın kendi adaleti /kendi kendine adalet" vb gibi kavramlara indirgemişlerdir..
İnsanları "Kendi adaletini kendin ver! / Kendi adaletimi kendim veririm!" davranışına iten sebep ise, çok açık bir şekilde kendi nefsinin işidir..Nefs'de Allah(cc)'a düşman olduğu için, bu eylemleri gerçekleştirenler de bir nevi Allah(cc)'a olan düşmanlıklarını da ortaya koymuş olabiliyorlar..
Dinsel öğeli "yargısz linç ve infaz" eylemlerinde özellikle de İslam ülkelerine baktığımızda,örneğin "Kur'an yaktığı /dine,peygambere,ALLAH(cc)'a küfür/hakaret ettiği" vb davranışlarda bulundukları iddia edilen kişi/kişilere yargısız linç ve infazı gerçekleştiren kitlelerin, aslında dine (peygambere,Allah(cc)'a) olan düşmanlıklarını da sergilemiş oldukları görülebiliyor..Bunu Allah(cc)'a düşman olan nefslerinin kötü eylemlerinden anlayabiliyoruz..
İslam ülkelerinde kişiler/kitleler tarafından gerçekleştirilen "yargısız linç ve infaz" eylemlerinin tek bir amacı var gibi gözüküyor, o da İSLAM DININE AÇIKÇA ZARAR VERMEKTIR..Yapılan şey, aslında budur diyebiliriz..Yapılan bu eylemin amacının bu olmadığını bilmeyen cahil kitleler ise,o kötü niyetli kişiler tarafından kullanıldıklarının farkında bile değil gibi gözüküyorlar..Yani yaptıkları bu eylemleriyle aslında İslam dinine zarar verdiklerini ve peygambere,dine ve Alla(cc)'a düşman/isyan etmiş olduklarının farkında bile olmayabilirler..
NN) ADİL OLMAK MI ÖNEMLİ NEFS'E YENİK DÜŞMEK Mİ?
MESELE ŞU : "Ya nefsimize hakim olup "adil yargılamayı" savunacağız /nefisimize hakim olamayıp "kendi adaletimizi (yargısız linç ve infazı) kendimiz vermeye devam edeceğiz,Allah(cc)'a düşman olan nefsimize yenik düşeceğiz!"
OO) ÜLKELERDE YARGI NE KADAR BAĞIMSIZDIR?
DİĞER BİR MESELE DE ŞU ; "Devletlerin "adil yargılama"daki samimilikleridir..Yani "yargı ne kadar bağımsızdır?" Bunu ülkelerde yaşayan topluluklar tam olarak bilemiyor..Ülkelerindeki "yargıya" pek güven duymuyorlar gibi gözüküyor..Yargısız linç ve infaz eylemlerine bakınca,bu görülebiliyor.. "Yargı Bağımsız mı? Bağımsızsa ne kadar bağımsız? Adil yargılama ne düzeyde?"
ÖÖ) "İDAM CEZASI,"YARGININ BAĞIMSIZ" VE "ADİL BİR YARGILAMANIN" OLMADIĞI ÜLKELERDE, HER ŞEYİ ÇÖZÜMLEMEZ AKSİNE DURUMUN DAHA DA KÖTÜYE GİTMESİNE SEBEP OLABİLİR.."
Bunun en güzel örneği ABD'dir aslında..Gözlerimizin önünde cereyan eden olaylar..Ve tabii ki idam cezası uygulayan başta İslam ülkeleri olmak üzere,diğer dünya ülkelerinde durumlar, hiç de iç açıcı gözükmemektedir..Bu ülkelerin yakın bir zamanda ciddi iç karışıklıklar,iç savaşlar ve ekonomik anlamda çok büyük çöküntülerle karşı karşıya kalma olasılıkları da çok yüksektir..
İdam cezası verilen ülkelerde idam edilen kişilerin, gerçekten de idam edilecek bir suç işleyip işlemedikleri tam olarak bilinemiyor..En saçma sapan bir şeyde dahi insanlar, sanki idamlık bir suç işlemiş gibi idam edilebiliyor..Üzerlerine atılan bir takım yanlış anlaşılmalar yada iftiralar nedeniyle de idamlar yapılabiliyor..
Öyleyse, bir ülkede idamın olması, ne kadar adil olunduğunu göstermiyor? Tam tersine "yargısız linç ve infaz"ın bir benzeride yaşanmış olunuyor ve sivildeki yargısız linç ve infaz eylemlerinin de daha çok artmasına sebebp de olunmuş olunabiliyor..Burada en önemli olan iki şey "YARGININ NE KADAR BAĞIMSIZ OLDUĞU VE ADİL YARGILAMANIN NASIL YAPILDIĞI" ile alakalı olabilir..
* "BAĞIMSIZ HUKUKSAL DENETİMLER YOK, KİMİN NE YAPTIĞI BELLİ DEĞİL.."
1) Yargı bağımsız ama adil yargılama yok..(Çünkü bağımsız hukuksal denetimler yok /var ama işlemiyor gibi görünüyor..Örneğin, ABD'de olduğu gibi..ABD'de yargının bağımsız olmadığına dair çok ciddi görüşlerde olabiliyor..)
2) Yargı bağımsız değil adil yargılama hiç yok..(Bunu anlatmaya hiç gerek yok..Yargının bağımsız olmadığı bir ülkede, her olumsuzluğu beklemek mümkün!)
PP) İNSANIN KENDİ NEFSİNE HAKİM OLAMAMASI : İŞTE O ANDA "ADİL OLMAK" GERÇEKTEN ÇOK ZOR BİR DURUM OLABİLİR..
Gözünüzün önünde kızınızın/annenizin/eşinizin tecavüze uğradığına /öldürüldüğüne tanık oldunuz..Veya aynı şeylerin herhangi bir çocuğa hatta bir bebeğe /bir hayvana olduğuna da tanık oldunuz.. O anda nasıl adil olacaksınız? İşte burası çok zor bir durum gibi gözüküyor..Burada yapılan kötü bir eylemi "durdurma" ve/veya "gerekirse zor kullanma" kullanarak bu kötü eylem durdurulabilir..Ancak "durdurma" eylemi amacının dışına da çıkabilir..Durdurma eylemi bir şekilde gerçekleştikten sonra ,bu sefer "yargısız linç ve infaz" eylemi kişi/kişiler tarafından yapılmaya başlanabilir..
İşte o anlar gerçekten çok zor olabilir..O kötü fiil eylemi yapıldıktan sonra suçlu kişiler yakalanır ve adil yargılanma için adalete teslim edilirse ,insan kendi nefsinide bu şekilde yenmiş olabilir ve hatta bunun bir sevabının da olabildiğini söyleyebiliriz..Hele de o kötü fiil eylemin yapıldığı anda sırf Allah(cc) korkusuyla "adil yargılama"yı düşünerek, suçlu kişi/kişileri adalete teslim etmenin sevabı herhalde daha fazla olabilir.. (O anda bunları yapabilmek çok zor bir duygudur.. Çünkü,bu yapılan şey,kolay bir şey değil..Her babayiğidin yiyeceği bir halt da değil.. )
İnsanlar o kişilerle dalga dahi geçebilir ;" Yuh sana eşine/kızına/annene/kızkardeşine tecavüz ediliyor, sen ne yapıyorsun?" diye.. Hatta bazı ahlaksız kişiliklere sahip olanlar ise; "İyi o zaman biz de yapalım!" diye de ,İslama,Peygambere ve Allah(cc)a olan düşmanlıklarını belli etmiş oluyorlar bir nevi..
Bu tür ahlaksız seviyedeki insanların tek bir amacı vardır herhalde, o da yukarıda da söylediğimiz gibi, "DINLERE ZARAR VERMEK" ve eğer bunu yapan İslam ülkelerindeyse eğer, bunların yaptıkları da "ISLAMA ZARAR VERMEK"tirde diyebiliriz..
RR) KISASA KISAS VE "ADİL OLMAK" ÜZERİNE KISA BİR DÜŞÜNCE..
"Kısas,ilkesi temelde bir şahsın işlediği suça eş değer şekilde cezalandırılması esasına dayanır. Yani bir kişi bir başkasının gözünü çıkardıysa gözü çıkartılır, dişini kırdıysa dişi çıkartılır, kolunu kopardı ise kolu kopartılır, öldüren öldürülür." (14)
Yani kısas,bir nevi "işlenilen bir suçun aynısının,suçu işleyenin üzerinde yapılmasıdır." Örneğin cana kıyma (öldürme) eyleminde,kısas cezası bir nevi "öldüreni aynı şekilde öldürme"dir.. Ancak bu kısas ceza uygulaması "adil bir yargılama" ile gerçekleşir..Hiç bir canlı,kendi kafasına göre ,başka birisine "kısas" ceza eylemi gerçekleştiremez..özellikle de canla ilgili (öldürme,yaralama,kesme,biçme vb) durumlarda..
İslami ülkelerde mahkemeler bulunur ve bu mahkemelerde adil yargılamalarla bu ceza verilir..Zaman zaman bu ülkelerde bir takım kişilerin kışkırtmaları ile siviller de,kendi aralarında bu cezayı uygulayabiliyor..Ancak çoğu zaman linç ve infaza uğrayan (öldürülen) kişiler, iftiraya uğrayabiliyor yada yanlış anlaşılmalara kurban gidebiliyorlar..Tıpkı zamanımızda insanların kendi yargısız linç ve infazlarını yaptıkları gibi..
Modern ülkelerde de,kısas (cana kıyma) eyleminin benzeri, "idam" cezasıdır..O ülkelerin mahkemeleri tarafından verilir..Kendilerini mahkeme yerine koyan kişi/kişiler tarafından gerçekleştirilmez,böyle olursa bu ayrı bir cinayet vakası olur..Kısas ceza eylemini siviller kendi aralarında yapmamalıdır..Hem Kur'an'a göre hem de mahkemelere göre çifte ceza eylemi olmaz..
Maddi açıdan bakıldığında ise bu "meşru müdafa" olarak değil, "kasten adam öldürmek,cinayet işlemek/teşebbüs etmek,delilleri karartmak" vb gibi suçlarını işlemiş olarak görülebilir..Tabii gerçek hukuk devletinde bunlar olabilir.. Masum hayvanların,çocukların,bebeklerin asıl savunma ve hakları,onlar yaşarken ve/veya hayatları tehlikeye girdikleri anda yapılan savunma ve haklarla birlikte; eğer tecavüze uğrar ve/veya öldürülür iseler, suçluların adil yargılanması da onların gerçek anlamda haklarının korunması,savunulması ve intikamlarının alınması da böylece sağlanılmış olunur..Diğerleri boş laftan ve suç eylemlerinden ibarettir..Adil yargılamanın mutlaka olması gerekir..
Yargı cezalarının da herkese eşit,adil ve tutarlı olması gerekir..Örneğin; bir can alan birisine "idam" cezası verilirken, aynı suçu işleyen diğer başka birisine "hapis,para cezası" vb gibi cezaların verilmesi adil olan bir ceza eylemi olmadığı gibi, bu durum "çifte standart" olarak da görülebilir..
Gerçek hukuk ve kanun düzenleriyle yönetilen ülkelerde, suçu ne olursa olsun, olmuş-bitmiş bir eylemden sonra yargısız linç ve infaz girişimlerine uğrayan kişi/kişilere bu linç ve yargısız infazı yapanlara ağır cezalar verilebiliyor.. Manevi (ahiret) hayatında da durumun pek farklı olduğunu pek sanmıyoruz..
"Yapılması gereken şey,"masum canlıların hayatlarını onlar yaşarken anlık ve sürekli olarak ve hayatları tehlikeye girdikleri anda korumak,kanunlara uymak,adalete doğru bir şekilde yardımcı olabilmek ve mevcut ahlak kurallarına riayet etmektir.." Bunlar da ancak "DÜRÜST İNSAN Modeli" ile gerçekleşir.."
(NOT : Hem ülkemizde hem de dünya genelinde özellikle de ABD'de günümüze değin gerçekleşen yargısız linç ve infaz terör girişimleri ile ilgili çok detaylı bilgileri, "Yargısız linç ve infaz terörü" bölümünden okuyabilirsiniz..)
UYARILAR : Giriş bölümündeki bilgiler ve bu bilgilerde yer alan tanımlamalar,konu hakkında çeşitli yazılı-görsel medyada gösterilen,yazılıp-çizilen verilerden elde ettiğimiz bilgiler ve tanımlamalar olup, bilimsel araştırmalar sonucu elde edilen tanımlamalar olmayıp-tamamen kendi görüşlerimizden oluşmaktadır. Herhangi bir bilimsel dayanağı yoktur/olmayabilir..Biz sadece kendi fikir ve görüşlerimizi açıkladık..Buradaki tanımlamaları ele almak,ortaya koymak bizden, bunların uygulanabilir olup-olmamadığını ele almak,değerlendirmek ise sizlere daha doğrusu konunun uzmanlarına bırakıyoruz..Okuduğunuz için teşekkür ediyoruz..
BÖLÜMLER
"YARGISIZ LİNÇ VE İNFAZ" TERÖRÜ ve "HAKSIZ MAHKUMİYET VE İDAMLAR"..
(ÖNEMLİ NOT : Yabancı kaynaklardan alınan bilgilerin dil çevirilerinde, çeviri hataları olabilir..Gerçeğini öğrenmek için verilen kaynaklarına gidip-okuyabilirsiniz..)
1.BÖLÜM
YARGISIZ LİNÇ VE YARGISIZ İNFAZ NEDİR?
A) LİNÇ /YARGISIZ LİNÇ NEDİR?
"Linç, hiçbir adil yargılama olmadan insanları cezalandırma yöntemidir. Linç aslında sağlıklı bir yargılamanın olmadığı gibi, bir ceza yöntemi olarak da öldürücüdür. İlk olarak 18. yüzyılda Amerika'da görülmüştür. İsmini Charles Lynch'den alır. Lynchler'in ikisi asker, diğeri de büyük toprak sahibidir. O dönem altın arayıcılığının ve bununla birlikte hırsızlığın da yoğun olduğu bir dönemdir. Bu dönemde hırsızlar ve kızıldereliler için alınmış şeriflerin ve başka güvenlik sağlayanların özellikle olmadığı yerlerde yapılmıştır." (15)
"Linç, bir grup tarafından yapılan yargısız infazdır. Çoğunlukla, ihlal ettiği iddia edilen bir suçluyu cezalandırmak veya gözdağı vermek için bir çete tarafından yapılan gayri resmi kamu infazlarını karakterize etmek için kullanılır. Ayrıca gayri resmi grup sosyal kontrolünün aşırı bir biçimi olabilir ve maksimum gözdağı vermek için genellikle halka açık bir gösteri (genellikle asılı şeklinde) sergilenerek gerçekleştirilir; Her toplumda linç ve benzeri çete şiddeti örnekleri bulunabilir." (16)
"Linç (Wikipedia)
Linç, bir grup tarafından yapılan yargısız infazdır. Çoğunlukla, ihlal ettiği iddia edilen bir suçluyu cezalandırmak veya gözdağı vermek için bir çete tarafından yapılan gayri resmi kamu infazlarını karakterize etmek için kullanılır. Ayrıca gayri resmi grup sosyal kontrolünün aşırı bir biçimi olabilir ve maksimum gözdağı vermek için genellikle halka açık bir gösteri (genellikle asılı şeklinde) sergilenerek gerçekleştirilir; Her toplumda linç ve benzeri çete şiddeti örnekleri bulunabilir.
Amerika Birleşik Devletleri'nde Afrika kökenli Amerikalıların linç edilmeleri, Güney'de Yeniden Yapılanma döneminden sonraki dönemde, özellikle Amerikan ırk ilişkilerinin en alt noktasında sıklaştı. Linçler birçok çağdaş toplumda, özellikle Brezilya, Guatemala ve Güney Afrika gibi suç oranlarının yüksek olduğu ülkelerde yaygındır.
Etimoloji
Linç kelimesinin kökenleri belirsizdir, ancak muhtemelen Amerikan Devrimi sırasında ortaya çıkmıştır. Fiil, duruşmasız ceza için kullanılan bir terim olan Linç Yasası (Lynch law) ifadesinden gelir. Bu dönem boyunca iki Amerikalı, ifadeyi icat ettikleri için genellikle itibar görüyor: Charles Lynch (1736-1796) ve William Lynch (1742-1820), ikisi de 1780'lerde Virginia'da yaşıyordu. Charles Lynch'in, terimi 1782'de kullandığı bilindiği için, bu ifadeyi icat etmiş olma olasılığı daha yüksektir, ancak William Lynch'in bu terimi çok daha sonraya kadar kullandığı bilinmemektedir.
Her iki adam tarafından da ölümün bir ceza olarak verildiğine dair hiçbir kanıt yoktur. 1782'de Charles Lynch, yardımcısının Lynch'in kanununu "zencilerle uğraşmak için" Tories'e uyguladığını yazdı. Charles Lynch, bir Virginia Quaker: 23ff ekici ve İngilizlerin Sadık destekçilerini savaş sırasında bir yıla kadar hapseten Virginia'daki bir ilçe mahkemesine başkanlık eden Amerikan Devrimcisiydi.
Bu kişileri tutuklamak için yeterli yetkiye sahip olmamasına rağmen, savaş zamanının gerekliliğini savunarak bu hakkı iddia etti. Daha sonra, Konfederasyon Kongresi'ndeki arkadaşlarına, kendisini ve ortaklarını kötülükten muaf tutan bir yasayı geçirme konusunda galip geldi. Amerikan Kolonileri savaşı kazanmış olsa da, hapse attığı kişilerden bir veya daha fazlasının yasal işlemlerle karşılaşabileceğinden endişeliydi.
Kongre'nin bu eylemi tartışmalara yol açtı ve bununla bağlantılı olarak, yargısız otorite varsayımı anlamına gelen Linç yasası terimi Amerika Birleşik Devletleri'nde yaygın bir tabir haline geldi. Lynch ırkçı önyargıyla suçlanmadı. Cinayetle suçlanan siyahları üç kez beraat ettirdi. Ancak o, Galli madencilere yönelik tacizinde etnik önyargılı olmakla suçlandı. Virginia'dan William Lynch, bu ifadenin ilk olarak kendisi ve Pittsylvania County'deki komşuları tarafından imzalanan 1780 tarihli bir belgede kullanıldığını iddia etti. Edgar Allan Poe bu belgeyi bulduğunu iddia ederken, muhtemelen bir aldatmacaydı. 1493'te İrlanda'da Galway Belediye Başkanı olan James Lynch fitz Stephen'ın 17. yüzyıl efsanesi, oğlunun cinayetten hüküm giydiğinde, belediye başkanının onu kendi evinden astığını söylüyor.
Hikaye, 1904 yılında "linç" kelimesinin kökeni olarak önerildi. Etimologlar tarafından hem iddia edilen olaydan sözcüğün daha sonra ortaya çıkmasına kadar geçen zaman ve yerdeki mesafe hem de olay modern anlamda bir linç oluşturmadığı için reddedilmiştir. Esnek bir aletle şiddetli bir şekilde dövmek, cezalandırmak veya kötü muamele etmek için arkaik fiil halkası etimolojik kaynak olarak önerilmiştir; ancak kelimenin modern zamanlara kadar geldiğine dair hiçbir kanıt yoktur, bu nedenle bu iddia da mantıksız kabul edilir. (.....)
Gerileme ve Sivil Haklar Hareketi
1930'larda linç sıklığı düşerken, 1930'da Büyük Buhran sırasında bir artış oldu. Örneğin, yalnızca Kuzey Teksas ve güney Oklahoma'da, dört kişi bir aydan kısa bir süre içinde ayrı olaylarda linç edildi.
Bugün Rusya: Bundan Ne Öğrenebiliriz? Adlı kitabında (1934), Sherwood Eddy şöyle yazdı: "Bugün Rusya'nın en ücra köylerinde Amerikalılara, Scottsboro zencilere ne yapacakları ve neden zencileri linç ettikleri soruluyor."
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, gazilerin eve döndükten sonra gerilimler arttığı için linç olaylarında bir artış meydana geldi. Beyazlar, geri dönen siyah gazilere karşı beyaz üstünlüğünü yeniden empoze etmeye çalıştı. En son belgelenen toplu linç, 1946'da, iki savaş gazisinin ve eşlerinin yerel beyaz toprak sahipleri tarafından öldürüldüğü Walton County, Georgia'da meydana geldi.
1950'lerde Sivil Haklar Hareketi yeni bir ivme kazanıyordu.
Mississippi'de bir amcayı ziyaret ederken öldürülen 14 yaşındaki Chicago'lu genç Emmett Till'in linç edilmesiyle teşvik edildi. Annesi, oğlunun ne kadar kötü dövüldüğünü insanların görebilmesi için açık tabutlu bir cenaze töreni yapmakta ısrar etti. ABD genelinde siyah topluluk seferber oldu. Vann R. Newkirk, "katillerinin yargılanması, beyaz üstünlüğünün tiranlığını aydınlatan bir gösteri oldu" diye yazdı. Mississippi eyaleti iki sanığı yargıladı, ancak tamamen beyazlardan oluşan bir jüri tarafından beraat ettiler.
David Jackson, "dünyayı Amerikan ırkçılığının acımasızlığını hesaba katmaya zorlayan çocuğun harap olmuş bedeninin" fotoğrafı olduğunu yazıyor. Sovyet medyası, ABD'de sıklıkla ırk ayrımcılığını ele aldı. O sıralarda Sovyetler Birliği'nin insan hakları ihlallerine yönelik Amerikan eleştirisini Rusların "Ve siz zencileri linç ediyorsunuz" şeklinde yanıtladığı ikiyüzlülük olarak değerlendirdi.
Tarihçi Mary L. Dudziak, Cold War Civil Rights: Race and the Image of American Democracy'de (2001), Birleşik Devletler'de Sovyet Komünistlerinin ırk ayrımcılığı ve şiddete yönelik eleştirisinin federal hükümeti sivil haklar mevzuatını destekleme konusunda etkilediğini yazdı.
Hepsi olmasa da çoğu linç olayları 1960'larda sona erdi.
2011'de Mississippi'de James Craig Anderson'ın öldürülmesi, Amerika Birleşik Devletleri'nde kaydedilen son ölümcül linç olayıydı.
Jasmine Richards, 2016 yılında "linç" ten suçlu bulundu ancak mahkumiyeti, kimseyi öldürmek için değil, "herhangi bir kişiyi isyan yoluyla bir barış görevlisinin yasal gözetiminden almaktan" (California ceza kanunu 405a) kaynaklanıyordu.
Medeni haklar hukuku
Başlık 18, U.S.C., Bölüm 241, iki veya daha fazla kişinin herhangi bir eyaletteki veya bölgedeki herhangi bir kişiyi özgür kullanım veya kullanımda tehdit ederek veya korkutarak yaralamak için komplo kurmasını yasa dışı kılan medeni haklar komplo yasasıdır; Anayasa veya Amerika Birleşik Devletleri yasaları tarafından kendisine temin edilen herhangi bir hak veya ayrıcalığın (veya aynı şeyi kullanması nedeniyle) ve; ayrıca, iki veya daha fazla kişinin bu haklardan özgürce yararlanmasını veya bu haklardan yararlanmasını engellemek veya engellemek amacıyla başka bir kişinin otoyoluna veya arazisine kılık değiştirerek gitmesini yasa dışı kılar.
Suçun şartlarına ve ortaya çıkan herhangi bir yaralanmaya bağlı olarak, suç, ömür boyu herhangi bir yıl veya ölüm cezası için bir dizi para cezası ve / veya hapis cezası ile cezalandırılır. (....)
Örnekler
---------
* 14 Eylül 1968'de Puebla Özerk Üniversitesi'nden beş çalışan, yerel rahip Enrique Meza Pérez'in köylüleri komünist olduğuna inandığı çalışanları öldürmeleri için kışkırtmasının ardından, Puebla eyaletindeki San Miguel Canoa köyünde linç edildi. .
* 23 Kasım 2004'te Tlahuac'ta narkotikle ilgili bir suçu araştıran üç Meksikalı gizli federal ajan San Juan Ixtayopan (Mexico City) kasabasında, fotoğraflarını çektiklerini gören ve bir ilkokuldan çocukları kaçırmaya çalıştıklarından şüphelenen öfkeli bir kalabalık tarafından linç edildi. Ajanlar hemen kimliklerini belirlediler, ancak ikisi öldürülmeden ve ateşe verilmeden önce birkaç saat alıkonuldu ve dövüldü. Olay, yardım talepleri ve öldürülmeleri de dahil olmak üzere neredeyse en başından beri medyaya yansıdı. Polis kurtarma birimleri geldiğinde, ajanlardan ikisi yanmış cesetlere dönüştü ve üçüncüsü ciddi şekilde yaralandı. Yetkililer, linç olayının soruşturulan kişiler tarafından kışkırtıldığından şüpheleniyorlar. Hem yerel hem de federal yetkililer, kasabanın müdahale etmeye çalışamayacak kadar uzakta olduğunu söyleyerek ajanları terk etti. Bazı yetkililer, yetkililerin adamları kalabalıktan kurtarmaya çalışması halinde bir katliamı kışkırtacaklarını söyledi.
* The Wall Street Journal'a göre "Son 60 yılda, 1.5 milyon Brezilyalı linç olaylarına katıldı. Brezilya’da linçler konusunda önde gelen uzman São Paulo Üniversitesi sosyologu José de Souza Martins’e göre Brezilya’da çeteler artık her gün birden fazla şüpheli hukukçuyu öldürüyor veya öldürmeye çalışıyor. "
* Mayıs 2015'te, Rio Bravo'da on altı yaşındaki bir kız, ayın başlarında bir taksi şoförünün öldürülmesine karışmakla suçlandıktan sonra, yasadışı bir çete tarafından linç edildi.
* 19 Mart 2015'te Afganistan'ın Kabil şehrinde büyük bir kalabalık genç bir kadın olan Farkhunda'yı yerel bir molla tarafından Kuran İslam'ın kutsal kitabının bir kopyasını yakmakla suçlandıktan sonra dövdü. Kısa bir süre sonra bir kalabalık ona saldırdı ve onu öldüresiye dövdü. Genç kadının cesedini Kabil Nehri kıyısında ateşe verdiler. Kadının Kuran polislerini yakıp yakmadığı belli olmamakla birlikte kentteki din adamları, kalabalığın ne pahasına olursa olsun inancını savunma hakkı olduğunu söyleyerek linç etmeyi savundu. Hükümeti, linç olayına katılanlara karşı harekete geçmemesi konusunda uyardılar. Etkinlik çekildi ve sosyal medyada paylaşıldı. Olayın ertesi günü linç suçlamasıyla altı kişi tutuklandı ve Afganistan hükümeti soruşturmaya devam edeceğine söz verdi. 22 Mart 2015'te Farkhunda'nın cenazesine büyük bir Kabil halkı katıldı; birçok kişi onun adalet görmesini istedi. Bir grup Afgan kadın tabutunu taşıdı ve sloganlar attı ve adalet istedi.
* Hırsızlıktan cinayete kadar çeşitli suçlar işleyen suçluların linç dahil olmak üzere yargısız cezalandırılmasının Dominik toplumunda bazı onayları vardır. 2014 Latinobarómetro anketine göre Dominik Cumhuriyeti, Latin Amerika'da bu tür yasadışı önlemlerin en yüksek kabul oranına sahipti. Bu sorunlar özellikle Kuzey Bölgesi'nde belirgindir.
* 2010 depreminden sonra, yardım malzemelerinin yavaş dağıtılması ve etkilenen çok sayıda insan, şüpheli yağmacılara karşı yağma ve mafya adaletinin damgasını vurduğu sivil kargaşayla ilgili endişelere yol açtı. CNN, 2010 tarihli bir haberde, "Kolera salgınının başlangıcından bu yana, çoğu Vodou rahiplerinin Haiti'de en az 45 kişinin, hastalık yetkililerinin yayılmasından onları sorumlu tutan öfkeli kalabalıklar tarafından linç edildiğini söyledi.
* Suçluları ve siyasi muhalifleri kırbaçlama ve boyunlarını bağlama pratiği, 1980'lerde Güney Afrika'daki apartheid döneminde gelişti. Siyah kasaba sakinleri, hükümetle işbirlikçi olarak görülen diğer siyahları terörize etmek için "halk mahkemeleri" kurdular ve kırbaç kırbaçlarını ve boyunlarını bağlayarak ölümleri kullandılar. Boyun değiştirme, kurbanın göğsüne ve kollarına zorlanan gazyağı dolu bir lastik lastiği tutuşturarak kurbanın işkence görmesi ve infaz edilmesidir. Necklacing, siyah kurtuluş hareketine hain oldukları iddia edilen kurbanları, akrabaları ve ortaklarıyla birlikte cezalandırmak için kullanıldı. Bazen "halk mahkemeleri" hata yaptılar veya sistemi Apartheid karşıtı hareketin liderlerinin karşı çıktığı kişileri cezalandırmak için kullandılar. Uygulama, o zamanlar hapiste olan Nelson Mandela'nın eşi ve Afrika Ulusal Kongresi'nin kıdemli bir üyesi olan Winnie Mandela tarafından onaylandığında muazzam bir tartışma çıktı. Daha yakın zamanlarda, uyuşturucu satıcıları ve diğer çete üyeleri, kanun dışı bir örgüt olan Gangsterism and Drugs'a Karşı İnsanlar tarafından linç edildi.
* Linç etme de dahil olmak üzere yargısız cezaların uygulanmasına Nijerya'da 'orman adaleti' deniyor. Uygulama yaygındır ve polisin varlığından önce "Nijerya toplumunun yerleşik bir parçası" dır. Kesin cezalar, çamurda saatlerce yuvarlanmak için yapılan "çamurlu muamele" ile şiddetli dayak ve ardından boyun bağlama arasında değişir. Aluu dörtlünün davası ulusal öfkeye yol açtı. Uygulamanın devam eden varlığından yolsuzlukla birlikte işleyen bir yargı sistemi ve kanun yaptırımının bulunmaması suçlanıyor.
* Filistinli linç çeteleri, İsrail ile işbirliği yaptıklarından şüphelenilen Filistinlileri öldürdü. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün 2001 tarihli bir raporuna göre: İlk İntifada sırasında, Filistin Yönetimi kurulmadan önce, FKÖ'nün zımni desteğiyle zaman zaman işbirlikçi olduğu iddia edilen yüzlerce kişi linç edildi, işkence gördü veya öldürüldü. İşbirliği yaptığı iddia edilen kişilerin sokak cinayetleri mevcut intifada ile devam ediyor. ama çok daha az sayıda.
* 12 Ekim 2000'de, rezil ve acımasız Ramallah linçleri gerçekleşti. Bu, Filistinli bir kalabalığın, Batı Bankası'ndaki Filistin Otoritesi kontrolündeki Ramallah şehrine yanlışlıkla giren iki İsrail Savunma Kuvvetleri yedekleri Vadim Norzhich (Nurzhitz) ve Yosef "Yossi" Avrahami'nin cesetlerini öldürdüğü ve parçaladığı El-Bireh karakolunda meydana geldi. Filistin Yönetimi polisleri tarafından gözaltına alındı. İsrailli yedek askerler dövüldü ve bıçaklandı.
* Temmuz 2014'te üç İsrailli erkek, Doğu Kudüs'teki evinin önünde şafak vakti Ramazan dualarını beklerken 16 yaşındaki Filistinli Muhammed Ebu Khdeir'i kaçırdı. Onu zorla arabalarına bindirdiler ve Kudüs yakınlarındaki ıssız ormanlık alana giderken dövdüler, ardından birçok kez işkence gördükten ve dövüldükten sonra üzerine benzin döktüler ve ateşe verdiler. 30 Kasım 2015'te olaya karışan iki küçük, Khdeirs cinayetinden suçlu bulundu ve 4 Şubat'ta sırasıyla ömür boyu hapse ve 21 yıl hapse mahkum edildi. 3 Mayıs 2016'da, Ben David ömür boyu hapis cezasına ve 20 yıl daha hapse mahkum edildi.
* 18 Ekim 2015'te Eritreli bir sığınmacı Haftom Zarhum, Be'er Sheva'nın merkez otobüs istasyonunda intikam peşinde koşan İsrail askerleri tarafından linç edildi. İsrail güvenlik güçleri, Haftom'u İsrail polis otobüsünü ve onu vuran kişi olarak yanlış tanımladı. Diğer güvenlik güçleri yerde çaresizce kan kaybederken Haftom'u vurmaya katıldıktan birkaç dakika sonra. Daha sonra, iki asker kurbana yaklaştığında, bir asker yakındaki bir bankla ona vurdu ve ardından zorla başını ve vücudunun üstünü tekmeledi.
* Ağustos 2012'de yedi İsrailli genç, birçok tanığın birkaç Filistinli gencin linç girişimi olarak tanımladığı olay nedeniyle Kudüs'te tutuklandı. Filistinliler İsrail tesislerinden tıbbi tedavi ve adli destek aldı
* Hindistan'da linçler etnik topluluklar arasındaki iç gerilimleri yansıtabilir. Topluluklar bazen suç işlediği veya suç işlediğinden şüphelenilen kişileri linç ederler. Buna bir örnek, Maharashtra'nın Bhandara bölgesinde bir köy olan Khairlanji'de bir Dalit ailesinin dört üyesinin Kunbi kast üyeleri tarafından katledildiği 2006 Kherlanji katliamıdır. Bu olay, "alt" kast üyelerine yönelik "üst" kast şiddetine bir örnek olarak bildirilmesine rağmen, toplumsal şiddetin bir örneği olduğu bulundu. Bu, Eminent Domain'in tarlalarına el konulmasına karşı çıkan bir aileye karşı misillemeydi, böylece onları öldüren gruba fayda sağlayacak bir yol inşa edilebilirdi. Ailenin kadınları, sakatlanmadan ve öldürülmeden önce kamuoyunda çıplak olarak gösterildi. Sosyologlar ve sosyal bilimciler, kast sistemine ırk ayrımcılığı atfetmeyi reddediyorlar ve bu ve benzeri olayları ırk içi etno-kültürel çatışmalara atfettiler.
Hindistan'da 2014 yılından bu yana, çoğunlukla Hintli Müslümanları ve Dalitleri linç eden çetelerin yer aldığı çok sayıda "inek şiddetiyle" ilgili olarak çok sayıda linç olayı yaşandı. Bu tür saldırıların bazı dikkate değer örnekleri arasında 2015 Dadri çetesinin 2016 Jharkhand çetesinin linç ettiği 2017 Alwar çetesinin linç edilmesi ve 2019 Jharkhand çetesinin linç edilmesi yer alıyor. Mafya linçi, Temmuz 2018'de Alwar'da üçüncü kez bir grup ineğin Rakbar Khan adlı 31 yaşındaki Müslüman bir adamı öldürdüğü bildirildi. 2015 Dimapur çetesi linçinde, Dimapur, Nagaland'da bir çete hapse girdi ve 5 Mart 2015 tarihinde yargılanmayı beklerken sanık bir tecavüzcüyü linç etti. Mayıs 2017'den bu yana, Jharkhand Hindistan'da yedi kişi linç edildiğinde, Whatsapp mesaj hizmeti aracılığıyla öncelikle çocuk kaçırma ve organ toplama ile ilgili sahte haberlerin yayılmasının ardından Hindistan Whatsapp linçleri olarak bilinen mafya bağlantılı şiddet ve cinayetlerden başka bir olay yaşandı.
2018'de Hindistan'ın küçük sivil havacılık bakanı, Haziran 2017'de Ramgarh'ta tüccar Alimuddin Ansari'nin ineklerin tedbirli olduğu iddia edilen bir davada linç edilmesinden mahkum olan sekiz kişiyi taçlandırdı ve onurlandırdı. Haziran 2019'da Jharkhand mafya linçi yaygın protestoları tetikledi. Kurban Müslüman bir adamdı ve iddiaya göre "Jai Shri Ram" da dahil olmak üzere Hindu sloganları atmak zorunda kaldı. Temmuz 2019'da Bihar'ın Chhapra semtinde üç kişi küçük bir sığır hırsızlığı vakası üzerine çeteler tarafından dövülerek linç edildi. Panchayat'ın kara büyü uyguladıklarına karar vermesinin ardından Carkhand'daki köylüler tarafından dört sivil cadılık şüphesiyle linç edildi." (16)
B) İNFAZ /YARGISIZ İNFAZ NEDİR?
"Yargısız İnfaz(öldürme) "Extrajudicial killing",(yargısız yürütme "Extrajudicial execution" olarak da bilinir), herhangi bir adli işlem veya yasal işlemin yaptırımı olmaksızın bir kişinin hükümet yetkilileri veya kişiler tarafından öldürülmesidir. Yargısız infazlar genellikle önde gelen siyasi, sendika, muhalif, dini ve sosyal figürleri hedef alır." (50)
"Yargısız infaz bir yasal otoritenin ya da mahkemenin izni olmadan verilen fiziksel cezalandırmaya verilen isimdir. Genel olarak tehlikeli derecede yıkıcı bir etkiden kurtulmak isteyen bir devlet organı tarafından uygulanabilir. Yargısız infaz kavramının bir açıklaması da hükûmetlerin gerek duydukları zaman uygulamak zorunda oldukları kendi yasalarına uymayabilecekleridir. Hükûmet dışı ya da devlet dışı unsurlar da değişik şekillerde yargısız infaz yoluna gidebilir ancak genelde bu eylemler daha çok suikast ve cinayet olarak sınıflandırılır." (51)
"Yargısız ceza, herhangi bir yasal işlem veya yasal işlem yoluyla bir mahkeme veya mahkemenin denetimi olmaksızın gerçekleştirilen bir suç veya suç iddiası için verilen cezadır. Bu tür eylemler devlet aktörleri tarafından gerçekleştirilir." (52)
"Yerinde infaz, suçlu olduğundan şüphelenilen kişinin genellikle anında ve olay yerinde öldürülmesiyle sonuçlanan yargısız infaz. Anlamlı bir soruşturma yapılmadığından yasa dışıdır ve bu yüzden bu infaz çeşitinin cinayetten farkı olmadığı düşünülür..
Savaş gibi olağanüstü durumlar da dahil ilkesel olarak hiçbir biçimde kabul edilmez; fakat bu tip uç durumlarda zaman zaman uygulanır ve bu duruma daha kabul edilebilir gözle bakılır. Yerinde infaz genellikle kurbanı silahla vurmak, asmak, bıçaklamak, taşlamak, boğmak gibi pratik yöntemlerle ulu orta yapılır. Zehirlemek ya da elektrik vermek gibi o an etkisini göstermeyen cezalandırmalar bu nedenle kullanılmaz. Esas olarak bu yasadışı yöntemin, dolaylı ya da dolaysız devlet güdümlü paramiliter güçler tarafından kullanıldığı bilinmektedir. Yerinde infaz aynı zamanda aynı gruba mensup kişiler arasında da uygulanır. Bu yasa dışı yolu seçen gruplar da yine çoğu zaman yasa dışı gruplardır. Yerinde infaz, esas olarak, infaz edicilerin kendilerini aynı anda hem savcı, hem hakim, hem avukat, hem de cellat yerine koymalarının bir sonucu olarak gerçekleştirilen yasa, hukuk ve insanlık dışı bir uygulamadır." (53)
"Yargısız ceza
Yargısız ceza, herhangi bir yasal işlem veya yasal işlem yoluyla bir mahkeme veya mahkemenin denetimi olmaksızın gerçekleştirilen bir suç veya suç iddiası için verilen cezadır. Bu tür eylemler devlet aktörleri tarafından gerçekleştirilir.
Politik şekilde motive ; argısız cezalandırma genellikle siyasi olarak baskıcı rejimlerin bir özelliğidir, ancak kendi kendini ilan eden veya uluslararası kabul gören demokrasilerin bile belirli koşullar altında yargısız ceza kullandıkları bilinmektedir. Ölüm cezasının hukuki kullanımı dünya çapında genel olarak azalmakla birlikte, bir hükümeti tehdit eden ve hatta basitçe "istenmeyen" sayılan kişi veya gruplar yine de bir rejim veya temsilcileri tarafından cezalandırılmak üzere hedef alınabilir. Bu tür eylemler, genellikle, devlete kötü yansıyacak kitlesel bir halk tepkisinden ve / veya uluslararası eleştiriden kaçınacak şekilde gerçekleştirilen, gizli bir temelde hareket eden güvenlik güçleriyle hızlı bir şekilde gerçekleşir. Bazen katiller hükümet dışı ajanlardır. La Cosa Nostra gibi suç örgütlerinin böyle bir amaçla istihdam edildiği bildirildi.
Bir başka olasılık ise üniformalı güvenlik güçlerinin bir kurbanı cezalandırmasıdır, ancak bu durum kurbanı nefsi müdafaa ya da intihar olarak gösterecek. İlki, yakın zamanda ateşlenen silahları vücudun yanına yerleştirerek, ikincisi ise intiharı düşündüren kanıtlar uydurarak başarılabilir. Bu tür durumlarda faillerin yanlış davrandıklarını kanıtlamak zor olabilir. Silahlı çatışmanın doğasında var olan tehlikeler nedeniyle, bir düşmanı canlı ele geçirmeyi kuvvetle tercih eden polis veya askerler bile kendilerini veya sivilleri korumak için öldürebilir ve potansiyel olarak sınırı aşarak yargısız cinayete gidebilir.
Zorla kaybetme (veya zorla kaybetme) bir kişi gizlice kaçırıldığında meydana gelir; veya bir devlet tarafından hapsedilmiş; veya siyasi organizasyon; veya yetkilendirme desteği olan bir üçüncü şahıs tarafından; veya bir devletin rızası; veya siyasi örgütlenmenin ardından kişinin kaderini kabul etmeyi reddetmesi; ve mağduru kanunun koruması dışında tutmak amacıyla bulunduğu yer.
Yargısız ceza, bir devletin belirli bir şubesi tarafından diğer şubelere haber verilmeksizin veya bu tür eylemleri gerçekleştirme emri verilmeden planlanabilir ve uygulanabilir. Diğer şubeler bazen olaydan sonra verilecek cezayı zımnen onaylar. Ayrıca, özellikle bir devletin politika yapma aygıtında karmaşık hükümetler arası veya iç politika mücadelelerinin de mevcut olduğu koşullara bağlı olarak, buna gerçekten katılmayabilirler. Savaş zamanlarında, doğal afetlerde, toplumsal çöküşlerde veya yerleşik bir ceza adaleti sisteminin yokluğunda, yargısız cezalandırma vakalarında artış olabilir. Bu tür durumlarda, polis veya askeri personel, resmi olmayan bir şekilde, yağma, isyan ve diğer şiddet eylemlerine karışan kişileri, özellikle de alaycı delicto'ya yakalanmışlarsa cezalandırmaya yetkili olabilir. Bu pozisyon bazen kendi başına bozulmakta ve sadece uygunsuz kişilerin, yani yanlış zamanda yanlış yerde olan göreceli masumların ölümüyle sonuçlanmaktadır." (52)
"Ekstra Adli Cezalar ve Cinayetler
Yargı Dışı Cinayet (yargısız infaz/öldürme), herhangi bir adli işlem veya herhangi bir yasal işlem yapılmaksızın bir kişinin devlet makamları tarafından öldürülmesidir. Yargısız Cezalar, doğaları gereği yasa dışıdır çünkü meydana geldikleri yasal yargı sürecini bozarlar. Yargı Dışı cinayet çoğu zaman önde gelen politikacıları, dini figürleri, sendika liderlerini ve bazen sosyal olarak popüler figürleri hedef alır. Yargı dışı cinayetler eyalet hükümeti veya silahlı kuvvetler ve polis gibi diğer devlet yetkilileri tarafından gerçekleştirilir.
Yargı dışı şu şekilde yazılabilir, bu şu anlama gelir:
* Mahkemenin yetkisi dışında
* Olağan adli işlemlerin dışında.
Ülkenin kanun güçlendirme taburu tarafından mahkemenin yetkisi dışında herhangi bir cinayet meydana gelirse, yargısız infaz olarak anılacaktır. Demokraside bir ihlaldir. Çünkü Demokrasi insan hakkına dayanır. Ve böylece kurallar ve düzenlemelerle de adlandırılır. Hukuk mahkemesinin infaz kararı verme yetkisi vardır ve bu, ülkenin en yüksek eyaletidir. Demokratik bir ülke olarak Bangladeş, yargısız infazlara karşı çıkıyor." (54)
"Yargısız infaz
"Yargısız infaz bir yasal otoritenin ya da mahkemenin izni olmadan verilen fiziksel cezalandırmaya verilen isimdir. Genel olarak tehlikeli derecede yıkıcı bir etkiden kurtulmak isteyen bir devlet organı tarafından uygulanabilir. Yargısız infaz kavramının bir açıklaması da hükûmetlerin gerek duydukları zaman uygulamak zorunda oldukları kendi yasalarına uymayabilecekleridir. Hükûmet dışı ya da devlet dışı unsurlar da değişik şekillerde yargısız infaz yoluna gidebilir ancak genelde bu eylemler daha çok suikast ve cinayet olarak sınıflandırılır. Her ne kadar ölüm cezası dünya üzerinde gittikçe kaldırılmasına rağmen, bir hükümetin idare kâbiliyetini tehdit eden kişi ya da gruplar (hatta bazen görece sakin zamanlarda yalnızca "istenmeyen" kişiler bile) bazı rejimler ve bu rejimlerin yandaşları tarafından yargısız infaza uğrayabiliyor. Bu tarz ölümler tipik olarak, halkın başkaldırmasına meydan vermeyecek ve devleti zor duruma düşürecek uluslararası eleştirilere yol açamayacak şekilde, becerikli devlet gizli örgütleri tarafından oldukça hızlı gerçekleştirilir.
Yargısız infaz, ölüm mangaları kullanan totaliter ve diğer baskıcı rejimlerin tipik bir unsuru olarak nitelendirilse de bazı durumlarda demokratik ülkelerin de yargısız infaz kullandığı görülmüştür. Bazı durumlarda yargısız infaz devletin belirli bir organı ve bu organın mensupları tarafından önceden planlanarak ve gizli bir şekilde uygulanır ve hatta devletin diğer sektörlerine bilgi verilmediği gibi bazen de bu tarz eylemler için gizlice emir ya da görev bile verilmemiş olabilir. Devletin diğer sektörleri bazen sessiz kalarak bu tarz yargısız infazları onayladığı gibi bazen de duruma göre doğrudan karşı çıkabilir.
Savaş, doğal afet, sosyal çöküş ya da kurulu bir adli yargı sisteminin olmadığı zamanlarda yargısız infazlara daha sık rastlanabilir. Böyle uç durumlarda polis gücü ya da askeri kuvvetler başkaldırıya, yağmaya ya da şiddet olaylarına karışanları özellikle de suçüstü yakalanırsa yerinde infaz etmeye yetkili kılınabilir. Yargısız infaza kurban gittiği sanılan kişiler bir daha canlı olarak ortaya çıkmayacak şekilde ortadan kaybolabilir. Başlarına ne geldikleri bilinmemekte ve hiçbir zaman da tam olarak ortaya çıkamamaktadır." (51)
"Dünya'da yargısız infazlar..
"Birleşmiş Milletler ; Agnès Callamard, yargısız, yargısız veya keyfi infazlar konusunda mevcut Birleşmiş Milletler Özel Raportörüdür; Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR) tarafından desteklenmektedir.
İnsan hakları grupları ; Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü de dahil olmak üzere birçok insan hakları örgütü yargısız cezalara karşı kampanya yürütüyor
Ülkeye göre
Afrika
------
* Yargısız cinayetler ve ölüm mangaları Burundi'de yaygındır.
* Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde yargısız infazlar ve ölüm mangaları yaygındır.
* Mısır'da yargısız infaz ve ölüm mangaları yaygındır.
* Etiyopya'da yargısız infazlar ve ölüm mangaları yaygındır.
* Fildişi Sahili'nde yargısız infaz ve ölüm mangaları yaygındır.
* Kenya'daki gayri resmi yerleşimlerde yargısız infazlar yaygındır. Kuzey Kenya'da terörle mücadele operasyonları kisvesi altında cinayetler de yaygın.
* Libya'da yargısız infazlar ve ölüm mangaları yaygındır.
(....)
* Türkiye'de yargısız infaz ve ölüm mangaları yaygındır. 1990'da Uluslararası Af Örgütü Türkiye'deki yargısız infazlara ilişkin ilk raporunu yayınladı. Sonraki yıllarda sorun daha da ciddileşti. Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Türkiye'de 1991-2001 yılları arasındaki yargısız infazlara ilişkin aşağıdaki rakamları tespit etti (...) " (50)
"Yargisiz İnfaz uygulamalari nelerdİr?
Yaşam, bireylerin onsuz başka hiçbir hakkın savunulamayacağı ilk ve en temel hakkıdır. Yargısız infazlar, adil ve tarafsız bir prosedür gibi tüm adli güvenceleri sağlayan önceden bir karar olmaksızın bir bireyin bir Devlet görevlisi tarafından (veya rızasıyla) kasıtlı olarak öldürülmesini belirleyen bu hakkın ihlalidir. Devlet, yaşama hakkını geliştirme ve koruma ve failleri yargılama yükümlülüğüne sahiptir. Ne yazık ki, Birleşmiş Milletler, genellikle terörist tehditlere yanıt olarak Devletler tarafından işlenen artan sayıda “hedefli cinayetler” bildirmektedir: Yargısız infaz uygulamalarıyla mücadele etme ihtiyacı giderek artmaktadır.
Uluslararasi hukuk kapsaminda yargisiz İnfaz uygulamalari ; Silahlı bir çatışma bağlamında ve belirli koşullar altında, yargısız infazlar bir savaş suçu olarak kabul edilebilir. Ayrıca, belirli bağlamlarda ve kolektif bir uygulamanın parçasıysa, soykırım veya insanlığa karşı suç teşkil edebilirler.
Yaşam hakkı, özellikle şu uluslararası antlaşmalarla korunmaktadır:
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi "The Universal Declaration of Human Rights" (1948)
Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi "The International Covenant on Civil and Political Rights" (1966)
Cenevre Sözleşmeleri "The Geneva Conventions" (1949)
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi "The European Convention on Human Rights" (1950)
Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesi "The American Convention on Human Rights" (1969)
Afrika İnsan ve Halkların Hakları Şartı "The African Charter on Human and Peoples’ Rights" (1981)" (55)
“Yargısız infaz, insan hakkı ihlalidir”
Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Birleşmiş Milletler Uyuşturucu Kontrol Kurulu (INCB) üyesi Prof. Dr. Sevil Atasoy, 26 Haziran Uyuşturucu Madde Bağımlılığı ve Kaçakçılıkla Mücadele Günü kapsamında önemli açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Sevil Atasoy, “Bağımlıların hapisle cezalandırılması yerine alternatif çözümler üretilmeli, verilecek cezaların suçla orantılı olmasına dikkat edilmelidir” diyerek, bağımlı her bireyin tedavi, rehabilitasyon ve tedavi sonrası bakım hakkına sahip olduğunu vurguladı." (56)
2.BÖLÜM
LİNÇ VE İNFAZ ÜZERİNE YAZILANLAR..
LİNÇ KÜLTÜRÜ
"Linç kültürü
"Lynch kültürü" terimi, genellikle Klu Klux Klan'da beyazlar ve Kara Lejyon gibi daha küçük yerel gruplar tarafından yürütülen gayri resmi olarak organize edilmiş kaba şiddet ve cinayet sistemine uygulanmıştır. Bu linçler çoğu kez yargılama veya meşru suçlamalar olmaksızın gerçekleşti. Kurbanlara karşı uygulanan sadist yöntemlerle ünlü olan bu yöntemler, karnaval benzeri bir atmosferde gerçekleştirildi. Kartpostal haline getirilmek için fotoğraflar çekildi ve kurbandan kanlı "hediyelik eşyalar" alındı.
1919'da Malcolm'un doğduğu şehir olan Nebraska Omaha'da rezil bir linç yaşandı. William Brown, Douglas County Adliyesi'nde yargılanmayı bekliyordu. Beyaz bir kalabalık içeri girdi ve onu uzaklaştırdı. Brown dövüldü, hadım edildi, çok sayıda silahla öldürüldü, bir otomobil tarafından sürüklendi ve sonra bir ışık direğine asılı kaldı. Harold Cruse'ye göre, I.Dünya Savaşı'nın hemen ardından, 1919 Nisan'ından Ekim 1919'a kadar yaklaşık 6 ay boyunca, ülke çapında yirmi iki şehirde yarış isyanları yaşandı. Uluslararası Dünya İşçileri'nin (IWW) bir beyaz organizatörü ile birlikte 74 siyah linç edildi. Bu, Afrikalı Amerikalıların misilleme yapmadığı anlamına gelmez. Sessiz geçit törenleri, yürüyüşler ve protestoların yanı sıra, ulusu savaşta savunan öfkeli Siyahlar, nefsi müdafaa amacıyla fiziksel şiddete başvurmaya zorlandı. " (17)
"Linç Kültürü ve “Kavramsal Akrobasi”
“Bize diyorlar biz nasıl istersek, biz nasıl uygun görürsek ancak öyle yaşarsınız,yoksa size hayat yok.”(Ayhan Geçgin, 2016) Bu çarpıcı cümle Ayhan Geçgin’in “Geride Kalanlar” isimli öyküsünden alıntılanmıştır. Kısa bir süre önce İletişim Yayınları tarafından yayımlanan, Tanıl Bora ve Levent Cantek’in editörlüğünü üstlendiği, linç kültürünü ve farklı linç mağdurlarını konu alan birçok öyküden oluşan “Vur Ulan Vur: Linç Öyküleri” isimli kitapta yer alıyor. (....) “Linç” kelimesi duyulduğu anda akıllarda hemen fiziksel şiddet, itişme, bağrışma, kan ve gözyaşı içeren bir tablo canlanır." (18)
"Bugün kimi linç etsem! [Araştırma]
Sosyal medyada büyüyen linç kültürü üzerinden Türk insanını anlamaya çalıştık. Son dönemde toplumun hemen her kesimde görülen fikir çatışmalarının, ekonomiden siyasete günlük hayatı etkileyen olumsuz gelişmelerden kaynaklı öfke patlamalarının ve en önemlisi gelecek konusundaki endişelerin temel taşıyıcısı; sosyal medya. Ortalama bir kullanıcının günde üç, dört saatini harcadığı bu medya ortamında kadın cinayetlerinden çocuk tacizlerine orman yangınlarından terör olaylarına kadar hemen her saniye olumsuz bir haberi karşısında gören sıradan kullanıcı korkularını ört bas edebilmek için saldırganlaşıyor ve linç bu noktada ortaya çıkıyor." (19)
"Sosyal medyanın acımasız yüzü: Linç kültürü
"Linç kültürü yıllardır hayatımızda var. Ancak teknolojinin gelişmesi ve sosyal ağların hayatımıza girmesiyle bu kavram da sosyal medyaya taşındı. Öncelikle sosyal medyadaki linç kültürünü biraz tanımlayalım. Sosyal medyada bir olayı, kişiyi ya da paylaşımı hedef gösteren paylaşımların geniş kitlelerce yapılması linç olarak adlandırılıyor. Bu davranış, son yıllarda oldukça popüler hale geldiği için de “linç kültürü” diye bir kavram ortaya çıktı. " (20)
"Aslı Erdoğan’dan Türkiye’de linç kültürü ve kadın nefreti üzerine
Türkiye’deki linç kültürü ve kadın nefretine dair değerlendirmelerde bulunan yazar Aslı Erdoğan, linçler ve pogromların aynı dönemlerde arttığını belirterek bunun verdiği ‘alarma’ dikkat çekti. Türkiye’de en ağır baskının kadına dönük olduğunu söyleyen Erdoğan, “Türkiye kadınlardan nefret eden, küçümseyen, aşağılayan bir kültürel yapıyla yoğrulmuş” dedi." (21)
"Politik doğruculuktan Türkiye’ye kalan: Kim kimi linç ediyor?
Bu okumuş kişiler hakikaten en çok feministlerden ve LGBT aktivistlerinden mi korkuyor? Türkiye’de vasıfsız saldırgan grupları bu kimlikler mi oluşturuyor ve bunu işaret etmek de Türkiye’nin aydın yüzüne mi düşüyor?" (22)
“Dezavantajlı gruplar görünür oldukça lince daha çok maruz kalıyor
Günümüzde özellikle sosyal medya kanallarında rastladığımız linç uygulamaları geri dönüşü olmayan sonuçlara yol açabiliyor. Güçlü olanın zayıf olana uyguladığı sembolik ya da fiziksel şiddet biçiminde ortaya çıkan linç hangi durumlarda daha sık görülür? Medyanın ve popüler kültürün linç gibi şiddet biçimlerini besleyen ne gibi yönleri var? Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Bülent Küçük linç kavramına popüler kültür ve medya ekseninden bakarak linç gibi şiddet biçimlerinin çok katmanlı değerlendirilmesi gerektiğinin altını çiziyor. (....)
Linç ve linç kültürü kavramlarını nasıl tanımlayabiliriz? Kimler, kimlere hangi şartlarda linç uyguluyor? Öncelikle linç ve linç kültürü ifadelerini birbirinden ayırmak gerekiyor. “Linç” ve “kültür” ifadelerini yan yana getirmek linçi doğallaştıran ve kültürel bir fenomen haline getiren bir etki yaratıyor. Bu nedenle bu iki kavramı yan yana getirmek doğru değil. Tarihsel olarak baktığımızda ise linç meselesinin dışlamanın simgesel ve fiziksel bir biçimi olarak ortaya çıktığını görüyoruz." (23)
"Sosyal medyada linç edilmeyi bir de böyle okuyun
Sosyal medyanın öne çıkmasıyla birlikte artık fiilen yapılamayan linç girişimleri sosyal medya üzerinden yürütülmektedir. En tehlikeli linç alanlarından biri de kuşkusuz bu alandır. Küçük bir İngiliz kasabası. Evinde sakladığı bir “katili” linççilere teslim etmeye yanaşmayan matematik öğretmeni David Summer, karısı Amy’e şunları söyler:
-Şu dışardaki silahlı adamları çok iyi anlıyorum, söz konusu olan benim çocuğum olsaydı aynısını yapardım... Ama yaptıkları yasalara aykırı. Onun (katilin) da yaşamaya hakkı var.
-Sadece Niels (katil)’i istiyorlar, ver onu!
-Ama onu öldürmek istiyorlar.
-Beni ilgilendirmez.
-Bu senin için önemli değil mi?
-Hayır, hiçbir önemi yok.
...
-Hayır, bunu yapamam. Onu teslim edemem, çünkü bu ev benim evim. Çünkü ben, bu evim. Bu evde ona şiddet uygulanmasına izin veremem...
Straw Dogs, bir linç durumu üzerine inşa edilmiş bir kült filmdir. Film herkesi, insanoğlunu sınava tabi tutar. Toplumların nasıl kolaylıkla linç kültürüne kapılabildiklerini çok iyi anlatan bir filmdir Straw Dogs. " (24)
"Hayatları yok etmek isteyen milyonlarla dolu kültür "linç çetesini" iptal edin.
İptal kültürü adalet değildir, politik aktivist Lauren Southern'a göre suçlu olduğu kanıtlanana kadar masumun standartlarına uymayan bir "linç çetesi" dir. Southern, Sky News'e, "Suçlu olduğu kanıtlanana kadar masum standartlarına uymayan ancak yine de suçlu kararı isteyen ve bunu başarmak için her türlü çabayı gösterecek bir grup insan" dedi. "Milyonlarca ve milyonlarca insan (çevrimiçi) sınırsız yorum yapma, patronlarınızla, komşularınızla, okullarınızla iletişime geçme ve hayatınızı mahvetme gücüne sahip." "(28)
‘İnfaz Çetesi’
12 Eylül darbesinin hemen öncesinde sırf siyasi görüşleri nedeniyle cinayet örgütlerinin kurbanı olanların trajedileri yıllarca belleklerden çıkmadı. Kayserili gazeteci Recep Bulut, Adana, Kayseri ve Nevşehir’de bir dönem yaşanan karanlık cinayetleri ‘İnfaz Çetesi’ (Destek Yayınevi) başlıklı kitabında topladı. Recep Bulut bu olayları 30 yıl boyunca yurtiçinde ve yurtdışında araştırdı. Adana, Kayseri ve Nevşehir’de 1978’de başlayıp 12 Eylül 1980’e kadar devam eden süreçte onlarca insanın hunharca öldürüldüğü olaylar zincirini polis ve mahkeme tutanaklarında takip etti. Anlatılan suç ve suçlulara ilişkin tanıkların ifadelerini okuduğunuzda insan sarsılıyor. İnsanların, nasıl olup da sadece siyasi düşünceleri uğruna böylesine kolayca öldürüldüğüne şaşıracaksınız. Siyasi görüşü farklı sanılarak aynı görüşte olan çetelerce infaz edilen kurbanlara hayıflanacaksınız. 12 Eylül 1980 öncesi Adana, Kayseri ve Nevşehir’de işlenen siyasi cinayetler nedeniyle birçok insanın hayatının karardığını belirten Recep Bulut, uzun yıllar emek verdiği kitabı için “İşte, olaylar, tetikçiler, kurbanlar ve azmettiricileri ile karanlık bir dönemin tutanakları...” diyor." (59)
"Bilgi Formu No. 11 (Rev.1), Yargı Dışı, Özet veya Keyfi İnfazlar
"Herkes yaşama hakkına, kişi özgürlüğüne ve güvenliğine sahiptir."
(İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi)
(Her insan doğuştan yaşama hakkına sahiptir. Bu hak kanunla korunacaktır.)
"Hiç kimse keyfi olarak hayatından mahrum bırakılamaz."
(Medeni Haklar ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi)
Yaşam hakkının insan haklarının en temel ve en temeli olduğu kabul edilmektedir. Gerçekten de yaşam hakkı, diğer tüm insan haklarının doğduğu kaynaktır ve bu nedenle en büyük saygıyı hak eder. Dünya savaşlarının sona ermesi ve dekolonizasyon sürecinin başlamasıyla birlikte uluslararası toplum, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ni ilan ederek insan haklarının geliştirilmesi ve korunmasının temelini attı. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, "doğuştan var olan onuru" ve "insan ailesinin tüm üyelerinin eşit ve devredilemez haklarını" kabul ederek, Evrensel Bildirge'nin "herkesin hakka sahip olduğunu" belirten 3. maddesinde yaşam hakkını yüceltmiştir. kişinin yaşamı, özgürlüğü ve güvenliği ". Bu nedenle Evrensel Bildirge, Birleşmiş Milletler içinde yaşam hakkı da dahil olmak üzere insan haklarının giderek artan bir şekilde korunmasına yönelik ilk ve önemli bir adımdı. Yaşam hakkı daha sonra Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'nde yerleşik hale getirildi. Sözleşme'nin 6. maddesi "her insanın doğasında yaşama hakkına sahiptir". Hüküm, "bu hak kanunla korunacaktır" ve "hiç kimsenin keyfi olarak hayatından mahrum bırakılmayacağı" şeklinde devam etmektedir." (64)
"Yargısız infazlar üzerine BM Özel Raportörü Profesör Philip Alston tarafından yapılan basın açıklaması. DR Kongo Misyonu, 5-15 Ekim 2009
5-15 Ekim tarihleri arasında Demokratik Kongo Cumhuriyeti'ni ziyaret ettim ve Kinshasa, Bas Congo (Kisantu), Kuzey Kivu (Goma), Güney Kivu (Bukavu ve Minova) ve Orientale Eyaletinde (Dungu ve Doruma) toplantılar yaptım. DRC genelinde merkezi il ve yerel hükümet yetkilileri ile askeri ve polis hâkim ve savcılarının üyeleri MONUC yetkilileri sivil toplumun diplomatik topluluk üyeleri her düzeyde insani yardım kuruluşları dini grupların temsilcileri hapishane tutukluları ve Kuvvetler Demokratlarından eski savaşçılar pour la Libération du Rwanda (FDLR) ve Lord'un Direniş Ordusu (LRA) ile görüştüm. Ayrıca insan hakları ihlallerinin birçok tanığı ve mağdurların aile üyeleriyle tanıştım. (....)
Yargısız infazın uluslararası hukuk tanımı, DRC hukuku kapsamındakinden çok daha geniştir. Hükümet güçleri tarafından her türlü cinayetin yanı sıra, Hükümetin soruşturma, kovuşturma ve ceza verme durumunda olmadığı diğer gruplar veya bireyler tarafından öldürülmeleri de kapsar. DRC'deki en rahatsız edici genel sorunlardan biri, devletin radikal özelleştirilmesidir. Orduya düşük ücret ödeniyor ve çoğu zaman hiç ödenmiyor, ancak askerlerin gasp ve hırsızlık yoluyla topluluktan kendi mükafatlarını alacakları anlaşılıyor. MONUC, rasyonlarının çoğunu sağlar.
Etkisiz bir adalet sistemi, yerel topluluk tarafından zorunlu kılınan 'halk adaletini' hoş görür ve hatta teşvik eder. Sağlık ve eğitim, uluslararası kurumlara taşındı ve Hükümet yetkilileri, ikincisinin daha fazlasını yapmadığı için öfkelerini dile getirdi. Merkezi Hükümet, tüm ülkedeki yalnızca bir hapishaneye fon sağlar. Geri kalanı, genellikle atanmamış yöneticilerinin mahpuslardan, akrabalarından ve diğerlerinden elde edebilecekleri muafiyetler temelinde çalışır. Özelleştirme olgusu, mali reform ve hesap verebilirlik üzerindeki baskının çoğunu hafifletmektedir. Devletin yalnızca kendisi için kaynak bulması gerekir. Bu olguya verilecek yanıt raporumun kapsamı dışındadır, ancak sorunla güçlü bir şekilde karşılaşılıncaya kadar, devletin güvenliği sağlama ve insan haklarına saygı gösterme yeteneği çarpıcı biçimde aşınmaya devam edecektir. Ve uluslararası toplum tarafından sağlanan milyarlarca dolar, sürdürülebilir bir kurumsal çerçeve sağlamayacaktır.
Kuzey ve Güney Kivu'da Kongo ordusu ve FDLR tarafından öldürülmeler ; Kimia II - Kivus'ta resmi olarak Şubat 2009'da başlayan FDLR silahlı gruba karşı devam eden MONUC destekli Kongo ordusu (FARDC) askeri operasyonunun bir dizi hedefi var. Ancak insan hakları açısından bakıldığında felaket sonuçlar doğurdu. Yüzbinlerce kişi yerinden edildi, binlercesi tecavüze uğradı, yüzlerce köy yakıldı ve en az 1.000 sivil öldürüldü. Ayrıca, Kivus'taki mayınlar askerden arındırılmadı ve silahlı gruplar, özellikle FARDC tarafından sömürülmeye devam ediyor." (65)
"Yargısız Cinayetlerin Kriminalize Edilmesi
Yurtdışında işkence yapanlar Amerika Birleşik Devletleri'ne gelirlerse, işkenceci olarak yargılanabilirler veya ABD göçmenlik yasasının insan hakları hükümlerine göre sınır dışı edilebilirler. Ancak yargısız infazları cezalandırma kabiliyetimiz çoğu zaman işkence suçuyla çok yakından ilişkilidir - daha azdır. Örneğin, bir devlet görevlisi bir kişiye işkence ederek ve nihayetinde öldürerek yargısız infaz gerçekleştirirse ve daha sonra Amerika Birleşik Devletleri'nin yargılama yetkisine girerse, ceza seçenekleri yukarıda açıklananlarla sınırlıdır.3 Bu neden?
Yargısız infaz yapan kişilerin adalete teslim edilmesindeki zorluğun birkaç nedeni vardır. En büyük engel, yargısız infazın uluslararası hukukta işkence kadar geniş anlamda suç sayılmamasıdır. İşkence ölümden daha hafif görünse de, işkence uluslararası hukukta asla mazur görülemeyecek bir eylemdir. Yine de, devletlerin bazı durumlarda kasıtlı olarak bireyleri öldürmelerine izin verilmektedir. Bunları gerekli yargı sürecinden sonra infaz edebilirler, geçerli bir kanun yaptırımı uygulamasında onları etkisiz hale getirebilirler veya silahlı çatışma yasalarına göre onları hedef alabilirler.
"Yargısız öldürme" terimi bile, bir devletin savaşı öldürebileceği ve kanun uygulama operasyonlarının hem yargısız olduğu durumları tam olarak yansıtmaz, ancak öldürmeye her iki durumda da izin verilir ve izin verilmelidir. Bununla birlikte, işkencenin aksine, kasıtlı öldürme bazen yasal olarak yapılabilse de, işkence ile aynı liberal olmayan güdüler uyarınca veya bu nedenlerle işlenen devletlerin kamu görevlileri tarafından işlenen çok büyük bir cinayet sınıfı vardır: siyasi rakipler ve sivil halkı korkutmak. Bu cinayetler yasadışı ilan edilmeli ve savcılara bunlarla savaşmak için gerekli araçlar verilmelidir.
Bu makalenin birincil amacı, uluslararası bir sözleşmeye dayalı olabilecek, yargısız infazları suç sayan bir kanunun kabul edilmesini önermektir. Bunu yapmak için, bu makale bu cinayetlerin suçunu dikkatli bir şekilde tanımlıyor, onları yasal güç uygulamalarından ayırıyor ve liberal olmayan ve kinci doğalarını ayırıyor. İlk olarak, bu makale yargısız infazlar ve işkencenin yanı sıra uluslararası ceza hukukunun yargısız infazları yeterince suç haline getirmedeki mevcut başarısızlığına ilişkin kısa bir arka plan sağlayarak başlamaktadır. Daha sonra, bu makale yargısız infazla yakından ilgili bir suçu - işkence suçunu - işkenceye Karşı Sözleşme'nin ("CAT") çığır açan insan hakları suçları anlaşmasının yürürlüğe girmesinden hemen sonra otuz yıl sonra analiz etmektedir. Bu sözleşme, cinayetlere yeni bir uluslararası yasak için model oluşturabilir. Son olarak makale, uluslararası bir sözleşmeyle desteklenmiş olsun ya da olmasın yargısız infazları suç sayan bir ABD yasası önerisiyle sonuçlanıyor.
İşkence ve yargısız infaz arasındaki farklılıkları göz önünde bulundurarak, ancak birçok benzerlikleri göz önünde bulundurularak, bu makale, CAT'in yapısının, yeni bir sözleşmenin oluşturulması yoluyla yargısız infazları suç saymaya yönelik şimdiye kadar ihmal edilmiş yeni amaca uyacak şekilde uyarlanıp uyarlanamayacağını analiz etmektedir. Bu makale, uluslararası toplum tarafından başarılı bir şekilde benimsenen CAT'in yapısının ve hükümlerinin, hem devletler tarafından benimsenme hem de bu yasadışı cinayetleri etkili bir şekilde bastırma olasılığı yüksek olan bir yargısız infaz sözleşmesine uyarlanıp uyarlanamayacağını belirler. Sonuç olarak bu makale, hem yargı yetkisi hem de savcıların bu tür suçluları yargılamaya karşı bir sözleşme oluşturulmuş olsun ya da olmasın yargılamasına izin veren bir yasanın ABD için nasıl tasarlanacağını ele almaktadır.
STATÜ Quo: İŞKENCE SUÇU VE ÖLÜM GERÇEKLERİ
Hem yargısız infaz hem de işkencenin antik dünyada yeri vardı.
Ancak 20. yüzyılın sonlarına doğru, işkencenin devletin meşru bir aracı olmadığı konusunda bir fikir birliği ortaya çıktı ve ilgili yasal rejimler izledi. Bununla birlikte, yargısız infazlarda bu tür yasal rejimler ortaya çıkmamıştır. Bu suçların kısa bir geçmişi, yargısız infazın gelecekte benzer şekilde suç sayılabileceğini belirlemede yararlıdır. (.....)" (60)
"Baba'da (The Godfather) İntikam, Erkeklik ve Şiddetin Yüceltilmesi
Öz ; Suç filmleri, Hollywood'da ses çağının başlangıcından bu yana en popüler tür olmuştur. Mafya ve gangster filmleri, suç filmlerinin bir alt türüdür ve mafya ve iktidarın yükselişine ve düşüşüne odaklanan organize suçlarla ilgilenir. Bu filmler öncelikle para yığınlarına, silahlara, gösterişli arabalara, yasadışı mallara, serserilere, suç ailelerine ve şiddetle birleşen merkezi bir temaya sahip bir olay örgüsüne sahiptir. 1930'ların Hollywood gangster filmleri, dönemin gazete ve kitaplarından özgürce ilham almıştı. Gangster türündeki filmler güçlü bir şekilde güç, sadakat, ihanet, rekabet, ahlak, intikam, erkeklik, materyalizm vb. Temalarla yönlendirilir. Motifler ve semboller, onları etkili bir şekilde iletmek için yapılar ve kontrastlar ekler. Gangster filmleri, Amerikan perspektifinden bakıldığında, elde edilebilecek en güçlü, zengin ve başarılı olmak olan "Amerikan rüyasına" ulaşmaktır. Francis Ford Coppola tarafından yönetilen 1972 Amerikan polisiye filmi The Godfather, Amerikan rüyasının karanlık yüzünü gözler önüne seriyor. İhanet, intikam, erkeklik, ahlak ve şiddet, The Godfather filmini yönlendiren başlıca temalardan bazılarıdır.
Bu makale, İntikam, Erkeklik ve Şiddetin Yüceltilmesi gibi üç temanın çalışma, tasvir ve uygulama tarzlarına ve The Godfather filmindeki motiflere odaklanmaktadır.
GİRİS ; Suç, gerçek hayatta bir eylem olarak ya da herhangi bir biçimde resmedilmesi, toplumun sosyal, politik, ekonomik ve kişisel forumlarında her zaman ana tartışma konusu olmuştur. Oyunlar ve filmler gibi Sahne Sanatları, toplumda hakim olan güncel ve çağdaş meselelerden güçlü bir şekilde ilham almıştır. Dünyanın dört bir yanındaki çeşitli film endüstrilerinin prodüksiyonları, suç eylemlerinin ve gangsterlerin versiyonlarını simgeledi. Suç filmleri, kanunların dışında hareket eden suçluların ve gangsterlerin tavırlarına, yaşamlarına, yaşam tarzlarına ve özel işleyiş tarzlarına odaklanarak daha büyük ve hayali bir temsilini gösterir; suç krallıklarının yükselişini ve düşüşünü yüceltiyorlar. Ayrıca suç mağdurunun hayatını ve adalet için verdikleri mücadeleyi vurgular. Bu filmlerin sinematik konusu, gerçek olaylardan ve geçmiş suç kayıtlarından gerçek hayat durumlarını ve karakterleri tasvir ediyor.
Para, güç, açgözlülük, intikam, kumar, uyuşturucu, cinayet, soygun, erkeklik, şiddet vb., Suç ve gangster filmlerinin ana temalarından bazılarıdır. Gangsterlerin ve kötü adamların rolünü oynayan karakterler genellikle materyalist, ahlaksız ve dürüst olmayan özelliklerle kişileştirilir. "Sinema tarihindeki ilk gangster filmi, D. W. Griffith'in yönettiği 1912 Amerikan kısa drama filmi The Musketeers of Pig Alley'di."
İlk gangster filmleri, cezai olmayan bir bakış açısıyla veya onu tam olarak yerleştirerek, yasalara uyan bir bakış açısıyla üretildi, yani hikaye, suçu durdurmaya çalışan bir karakter veya sistem perspektifinden anlatılıyor. Daha sonra yazarlar ve yönetmenler hikayenin diğer tarafını keşfetmeye başladı. Dirks'e göre, bir gangsterin bakış açısından çekilen ilk film, Josef von Sternberg’in Karanlıklar Dünyası (1927) idi. Birkaç film eleştirmeni bunu ilk modern gangster filmi olarak görüyor çünkü film, gangsterin bakış açısıyla ortaya çıkıyor ve konuşuyor. Bu, suç türünün kökeni altında birçok alt türün (Mob / Gangster, Film-Noir, Neo-Noir ve Crime-Thriller) büyümesinin bir yolunu açtı." (61)
"Garip meyve: temaların incelenmesi ve karşılaştırılması
"Garip meyve: yirminci yüzyılın başlarında 1916-1936'nın siyah beyaz kadın yazarlarının linç karşıtı dramalarındaki temaların incelenmesi ve karşılaştırılması." Anna Jo Paul,University of Louisville
TEŞEKKÜRLER ; Bu derece ile ilerlediğimde Amerika'da çok az kölelik veya linç biliyordum. "Her şeyin bir nedeni var" diye inanan bir fefm olarak, danışmanımın "menkul köleliği" araştırma önerisini kabul ettim. Tez Komitemin Eş Direktörü Dr. Annette Allen'a önerisi için minnettarım. Bu yıllar süren araştırmalar, Afro-Amerikan nüfusu ile ilgili benim görece bilmediğim bir tarih dünyası açtı. Bu yolculuk bana hayatta kalan büyük ve alçakgönüllülerle tanışma fırsatı sundu. Tarihlerini incelemekten onur duydum ve cesaretleri ve azimleri beni hayrete düşürdü." (62)
"Kendinizi Linç Edilmekten Nasıl Korursunuz?
Ganalıların ikili karakter özellikleri vardır. Kendimizi yasalara saygılı, barışçıl, misafirperver ve kültürlü insanlar olarak hayal etmeyi seviyoruz, ancak hayvani içgüdülere karşı son derece savunmasızız. Sonuçta biz insan olarak gorilin sadece bir adım üstündeyiz. Ne yazık ki, içgüdülerimiz bizi şiddet içeren ve nihayetinde kendi kendine zarar veren şeyler yapmaya itiyor.
Geçen hafta Pazartesi günü, bir grup insan bir askeri subaya saldırıp kendisini açıklama şansı vermeden onu öldürdüğünde olan buydu. O olaydan sonra üç kişi daha linç edildi. Göçmen bürosu memurları, büyücülükle suçlanan yaşlı bir kadın ve GHS 1.50 çalmakla suçlanan bir adamı içeriyordu.
Binbaşı Mahama'nın hikayesi, başkalarını kendi mafya saldırı hikayelerini paylaşmaya teşvik etti. Yanlış zamanda yanlış yerdeydiler ve bilmedikleri şeylerle suçlandılar. Bundan sonra böyle bir durumun ne zaman kurbanı olacağınıza dair hiçbir bilgi yok, bu yüzden size bir mafya saldırısından kaçınmak için ne yapmanız gerektiği konusunda CID'nin eski Halkla İlişkiler Sorumlusu ASP Benefoh Darkwa ile konuştuk.
Her Zaman Kimlik Kartı Taşıyın: Kimlik kartları çok önemlidir. Böyle bir yaşam ve ölüm durumunda kaderinizi belirleyen şey olabilir. Her zaman, yanınızda ulusal kimlik kartlarından en az birinin olması gerekir (Seçmen Kimliği, Sürücü Belgesi, vb.). Mevcut bir çalışan veya öğrenci kartınız varsa, bunlara da sahip olmalısınız. ASP Darkwa, çete liderine kimlik kanıtını gösterebilmenin size yaşama veya en azından kendinizi açıklama şansı verdiğini söyledi.
Polis Karakoluna götürülmesini isteyin: Durumunuz bir çete liderini tanıyabilecek durumdaysa, liderden sizi karakola götürmesini isteyebilirsiniz. ASP Darkwa, bazen, bunu denemenin çetenin hayatını kurtarmasına neden olabileceğini söyledi.
Alışılmadık Mahalleleri Tek Saatlerde Ziyaret Etmekten Kaçının: Bazen bir suç işlenebilir ve bu suçu işlediği için yabancı suçlanabilir. Bu nedenle ASP Darkwa, alışılmadık saatlerde aşina olmadığınız mahalleri ziyaret etmekten kaçınmanızı tavsiye ediyor. Bir çete saldırısı için kolay bir hedef haline geldiğinizi, çünkü komşuların kendi başlarına işlenen suçlardan sorumlu olacak birine ihtiyacı olduğunu söyledi.
Polis Yardım Hatlarını Arayın: Evet, buranın Gana olduğunu biliyoruz ve bu da bahsettiğimiz Gana Polisi. Yakıt eksikliğinden şikayet ediyorlar ve bazılarının istasyonlarında arabası bile yok. Böyle bir durumda olduğunuzda polis yardım hatlarını (MTN'de 191, 18555) arayabileceğinizi bilmenizi isteriz.
Yakındaki Bir Polis Karakoluna Koşun: Yakınlarda herhangi bir polis karakolu biliyorsanız, o karakola koşmanız tavsiye edilir. ASP Darkwa, bir polis karakoluna sığınmanın kalabalığı uzaklaştıracağını ve resmi bir şikayette bulunmanıza izin vereceğini söylüyor.
Yakındaki Herhangi Bir Devlet Dairesine Gidin: Bölgede polis karakolu yoksa ancak bir bölge meclis bürosuna, askeri karakola, hastaneye veya herhangi bir devlet kurumuna yakınsanız, oraya sığınmak iyi bir fikirdir. Devlet dairesi size bir miktar koruma sunacaktır.
Kendinizi asla bir çete saldırısıyla karşılaşacağınız bir durumda bulmayacağınızı umuyoruz, ancak gerçekleşirse, bu işaretçiler yardımcı olabilir. Hikayeni anlatmak için yaşayabilirsin." (78)
3.BÖLÜM
ABD'DE LiNÇLER VE TARiHi
3.1.BÖLÜM
GEORGE FLOYD VAKASI..
"George Floyd
George Perry Floyd Jr. (14 Ekim 1973 - 25 Mayıs 2020), Minneapolis'te bir mağaza görevlisinin 20 dolarlık sahte bir banknotu geçtiğini iddia etmesinden sonra tutuklama sırasında öldürülen Afrikalı Amerikalı bir adamdı. Derek Chauvin adında beyaz bir polis memuru, başlangıçta 8 dakika 46 saniye olduğu bildirilen bir süre boyunca Floyd'un boynunda diz çöktü. Ölümünden sonra, siyahlara yönelik polis şiddetine karşı protestolar hızla Amerika Birleşik Devletleri'ne ve uluslararası alana yayıldı.
Fayetteville, North Carolina'da doğan Floyd, Houston, Texas'ta lise ve üniversite boyunca futbol ve basketbol oynayarak büyüdü. Bir hip hop sanatçısıydı ve kendi dini topluluğunda akıl hocası olarak görev yaptı. 1997 ile 2005 yılları arasında sekiz suçtan hüküm giydi. Bir ev işgalinde 2007 yılında ağırlaştırılmış bir soygun için yapılan itiraz pazarlığını kabul ettikten sonra dört yıl hapis yattı. 2014 yılında, St. Louis Park'ın yakın banliyösünde ikamet eden Minneapolis bölgesine taşındı ve kamyon şoförü ve fedai olarak çalıştı. 2020'de COVID-19 salgını sırasında güvenlik işini kaybetti. (....)
25 Mayıs 2020'de Floyd, Minneapolis'in Powderhorn Park semtindeki bir bakkalda 20 dolarlık sahte bir banknotu geçtiği iddiasıyla tutuklandı. Beyaz bir polis memuru olan Derek Chauvin tutuklama sırasında dizini Floyd'un boynuna sekiz dakikadan fazla bastırdıktan sonra öldü. Floyd sokakta yüzüstü kelepçelendi, diğer iki memur Floyd'u daha da kısıtladı ve dördüncü bir izleyicilerin müdahale etmesini engelledi. Son iki dakika boyunca Floyd hareketsizdi ve nabzı yoktu. Memurlar tıbbi yardım talep etmelerine rağmen, onu tedavi etmek için hiçbir önlem almadılar. : 6: 46 Acil tıp teknisyenleri gelirken Chauvin dizini Floyd'un boynunda tuttu. : 7: 21
Resmi otopsi raporu Floyd'un ölümünü, subdual ve kısıtlamadan kaynaklanan kardiyopulmoner tutuklamaya atfedilen bir cinayet olarak sınıflandırdı. Fentanil zehirlenmesi ve metamfetamin kullanımı "önemli koşullar" olarak listelenmiştir. Floyd'un ailesi tarafından yaptırılan ve Michael Baden tarafından çeşitli doku ve sıvı örneklerine erişim olmaksızın gerçekleştirilen ikinci bir otopsi, boyun sıkışması beyne kan akışını kısıtlayarak, ölümün "kanıtının mekanik asfiksi ile tutarlı olduğunu" buldu. ve nefes almayı kısıtlayan geri kompresyon. Floyd'un ölümünden sonra, polis memurlarının siyah şüphelilere karşı aşırı güç kullanmasına ve polis sorumluluğu olmamasına karşı dünya çapında protestolar düzenlendi. Protestolar ölümünden bir gün sonra Minneapolis'te başladı ve 50 ABD eyaletinin tamamında ve uluslararası şehirlerde gelişti." (35)
"George Floyd'un öldürülmesi
George Floyd'un öldürülmesi, 25 Mayıs 2020 tarihinde akşam saatlerinde Minneapolis'te 20 Amerikan doları sahte banknot ihbarı için gelen polislerden biri olan beyaz polis memuru Derek Chauvin'in kelepçeli şekilde yere yüzüstü yatırdığı Afro-Amerikalı şüpheli George Floyd'un boynuna 8 dakika 46 saniye boyunca diziyle bastırarak öldürmesi olayıdır. Minnesota'da bulunan Minneapolis kentinin güney mahallesinde gerçekleşen olayı tanıklar cep telefonlarıyla kaydettiler. Floyd'un defalarca "Nefes alamıyorum" dediğini gösteren video kayıtları sosyal medya platformları ve ana akım medyada yayıldı. Olaya karışan dört polis memurunun işine ertesi gün son verildi. Floyd'un ölümüne sebebiyet veren polis memuru Derek Chauvin ise cinayete teşebbüsten tutuklandı.
Floyd'un öldürülmesi ve beraberinde gerçekleşen protestolar ile birlikte Floyd'u anmak için Salı günü öldürülmesine ve 8 dakika 46 saniye boyunca boğulmasına ithafen Black Tuesday (Kara Salı) ve 8’46“ etiketleri gündem oldu. Bu olayı protesto etmek için binlerce protestocu Minneapolis, New York, Boston, Philadelphia, Portland, Denver, Seattle, Los Angeles, San Diego, Boston, Chicago ve daha birçok şehirde 8 dakika 46 saniye yerde elleri arkada yatarak tepkilerini gösterdi.
Olayda geçen kişiler
* George Floyd (14 Ekim 1973 – 25 Mayıs 2020), Kuzey Karolina'nın Fayetteville şehrinde doğan ve Houston, Teksas'ta büyüyen 46 yaşındaki bir Afro-Amerikalı.
* Derek Michael Chauvin, Floyd'un ölümüne sebebiyet veren ve "Cinayet ve taksirle adam öldürme" suçundan tutuklanan 44 yaşındaki polis memuru. 2001 yılından bu yana Minneapolis Polis Departmanı'nda memur olarak çalışıyordu. Chauvin'in şikâyet kaydında, ikisi kınama mektubu olmak üzere disiplin departmanında sonuçlanan toplam 18 şikâyet vardı. Biri ölümcül olan toplam üç polis saldırısına karışmıştı.
* Tou Thao, 34 yaşındaki polis memuru. Öncesinde polis disiplin departmanında hakkında 6 büyük şikâyet geldi ancak hiçbiri sonuç bulmadı. George Floyd olayında kastî bir eylemi olmadığı ancak olayda sorumlulardan biri olduğu ve Floyd’un ölmesine göz yumduğu için mahkeme tarafından 25.000 dolar para cezası aldı, meslekten men edildi ve gözetim altında olmak kaydıyla serbest bırakıldı.
* Thomas K. Lane ve Alexander Kueng, 37 ve 26 yaşındaki iki polis memurları. Olay yerine sonradan gelerek cinayete tanık olan polisler. Hakklarında daha önceden hiçbir disiplin dilekçesi veya suç duyurusu olmayan bu iki memurun Floyd cinayeti olayında da herhangi bir suçları olmadığına ve herhangi bir ceza almalarına gerek olmadığına kararı verildi." (36)
"George Floyd ile cinayet zanlısı polis Chauvin arasındaki son sözler yayımlandı
ABD'de George Floyd, Minneapolis’te polisler tarafından gözaltına alınırken, bir polisin uzun süre ensesine diziyle basmasından dolayı "Nefes alamıyorum" diye yalvarmıştı. Amerika Birleşik Devletleri'nin Minneapolis kentinde polis şiddeti sonucu hayatını kaybeden siyahi vatandaş George Floyd'un ölmeden önce polisle arasında geçen son diyaloğun detayları yayımlandı.
Polis vücut kamerasından kaydedilen konuşmaların deşifre edildiği rapora göre, Floyd, polise "Beni öldüreceksin dostum, bırak." diye yalvarıyor. Boynuna çöküp ölümüne neden olan polis memuru Derek Chauvin ise, "O zaman konuşmayı kes, bağırma. Konuşman için daha fazla oksijen gerekiyor." sözleriyle yanıtlıyor. Floyd'un boynuna dakikalarca diz çökerek ölümüne neden olan Chauvin, ikinci derecede cinayet ve ikinci derecede adam öldürmek suçlamasıyla yargılanıyor. Yayınlanan konuşma dökümleri, Floyd'un polis tarafından gözaltına alındığı o dakikaların detaylarını içeriyor.
Rapora göre 46 yaşındaki siyahi vatandaş Floyd, en az 20 defa nefes alamadığını söylüyor. Floyd, "Hadi adamım. Nefes alamıyorum. Nefes alamıyorum. Beni öldürecekler. Beni öldürecekler. Nefes alamıyorum. Nefes alamıyorum." ifadelerini kullanıyor. Konuşma dökümü, Floyd'un öldürülmesinde suçlu bulunan ve görevden el çektirilen polislerden 37 yaşındaki Thomas Lane'in kendisine yöneltilen suçlamaları reddetmesinin ardından Minnesota eyalet mahkemesine sunuldu. Lane iki defa Floyd'un kendi yanına çekilmesini söylese de 20 yıllık tecrübesi bulunan polis Derek Chauvin, sorun olmadığını belirtiyor. Ancak Lane adamı yana çevirelim diye teklifte bulunsa da, dizi Floyd'un boynunda olan Chauvin, "Hayır böyle kalacak." diye cevaplıyor." (37)
"George Floyd cinayet zanlısı Derek Chauvin'in kefaleti 1,25 milyon dolar olarak belirlendi.
Silahsız siyah adamı öldürmekle suçlanan Minneapolis eski polis memuru George Floyd, kefaletinin 1.25 milyon dolar (1 milyon sterlin) olduğu ilk mahkemeye çıktı.
Savcılar, kefaletini 1 milyon dolardan artırmanın nedeni olarak "suçlamaların ağırlığı" ve halkın öfkesini gösterdiler.
Derek Chauvin, ikinci derece cinayet ve kasıtsız adam öldürmekle suçlanıyor. Diğer üç tutuklama memuru cinayete yardım ve yataklık etmekle suçlanıyor. Bay Floyd'un Mayıs ayında ölümü, küresel protestolara ve polis reformu çağrılarına yol açtı. 25 Mayıs'ta Minneapolis'te tutuklanırken Bay Floyd'un boynunda neredeyse dokuz dakika diz çökmüş olan Bay Chauvin. O ve diğer üç polis memuru o zamandan beri kovuldu. Bu arada, Bay Floyd'un Minneapolis'e taşınmadan önce yaşadığı Houston, Teksas'taki yas tutanlar, The Fountain of Praise kilisesinde altı saat boyunca vücudunu halka açık bir şekilde sergiliyorlar.
Salı günü, Houston'da özel bir cenaze töreni düzenlenecek. Bay Floyd'un doğduğu Minneapolis ve Kuzey Carolina'da anma törenleri yapıldı. Bir aile üyesinin Cumartesi günü geç saatlerde Teksas'a giden bir uçakta Bay Floyd'un cesedine eşlik ettiğine inanılıyor. Demokratik ABD başkan adayı Joe Biden, Pazartesi günü sempatisini sunmak için Bay Floyd'un Houston'daki akrabalarıyla özel olarak bir araya geldi. Toplantının bir fotoğrafını tweetleyen Floyd aile sözcüsü Benjamin Crump, "Dinledi, acılarını duydu ve acılarını paylaştı," dedi. "Bu merhamet, bu kederli aile için dünya anlamına geliyordu." Eski başkan yardımcısının yardımcıları, Salı günkü hizmet için bir video mesaj da kaydedeceğini söyledi.
Kefalet duruşmasında ne oldu?
19 yaşındaki bir polis memuru olan Bay Chauvin, Pazartesi günü telekonferans yoluyla göründüğü için bir savunma yapmadı. 15 dakikalık duruşma sırasında konuşmadı ve kelepçelendi ve küçük bir masaya otururken turuncu bir tulum giydi. Yargıç Jeannice M Reding, ön koşul olmaksızın 1,25 milyon dolar veya Bay Chauvin'in Bay Floyd'un ailesiyle ateşli silahlarını teslim etmesi ile temasa geçmemesi ve duruşmayı beklerken kolluk kuvvetleri veya güvenlik alanında çalışmaması gibi şartlarla 1 milyon dolarlık bir kefalet verdi. Avukatı kefalet fiyatına itiraz etmedi. 44 yaşındaki Bay Chauvin, birkaç kez transfer edildikten sonra şu anda Oak Park Heights'taki Minnesota eyalet hapishanesinde tutuluyor. Bir sonraki duruşması 29 Haziran'da yapılacak.
Chauvin'e yöneltilen suçlamalar nelerdir?
Üç ayrı suçlamayla karşı karşıya: kasıtsız ikinci derece cinayet, üçüncü derece cinayet ve ikinci derece adam öldürme; en yüksek cezalar sırasıyla 40, 25 ve 10 yıl hapis cezasıdır. Daha fazla suçlama getirilebilir, ancak savcıların Associated Press'in haberine göre kasıtlı kasıt ve gerekçeyi kanıtlamaları gerekeceğinden, birinci derece cinayetle suçlanması pek olası görünmüyor.
Savcılar, birden fazla suçlama getirerek jüri üyelerine bir seçenek sunar ve mahkumiyet şansını artırır. Minneapolis belediye meclisi, polis memurlarının boğazlarını ve boyun bağlarını yasaklamak için oy kullandı ve Kongredeki Demokratlar, polis reformu konusunda kapsamlı bir yasa çıkardı.
İçişleri Bakanı Christophe Castaner, hafta sonu Black Lives Matter protestolarının görüldüğü Fransa'da, polisin artık insanları tutuklamak için tıkanıklıklara izin vermeyeceğini duyurdu. Fransa'nın polis izleme örgütü, geçen yıl polis memurlarının yarısına saldırı iddiasıyla 1.500 şikayet geldiğini açıkladı." (126)
"George Floyd'un öldürülmesi
25 Mayıs 2020'de, 46 yaşındaki Afrikalı-Amerikalı bir adam olan George Floyd, Minneapolis Minnesota'da sahte bir fatura kullandığı iddiasıyla tutuklanırken öldürüldü. Beyaz bir polis memuru Derek Chauvin, Floyd'un boynunda birkaç dakika diz çöktü ve Floyd kelepçeli yüzüstü yatarak ve tekrar tekrar "nefes alamıyorum" ve "lütfen" diyerek annesini çağırdı. Memurlar J. Alexander Kueng ve Thomas Lane, Floyd'u daha da kısıtlarken, memur Tou Thao, çevredeki kişilerin müdahale etmesini engelledi. : 6: 24 Son iki dakika boyunca Floyd hareketsizdi ve nabzı yoktu; Chauvin, sağlık görevlileri ona söyleyene kadar yapmadığı dizini kaldırmaya bakanların yalvarışlarını görmezden geldi. : 7: 30
Ertesi gün tanıklar ve güvenlik kameraları tarafından çekilen videoların kamuoyuna açıklanmasının ardından dört polis memuru da kovuldu. İki otopsi, Floyd'un ölümünün cinayet olduğunu buldu. Chauvin başlangıçta üçüncü derece cinayet ve ikinci derece adam öldürme ile suçlandı ve buna daha sonra ikinci derece cinayet eklendi. Diğer üç memur, ikinci derece cinayete yardım ve yataklık etmekle suçlandı. Floyd'un ölümü, polis vahşetine, polis ırkçılığına ve polisin hesap verme sorumluluğu olmamasına karşı dünya çapında protestoları tetikledi.
Haziran ayı başlarında Minneapolis Şehir Meclisi, polis departmanını "toplum temelli yeni bir kamu güvenliği sistemi" olarak yeniden yapılandırma niyetinde oy kullandı. Minneapolis Polis Şefi, polis sendikasıyla yapılan sözleşme müzakerelerini iptal etti ve sendika sözleşmesinin şeffaflık ve "gerçek reform için esneklik" sağlayacak şekilde nasıl yeniden yapılandırılabileceğini incelemek üzere dışarıdan uzmanlar getirme planlarını duyurdu. (....)
Soruşturmalar ve cezai suçlamalar
Minneapolis polisinin yanıtı
26 Mayıs'ın başlarında Minneapolis Polis Departmanı, Chauvin'in Floyd'un boynunda diz çöktüğüne dair hiçbir şey söylemeyen bir açıklama yaptı: "Floyd [arabasından] indikten sonra, polis memurlarına fiziksel olarak direndi. Memurlar, şüpheliyi kelepçelemeyi başardılar ve tıbbi sıkıntı çektiğini belirttiler." Saatler sonra, internette dolaşan tanık ve güvenlik kamerası videosu, Chauvin'in Floyd'un boynunda diz çöktüğünü gösterdi. Bakanlık, yeni bilgilerin "kullanıma açıldığını" ve soruşturmaya FBI'ın katıldığını belirterek açıklamasını güncelledi. Dört memur, aynı gün işten çıkarılmadan önce kısa bir süre için ücretli idari izne ayrıldı. (....)
Devlet soruşturmaları ve cezai suçlamalar
29 Mayıs 2020'de Chauvin, üçüncü derece cinayet ve ikinci derece adam öldürme ile suçlandı ve Oak Park Heights eyalet hapishanesinde tutuldu. Suç duyurusuna göre, polise "yüzüstü pozisyondayken uyguladığı boyun bağının doğası gereği tehlikeli olduğu" konusunda eğitim verildi. 3 Haziran 2020'de Chauvin aleyhindeki suçlama ikinci derece cinayete yükseltildi ve diğer üç memur ikinci derece cinayete yardım ve yataklık etmekle suçlandı. 10 Haziran'da Lane kefaletle serbest bırakıldı; avukatı, Chauvin'i Floyd'a ciddi zarar verme tehlikesi konusunda uyardığını ve bunu yapmanın o sırada Minneapolis polis düzenlemeleri uyarınca gerekli olan tek şey olduğunu iddia etti. 19 Haziran'da Kueng, kefaletle serbest bırakılan ikinci suçlu subay oldu. Thao daha sonra 4 Temmuz'da aynı şeyi yaptı. 17 Haziran'da Minnesota Barış Görevlisi Standartlar ve Eğitim Kurulu, dört polis memurunun kanun uygulama ruhsatlarını gözden geçirdi. 29 Haziran'da davanın baş yargıcı, davayla ilgili savunma avukatları veya kamu görevlileri tarafından devam eden kamuoyu yorumlarının davanın başka bir ilçeye devredilmesine yol açmasının muhtemel olduğunu belirtti." (127)
"George Floyd memurları mahkeme işlemlerinde birbirlerine düşman olurlar.
Eski memurlar, savcılığın duruşmayı Minneapolis dışına taşıma talebi üzerine duruşmaya çıktı. George Floyd'un ölümüyle suçlanan dört eski Minneapolis memurunun davasındaki savcılar Cuma günü bir hakime, bu kişilerin aleyhindeki kanıtlar ve suçlamaların benzer olması ve birden fazla davanın tanıklara ve Floyd'un ailesine travma yaratabileceği için birlikte yargılanmaları gerektiğini söyledi. Ancak savunma avukatları, büyük olasılıkla "düşmanca" savunma sunacaklarını ve bir subay aleyhindeki kanıtların diğerini olumsuz etkileyebileceğini söyleyerek ayrı davalar için tartıştılar. Eski memurlar, savcılığın ortak yargılama talebi , duruşmayı Minneapolis'ten uzaklaştırmak için savunma talebi ve diğer konularla ilgili duruşma için Cuma günü mahkemeye çıktılar . Yargıç Peter Cahill çoğu meseleyi tavsiye altına aldı, ancak yerel bir savcının davadan çıkarılması için savunma talebinde bulundu.
Kelepçeli siyah bir adam olan Floyd , 25 Mayıs'ta Derek Chauvin'in dizini Floyd'un boynuna bastırmasının ardından Floyd'un nefes alamadığını söyledi. Chauvin ikinci derece cinayet, üçüncü derece cinayet ve adam öldürme ile suçlanıyor. Thomas Lane, J Kueng ve Tou Thao , ikinci derece cinayet ve adam öldürmeye yardım ve yataklık etmekle suçlanıyor. Gözaltına alınan Chauvin, video konferans yoluyla önceki duruşmalara katıldıktan sonra ilk kez şahsen ortaya çıktı. Geldiğinde sanıkların hiçbiriyle göz teması kurmadı ama Kueng geçerken ona baktı ve Lane ona baktı. Savcılığın başına geçen başsavcı Keith Ellison da mahkemedeydi.
Cahill Cuma günü yaptığı açıklamada, İlçe Savcısı Mike Freeman'ın da dahil olduğu dört Hennepin İlçe savcısının, otopsi sonuçlarını tartışmak için ilçe tıp müfettişi ile görüştükleri için duruşmadan diskalifiye edildiğini söyledi. Cahill, tanık olarak çağrılabileceklerini söyledi. Freeman, ofisinin polis memurları aleyhindeki davaları ele alma şekli nedeniyle yerel aktivistlerin uzun zamandır gözünden çıktı.
Duruşmadan önce, mahkemenin önünde toplanan birkaç düzine protestocu "Adalet yoksa barış yok" sloganları attı. Biri Black Lives Matter bayrağı taşıyordu ve başının arkasına yüzücü gözlükleriyle siyah bir kask takmıştı. Duruşma sona erdiğinde dışarıda büyük, gürültülü bir kalabalık toplanmıştı. Bazıları davul çalarken, diğerleri polis karşıtı sloganlar attı.
Savcılar, mahkeme dosyalarında, tanık ifadeleri, ceset kamera videosu ve polis teşkilatının güç kullanımına ilişkin politikası da dahil olmak üzere delillerin her memur için benzer olması nedeniyle davanın bir duruşma ile devam etmesi gerektiğini söylediler.
İddia makamına yardımcı olan dışarıdan özel bir avukat olan Neal Katyal Cuma günü Cahill'e verdiği demeçte, “adaletin çıkarlarının” bir duruşmayı desteklediğini, çünkü birden fazla duruşmanın mahkemeye ve tanıklara yük getireceğini ve adaleti yıllarca olmasa da aylarca geciktirebileceğini söyledi. Katyal ayrıca, ilk duruşmadaki bir karara ilişkin tanıtımın daha sonraki duruşmalar için jüri havuzuna zarar verebileceğini söyledi. Ortak bir duruşma, "topluluğun kararları bir anda özümsemesine izin verir. … Dört farklı jüri kararının travmasına maruz bırakılmaları gerektiğini düşünmüyoruz ”dedi.
Lane'i temsil eden savunma avukatı Earl Grey ve diğer avukatlar, eski subayları birlikte yargılamaya karşı kısaca tartıştılar, ancak çoğunlukla yazılı argümanlara güvendiler. Gray, yargılamalar ayrı olursa ve Chauvin önce yargılanırsa ve beraat ettirilirse, diğerlerinin esasen aklanacağını söyledi.
Savunma mahkemesi dosyalarında parmakla işaretleme hâkim oldu. Lane ve Kueng'in avukatları, müvekkillerinin Chauvin'in liderliğini takip eden çaylaklar olduğunu savundu. Tao'nun avukatı Bob Paule, müvekkilinin rolünün diğerlerinden “kesinlikle farklı” olduğunu, çünkü diğerleri Floyd'u kısıtlarken kalabalık kontrolünde olduğunu söyledi.
Chauvin'in avukatı Eric Nelson, müvekkilinin savunmasının farklı olacağını yazdı ve diğer adamlar, Chauvin bir suç işlediyse, bunu bilmediklerini veya ona yardımcı olmadıklarını söylüyorlar.
"Chauvin'i suçluyorlar" diye yazdı. Ama Chauvin de parmaklarını gösterdi. Nelson, sahtecilik çağrısına yanıt veren memurlar Lane ve Kueng'in Floyd ile temasa geçtiklerini ve Chauvin'in geldiğini ve Floyd'un fentanil üzerinde aşırı doz aldığına inandığını yazdı. Nelson, Lane ve Kueng bir sağlık görevlisini arayıp Floyd'un "bir şeyde" olduğuna inanırken, çağrıyı daha acil bir duruma yükseltmediklerini veya tıbbi yardım vermediklerini yazdı. Nelson, Chauvin'in eylemsizliklerinin Floyd'un ölümüne yol açtığını iddia edebileceğini yazdı.
“EMS sadece üç dakika önce geldiyse, Bay Floyd hayatta kalmış olabilir. Kueng ve Lane, mücadele yerine gerilimi azaltmayı seçmiş olsaydı, Bay Floyd hayatta kalabilirdi. Kueng ve Lane, aşırı dozda opioid dozunun aşikar belirtilerini fark ettiyse ve nalokson uygulamak gibi bir yardım sağlasaydı, Bay Floyd hayatta kalmış olabilir ”diye yazdı Nelson.
Floyd'un aile üyelerinin avukatı Ben Crump, daha sonra duruşmanın duygusal olduğunu söyledi. "Aşırı doz hakkında bazı aptalca teoriler iddia etmeye çalışıyorlar. Bu konuda net olmak istiyorum. George Floyd'u öldüren tek aşırı doz, Minnesota, Minneapolis, polis departmanı tarafından aşırı dozda aşırı güç ve ırkçılıktı ”dedi Crump dedi.
"Kime inanacaksın, gözlerine mi yoksa bu katil polislere mi?" dedi. Dört kişinin avukatları da duruşmanın Minneapolis'ten taşınmasını istediler ve duruşma öncesi tanıtımın adil bir yargılama almalarını imkansız hale getirdiğini söyledi. Cahill bu tartışmanın çoğunu erteledi, ancak ön duruşma kapsamını görüp görmediklerini veya bundan etkilenip etkilenmediklerini öğrenmek için olası Hennepin İlçesi jüri üyelerine anketler göndermek istediğini söyledi.
Thao'nun avukatı Paule, Floyd'un ölümünü takiben Minneapolis'te birkaç gece süren huzursuzluğa dikkat çekerek davayı yürütmeyi savundu. Taraflar, jürinin isimsiz kalması konusunda ikiye ayrıldı. Bazı avukatlar, müvekkillerinin suçlu olduğunu düşünen kişilerden öfkeli çağrılar aldıklarını ve yargılama sırasında isimleri kamuoyuna açıklanırsa jüri üyelerinin baskıya maruz kalacağından korktuklarını söylediler. Nelson, müvekkilinin "Minnesota'da bir numaralı istenmeyen kişi" olduğunu söyledi ve isimleri çıkarsa jüri üyeleri üzerindeki baskıdan duyduğu endişeyi dile getirdi.
"Bu olay sadece ulusal düzeyde değil, uluslararası alanda da sivil kargaşaya neden oldu" dedi." (128)
"NEFES ALAMIYORUM" PROTESTOLARI VE BİR BELGESEL
"En İyi Sporcular Hakları Savunuyor: Daily Brief
En iyi sporcular hakları savunur; Belarus'ta devam eden protestolar; İsrail yetkilileri öldürülen Filistinlilerin cesedini tutuyor; İran güreşçi Navid Afkari'yi idam ediyor; Afgan müzakerelerinde hakları korumak esastır; BM İnsan Hakları Konseyi toplantısı bugün başlıyor; ve göz yaşartıcı gaz hakkında bilmeniz gerekenler.
- Breonna Taylor
- Elijah McClain
- Ahmaud Arbery
- Trayvon Martin
- George Floyd
- Philando Castile
- Tamir Rice
Naomi Osaka, ABD Açık'ı kazandı ve bunu yaparken platformunu kullandı. #BlackLivesMatter (#SiyahHayatlarÖnemlidir)
** En iyi sporcular insan haklarının savunulmasını savunuyorlar. ABD Açık Tenis şampiyonasını kazanan Naomi Osaka, Lewis Hamilton ve NFL oyuncuları, ABD'deki ırkçı polis vahşetini kınamak için görünürlüklerini kullandılar.
------------
Lewis Hamilton, Toskana Grand Prix'sinde ABD'deki polis şiddetini vurgulayan bir tişört giyerek ırkçılığa karşı protestolarını hızlandırdı.
-------------
NFL'deki oyuncuların isyanında yeni bir şey: Başlama vuruşundan sonra hem Seahawks hem de Falcons'taki tüm oyuncular diz çöktü. Topu kimse geri vermedi, kimse kovalamadı. Bu oyuncular Black Lives'ın #BiggerThanFootball (#FutboldanDahaBüyük) olduğunu biliyor. #BlackLivesMatter (#SiyahHayatlarÖnemlidir)
------------------
** Belarus (Beyaz Rusya)'ta insanlar, muhalefeti bastırmak için devam eden çabalarına rağmen, Cumhurbaşkanı Alexander Lukashenko'yu protesto etmeye devam ediyor. Pazar günü başkent Minsk'te 100.000'den fazla insan yürüdü ve pek çok kişi ülkenin her yerinde gerçekleşen gösterilere katıldı.
Hanna Liubakova ; #Belarus. Şu anda # Minsk'te oluyor. Video yürüyüşün mevcut ölçeğini gösterir. İçişleri bakanlığı şimdiden en az 250 kişinin gözaltına alındığını bildirdi. Tüm tutuklamalara ve baskılara rağmen insanlar defalarca sokaklardalar - ayrıca ülkenin her yerinde.
-------------------
Andrew Stroehlein ; #Belarus: Minsk'te ve ülke çapında daha kitlesel protestolar. Lukashenko'nun haydutluğu sadece daha fazla insanı sokaklara çıkmaya ikna ediyor.
--------------------
** İsrailli yetkililer, Filistinli bir adam olan Ahmed Erekat'ın cesedini, polis memurlarının onu bir kontrol noktasında görünüşte hiçbir gerekçe göstermeden öldürdükten sonra on haftadan fazla bir süre boyunca ellerinde tuttu. Erekat’ın ailesinin oğullarını onurlu bir şekilde gömmesini engellemek zalimce ve yasal bir gerekçe yok.
Omar Shakir ;@Hrw'den yeni: Ahmed Erekat'ı bariz bir gerekçe göstermeden vurduktan sonra İsrail, Erekat'ın ailesinin onu onurlu bir şekilde gömmesini zalimce yasaklayarak vücudunu 10+ hafta boyunca yasadışı bir şekilde rehin tuttu. 1/2
--------------
** İran yetkilileri, işkence altında suçlarını itiraf eden güreşçi Navid Afkari'yi idam etti. Bu acımasız davranış, en temel insan hakları normlarına tam bir göz ardı edildiğini gösteriyor.
Jan Kooy ; ICYMI: İran'daki rejim, bu hafta sonu güreşçi Navid Afkari'yi, aleyhindeki sahte yargılamaya ilişkin uluslararası bir itirazı ve onu itiraf etmeye zorlamak için kullanılan işkenceyi görmezden gelerek öldürdü.
-------------------
** Onlarca yıldır şiddete ve tacize maruz kalan Afganlar, insan haklarını korumak için belirsiz vaatlerden daha fazlasını hak ediyor. Gelecekteki herhangi bir Afgan hükümetinin tüm katılımcıları, kadın haklarını ve özgür basını desteklemek, gözaltında işkenceyi sona erdirmek ve istismarlar için adaleti sağlamak için kurumlara ve süreçlere bağlı kalmalıdır.
Lama Fakih ; Yaklaşık 40 yıldır @HRW, savaş suçları ve toplu tacizlere maruz kalan Afganları haber yaptı. Doha'da görüşmeler için toplanan taraflar, insan haklarını, kadın haklarını ve geçmişteki ihlallere karşı hesap verebilirlik ihtiyacını tanıyan bir gündemi taahhüt etmelidir.
----------------
Kenneth Roth ; Geniş bir küresel halk figürü yelpazesi, kadınların "Taliban-Afgan hükümeti barış görüşmelerinin her aşamasına dahil edilmesi" için baskı yapıyor. Kadın haklarını zedelemekten kaçınmanın en iyi yolu, kadınların müzakerelere merkezi olarak katılmasını sağlamaktır.
------------------
** Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi, ele alınması gereken birçok önemli durumla bugün toplanıyor. Şimdiye kadar, Beyaz Rusya (Belarus) konusunda acil bir tartışma yapmayı kabul etti.
Lotte Leicht ; Bu sabah # HRC45, # Belarus(Beyaz Rusya)'daki #humanrights (insan hakları) durumu hakkında acil bir tartışma yapılması lehinde oy kullandı. Tartışma 18 Eylül'de yapılacak.
-------------
HRC SEKRETERLİĞİ ; #HRCPRes Büyükelçisi Elisabeth Tichy-Fisslberger, #Avusturya @tichy_e # HRC45'i açar. @GermanyUNGeneva tarafından @EU_UNGeneva adına # İnsan Hakları ile ilgili bir # acil davası için yapılan bir talepte bulunur.
----------------
Carlos H. Conde ; Bugün, # HRC45'in toplandığı gibi, @UN_HRC üye devletlerinin Filipinler'deki haklar durumuna karşı gelişmemiş olan yanıtlarını küçültmeleri değil - artırmaları gerekiyor. Daha sıkı bir yanıt gereklidir: bağımsız bir uluslararası araştırma veya en azından sürekli OHCHR izleme.
** Ve şimdi protestoları dağıtmak için birçok ülkede suistimal edilen göz yaşartıcı gaz hakkında ihtiyacınız olan şey.
Amnesty International USA (Uluslararası Af Örgütü ABD) ; Göz yaşartıcı gazın savaşta kullanılması yasa dışıdır, ancak yine de kolluk kuvvetleri için izin verilmektedir. Göz yaşartıcı gaz hakkında bilmeniz gerekenler: http://teargas.amnesty.org" (63)
"I can't breathe" George Floyd documentary (Nefes Alamıyorum - Belgesel)
Amerika’nın Minneapolis kentinde gözaltına alınırken polis tarafından vahşice katledilen George Floyd'un ölümü Afro Amerikalılara yıllardır sistematik olarak uygulanan polis şiddetine ve ırkçılığa karşı öfkenin yeniden canlanmasına neden oldu. Ülke genelinde binlerce protestocu, ırkçılığa ve polis şiddetine karşı “Siyah Hayatlar Önemlidir”, “Nefes Alamıyorum” "Adalet yoksa huzur da yok", yazılı pankart ve sloganlarla öfkelerini eyleme dönüştürürken, bizler de New York eyaletinin başkenti olan Albany'de şiddetlenerek devam eden olayların tam ortasına girerek takip ettik ve ortaya bu belgesel çıktı. " (38)
"Nefes Alamıyorum" George Floyd - Albany New York Protestoları
Amerika’nın Minneapolis kentinde gözaltına alınırken polis tarafından vahşice öldürülen George Floyd için başlatılan protesto gösterileri ilk önce cinayetin işlendiği Minneapolis’te daha sonra da tüm ülke geneline yayılarak büyümeye devam ediyor. Binlerce protestocu bulundukları şehirlerde sokaklara inerek, ülkedeki ırkçılığa ve polis şiddetine karşı “Siyahilerin hayatı önemli”, “Nefes Alamıyorum” "Adalet yoksa huzur da yok", yazılı pankart ve sloganlarla tepkilerini dile getiriyorlar. New York eyaletinin başkenti olan Albany'de barışçıl başlayan eylemler şiddetlenerek devam ediyor. " (39)
Nefes Alamıyorum - 2020 Belgesel Film
George Floyd’un, video kaydı alınırken Minneapolis’te eski polis memuru Derek Chauvin tarafından öldürülmesi öfkeye yol açtı ve ABD’nin birçok şehrinde gösteri dalgası başlattı. Göstericilerin elindeki dövizlerde “Siyah Hayatlar Önemlidir”, “Nefes Alamıyorum” ve “Adalet Yoksa Barış Yok” yazıyordu. New York’un başkenti Albany’deki gösteriler öğle saatlerinde Citizen Action organizasyonundan gelen konuşmacılarla başladı ve akşam saatlerinde göstericilerin Albany Polis Karakolu’na gitmesiyle tansiyon yükseldi. Ebabil Film olayları içinden görüntüleyerek bu belgeseli oluşturdu." (40)
3.2.BÖLÜM
ABD'de Linç ve tarihi;
"Amerika Birleşik Devletleri'nde linç kurbanlarının listesi
Bu Birleşik Devletler'deki linç kurbanlarının listesi. Linç etme, bir suçlunun veya sözde suçlunun, kendi kendine oluşturulmuş ve sorumsuz bir insan organı tarafından hukuka uygun bir süreç olmaksızın özet olarak infaz edilmesidir. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki linçlerin sayısı, kölelerin özgürleşmesinin ardından 19. yüzyılın sonlarında Amerikan İç Savaşı'ndan sonra arttı; 1920'lerde geriledi. Amerika Birleşik Devletleri'nde 1882 ile 1968 yılları arasında yaklaşık 3.500 Afrikalı Amerikalı ve 1.300 beyaz linç edildi. Linç olaylarının çoğu, Güney Amerika'daki Afrikalı-Amerikalı erkeklerdendi, ancak kadınlar da linç edildi. İç Savaş sonrası dönemde linç olaylarının yüzde 73'ünden fazlası Güney eyaletlerinde meydana geldi. Siyahların beyaz linç olayları, özellikle 20. yüzyılda Güney Amerika'dan siyahların Büyük Göçü sırasında Orta Amerika Birleşik Devletleri ve Sınır Devletlerinde de meydana geldi.
Amaç, beyazların üstünlüğünü güçlendirmek ve ırkçı terörizm yoluyla siyahları sindirmekti. Ida B. Wells ve Tuskegee Üniversitesi'ne göre, linç kurbanlarının çoğu cinayet veya cinayete teşebbüsle suçlandı. Tecavüz veya tecavüze teşebbüs en yaygın ikinci suçlamaydı; bu tür suçlamalar genellikle Jim Crow görgü kurallarını ihlal eden veya beyazlarla ekonomik rekabete giren siyahları linç etme bahanesiydi. Sosyolog Arthur F. Raper, 1930'larda yüz linç olayını araştırdı ve kurbanların yaklaşık üçte birinin haksız yere suçlandığını tahmin etti. Kişi başına esasına göre linçler, ulusal toplamın% 10'undan daha azını temsil etmelerine rağmen, Kaliforniya ve Eski Batı'da, özellikle Latinlerde de yaygındı. Yerli Amerikalılar ve Asyalı Amerikalılar da linç edildi. Fin-Amerikalılar, Alman-Amerikalılar ve İtalyan-Amerikalılar da dahil olmak üzere diğer etnik kökenler de ara sıra linç edildi." (25)
"Amerika'da linç: ırkçı terörün mirasıyla yüzleşmek,ÜÇÜNCÜ BASKI
Erkekler ve oğlanlar, 3 Ağustos 1920'de Center Texas'ta linç edildikten kısa bir süre sonra Lige Daniels'ın vücudunun altında poz veriyorlar. James Allen, ed., Ve diğerleri, Without Sanctuary: Lynching Photography in America (Santa Fe, NM: Twin Palms Publishers, 2000), 117-118.
-Tarih, ezici acısına rağmen,
-Yaşanmaz, ancak yüzleşilirse
-Cesaretle, yeniden yaşanmaya gerek yok.
MAYA ANGELOU, SABAH DARBESİ ÜZERİNE
İç Savaş ile II. Dünya Savaşı arasındaki dönemde, Amerika Birleşik Devletleri'nde binlerce Afrikalı Amerikalı linç edildi. Linçler, ülke çapında Siyah halkı travmatize eden ve eyalet ve federal yetkililer tarafından büyük ölçüde hoşgörülen şiddetli ve kamusal işkence eylemleriydi. Bu linçler terörizmdi. “Terör linçleri” 1880 ile 1940 arasında zirveye ulaştı ve bu yaygın fenomenin korkusuna, aşağılanmasına ve barbarlığına yardım edilmeden katlanmak zorunda kalan Afrikalı Amerikalı erkek, kadın ve çocukların hayatına mal oldu." (26)
"Amerika'nın linç mirası tamamen tarih değil. Birçoğu bugün hala olduğunu söylüyor.
(CNN) Heather Coggins, George Floyd'un "Anne!" Diye bağırdığını görünce bir Minneapolis polis memuru boynuna diz çöktüğünde amcasını düşündü. Timothy Coggins, 35 yıldır çözülemeyen ırkçı bir cinayetle bıçaklandı ve sürüklenerek öldürüldü. Cesedi 1983 yılında Gürcistan'ın Sunny Side kentinde bir tarlada sakatlanmış halde bulundu. O günden önce, 23 yaşındaki parçalayıcı anne çocuğu olarak biliniyordu. Annesi Viola'ya onu sevdiğini söylemeden ve ona bir öpücük vermeden evden çıkmazdı. Eve geldiğinde bir kez daha gagalardı. "Eminim 'Anne!' Diye bağırmıştır. o tarladayken "dedi Heather Coggins. "Eve çarptı. Onu gördüğüm anda 'Bu Tim gibi modern bir linç' diye düşündüm."
Linç(Lynching), yüklü belirsiz bir kelimedir. Ülkenin geçmişinin korkunç hayallerini çağrıştırıyor, ancak suçlarla en çok bağlantılı olanlarla ve Amerika'nın linç mirasını inceleyenlerle konuşuyorlar ve birçok Afrikalı Amerikalının bunu tarih olarak görmediğini söyleyecekler. Çünkü şimdi oluyor. Bunu anlamak, göstericiler - Rodney King, Michael Brown, Freddie Gray için yaptıkları gibi - Amerikan şehirlerindeki öfkeyi aydınlatmak ve siyahları öldürme uygulamasının hak ettiği yere gelmesini talep etmektir. Linç kelimesi farklı insanlar için farklı anlamlara gelir. Bazıları ipi içerdiğini söylüyor. Diğerleri bir çete veya işkence. Bazıları bunun toplum korkusunu uyandırması gerektiğini düşünüyor. Herkes bunun hukuk dışı olduğuna hemfikir. Polisin cinayeti yapması meseleyi bulanıklaştırır. Ve çeşitli etnik kökenlerden insanlar hedef alındı, ancak Güney'deki siyahlar gibi değil.
Bazıları kelimenin gereğinden fazla kullanılmasının gücünü azaltma riski taşıdığını söylerken, Gürcistan'da dört ortakçının dövüldüğü ve öldürüldüğü 1946 Moore'un Ford linçlerinde kurbanlardan birinin soyundan olan Atanya Hayes, kelimeyi kullanmanın amacının gücü olduğunu söyledi. Hayes, "Linç, onu duyan herkesin sinirini bozan sözlerden biridir. Bu, bizim insanlarımızdan birinin başına geldiğinde hissettiklerimizi insanların hissetmesine neden olur" dedi.
Tarihçiler ve manşetler bazı linç olaylarını - örneğin Moore'un Ford'u ya da Alabama'da 19 yaşındaki Michael Donald'ın 1981 Ku Klux Klan katliamı - son olarak etiketler. Doğru değil, birkaç kaynak CNN'e söylüyor. Bugünün şiddetinin eski zamanlara dönüşü işaret ettiği fikrine öfkeliler.
Emory Üniversitesi felsefe profesörü George Yancy, "Yeni bir şey görmüyoruz" dedi. "Geri dönüş yok çünkü hiç ayrılmadık. Karanlık bir bölüme döneceğimizi sanmıyorum. Kitaptaki tüm bölümler siyah insanlar için her zaman yıkıcı olmuştur." Ahmaud Arbery, Gürcistan, Yancy ve diğerleri, Gürcistan'ın Glynn İlçesinde üç ay önce koşarken vurulduğunda linç edildiğini söylüyor. 2011'de James Craig Anderson; Teksaslı James Byrd'ın kaderiyle aynı şekilde tanışmasından sadece 13 yıl sonra Mississippi'de ölümüne sürüklendiğinde de.
Bu linçler, siyah erkeklerin derisinin yüzüldüğü veya hadım edildiği ve hamile kadınların fotoğraflarını çeken ve vücut parçalarını hatıra olarak toplayan kalabalıkların önünde diri diri yakıldığı 1800'lerin sonları ve 1900'lerin başındaki ahlaksız, görkemli sergiler değil. Yine de cinayetler devam ediyor. 2020'de. 1964 Medeni Haklar Yasası'ndan yarım asırdan fazla bir süre sonra. Linç ya da durmak zorunda değiller diyorlar. İşte düşünceleri:
Yeğen
Heather Coggins, 1983'te Tim Amcasını kaybetmenin yanı sıra, 2001 yılında polis gözetiminde ölen başka bir amcası Eugene Coggins'i kaybettiğini söyledi. Ölümleri ona Arbery's ve Floyd's'u hatırlatır. "Ailemiz bu iki vakaya da katlandı. Ahmaud Arbery'yi modern bir linç olarak görüyorum" dedi. "Beyaz ayrıcalığım olduğu için bu insanı avlayabilirim ... Bu siyah adamı öldürebilirim, ülke onu umursamıyor, onun hayatı benimki kadar değerli değil ve bundan sıyrılabiliriz. Bizim durumumuzda gördüğümüz bu. "
Gebhardt'ın duruşmasındaki ifadesine göre , Bill Moore Sr. ve kayınbiraderi Frankie Gebhardt, Gebhardt'ın "yaşlı kadın" beyaz bir kadınla sosyalleştiği için Timothy Coggins'i öldürdü . 2018 yılında Gebhardt cinayetten suçlu bulundu ve ömür boyu hapis ve 30 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Moore gönüllü adam öldürme ve bir ölümü gizleme suçunu kabul etti ve 20 kişi aldı. Coggins ailesi, adalet gelmesine rağmen 35 yılını Timothy'ye ne olduğunu merak ederek geçirdi, dedi o sırada altı yaşında olan Heather Coggins. Yerel gazete 1983'te zar zor haber aldı.
Korku ve güvensizlik, yaşam kararlarının çoğunu belirledi. Polis ve beyaz topluluklardan kaçınarak "olabildiğince sorunsuz manevra yapmayı" öğrendiğini söyledi. 2017'de amcasının davasıyla ilgili bir CNN muhabiri ile ilk karşılaştığında , bir kafeye girmek için bekledi çünkü etrafta dönen bir kamyon şüphelerini çekti. Hiçbir tehdit oluşturmadığına ikna olduktan sonra içeri girdi. "Kimsenin bizi korumaması konusunda medyadan veya kolluk kuvvetinden neden korkmayalım? Kimse hikayemizi duymak istemez" dedi.
Filozof
Yancy, nefret odaklı cinayetler için linç teriminde rahat olduğunu söyledi. Aksi söylenmesinden hoşlanmaz. "Kimin gerçekliği bu? Amerika'daki siyahların gerçeği" dedi. "Gerçekliğimize isim verme özgürlüğü bir güçlendirme biçimidir. Gerçekliğimizi kim tanımlayabilir? Biz yaparız." Ülke, Amerikan yerlilerinin soykırımı ve siyahların köleleştirilmesiyle başlayan beyaz üstünlüğü üzerine kurulduğunu söyledi. Kölelik sırasında linçler popüler değildi. Köleler mülktü. Profesör, mülkü tahrip etmediğini söyledi. Kölelik kaldırıldıktan sonra, beyazlar özgürleşmiş bir işgücünü kontrol etmeye çalıştı. Linçgiller sosyal hareketliliği caydırdı, gözetim görevi gördü ve korku aşılayarak siyahları "bunun küçük ihlaller için olabileceği ihtimalini her zaman içselleştirmeye" zorladı.
"Linç, bir kontrol biçimi ve bir sindirme biçimi olarak işlev gördü," dedi. Kurbanların çoğu, genellikle yanlış bir şekilde, tecavüz veya cinayet gibi büyük suçlarla, siyahların aşırı cinsel ve gaddar olduğu mecazlarına dayanılarak suçlandı. Yancy, siyah erkekleri suç saymak ve onları beyaz erkeklerden çok tarladaki hayvanlara benzeyen insanlık dışı olarak kabul etmek, kendilerine yapılan vahşeti haklı çıkarmaya hizmet etti. Amerikan kampüslerinde büyük beğeni toplayan Friedrich Nietzsche bile siyahların acıya karşı üstün toleransları olduğunu yazdı. Yancy, bugün "beyaz bakışların" Afrikalı Amerikalıları da benzer şekilde gördüğünü söyledi. Bunu, gezginleri demir yatağında yatmaya zorlayan Yunan mitolojisinin haydutu Procrustes'e benzetiyor. Çok kısa olsaydı, onları çeker ve gererdi. Çok uzun, uzuvlarını keserdi. "Beyaz bakış Procrustean," dedi Yancy. "Siyah bedeni beklentilerine uygun hale getiriyor." Arbery bir hırsız olmalı. Trayvon Martin hiçbir işe yaramıyordu . Michael Brown dehşete düştü. Tamir Rice 12 yaşından çok daha yaşlı görünüyordu. Oyuncak silahlar ve cep telefonlarının "beyaz bakışlarla görüldüğü" silah haline geldiğini söyledi.
Beyaz mahallelerde koşmayan veya cep telefonuyla dışarıda yürümeyen Yancy, "Siyah vücut şiddetle aşırı doymuş. Cüzdan fantastik bir şekilde bir silaha dönüşüyor," dedi. Birçok cinayet gibi, Floyd da linç kalıbına uyuyor, dedi. Korkuyla hareket eden beyaz bir adam, suçlu saydığı bir adama dürtüsel ve yargısız bir şekilde karşılıksız şiddet uyguladı. "George Floyd neden bu kadar süre boynunda diz çökmeyi hak etti?" Diye sordu Yancy. "Suçlu bulunmak için hiçbir şey yapmanıza gerek yok. Siyah olman yeterli. ... Siyah karşıtı şiddetin bir biçimi olarak linç etmek devam ediyor, ancak linçin gerçekleştiği birçok yol var. değişti. "
Bozucu (Bölücü)
Southern Poverty Law Center'ın kurucu ortağı Morris Dees, üyeleri 1981'de genç oğlunu döven ve asan United Klans of America'ya karşı Michael Donald'ın annesini temsil etti. Hukuk davasındaki 7 milyon dolarlık karar , Klan'ın iflas etmesi ve onu ülke çapında organize bir ekipten gevşek hücreler koalisyonuna dönüştürmesiyle kredilendirildi . Bazıları Donald'ı Amerika'daki son linç olarak adlandırdı. Donald'ın öldürülmesi "birinin boynuna ip atıp onu ağaca astıkları son linç" iken, Dees, terimin Amerika'nın son zamanlarda gördüğü cinayetlere uygulanıp uygulanamayacağı konusunda kararsız. Arbery'nin durumunda, "Bu kesinlikle vahşi, ırkçı bir cinayettir. Bununla ilgili hiçbir şüphe yok" dedi ve Floyd'un Kentucky, Louisville'deki ölümü ve Breonna Taylor'ın ölümü , polisin aşırı gücünün örnekleridir. Dees, "Bütün bunlar polislerin yaptığı yargısız eylemlerdir ve bunu yapmak için hiçbir dayanağı yoktur." Dedi.
(Floyd'un ölümünde bir polis memuru cinayetle, üçü de yardım ve yataklık yapmakla suçlandı. FBI, Taylor ve Arbery'nin ölümlerini araştırıyor. Arbery'yi öldürmekle suçlanan adamların avukatları, cinayetin videosunun her şeyi anlatmadığını söylüyor. hikaye.)
İnsanlar dava açabilirler - ve benzer özellikler taşırlar - ancak bu "gerçek tanıma uymaz" dedi. Çetelerin yasayı kendi ellerine almasını veya ırk temelinde birini hedef almasını içeren daha geleneksel bir tanımı tercih ediyor. Kelimeyi tanımlamanın belirsizleşebileceğini kabul ediyor. Bazıları 1988'de Portland, Oregon'da Mulugeta Seraw cinayetini bir linç olarak düşünmeyebilir , ancak beyaz üstünlükçiler Etiyopyalı öğrenciyi rastgele seçip beyzbol sopasıyla öldüresiye dövdüler. "Görmek isteyeceğiniz kadar (korkunç) bir linç" dedi. 1990'da Dees ve SPLC, Seraw'ın katillerinin de üyesi olduğu Beyaz Aryan Direnişinin peşine düştü ve 12.5 milyon dolarlık bir hukuk kararı kazandı. Dees, "Onları işsiz bıraktık" dedi.
Anne ve oğul
Yani, linç çeteleri kalıntı olarak kabul edilebilir, ancak Dameon Shepard geçen ay Kuzey Carolina, Pender County'de karşılaştığından emin. "Bütün linç olayı, o zamanlar olduğu kadar acımasız değil, ama gitmiş bir şey olduğunu sanmıyorum. Hala burada," dedi. 18 yaşındaki, kapıya 3 Mayıs'tan 15'e kadar, bir sonraki ilçeden üniformalı bir milletvekili de dahil olmak üzere cevap verdi. Memur dahil üç adam silahlıydı. Yanlışlıkla kayıp bir beyaz kızla birlikte olduğunu düşündükleri bir Afrikalı Amerikalı genç arıyorlardı. Dameon onlara yanlış eve geldiklerini söyledi. Ona inanmayacaklardı ve memur ayağını kapıya sıkıştırdı, dedi. Kargaşa annesini uyandırdı.
Monica Shepard, "Doğru kişiye sahip olduklarına ve temelde yalan söylediğimize ikna oldular," diye hatırladı. Korkunç bir büyünün ardından onları yanlış yerde olduklarına ikna etti ve komşular polisi aradı. Kimsenin canı yanmamıştı ama bu ona Florida'daki 1923 Rosewood katliamı hakkında okuduklarını hatırlattı, burada beyaz adamlar beyaz bir kadına yapılan sözde saldırının intikamını almak için siyahları avladı.
Grubun "temelde bir linç çetesi" olduğunu söyledi, ancak terim tamamen doğru değil. Linçler asmaktır, dedi. Dameon ise linç çetesini tercih ediyor. "Bu, grup için oldukça doğru bir isim" dedi. "Eski günlerde kırbaç yapmaktan çok uzak değildi. Niyetleri vardı. Beyaz bir kadına karşı işlenen suç için bir Afrikalı Amerikalı arıyorlardı. "Kapıdaki o kişi ben olsaydım, ona, bana ne yaparlardı bilmiyorum." Neyse ki, Dameon ve annesi "konuşmayı" - ebeveynlerin ciltleri için farklı muamele göreceklerini açıkladıkları siyah erkek ayini - yaptılar ve durumu tırmandırmamayı bildiğini söyledi. Annesi, "Amerika'da siyah bir adam olarak, başkalarının kaçtığı şeyleri yapamaz ve söyleyemezsiniz ve bunu ona 8 yaşından beri aşıladım" dedi. İki kızıyla hiç konuşmadı. Monica Shepard hala gergin. Çoğunlukla beyaz olan komşularından gelen desteğe ve ülkenin dört bir yanındaki yabancılardan gelen mezuniyet kartlarına rağmen hala endişeleniyor. Dameon'a sarıldığını ve daha sık nerede olduğunu sorduğunu söyledi. "Onu gergin ve endişeli hissettirmek istemiyorum ama kendimi onu daha çok kontrol ederken buluyorum."
Sosyolog
Stewart Tolnay, Amerika'nın linç olaylarını ölçmek için önemli bir çaba harcadı. O ve akademisyen arkadaşları binlerce kişiyi tespit etti. Yine de, Washington Üniversitesi sosyoloji profesörü, tüm asil çabalarının gerçek bir çetele vermeyeceğini biliyor. Kitaplarında "A Festival of Violence: An Analysis of Southern Lynchings" de yer alan Tolnay, "Nihayetinde, Birleşik Devletler'deki linçlerin tam ve kesin boyutunu asla bilemeyeceğiz, çünkü birçok linç kuşkusuz tamamen tarihi kayıtlarda kayboldu," dedi. 1882-1930. " Arbery'nin ölümünü bir linç olarak görse de, konu son zamanlarda yaşanan diğer davalara geldiğinde daha kısıtlı. Floyd ve Taylor'ın beyaz olsalardı hayatta kalacaklarına inandığını söyledi, ancak tüm ırkçı cinayetleri linç olarak adlandırmamaya dikkat ediyor. "Terimin bizim için önemli olan bir önbelleğe sahip olduğu ölçüde, anlamını yitiriyor" dedi. Sözler, özellikle bu acı dolu tarih söz konusu olduğunda önemli, dedi.
"Linç olarak adlandırmak günümüz olayına daha büyük etki ve anlam katıyor" dedi. Linçingler, ırksal bölünmeleri teşvik etmek ve siyahları hevesli olmaktan caydırmak için tasarlanmış bir sosyal kontrol biçimiydi ve bugün linçlerle suç arasındaki bağlantılara bakan sayısız çalışma var. Büyüyen araştırma kitlesi, onlarca yıl önce linçleri kucaklayan alanların daha fazla siyah üzerine beyaz cinayet, okulda daha fazla bedensel ceza, daha az nefret suçu yasası (veya bunu uygulama gayreti) ve daha fazla ölüm cezası davası olup olmadığını inceliyor. New Mexico Üniversitesi araştırmacıları, "geçmişte şiddeti linç etmenin çağdaş polis şiddeti ile bağlantılı olabileceği potansiyel yolları" araştırıyorlar. Tolnay, "Bugünü geçmişe bağlayan bazı tarihsel miras var gibi görünüyor." Dedi. "Tarihsel linçlerin bugün hiçbir ilgisi olmadığını söylemek, tüm bu kanıtları görmezden geliyor."
Torun
Atanya Hayes, bir kalabalık, dedesi 24 yaşındaki Roger Malcom'u ve üç ortak hırsızı, Georgia, Walton County'deki Apalachee Nehri'ne giden bir vagon yolundan sürükleyip onları dövdüğünde ve defalarca vurduğunda henüz doğmamıştı. Yine de acı çekiyor. Hâlâ adalet istiyor. Aynı zamanda, bugünün şiddeti ile Moore'un Ford linçleri olarak bilinen 1946'daki ortakçıların ölümleri arasındaki bağlantıları görüyor. Arbery? Floyd? Taylor? Tüm linç olayları, dedi. 50 yaşındaki Amerikalı, polis öldürdüğünde çoğu kez şüphenin faydasını görüyor. "Bugün işler farklı ama pek çok benzerlik var" dedi. "Buna linç demek, onu yükseltir, böylece insanlar bizim için neden bu kadar incittiğini anlayabilir. Günümüz toplumunda linç kullandığımızda, açılan yara budur."
74 yaşındaki Moore'un Ford cinayetlerinde adalet için savaşır, çünkü büyükbabasının öldürülmesini yasaklayan yasalar, kafasında Arbery's, Floyd's ve Taylor's'ı da yasakladı. "Bunu yaptıkları sırada yasadışıydı. O zamanlar yasa dışı idi. Şu anda yasadışı" dedi. "Büyükbabamla, bu biraz bekleniyordu. Şu anda olmamalıydı." Büyükbabasının katillerinin itibarları bozulmadan ölmesi onu rahatsız ediyor, özellikle de soruşturmaya ırkçılık nüfuz ettiğinde. Vali Eugene Talmadge açık bir ırkçıydı ve Gürcistan Araştırma Bürosu başkanı Samuel Roper daha sonra Ku Klux Klan'ın imparatorluk büyücüsü oldu. Son savaşında Hayes, ABD Adalet Bakanlığı'nın büyük jüri gizliliğinin önemini gerekçe göstererek mücadele ettiği 16 günlük büyük jüri tanıklığının - cinayet suçlaması olmaksızın - mühürsüz olmasını istiyor. Hükümetinin onunla savaşmasına içerliyor. Ona göre, Nazileri Holokost'tan sorumlu tutmakla aynı şey, dedi. "Umutsuz hissettiğiniz ölçüde çaresiz hissediyorsunuz" dedi. "Çınlayan ve takırdayan prangalarımız olmayabilir, ancak prangalarımız var ve bu konuda yapabileceğiniz hiçbir şey yok."
Avukat
Hayes, tarihçi Anthony Pitch ile birlikte Pitch'in birkaç yıl önce Ulusal Arşivlerde keşfettikten sonra büyük jüri tutanaklarının mühürlerini kaldırmak için çalışan New Jersey'li avukat Joseph Bell ile dinlenmeyi umuyor. Geçen yıl ölen Pitch, Moore'un Ford'u üzerine "The Last Lynching" adlı bir kitap yazdı. Bell, başlığın yayıncının fikri olduğunu söyledi ve Pitch bundan rahatsız oldu. Bell, Moore'un Ford katillerinin hepsi olmasa da çoğunun öldüğünü fark eder, ancak eski bir SPLC başkanının bir zamanlar "sivil haklar hareketinin bitmemiş bölümlerinden biri" olarak adlandırdığı dava, o güne kadar devam etmemek için çok önemliydi. son dedi. FBI, ilk sivil haklar soruşturması için Monroe'ya gönderildi. Başkan Harry Truman, Güney Demokratların linç karşıtı tasarıyı bloke etmesinden sonra bir sivil haklar komitesi kurdu. Bell ayrıca, ortak şirketlerden biri olan 28 yaşındaki George Dorsey'in, kendisinden nefret eden bir ülke için savaşan bir 2. Dünya Savaşı gazisi olduğunu söyledi. Bell, "Bu adam, bu ülkenin üniformasını giyme cesaretine sahipti ve Pasifik ve Kuzey Afrika cephelerinde beş yıl geçirdi," dedi. "Bu adamlar hayatlarını tehlikeye atıyor ve buraya geri gelip bir adamdan daha az, bir hizmetçi olarak muamele görmek - o bir ortakçıydı - bu, insanlar için tam bir saygısızlık."
Walton County sakinleri ona sadece sorun çıkardığını söyledi ve bir siyah sakini onu uyardı, "30 saniye içinde senden tarih yazacaklar" diye hatırladı. (2007'de Walton County'de yaşlı bir beyaz kadın, Moore'un Ford'u hakkında haber yapan bir CNN gazetecisine bu "fakir insanları" yalnız bırakmasını söyledi. Katillerden bahsediyordu.) Bell, "Korku ve terör, Moore'un Ford köprüsünün yakınında bulunan dört cesedin bulunduğu yere yakın araziyi takip etmeye devam ediyor" dedi.
Georgia Eyalet Devriyesi Binbaşı William Spence o sırada medyaya "Şehirdeki en iyi insanlar konuşmaz" demiş olmasına rağmen FBI'ın 2790 kişiyle tek bir tutuklama olmaksızın röportaj yaptığına inanmıyor. "Bu tam bir adaletsizlikti. Bu, yolda öldürülmüş gibi ölen dört Afrikalı Amerikalı ve bir seçkin 2. Dünya Savaşı gazisinin öldürülmesiydi" dedi. "Mahkemeleri hakikat ve adaletin kalesi olarak görüyoruz. Neden bu iğrenç eylemler nedeniyle yargılanan kimse olmadı?"
Yüksek mahkemeden daha düşük bir federal mahkemenin onları serbest bırakmama kararını yeniden gözden geçirmesini istediğinde, kayıt talebini Ağustos ayında ABD Yüksek Mahkemesine götürecek.
"Gerçek her zaman önemlidir," dedi, "suç ortaklığı olup olmadığını öğrenmek için." " (27)
4.BÖLÜM
ABD'DE "LİNÇ" EYLEMLERİNİN "TERÖR SUÇU" KAPSAMINA ALINMASI..
(ABD Senatosunun "linç" eylemlerini, "terör suçu (federal suç)" kapsamına alan tasarıyı onaylaması ve ABD Başkanı Trump'un tasarıyı imzalayıp imzalamaması üzerine yazılıp-çizilenler..)
"Senato, Linç etmeyi "Terör Eylemi" Olarak Kabul Etti
Senato, tarihinde ilk kez, yasalaşması halinde linç etmeyi federal suç haline getirecek bir yasa tasarısını kabul etti. Bir tahmine göre ABD'de 1882'den 1968'e kadar 4.700'den fazla kişi linç edildi ve kurbanların yüzde 70'inden fazlası siyahtı. (NYTIMES videoyu izle)" (1)
"Senato linç etmeyi federal suç olarak kabul etti
Senato, linç etmeyi federal suç haline getirmek için Çarşamba günü yasayı onayladı. Sens. Kamala Harris (D-Calif.), Cory Booker (D-N.J.) Ve Tim Scott (R-S.C.) Tarafından sunulan yasa tasarısı, linç etmeyi bir nefret suçu olarak cezalandırılır hale getiriyor. "Bu, Amerika tarihinde ilk kez linç girişimlerini ve linç komplolarını linç etme girişimlerini suç sayacak tarihi bir yasadır. Linç etmek, ülkemiz tarihinin kölelik ve ülkemizdeki diğer birçok zulmü takip eden karanlık ve aşağılık yönünün bir parçasıdır. "Harris çarşamba günü yerden söyledi. Harris, Booker ve Scott'a ek olarak, diğer 35 senatör, Temmuz ayında tanıtılan ve Ekim ayında Yargı Komitesini oybirliğiyle aklayan tasarının resmen ortak sponsorluğunu yaptı. Senato'nun tamamını sesli oyla geçti.
Harris'in ofisine göre Kongre linç karşıtı yasayı 1918'den bu yana kabaca 200 kez geçirmeyi denedi ancak başarısız oldu. 2005 yılında Senato linç kurbanlarından özür dileyen bir karar aldı. Ancak, 2005 oylamasına değinen Senato mevzuatı, özür "ABD'yi uzlaşmaya doğru hareket ettirirken ve iyileştirilmiş ırksal ilişkilerin şekillendirilebileceği yeni bir anlayış için merkezi hale gelebilirken" linç etmeyi suç sayan mevzuatın hala "tamamen gerekli ve uygun" olduğunu söylüyor. Booker Çarşamba günü, Senato'nun tasarının kabul edilmesinin "çok uzun bir süredir" olduğunu da sözlerine ekledi. "Yüzyıldan fazla bir süredir Kongre üyeleri, bir önyargı, nedenli terör eylemi olduğu için linç etmeyi kabul edecek bir tasarının bir versiyonunu kabul etmeye çalıştı. Linçin bastırma korkusu olarak kullanıldığı geri dönülmez zararı tersine çeviremese de bu tasarının geçişini biliyoruz, bu yasa tasarısının geçişi bu karanlık geçmişin tanınmasıdır "dedi." (29)
"S.488 - 2019 linç yasası mağdurları için adalet.
"Linçi sivil haklardan yoksun bırakma olarak ve diğer amaçlarla belirtmek için 18 Birleşik Devletler Yasası başlığını değiştirmek."
(7) Bay Walter White, NAACP üyesi ve daha sonra NAACP'nin yürütme sekreteri olarak 1931-1955 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri'ndeki linç olaylarını titizlikle araştırdı ve ayrımcılığa ve ırkçı teröre son vermek için yorulmadan çalıştı.
(16) 26 Nisan 2018'de Montgomery Alabama'da halka açılan Ulusal Barış ve Adalet Anıtı, Ulusun ırk ayrımcılığından aşağılanan Afrikalı Amerikalıları linç ederek terörize edilen köleleştirilmiş Siyahların mirasına adanmış ilk anıtıdır ve; Jim Crow ve beyaz olmayan insanlar, çağdaş suçluluk ve polis şiddeti varsayımlarıyla yüklenmiştir.
(20) 14 Eylül 2017'de Başkan Donald J. Trump, Kongre'nin "11 Ağustos - 12 Ağustos 2017 tarihleri arasında Charlottesville Virginia'da gerçekleşen ırkçı şiddet ve aile içi terör saldırısını kınadığı" Senato Ortak Kararı 49'u imzaladı; ve "Başkan ve yönetimini, aşırılıkçılık, yabancı düşmanlığı, anti-Semitizm ve Beyaz üstünlüğünü savunan nefret gruplarına karşı sesini çıkarmaya ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeki nefret gruplarının artan yaygınlığını ele almak için Başkan ve Başkanlık Kabinesine sunulan tüm kaynakları kullanmaya çağırdı. . " (30)
(NOT:Tasarıda terör kelimesinin geçtiği maddeler yer alıyor..Tamamını kaynağına giderek okuyabilirsiniz..)
"Kongre, 120 yıllık başarısızlıktan sonra linç etmeyi federal bir suç haline getirmeye çalışıyor
1900'den beri, Meclis ve Senato böyle bir tasarıyı defalarca kabul etmedi. Artık mevzuat Oval Ofis yolunda olabilir. 1955'te Mississippi'de 14 yaşındayken beyaz bir çete tarafından linç edilen Emmett Till'in linç etmeyi federal bir suç haline getirecek bir kanun tasarısı seçildi. Meclis ve Senato'nun en az 1900 üyesi, linç etmeyi federal bir suç haline getiren bir yasa çıkarmaya çalıştığından beri yasalar sürekli olarak bloke edildi veya göz ardı edildi ve zamanın geçişi, linç karşıtı mevzuatı giderek daha sembolik hale getirdi. Ancak Çarşamba günü, Amerika Birleşik Devletleri Ceza Kanunu'na linç ekleme tedbiri Mecliste kabul edildi. Senato geçen yıl tasarının bir versiyonunu kabul etti. Tasarılar resmi olarak uzlaştırıldıktan sonra, mevzuat Oval Ofis'e gönderilebilir ve Başkan Trump'ın bunu imzalaması bekleniyor..
Emmett Till Antilynching Act olarak adlandırılan House tasarısı, Illinois'li bir Demokrat Temsilci Bobby Rush tarafından tanıtıldı. Geçen yıl oybirliğiyle kabul edilen Senato tasarısı, Kamala Harris Demokrat New Jersey Cory Booker Demokrat ve Güney Carolina Cumhuriyetçi Tim Scott tarafından tanıtıldı. Booker, Çarşamba günü Meclis tasarısının kabulü hakkında yaptığı açıklamada, "Bugün bizi ulusumuzun tarihindeki karanlık bir bölümü nihayet uzlaştırmaya bir adım daha yaklaştırıyor" dedi. Tasarı, linç etmeyi bir nefret suçu haline getiriyor ve bunu genellikle "izole bireyler yerine birden fazla suçlu ve grup tarafından gerçekleştirilen" "zararlı ve yaygın bir araç" olarak tanımlıyor.
Geçen hafta Meclis oylaması açıklandığında yaptığı açıklamada Bay Rush, "Bu iğrenç uygulamayı nihayet yasaklamaya ve 4.000'den fazla linç kurbanının adaletini sağlamaya bir adım daha yaklaştık" dedi . Jim Crow döneminde binlerce linç kurbanından biri olan Emmett Till'den alıntı yaptı. Emmett, 1955'te, 14 yaşındayken, Mississippi'deki bir markette beyaz bir kadının onu kapıp ona ıslık çalmakla suçlaması üzerine acımasızca işkence gördü ve öldürüldü. Emmett'in annesi Mamie Till Mobley hızlı bir cenazeye karşı savaştı , böylece oğlunun parçalanmış bedeni görüntülenebilir ve fotoğraflanabilir, "dünya ne gördüğümü görsün".
Emmett'i öldürmekle suçlanan iki beyaz adam, tamamı beyaz bir jüri tarafından beraat etti. O zamanlar ırkçı şiddet faillerinin ya beraat ettiği ya da hiç yargılanmadığı durum buydu. Rush açıklamasında "Bu tasarının önemi abartılamaz," dedi. "Charlottesville'den El Paso'ya, Emmett ve daha pek çoğunun hayatını alan aynı şiddetli ırkçılık ve nefretle karşı karşıyayız," dedi, Virginia'da 2017'de beyaz üstünlükçü mitinglere ve son olarak Teksas'ta bir toplu saldırıya atıfta bulunarak. yetkililerin Latinlerin hedef alındığını söylediği yıl. "Bu tasarının kabulü, millete bu bağnazlığa müsamaha göstermeyeceğimiz konusunda güçlü ve net bir mesaj gönderecek."
Meclis, Emmett Till Antilynching Act'i onayladı ve Senato geçen yıl tasarının bir versiyonunu kabul etti. Başkan Trump'ın bunu yasalaştırması bekleniyor.
Cinayet tipik olarak eyalet veya yerel düzeyde yargılanır, ancak Meclis ve Senato yasaları linç etmeyi federal bir suç haline getirir. Uzun süredir devam eden bir kalıba uyuyor: Medeni haklar mevzuatı, genellikle eyaletler harekete geçmediğinde federal düzeyde kabul edildi. Jim Crow döneminin sonundan beri Amerika Birleşik Devletleri'nde ırksal nedenli cinayetler meydana gelmeye devam etti. Yüksek profilli vakalar arasında , 1998'de Teksas'ta üç beyaz adam tarafından vahşice öldürülen siyah bir adam olan James Byrd Jr. ve 2015'te Güney Carolina'da bir kilise katliamında öldürülen dokuz siyah cemaatçinin davaları yer alıyor . Ancak 2020'de çıkarılan bir yasa tasarısı, onlarca yıl önce ırkçı şiddetin kurbanı olan binlerce insanı koruyamaz.
Florida'da tarih profesörü olan Tameka Bradley Hobbs, "Gerçekten önemli olduğunda ve bu ülkedeki siyahların hayatlarını koruma etkisi gerçekten olsaydı, böyle bir tasarıyı kabul etmek için yaygın bir isteksizlik vardı" dedi. Memorial Üniversitesi ve "Yurtdışında Demokrasi, Evde Lynching: Florida'da Irksal Şiddet" kitabının yazarı . Araştırması hakkında insanlarla konuştuğunda, birçoğunun Birleşik Devletler'deki ırkçı şiddetin yıkıcı ölçeğinin ve devam eden etkisinin farkında olmadıklarını söyledi. Dr. Hobbs, "İnsanların Amerikan tarihindeki siyah karşıtı şiddetin tüm kapsamını anlamasını sağlamak için müfredatımız açısından yapılabilecek çok şey var" dedi. "Bence bunu anlasalardı, belki de Siyah Yaşamlar Önemlidir hareketini, gerçekten, Afrikalı-Amerikalıların savunuculuğunun yüzyılların bir uzantısı olarak anlayacaklardır."
Kar amacı gütmeyen bir hukuk savunuculuk grubu olan Equal Justice Initiative'e sahip araştırmacılar, 1877 ile 1950 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri'nde, çoğunlukla - sadece olmasa da - Güney'de 4.000'den fazla linç olayını belgeledi. Yargısız infazlar, genellikle kolluk kuvvetlerinin gözü önünde veya kolluk kuvvetlerinin işbirliği ile halka açık gösteriler şeklinde gerçekleştirilen terör araçlarıydı. Bir medeni haklar avukatı ve Eşit Adalet Girişimi'nin yönetici direktörü Bryan Stevenson, terörün milyonlarca siyah insanı Güney'den kaçmaya ittiğini ve ABD'nin demografik coğrafyasını büyük ölçüde değiştirdiğini söyledi. "Sanırım bu tarihi kabul etmek ve bir asır önce yapmamız gereken şeyi yapmak için bir çaba gösterilmesi önemli" dedi. “Pek çok insan 'Bugünle alakalı değil; bugün gerekli değil. ' Ancak linç şiddeti korku ve öfke politikaları tarafından yaratıldı ve bir daha asla korku ve öfke çağının olmayacağını varsaymamalıyız. "
Senatonun geçen yıl onayladığı yasa tasarısı , linç edenlerin yüzde 99'unun cezadan kaçtığını kaydetti. Siyah aktivistler, yazarlar ve konuşmacılar şiddete dikkat çekerek hayatlarını tehlikeye attılar. 1892 yılında, son linç şiddetle mücadele gazeteci Ida B. Wells, yazdığı yasanın “güçlü kol şiddetli ceza lynchers üzerine ayı teslim edilmesi gerektiğini, ancak bu ve sağlıklı kamu duyguları sürece yapılamaz ve olmayacaktır böyle bir eylemi talep ediyor ve sürdürüyor. " Dr. Hobbs, Wells'in adının Meclis ve Senato kanunlarından çıkarılmasının büyük bir gözetim olduğunu söyledi. "Linç karşıtı davayı ulusal ve uluslararası dikkatlere sunmak için daha fazlasını yapan bir Amerikalı düşünemiyorum" dedi.
"Gazeteci Ida B. Wells linç etmeyi sona erdirmek için yıllarca savaştı." Cihak ve Zima
Temsilci George Henry White , Kuzey Carolina Cumhuriyetçisi , Kongre'nin tek siyah üyesi olduğu 1900'lerin başlarında bir linç karşıtı yasa tasarısı önerdi . Meclis katında yaptığı bir konuşmada, "Çete şiddeti varoluştan ve hukukun bir kez hüküm sürmesine izin verilmezse kaçınılmaz sonucun ne olması gerektiğini düşündüğümde, milletimizin geleceği için dehşetle titriyorum" dedi. Sözleri alkışlandı, ancak hesabı geçmedi. Dava daha sonra 1919'da linç üzerine bir rapor hazırlayan NAACP ve 1922'de Meclis'ten geçen linç karşıtı bir tasarıyı destekleyen Temsilci Leonidas C. Dyer dahil olmak üzere Kongre üyeleri tarafından ele alındı; ve 1934'te Senato'da başka bir versiyon sunan Robert F. Wagner ve Edward P. Costigan. Bu çabalar, eyaletlerin haklarını savunan ya da linç karşıtı mevzuatı rafa kaldırmak için Senato'daki suçlama gibi usul taktiklerini kullanan muhalifler tarafından engellendi. (2005 yılında Senato , tekrarlanan başarısızlıkları için resmi bir özür yayınladı .)
Bayan Harris, Bay Booker ve Bay Scott , Senato'nun 2018'de onayladığı bir versiyonu sundular , ancak Meclis tarafından hiçbir zaman ele alınmadı. Neredeyse aynı olmasına rağmen, Oval Ofis'e son bir versiyon gönderilmeden önce Meclis mevzuatının 2019 Senato tasarısıyla uzlaştırılması gerekiyor. Bir Beyaz Saray sözcüsü, Bay Trump'ın imzalamasının beklendiğini söyledi. Dr. Hobbs, "Bunun dahil olan insanlar için çok geç gelmesinin trajik bir ironi olduğunu düşünüyorum" dedi. “Ayrıca Afrikalı-Amerikalı yasa koyucuların bunu öne sürmesinin de aynı derecede trajik ve ironik olduğunu düşünüyorum. Bununla birlikte, bu tür yasaların sembolik değerini, en azından küçük bir şekilde, geçmişteki trajedileri kabul etmeye çalışırken görüyorum. " (2)
"ABD, Senato oylamasından sonra ilk linç karşıtı yasayı geçirdi.
Linç, ABD Senatosu tasarıyı bu hafta kabul edene kadar daha önce bir sivil haklar suçu olarak görülmüştü. Amerika Birleşik Devletleri Senatosu, ülkede linç etmeyi federal bir suç haline getiren bir tasarıyı oybirliğiyle onayladı. Haziran ayında üç siyah senatör, linçin cinayet gibi mevcut suçların yanı sıra nefret suçu olarak suçlanmasına izin veren tasarıyı sundu. ABD tarihinin büyük kısmında linç olayları nadiren yargılanıyordu. 1918'den bu yana Kongre'ye 200'den fazla linç karşıtı yasa çıkarıldı ve bunların hepsi reddedildi.
Linç, herhangi bir usul veya hukuk kuralı olmayan bir kalabalık tarafından öldürülmektir. Güney Amerika'da 19. ve 20. Yüzyıllarda binlerce Afrikalı Amerikalı beyaz çeteler tarafından sık sık asılarak linç edildi. Senatör Kamala Harris bir tweet'te, tasarının mimarlarından biri oylamanın "tarih" olduğunu söyledi.
'Ülkemizin tarihinde bu leke'
Tasarı iki partili bir çabaydı. İlk kez bu yılın başlarında Bayan Harris ve Cory Booker - her ikisi de Demokratlar - ve Cumhuriyetçi Senatör Tim Scott tarafından tanıtıldı. Tasarı metnine göre, 1882 ile 1968 yılları arasında ABD'de en az 4.742 kişinin linç edildiği bildirildi. Tüm faillerin% 99'unun cezadan kaçtığını ve linç etmeyi "ABD'de ırkçılığın nihai ifadesi" olarak adlandırdığını söylüyor. Booker Çarşamba günü yapılan oylamadan sonra yaptığı açıklamada, "Bugün bu yanlışı düzelttik ve ülkemiz tarihindeki bu lekeyi tanıyan düzeltici tedbirler aldık." Dedi.
Demokrat Cory Booker, Haziran ayında linç karşıtı tasarıyı tanıtan üç senatörden biriydi.
Tasarının geçmesi için 60 Senatörün desteğine ihtiyaç vardı. Eski Demokrat cumhurbaşkanlığı yarışmacısı Bernie Sanders ve Senatör Çoğunluk Lideri Kentucky Cumhuriyetçi Mitch McConnell de dahil olmak üzere 100 üyenin tamamı tasarının lehine oy kullandı. Bu yılın başlarında Sirius XM radyosuyla yaptığı röportajda "Bunu yıllar önce yaptığımızı sanıyordum," dedi. "Federal düzeyde ihtiyacımız olursa, kesinlikle destekleyeceğim" dedi.
Oylamaya başkanlık eden, bir destekçi tarafından davet edilirse "halka açık bir asmaya" katılacağına dair şaka yaptıktan sonra geçen ay tartışmalara yol açan Mississippi Cumhuriyetçi Senatör Cindy Hyde-Smith idi. İlk linç karşıtı yasa tasarısı, Missouri Cumhuriyetçi Temsilcisi Leonidas Dyer tarafından 100 yıl önce Kongre'ye sunuldu. Tasarı Meclisi geçti, ancak güney eyaletlerinden Demokrat senatörler tarafından karşı çıktılar ve Senatoyu geçemediler.
2005 yılında Senato, linç karşıtı mevzuatı onaylamada defalarca başarısızlık nedeniyle özür dileyen ender bir kararı kabul etti. İki partili karar, Senato'nun 100 üyesinden 90'ı tarafından desteklendi. Tasarı, "Senato'nun özür dilemesine ve ulusun linçle mirası hakkında artan farkındalık ve eğitime rağmen, tamamen gereklidir ve Kongre'nin 100 yıllık başarısız yasama çabalarından sonra nihayet linç etmeyi federal bir nefret suçu haline getirecek yasayı çıkarması uygundur" diyor." (31)
"House, bu hafta Trump'ın masasında linç karşıtı bir yasa istiyor.
Yasanın adını Emmett'e atıfta bulunacak şekilde değiştirmek Senato'nun bunu yeniden değerlendirmesini gerektiriyor. Kongrenin hafta sonuna kadar Başkan Donald Trump'a linç etmeyi ilk kez federal bir suç haline getirmesi için bir yasa tasarısı göndereceğini, yasanın sponsorlarının Çarşamba günü yaptığı açıklamada, ülkenin nefret dolu eylemler tarihinin uzun süredir gecikmiş bir şekilde tanınması. Meclis Çarşamba günü, Kaliforniya Demokratik Senatörü Kamala Harris tarafından linç karşıtı yasanın bir versiyonu olan 410-4'ü geçti ve bir yıl önce Senato'da sesli bir oylama yaptı. House tasarısı, "Emmett Till Antilynching Act" başlığı dışında aynıdır. Tasarıya karşı oy kullanan dört üye Louie Gohmert, R-Texas, Thomas Massie, R-Ky., Ted Yoho, R-Fla idi. ve Justin Amash, I-Mich. Maryland'den Çoğunluk Lideri Steny H. Hoyer gazetecilere verdiği demeçte, Temsilci Bobby L. Rush, D.
Şikago'dan 14 yaşındaki Afrikalı-Amerikalı bir çocuk, 1955'te ailesini ziyaret etmek için Mississippi'ye yaptığı bir yolculuk sırasında vahşice öldürüldü. Rush, Till'in öldürülmesinin konuyu ulusun bilincine götüren bir katalizör olduğunu söyledi. Bir basın toplantısında Rush, annesinin Jet Magazine'deki Till'in fotoğrafını ona gösterdiğini ve ona ve kardeşlerine Güney'den Chicago'ya taşınmasına neden olan bir tür tehlike olduğunu söylediğini hatırladı. Ancak tasarı başlığında Till’in adını tutmak, Senato’nun tasarıyı Trump’a gitmeden önce yeniden geçirmesi gerektiği anlamına geliyor. Rush, önemli senatörlerin bunun Kara Tarih Ayı'nın bitiminden önce bu hafta yapılacağına dair güvence verdiğini söyledi.
House sponsorlarının söylediği gibi, Trump'ın imzalayıp imzalamayacağı sorulduğunda, Kongre Başkanı California Demokrat Temsilcisi Karen Bass şu cevabı verdi: "Nasıl yapamaz?"
Bass, Till'i onurlandıracak bir markanın bugüne kadar sürekli tahrip edildiğini ve yetkililerin nihayet onu korumak için kameralar koyduğunu sözlerine ekledi. Rush, Kongre'nin linç karşıtı yasayı geçirmek için 200'den fazla fırsata sahip olduğunu, ancak hiçbir zaman geçmediğini ve nihayet bu hafta milletvekillerinin linçin "Amerikan kötülüğüne" karşı bir mesaj gönderebileceğini söyledi. Rush, "Ne yazık ki, özellikle içinde bulunduğumuz iklimde bunun bir daha asla olmayacağını garanti edemeyiz" dedi. Tasarı, Senato tasarısında "Yeniden Yapılanmanın ardından Amerika Birleşik Devletleri'nde ırkçılığın nihai ifadesi olarak köleliğin başarıldığını" belirttiği linç için cezai bir medeni hak ihlali ortaya koyuyor.
Harris, geçen hafta yaptığı basın açıklamasında linç olaylarını "korkunç, ırkçı şiddet eylemleri" olarak nitelendirdi. Harris, “Çok uzun süredir Kongre ahlaki bir tavır almadı ve linç etmeyi federal bir suç haline getirmek için bir yasa tasarısını geçirdi” dedi. Geçen Şubat ayında Senato'nun sesli oylamasından önce, sahnedeki Harris, linç etmenin 19. ve 20. yüzyıllarda 4.000'den fazla kez "bir terör ve sindirme aracı olarak kullanıldığını", ancak "geçmişin kalıntısı olmadığını" söyledi. Harris, Senato katında “2011'de [Brandon, Mississippi'de üç adam bir Afrikalı-Amerikalı olan James Craig Anderson'ı öldürdü” dedi. Onu soydular, dövdüler ve bir kamyonla ezdiler. Bu, günümüzün modern linçidir. " Ve Harris, yasanın nihayet Kongre'ye “geçmişimiz hakkındaki gerçeği söyleme ve bu nefret dolu eylemlerin bir daha asla olmaması gerektiğini netleştirme şansı verdiğini ve Tanrı korusun, onlar yaparlar, hızlı, ciddi ve şiddetli olacağını açıkça belirtiyoruz. sonuçlar."" (4)
"Linç etmeyi suç ilan etmek boş bir sembolizmdir.
"Siyahlara yönelik şiddet, linç olunca bitmedi."
120 yıl, 200 başarısız yasa tasarısı ve 1882 ile 1968 arasında alınan en az 4.742 canın ardından, Temsilciler Meclisi geçen hafta 410'a 4 oyla linç etmeyi federal bir suç haline getiren tarihi yasayı kabul etti. H.R. 35 Emmett Till Antilynching Act'e sponsorluk yapan Temsilci Bobby L. Rush (D-Ill.), "Amerikan toplumunda şiddetin ve özellikle ırk temelli şiddetin hiçbir yeri olmadığına dair güçlü bir mesaj göndereceğini" söyledi. Bazı insanlar, hiç olmadığı kadar bir yüzyıl geç olduğunu söyleyebilir veya bu tasarıyı gerekli bir tarihi hatırlama eylemi olarak görebilirler. Ama ölüleri düşündüğümde, özellikle sayısız çocuk kurban ve kendi ailemdeki iki erkek bilinmeyen kişilerin ellerinde linç edildiğinde,bu faturayı hiçbir şey olarak göremiyorum ama en iyi ihtimalle boş bir sembolik jest. Bunu geçmek, beyaz Amerika'nın buzul evrimi konusunda kendini iyi hissetmesine ve ayinsel işkence cinsel organını sakatlamayı ve cinayetin yanlış olduğunu kabul eden bir fikir birliği geliştirmesine izin verebilir.
Ancak linçin on yıllarca geç yasaklanmasının siyah Amerika'nın derin ve kalıcı yaralarını iyileştirmek için her şeyi yapacağını düşünmek saflıktır. Ne de bugün hâlâ insanlıktan çıkaran ve siyahi hayatları alan, devlet tarafından onaylanmış yeni şiddet biçimlerini durdurmayacak. Jim Crow sırasında bedenleri beyaz deliliğinin birleşme noktası işlevi gören siyah çocukların linç edilmesi hakkında bir kitap araştırıyorum. Şu ana kadar arşivlerde gördüğüm dehşet, çağdaş cezalandırıcı muamelenin ve Trayvon Martin, Michael Brown, Tamir Rice ve diğerleri gibi silahsız siyah gençlerin kanun dışı görevliler veya polis memurlarının elinde ölmeyi hak edip etmediklerine dair son tartışmalar için temel oluşturdu.
Amerika neden siyah bir çocuğun dövülmesini kutladı?
Örneğin, bir asır önce bir siyah gencin sadistçe öldürülmesini düşünün. 15 Mayıs 1916'da binlerce beyaz insan, Waco Texas'ın orta sınıf topluluğundaki Belediye Binası'nda dev bir çemberde toplandı ve beyaz bir kadına demirci çekiçle tecavüz etmek ve öldürmekle suçlanan gelişimsel olarak gecikmiş bir çiftçi olan 17 yaşındaki Jesse Washington'u linç etmek için toplandı. . Cezası ertelenen bir katili içeren tamamen beyazlardan oluşan jüri, çocuğu dört dakikadan kısa bir süre içinde suçlu buldu. Kana susamış kalabalık onu adliyeden dışarı sürüklerken, annesi ve erkek kardeşi “güvenli bir şekilde muhafaza edilmesi” için yerel bir hapishanede oturdu. Ulusal gazetede olayla ilgili haberler, Washington’daki saldırganların tulumunu ve patiska gömleğini çakıyla kestiklerini bildirdi.
Çıplak vücudunu kürek ve sopalarla sürükleyip dövdüler, tuğla yağmuruna tuttular, baştan ayağa 25 kez bıçakladılar ve bir kulağını ve penisini kestiler. Washington'un asıldığı ağacın tepesinde genç beyaz bir çocuk oturuyordu. Başka bir beyaz çocuk, odun, kasalar, kuru gıda kutuları ve çöplerle dolu tabanın etrafına bir ateş yakmıştı. Kendi kanında sırılsıklam ve ışıldayan Washington, çaresiz bir kaçış girişiminde boynundaki zinciri yakaladı. Kalabalık çılgınca neşelendirirken kalabalığın üyeleri ayağa kalktı ve ellerini ayırdı.
"Yak onu, yak onu!" Vücudunun üzerine gazyağı ve benzin dökülürken ve alevler havaya fırlarken kalabalığın ilahileri blok ötede duyuldu. Alayları, çocuğun acı dolu çığlıklarına karıştı. Belediye Başkanı John Dollins, ofis penceresinden izledi ve polis şefine "iyi bir ağacın" mahvolduğunu şikayet etti. Sonraki iki saat boyunca, Washington’un yarı bilinçli bedeni, uzuvları yeniden kıvrılana kadar alevler içinde tekrar tekrar yukarı ve aşağı kaldırıldı. Ateş soğuduğunda hatıra avcıları, çocuğun yanmış kemik parçalarını arasına girip parmak bir ayak parmağı arasına girdi. Bir grup çocuk Washington'un dişlerini başından çekip her birini 5 dolara sattı. Hiç kimse bu komünal barbarlığa katılmakla suçlanmadı. Sonraki 100 yıl boyunca Washington’un akrabaları onun sadist cinayetinin kabusuyla yaşadı. “Bir nesilden bir nesile geçti. Bu ağır bir yük. Lord'dan bana her gün sahip olduğum ruhla yardım etmesini istemek zorunda kaldım ”dedi kuzeni Mary Pearson, 2016'da Houston Chronicle'a cinayetinin 100. yıldönümünde bunları söyledi.
Milletvekilleri 1900 yılında Rep tarafından önerilen linç karşıtı ilk tedbiri kabul etselerdi.
George Henry White (R-N.C.), O zamanlar Kongre'nin tek siyah üyesi olan Jesse Washington çocukluğunu bitirmiş ve nesiller boyu soyundan gelen üretken bir işçi kocası ve babasına dönüşmüş olabilir. Ancak bu yasa tasarısı ve ardından gelen diğerleri Senato'da ya durduruldu ya da engellendi, bu yüzden Waco ve ötesindeki siyah topluluklar, kurbanlarını en önemsiz suçlardan ya da hiçbir sebep olmaksızın öldüren ırkçıların vahşi dürtülerine ve çılgın öfkesine karşı savunmasız bırakıldı. .
"Yanlış yorumlanan bir söz veya eylemin ölüme yol açabileceğini" bilmek, siyah Amerikalılar için korkunç bir yüktü. 1940'ların sonlarına gelindiğinde, büyük kalabalıklar tarafından büyük bir tanıtımla halka yapılan linçler kuraldan ziyade istisna haline geldi: Teknik, küçük gruplar halinde gizlice faaliyet gösteren teröristlerle değişti. Şimdi isimleri tarihe karışan birçok siyah insan ortadan kayboldu. Washington Post'un Mart 1948 tarihli bir başyazısında, rutin katliamlar, nihayetinde, yasal süreçte giyinen devlet destekli infazlar ve polislerin “zenci mahkumun onu alt etmeye çalıştığı çok olağan gerekçelerle soğukkanlı cinayetleri” haklı çıkaran ateşli silahlarla yerlerinden edildi. Yarım asır sonra, silahsız siyahları öldüren polis, “hayatım için korktum” sözlerini kullanmaya devam ediyor. Yani Meclis'in geçen hafta geçirdiği yasa bir ilerleme gibi görünebilir, ancak daha büyük bir gerçeği maskeliyor: Linç, belirli bir cinayet türüdür, ancak cinayet, sürekli gelişen Amerikan ırksal baskı sisteminin ayrılmaz bir parçası olmaya devam ediyor. Yeni yasa tasarısı siyah erkeklerin, kadınların, çocukların ve hatta cesetleri kızıl elli katillerin, linçlere katılan polis memurlarının, mahkemelerde ve pervasız gibi davranan politikacıların ortak şakası olan cenin lejyonlarının onurunu geri getirmek için hiçbir şey yapmıyor. katilleri sorumlu tutmak veya cinayetleri onaylayan gazeteler. HR 35'e oy veren Temsilci Don Bacon (R-Neb.), Cumhurbaşkanı tasarıyı yasaya uygun hale getirdiğinde, "Amerika tarihinin en çirkin bölümlerinden birini sonsuza kadar kapatacağını" söyledi.
Bu doğru değil .
Siyahlara yönelik toplu şiddet sadece geçmişte kaldı. Bu yasa , polis şiddetini nasıl ele alacak? Son raporların gösterdiği gibi, linçten daha fazla siyah ölümle sonuçlandı? Eşit Adalet Enstitüsü tahmin 1877 ve 1950 yılları arasında linç öldürüldü 4400 siyahları; NAACP sayılır 1882 ve 1968'de arasındaki arada, sadece 1 Ocak 2015'ten itibaren 3446 siyah linç kurbanları Washington Post saydığı polis tarafından vurularak öldürüldü 1206 siyah insanları. Tasarı, 29 Aralık'tan bu yana Mississippi'nin kötü şöhretli Parchman hapishanesinde 21 mahkmun ölümüne yol açan hapishane şiddeti ve bakımsız yaşam koşullarını ele alacak mı? Peki ya saldıran polis6 yaşındaki siyahi ilkokul çocuklarını sınıfta bir çöküş yaşadıkları için terörize edip tutuklamak mı? Seçilmiş yetkililer, tarihsel yanlışları, özellikle de ırksal şiddeti ele alıyormuş gibi görünürken, binlerce belgelenmiş kurbanın ailelerine tazminat sağlamayı ciddi olarak düşünmeye istekli mi? Federal hükümet, 1892'de New Orleans'ta linç edilen 11 İtalyan göçmenin ailelerine 25.000 dolar ödediğinde bir emsal oluşturdu . Mayıs 1936'da bir federal mahkeme, haksız yere tecavüz ve cinayetle suçlanan 16 yaşındaki Freddie Moore'un ebeveynlerine 2.500 dolar ödenmesine karar verdi. Bu, türünün ilk başarılı davasıydı , ancak Moore'un ailesi parayı asla almadı.
Eğer Kongre, 100 yıl önce faydalı olacak kanunlar hazırlayabileceğini ancak şimdi gösteriyorsa, bugün meydana gelen ırksal şiddeti ele alan kanun tasarılarına adalete ne kadar inanabiliriz? Geçmişin ölülerini onurlandırmanın en iyi yolu, günümüzde kullanılan yeni öldürme biçimlerini durdurmaktır - böylece milletvekilleri bundan 100 yıl sonra daha sembolik yasalar çıkarmak zorunda kalmazlar." (32)
"ABD'de 4.000'den fazla kişi linç edildi. Trump onlardan biri değil.
Trump'ın çağrıştırdığı tarih acımasız.. Tavandan sarkıtılan 800'den fazla çelik levha tabut gibi asılıyorlar, her biri Amerika Birleşik Devletleri'nde linç edilen bir ilçeyi temsil ediyor. Her bir levhanın geniş yüzüne kazınmış olan kurbanların isimleri ve linç edildikleri günler: "Benjamin Hart 05.08.1887" "Maggie House 12.21.1918", "Bilinmeyen 11.20.1899." Bazı tabaklar düzinelerce isim içerir. Montgomery Ala'daki Ulusal Barış ve Adalet Anıtı'nda, 4.000'den fazla ırkçı terörizm kurbanı ziyaretçilerin önünde anılıyor. Salı sabahı Başkan Trump, Meclis'teki görevden alma soruşturmasını, onun davranışıyla ilgili bir kınama fırtınası oluşturan "linç" ile karşılaştırdı. Trump'ın çağrıştırdığı tarih acımasız.
Linç, yargılanmamış bir şüphelinin genellikle bir çete tarafından ve çoğu zaman asılarak yargısız bir şekilde öldürülmesidir. NAACP'ye göre Amerika Birleşik Devletleri'nde 1882 ve 1968 yılları arasında 4,743 linç kaydedildi. Öldürülenlerin 3.446'sı siyahi erkekler, kadınlar ve çocuklardı - yaklaşık yüzde 73'ü. Linç anıtı yaratan Eşit Adalet Girişimi tarafından yapılan araştırma, farklı sayıda siyah kurban buldu: 1877 ile 1950 arasında yaklaşık 4.400.
Linç kurbanlarına genellikle ölmeden önce işkence yapıldı ve ölümden sonra cesetlerine sıklıkla saygısızlık yapıldı. 1931'de Salisbury, Md .'de linç edilen Matthew Williams için durum böyleydi. Washington Post'tan DeNeen L. Brown'ın geçen yıl yazdığı gibi Williams, reddettiği bir ücret anlaşmazlığı nedeniyle beyaz bir adamı öldürmekle suçlandı. Bacağından vurulmuştu ve bir deli gömleğine bağlıyken bir camdan fırlatılıp bir kalabalık tarafından buz kıracağıyla bıçaklandığı sırada hastanedeydi. Onu üç blok sürüklediler ve boynuna bir ilmik bağlayarak alay ettiler ve vücudunu kaldırıp indirdiler. Kalabalık asarak öldükten sonra, vücudunu siyah bir mahalleye sürerek vücut parçalarını kesip, "N ... sandviç yap!" Diye bağırarak siyah ailelerin verandalarına fırlattı.
Diğer Afrikalı Amerikalılarla alay etmek için linç kullanmak, kesinlikle Williams'ın öldürülmesine özgü değildir. Aslında ırkçı sindirme önemliydi. Ne zaman Cleo Wright Sikeson, Mo linç edildi, 1942 yılında, eşi onu öldürmüş beyaz kalabalık tarafından vücudunu tespit etmek zorunda kaldı. Cesedi daha sonra tapanlarla dolu iki siyah kilisenin önünde yakıldı. Linçin mirası bugüne kadar yankılanıyor. 1955 yılında 14 yaşındaki Emmett Till'in cesedinin bulunduğu yeri işaretleyen bir işaret o kadar çok vuruldu ki en yeni versiyonu kurşun geçirmez malzemeden yapıldı . Henry Smith gibi diğer linç kurbanları diri diri yakıldı. Smith, 1893'te Paris'te Teksas'ta beyaz bir kızı öldürmekle suçlandı. Bir grup onu yakaladı, bir karnaval şamandırasında kasabanın içinden geçirdi, 10.000 kişilik bir kalabalığın önünde ona işkence yaptı ve sonra onu ateşe verdi. Kalabalıktaki insanlar hatıra olarak saklamak için kemik parçaları için haykırdı.
Bazen beyaz güruh hatıra kartpostalları satmak için fotoğraf çekerdi. Waco, Teksas'ta genç Jesse Washington'un 1916 yılında linç edilmesini gösteren kartpostalları buradan görüntüleyebilirsiniz. Afrikalı Amerikalılar en sık hedef alınsa da, linçin tek kurbanları onlar değildi. Bazı beyaz kurbanlar, siyahlara yardım ettikleri için linç edildi; Meksika, Çin ve Avustralya gibi ülkelerden gelen göçmenler de linç edildi. Öyleyse, karşılaştırma yapmak gerekirse, suçlama, cinayet işleyen kanunsuz bir grup değil, ABD Anayasasında bir başkanın potansiyel görevden alınması için ortaya konan bir süreci izleyen demokratik olarak seçilmiş bir grup memurdur. Başkan bu dünyadan değil, basitçe görevden alındı. Princeton tarihçisi Kevin M. Kruse Salı günü bir tweet'te belirttiği gibi, mevcut görevden alma soruşturması linçle karşılaştırılacak ilk soruşturma değil. Senatör Lindsey O. Graham (RS.C.) gazetecilere yaptığı rağmen o çağırarak, Trump ile mutabık “her anlamda bir linç,” karşılaştırma büyük ölçüde çekti kınama Ev Azınlık Lideri Kevin McCarthy (R dan, politik dünya genelinde Kaliforniya) ve eski Florida valisi Jeb Bush'tan Temsilci Karen Bass'a (D-Calif.) Ve başkan adayı Senatör Elizabeth Warren'a ." (33)
"Demokratlar, polisin kapsamlı bir şekilde elden geçirilmesini öneriyor; Trump eleştiriyor.
"Kaliforniya Meclis Başkanı Nancy Pelosi ve Kongre'nin diğer üyeleri Kurtuluş Salonu'nda toplandılar, George Floyd'u ve ırkçı adaletsizliğin kurbanlarını onurlandırmak için 8 Haziran 2020 Pazartesi günü Washington'da diz çöküp bir saygı duruşunda bulundular." Kongre'deki Demokratlar, Pazartesi günü polis prosedürlerinin ve hesap verme sorumluluğunun kapsamlı bir şekilde elden geçirilmesini önerdi; bu, siyah Amerikalıların kolluk kuvvetlerinin elindeki ölümlerini kınayan kitlesel protestolara kapsamlı bir yasal yanıt verdi. Siyasi görünüm, kutuplaşmış bir seçim yılındaki mevzuat için son derece belirsiz. Başkan Donald Trump, Amerika'da polisin yeniden canlandırılmasına yönelik gösteriler ve taleplerin artması karşısında sert bir "kanun ve düzen" yaklaşımı uyguluyor.
Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, ülkenin kölelik tarihine değinerek, "Dönüştürücü yapısal değişimden daha azına razı olamayız," dedi.
Paketin açılışını yapmadan önce, Meclis ve Senato Demokratları, Kongre Binası'nın Kurtuluş Salonu'nda bir süre saygı duruşunda bulundular, George Floyd'un ve polis etkileşimleri sırasında öldürülen diğerlerinin isimlerini okudular. Savcılar, Floyd'un ölmeden önce beyaz bir polis memurunun dizinin altına sıkıştırıldığını söylediği süre boyunca, 8 dakika 46 saniye diz çöktüler şimdi polis vahşeti ve şiddetin bir sembolü. Beyaz Saray'da kolluk kuvvetleriyle bir araya gelen Trump, Demokratları "ÇILGIN!" Olarak nitelendirdi.
Aktivistler, polis departmanlarının yeniden yapılandırılması ve hatta "polise iftira edilmesi" çağrısında bulunurken, cumhurbaşkanı, "HUKUK VE SİPARİŞ, POLİSİ İPTAL ETMEYİN VE KALDIRIN" tweetini attı. Daha sonra "Polisimizi dağıtmayacağız" dedi. Demokrat liderler, tekliflerinin polis departmanlarını ortadan kaldırmayacağını - şehirler ve eyaletler için bir karar - ancak yeni standartlar ve gözetim tesis edeceğini söyleyerek geri itti.
Sözcü Andrew Bates, Demokrat cumhurbaşkanı adayı olduğu varsayılan Joe Biden "polisin iflas edilmesi gerektiğine inanmıyor" dedi. Yıllardır Kongre'nin gerçekleştirdiği en iddialı yasa uygulama reformları olan Polislikte Adalet Yasası, özellikle cep telefonu videosuna giderek daha fazla polis şiddeti yakalandıkça ve ülke ve dünya genelinde yaygın olarak paylaşıldıkça, polisliğin güçlü eleştirilere maruz kalan çeşitli yönleriyle karşı karşıya. . Paket, diğer değişikliklerin yanı sıra polise yönelik yasal korumaları sınırlayacak, aşırı güç olaylarına ilişkin ulusal bir veri tabanı oluşturacak ve polisin boğma eylemlerini yasaklayacak. Federal ceza polisi görevi kötüye kullanma yasasını, "pervasız" suistimalle ilgili görevlileri kovuşturmayı kolaylaştırmak için revize edecek ve davalarda polise karşı tazminat taleplerini daha geniş bir şekilde mümkün kılmak için "nitelikli dokunulmazlık" korumalarını değiştirecektir. Yasa, ırksal profil oluşturmayı yasaklayacak, polis vücut kameraları için gereksinimleri artıracak ve askeri teçhizatın yerel yargı alanlarına naklini sınırlayacak.
Genel olarak tasarı, polisin davranışına çeşitli şekillerde daha fazla şeffaflık sağlamayı amaçlamaktadır. Birincisi, Adalet Bakanlığı'na potansiyel suistimalle ilgili "kalıp ve uygulama" soruşturmaları yürütme ve devletlerin bağımsız soruşturmalar yürütmesine yardımcı olma yetkisi verecek. Taslak, bunun, memurların bir departmandan diğerine geçmişte suistimaller tespit edilmeden transfer edilmesini engellemeye yönelik bir veritabanı olan "Ulusal Polis Suistimal Sicili" oluşturacağını söylüyor.
Uzun zamandır aranan federal linç karşıtı yasa tasarısı, Kongre'de durdu.
Temsilciler Meclisi Yargı Komitesi Başkanı Jerrold Nadler, Temsilci Karen Bass, D-Calif. Ve Demokrat senatörlerle ortak yazar olan D-N.Y., Çarşamba günü yasayla ilgili bir duruşma yapacak. Meclis çabalarına öncülük eden Kongre Kara Kafkas başkanı Bass, "Dünya bu ülkede yeni bir hareketin doğuşuna tanık oluyor" dedi. Demokratların bu ay yasayı hızla onaylaması beklenirken, bazı aktivistlerin istediği kadar ileri gitmiyor. Cumhuriyetçi Senato'da geçiş görünümü zayıf. Cumhuriyetçi kampanya yetkilileri, Trump'ın çabayı aşırı derecede bastırma konusundaki liderliğini takip etti. House Republican kampanya komitesinin sözcüsü Michael McAdams, bir e-posta patlamasında "Demokratların yok etme kültüründen hiçbir endüstri güvende değil" dedi. "Önce özel sağlık sigortasını kaldırmak istediler, sonra kapitalizm oldu ve şimdi polis."
Demokratlar karşılık verdi.
Pelosi, "Konu bununla ilgili değil" dedi. Demokratlar, Kongre'nin, kararları yerel şehirlere ve eyaletlere bırakarak, kolluk kuvvetlerinin toptan fonlanmasını talep etmediğini kaydetti. Bazı şehirler protestolara yanıt olarak polis kaynaklarını diğer toplum hizmetlerine kaydırıyor. Kolluk kuvvetlerinin ve güçlü polis birliklerinin önerilen değişikliklerden herhangi birini destekleyip desteklemeyeceği veya kongre cumhuriyetçilerinin çabaya katılıp katılmayacağı belli değil. Louisville memleketi Breonna Taylor'ın evinde polis tarafından vurulmasının ardından huzursuzlukla karşılaşan Senato Çoğunluk Lideri Mitch McConnell, potansiyel Senato mevzuatına bir göz atacağını söyledi.
Cumhuriyetçiler muhtemelen Trump'a sadık kalacaklar, ancak McConnell, cumhurbaşkanının imzaladığı yasayı elden geçiren 2018 ceza adaletinin uygulanmasının merkezinde yer alıyordu ve bazı önemli GOP senatörleri benzer şekilde polislik uygulamaları ve hesap verebilirlikteki değişikliklerle ilgilendiklerini ifade ettiler. Pazar günü protestocularla yürüyen Senatör Mitt Romney, Pazartesi günü geç saatlerde Kongre Binası'nda gazetecilere yaptığı açıklamada diğer Cumhuriyetçi senatörlerle birlikte çalıştığını "iki partili destek alabilecek bir yasa parçası yapıp yapamayacağımızı görmek için" dedi. polisliği yapma şeklimizde bazı değişiklikler. "
Senato Yargı Komitesi Başkanı R-S.C. Senatörü Lindsey Graham, panelinin güç kullanımı ve diğer konuları gözden geçirmek için bir duruşma düzenlemeyi planladığını söyledi. Ve Senatör Mike Lee, R-Utah, Demokratlardan gelen paketi gözden geçirmek istediğini söyledi. Houston'da Floyd'u desteklemek için yürüyen R-Texas'tan Temsilci Will Hurd, Pazartesi günü kendi siyah babasının kendisine polis tarafından çekilirse cevap vermesi talimatını verdi ve polisteki değişiklikler için önerilerde bulundu. uygulamalar. Savunucuları, Michael Brown'ın Ferguson, Mo.'da ölümünden sonra Black Lives Matter hareketiyle başlayan şeyin, diğer siyah Amerikalıların öldürülmesiyle birlikte, Amerika'nın nüfusunu yönetme şeklini değiştirmeye yönelik çeşitli ve ana akım bir çabaya dönüştü.
"Nefes alamıyorum" protestocular için bir toplanma çığlığı haline geldi. Floyd, Eric Garner'ın New York'taki ölümünden önce 2014'te polis nezaretindeyken söylediği ifadeyi tekrarlayarak polise nefes alamadığını söyledi. D-N.Y Temsilcisi Hakeem Jeffries "Şimdiye kadar tek istediğimiz eşit muamele görmek - daha iyi değil, daha kötü değil," dedi. Biden'ın kendi platformu, Kongre'deki Demokratların yaklaşımının çoğunu yansıtıyor ve eski başkanlık birincil rakipleri Senatör Cory Booker, DN.Y. ve Senatör Kamala Harris, D-Kaliforniya, Senato'daki paketin ortak yazarları. ." (3)
5.BÖLÜM
DÜNYADA MEDYAYA YANSIMIŞ BAZI LİNÇ VE İNFAZLAR
A) AFGANİSTAN
FERHUNDE VAKASI..
"Kur'an-ı Kerim'i yakan kadını linç edip yaktılar
Afganistan'ın başkenti Kabil'de Kur'an-ı Kerim'i yakan bir kadının halk tarafından linç edildi. Kadının cesedi de yakıldı. Afganistan'ın başkenti Kabil'de Kur'an-ı Kerim'i yakan bir kadının halk tarafından linç edildikten sonra cesedinin ateşe verildiği bildirildi." (42)
"Kur'an Yaktığı İftirasıyla Linç Edildi ve Yakıldı: İnsan Evladının Canavarlaşmakta Sınır Tanımadığını Gösteren Ferhunde
Nasıl bir dünyada yaşadığımızı gözler önüne seren Ferhunde'nin hikâyesini duymuş muydunuz? Farkhunda Malikzada 27 yaşındaydı, Müslümandı, inançlarına sıkı sıkıya bağlıydı ve öğretmen olmayı istiyordu. Afganistan'ın başkenti Kabil'de yaşayan Ferhunde, 2015 yılında şehir merkezindeki bir türbeyi ziyaret etmişti. Türbenin önünde muska satan birini gördü, takip etti ve kadınlarla konuşup muska satmaya çalışan bu şarlatanı uyardı. İslam dininde muskalara yer olmadığını ve bunun Kur'an'a aykırı olduğunu söyledi.
Küçük kağıtlara bir şeyler yazarak insanların umutlarıyla ve gelecek hayalleriyle para kazanmaya çalışan birini engellemeye çalışmıştı Ferhunde ancak o gün o tezgahtan kovuldu.
"Kadın Kur'an'ı yaktı, siz nasıl müslümanlarsınız? Gelin, dinimizi savunun!"
Bir ay sonra, 19 Mart 2015 günü o türbeye yeniden gitti ve satıcıyla karşılaştı ancak bunun son anları olduğunu bilmiyordu. Plan yapan muska satıcısı elindeki birkaç parça kağıdı yaktı ve eski bir Kur'an'ın içine koyarak bağırmaya başladı: "Kadın Kur'an'ı yaktı, Siz nasıl müslümanlarsınız? Gelin, dinimizi savunun!" Apaçık bir linç çağrısı olan bu bağırtının ardından meydandaki kalabalık toplandı. Kalabalık bir anda Ferhunde'nin etrafını sardı, Kur'an'ı neden yaktığı soruldu, iftira olduğunu söylemesine ve polisin müdahalesine rağmen kalabalığın arasında kaldı.
İftiralara Ferhunde'nin Amerikan sempatizanı olduğu ve yabancılar adına çalıştığı da eklendi ve polis müdahale etti. Ferhunde sorguya götürülmek istendi ancak kadın polis talep etti. Bu sırada biri onu iterek yere düşürdü ve meydan adeta alev aldı; bu sonun başlangıcıydı. Tekmelendi, çatıdan aşağı atıldı, üstünden arabayla geçildi ve benzin dökülerek yakıldı. Tüm bunlar muska yazan bir satıcının iftirasıyla oldu!
Yerdeyken tekmelenen ve kanlar içinde kalan Ferhunde'ye karşı kalabalığın öfkesi geçmedi. Havaya ateş açan polis kalabalığı dağıtamadı ya da dağıtmak istemedi; kurtarabilmek için Ferhunde'yi bir çatıya çıkardı. Hırsını alamayan onlarca insan evladı(!) Ferhunde'yi o çatıdan aşağı attı, düştükten sonra tekmelemeye devam etti, yolun ortasına taşıdıktan sonra arabayla üstünden geçti, nehrin kenarına taşıyıp taşladıktan sonra da üzerine benzin dökerek yaktı.
Ferhunde'nin linç edilmesi saniye saniye kaydedildi ve görüntüler internette paylaşıldı: "Bu da İslam düşmanlarına ibret olsun!"
Yerel polis internete sızan görüntülerin ardından olayın üstünü kapatmaya çalıştı ancak uluslararası basının başlattığı araştırmayla Ferhunde'ye iftira atıldığı ortaya çıktı. Hurafelerden ve din bezirganlarından arındırılmış inancıyla babası kızından asla utanmadı ve onu lanetlemedi. Kızının günah işlediği söylendi, hakkında palavralar uyduruldu, akli dengesinin bozuk olduğu ve Kur'an yaktığı iftirası atıldı ancak babası kızını tanıyordu. Kızından utanmayan ve onu lanetlemeyen baba ailesinin soyadını Farkhunda olarak değiştirerek onurlandırdı ve ruhunu adeta özgür bıraktı.
Kadına yönelik şiddet konusunda bir uyanış sağlasa da halen yaşaması için en zor ülkelerden biri olan Afganistan'da Ferhunde'nin cenazesini o cesur kadınlar taşıdı! Erkek egemen toplumda dini bir ticaret aracı olarak kullanan ve iftirayla kadınları toplum önünde linç ettiren bu insanların 50'si yargılandı; 4'ü idam cezasına çarptırılırken, 8'ine uzun süreli hapis cezası verildi. O sırada görev yapan polislere de engel olmadıkları gerekçesiyle ceza verilse de görüntülerdeki yüzlerce insan cezasız kaldı. Ve belki de dünyanın en tüyler ürpertici anları cenazede yaşandı; yüzlerce kadın Ferhunde'nin tabutunu taşıdı ve onu gömdü. Ferhunde'nin ölümünün utancı bu dünya üzerinden hiçbir zaman silinmeyecek!" (41)
'Afganistan'da cehalet ve şiddetin kurbanı Ferhunde'
BBC Peştu Servisi'nden Karim Haidari, Afganistan'ın başkenti Kabil'de Kuran yaktığı iddiasıyla linç edilen Ferhunde'yi ve genç kadının önünde öldürüldüğü türbeyi yazdı: Dört gecedir uyuyamıyorum. Bir türlü uyku tutmamasının nedeni dışardaki öfkeli kalabalıklar ve dövülerek öldürülen, sonra da yakılan bir kadının kanlı görüntülerinin aklımdan çıkmaması. Ferhunde'nin uğradığı dehşet verici saldırı, binlerce kilometre uzaklıkta, memleketim Kabil'de meydana geldi. Ama şiddet dolu görüntüler beni buraya, Londra'ya kadar izledi. Belki de bir erkek olduğum için kendimi suçlu hissediyorum. Sonuçta tüm savaşları çıkaranlar erkekler. Ya da belki bir Afgan erkeği olduğum için suçluluk duyuyorum. Ülkemdeki erkekler sürekli bir yerlerde kadınlara benzer acılar çektiriyor. Ferhunde'nin Şah do Şemşire türbesine gitmesinden haftalar önce Kabil'den ayrılmıştım.
Türbe ziyaretleri
Bu türbe kentin merkezinde, Kabil nehrinin kıyısında yer alan güzel bir bina. En büyük çarşı ve cumhurbaşkanlığı sarayı yürüyüş mesafesinde. İnsanlar buraya ya bir dilekte bulunmak, ya da yaşadıkları sorunun çözülmesi için türbedeki kabre kurdela bağlamak için gider. Kabil'den ayrılmadan birkaç hafta önce ben de bu türbeye gitmiş ve Kaliforniya'daki bir arkadaşım adına bir kurdela bağlamıştım. Arkadaşım bunun fotoğrafını çekip kendisine göndermemi istemişti. Merdivenleri tırmanırken yakında büyük bir kadın topluluğu olduğunu farketmiştim. Günlerden Çarşamba'ydı. Geleneksel olarak Çarşamba günleri ülkenin dört bir yanında kadınlar türbelere gidip dua eder. Türbeye girdim ve kabrin üstüne, çevresindeki duvarlara iliştirilmiş onlarca kurdelanın yanına benim parlak yeşil kurdelamı da ekledim.
Orta yaşlı bir kadın, kalabalığın gürültüsünü bastırmaya çalışarak yüksek sesle, "Dileğin neydi?" diye soruyor. "Tutulan dilek söylenmez teyze..." diye yanıt veriyorum. Türbeden ayrılırken, kadınların yakınında oturmuş, küçük kağıt parçalarına bir şeyler yazan, beyaz türbanlı, uzun sakallı en az iki erkek görüyorum. Bu da olağan bir görüntü. Kadınlar yaşadıkları ailevi sorunları çözebilmek, eşlerinin sağlığa kavuşması, ordudaki oğullarının selameti veya kızlarının iyi bir eşle evlenmesi için bu adamlardan muska yazmalarını istiyor. Ne derece şüphe verici bir iş olsa da, muskacılık pek az eğitim görmüş bu mollalar için bir gelir kaynağı.
Muska geleneğine eleştiriler
Afganistan televizyonu ile sosyal medyasında muskacılık işine yönelik eleştiriler giderek artıyor. Muska yazma işinin yalnızca İslamiyet'e ters düşmekle kalmadığı, aynı zamanda yolsuzluk olduğu yorumları yapılıyor. Geçen hafta Kabil'de öldürülen Ferhunde de, muska geleneğini eleştirenlerden biriydi. İlahiyat Fakültesi mezunu olan Ferhunde, bir adım daha ileri giderek medyaya konuşmuş ve üstelik türbede çocuk sahibi olamayan kadınlara muska yazan mollalardan biriyle atışmıştı. Yöneltilen eleştirilere kızan molla, Ferdunde'yi Kuran'ı yakmakla suçlamış, ardından da öfkeli kalabalığın linç eylemi patlak vermişti. Ferhunde herhalde tahmin edemedi bazı erkeklerin neler yapabileceğini. Kadınları kandırıp paralarını almanın ötesinde bir anda, polisin gözü önünde bir kadını öldürebileceklerini bilemedi.
Türbenin dışında her zaman kalabalık bir genç erkek grubu olur. Bütün umutları türbeyi ziyaret eden kızlarla göz göze gelmek, bir buluşma imkanı yaratmak. Şimdiye dek Ferhunde'nin öldürülmesiyle ilgili olarak en az 20 kişi gözaltına alındı. Çoğu genç, modern şehirli erkekler. Çoğu, Facebook sayfalarında saldırının sorumluluğunu üstlendi. Ben dahil birçok Afgan, bu tür genç erkeklerin kendilerini birdenbire Kuran'ın koruyucularına dönüştürüp böylesine dehşet verici şiddet eylemlerine girişebilmesini çok üzücü buluyor. Birçoklarının İslam dini hakkında cehalet içinde olduğu, din hocalarının düşünmeden yargılarda bulunup sonradan dediklerinden caydığı, polisin yolsuzluklara karışıp yetersiz kaldığı ve kadınların çektikleri acıların son bulacağı günün hala bir düş olduğu bir toplumun içyüzünü göstermek için, acımasızca, genç bir yaşam son buldu." (43)
"Afganistan'da 2 bin kişi linç edilen Ferhunde için yürüdü
Afganistan uleması, başkent Kabil'de geçen hafta bir kadının 'Kuran yaktığı gerekçesiyle' linç edilerek öldürülmesini kınadığını açıkladı. Din adamları, öldürülen kadının 'iyi bir Müslüman' olduğunu ve muska satılmasına karşı çıkmakta haklı olduğunu söylediler. Ferhunde adlı kadın, geçen hafta Afganistan'ın başkenti Kabil'de kalabalık bir grup tarafından linç edilerek öldürülmüştü. Görgü tanıkları, Kuran'ı yaktığı iddia edilerek linç edilen genç kadının, batıl inançlarla ilgili görüşünü açıkça dile getirdiği için saldırıya uğradığını söylemişlerdi. Ferhunde'nin öldürülmeden önce bir türbede muska satan bir din adamıyla tartıştığı öğrenilmişti. 28 yaşındaki kadın önce sopalarla dövülmüş, üzerine basılıp tekmelenmiş, bedeni bir araçla sürüklenmiş ve en sonunda yakılmıştı. Ferhunde'nin cenazesini Afgan kadınlar sırtlarında taşımış, dün de yüzlerce kişi genç kadına adalet talebiyle eylem yapmıştı. Ülkede Ferhunde için yapılan protestolar bugün de artarak devam etti. Yaklaşık iki bin kişi yürüdü.
Yürüyüşte yer alan Afganistan Kadın Konseyi'nden Fatana Gailani, Associated Press haber ajansına "Artık yeter. Yeni nesil yalnızca savaşı biliyor, eğitimsizler ve şimdi bir de işsizler" dedi. Eylemlere katılan bazı kadınlar tepkilerini yüzlerini kırmızıya boyayarak, bazıları da Ferhunde'nin kanlı yüzünün resmini taşıyarak gösterdi. Bugünkü protestolar, Kabil polis sözcüsü Haşmet Stanikzai'nin Facebook'ta cinayeti övmesi üzerine alevlendi. Polis sözcüsüyle birlikte 13 polisin olayla ilgili görevden alındığı ve sorgulanacağı öğrenildi. Ayrıca olayla ilgili 19 kişi gözaltına alındı. Ferhunde'nin ailesi polisi, olay sırasında kenarda durmak ve hiçbir şey yapmamakla suçluyor." (44)
"Ferhunde davasında sürpriz gelişme!
Afganistan'da linç edilen Ferhunde adlı genç kızın linç edildiği olayda idam cezası kararı bozuldu. Görgü tanıkları, Kuran'ı yaktığı iddia edilerek linç edilen genç kadının, batıl inançlarla ilgili görüşünü açıkça dile getirdiği için saldırıya uğradığını söylemişlerdi. Ferhunde'nin öldürülmeden önce bir türbede muska satan bir din adamıyla tartıştığı öğrenilmişti. 28 yaşındaki kadın önce sopalarla dövülmüş, üzerine basılıp tekmelenmiş, bedeni bir araçla sürüklenmiş ve en sonunda yakılmıştı. Afganistan'da Kâbil Temyiz Mahkemesi geçen mart ayında Ferhunde adlı genç bir kadının Kâbil'de bir grup tarafından linç edilmesi olayında rol alan 4 erkeğe verilmiş olan idam cezasını, "olay sırasında reşit olmadıkları" gerekçesiyle bozdu. Bu kişilerden üçünü 20, birini de 10 yıl hapis cezasına mahkûm ettiklerini söyledi. Davada idam mahkûmu kalmadı." (48)
B) PAKISTAN
15 YAŞINDAKI REHAN VAKASI
"Pakistan'da linç: Onun zamanı hiç gelmedi. O öldürüldü. Adı Rehan'dı. 15 yaşındaydı.
Kana susamışlık, ihtiyatlılıkla kamufle edildi ve 15 yaşındaki sıska bir ordu tarafından serbest bırakıldı. 15 yaşındaydı. Bazı raporlarda yaş 16 veya 17 olarak verilmiştir. Zayıftı, dışarıda çok zaman geçiren bir çocuğun güneş yanığı cildi vardı. Saçları, 2019'da her yerde genç erkek ve gençlerin sahip olduğu o yukarı doğru kıvrılmış saç modeli ile şekillendirilmişti. Kuaför salonunda tedavi görmüş veya güneşte öpülmüş altın çizgileri vardı, televizyondaki ve haber sitelerindeki bulanık görüntülerden anlaşılması zordu. Beyaz benekli siyah bir tişört giymişti; gri soluk kot pantolon, çivili bir cep; ince belini çevreleyen ince kahverengi bir kemer. bir çocuktan daha büyük olmayan bir çocuğun ince beli.
Büyük beyaz harflerle yazılmış tişörtünde "Apna Time Aayega" yazıyordu (benim zamanım gelecek).
Onun zamanı hiç gelmedi. O öldürüldü.
Adı Rehan'dı.
17 Ağustos 2019'da Rehan, Bahadurabad, Karaçi'deki Kokan Kolonisinde kasıtlı hırsızlık iddiasıyla yakalandı. Bildirildiğine göre, Rehan'dan kaçan başka bir çocukla birlikte, elinden geldiğince inkar ettiği bir iddiayı çalmak amacıyla bir eve girmişti. Evin çatısına götürüldüğünde, güvercinler veya başka kuşlar için kullanılmayan bir kafes gibi görünen bir şeye bağlandı. Bacakları ellerini arkasından bağladı, kafesinin paslı ızgarasına bağlandı ve çektiği çileye daha fazla aşağılama eklemek için kotunu çıkardı Rehan, bilinçsiz olana kadar tehdit edildi, dövüldü ve işkence gördü. İşte o zaman dayak durmuş olmalı. Yapmalıydı. Bir cesede işkence yapmaktan tatmin olmaz. Merhamet için çığlık attığını ve yardım için ağladığını duyan 15 yaşındaki sıska bir çocuğa işkence etmek, "kötü" yi alt etme ilkel içgüdüsünü doyurmanın gerekçesiydi. Bu durumda kötü olan, hiçbir şey yapmamış, zayıf bir çocuktu. Düşünceleri için öldürüldü. Onaylamadıkları bir eyleme yakalanmış olsaydı ona ne olacağını bir düşünün. Onu iki kez öldürürler miydi?
Bir fotoğrafta Rehan yerde yatarken, yetişkin adamlar onun üzerinde dolaşırken, biri ipi tutarken zar zor hareket ediyordu. Rehan'ı asmayı mı planlıyordu? İki adam onu ? dövdü. Sayı arttı. Beş veya altı adam onu ? dövdü. Sayı arttı. Yirmi beş ila otuz kişi onu dövdü. 15 yaşındaki sıska Rehan, çeşitli yaşlardan birçok insan tarafından işkence gördü. Faillerden biri 50'li yaşlarında görünüyordu. Rehan'dan çok daha yaşlı olamazdı. Teyakkuzla kamufle edilen kana susamışlık, 15 yaşındaki sıska bir çocuğun üzerindeki bir kalabalık tarafından serbest bırakıldı. İnsanlık korktu, başını utanç içinde sakladı, bir köşeye çömeldi, sessizce ağladı.
İşkencenin fotoğraflarında ve videosunda, yaralanmış olan Rehan'ın alt dudağının altında bir miktar kan görüldü. Ön dişlerinden birkaçı eksikti. Rehan o kadar gençti ki süt dişleri henüz değiştirilmemişti. Failler itiraf almak için ona işkence yaptı. Dişsiz çocuğa Guantanamo Körfezi'ndeki Abu Ghraib'de bir terör zanlısı gibi işkence görmesi gerekiyordu, sanki küresel bir yıkım planı varmış gibi. İşkencesi fotoğraflandı, videoya alındı ??ve sosyal medyaya yüklendi.
Onu kurtarmaya kimse gelmedi
Karaçi, Bahadurabad'daki Kokan Kolonisi'ndeki o evin çatısına çıkan herkes, Rehan'a küfür etmek, tehdit etmek, vurmak, ona işkence etmek için oradaydı. Az önce izleyenler bile işkencecileri durdurma eğilimi göstermemişlerdi. Farklı yaşlardan bir grup erkek, bir çocuktan fazla olmayan bir çocuğu öldürmek için toplandı. O çatıya Rehan'ı kurtarmak için tek bir kadın bile gelmedi. Öğle vakti ve o sırada en az bir kadın üyesi bulunmayan çok sayıda Pakistanlı hane yok. Kimse Rehan'ın çığlığını duymadı mı? Kimse umursamadı mı? Neden? Hiçbir şey çalmamış olan 15 yaşındaki bir çocuğa kanla uyarı verilmesi gerektiğinden, Pakistan polis karakollarında zanlıların karşılaştığı işkenceden daha kötüsü, gelecekten uzak durması için ihtiyatlı bir dayak gerekliydi. 'günahlar'?
15 yaşındaki Rehan'a demir çubuklar ve tahta sopalarla işkence yapıldı. Rehan öldü.
Rehan 'bilinçsiz' olduğunda, işkencecileri, çocuğu, vardığında öldüğü bildirildiği Cinnah Hastanesine koşturan Korucuları aradılar. Cesedini muayene eden polis cerrahı Dr. Qarar Abbasi, ölümünün "sert ve keskin olmayan bir cisimle yapılan işkence sonucu" kafa travması nedeniyle olduğunu söyledi. Rehan'ın vücudunda birden fazla işkence izi vardı.
Rehan saat 13: 30'da öldü. Bildirildi. Saat 15: 30'da, Rehan'ın cesedi hastaneye kaldırıldı. O sırada kimliği belirsizdi; Kim olduğunu, nerede yaşadığını, ebeveynlerinin kim olduğunu kimse bilmiyordu. Rehan'ın hayatı o üç buçuk saate indi. O üç saatte zamanı başladı ve bitti. Rehan'ın hayatı daha başlamadan sona erdi. Rehan'ın Khudadad Kolonisinden babası Mohammad Zaheer, oğlunun ölümüyle ilgili bir JIT talep etti. Acısı hayal bile edilemeyen ailesi adalet istiyor. Rehan adalete kavuşacak mı? Sadece zaman gösterecek. Pakistan Ceza Kanunu'nun Qatl shibh-i-amd'i için ceza olan 316. Bölüm uyarınca bir FIR dosyası açılmıştır. Polis ayrıca 1997 Terörle Mücadele Yasası'nın yedinci bölümünü başlatmayı planlıyor. Şu ana kadar beş şüpheli - Anas, Shahrukh, Masood, Daniyal ve Zubair - tutuklandı.
İnsanlık alçalmakta
Sosyal medyadaki öfke nedeniyle, ülke çapında yaşanan şok ve kederin ortasında, Sindh hükümetinin talimatıyla Sind polisi, Rehan'ın ailesine adaleti sağlamak için elinden geleni yapıyor. Olacak mı? Sadece zaman gösterecek. Rehan'ın linç edilmesi, insanın tüm varoluş noktası hakkında merak uyandıran bir seviyeye inmesidir. Fakirlerin. Rehan'ın öldürülmesi ne yeni ne de toplumun imtiyazsız kesimine mensup bir kişiye karşı ihtiyatlılık adına ortaya çıkan son barbarlık örneği olmayacak. Rehan'ın öldürülmesi, toplumun sosyal ve ahlaki dokusunun, kutsallık ve kendini beğenmişlik pelerinine indirgenmesinin en ürpertici tezahürlerinden biridir.
Yoksullara karşı şiddet veya adaletsizlik korkusunun olmadığı, hukukun uygulanmasının mağdurun veya faillerin maddi statüsüne tabi olduğu, hukuk sisteminin boşluklarla dolu olduğu, mahkemelerin aşırı kalabalık olduğu ve Sosyal medyadaki öfke nedeniyle adalet çarklarının tam vitese geçtiği, dikkatin birkaç gün içinde daha büyük, daha ağır bir olaya çevrildiği ve adaletin en az günler içinde olduğu kadar zor olduğu çözülmemiş vakaların sayısıyla boğulmuş durumda. Rehan gibi sayısız çocuk için iyi bir yaşam umudu, Rehan'ın katillerine ne olacak, kesin olarak söylemem mümkün değil. Adalet için umuyorum. Olacak mı? Sadece zaman gösterecek.
Çaresiz insanlara kanunsuz zulüm uygulayanlar, ahlaki açıdan üstün olma bahanesiyle hareket ederler. Kişisel 'etik' kodları alakasızdır, yaptıkları yanlış anlamsızdır, başkaları için çizdikleri kırmızı çizgiler onlar için mevcut değildir. Davranması gereken başkalarıdır. Teyakkuzları, kamusal dindarlıklarını ilan etmek için hedef uygulama olarak kullanmak üzere güçlerini ellerinden aldıkları kişilere mahsustur: Bak ne kadar iyiyim. Etrafımda hiçbir kötülüğe katlanmayacağım. Yanlış işleyenlere bir örnek vereceğim. Kendini doğrulama misyonunda, karşılık vermenin hiçbir yolu olmayanlara odaklanırlar. İnsanlığın tüm iddialarından sıyrılıp, sadece insanların işleyebileceği kadar canavarca eylemler gerçekleştiriyorlar. Hayvanlar yemek ve hayatta kalmak için öldürür. Hayvanlar, yetersizlik, güvensizlik, kısır erkeklik ve hesap verebilirlikten bağımsız kontrol duygularını doyurmak için en çirkin zulüm içgüdüsüne itaat etmek için bir noktayı kanıtlamak için öldürmezler.
Rehan'ın öldürülmesi beni başka bir Ağustos gününe geri götürdü: 15 Ağustos 2010'da iki genç kardeş olan Mughees ve Muneeb'in Sialkot linçleri. Hırsızlık iddiası üzerine iki genç saatlerce dövüldü, işkence gördü ve öldürüldü. Yüzleri tanınmaz hale geldi, cesetleri kasaba meydanına asıldı, cesetleri sokaklarda sergilenen açık bir araca atıldı. İki kardeşin tuğlalar, sopalar ve demir çubuklarla linç edilmelerini kadınlar, çocuklar ve polisler de dahil olmak üzere onlarca kişi izledi.
Tek bir kişi şiddeti durdurmaya çalışmadı. Kimse müdahale etmedi. O videoyu izledikten sonra haftalarca uyumakta zorlandım. Birçok kez ağladım. Videoyu görmemeyi diledim. Hâlâ acıları düşünülemez bir anne ve babanın oğulları olan iki erkek kardeşi düşünüyorum. Bir insan olarak, bir anne olarak benim için çok travmatik, duygularımın büyüklüğünü ifade edecek doğru kelimelere sahip değilim. Rehan için ağladım. Fotoğraflarını her gördüğümde göreceğim. Keşke mecbur olmasaydım, yazmam gerektiğini bildiğim için yaptım. Pek çok soru var ama biri bağırsağıma acı veren bir bıçak gibi beni dürtmeye devam ediyor. İnsanlar silahsız, çaresiz, merhamet için çığlık atan erkeklere, genç erkeklere, kadınlara, yaşlı erkeklere, hayvanlara, herhangi birine karşı nasıl durup zulmü izliyor? Nasıl?
Ölümcül uyanıklık o kadar çok düzeyde kötü ki, kınanacak yeterli kelime yok. Benim için bu uyanıklığın izleyicisi olmak daha da büyük bir suç, daha kötü bir insanlığı kaybetme eylemi. Bana göre ilgisizlik, insanlığın en kötü özelliklerinden biridir. Neden bizi ilgilendirmeyen şiddeti durdurmaya çalışmalıyız benim için affedilemez olan ilgisizliktir. İlgisizlik şiddete neden olur. İzleyenlerin sessizliğinden dolayı vahşet özgür bir şekilde dizginlenir. İlgisizlik her zafer kazandığında insanlık ölür. Birinin yardım talebine yanıt vermek kahramanlık değildir; bu insanlık 101.
Birkaç yıl önce, karşımdaki iki evden sesler duydum ve aceleyle dışarı çıktım. 12-13 yaşında bir çocuk komşularımdan birinin garaj yolunda sızlanıyordu; tavukları çalmakla suçlandı. Vahşi bir Alman kurdu, tasmasını gererek hırladı. Oğlan dövüldü ve köpek tarafından saldırıya uğramakla tehdit edildi. Zamanında müdahale ettiğim için çocuk kurtuldu ve serbest bırakıldı. Biraz dayaktan sonra serbest bırakılacağını biliyorum. Ama ya durum bu değilse? Ya benim için zaten kesinlikle haksız olan dayak daha çirkin, daha acımasız olacaksa? Ya o gün odamın penceresi kapalıysa? Ya odamın sessizliğinde basitçe kınıyor olsaydım, öfkeyle birkaç kelime yazsaydım ve adalet umsaydım? Ya ilgisizliğim insanlığımdan daha büyükse? O gün, içeride öldüğümü anlardım." (45)
C) HINDISTAN
"Çete linçleri Covid-19'a rağmen hız kesmeden devam ediyor!
Hindistan'ın dört bir yanından bir ayda altı çete linç olayı bildirildi. Covid-19 sayıları artmaya devam etse de, şiddet içeren suçlar, özellikle linç vakaları azalmıyor gibi görünüyor. Yalnızca Mayıs ayında, ülkenin farklı yerlerinden en az altı linç vakası bildirildi.
Assam
Bir kaza sonrasında, iddiaya göre bir üniversite öğrencisi Assam'ın Jorhat semtinde bir çete tarafından linç edildi. Telegraph, Jorhat Bölge Koleksiyoncusu Roshni A. Korati'nin kurban Debashis Gogoi'nin iki tekerlekli yedi arkadaşıyla gezmeye gittiğini söylediğini bildirdi. Araştırmalar, eve dönerken, iki tekerlekli araçlardan birinin iki bayan ve bir bebeğe çarpan bir kaza ile karşılaştığını gösterdi. Bu olay, geri dönerken, bahçe bekçisi binaya girmelerini engellediğinde meydana geldi. Çok sayıda yerli orada toplandı ve Debashis'leri dövdü. Bununla birlikte, diğer medya yayınlarından gelen raporlar, Debashis ve iki tekerlekli bir araç kullanan arkadaşı Aditya Das'ın kazada her iki plantasyon işçisini de vurduğunu söyledi. Linç olayından kurtulan Aditya, Hindu'ya iki tekerlekli araçlarının kayarak kazanın bahçedeki çay fabrikasının önünde gerçekleştiğini söyledi. Tam o sırada büyük bir kalabalık toplandı ve iki çocuğa darbeler yağdırmaya başladı. Debashis, 30 Mayıs'ta Jorhat Tıp Fakültesi ve Hastanesinde aldığı yaralara yenik düştü. Polisin olayla ilgili olarak sekiz kişiyi tutukladığı bildirildi.
The Wire, 24 Mayıs'ta meydana gelen başka bir olayda, Assam'ın Kamrup bölgesindeki bir sebze satıcısının beş kişilik bir grup tarafından ölümüne dövüldüğünü bildirdi. Rapora göre sebze satıcısı Sanatan Deka, bisikleti arabaya çarptığında marketten dönüyordu. Daha sonra, arabanın iki yolcusu onunla bir tartışmaya girdi. Kalabalıktan bazı kişiler ikiliye katıldı ve Deka'yı dövmeye başladı. Bazı insanlar toplanıp onu hastaneye götürmeyi başardıysa da yaralarına yenik düştü.
Uttar Pradesh
The Week'in bildirdiğine göre, Uttar Pradesh’in Bhadohi'sinde, 40 yaşındaki bir adam, aile içindeki bir mali anlaşmazlık nedeniyle meydana geldiği iddia edilen bir çatışmada öldürüldü. Polis, olayın 7 Mayıs Pazar günü meydana geldiğini ve geceleri Khamaria'da amcası ve kuzenleri ile mali anlaşmazlığı olan Nanhku Harijan'ın acımasızca dövüldüğünü söyledi. Varanasi'de aceleyle hastaneye kaldırılmasına rağmen, 8 Mayıs Pazartesi günü erken saatlerde yaralarına yenik düştü. Memur, konuyla ilgili olarak dört kişi hakkında dava açıldığını söyledi.
Univarta'nın bildirdiğine göre, 31 Mayıs'ta Bhadohi’nin Bardhawan köyünde meydana gelen bir başka olayda, bir adam drenajla ilgili bir anlaşmazlık nedeniyle ölümüne dövüldü. Ramzan lakaplı Guddu isimli bir adam, komşuları Haleem, Kalam, Şehzad ve Naseem ile drenajı toprakla tıkayarak durdurmaları konusunda anlaşmazlığa düştü. O gece şiddetli yağmur ve drenaj tıkanıklığı nedeniyle cadde sular altında kaldı. Su da Ramzan’ın evine girmeye başlayınca suyun akmasına izin vermek için drenajdan toprağı çıkarmaya başladı. Kendisiyle komşuları arasında bir tartışma çıktı ve bu kavga sırasında Naseem Ramzan'ı öldüresiye dövdü. Dainik Jagran'ın haberine göre, Ramzan başından yaralandıktan sonra öldü. Vücudu bir ölüm sonrası için gönderildi ve ölüm nedeninin aynı olduğu doğrulandı. Ramzan’ın karısı, sanık aleyhine suç duyurusunda bulunma girişiminde bulundu. Sanıklardan biri geri kalanı için avlanma sürerken yakalandı.
Hindustan Times gazetesinin haberine göre, UP'nin Pratapgarh semtinde 25 yaşındaki bir adam, ilişkisi olduğu iddia edilen bir kadının ailesi tarafından bir ağaca bağlandı ve ateşe verildi. Pratapgarh Polis Müfettişi Abhishek Singh, HT'ye bazı insanların Ambika Patel'in evine girip onu sürüklediklerini söyledi. Sonra onu bir ağaca bağladılar ve ateşe verdiler ve oradan kaçtılar.
Polis, Patel’in ailesinin, kısa süre önce polis memuru rolü için seçilmiş olan köyünden bir kadınla ilişkisi olduğunu söylediğini söyledi. Bu irtibat nedeniyle, ilgili iki kişinin aileleri birçok kez yüzleşti. Patel son zamanlarda sosyal medyada kadının video klibini paylaşarak aileler arasındaki sürtüşmeyi artırdığı için mesele daha da kötüleşti. Bunun ışığında, kadının ailesi hakkında polise şikayette bulunmuş ve kadın tutuklanmıştır. Polis, Patel'in hapisten daha yeni çıktığını söyledi. Olaydan sonra Patel’in akrabaları faillerin derhal tutuklanmasını talep etti ve bazıları iki polis aracını ateşe verdi. Patel’in öldürülmesi konusunda bir FIR açıldı ve polis şu anda sanığı yakalamak için çaba gösteriyor.
Gujarat
The Indian Express'in bildirdiğine göre, Bihar'dan 23 yaşındaki bir adamın, Surat'ın Bhestan bölgesindeki bir yerleşim bölgesinde, yerel halkın onu bir hırsız sanması üzerine bir grup insan tarafından saldırıya uğradığı iddia edildi. Polise göre Sachin bölgesinde yaşayan Sangam Jha ve UP'nin asıl sakini olan arkadaşı Sujith Singh, yollarını kaybedip Bhestan'da bir yerleşim alanına girdiklerinde Pandesara'dan eve dönüyorlardı. Bir şeylerin ters gittiğinden şüphelenen mahalle sakinleri, ikisinin hırsız olduğunu düşünerek alarma geçtiler ve olay yerinde toplanıp onları sopalarla ve demir çubuklarla dövmeye başladılar. Jha olay yerinde hayatını kaybederken, ciddi yaralanmalara maruz kalan Singh, Surat Belediyesi Tıp Eğitimi ve Araştırma hastanesinde iyileşiyor.
Singh tarafından sunulan FIR, sanıklardan biri olarak Kongre üyesi Satish Patel'i seçti. IE'nin eriştiği FIR, yerleşim toplumundaki bazı gençlerin Jha ve Singh'i sorguladığını ve onlara hırsız diyerek alarm verdiğini söyledi. Her ikisini de tahta sopalarla ve demir çubuklarla başlarına ve bacaklarına vurarak ağır yaraladılar. Sangam şiddetli kafa travması geçirdikten sonra olay yerinde öldü. IPC'nin cinayet, isyan ve ağır yaralanmalarla ilgili Bölümleri kapsamında yediden fazla sanık kayıt altına alındı. Linç gibi suçların rutin olarak marjinalleşmişleri, özellikle de azınlıkları hedef alması dikkat çekicidir. O zaman bile, bu tür durumlarda failleri sorumlu tutacak belirli bir yasa yoktur. Batı Bengal, Manipur ve Rajasthan eyalet hükümetleri linç karşıtı yasaları kabul ettiler, ancak bunlar henüz Merkez tarafından incelenecek." (46)
"Yeni Hindistan, Sadece Beş Yılda Kendi Linç Kültürünü Nasıl Geliştirdi?
Holi'de, Bhondsi'de cadının yakılmasının ardından Gurgaon, 21 Mart'ta Müslüman bir aileye saldırdı. Sosyal medyada hızla yayılan olayın videosunda, bir grup genç erkeğin ailenin evine girdiği ve başka bir gence demir çubuklar ve hokey sopalarıyla saldırdıkları görülürken, diğer aile üyeleri kendilerini üst katta barikat kurarken izliyor, kaydediyor. ve yardım için ağlıyorum. Haberlere göre, saldırıda bir yaşında bebek de dahil olmak üzere ortak ailenin en az 12 üyesi yaralandı. Tüm aileyi yutacak korku ve dehşeti ancak hayal edebilirsiniz. Bir gün önceki başka bir olayda, Holika Dahan gecesi, 20 kişilik bir çete, Uttar Pradesh, Sonbhadra Parsoi'de 50 yaşındaki Mohammad Anwar'ı öldüresiye dövdü.
Giderek daha fazla kabul gördüğü üzere, bu tür linçler başıboş olaylar değil, hedef alınmaktadır. Son beş yıldır Hint toplumunu saran daha geniş bir linç çetesi olgusunun parçası. Bharatiya Janata Partisi, başbakanlık görevinde 2002'de binden fazla Gujaratis'in öldürüldüğünü gören dümendeki Başbakan Narendra Modi ile merkezde iktidara geldiğinden beri, yalnızca 'inek koruması' adına 60'ın üzerinde kayıtlı linç olayları gerçekleşti. Ve çetelerin Müslüman, Hıristiyan, Sih ve Dalit Kızılderililerini söylentiler ve şüpheler üzerine linç ettiği düzinelerce kişi daha. Faillerin hepsi Hindulardı. Çoğunlukla polis bekledi ve izledi. Politikacılar, genellikle kendilerinin siyasi işçi oldukları tespit edilen saldırganları desteklemek için ortaya çıktı. Davalar genellikle mafya değil, mağdurlara açıldı. Linç olayları, BJP tarafından yönetilen eyaletlerde orantısız bir şekilde meydana geldi.
Geçen yıl bir PIL'e yanıt olarak Yüksek Mahkeme, "Linç, hukukun üstünlüğüne ve Anayasanın yüce değerlerine bir hakarettir. İddiasız çeteler tarafından linç edilmenin ve kışkırtma ve kışkırtmadan doğan barbar şiddetin günün düzeni olmasına izin verilemez. " Üst mahkeme, eyalet ve merkezi hükümetlerden kalabalık şiddetini önlemek için yasalar oluşturmalarını istedi. Üç gün sonra, Rajasthan'daki Alwar'da bir çete, Ekber Khan'ı sığır hırsızlığı şüphesiyle öldüresiye dövdü. Tahmin edilebileceği gibi, gelgit kurbanları genellikle hedef alınan toplulukların ötesinde yutacak şekilde yükseldi. Geçen yıl bir çete, Mahatma Gandhi Merkez Üniversitesi'nden Profesör Sanjay Kumar'a eski başbakan Atal Bihari Vajpayee'ye 'yüz çevirdiği' iddiasıyla saldırdı. Arya Samaji sosyal aktivisti Swami Agnivesh, Pathalgadi hareketini ilerletmek için geçtiğimiz Temmuz ayında Jharkhand'da adivasi köylerine giderken bir çete tarafından saldırıya uğradı (pdf, sayfa 19). Agnivesh, Ağustos ayında Vajpayee'ye saygılarını sunmaya çalışırken bir çete tarafından tekrar kovalandı.
Bu olaylar, şimdiye kadar 'inek koruması' üzerine odaklanan çete şiddetinin, daha da kötü bir şeye dönüştüğünü gösteriyor. Hükümete, onun RSS danışmanlarına veya önde gelen politikacılara yönelik eleştiriler de linç için kabul edilen nedenler haline geldi. Linçler o kadar normalleştirildi ki, çeteler güvenlikten, cezasızlıktan ve destekten o kadar eminler ki artık evlerine girip ailelere saldırıp terörize edebilirler. Bir şiddet biçimi olarak mafya linçinin hız kesmeden devam etmesi linç mafyası kültürü veya linç kültürü olarak anlaşılabilir. Malcolm X'in Otobiyografisine bir ek açıklamaya göre'' linç kültürü terimi, Ku Klux Klan'daki beyazlar ve Kara Lejyon gibi daha küçük yerel gruplar tarafından yürütülen gayri resmi olarak organize edilmiş kaba şiddet ve cinayet sistemine sıklıkla uygulanmıştır. Bu linçler genellikle yargılama veya meşru suçlamalar olmaksızın gerçekleşti. Kurbanlara karşı uygulanan sadist yöntemlerle tanınan bu yöntemler, karnaval havasında gerçekleştirildi. Kartpostal haline getirilmek için fotoğraflar çekildi ve kurbandan kanlı “hatıra eşyaları” alındı. '
Bizim durumumuzda, 2015'ten beri görünüşte gelişmiş olan ve esas olarak Müslümanları ve Dalitleri kurban eden Hintli Hinduların belirli bölümleri arasında bir linç kültürü görülebilir. Linçler genellikle failler tarafından kaydedilir ve Facebook veya YouTube'a yüklenir ve dağıtılır. Belki de en kötü şöhretli vaka, Afrazul Han'ı hackleyerek öldüren ve cesedi videoda yakan ve yaklaşan Lok Sabha seçimlerine katılmak için bir bilet teklif edilen Shambhulal Regar'dır. Linç kültürümüzde de sanığın suçluluğunu tespit etmek için uygun bir yasal süreç izlenmez ve çoğu zaman suçluların tüm 'dramanın' tadını çıkardığı karnaval benzeri bir atmosfer vardır. Soru ortaya çıkıyor , bu linç kültürünü kim ve kim sürdürüyor? Bu makalenin ikinci bölümünde, bazı olası nedenler takip edilecek." (34)
"Mafya linçi: Hindistan'ı sarsan 7 örnek
Şimdi linç etmek, 2015'ten bu yana büyük ilgi gören bu tür vakaların sayısının artmasıyla ülkede yeni normal hale geldi. Maharashatra'da sığır eti yasağının ardından linç olayları gün ışığına çıktı. Bildirilen vakaların çoğunda, ineklerin uyanıklığı olağan bir bahane haline geldi.
Görünüşe göre İçişleri Bakanı Rajnath Singh'in linç olaylarına karışanlara karşı harekete geçme uyarısı sağır kulaklara düştü. Olay, Cuma günü Akram Khan ve başka bir adamın, Alwar bölgesindeki Lalawandi yakınlarındaki bir ormanlık alandan iki ineği Haryana'daki köylerine götürürken, bir grup insanın Khan'ın ölene kadar şiddetli bir şekilde ezilmesiyle meydana geldi.
Ayub Khan Lynching Davası (23 Haziran 2017, J&K): Polis memuru Mohammed Ayub Pandith, cami yakınında fotoğraflara tıklayarak kendisini yakalayan bir grup insana ateş açtığı iddia edilen öfkeli bir kalabalık tarafından linç edildi.
Batı Bengal Linç Davası (26 Haziran 2017, Durgapur): Cumartesi günü, bayramdan neredeyse iki gün önce, Batı Bengal Durgapur köyünde üç Müslüman genç, inek hırsızlığı şüphesiyle bir sürü intikamcı tarafından linç edildi.
Guwahati Lynching Davası: Assam'ın Nagaon bölgesinde bir çetenin sığır hırsızı olduklarından şüphelenildikten sonra iki kişiyi linç ettiği iddia edildi. Bu, eyalette bu kadar aşırılıklara giden ilk gau rakshaks vakasıydı.
Harpur Lynching Davası: Qasim (45) ve Shamiuddin (65), inek kesimine karıştıklarına dair söylentiler üzerine bir çete tarafından ezildi. Olay, hem bir kan havuzunda yatarken hem de mafya mensuplarının inekleri katletmeye teşebbüs ettikleri için cezayla yüzleştikleri için kendilerine bağırdıklarını gösteren bir video manşetlerde yer aldı.
Junaid Lynching Davası: 16 yaşındaki Junaid Khan cinayetinden tutuklanan sanık Naresh Rakh, polise verdiği ifadede, Junaid ve diğerlerine kemerle vurduktan sonra bıçakla saldırdığını ve kanamaya başladığını söyledi. Ayrıca cinayet silahını Haryana, Jataula'daki köyündeki bir gölete attığını söyledi. Rakh, Ulusal Müze'de muhafız olarak çalışıyor.
Alwar Lynching Case: İnek kaçakçısı olduğu şüphesiyle linç edilen adam. Şok edici bir olayda Rajasthan'ın Alwar bölgesindeki Ramgarh'tan başka bir linç bildirildi. Linç, inek kaçakçılığı şüphesiyle yapıldı ve Pehlu Han'ın ilçede gau rakshaklar tarafından linç edilmesinden bir yıl sonra geldi. Pehlu Han daha sonra öldü ve olay ülke çapında büyük bir heyecan yarattı.
Dhule Lynching Davası: Sosyal medyadaki çocuk kaçırma söylentilerinin körüklediği çete şiddeti Dhule bölgesinde beş kişinin hayatını yok ederek ülke çapında yeni linç dalgasına katkıda bulundu. Polis, suçta rol aldıkları iddiasıyla 15 kişiyi gözaltına aldı.
Reinpada'da 2.500 nüfuslu bir grup kabile mezrasından oluşan hareketli haftalık pazar, kızgın yerlilerin yedi kişiyi çocuk kaldırıcı sanarak kovalamaları üzerine bir ölüm tarlasına dönüştü. Yerel gazeteci Rajendra Khairnar DNA'ya verdiği demeçte, ikisi kaçarken diğerleri o kadar şanslı değildi.
Akhlaq Lynching Davası: Dadri'nin Bishada köyünde sığır eti yediği şüphesiyle bir çete tarafından sürüklenip öldürülen Muhammed Akhlaq'ın cinayet davasında sanık yakında bir iş bulabilir. Mohammad Akhlaq, 29 Eylül 2015'te yerel tapınaktan ailenin bir buzağı kestiğini ve etini yediğini kamuoyuna duyurmasının ardından evinden sürüklenerek bir köy sokağında taşlanarak öldürüldü." (47)
D) FILIPINLER
"Filipinler'de altı ayda 7.000'den fazla kişi öldürüldü, başkan cinayeti teşvik etti.
Filipinler'de Temmuz 2016 ile Ocak 2017 arasında yaşanan acımasız "uyuşturucuyla savaşta", ülkenin cumhurbaşkanı Rodrigo Duterte'nin talimatıyla 7.000'den fazla insan öldürüldü. Duterte, Haziran 2016'da göreve başladığında, Filipinler polis güçlerine uyuşturucu ticaretiyle bağlantılı olduğuna inandıkları herkesi öldürme emri verdi. Eyalet güçleri ve kanunsuz gruplar bu emirleri acımasızca uyguladılar. Filipinler'deki polis sayımlarına göre, 1 Temmuz 2016 ile 30 Ocak 2017 tarihleri ??arasında 'uyuşturucuyla savaşta' polis veya bilinmeyen silahlı saldırganlar tarafından 7.025 kişi öldürüldü. Duterte'nin ilk altı ayında günde ortalama 34 kişi öldü. cumhurbaşkanlığı, katı politikası sayesinde. Duterte, vatandaşlarına yaşam hakkının yanı sıra yasa önünde eşitlik ve adil yargılanma hakkını da reddediyor. Devlet destekli cinayetlere acil bir son vermeye ve Filipinler'deki yetkililere, kanunu çiğnediği iddia edilen kişileri adalete teslim etmek için adil yollar aramaya çağırıyoruz." (49)
E) DIĞERLERI..
"Siyah bir MTA çalışanı olan Willie Turks, 1982'de bir arabadan çekilerek beyaz bir çete tarafından öldürüldü.
Dünün erken saatlerinde, polisin "ırkçı güdümlü" olarak nitelendirdiği bir saldırıda, siyah bir Transit Yetkilisi çalışanı ezilerek öldürüldü ve iki siyah iş arkadaşı, Brooklyn'de bir grup beyaz adam tarafından dövüldü. Belediye Başkanı Koch saldırıyı "tüm New Yorklulara karşı bir öfke" olarak nitelendirdi ve Polis Komiseri Robert McGuire, katilleri bulmak için 25 müfettişten oluşan bir görev gücü oluşturdu. Saldırıda sorgulanmak üzere aranan Brooklyn'li 18 yaşındaki Gino Bova için polis ülke çapında alarm verdi." (57)
"Yusef Hawkins cinayeti
Yusef Kirriem Hawkins, Brooklyn'in New York ilçesinde, ağırlıklı olarak İtalyan-Amerikan işçi sınıfı bir mahalle olan Bensonhurst'da 23 Ağustos 1989'da Brooklyn'in Doğu New York şehrinden vurularak öldürülen 16 yaşında siyah bir gençti. Hawkins ve üç arkadaş, en az yedisi beyzbol sopası kullanan 10 ila 30 beyaz gençten oluşan bir kalabalık tarafından saldırıya uğradı. Biri, tabanca ile silahlanmış, Hawkins'i göğsünden iki kez vurdu ve onu öldürdü." (150) "Hawkins cinayeti, 1989 New York belediye başkanlığı seçim sezonunda önemli bir siyasi mesele haline geldi ve Willie Turks ve Michael Griffith'in linç edilmelerinin yanı sıra, görevdeki belediye başkanı Ed Koch'un görevden alınmasında rol oynadı ." (58)
"Nguyễn Ngọc Loan
Nguyễn Văn Lém, General Nguyễn Ngọc Loan tarafından öldürülmeden saniyeler önce..p(26)
General Nguyễn Ngọc Loan (d. 11 Aralık 1930, Hué, Fransız Çinhindi (Şimdi Vietnam) – ö. 14 Temmuz 1998, Burke, Virginia, ABD), Güney Vietnam Cumhuriyeti Ulusal Polis Şefi.
1968'de Viet Kong'lu olduğundan şüphelendiği Nguyễn Van Lém'i AP muhabiri Eddie Adams'ın ve NBC kameramanı Vo Suu'nun gözü önünde yakın mesafeden silahla başından vurarak öldürmüştür. Muhabir Adams bu anı fotoğraflamış ve bu fotoğraf savaş karşıtlığı ile ilgili akımları hareketlendirmiştir. Adams ayrıca fotoğrafı sayesinde 1969 yılında Pulitzer Ödülü'ne layık görülmüştür.
Nguyễn Van Lém, General Nguyễn Ngọc Loan tarafından öldürülmeden saniyeler önce" (105)
F) TÜRKIYE
"Türkiye'de linç
Türkiye'de linç kültürü Cumhuriyetin ilk dönemlerine dayanmaktadır.Günümüzde ise linç artık siyasallaşmış bir içerik almaktadır.
Sivas katliamı
Çorum katliamı
Kahramanmaraş Olayları
Trabzon olayları
(....) " (68)
(NOT : Türkiye'de linç wikipedideki bu sayfayı hazırlayanlar tarafından "Cumhuriyetin ilk dönemlerine dayandığı!" söylenmiş ama yargısız linç ve infaz terörü, tüm insanlık tarihi boyunca süregelen bir durumdur.. Osmanlıdan kalma bir linç kültürü /teröründen de bahsedilebilir..Tüm ülkelerde tüm insanlık tarihi boyunca varolan birşey..Wikipediyi hazırlayanlar,maalsef çoğu zaman olayları tek taraflı bakarak ele alabiliyorlar..)
"Türkiye’de Lincin Tarihi
Türkiye’de linç, Osmanlı İmparatorluğu’ndan günümüze kadar hep var ola gelmiştir. Esasen bir şeriat devleti olan Osmanlı Devleti’nde linç, kimi zaman bir şeriat hukuku olarak devletin kadısı eliyle uygulanmışken, kimi zaman da, devletin organize ettiği kalabalıklara uygulatılmıştır. Türkiye’de Ermenilere, Rumlara, Kürtlere, Alevilere, Romanlara, ‘Kapkaççı’lara, Eşcinsellere ve Travestilere karşı adeta gizli bir hukuk olarak uygulanmıştır. (....)
Devlet, ne zaman ki yeniden yapılandırılmak istenmiş ya da devletin dayandığı paradigma iflas etmiş, ilk akla gelen yöntem, bilinen yöntem, yani linç olmuştur. Linç edilenlerin ille de devleti tehdit eden bir dinamizme sahip olmaları gerekmiyor. Linçi örgütleyenler için önemli olan, seçilen kurbanın bir tehdit oluşturup oluşturmadığı değildir. Linçi örgütleyenler için öncelikli olan her daim değişse de, değişmeyen tek şey, linç kültürünün sürekli kılınmasıdır.(....)
“Kapkaççı” fakirler linç edilirken maksat, bankaları hortumlayanların soygunculuklarını perdelemek ve onlar yerine soyulduğu için “kapkaççı” olmak zorunda kalan fakirleri sanık sandalyesine oturtmaktı. Tabii ki bütün toplumların tarihinde linç vardır ve her sömürücü devlet aynı zamanda bir linç kültürüne dayanır. Ama çok az toplum Türk toplumu kadar linç kültürü ile bu derece bütünleşmiştir. Bundan dolayıdır ki “Üç Türk bir araya gelince bir linç girişimi başlar…” tanımlaması hiç de yabana atılacak bir tanımlama değildir.
Türk toplumu linç kültürünü o derece benimsemiştir ki, devletin resmi anlayışı tarafından ‘öteki’ olarak tanımlanan biri için, birinin “vurun kahpeye”, ya da “vurun Çingene’ye” ya da “vurun dinsize” ya da “vurun komüniste”, “sağ koymayın, kırın” diye bağırması yeterlidir. Bir anda linççi topluluk çığ gibi büyür ve sokaklarda bir insan avı başlar. İşin garip yanı ise hiç kimse bir adım öne çıkıp da, “ne yapıyoruz?” ya da “neden yapıyoruz?” diye sormaz, soramaz. Bu topluma öyle bir psikoloji hâkimdir ki, sanki herkes attığı taşla adeta kendi günahlarından saklanmaya çalışmaktadır.
Linç, bu toplumda çoğunluk kültürüdür ve bu kültürü benimsemeyen küçük azınlık tarafından da korku yoluyla da olsa kanıksanmıştır. Bundan dolayıdır ki en son Edirne’de linç edilmek istenen solcuların, “biz Kürt değil, vatanseveriz” diye bağırarak canlarını kurtarmaya çalışmaları ve bunu yaparken de tersinden de olsa linçi ve linç edilmesi gerekenler olduğunu ama kendilerinin bu kategoriye dâhil olmadıklarını üstü örtülü ilan etmiş olmaları oldukça trajiktir.(....)
Mutlaktır ki sınıflar, dinler, cinsiyet, ırk vb. ayrımlar ve bu zeminlerden beslenen ayrıcalık ve ayrımcılıklar son bulmadığı sürece linç, şu veya bu düzeyde ve biçimde varlığını sürdürmeye devam edecektir. Dolayısıyla da günümüzde kapitalizmi yıkmayı hedeflemeden linç kültürünü ve ona yol açan nedenleri ortadan kaldırmak mümkün değildir.
Ama bu demek değildir ki linçe ve linç kültürüne karşı çıkmak ve ona karşı bir direnç oluşturarak, en azından onu etkisiz kılabilmek için mücadeleyi kapitalizmin yıkılacağı güne ertelemek gerekiyor. Bilakis, cinsiyetçiliğe, ırkçılığa ve her türlü ayrımcılığa karşı mücadele ederken nasıl ki ertelemeci bir anlayış yerine, “hemen şimdi” diyerek hareket ediliyorsa, linçe karşı mücadelede de temel prensip aynı şekilde “hemen şimdi” olmak zorundadır. Nasıl ki her türlü ayrımcılığın ve ayrımcılık kaynaklı şiddetin nihai olarak sona erdirilmesi kapitalizmin imhasına endekslenmiş ise, aynı şekilde kapitalizmin imhası da onu ayakta tutan ve ona kan taşıyan ayrımcılıklara karşı uzlaşmaz mücadele vermekten geçmektedir.
O halde ilk yapılması gereken şey, ne Edirne’de linç edilmek istenilen solcuların yaptığı gibi; “yapmayın biz lanetli değiliz” demektir, ne de “yapmayın etmeyin, yazıktır günahtır; onlar da insandır” demektir. Yapılması gereken tek şey: Eğer biri(leri) “lanetli” olarak görülüp linç edilmek isteniyor ise, lanetli olarak kabul edilen, dolayısıyla da linçi vacip görülen(ler) ile ama onun kimliğiyle ve onunla yan yana durmaktır. Aksi halde, ne linç kültürünün önünde bir direnç oluşturabilmek, ne de linçin doğrudan ya da dolaylı tarafı olmaktan kurtulabilmek mümkündür." (71)
"Türkiye’de linç kültürü: “Yumruk atan eller öpülüyor”
Linç girişimlerinin siyasi kriz dönemlerine baş gösterdiğini ifade eden akademisyenler, geçmişte yaşanan vakalarla yüzleşmenin benzer olayların tekrarlanmaması için gerekli olduğunu ifade ediyor. "Sivas katliamında babam şair Behçet Aysan öldürülmüştü. Aradan geçen 26 yılın hiçbir işe yaramadığını gördüm. ‘Yakın evi' çığlıkları arasında bir parti genel başkanı…” Bu sözler, Pir Sultan Abdal Şenlikleri için gittiği Sivas'ta 2 Temmuz 1993'te yaşanan linç girişimi sırasında ateşe verilen Madımak Oteli'nde hayatını kaybeden şair Behçet Aysan'ın kızı Eren Aysan'a ait. Yazar Aysan bu paylaşımı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Ankara'da katıldığı bir cenaze töreninde uğradığı saldırı sonrası Twitter hesabından yaptı. Peki Eren Aysan'ın da vurguladığı üzere, sıklıkla linç girişimlerine sahne olan Türkiye toplumu için bu süreklilik ne ifade ediyor? Söz konusu şiddet olaylarını tetikleyen etkenler neler olabiliyor?
"Linç kriz eşiklerinde bir araç olarak kullanılıyor"
Türkiye tarihinde linç girişimine sıklıkla maruz kalan kitlelerin başında, Alevi toplumu geliyor. Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Dr. Besim Can Zırh, Alevilere karşı tutumun ilk kez 1960'larda toplumsal olarak siyasallaştırıldığını ve bu tutumun 1978 yılında yaşanan Maraş Katliamı ile 1993'teki Sivas Katliamı'nda doğrudan lince dönüştüğünü hatırlatıyor. Türkiye'de rejimin önemli kriz eşiklerinde lincin bir araç olarak kullanıldığını belirterek, "1977 genel seçimlerinde tıpkı 7 Haziran seçimlerindeki gibi bir dalga esmiş, 1989 yerel seçimlerinde ise 12 Eylül'ün kalın ve ağır örtüsüne rağmen 31 Mart yerel seçimlerindeki gibi bir tabloyla karşılaşmıştık. Her iki dönemde de Aleviler siyasal ve toplumsal alanda önemli bir görünürlük elde etmeye başlamışlardı” diyor. (....)" (69)
"Linç kültürü: Sosyal ve siyasal psikoloji uzmanları ne diyor?
Ankara’nın Çubuk ilçesinde Pazar günü gerçekleşen şehit cenazesi törenine katılımı sırasında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir grubun önce sözlü, ardından da fiziki saldırısına uğraması, linç kültürüne dair tartışmaları yeniden gündeme getirdi. Kılıçdaroğlu’na yönelik linç girişimi bununla da sınırlı kalmadı, gruptan uzaklaştırılarak götürüldüğü güvenli evin çevresi de öfkeli kalabalık tarafından “yakın o evi!” sloganları eşliğinde sarıldı. Ana muhalefet partisi lideri ancak zırhlı bir araç eşliğinde bir saat sonra bölgeden çıkarıldı.
Organize linç kültürü Türkiye’de sosyal psikoloji çalışmalarında ne yazık ki yeni bir konu değil. Gayrimüslim vatandaşların ev ve işyerlerine saldırıları içeren 6-7 Eylül olayları, 1959 yılında İsmet İnönü’ye yönelik linç girişimi, 1993 yılında Sivas / Madımak’ta aydınların bulunduğu otelin “Allah’ım bu senin ateşin” nidaları eşliğinde yakılması belleklerde halen canlılığını koruyor. Öte yandan, Kuzey Kıbrıs’ta sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşım nedeniyle sınır dışı edilen modacı Barbaros Şansal’a da iki sene önce İstanbul Atatürk Havalimanı’nda uçaktan inişi sırasında linç girişiminde bulunulmuştu.
“Linç Rejimi”
Türkiye’nin Linç Rejimi isimli kitabında bu konuyu etraflıca inceleyen Tanıl Bora, “Linç, en aşikâr medeniyet kaybıdır. Linçin sıradanlaştığı, kolektif bir utanç yaratmadığı, infiâl uyandırmadığı bir toplum, toplum olma vasfını yitirir,” der ve ekler: “Linç deneyimi, girişim ve ajitasyon ‘aşamasından’ itibaren, kitleyi, kalabalık içindeki insanları güruh haline getirir. Güruhlaşmanın meyli, lincedir.”
Sabancı Üniversitesi’nden sosyal psikoloji uzmanı Prof. Nebi Sümer’e göre; insanlar normalde tek başına yapamayacakları şeyleri, grup etkisi altında bireysel kimliklerini unutarak, ondan sıyrılarak, farkında bile olmadan yapabilirler ve bu durum futbol fanatikleri arasında da sık görülür. Euronews Türkçe’ye konuşan Sümer, “Örneğin Nazi suçluları yargılandıkları mahkemede konuşurlarken, kendilerine bağlı grupların böyle davranacaklarını öngöremediklerini belirtmişlerdi. Yakalanan kişinin galeyana geldiğini söylemesi de bunu doğruluyor,” diyor. Sümer, daha önce biriktirilmiş nefret ve önyargı sonucunda bu tür grupların karşı grubu şeytanlaştırdığını, insanlıktan çıkardığını ve topluluk dinamikleri altında bunun saldırganlığa dönüşebildiğini kaydediyor. “Örneğin Nazilerin Yahudileri insan olarak görmemesi gibi,” diye ekliyor. (....)" (70)
6.BÖLÜM
DÜNYA'DAKİ NEFRET YASALARI, YARGISIZ LİNÇ VE İNFAZ TERÖRÜNÜ DESTEKLİYOR MU?
"Nefret (/halkı kin ve düşmanlığa tahrik) suçu ceza yasalarının, linç ve infazları destekleyen ve linç ve infazcıları koruyan bir yönü mü var?"
"Nefret söylemlerinin yasaklanmasına ait ceza yasalarının, yargısız linç ve infaz eylemlerini koruma altına alması olasılığı.."
SORULAR;
--------
* Nefret (/halkı kin ve düşmanlığa tahrik) suç ceza yasaları, bir nevi (birilerini) LİNÇ ETME ÖZGÜRLÜĞÜ YASASI da olabilir mi?
* En önemlisi de bu ceza yasalarının "kadına şiddet ve kadın cinayetleri"nin de bir sebebi olabilir mi?
* Birilerini yargısız linç ve infaz etmek, hangi yasalar tarafından korunuyor olabilir?
* Nefret (/halkı kin ve düşmanlığa tahrik) söylemlerinin suç olması ve bunların, dünyada yargısız linç ve yargısız infaz sayısını da arttırmış olabilir mi?
"Nefret (/halkı kin ve düşmanlığa tahrik) söylemleri ile yargısız linç ve yargısız infaz arasındaki fark ne?"
Hemen hemen tüm dünyadaki "nefret - /halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suç ceza yasaları tarafından, "yargısız linç ve infazlar" adeta korunma altına alınmış ve bu ceza yasaları tarafından, dünyadaki yargısız linç ve infazlar rahat bir şekilde gerçekleştiriliyor olunabilir gibi gözüküyor..Hatta bunlara "kadına şiddet ve kadın cinayetleri"de dahil olabilir..Bu durum çok saçma olarak görülebiliyor ama öyle de olmayabilir..Gelin bu gerçeği en ince detaylarına kadar irdeleyelim..
"Nefret (halkı kin ve düşmanlığa tahrik) söylemleri ile yargısız linç ve yargısız infaz arasındaki fark ne?"
Her ikisi aslında "birbirlerine zıt faktörler" gibi gözüküyor ama aslında değil,bunlar aynı yolun yolcusu..Her iki faktör de, birer "kötü eylemi" çağrıştırıyor.. Yani nefret (/halkı kin ve düşmanlığa tahrik) söylemleri ile yargısız linç ve infaz eylemleri arasında "şiddet ve kötülük" dışında hiçbir fark yok..Ancak;
Farklı olan yani "birbirine zıt" olan tarafı, "Nefret (/halkı kin ve düşmanlığa tahrik) söylemleri"nin YASAKLANMASI ve "yargısız linç ve yargısız infaz terör eylemleri"nin ise YASAKLANMAMASI olabilir..Yani,daha basit anlatımla şöyle söyleyebiliriz;
A) Nefret (/halkı kin ve düşmanlığa tahrik) söylemleri (YASAKTIR) Ancak;
B) Yargısız linç ve infaz eylemleri ise (YASAK DEĞİLDİR*)
* Yargısız linç ve infaz eylemleri "şiddet" eylemleri olduğu için, bazen bu eylemler için işlenen suçun özelliğine göre, ceza kanunlarındaki "ceza yasaları"na göre cezalar verilebiliyor..Ancak çoğu zaman da bu eylemler için, "ceza yasalarında" tam olarak tanımlanmadığı için ve (büyük olasılıkla nefret söylemlerine atfen olmalı herhalde) herhangi bir ceza yasaları uygulanmayabiliyor..(Öfkeli kalabalıklar "sivil linç ve infaz çeteleri" tarafından linç ve infaz edilen savunmasız kişiler örneği..)
Avrupa'da ve bir çok ülkede;
1) Nefret söylemleri (/halkı kin ve düşmanlığa tahrik) söylemleri SUÇ sayılırken ve bunun (ceza yasaları ile) tanımlanması yapılırken;
2) Yargısız Linç ve Yargısız İnfazlar ise ciddi anlamda SUÇ olarak sayılmamaktadır..Bunun nedeni de hukuksal açıdan "yargısız linç ve yargısız infaz"ın (ceza yasaları şeklinde) tam tanımlanmasının yapıl(a)maması olabilir..
Bugün ne ABD'de nede AB'de bile "yargısız linç ve yargısız infaz" konusunda hukuksal açıdan bir suçlama (ceza) YASALARI bulunmamaktadır..ABD'de bazı aktvistler ve siyasiler ,bu nedenle olmalı herhalde, "linç" eylemlerinin "terör suçu" kapsamına alınması için mücadele veriyorlar..ABD kongresinden bu geçti ancak yasalaşması için bunu Başkan Trump'un imzalaması gerekiyor..Seçimler yaklaştığı için de bu imza biraz zor gibi de gözüküyor..Çünkü, bu tasarının onaylanmasını ve istedikleri kişileri linç ve infaz etme özgürlüklerinin elinden alınmasını istemeyen kötü niyetli kimseler var..Ve bunlar siyasi açıdan çok güçlü kimseler..Ama bakalım halk mı galip gelecek yoksa bu kötü niyetli kimseler mi? İleride görüleceğiz..
** Birinde yasak (ceza yasaları açık "tanımlı" bir şekilde) varken, diğerinde yasak (ceza yasalarının açık "tanımlı" bir şekilde) olmaması, pek adil gibi gözükmüyor..ZITLIK BURADA herhalde..
SORU : Birbirlerine zıt olan bu faktörler (nefret söylemleri ve şiddet eylemleri) ,neden gereğinden bu kadar fazla arttı? Birbirlerine zıt olduklarından dolayı olabilir mi?
Yani Avrupa'da ve pek çok ülkede "Nefret söylemleri"nin yasaklanması, dünyada Yargısız Linç ve Yargısız İnfaz terörünün daha çok artmasına zemin hazırlamış olabilir mi?
Bilemiyoruz ama içimizde buna yakın bir his var..Nefret söylemlerinin artması ile yargısız linç ve yargısız infaz eylemlerinin artması, birbirine paralel artışlar mı,değil mi bunun araştırılması gerekir? Hukuksal açıdan birinde (nefret -halkı kin ve düşmanlığa tahrik- söylemleri için) direkt TANIMLAMALI YASAKLAMALAR (ceza yasaları) varken, diğerinde (yargısız linç ve yargısız infaz eylemleri için) direkt olarak TANIMLAMALI YASAKLAMALAR (ceza yasaları) BULUNMAMAKTADIR..
Yargısız linç ve yargısız infaz eylemleri için (hukuksal açıdan) dolaylı yollardan (ve en çok da kişisel olarak) ele alınabilen bilindik CEZA yasaları uygulanıyor hatta çoğu zaman da hiç uygulanmadığını da söyleyebiliriz.. (Sivillerin biraraya gelip-birilerini linç ve infaz etmesine hiçbirşey yapılmaması gibi..) Bu da büyük ihtimalle "yargısız linç ve yargısız infaz" eylemlerinin çok daha rahat bir şekilde yapılmasına ve artmasına da zemin ve olanak sağlamış gibi gözüküyor..
DEVLETLERİN, BU MEVCUT CEZA YASALARINI SUİSTİMAL ETMESİ..
"Devletler, neden bu ceza yasalarını suistimal eder?"
Devletlerin,susitimal sebepleri..
--------------------------------
1) Siyasi hesaplaşma ve çıkarlar nedeniyle..
2) Kişisel hesaplaşma ve çıkarlar nedeniyle, bu ceza yasalarını büyük oranda suistimal edebiliyor..
Bu her iki "suistimal sebepler"in kullanılmasında ise bahane olarak genellikle hep "toplumsal hassasiyet" vb gibi ifadeler kullanılıyor..Yani direkt olarak bu"suistimal sebepler" değil, dolaylı yollardan bir bahane olarak "toplumsal hassasiyet" vb gibi ifadeler, birer silah olarak kullanılabiliyor..Kişiler, bu şekilde susturulabiliyor ve hatta ceza bile verilip-tutuklanabiliyor ve öldürülebiliniyor..
Devletlerin, nefret (halkı kin ve düşmanlığa tahrik) suçlarını suistimal etmesinin iki önemli probleme de sebep olabildiği görülebiliyor;
1) Kişilerin ifade "konuşma" özgürlüğünün elinden alınması (susturulması gibi)..
2) Kişilerin bedensel özgürlüklerinin ihlal edilmesi (tutuklanması gibi)..
(Birilerini rahat bir şekilde ) LİNÇ VE İNFAZ ETME YASASI..
Nefret (halkı kin ve düşmanlığa tahrik) ceza yasası, bir nevi birilerini linç etmeye onay veren de bir yasadır aslında; (Birilerini rahat bir şekilde ) LİNÇ ETME YASASI gibi..
SORU : Nefret (halkı kin ve düşmanlığa tahrik) söylemleri, yargısız linç ve infaz eylemlerinin sebebi olabilir mi?
Örneğin;
--------
A) Birisine "küfür" ettiniz..
* YASAK olan birşeyi yaptınız.. Küfür, nefret söylemidir ve nefret söylemi de yasaktır..
B) Küfürü duyan o birisi de geldi size yargısız linç ve infaz etti..
* İşte bu YASAK olmayabilir..Sizi linç ve infaz eden kişi serbest kalabilir, çünkü onun haklı bir gerekçesi ve onu koruyan bir "linç etme yasası (nefret yasası)" da var ;" Beni tahrik etti!" 🤔
Çünkü kişileri linç ve infaz etmek, bir nevi nefret söylemi yasaları tarafından koruma altına alnmış gibidir.."Nasıl olsa bu durumda olanlara ceza da verilmiyor" gibi bir durum var ortada sanki..
"Birilerini yargısız linç ve infaz etmek, hemen hemen tüm dünyadaki "nefret - halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suç ceza yasaları tarafından adeta korunma altına alınmış gibi bir durum var.."
KADINA ŞİDDET VE KADIN CİNAYETLERİNİN SEBEBİ DE, NEFRET (HALKI KİN VE DÜŞMANLIĞA TAHRİK) SUÇU CEZA YASALARI OLABİLİR Mİ?
"Kadına şiddet ve kadın cinayetleri"de, "yargısız linç ve infaz" eylemleriniin kapsamı içerisinde olduğu için, nefret (halkı kin ve düşmanlığa tahrik) suçu ceza yasaları da bir nevi "kadına şiddet ve kadın cinayetleri"nin de en belli başlı sebeplerinden biri olarak da görülebilir..
- "Beni tahrik etti!"🙄
DÜŞÜNÜNCE : "- "Beni tahrik etti!"ye sebep olan kadın, nefret (halkı kin ve düşmanlığa tahrik) suçu işlemiş olabilir mi? "
Yukarıda "küfür" örneğinde olduğu gibi, bir kadına uygulanan şiddet ve/veya kadın cinayetinin sebepleri arasında genellikle "Beni tahrik etti!" gibi "birilerini tahrik etme" etkenleri yer alabiliyor..
Birilerini "tahrik" etme etkenlerinin arasında "namus"la ilgili etkenler başı çekerken, "kıskançlık,çekememezlik" ve çok az bir durumda ise, (madurun "iftirası" /saldırganın "yanlış anlaması) gibi etkenler de olabiliyor.. Saldırganın durduk yerde saldırması (tecavüz, şiddet ve cinayet) vs gibi sebepler de, "Kadın çok güzeldi! /Çok seksiydi,beni tahrik etti?" gibi etkenler de garip bir şekilde "tahrik" etkenleri arasında yer alabiliyor..
Burada sorulması gereken sorular şu olabilir?
* Bir kişinin "şiddet" içermeyen davranışları ve "tehtid" içermeyen söylemleri, "tahrik" etkenine sebep olabilir mi?
Cevabınız "evet" ise;
* "Eğer bir kişinin "şiddet" içermeyen davranışları ve "tehtid" içermeyen söylemleri, "tahrik" etkenine sebep oluyorsa, "tahrik olan" kişilerin, "tahrik eden" kişilere "saldırma,şiddet uygulama ve hatta onları öldürme" hakkını veriyor mu?"
"TAHRİK" SUÇU NE ZAMAN VE NERDE BAŞLAR /BAŞLAMALI?
"Tahrik" suçunun 2 anlamı vardır;
--------------------------------
1) Davranışlarda "ŞİDDET".
2) Söylemler de "AÇIKÇA TEHTİD"
1) Davranışlar da ŞİDDET : Bir kişinin davranışları, birilerine zarar verebilir cinsten anlık olarak ŞİDDET içeriyorsa (bir kişiye herhangi meteryal silahlarla ve/veya bedensel silahlarla saldırmak; dövmek,vurmak vb açıkça görülüyorsa), bu açıkça "tahrik" suçuna da girebilir.. (nefsi müdafanın başlangıcı olabilir "Şiddet eyleminin kesin gerçekleşmesi gerekebilir"..)
2) Söylemler de "AÇIKÇA TEHTİD" : Bir kişinin söylemleri, birilerine şimdi (anlık) /daha sonraki (anlık olmayan) bir zamanda, gerçekleşmesi muhtemel olan herhangi bir ŞİDDETİN gerçekleşeceği yönünde AÇIKÇA TEHTİD içeriyorsa, bu açıkça "tahrik" suçuna da dahil olabilir.. Ancak burası çok çetrefilli bir durumdur..
"Tehtid" suçunun şiddete dönüşüp-dönüşmemesi, gerçekleşip-gerçekleşmemesinin çok iyi değerlendirilmesi gerekir.. Bir "tehtid"in ,şiddete dönüşüp-dönüşmemesi, "tehtid"in derecesi/şiddetine göre değerlendirilebilir..
A) Hafif dereceli tehtidler; Gerçekleşmesi (şiddete dönüşmesi) kesin olmayan tehtidler;
Mesela;
-------
-Şaka ile karışık söylenen tehtidler; "Bak bu sütü içmezsen, kesin ölürsün!" gibi..
B) Ağır dereceli tehtidler; Gerçekleşmesi (şiddete dönüşmesi) kesin olan tehtidler;
Mesela;
--------
-Öfkeyle karışık söylenen tehtidler; "Benden boşanamazsın,yoksa seni öldürürüm!" gibi..
Burada dikkat edilmesi gereken birşey var..Söylemlerde hangisinin "hafif", hangisinin "ağır" tehtidler içerdiğini bilebilmek oldukça zor olabilir..
Ancak kişilerin "tehtid söylemlerini" yaparken davranışlarının nasıl bir yapıya,etkiye büründüğü pozisyonu "tehtidin gerçekleşip-gerçekleşmemesi" konusunda bizlere bir fikir verebilir..(Kişilerin davranışlarının ve vücut yapısında ,"tehtid" söyleminin şiddete dönüşmesini gösteren bazı değişikliklerin oluşabilmesini gösterebilir..Öfkelenme belirtisi,kişinin davranışlarına yansıyabilir..)
ÖFKE ETKENİ..
-----------
- Çok öfkeli olan birisnin "tehtid" söylemlerinin gerçeğe dönüşmesi,çok olası bir şey olabilir..Öfkesini kontrol edemeyen bireyler, "tehtid söylemlerini" gerçeğe dönüştürebilir yani "şiddet eylemi içerisine girebilir /hiç girmeyebilir.." Bunun analizinin çok iyi yapılması gerekebilir..
Örneğin, iki kişinin şiddetli bir şekilde tartışması sonucu ortaya çıkan bir öfke etkeninde söylenen "tehtdi söylemleri", şiddet eylemine şimdi dönüşebilir /daha sonra da gerçekleşebilir.. Yada hiç gerçekleşmeyebilir; "sonradan vazgeçme olasılığı.."
- Çok öfkeli olmayan birisinin "tehtid söylemleri"nin gerçeğe dönüşüp-dönüşmemesi ise belirsizliğini koruyan birşeydir..Tehtid söylemi şiddete dönüşebildiği gibi, dönüşmeme olasılığı da olabilir..
Tehtid söylemlerini analiz ederken ve bu tehtid söylemlerini "birer suç" olarak görebilmek için, bu tehtid söylemlerinin "hafif mi ağır mı" olduğunu çok iyi analiz etmek gerekebilir..
Ne olmalı?
Nefret ve tahrik suçlamalarında sadece TEHTİD söylemleri dikkate alınabilir..Kişi/kişileri ırkçı tehtidkar söylemlerle, tehtid eden kişi/kişilere bu ceza yasası uygulanabilir, diğer söylemlere cezalar verilmeyebilir..
NE ZAMAN TEHTİDLERİ ŞİKAYET ETMELİYİZ?
Kurgu;
-----
- Ne zaman tehtid söylemi aldınız?
- Dün.
- Neden dün şikayet yapmadınız?
- Bilmiyordum tehtidin,şiddete dönüşeceğini?
------
Bu örneklemede olduğu gibi, "Dün tehtid edilip-bugün şiddete uğrama" örnekleri aslında toplumda çoktur..Yapılması gereken aslında çok basit ama..
"Eğer birisi sizi açıkça tehtid ettiyse ve bunun gerçekleşmesinden de kesin eminseniz ve çok endişeliyseniz, hiç çekinmeden bu tehtidi AYNI GÜN emniyet birimlerine /savcılığa şikayet edebilirsiniz..Savcılık /emniyet birimleri, gerekeni yapacaktır /en azından yapabilir.."
* EĞER BİR "TEHTİD" SÖYLEMİ TEHLİKESİ İLE KARŞI KARŞIYA KALIRSANIZ..
(NOT:Buradaki bilgiler daha detaylı ve yasal olan bilimsel korunma bilgilerinin yerine geçmez ama bir fikir verebilir..Korunma bilgileri ile ilgili daha detaylı bilgiler için ülkenizdeki yetkili güvenlik mercilerine başvurabilirsiniz...)
1) Anlık olan (şimdiki zamanda yapılan) tehtidlerde ; Örneğin tanıdık/tanımadık birisiyle karşılaştınız ve bir şey/konu üzerinde tartışmaya başladınız.. Kişi,sizi açıkça tehtid etmeye başladı.. (ve/veya birileri tarafından o anda yargısız linç ve infaz edilme tehlikesi ile karşı karşıya kalırsanız);
Eğer kişinin size açıkça zarar verebilecek bir tehtid söylemi olduysa ve bundan da oldukça endişeli iseniz, o anda yapmanız gereken ilk şey, yapabiliyorsanız eğer SALDIRGANDAN HEMEN UZAKLAŞIN..(Saldırgandan uzaklaşma eylemi yerine başka eylemler önerilebilir..Yasal olanların okunması gerekebilir.Bu sadece bir örnektir..) Daha sonra da;
- eğer sokak,cadde vb gibi alanlarda iseniz etrafta bulunan vatandaşlardan hemen hiç çekinmeden yardım isteyin ve sığınabileceğiniz binalar varsa,kapıları açıksa hemen oraya girin ve kapıyı kapatın ve o esnada hemen polisi arayın..Telefonunuz yoksa,birisnden polisi araması için yardım isteyin..
- eğer etrafta size yardım edebilecek birileri yoksa,sığınabileceğiniz bir yer varsa,oraya hemen girin..O da yoksa birisini görene kadar yada bir binanın kapısı açık bulana kadar ilerleyerek koşun..Birisini görürseniz yardım isteyin, açık kapı binası görürseniz, içeri girin ve kapıyı kapatın,hemen polisi arayın..Telefonunuz yoksa,birisnden polisi araması için yardım isteyin..
- eğer saldırgan evinizde /bir bina,daire vb gibi kapalı bir alanda ise, yapabiliyorsanız oradan hemen uzaklaşın ve kapısı olan bir yere girin ve kapıyı kapatın ve hemen polisi arayın..Telefonunuz yoksa,birisnden polisi araması için yardım isteyin..
Bina içerisndeyken ; Kapıyı kapattıktan sonra bina içerisinde kimseler yoksa eğer dışarı ile teması olan pencere gibi yerlerden, etrafa bağırarak yardım isteyin..Saldırgan silahlı ve pencereye yakınsa, pencerelerden uzak durun ve/veya bağırma esnasında çok dikkatli olun..
2) Anlık olmayan (geçmiş zamanda yapılan) tehtidlerde : Örneğin birisi, sizi yanınızdayken (/daha sonra gitti diyelim)/ telefonla /sosyal medya aracılığı ile açıkça tehtid etti ve siz, bu tehtidin gerçekleşebileceğinden oldukça eminsiniz ve bundan çok endişe duyuyorsunuz, yapmanız gereken ilk şey AYNI gün hemen bu tehtidi polise bildirmek,savcılığa şikayet etmektir..Tehtid söylemi aynı gün içerisinde olup-sonra da gerçekleşebileceği gibi,aynı gün de gerçekleşebilir..Şikayet etmek ve bir yerlere sığınmak iyi bir fikir olabilir..En azından devlet,gerekli korumayı sağlayana kadar..
UYARI VE NOT 1: Bu söylediğimiz korunma bilgilerinde yanlışlıkla /eksiklikler olabilir.. Yukarıda da belirttiğimiz gibi bu bilgiler,daha detaylı ve yasal korunma bilgilerinin yerini almaz..Bunlar sadece aklımıza gelen kısımlar,bunların dışında daha iyi ve daha detaylı ve yasal olan korunabilecek davranış/durumlar da olabilir..Tüm bunları öğrenmek için ülkenizdeki/ilinizdeki yerel güvenlik birimlerinden /devletinizden /konuyla ilgili çalışmalar yapan sivil toplum örgütlerinden gerekli bilgileri alabilir,bunlardan faydalanabilirsiniz..
UYARI VE NOT 2; Tabii ki tüm bunlar saldırganları durdurmayabilir,şiddete yine de uğrayabilir ve hatta öldürülebilirsiniz de, ancak hiç değilse böyle davranmanız, "şiddete uğramamanız veya öldürülmemeniz için" size bir şans verebilir.. Tabii ki kesin garantisi yoktur ama hiçbirşey yapmamaktdan daha iyi olabilir.. Veya kendinizi ve/veya ailenizi nasıl korunabileceği konusunda "anlık olmayan tehtidlerde şiddet eylemleri,cinayet işleme dışında" daha iyi fikirleriniz varsa,onları da uygulayabilir ve sizi ve ailenizi gerçekten koruyabilecek her türlü adımı uygulamanız da kendinize ve ailenize bir şans verebilirsiniz..
Ancak bunların gerçekten de işe yarayabilir ve "anlık olmayan tehtidlerde şiddet eylemleri,cinayet işleme dışında" olmasına dikkat edin.. Anlık olan tehtidler şiddete dönüşmüşse, yapabiliyorsanız eğer kendinizi ve ailenizi korumak adına meşru müdafa hakkınızı kullanabilirsiniz.. Meşru müdafa şartlarının kesin oluşması gerekebilir..
Bunların dışında, kendinize tam bir koruma sağlamak için şimdiden bir eğitim almanızda fayda vardır.. Aile bakanlığından,polis merkezlerinden,emniyet birimlerinden,adli birimlerden vb gibi diğer sivil toplum örgütlerinden açıkça bir tehtid ve şiddet eylemi karşısından neler yapabileceğinize dair sizlere önemli tavsiyelerde bulunabilir ve size sorununuz hakkında yardımcı olabilir ve eğitim almanızı,korunma salanmanızı sağlayabilirler..Tabii tüm bunlar, devletin ve stölerin konuya ne kadar duyarlı olduklarına ve eğilim gösterdiklerine bağlıdır..
NOT: 2.bölüm sonundaki "Kendinizi Linç Edilmekten Nasıl Korursunuz?" yazıyı da okuyabilrisniz..Belki faydası olabilir..
SORULAR SORULAR
* Birilerini yargısız linç ve infaz etmek, Türkiye ve Avrupa'da dahil hemen hemen tüm dünyadaki "nefret - halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suç ceza yasaları tarafından adeta korunma altına alınmış olabilir mi?
* Nefret (halkı kin ve düşmanlığa tahrik) söylemlerinin SUÇ olmasında, devletlerin bu suç yasalarını suistimal etmesi, toplumlardaki "yargısız linç ve infaz" eylemlerinin sayısını artırmış olabilir mi?
* Eğer bu yargısız linç ve infaz eylemlerinin sayısı bu nedenle artmış ise, bu durum yasadışı "terör ve mafya" örgüterinin eylemlerinin sayısını da artırmış ihtimali de olabilir midir?
* Eğer öyleyse,bu sebepler hem yargısız linç ve infazları hem de yasadışı suç örgütlerinin eylemlerini bir nevi meşrulaştırmış olabilir mi? Çok saçma gibi gözüküyor ama hiç de olmayacak bir şey değil gibi de gözüküyor..
"KAMU GÜVENLİĞİ VE BARIŞINI SAĞLAMAK DEVLETLERİN GÖREVİDİR.."
"İNSANLARIN ÖZGÜRLÜKLERİNİ SINIRLANDIRARAK, KAMU BARIŞI VE GÜVENLİĞİ SAĞLANAMAZ. TAM TERSİ BU DURUM KAMU GÜVENLİĞİ VE BARIŞINI BOZAN BİR DURUMDUR.. KAMU GÜVENLİĞİ VE BARIŞINI BOZAN EYLEMLER, İNSANLARIN HAYATLARINI YOK ETMEYE ÇALIŞAN YARGISIZ LİNÇ VE İNFAZ ÇETELERİNİN EYLEMLERİDİR.."
Kamu güvenliği ve kamu barışını sağlamak devletlerin görevidir..Kamu güvenliği ve kamu barışı, kişilerin ifade özgürlükleri sınırlandırılarak değil, kişilerin sözlerinden dolayı, maddede bahsedilen ve saldırgan bir hale gelebilen o bir kesimin, ifade özgürlüğünü gerçekleştiren kişileri yargısız linç ve infaz için SALDIRGANLIK içerisine girmesini engellemek,durdurmak ve saldırgan kesimi "çeteleşme ve terör" suçlamasıyla yargılamak için mahkemeye sevk etmektir..Kamu güvenliği ve kamu barışı ancak bu şekilde sağlanabilir..
Devletler, kamu güvenliğini bu şekilde sağlamak yerine, kolaycılığa kaçıyor ve insanların ifade özgürlüklerini kısıtlamaya gidiyor..Bir kimsenin sözlerinden dolayı, linç edilip-infaz edilmesini gerçekleştirenler,siyasi kimlikli /ortalığı velveleye vermek isteyen sıradan kişiler olabilir.. Bunları normal sıradan vatandaşların kendi başlarına yapması olası değildir..Vatandaşların biraraya gelip-birilerini linç ve infaz eylemi içerisine girmesi, çeteleşmenin bir örneğidir..
"Ne sebeple ve kim olursa olsun,nasıl toplanırlarsa toplansınlar, birileri, birilerini yargısız linç ve infaz etmek için biraraya gelmişler ve çeteleşmişler ise, bu çetenin çirkin eylemlerine hiç bir şekilde müsade edilmemeli, gerekirse zor kullanılmalı,kişiler "terör" suçlaması ile mahkemeye sevk edilmelidir.."
Gelin şimdi de nefret söylemleriyle ilgili dünyadaki gelişmelere bir bakalım..
7.BÖLÜM
AVRUPA VE DÜNYA'DA NEFRET "HALKI KİN VE DÜŞMANLIĞA TAHRİK" SUÇU
"Ülkelere göre nefret söylemi yasaları
Nefret söylemi Cambridge Dictionary tarafından "ırk, din, cinsiyet veya cinsel yönelim gibi bir şeye dayalı olarak bir kişiye veya gruba yönelik nefreti ifade eden veya şiddeti teşvik eden kamuya açık konuşma" olarak tanımlanır. Nefret söyleminin "genellikle ırk, renk, ulusal köken, cinsiyet, engellilik, din veya cinsel yönelim gibi bir grup özelliği nedeniyle bir bireye veya gruba yönelik düşmanlık veya aşağılama iletişimlerini içerdiği düşünülmektedir."
Avustralya
-----------
Ana madde: Avustralya'da nefret söylemi yasaları
Avustralya'nın nefret söylemi yasaları yargı yetkisine göre değişir ve özellikle ırk nedeniyle kötülemeyi önlemeye çalışır.
Belçika
---------
Ana maddeler: Belçika Irkçılık Karşıtı Yasa ve Belçika Holokost inkar yasası
Belçika Irkçılıkla Mücadele Yasası, tam olarak 30 Temmuz 1981 tarihli Irkçılık veya Yabancı Düşmanlığından Esinlenen Bazı Fiillerin Cezalandırılmasına İlişkin Yasa, Belçika Federal Parlamentosunun 1981 yılında kabul ettiği, nefret söylemine ve ayrımcılığa karşı bir yasadır. ırkçılık veya yabancı düşmanlığı nedeniyle yasadışı. Moureaux Yasası olarak da bilinir. 23 Mart 1995'te kabul edilen Belçika Holokost inkar yasası, Holokost inkarını halka açık şekilde yasaklıyor. Özellikle, yasa, "İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi Alman rejimi tarafından işlenen soykırımı kamuya açık bir şekilde reddetmeyi, oynamayı, haklı göstermeyi veya onaylamayı" yasa dışı kılıyor. Dava, Belçika Fırsat Eşitliği Merkezi tarafından yürütülür. Suç, bir yıla kadar hapis ve 2.500 € 'ya kadar para cezası ile cezalandırılır.
Brezilya
---------
Brezilya'da, 1988 Brezilya Anayasasına göre, ırkçılık "zaman sınırlaması ve sanığı kefaletle serbest bırakma hakkı olmayan bir suçtur." 2019'da Brezilya Yüksek Mahkemesi (STF), ırkçılık suçu yasasının homofobi ve transfobiye de uygulanması gerektiğine karar verdi.
Kanada
----------
Ana madde: Kanada'da nefret söylemi yasaları
Kanada'da, herhangi bir "kimliği belirlenebilir gruba" karşı soykırımı savunmak, Ceza Kanunu'na göre suç teşkil eden bir suçtur ve en fazla beş yıl hapis cezası gerektirir. Asgari cümle yoktur. Kimliği belirli herhangi bir gruba karşı alenen nefreti kışkırtmak da bir suçtur. En fazla iki yıl hapis cezası ile iddianame suçu olarak veya en fazla altı ay hapis cezası ile özet mahkumiyet suçu olarak yargılanabilir. Her iki durumda da asgari cümle yoktur. Kamusal olarak nefreti kışkırtma suçu, hakikat beyanları, kamuoyu tartışması ve dini doktrin konuları için istisnalar yaratır. Bu yasanın anayasaya uygunluğuna ilişkin dönüm noktası niteliğindeki yargı kararı R v Keegstra (1990) idi. Her iki suç için de "tanımlanabilir bir grup", "renk, ırk, din, ulusal veya etnik köken, yaş, cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği veya ifade veya zihinsel veya fiziksel engellilik açısından ayırt edilen kamunun herhangi bir bölümü" olarak tanımlanır.
Şili
---------
"Ley sobre Libertades de Opinión e Información y Ejercicio del Periodismo" (düşünce ve bilgi özgürlüğü ve gazeteciliğin icrasına ilişkin yasa) 31. Maddesi, "herhangi bir sosyal iletişim yoluyla yayın veya yayın yapanları büyük bir para cezasıyla cezalandırmaktadır. ırkı, cinsiyeti, dini veya milliyeti nedeniyle kişilere veya bir grup kişiye karşı nefret veya düşmanlığı teşvik etmeyi amaçlamaktadır ".
Bu kanun internet üzerinden iletilen ifadelere uygulanmıştır. Ayrımcı nefret saikli suçların cezalarını artıran bir kural da vardır.
Hırvatistan
------------
Hırvat Anayasası ifade özgürlüğünü garanti eder, ancak Hırvat ceza kanunu ayrımcılığı yasaklar ve "ırk, din, dil, siyasi veya diğer inanç, servet, doğum, eğitim, sosyal statü veya diğer özellikler, cinsiyet, cilt farklılıklarına dayalı olan herkesi cezalandırır. renk, milliyet veya etnik köken, uluslararası toplum tarafından tanınan temel insan hak ve özgürlüklerini ihlal ediyor. "
Danimarka
-------------
Danimarka nefret söylemini yasaklar ve bunu, bir grubun ırk, ten rengi, ulusal veya etnik köken, inanç veya cinsel yönelim nedeniyle tehdit edildiği (gerçekleri), aşağılandığı (forhånes) veya aşağılandığı (nedværdiges) kamuya açık beyanlarda bulunması olarak tanımlar.
Avrupa
-------
Avrupa Konseyi, "Nefret Söylemine Hayır" hareketi, sorunla mücadeleye yardımcı olmak için aktif olarak nefret söylemi hakkında farkındalık yaratmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10.Maddesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından yorumlandığı gibi, soykırımların veya insanlığa karşı suçların reddi veya asgariye indirilmesi gibi revizyonizme karşı ceza kanunlarını yasaklamazken, Avrupa İnsan Hakları Konseyi Bakanlar Komitesi Avrupa daha da ileri gitti ve 1997'de üye hükümetlere Tavsiye Kararı R (97) 20 uyarınca "nefret söylemiyle mücadele etmek için uygun adımları atmalarını" tavsiye etti.
AİHM, "nefret söylemi" için kabul edilmiş bir tanım sunmamakta, bunun yerine sadece savcıların "nefret söyleminin" ifade özgürlüğünün korunmasına hakkı olup olmadığına karar verebileceği parametreleri sunmaktadır. Bu konuyla ilgili artan farkındalık, nefret söylemi vakalarının raporlanmasını artıran okullardaki eğitim programlarından kaynaklanmıştır. Avrupa Konseyi ayrıca, ülke raporları ve örneğin Yahudi düşmanlığına ve Müslümanlara karşı hoşgörüsüzlüğe karşı çeşitli genel politika tavsiyeleri hazırlayan Irkçılığa ve Hoşgörüsüzlüğe Karşı Avrupa Komisyonu'nu oluşturdu.
Finlandiya
-----------
Fince'de "nefret söylemi" nin (vihapuhe) tanımı konusunda önemli tartışmalar yaşandı.
"Nefret söylemi" etnik ajitasyon olarak algılanırsa, Finlandiya'da yasaklanmış ve ceza kanununun 11. bölümünde, Savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar, yayınlanmış bilgi olarak veya tehdit veya hakaret içeren bir görüş veya başka bir ifade olarak tanımlanmıştır. ırk, milliyet, etnik köken, din veya inanç, cinsel yönelim, engellilik veya benzer bir temel nedeniyle grup. Etnik ajitasyon, para cezası veya 2 yıla kadar hapis veya ağırlaştırılması halinde 4 aydan 4 yıla kadar (soykırıma kışkırtma gibi) cezalandırılabilir.
Eleştirmenler, siyasi bağlamlarda, belirli görüş ve ifadeleri "nefret söylemi" olarak etiketlemenin, olumsuz veya eleştirel görüşleri susturmak ve tartışmayı bastırmak için kullanılabileceğini iddia ediyor. Parlamento Üyesi ve Fin Partisi lideri Jussi Halla-aho da dahil olmak üzere bazı politikacılar, tanımı üzerindeki anlaşmazlık nedeniyle "nefret söylemi" terimini sorunlu buluyor.
Fransa
-------
Ana madde: Fransa'da nefret söylemi yasaları
Fransa'nın ceza kanunu ve basın kanunları, karalayıcı veya aşağılayıcı olan ya da menşe yeri, etnik köken veya bunlardan yoksunluk, milliyet, ırk, belirli bir din nedeniyle bir kişiye veya gruba karşı ayrımcılık, nefret veya şiddeti körükleyen kamusal ve özel iletişimi yasaklamaktadır. seks, cinsel yönelim veya engellilik. Yasa, insanlığa karşı suçları meşrulaştıran veya reddeden beyanları yasaklar - örneğin, Holokost (Gayssot Yasası). Temmuz 2019'da Laetitia Avia, sosyal medyada nefret söylemiyle mücadele etmek için bir yasa tasarısı önerdi. Avia yasası 13 Mayıs 2020'de yürürlüğe girdi. Web sitelerinin nefret söylemi içeren içeriği yayınlandıktan sonraki 24 saat içinde kaldırmasını gerektiriyor. Buna uyulmaması bir yıl hapis ve 15.000 € 'ya kadar para cezası ile cezalandırılır.
Almanya
--------
Almanya'da, Volksverhetzung ("nefrete tahrik"), Strafgesetzbuch'un (Almanya ceza kanunu) 130. Bölümü uyarınca cezalandırılabilir bir suçtur ve beş yıla kadar hapis cezasına neden olabilir. 130. madde, nüfusun bazı kesimlerine karşı alenen nefreti kışkırtmayı veya onlara karşı şiddet veya keyfi tedbirler talep etmeyi veya onları (anayasal olarak korunan) insan onurunu ihlal edecek şekilde aşağılamayı, kötü niyetle karalamayı veya karalamayı suç saymaktadır. Bu nedenle, örneğin, belirli etnik gruplara alenen "kurtçuklar" veya "serbest yükleyiciler" demek yasa dışıdır.
Volksverhetzung, yurtdışında işlenmiş olsa ve Alman olmayan vatandaşlar tarafından işlenmiş olsa bile, Almanya'da cezalandırılır, eğer sadece Alman topraklarında nefreti kışkırtma etkili olursa, örneğin, kışkırtıcı duygu Almanca yazı veya konuşmada ifade edilmiş ve Almanya'da erişilebilir hale getirilmişse (Almanca Ceza Kanunun Ubiquity İlkesi, Strafgesetzbuch Bölüm 9 §1 Alt. 3 ve 4). 30 Haziran 2017'de Almanya, sosyal medya sitelerinde nefret söylemini suç sayan bir tasarıyı onayladı. Yasa, nefret söylemini suç sayan sosyal ağ sitelerinin, iftira niteliğinde "sahte haberler" de dahil olmak üzere, yasadışı içeriği bir hafta içinde ısrarla kaldırmamaları halinde 50 milyon Euro'ya (56 milyon ABD Doları) kadar para cezasına çarptırılabileceğini belirtiyor.
Yunanistan
-----------
Ulusal-muhafazakar Bağımsız Yunan partisinin lideri Panos Kammenos, Eylül 2013'te Selanik Uluslararası Fuarı sırasında destekçilerini Aristotelis belediye başkanını linç etmeye teşvik ederek Kammenos aleyhine adli kovuşturmaya yol açtı.
İzlanda
---------
İzlanda'da nefret söylemi yasası, 233 a. İzlanda Ceza Kanunu'nda yer almaktadır, ancak kamusal aşağılama içerir: Örneğin milliyeti, rengi, ırkı, dini, cinsel yönelimi veya cinsel kimliği nedeniyle bir kişiyi veya bir grubu başka nitelikteki yorumlar veya ifadelerle alenen alay eden, karalayan, aşağılayan veya tehdit eden kişiler veya bu tür materyalleri dağıtırsa, para cezasına çarptırılır veya 2 yıla kadar hapis cezası verilir.
Hindistan
--------------
Ana madde: Hindistan'da nefret söylemi yasaları
İfade ve ifade özgürlüğü Hindistan anayasasının 19. maddesi ile korunmaktadır, ancak 19. maddeye göre ifade ve ifade özgürlüğüne "Hindistan'ın egemenliği ve bütünlüğü, Devletin güvenliği" yararına "makul kısıtlamalar" getirilebilir. , yabancı devletlerle dostane ilişkiler, kamu düzeni, ahlak veya ahlak veya mahkemeye saygısızlık, karalama veya suça kışkırtma ile ilgili olarak ".
Endonezya
----------------
Endonezya, 2006 yılından bu yana Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi'nin imzacısıdır, ancak nefret söylemi suçlarına karşı kapsamlı bir yasa çıkarmamıştır. Kapsamlı bir nefret karşıtı konuşma yasası ve ilgili eğitim programı için yapılan çağrıların ardından, katı bir İslami örgütün liderinin Balili Hinduların "İslam'a karşı bir savaşta" şehvetli Dünya Güzeli yarışmasını "korumak için güçlerini topladığını ve "Allah yolunda savaşanlara cennet vaat edilir." Bu açıklamaların, radikal din adamları tarafından ülke çapında duyurulan benzer mesajlara hoşgörüsüzlük örneği olduğu söyleniyor. Ulusal Polis, tüm personeline toplumda nefret söyleminin neden olduğu olası çatışmaları önceden tahmin etmelerini emretti. Karar, Ulusal Polis şefi General Badrodin Haiti tarafından 8 Ekim 2015 tarihinde imzalanan genelgede belirtilmiştir.
İrlanda
--------
İrlanda Anayasası, İrlanda vatandaşlarına "kanaatlerini ve görüşlerini özgürce ifade etme" hakkını garanti eder; ancak bu hak "kamu düzenine ve ahlaka tabidir", kitle iletişim araçları "kamu düzenine veya ahlakına veya Devletin otoritesine zarar vermek için kullanılamaz" ve "küfür, kışkırtıcı veya ahlaka aykırı konuların yayınlanması veya dile getirilmesi bir suç". Nefreti Kışkırtma Yasağı 1989 Yasası, "nefret" in "nefret uyandırmak" niyetiyle veya olasılıkla "tehdit edici, taciz edici veya aşağılayıcı" sözler, görüntüler veya sesler yapmayı, dağıtmayı veya yayınlamayı suç haline getirdi. Irkı, rengi, milliyeti, dini, etnik veya ulusal kökenleri, seyahat eden topluma üyeliği veya cinsel tercihleri ??nedeniyle Devlette veya başka bir yerde bir grup insan.
İlk mahkumiyet 2000 yılında Gambiyalı bir yolcuya "Geldiğiniz yere geri dönmelisiniz" diyen bir otobüs şoförüydü. Bununla birlikte, bu, nefret uyandırma niyetinin katı yorumu nedeniyle temyizde bozuldu; yargıç, otobüs şoförünün "yorumlar ne kadar ırkçı olursa olsun nefret uyandırmaya" niyeti olmadığını açıkladı. Az sayıdaki kovuşturma karşısındaki hayal kırıklığı (18 2011'e kadar), yasanın özellikle kışkırtma yerine nefret suçlarını daha genel olarak ele aldığına dair yanlış bir kanıya atfedildi. 2013 yılında Anayasa Konvansiyonu, anayasal küfür yasağını değerlendirdi ve bunun yerine dini nefreti kışkırtma yasağı getirilmesini tavsiye etti. Bu, Oireachtas tarafından onaylandı ve 2017'de Fine Gael liderliğindeki hükümet Ekim 2018 için bir referandum planladı. Referandum, seçmenlerin% 64,85'iyle yasanın kaldırılması lehine geçti ve Irish Times'ın 'son yıllarda benzersiz bir şekilde oybirliği' olarak tanımladığı bir sonuç '.
Japonya
---------
Japonya'da ulusal olarak zorunlu tutulan nefret söylemi yasaları yok. Japon yasaları tehditleri ve iftiraları kapsar, ancak "genel insan gruplarına karşı nefret söylemi için geçerli değildir". Japonya, 1995 yılında Birleşmiş Milletler Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme'ye üye oldu. Sözleşmenin 4. Maddesi, nefret söyleminin suç sayılmasına yönelik hükümler ortaya koyuyor, ancak Japon hükümeti, eylemlerin yayılması gerektiğini söyleyerek hükümleri askıya aldı. veya ırk ayrımcılığı fikrinin Japonya'da yasal işlem gerektirecek kadar benimsenmemesi. Dışişleri Bakanlığı 2013 yılında bu değerlendirmenin değişmediğini açıkladı. Aynı yıl, internette yayınlanan gösterilerin, geçit törenlerinin ve Japonya'da yaşayan yabancılara, özellikle de Korelilere yönelik şiddeti tehdit eden yorumların ardından, nefret söyleminin Japonya'da büyüyen bir sorun olduğuna dair endişeler vardı. Başbakan Shinzo Abe ve Adalet Bakanı Sadakazu Tanigaki, nefret söyleminin artmasıyla ilgili endişelerini dile getirerek, "tamamen ulusun haysiyetine aykırı" olduğunu söyledi, ancak protestoculara karşı herhangi bir yasal işlem önermek konusunda yetersiz kaldı.
7 Ekim 2013 tarihinde, etnik Korelilere karşı ırk ayrımcılığına ilişkin nadir bir kararla, bir Japon mahkemesi, Kore karşıtı bir grubun, Zaitokukai'nin Kyoto'daki bir Kore okuluna karşı "nefret söylemi" protestolarını durdurmasını ve okula 12.26 milyon yen (126.400 $) ödemesini emretti. 2009 ve 2010'da meydana gelen protestolar için tazminat olarak. Mayıs 2016'da Japonya, nefret söylemiyle ilgili bir yasa çıkardı. Ancak, nefret söylemini yasaklamadı ve bunu yapmanın cezası da yoktu. 6 Temmuz 2020'de Kawasaki Şehri, kamusal alanlarda sürekli olarak nefret söylemi kullanan kişileri 500.000 yen'e varan potansiyel para cezalarıyla cezalandıran türünün ilk örneği olan bir yönetmeliği uygulamaya başladı. Yeni nefret karşıtı konuşma yerel yasası, bireylerin parklar ve yollar da dahil olmak üzere kamusal alanlarda megafon, işaret veya broşür dağıtımı gibi araçları yabancı ülkelerden veya onların soyundan gelen kişilere karşı ayrımcılık yapan nefret söylemi yaymak için kullanmasını yasaklıyor. Karar, kamuya açık alanlar dışında ve çevrimiçi olarak nefret söylemini ele almıyor.
Ürdün
--------------
Ayrıca bakınız: Ürdün'de küfür yasası
Bazı Ürdün yasaları, çekişme veya nefrete neden olabilecek materyallerin yayınlanmasını veya yayılmasını önlemeyi amaçlamaktadır: Belediye bölgelerinde tanıtım ve reklamı düzenleyen 2009 tarihli 76 sayılı Kanunun 6. Maddesinde şunlar belirtilmektedir: (a) Aşağıdakiler bu yönetmeliğin ihlali olarak kabul edilecektir: (i) Ulusal veya dini duyguları rahatsız eden materyallerin tanıtımına veya kamu ahlakı veya kamu düzeninin korunmasına zarar veren şeyler. Irk üstünlüğüne, ırksal nefrete ve herhangi bir kişi veya gruba karşı ırk ayrımcılığının teşvik edilmesine dayalı fikirlerin duyurulması cezalandırılabilir suçlardır. 2002 tarihli 71 Sayılı Görsel-İşitsel Medya Yasası'nın 20. Maddesi şu şekildedir: “Lisans sahibi, günah çıkarma ve etnik kavgayı kışkırtma, ulusal birliği zayıflatma veya terörizm, ırkçılık veya dini hoşgörüsüzlüğü kışkırtma veya zarar verme ihtimali olan herhangi bir materyali yayınlamayacak veya yeniden yayınlamayacaktır. Krallık'taki aile içi ilişkiler. "
1998 tarihli ve 8 sayılı Basım ve Yayınlar Kanunu'nun 7. Maddesi, gazetecilik ve gazetecilerin davranışları için geçerli olan etik kuralları belirlemektedir. Vatandaşları birbirine düşürmek amacıyla nefret uyandıracak veya propaganda yapabilecek materyallerin yayınlanması yasadışıdır. 1993 tarihli 10 sayılı Baskı ve Yayınlar Kanunu'nun 40 (a) (iv) Maddesi, ulusal birliği tehlikeye atma, başkalarını suç işlemeye teşvik etme, düşmanlığı körükleme ve nefreti, bölünmeyi körükleme ihtimali olan makalelerin yayınlanmasının yasak olduğunu belirtir. ve toplum üyeleri arasındaki anlaşmazlık.
Kenya
----------
Kenya'da nefret söylemi düzenlenir, ancak anayasanın 33. maddesi "Ulusal Entegrasyon ve Uyum Yasası, 2008 ve Medya Yasası 2007 gibi üç kolaylaştırıcı Yasa" da dahil olmak üzere yasalarla kesin bir şekilde tanımlanmamıştır.
Malta
---------
Malta ceza kanunu, Madde 82A-82D yoluyla, özünde nefret söylemini aşağıdaki gibi kapsamlı bir şekilde yasaklamaktadır:
82A. Tehdit edici, taciz edici veya aşağılayıcı söz veya davranışlar kullanan veya tehdit edici, taciz edici veya aşağılayıcı yazılı veya basılı materyal sergileyen veya başka bir şekilde kendini bu şekilde davranan, bu suretle başkalarına karşı şiddet veya ırksal veya dini nefret uyandırmak amacıyla Cinsiyet, cinsiyet kimliği, cinsel yönelim, ırk, renk, dil, etnik köken, din veya inanç veya siyasi veya diğer görüşlere dayalı olarak veya bu tür şiddet veya ırksal veya dini nefretin olası olduğu durumlarda, tüm koşullar göz önünde bulundurularak kişi veya grup karıştırılmak üzere, mahkumiyet üzerine altı aydan on sekiz aya kadar hapis cezasına çarptırılır.
Yukarıdaki alt maddenin amaçları doğrultusunda "şiddet veya ırksal veya dini nefret", Malta'da bir kişiye veya bir grup kişiye karşı, cinsiyet, cinsiyet kimliği, cinsel yönelim, ırk, renk referans alınarak tanımlanan şiddet veya ırksal veya dini nefret anlamına gelir. , dil, ulusal veya etnik köken, vatandaşlık, din veya inanç veya siyasi veya diğer görüşler.
82B. Irk, renk, din, vatandaşlık, soy veya ulusal veya etnik köken referans alınarak tanımlanan bir grup kişiye veya böyle bir grubun üyesine karşı yöneltilen soykırımı, insanlığa karşı suçları ve savaş suçlarını alenen kabul eden, reddeden veya büyük ölçüde önemsizleştiren bir şekilde gerçekleştirilir -
(a) böyle bir gruba veya böyle bir grubun üyesine karşı şiddete veya nefrete teşvik etme olasılığı bulunan;
(b) kamu düzenini bozma ihtimali olan veya tehdit edici, taciz edici veya aşağılayıcı olan, mahkumiyetle sekiz aydan iki yıla kadar hapis cezasına çarptırılır:
Bu maddenin amaçları doğrultusunda, "soykırım", "insanlığa karşı suçlar" ve "savaş suçları" 54A maddesinde kendilerine atfedilen aynı anlamı taşıması şartıyla (Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Statüsünü Malta Hukukuna aktaran hükümler).
82C. Cinsiyet, cinsel kimlik, cinsel yönelim, ırk, renk, dil, ulusal veya etnik köken, vatandaşlık, din veya inanç veya politik olarak tanımlanan bir kişiye veya bir grup kişiye karşı yürütülen barışa karşı suçları alenen hoş gören, reddeden veya büyük ölçüde önemsizleştiren veya davranış bir şekilde gerçekleştirildiğinde diğer görüşler-
(a) böyle bir kişi veya gruba karşı şiddete veya nefrete teşvik etme olasılığı bulunan; veya
(b) kamu düzenini bozma ihtimali olan veya tehdit edici, taciz edici veya aşağılayıcı olan, mahkumiyetle sekiz aydan iki yıla kadar hapis cezasına çarptırılır.
Bu maddenin amaçları doğrultusunda barışa karşı suç, aşağıdakilerden oluşan davranış anlamına gelir:
(a) uluslararası antlaşmaları, anlaşmaları veya teminatları ihlal eden bir saldırı savaşının veya bir savaşın planlanması, hazırlanması, başlatılması veya yürütülmesi;
(b) (a) paragrafında atıfta bulunulan eylemlerden herhangi birinin gerçekleştirilmesi için ortak bir plana veya komploya katılmak.
82D. Her ikisi de dahil olmak üzere 82A ila 82C maddeleri kapsamındaki herhangi bir suça yardım eden, yataklık eden veya kışkırtan herhangi bir suç işlemiş sayılır ve yardımlı, kışkırtılmış veya azmettirilen suç için verilen cezaya mahkumiyetle yükümlüdür.
Hollanda
---------
Hollanda ceza kanunu, hem bir gruba hakaret etmeyi (Madde 137c) hem de nefret, ayrımcılık veya şiddeti teşvik etmeyi (madde 137d) yasaklamaktadır. Ceza kanununda belirtilen suçların tanımı şu şekildedir:
Madde 137c: "Irkları, dinleri veya yaşam felsefeleri, heteroseksüel veya eşcinsel eğilimleri veya fiziksel, psikolojik veya zihinsel engelleri nedeniyle bir grup insana karşı alenen, sözlü, yazılı veya grafiksel olarak kasıtlı olarak hakarette bulunanlar, bir yıldan fazla olmamak üzere hapis veya üçüncü kategoriden para cezası ile cezalandırılır. "
Madde 137d: "Irkları, dinleri veya yaşam felsefeleri, cinsiyetleri, heteroseksüel veya eşcinsel eğilimleri nedeniyle alenen, sözlü, yazılı veya grafiksel olarak, kişilere veya kişilere karşı nefret, ayrımcılık veya şiddet eylemlerini kışkırtan kişi veya fiziksel, psikolojik veya zihinsel engelleri, bir yıldan fazla olmamak üzere hapis veya üçüncü kategoride para cezası ile cezalandırılır. "
Ocak 2009'da Amsterdam'daki bir mahkeme, 137c ve 137d maddelerini ihlal ettiği gerekçesiyle Hollanda Parlamento Üyesi Geert Wilders'ın yargılanmasına karar verdi. 23 Haziran 2011'de Wilders tüm suçlamalardan beraat etti. 2016'da, ayrı bir davada, Wilders hem bir gruba hakaret etmekten hem de bir izleyiciye "daha az Faslı" taleplerini yerine getireceğine söz verdiği için ayrımcılığı kışkırtmaktan suçlu bulundu. Grubun hakaret kararı 2020'de temyizde onaylandı.
Yeni Zelanda
--------------
Yeni Zelanda, 1993 İnsan Hakları Yasası uyarınca "ırksal uyumsuzluğu kışkırtmayı" yasaklıyor. 61. Bölüm, "tehdit edici, taciz edici veya aşağılayıcı" veya "herhangi bir gruba karşı düşmanlığı kışkırtacak veya aşağılamaya yol açacak kelimeler yayınlamayı veya dağıtmayı yasa dışı kılıyor [...] renk, ırk veya etnik veya ulusal köken, engellilik, yaş, siyasi görüş, istihdam durumu, aile durumu ve cinsel yönelim nedeniyle. " Bölüm 131 (Irk Uyumsuzluğunu Teşvik Etmek) "ırk uyumsuzluğunun" sorumluluk yarattığı suçları listelemektedir. Bununla birlikte, 1990 Yeni Zelanda Haklar Bildirgesi Yasası uyarınca Yeni Zelandalılar "herhangi bir biçimde her tür bilgi ve görüşü arama, alma ve verme" konusunda özgürdür.
Norveç
-------
Norveç, nefret söylemini yasaklar ve bunu, bir kişiyi tehdit eden veya alay eden veya ten rengi, etnik köken, eşcinsel eğilimi, dini veya yaşam felsefesi nedeniyle birisine karşı nefret, zulüm veya aşağılamayı teşvik eden kamuya açık açıklamalar yapmak olarak tanımlar. Aynı zamanda, Norveç Anayasası ifade özgürlüğünü güvence altına almaktadır ve nefret söylemine karşı yasak ile ifade özgürlüğü hakkı arasındaki doğru dengenin nerede olduğu konusunda kamuoyunda ve yargı alanında süregelen bir tartışma yaşanmaktadır. Norveç mahkemeleri nefret söylemi yasasının kullanımında kısıtlayıcı davrandılar ve 1970'teki uygulamasından bu yana sadece birkaç kişi yasayı ihlal ettiği için cezalandırıldı. Norveç Parlamentosu bunun yerine onu biraz güçlendirmek için oy kullandı.
Polonya
---------
Ana madde: Polonya'da nefret söylemi yasaları
Polonya'daki nefret söylemi yasaları, dindarların duygularını incitenleri; dini bir töreni rahatsız etmek veya alenen iftira yaratmak. Ayrıca, ulusal, etnik, ırksal veya dini bağlılık veya dini bir bağlılığın olmaması nedeniyle bir kişiye veya bir gruba hakaret eden kamuya açık ifadeleri de yasaklar.
Romanya
--------
Ceza Kanunu'nun 'Nefrete veya ayrımcılığa tahrik' başlıklı 369. maddesi, bir grup kişiye yönelik nefret söylemini yasaklamaktadır. Suç, 6 aydan 3 yıla kadar hapis veya para cezası içeriyor.
Rusya
-------
Ceza Kanunu'nun 282. maddesine göre, 'Nefreti veya düşmanlığı artırmak veya insan onurunu eşit derecede aşağılamak': Bir kişinin veya bir grubun cinsiyet, ırk, milliyet, dil, köken, dine karşı tutum ve ayrıca herhangi bir sosyal gruba bağlılık nedeniyle aşağılamanın yanı sıra nefret veya düşmanlığı kışkırtmayı amaçlayan eylemler veya medya veya bilgi ve telekomünikasyon ağlarının kullanımıyla, "İnternet" ağı dahil olmak üzere, 300.000 ila 500.000 ruble para cezası veya maaş veya diğer gelirlerle 2 ila 3 yıl veya bir süre için toplum hizmeti ile cezalandırılacaktır. 1 yıldan dört yıla kadar, belirli pozisyonlarda kalmaktan diskalifiye veya 3 yıla kadar belirli faaliyetlerde bulunmak veya 2 ila 5 yıl hapis cezası.
Sırbistan
----------
Sırp anayasası ifade özgürlüğünü garanti ediyor, ancak bazı durumlarda başkalarının haklarını korumak için kısıtlıyor. "Etnik, ırksal ve din temelli düşmanlığı ve hoşgörüsüzlüğü kışkırtmak" suçundan en az altı ay hapis ve en çok on yıl hapis cezası öngörülüyor.
Singapur
----------
Singapur, çeşitli dini gruplar arasında uyumsuzluğa neden olan konuşmaları yasaklayan çok sayıda yasa çıkarmıştır. Dini Uyumun Korunması Yasası bu tür yasalara bir örnektir. Ceza Kanunu, ırk veya din nedeniyle farklı ırksal ve dini gruplar arasında düşmanlık, nefret veya kötü niyetli birinin kasıtlı olarak teşvik edilmesini suç saymaktadır. Ayrıca, herhangi bir kişinin dini veya ırksal duygularını kasıtlı olarak yaralamasını da suç haline getirir.
Güney Afrika
-------------
Güney Afrika'da, nefret söylemi (şiddete teşvik ve savaş propagandası ile birlikte), Anayasa'da ifade özgürlüğünün korumasının dışında tutulmuştur. Eşitliğin Teşviki ve Haksız Ayrımcılığın Önlenmesi Kanunu, 2000 aşağıdaki maddeyi içermektedir: Hiç kimse, herhangi bir kişiye karşı, incitici, zararlı olma veya zarar vermeye, nefreti teşvik etmeye veya propaganda etmeye yönelik açık bir niyet gösterdiği gerekçesiyle makul olarak yorumlanabilecek bir veya daha fazla yasak gerekçeye dayanarak sözler yayınlayamaz, propaganda edemez, savunamaz veya iletemez. . "Yasaklanmış gerekçeler" ırk, cinsiyet, cinsiyet, hamilelik, medeni durum, etnik veya sosyal köken, renk, cinsel yönelim, yaş, engellilik, din, vicdan, inanç, kültür, dil ve doğumdur.
Kriminal yaralanma suçu ("bir başkasının haysiyetini yasadışı, kasıtlı ve ciddi şekilde zedeleyen") nefret söylemini kovuşturmak için de kullanılabilir. 2011'de bir Güney Afrika mahkemesi, Afrikalıları aşağılayan aşağılayıcı bir şarkı olan Dubula iBhunu'yu (Shoot the Boer), incitici olma, zarar verme veya nefreti teşvik edin. Ekim 2016'da "Nefret Suçları Yasa Tasarısı taslağı tanıtıldı. Bu yasa, bir nefret suçu suçu sağlayarak ırkçılık, ırk ayrımcılığı, yabancı düşmanlığı ve cinsiyet, cinsiyet, cinsel yönelim ve diğer konulara dayalı ayrımcılığı ele almayı hedefliyor." Nefret söylemini ifade özgürlüğü hakkını izin verilmeyecek şekilde kısıtlamak için kullanılabilecek şekillerde suç sayan tartışmalı hükümler içerir ". Ekonomik Eğitim Vakfı, bu tasarıyı apartheid döneminde bir hatanın tekrarı olarak görüyor, bazıları bunun "Güney Afrikalıların karşılaştığı ifade özgürlüğüne yönelik en büyük tehdit" olduğunu iddia ediyor.
İspanya
--------
İspanyol Código Cezası, bireylere karşı kötü niyetli konuşmayı yasaklayan ancak belirsiz yorumlaması nedeniyle eleştirilen 510. maddeye sahiptir. Ceza Kanunun Özel Bölümünde yer alan bu özel suça ek olarak, tüm suçlara (iftira ve hakaret dahil) nefret veya ayrımcı önyargı ile güdülendiğinde uygulanabilecek genel bir ağırlaştırıcı durum vardır (Madde 22.4. İspanyolca Código Penal). Bu nefret söylemi suçlarının yanı sıra İspanya, nefret söylemini şiddet, ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve sporda hoşgörüsüzlüğe karşı 19/2007 sayılı Kanunun 23. maddesi gibi ceza dışı kanunlar aracılığıyla da ele almaktadır.
Nefret söylemiyle ilgili suçları uygulamakla görevli kuruluş, Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesi'dir (Comité para la Eliminación de la Discriminación Racial). [Şüpheli - tartış] Bu komite, (Convención Internacional sobre la Eliminación de todas las Formas tarafından yönetilmektedir. de Discriminación Racial). 2011'de yayınlanan bir makalede, İspanya'da yaşayan maghrebi ve Latin topluluklarına yönelik stereotipik ve sağlıksız ırkçı tutumların sürekliliği konusundaki endişeleri ortaya koydu. Komite, Hükümeti ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve bunların sosyal sonuçlarıyla mücadele etmek için ulusal bir strateji oluşturarak harekete geçmeye çağırdı.
İsveç
------
İsveç, nefret söylemini yasaklar ve bunu, ırkları, ten renkleri, ulusal veya etnik kökenleri, inançları veya cinsel yönelimlerine ilişkin bir etnik grup veya benzer bir gruba karşı tehdit veya saygısızlık ifade eden kamuya açık beyanlarda bulunmak olarak tanımlar. Kanun, konuyla ilgili ve sorumlu bir tartışmayı (en saklig och vederhäftig tartışması) veya tamamen özel bir alanda yapılan açıklamaları yasaklamaz. Hangi eylemlerin suç sayıldığına ilişkin anayasal kısıtlamalar ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi tarafından belirlenen sınırlamalar vardır. Suç, İsveççe'de hets mot folkgrupp olarak adlandırılır ve bu da doğrudan nüfus grubuna yönelik (nefret / şiddet) tahrik anlamına gelir. 2002 yılında eklenen cinsel yönelim hükmü Pentekostalist papaz Åke Green'i 2003 vaazına dayanarak nefret söyleminden mahkum etmek için kullanıldı. Mahkumiyeti daha sonra bozuldu.
İsviçre
---------
İsviçre'de, ırkları, etnik kökenleri nedeniyle kişilere veya bir grup insana karşı kamu ayrımcılığı veya hınç çağrısı, 3 yıla veya bir kaç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılıyor. 1934'te, Basel-Stadt kantonu yetkilileri Yahudi karşıtı nefret söylemini suç saydı. çoğunlukla Nazi yanlısı Yahudi karşıtı bir grup ve gazete olan Volksbund'a tepki olarak, törensel cinayet suçlamaları.
Ukrayna
---------
I. "Ukrayna Anayasası":
Ukrayna'daki en önemli yasa olan Ukrayna Anayasası, Nefret suçuna karşı korumayı garanti ediyor:
Madde 24: "Irk, ten rengi, siyasi, dini veya diğer inançlar, cinsiyet, etnik veya sosyal köken, mülkiyet durumu, ikamet yeri, dil veya diğer gerekçelerle imtiyaz veya kısıtlama olamaz".
Madde 37: "Program hedefleri veya eylemleri ... savaş ve şiddet propagandası, etnik gruplar arası, ırksal veya dini düşmanlığı kışkırtmayı hedefliyorsa, siyasi partilerin ve kamu derneklerinin kurulması ve faaliyetleri yasaktır ve insan hak ve özgürlüklerine ve nüfusun sağlığına tecavüz ".
II. "UKRAYNA'NIN CEZA KODEKSİ":
Ukrayna'da, yasaya göre işlenen suçlar için tüm cezai cezaların yalnızca bir yasaya kaydedilmesi zorunludur, bu tek yasadır: "UKRAYNA'NIN CEZA KODEKSİ" Nefret suçu için işlenen suçlar, ceza hukukunun birçok maddesinde cezayı pekiştirmektedir. Nefret suçunun cezalandırılmasına ilişkin ayrı makaleler de vardır.
"UKRAYNA'NIN CEZA KODEKSİ":
Madde 161: "Vatandaşların ırklarına, milliyetlerine, dini inançlarına, engellilik durumlarına ve diğer nedenlere bağlı olarak eşitlik ihlalleri
1. Ulusal, ırksal veya dini nefret ve şiddeti tahrik etmeyi, milli şeref ve haysiyeti aşağılamayı veya dini inançları nedeniyle vatandaşların duygularını püskürtmeyi amaçlayan kasıtlı eylemler, doğrudan veya dolaylı olarak hakların kısıtlanması veya vatandaşlara ırk, renk, siyasi, dini veya diğer inançlar, cinsiyet, engellilik, etnik veya sosyal köken, mülkiyet durumu, ikamet yeri, dil nedeniyle doğrudan veya dolaylı ayrıcalıklar tanınması veya diğer gerekçeler "(En fazla 8 yıla kadar hapis cezası)
Madde 300: "Şiddet ve zulüm kültünü, ırksal, ulusal veya dinsel hoşgörüsüzlüğü ve ayrımcılığı teşvik eden eserlerin ithalatı, üretimi veya dağıtımı" (En fazla 5 yıla kadar hapis cezası)
Birleşik Arap Emirlikleri
--------------------------
BAE'de ve birçok orta doğu ülkesinde, belirli türden nefret söylemlerine müsamaha gösterilmiyor. Suçlular hapse atıldı, sınır dışı edildi veya vatandaşlıkları iptal edildi. Medya da sansürleniyor ve olumsuz bir tablo çizebilecek haberler yayınlamıyor.
Birleşik Krallık
-----------------
Ana madde: Birleşik Krallık'ta nefret söylemi yasaları
Birleşik Krallık'ta, birkaç kanun, çeşitli kategorilerdeki insanlara karşı nefret söylemini suç saymaktadır. Kanunlar, nefret dolu, tehdit edici veya taciz edici iletişimi yasaklıyor ve bir kişiyi engelli, etnik veya ulusal köken, uyruk (vatandaşlık dahil), ırk, din, cinsel yönelim veya ten rengi nedeniyle hedef alıyor. Nefret söylemine yönelik cezalar para cezalarını, hapis cezalarını veya her ikisini içerir. İskoçya'da mezhepçi nefrete karşı yasama, esas olarak futbol maçlarını hedefliyor, insanların inançları hakkındaki şakaları suç saymıyor veya dini inançları hakkında "sert" yorumları yasaklamıyor.
Amerika Birleşik Devletleri
---------------------------
Ana madde: Amerika Birleşik Devletleri'nde nefret söylemi
ABD Yüksek Mahkemesi, nefret söylemini suç sayan yasaların ABD Anayasasının Birinci Değişikliğinde yer alan ifade özgürlüğü garantisini ihlal ettiğine defalarca karar verdiğinden, Amerika Birleşik Devletleri nefret söylemi yasalarına sahip değildir. Bir kişiye veya gruba yakın şiddet çağrısı yapan konuşma gibi Birinci Değişiklik tarafından korunmayan birkaç konuşma kategorisi vardır. Ancak Yargıtay, bu kategorilerden birine girmeyen nefret söyleminin anayasal olarak korunduğuna hükmetti. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki nefret söylemi yasasının savunucuları, ifade özgürlüğünün, eşitliği küçük düşüren baskıcı bir anlatıyı ve Yeniden Yapılandırıcı Değişiklik'in yasalar altında eşit korumayı garanti etme amacını destekleyerek 14. Değişiklik'i baltaladığını iddia ettiler." (79)
"Nefret söylemi: nedir ve nasıl karşılaştırılır
Basın ve Medya Özgürlüğü Kaynak Merkezi için Osservatorio Balcani Caucaso Transeuropa küratörlüğünde özel bir dosya. Nefret söylemi nedir? İfade çok yaygın hale gelmesine rağmen, nefret söyleminin belirli bir tanımı yoktur. Aslında, ortak bir tanım arayışı, ifade özgürlüğünün sınırları üzerine hukuki, siyasi-felsefi ve kültürel tartışmalarla çatışmaktadır. Nefret söylemini temel bir özgürlüğü sınırlamadan nasıl tanımlayabiliriz - ve dolayısıyla, karşıt olarak - nasıl tanımlayabiliriz? Böyle bir ikilem İnternet'ten önce gelir, ancak dijital devrim tarafından güçlü bir şekilde yeniden canlandırılmıştır. Nefret söyleminin farklı tanımları, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra uluslararası kuruluşlar tarafından üretilen belgelerde ortak bir zemini paylaşıyor. 1997'de Avrupa Konseyi'nin bir tavsiyesine göre nefret söylemi, “saldırgan milliyetçilik tarafından ifade edilen hoşgörüsüzlük dahil olmak üzere, ırkçı nefreti, yabancı düşmanlığını, antisemitizmi veya hoşgörüsüzlüğe dayalı diğer nefret türlerini yayan, kışkırtan, teşvik eden veya meşrulaştıran her türlü ifade biçimini içerir. ve azınlıklara, göçmenlere ve göçmen kökenli insanlara karşı etnik merkezcilik, ayrımcılık ve düşmanlık ”." (83)
"Nefret suçu ve nefret söylemi
Tanımlar: nefret suçu ve nefret söylemi nedir?
Nefret suçu, gerçek veya belirli bir gruba ait oldukları algılanması nedeniyle insanları hedef alan herhangi bir suç türüdür. Suçlar çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir: fiziksel ve psikolojik sindirme, şantaj, mülk hasarı, saldırganlık ve şiddet, tecavüz ve cinayet. Nefret söylemi, belirli bir gruba yönelik nefreti, ayrımcılığı veya düşmanlığı yayan, kışkırtan, teşvik eden veya haklı gösteren halka açık ifadelerdir. Genel bir hoşgörüsüzlük ortamına katkıda bulunurlar ve bu da verilen gruplara karşı saldırıları daha olası hale getirir.
LGBTİ fobik nefret suçu ve nefret söylemi, gerçek veya algılanan cinsel yönelimleri, cinsiyet kimlikleri ve / veya cinsiyet özelliklerinden dolayı LGBTİ kişilere yönelik şiddet ve konuşma ve / veya saldırganlıktır. Homofobik ve transfobik nefret suçunu ve nefret söylemini içerir." (82)
"Ayrımcılığa, düşmanlığa veya şiddete kışkırtmanın yasaklanması.
Bu 19. madde politika belgesi, 20. maddenin gerektirdiği şekilde ayrımcılığa, düşmanlığa veya şiddete ("kışkırtma" veya "nefrete tahrik") tahrik oluşturan tüm savunuculuğu yasaklayan uluslararası yükümlülükleri yorumlamak ve uygulamak için kullanılacak bir dizi tavsiye önermektedir. (2) Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi'nin (“ICCPR”). Tavsiyeler ayrıca Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme'nin (“ICERD”) 4. Maddesinde yer alan hükümlerin bazıları için de geçerlidir. Bunların ve diğer ilgili hükümlerin yorumlanması ve uygulanması, hem küresel hem de ulusal düzeyde büyük bir kafa karışıklığı konusudur. Bu kafa karışıklığı, sıklıkla, ulusal hukukta muğlak ve aşırı geniş kışkırtma yasaklarına ve ayrıca tutarsız ve kısıtlayıcı yorumlara neden olur. Bu karışıklığı gidermek için ARTICLE 19, Devletlerin kendi yükümlülüklerini nasıl yorumlamaları gerektiğine dair ayrıntılı bir dizi tavsiyede bulunmaktadır. Bu konuda daha büyük bir fikir birliğine doğru ilerlemek amacıyla, vakaları gözden geçirmek ve belirli bir konuşmanın nefrete tahrik eşiğine ulaşıp ulaşmadığını belirlemek için kullanılabilecek kapsamlı bir test de formüle eder.
MADDE 19, kışkırtmayı yasaklama yükümlülüklerinin, Devletlerin kışkırtma durumlarında yaptırım olarak çeşitli önlemler almalarını gerektirdiğine inanmaktadır. Belirli bir davadaki yaptırımların seçimi, suçun ciddiyet düzeyinin bir değerlendirmesiyle yönlendirilmelidir. Kışkırtma durumlarında, Devletler öncelikle medeni ve idari hukuk kapsamında bir dizi yaptırım uygulamalıdır. Sadece en ciddi durumlarda, yetkililer belirli bir kışkırtmanın en yüksek şiddete ulaştığı sonucuna vardıklarında cezai yaptırımlar uygulanmalıdır; Daha az sert yaptırımlar aynı etkiyi yaratacaksa, ceza hukuku kışkırtma olaylarına verilecek varsayılan yanıt olmamalıdır. MADDE 19, yükümlülüklerinin yeknesak ve tutarlı bir şekilde uygulanmasını sağlamak için Devletlerin alması gereken diğer tedbirlerin yanı sıra kışkırtma mağdurlarına sunulması gereken tedbirleri tavsiye etmektedir." (80)
"AB Üye Devletlerinde medya içeriğinde ve siyasi söylemde tahrik.
İkinci Yıllık Temel Haklar Kolokyumuna Katkı
Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansı (FRA) tarafından toplanan kanıtların ortaya koyduğu gibi, AB Üye Devletlerinde çevrimiçi veya çevrimdışı medya içeriği ve siyasi söylem, farklı gerekçelerle ayrımcılık, nefret veya şiddete teşvik olduğunu göstermektedir. Birçoğu için ana bilgi kaynağı olarak internete artan güven, aynı zamanda nefrete de teşvik edebilecek çoğu kez doğrulanmamış ifadelerin hızla yayılmasını sağlar. İkinci Yıllık Temel Haklar Kolokyumuna yapılan bu FRA katkısı, AB Üye Devletlerindeki farklı gruplara karşı medya içeriği ve siyasi söylemdeki kışkırtmanın tezahürlerinin bir anlık görüntüsünü sağlar.
İlgili içtihat örnekleri ile doğrulanan bu tür davaları yöneten Avrupa ve uluslararası yasal çerçeveyi ana hatlarıyla belirtir. Azınlık gruplarının üyelerinin hâkim sosyal iklimi ırkçılığa, yabancı düşmanlığına ve hoşgörüsüzlüğe göz yummak olarak algıladıklarının altını çizen bu FRA belgesi, AB kurumlarının ve Üye Devletlerin kışkırtmanın hedeflediği nüfus grupları üzerindeki etkisini ele alma ihtiyacının altını çiziyor.
AB Üye Devletlerinde medya içeriğinde ve kamusal söylemde tahrik
Avrupa Birliği'nin kamusal alanında tahrik
2015 yılından bu yana Avrupa Birliği'ne (AB) çok sayıda sığınmacı ve göçmen gelişi, bazı AB Üye Devletlerinde (engellenmiş) terörist saldırılara verilen tepkilerle birlikte, ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve kamuoyunda hoşgörüsüzlüğün daha açık bir şekilde ortaya çıkmasına katkıda bulunmuştur. Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansı (FRA) tarafından toplanan kanıtların gösterdiği gibi söylem. Bu bağlamda, Avrupa Komisyonu'nun da belirttiği gibi, “kanaat önderleri tarafından ifade edilen ırkçı ve yabancı düşmanı tutumların ırkçılığı ve yabancı düşmanlığını hoş gören bir sosyal ortama katkıda bulunabileceğini ve bu nedenle ırkçı şiddet gibi daha ciddi davranış biçimlerinin propagandasını yapabileceğini” hatırlatmakta fayda var. Ceza hukuku yoluyla ırkçılık ve yabancı düşmanlığının belirli biçimleri ve ifadeleriyle mücadele üzerine 2008/913 / JHA Konsey Çerçeve Kararı'nın uygulanmasına ilişkin 2014 raporu." (81)
"Mahkeme: Kadına hakaret "kin ve düşmanlığa tahrik" suçudur
Almanya'da mahkeme, kadınlara yönelik aşağılayıcı ifadeler kullanan kişi hakkında verilen beraat kararını bozdu. Mahkeme, bu tür ifadelerin "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" kapsamında değerlendirilebileceğine hükmetti. Almanya'da Köln Eyalet Yüksek Mahkemesi, kadınların geneline yönelik aşağılayıcı ve hakaret içeren üslubun "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçu kapsamına girebileceğine hükmetti.
Mahkeme, kendi internet sayfası üzerinden kadınlara yönelik aşağılayıcı ifadeler yayınlayan kişi hakkında Bonn Eyalet Mahkemesi’nin verdiği beraat kararını bozdu. Söz konusu kişinin internet sayfasında, kadınlar hakkında "ikinci sınıf insan" ve "hayvanlara daha yakın" gibi ifadeler kullandığı belirlenmişti. Mahkeme, bunun kadınların insanlık onuruna karşı yapılmış bir saldırı olduğunu vurguladı.
Köln Eyalet Yüksek Mahkemesi, Alman Ceza Yasası’nın (StGB) 130. maddesindeki "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçunun esas itibarıyla azınlıkların korunmasını hedeflediğini, ancak davaya konu olan suçun da bu kapsama girdiğini belirtti. Mahkeme kararında kadınların toplum içinde istatistiksel olarak çoğunluğu oluşturmasının, korkmalarını gerektirecek birşey bulunmadığı tezine dayanak gösterilemeyeceği kaydedildi. Kadınların, ilgili yasada ismen korunması gereken gruplar arasında yer almamasının, ayrımcılığa karşı korunmaları gerekliliğini değiştirmeyeceği de vurgulandı.
Savcılık, ilgili davada verilen beraat kararının ardından temyize gitmişti. Bonn Eyalet Mahkemesi, bir üst mahkeme olan Köln Yüksek Eyalet Mahkemesi'nin bozma kararının ardından davayı yeniden görecek." (84)
8.BÖLÜM
TÜRKİYE'DE NEFRET (HALKI KİN VE DÜŞMANLIĞA TAHRİK) SUÇU
TÜRKİYE'DE NEFRET (HALKI KİN VE DÜŞMANLIĞA TAHRİK) SUÇU HAKKINDA BAZI HABER,BİLGİLER..
"Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçu
TCK. MADDE 216
5237 S.lı Türk Ceza Kanunu MADDE 216
(1) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır." (86)
"Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçu
Sosyal Medyada Halkı Kin ve Düşmanlığa Sevk Edecek Paylaşımlar Yapan Şahıslara Yönelik Yapılan Çalışmalar
- Atatürk’e Hakaret (TCK-5816),
- Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama (TCK-216),
- Halka arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit (TCK-213),
- Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret (TCK-125),
- Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, kurum ve organlarını aşağılama (TCK-301)" (87)
"Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Suçu Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Suçu (TCK 216) (TCK 216)
"Giriş” başlıklı bu kısım, tarafımca kaleme alınmış birkaç sözü içerecek şekilde tasarlanmış olmasına rağmen, çalışmayı hazırlarken, okumuş olduğum bir kararda1 rastladığım karşı oy yazısı beni bu fikirden vazgeçirmiştir. Öyle ki karşı oy yazısının kaleme alınış şekli çalışma konusu yaptığımız suç olan “Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Suçu”nun (YTCK, madde 216; ETCK, madde 312) bir dönem neden adeta bir silah olarak kullanıldığını özetlemesi ve Türkiye Cumhuriyetinin bir dönem mantalitesini ortaya koyar nitelikte olması hasebi ile önem arz etmektedir. (.....)
Bu maddelerin yürürlükten kaldırılmasıyla birlikte, sanki bir boşluk doğmuşçasına, Terörle Mücadele Kanunu’nun 8. maddesi işletilmeye başlanmış, birçok gazeteci, yazar ve düşünür bu madde kapsamında mahkûm edilmiştir. Bu maddenin uygulanmasında özel suç kastı aranmamış, genel kastın bulunması mahkûmiyet kararı için yeterli sayılmıştır. Ancak, 1995 yılı sonunda bu maddenin değiştirilerek düşünce özgürlüğü lehine kısmen yumuşatılmasıyla bu kez oluşan boşluk, yıllardır yürürlükte olan TCK’nın 312. maddesiyle doldurulmaya çalışılmıştır. " (88)
"DÜŞÜNCEYİ AÇIKLAMA ÖZGÜRLÜĞÜ ÇERÇEVESİNDE HALKI KİN VE DÜŞMANLIĞA TAHRİK SUÇU
Anayasamızda düşünce özgürlüğü mutlak olarak tanınmış iken; düşünceyi açıklama özgürlüğü sınırlanmıştır. Teknolojinin ilerlemesi, kültür farklılıklarının azalmasına yol açarken; bazen de bu farklılıkların ön plana çıkmasına neden olmaktadır. Türk Ceza Kanununda sayılan bazı suçlar ırksal, dinsel, etnik, siyasal, cinsel vs. farklılıklar sebebiyle işlenebilir. Türk Ceza Kanununda sayılan bu tür suçlardan bir tanesi de halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçudur. Bu suç, Türk Ceza Kanununun 216. maddesinde düzenlenmiştir. Bu suç, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılıkları sebebiyle işlenebilmektedir ve suçun oluşması için ayrıca kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması gerekmektedir. " (89)
"Yargıtay Kararları Işığında 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nda Tehdit Suçu (TCK m. 106)*
Tehdit suçu TCK’nın 106. maddesinde düzenlenmiştir. Bu suç tipi TCK’nın yürürlüğe girmesiyle değişikliğe uğramıştır. ETCK döneminde tehdit suçu hürriyet aleyhinde işlenen cürümler kısmında 188 ve 191’inci maddelerinde düzenlenmişti. Tehdit suçunun kanuni tanımı incelendiğinde failin cezalandırılabilmesi için soyut tehlikenin mevcudiyetinin arandığı görülmektedir. Soyut tehlike suçlarında hareketin gerçekleşmesi suçun oluşumu için yeterli sayıldığından ayrıca tehlikeliliğin hâkim tarafından araştırılmasına gerek yoktur. Soyut tehlikenin varlığı başlı başına suçun meydana gelmesi için yeterli değildir. Kanun koyucu ayrıca belli haklara yönelik ihlal aramaktadır. Bu ihlali iki şekilde incelemiştir. İhlalin kişinin kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik gerçekleştirilmesi kanunda temel ceza olarak öngörülmüştür. Ancak ihlal kişinin kendisinin veya yakınının malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle işlenmiş ise ilk duruma nazaran daha az ceza öngörülmüştür. Bunun dışında kanun koyucu suçun temel cezasını artıran nitelikli haller düzenlemiştir. " (90)
"Yeni(den) av silahı: Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçu
TCK 216, nefret suçlarına ilişkin bir uygulama alanı olarak kullanılabilecek bir düzenleme olabilirdi fakat tam tersine, etnik ve dinsel azınlıkların haklarını savunanlara yönelik, ya da “provokatif” paylaşımlar yapanlara yönelik bir silah olarak kullanılageldi. Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) ifade özgürlüğüne yönelik en tehlikeli maddelerinden biri olan ve 216’ncı maddede düzenlenen halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama suçunu tasvir etmek için bir av silahı en uygun imge olurdu. Zira düzenlemesi itibarıyla halihazırda yeterince sorun barındıran madde, yargının mevcut durumunda iyiden iyiye korkutucu bir hal almaya muktedir. Nitekim yaşanan son gelişmeler, İçişleri Bakanlığı’nın “asılsız ve provokatif koronavirüs” paylaşımları sebebiyle 229 kişi hakkında gözaltı işlemi yapması ve gazeteci Hakan Aygün’ün adı anılan maddeden tutuklanması mevzunun ciddiyetini ortaya koyuyor." (91)
"TELE1 kanalına toplumu kin ve düşmanlığa sevk etme gerekçesi ile karartma uygulandı
Türkiye'de TELE1 kanalı, Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun (RTÜK) tarafından verilen 5 günlük ekran karartma cezası nedeniyle yayınlarına ara vermek zorunda kaldı. Çarşamba gece yarısı başlayan ceza öncesi ekrandan izleyenlere seslenen Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ şunları söyledi: “Maalesef emekçilerin, ezilenlerin, ötekileştirilenlerin sesi olmaya çalışan, laikliği, demokrasiyi savunan ve bunu yayın ilkelerinin eksenine oturtan bir televizyon kanalı olduğumuz için bundan rahatsızlık duydular" (92)
"Laiklik yargılanıyor: “İçişleri Bakanlığı IŞİD’i bıraktı bizim peşimize düştü”
Laiklik için mücadele çağrısı yapan Halkevleri üyelerinin “halkı kin ve düşmanlığa sevk etme” iddiasıyla yargılandığı davanın ikinci duruşmasında Can Çeliker ve Ergin Çevik savunma verdi. Çeliker savunmasında “Reina saldırganı 16 günde teşhis edildi, bizim evlerimiz saatler içinde basıldı” dedi. Reina katliamının ardından Okmeydanı’nda bir kahvehanede IŞİD zihniyetine karşı laiklik için mücadele çağrısı yapan Halkevciler Ak-troller tarafından hedef gösterilmiş, İçişleri Bakanlığı da IŞİD’li militanı teşhis etmeden, laiklik çağrısı yapanlara karşı harekete geçmişti. Halkevleri üyeleri “Bugün laiklik demek özgürlük demektir, kardeşlik demektir, insanca bir yaşam mücadelesi demektir” vurgusuyla yapılan konuşma nedeniyle “halkı kin ve düşmanlığa sevk etme” iddiasıyla yargılanıyor." (93)
"Başörtülü kadına saldıran için TCK 216'dan tutuklama istendi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan Semahat Y'nin, "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme" suçundan tutuklanması talep edildi. Karaköy'de başörtülü kadına saldırdığı gerekçesiyle gözaltına alınan şüpheli Semahat Y, ''halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme" suçundan tutuklanması istemiyle nöbetçi hakimliğe sevk edildi." (94)
"Halk Arasında Korku ve Panik Yaratmak Amacıyla Tehdit Suçu
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu m.213’de düzenlenen “Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit” başlıklı suça göre;
“(1) Halk arasında endişe, korku ve panik yaratmak amacıyla hayat, sağlık, vücut veya cinsel dokunulmazlık ya da malvarlığı bakımından alenen tehditte bulunan kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Suçun silahla işlenmesi halinde, verilecek ceza, kullanılan silahın niteliğine göre yarı oranına kadar artırılabilir”." (85)
9.BÖLÜM
SİVAS (MADIMAK OTELİ) KATLİAMI
TÜRKİYE'DE CUMHURİYET TARİHİNİN EN KARA LİNÇ LEKESİ : SİVAS LİNÇ KATLİAMI.. (MADIMAK OLAYI)
"Sivas Katliamı
Sivas Katliamı, Sivas Olayları, Madımak Katliamı ya da Madımak Olayı, 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta düzenlenen Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında Madımak Oteli'nin Radikal İslamcı bir grup tarafından yakılması ve çoğunluğu Alevi 33 yazar, ozan, düşünür ile 2 otel çalışanının yanarak ya da dumandan boğularak hayatlarını kaybetmesi ile sonuçlanan olaylardır. Ayrıca dışarıda toplanan karşıt görüşlülerden iki kişi hayatını kaybetmiştir. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği tarafından organize edilmiş olan Pir Sultan Abdal Şenlikleri kapsamında, pek çok sanatçı ve fikir insanı dönemin Sivas valisi Ahmet Karabilgin'in özel davetlisi olarak bu kente geldi. Kültür Merkezi içindeki karşıt grupla çıkan taşlı sopalı çatışma, polis tarafından fazla büyümeden, zor kullanılarak önlendi.
Binlerce kişiden oluşan karşıt grup, Kültür Merkezinden yeniden Hükûmet Meydanı'na geldi. Hükûmet Konağını taşlamaya ve slogan atmaya başlayan grup ardından Madımak Oteli civarına ulaşarak, slogan atmaya devam etti. Grup önce Madımak Oteli önündeki araçları ateşe verdi ve oteli taşladı. Madımak Oteli tutuşturulan perdeler ve alt katta bulunan eşyalarla birlikte yakıldı. Otele sığınmış olan kişilerden, aralarında Asım Bezirci, Nesimi Çimen, Muhlis Akarsu, Metin Altıok ve Hasret Gültekin'in de bulunduğu 35 kişi yanarak veya dumandan boğularak yaşamını yitirdi. Aralarında Aziz Nesin'in de bulunduğu 51 kişi de olaylardan kendi olanaklarıyla, ağır yaralarla kurtuldu. İtfaiye merdiveniyle kurtarılmaya çalışılan Aziz Nesin, merdivendeki görevli tarafından darp edilip, merdivenden itfaiye aracı etrafında toplanan karşıt görüşlü kalabalığa doğru itildi. Başından yaralanan Aziz Nesin'i linç girişiminden araya giren polisler kurtardı. Yaralılar, polis arabalarıyla Tıp Fakültesi Hastanesi'ne götürüldü. Olaylar sonucunda 33 konuk, 2 otel görevlisi ve 2 saldırgan yaşamını yitirdi. Akşam saatlerinde valilikçe ilan edilen ”2 günlük sokağa çıkma yasağı” ile birlikte, güvenlik güçleri şehirde tam bir hakimiyet sağlayabildi.
Bir iddiaya göre Sivas Katliamı, Özel Harp Dairesi tarafından planlanmıştı.
Yargılama
Olaydan bir gün sonra 35 kişi gözaltına alındı. Daha sonra gözaltına alınanların sayısı 190'a çıktı. Gözaltına alınan 190 kişiden 124'ü hakkında "laik anayasal düzeni değiştirip din devleti kurmaya kalkışma" suçlamasıyla dava açıldı, geri kalanlar serbest bırakıldı. Kamuoyunda Sivas Davası olarak bilinen davanın ilk duruşması, Ankara 1 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde 21 Ekim 1993 günü yapıldı. 26 Aralık 1994'te karara bağlanan dava sonucunda, 22 sanık hakkında on beşer yıl, 3 sanık hakkında onar yıl, 54 sanık hakkında üçer yıl, 6 sanık hakkında ikişer yıl hapis cezası, 37 sanık hakkında da beraat kararı verildi.
Müdahil avukatlar, Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin kararını "taraflı, hukuka ve adalete aykırı" olarak niteleyerek, ayrıntılı bir savunmayla temyize gittiler. Yargıtay 9. Ceza Dairesi katliamın "Cumhuriyete, laikliğe ve demokrasiye yönelik olduğunu" belirterek Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin kararını esastan bozdu. Ankara 1 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi, Yargıtay'ın bozma kararına uyarak yargılamayı yeniden başlattı.
28 Kasım 1997'de açıklanan kararda, 33 sanık Türk Ceza Yasası'nın 146/1 maddesine göre idama ve 14 sanık 15 yıla kadar değişen hapis cezasına mahkûm edildi. Yargıtay 9. Ceza Dairesi 24 Aralık 1998'de hapis cezalarını onadı, 33 idam cezasını ise usul noksanlıkları nedeniyle bozdu. Şubat 1999 tarihinde usul eksikliklerinin giderilmesi için başlayan yargılama sonucunda 16 Haziran 2000'de 33 sanık Devlet Güvenlik Mahkemesi'nce yeniden idam cezasına çarptırıldı. 2002 yılında idam cezasının yürürlükten kaldırılmasıyla idam cezası hükümlülerinin cezaları müebbet ağır hapis cezasına çevrildi.
Sanıkların avukatlığını üstlenenler arasında olan Refahyol iktidarının Adalet Bakanı Şevket Kazan, bakanlığı sırasında onları hapishanede ziyaret etti. Geniş avukat listesinde çok sayıda Refah Parti üyesi ve yöneticisi olması eleştiri konusu oldu. Bu avukatlar ilerleyen yıllarda AK Parti ve Saadet Partisi'ne katıldılar ve içlerinden üst yönetim görevlerine yükselenler oldu. 26 kişilik bu listede biri bakan olmak üzere 4 AK Parti milletvekili de bulunmaktadır.
Geçen bu zaman zarfı içerisinde sanık sayısı tahliyelerle 33'e düştü. Olayın kilit ismi olarak nitelendirilen, dönemin Sivas Belediye Meclisi üyesi Cafer Erçakmak ve Yargıtay'ın 1997'deki bozma kararından sonra firar eden 8 sanık ise hâlen yakalanamamıştır. Davanın firari olan 5 sanık ile ilgili kısmı, 13 Mart 2012 tarihinde zaman aşımından düşürülmüştür.
Sivas Davası İstiklal Mahkemeleri sonrasında tek bir davada bu kadar çok idam cezasının verildiği ilk davadır.
Hayatını kaybedenler
Pir Sultan Abdal Şenlik Katılımcıları
--------------------------------------
Muhlis Akarsu - 45 yaşında, sanatçı
Muhibe Akarsu - 45 yaşında, Muhlis Akarsu'nun eşi
Gülender Akça - 25 yaşında
Metin Altıok - 53 yaşında, şair, yazar, felsefeci
Mehmet Atay - 25 yaşında, gazeteci, fotoğraf sanatçısı
Sehergül Ateş - 30 yaşında
Behçet Sefa Aysan - 44 yaşında, şair
Erdal Ayrancı - 35 yaşında
Asım Bezirci - 66 yaşında, araştırmacı, yazar
Belkıs Çakır - 18 yaşında
Serpil Canik - 19 yaşında
Muammer Çiçek - 26 yaşında, aktör
Nesimi Çimen - 62 yaşında, şair, sanatçı
Carina Cuanna Thuijs - 23 yaşında, Hollandalı akademisyen
Serkan Doğan - 19 yaşında
Hasret Gültekin - 22 yaşında şair, sanatçı
Murat Gündüz - 22 yaşında
Gülsüm Karababa - 22 yaşında
Uğur Kaynar - 37 yaşında, şair
Asaf Koçak - 35 yaşında, karikatürist
Koray Kaya - 12 yaşında
Menekşe Kaya - 15 yaşında
Handan Metin - 20 yaşında
Sait Metin - 23 yaşında
Huriye Özkan - 22 yaşında
Yeşim Özkan - 20 yaşında
Ahmet Özyurt - 21 yaşında
Nurcan Şahin - 18 yaşında
Özlem Şahin - 17 yaşında
Asuman Sivri - 16 yaşında
Yasemin Sivri - 19 yaşında
Edibe Sulari - 40 yaşında, sanatçı
İnci Türk - 22 yaşında
Otel çalışanları
------------------
Ahmet Öztürk - 21 yaşında
Kenan Yılmaz - 21 yaşında
Saldırganlar
------------
Ahmet Alan
Hakan Türkgil " (95)
"Sivas Madımak Katliamı’nda Neler Yaşandı?
2 Temmuz 1993 günü, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kara günlerinden biriydi. Pir Sultan Abdal Şenliklerine katılmak için Sivas'a giden aydın ve sanatçıların kaldığı Madımak Oteli ateşe verildi. Yangın sonucu aralarında Asım Bezirci, Metin Altıok ve Hasret Gültekin'in de bulunduğu 33 aydın ve sanatçı yaşamını yitirdi. Öyle bir katliamdı ki, kimler, nasıl planlamış? Devlet nasıl böylesi gaflet ve delalet içerisine düşmüş anlaşılamadı. Öyle bir kıyamdı ki, siyasal İslam’a dönük kaygı ve kuşkuların miladı olarak anıldı ve hala daha öyle biliniyor. Mehmet Ali Birand, sizi tarihin o en sıcak Temmuzuna götürüyor; 2 Temmuz 1993’e, Sivas Madımak Oteli’ne…" (99)
"Sivas 1993: Madımak Oteli'nde ne oldu?
1993'te yaşamını yitirenler için her yıl anma törenleri düzenleniyor.
2 Temmuz 1993'te Sivas'ta yaşamını yitirenler her yıl olduğu gibi bugün de Türkiye'nin farklı yerlerinde düzenlenen eylem ve etkinliklerle anılıyor. Son yıllarda sosyal medya da anmalar için yoğun olarak kullanılıyor ve #unutMADIMAKlımda etiketi yaygın bir şekilde paylaşılıyor. 2 Temmuz, bir katliam tarihi olarak hafızalara kazınmış durumda. O gün, Pir Sultan Abdal Şenliklerine katılmak için Sivas'a giden aydın ve sanatçılardan 33'ü ile iki otel görevlisi otelin yakılması sonucu hayatını kaybetti. Olaylarda iki gösterici de öldü. Aydınlar, sanatçılar ve şairlerden oluşan bir grup, dört günlük şenlik programına katılmak için o günlerde Sivas'a gitti. 1 Temmuz'da şenliğin açılışında konuşanlardan biri de yazar Aziz Nesin'di. Behçet Aysan, Metin Altıok, Uğur Kaynar, Hasret Gültekin, Nesimi Çimen, Asım Bezirci de kente gidenler arasındaydı. 33 kişinin en yaşlısı 66 yaşındaki Asım Bezirci, en genci ise folklor gösterisi için Sivas'a giden 12 yaşındaki Koray Kaya'ydı. Hollanda vatandaşı Carina Cuanna Thedora Thuys katliamın tek yabancı kurbanıydı. Katliamdan iki gün önce kentte bir bildiri dağıtılmıştı. Bildiride Aziz Nesin'in o sırada başyazarı olduğu Aydınlık gazetesinde yayımlanan Salman Rüşdi'nin "Şeytan Ayetleri" kitabından bahsedilmiş, Nesin hedef gösterilmişti. Bildiride dönemin Sivas Valisi Ahmet Karabilgin'in şenliklere ev sahipliği yapması eleştirilmiş, Nesin için "Şehirde adeta Müslümanlarla alay edercesine gezebilmektedir" ifadesi kullanılmıştı.
Olaylar nasıl başladı?
2 Temmuz günü Cuma namazının ardından etkinliklerin yapıldığı kültür merkezinin önüne bir yürüyüş başladı. "Sivas laiklere mezar olacak" atılan sloganlardan biriydi. Saldırgan grubun bir kısmı yeni dikilen "Halk Ozanları" heykelini yıkıp, yerde sürüklerken; bir kısmı Valilik önünde Ahmet Karabilgin'i protesto etti. Valinin katliam sonrası İçişleri Bakanlığı'na gönderdiği rapora göre, saldırganların sayısı her saat artıyordu. Yine aynı rapora göre, akşam saat 18:00'de Madımak Oteli'nin önünde o ana kadar hiçbir aşamada dağıtılmamış 15 bin kişi vardı. Otel önündeki araçlar ve sürüklenen heykel ateşe verildi, otelin camları kırıldı. Yaklaşık 2 saat sonra otel ateşe verildi, saldırgan kalabalık sloganlarına devam etti. Madımak Oteli'nin önünden çekim yapan İhlas Haber Ajansı'nın görüntülerinde otelin etrafını kuşatanların sloganları yanında sözleri de duyuluyordu. Biri otelin birinci katına çıkan saldırgana "Lan yakın" diye seslenirken, bir diğeri ilk alevin görünmesiyle "Cehennem ateşi işte" diye sesleniyordu. Kente davet edilen takviye kuvvetler ise zamanında gelmedi veya gelenler yetersizdi. 35 kişi otelde hayatını kaybetti.
İktidardakilerin tepkisi ne oldu?
Turgut Özal'ın ölümünden sonra Cumhurbaşkanı seçilen Süleyman Demirel'in yerine DYP Genel Başkanı seçilen ve Başbakan olan Tansu Çiller görevi devralalı henüz bir hafta olmuştu. Çiller'in Madımak Oteli'nde yaşananların ardından söylediği sözler tartışma yaratacaktı: "Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir."
Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ise olayın münferit olduğunu ve "Alevi-Sünni çatışmasına dönüşmemiş olmasını" vurguluyordu: "Olay münferittir. Ağır tahrik var. Bu tahrik sonucu halk galeyana gelmiş... Güvenlik kuvvetleri ellerinden geleni yapmışlardır... Karşılıklı gruplar arasında çatışma yoktur. Bir otelin yakılmasından dolayı can kaybı vardır."
İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu ise Aziz Nesin'i hedef gösterdi: "Aziz Nesin'in halkın inançlarına karşı bilinen tahrikleriyle halk galeyana gelerek tepki göstermiştir."
Aziz Nesin, ilerleyen günlerde Gazioğlu'nun "yalancılıkla" suçladı.
Koalisyon ortağı SHP'nin eski genel başkanı, dönemin başbakan yardımcısı Erdal İnönü, olaylar sırasında Aziz Nesin'le telefonla görüşerek "en kısa zamanda takviye güç gönderileceğini, kimsenin kılına dahi zarar gelmeden kurtarılacağını" söyledi.
İnönü, katliam ardından SHP'ye ve kendisine yönelik eleştirilere, "Ne yapayım, yetkim yoktu" cevabını verdi.
Temel Karamollaoğlu nasıl bir tavır sergiledi?
Madımak Oteli'nden sağ kurtulan Aziz Nesin, Temel Karamollaoğlu'nu "Gazanız mübarek olsun" diye bağırarak saldırgan grubu kışkırtmakla suçladı. O dönem bazı gazetelerde aracın üzerine çıkıp konuşma yapan ve daha sonra Nesin, itfaiye merdiveniyle otelden çıkartılırken onu tartaklayan bir kişinin fotoğrafları yayımlandı. Gazeteler, "provokatör" olarak nitelendirdikleri bu kişinin Belediye Başkanı Karamollaoğlu olduğunu öne sürdü. Karamollaoğlu, yangını başlatan kalabalığı azmettirdiği iddialarını hiçbir zaman kabul etmedi. İlerleyen günlerde fotoğraflarda görülen ve halka "Gazanız mübarek olsun" sözlerini sarf eden kişinin Sivas Belediye Meclisi'nin Refah Partili üyesi Cafer Erçakmak olduğu ortaya çıktı.
Karamollaoğlu'nun ilerleyen yıllarda, baştan itibaren olayları yatıştırmaya çalıştığını ve ölümlere çok üzüldüğünü söylemekle birlikte olayları katliam olarak nitelememesi ve oteldekilerin pencereleri açmamalarını vurgulaması tartışma yarattı. Karamolaoğlu, 24 Haziran seçimleri öncesinde Artı TV'de katıldığı programda Sivas'la ilgili bir soru üzerinde şunları söyleyecekti:
"Katliam olarak vasıflandırmadım. Bu üzücü bir hadisedir. Bu, hakikaten çok acı olarak tarif edilir. Ancak; katliam demek kasıtlı olarak ben bu insanları öldürmek için şunu yaptım denirse olur. Onun adı katliam olur. Ama orada bir hadise meydana gelmiş; oteldeki perdeler yakılmış, arabalar yakılmış.. Arkasında da ateş bacayı sarmış. İçerideki insanlar da benim hala anlayamadığım, pencereleri açmadıklarından dolayı insanlar ölmüş."
Dava sürecinde neler yaşandı?
Çeşitli mahkemelerde başlatılan soruşturmalar o dönem kapatılmamış olan Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde (DGM) son buldu. Mahkeme ise görevsizlik kararı vererek dosyayı Yargıtay'a gönderdi. Yargıtay ise dosyaya bakması gereken yerin Ankara DGM olduğuna karar vererek dosyayı geri gönderdi. Ankara 1 Nolu DGM'ye sunulan iddianamede olayların nedeni, "şenliklere katılanlar" olarak gösterildi, Aziz Nesin'in varlığı "eylemin hazırlayıcı sebepleri" arasında sayıldı.
İddianamede şu ifadeler yer alıyordu:
"Hele hele Aziz Nesin'in İslam Dini'ne karşı tutum ve davranışları ve açıklamaları, kapalı bir salonda düzenlenen toplantıda terör örgütü militanları için saygı duruşunda bulunulması, eylemin hazırlayıcı nedenleri arasında sayılabilir."
DGM Başsavcısı Nusret Demiral dava henüz sonuçlanmadan, "Olayda örgüt yok, tahrik var" açıklaması yaptı. Görülen davanın karar metninde de buna paralel bir yaklaşım göze çarpmıştı. Gerekçeli kararda Aziz Nesin vurgusu vardı:
"...Sivas olaylarının devlete ve laik düzene yönelik olmadığı, Aziz Nesin'in Şeytan Ayetleri kitabını yayınlamasına duyulan öfke, kin ve nefretin oluşturduğu tahrik sonucu ve Aziz Nesin'e yönelik bir eylem olduğu, kast edilen Aziz Nesin olmasına rağmen hedefte sapma sonucu 37 masum insanın ölümü ile sonuçlanan bu olayların…"
Kararla birlikte 22 sanık hakkında 15'er yıl, 3 sanık hakkında 10'ar yıl, 54 sanık hakkında 3'er yıl, 6 sanık hakkında 2'şer yıl hapis cezası, 37 sanık hakkında da beraat kararı verildi. Ancak bu karar temyiz edildi.
Uzun süren hukuk süreci 2001 yılında sonuçlandı. Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin onadığı karar uyarınca, Cumhuriyete karşı örgütlü kalkışma girişiminde bulunan sanıklardan 33'ü ölüm cezası aldı; dördü 20 yıl, biri 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Dava neden kapatıldı?
Süren davalar, temyizler, müdahil avukatların talepleri yıllarca devam etti. Sivas Katliamı Davası 20 yılın ardından 13 Mart 2012'de mahkemenin davayı zaman aşımı nedeniyle düşürmesiyle kapandı.
Aralarında katliamda yakınlarını kaybedenlerin aileleri başta olmak üzere, sivil toplum kuruluşları ve partiler "insanlık suçlarında zaman aşımının kaldırılmasını" talep etti ancak talepleri bir karşılık bulmadı.
Mahkeme Başkanı, "İnsanlık suçunda zaman aşımı olmaz ama bu suçu işleyenler kamu görevlisi değil sivil oldukları için davanın düşmesine karar verilmiştir" dedi.
Karar üzerine dönemin başbakanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Milletimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun. Yıllar yılı içerde olan vatandaş, içlerinde kaçak olanlar vardı" dedi. Erdoğan kararı ayrıca, "İdam kalktığı için 33 kişi ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum oldu. Bunlar hep gözden kaçıyor. Hedef saptırılıyor" diyerek yorumladı.
Erdoğan ayrıca Sivas davasında mağdurlar olduğunu söyleyerek, "Sivas'a birçok gidişimde babalarının haksız yere, herhangi bir taksiratı olmadığı halde idama mahkum edildiği için ağlayan 15, 18, 19 yaşında kızlar var. Bunları göz ardı etmek suretiyle tek tarafa siyasi bir servis yapmayı doğru bulmuyorum. Gidip Ankara Adalet Sarayı'nın önünde gösteri yapmak suretiyle belli bir ideolojinin borazanlığını yapmanın doğru olduğuna inanmıyorum" diye konuştu.
Katliamın yaşandığı Madımak Oteli'ne ne oldu?
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği gibi Alevi örgütleri başta olmak üzere, her yıl olaylarla ilgili anma programı düzenleyen kurumlar, otelin 'Utanç Müzesi' olmasını talep ediyor. Ancak bu talep bugüne kadar hükümetler tarafından kabul edilmedi. Katliamı takip eden yıllarda otelin girişinde bir kebap lokantası açıldı. Bu, mağdur yakınlarının tepkisine neden oldu. Lokanta, tepkiler ardından 2009 yılında taşındı.
Otel ise kamulaştırıldı, yenilendi ve 2011'de Bilim ve Kültür Merkezi olarak kullanıma açıldı. Merkezdeki anı köşesine, olaylarda ölen 33 aydın, iki otel görevlisi yanında iki göstericisininde adı yazıldı. Listede iki göstericinin de adının yer alması, katliam mağduru ailelerin tepkisini çekti. Sivas anmalarını düzenleyen kurumlar özellikle her yıl 2 Temmuz'da "Utanç Müzesi" taleplerini yineliyor." (96)
"Sivas Katliamı'nın ardından kim ne dedi?
2 Temmuz 1993'te Sivas'ta yaşanan katliamın üzerinden 22 yıl geçti. Geçen 22 yıllık uzun süreye rağmen, katliam sonrasında söylenenler ve yazılanlar hafızalardan hiç silinmedi. Sivas Katliamı sırasında iktidarda olan DYP-SHP koalisyonunun başbakanı Tansu Çiller, skandal bir açıklamaya imza atarak, "Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir" demişti." (97)
"Bu kadarını biz bile beklemiyorduk"
Özel Harp Dairesi bünyesinde çalışan Üstteğmen H.Ç., Sivas'ta gerçekleşen Madımak Katliamı için "Biz yaptık" dedi. Üstteğmen, JİTEM'in "ellerinde belgeler var " istihbaratı üzerine başta Aziz Nesin olmak üzere 3 yazarı hedef aldıklarını ve katliam günü halkın arasına girip onları otel çevresinde topladıklarını anlattı. "İslamcıların arasına girmek basit" diyen H.Ç., "Halkı ateşledik ve timler bir anda geriye çekildi" dedi." (98)
Selda Bağcan - Çorum Sivas Maraş Gazi (100)
Selda Bağcan - Canımı Yakanlar Baktı Dumana (101)
10.BÖLÜM
DÜNYA CEZAEVLERİNDE KAÇ MASUM MAHKUM VAR?
DÜNYA CEZAEVLERINDEKI ON/YÜZ BINLERCE MASUM MAHKUM (TUTUKLU) BÖLÜMÜ..
Bugün dünyadaki tüm cezaevlerinde yatan mahkumların (tutukluların) kaçta kaçının gerçek suçlu kaçta kaçının masum olduğunu bilebilmek gerçekten çok zor bir durum..Sadece ABD'de 2,3 milyondan fazla insanın cezaevlerinde bulunduğu ve bunların yaklaşık 20 bin ile 120 bin arasında insanın ise masum olabileceği tahminleri sıralanıyor..
Her yıl onlarca hatta yüzlerce kişi ,ABD'de masum oldukları kanıtlandıkları için serbest bırakılıyor ve bunları yanlış suçlamalardan dolayı cezaevine gönderen (polis,savcı vb) adli birimlerinin görevlileri hakkında "görevi kötüye kullanmak vb'den dolayı soruşturmaar açılıp-cezalar veriliyor ve bazılarının sonu hapisle sonlanabiliyor..
Serbest kaan mahkumlara ise ABD eyaletlerindeki "tazminat" durumuna göe binlerce hatta milyonlarca dolarlık tazminat ödemelerine hükmediliyor. Bazı eyaletler de ise tazminat bulunmadığı için bu yapılamıyor..Gelin şimdi hem dünyadaki hem de ABD'deki cezaevleri ve masum mahkumlar araştırmalarına bir bakalım..
Önce masum insanları mahkum eden "adli hata" terimi nedir,ona bir bakalım..Daha sonra da diğerlerini vermeye başlarız..
BİR BİLGİ : "miscarriage of justice" İngilizce teriminin asıl anlamı genelde "Adli hata" olarak biliniyor ancak nedense Google'da "Adalet düşüklüğü/yetersizliği" olarak da geçiyor..Bu cümlelerle karşılaşırsanız,bunları "adli hata" olarak düşünebilirsiniz..
10 (1).BÖLÜM
MAKALELER,ARAŞTIRMALAR
"Adli hata
Adaletin başarısızlığı (failure of justice) olarak da bilinen adalet düşüklüğü (adli hata -miscarriage of justice), bir kişi işlemediği bir suçtan mahkum edilip cezalandırıldığında meydana gelir. Ceza ve sınır dışı işlemlerinde nadiren yasal savunma olarak kullanılır. Bu terim aynı zamanda diğer yöndeki "cezasızlık hataları (errors of impunity)" veya herhangi bir hukuk davasında açıkça haksız olan herhangi bir sonuç için de geçerlidir. Her "adalet hatası" ise "apaçık adaletsizlik (manifest injustice)" tir. Çoğu ceza adalet sistemi, yanlış bir mahkumiyeti bozmak veya bozmak için bazı araçlara sahiptir, ancak bunu başarmak genellikle zordur. Bazı durumlarda, yanlış bir mahkumiyet, birkaç on yıl boyunca veya masum kişi gözaltından salıverilinceye veya ölünceye kadar geri alınmaz.
Terminoloji
"Adaletin düşüklüğü" bazen, sanık suçlu olsa bile, örneğin adil olmayan veya tartışmalı bir yargılama sonucunda ulaşılan bir mahkumiyete atıfta bulunulduğunda, herhangi bir haksız mahkumiyeti tanımlamak için kullanılır. Bir düşük adalet suçluyu yanlış bir şekilde tanımlamak için Tip I bir hata iken, bir cezasızlık hatası, suçlu bir kişiyi suçlu bulamamanın Tip II hatası olacaktır. Bununla birlikte, "adaletin düşüklüğü" terimi genellikle ikinci türü tanımlamak için de kullanılır. Ölüm cezasının azalmasıyla ifade genişletilmiş bir anlam kazanmıştır, yani hükümlü tarafından işlenmemiş bir suçtan dolayı mahkumiyet. Adalet hainliği terimi bazen adaletin büyük kasıtlı olarak düşürülmesi için kullanılır.
Karakterlerinden ötürü göstermelik davalar (yüksek tanıtım anlamında değil, gerçek yasal prosedüre saygı duyulmaması ve adalet açısından) genellikle bu tür travmalara yol açar. İskandinav dilleri (yani Danimarka, Norveççe ve İsveççe) ve Fince, kelimenin tam anlamıyla "adalet cinayeti" olarak tercüme edilen, İsveççe varyantı olan bir kelimeye sahiptir. Slav dilleri farklı bir kelime kullanır (örneğin, Çekçe'de Slovakça justicní vrazda'da justicná vrazda) ancak adli cinayet için kullanılırken, Çekçe'de adaletin düşürülmesi "justicní omyl" iken, kasıtlı bir manipülasyon değil, adalet sisteminde bir hata olduğunu ima eder. Terim başlangıçta sanığın mahkum edildiği ve daha sonra ölümden sonra aklandığı davalar için kullanılıyordu.
Genel Konular
Düşük adalet kavramı, bir temyiz mahkemesinin genellikle yalnızca bir adalet hatası (ya da "açık adaletsizlik") meydana geldiğinde düz bir hatayı düzeltmek için takdir yetkisini kullanacağından, gözden geçirme standardı için önemli çıkarımlara sahiptir. Son yıllarda, yanlış hüküm giymiş birçok insanı temizlemek için DNA kanıtları kullanıldı.
Düşük adalet riski genellikle ölüm cezasının kaldırılması için bir neden olarak gösterilmektedir. Cezalandırılan kişiler, yanlış bir şekilde mahkum edildikleri tespit edilmeden idam edildiklerinde, adaletin bu şekilde düşürülmesinin etkisi geri döndürülemez. Yanlış idam edilen kişiler yine de zaman zaman mahkumiyetlerini geçersiz kılan veya mahkumiyetlerini bozan ölümünden sonra affedilirler.
Yanlış hüküm giymiş bir kişi idam edilmese bile, yıllarca hapis, kişi ve ailesi üzerinde önemli ölçüde geri döndürülemez bir etkiye sahip olabilir. Bu nedenle adaletin düşük olma riski, müebbet hapis gibi uzun cezalara ve zalim hapishane koşullarına karşı bir argümandır.
Düşük adalet (Adli Hata) nedenleri şunlardır:
-Masumların suçu kabul etmeleri için teşvikler sunan, bazen masum mahkum ikilemi olarak adlandırılan yalvarma pazarlıkları
-Araştırmacılar tarafında doğrulama önyargısı
-Polis veya savcılık tarafından delillerin alıkonulması veya imha edilmesi
-Polis (bkz. İfade verme) veya kovuşturma tanıkları (örneğin, Charles Randal Smith) tarafından delil veya düpedüz yalan beyanda bulunma
-Kanıtların önyargılı olarak düzenlenmesi
-Sanığın ait olduğu kişi sınıfına karşı önyargı
-Failin tanıklar ve / veya mağdurlar tarafından yanlış tanımlanması
-Uzman ifadesinin kanıt niteliğindeki değerinin fazla tahmin edilmesi / eksik tahmin edilmesi
-Kontamine kanıt
-Hatalı adli tıp testleri
-Polis baskısı veya psikolojik koşullar nedeniyle yanlış itiraflar
-Yargılama sırasında jürinin bir hakim tarafından yanlış yönlendirilmesi
-Gerçek suçlu tarafın veya suç ortaklarının yalan söylediği kanıtlar (çerçeve)
-Mağdur olduğu iddia edilen kişi veya suç ortakları tarafından yalanlanmış delil
-Masumların mahkumiyetini desteklemek için temyiz mahkemesi yargıçları ile savcılar arasında komplo kurmak
-Bir yargıç tarafından hileli davranış: Yargı Suistimali
Oluş oranı
-----------
Çeşitli araştırmalar, Amerika Birleşik Devletleri'nde tüm mahkumların % 2,3 ila 5'inin masum olduğunu tahmin ediyor. Virginia'daki 1970'ler ve 1980'lerin mahkumiyetlerini inceleyen ve bunları daha sonraki DNA analiziyle eşleştiren bir çalışma, bu tür vakaların % 11,6'sında daha yüksek bir yanlış mahkumiyet oranı tahmin etti.
Bir araştırmaya göre her yıl 10.000'e yakın kişi haksız yere ciddi suçlardan hüküm giyebilir.
Proceedings of the National Academy of Sciences (Ulusal Bilimler Akademisi Bildiriler Kitabın)'da yayınlanan bir 2014 araştırması, Amerika Birleşik Devletleri'nde idam cezası nedeniyle infaz edilmeyi bekleyen mahkumların % 4,1'inin masum olduğu ve 1973'ten beri en az 340 masum insanın idam edilmiş olabileceği konusunda muhafazakar bir tahmin yaptı. Ramat Gan'daki Hukuk ve İşletme Koleji'nden Profesör Boaz Sangero'ya göre İsrail'deki en yanlış mahkumiyetler, tecavüz ve cinayet gibi büyük suçlardan daha az ciddi suçlar içindir, çünkü yargı sistemleri bu davalarla ilgilenirken daha az dikkatli.
Sonuçlar
---------
Yanlış mahkumiyetler, ilk bakışta "haklı" tutuklamalar ve müteakip mahkumiyetler olarak görünür ve aynı zamanda, belirli bir suçun yanı sıra belirli bir kişi veya bu suçu işleyen bireyler hakkında bir kamuoyu açıklamasını da içerir. Mahkumiyetin bir adalet hatası olduğu ortaya çıkarsa, bu ifadelerden biri veya her ikisi de nihayetinde yanlış kabul edilir. Geniş bir izleyici kitlesinin bilmeden adaletin düşük olduğuna tanık olduğu durumlarda haber tüketen halk, suçun doğası hakkında yanlış inançlar geliştirebilir. Ayrıca, halkın yanlış bir şekilde belirli suç türlerinin var olduğuna veya belirli türden insanların bu suçları işleme eğiliminde olduğuna veya belirli suçların gerçekte olduğundan daha yaygın olduğuna inanmasına neden olabilir. Bu nedenle, yanlış inançlar nihayetinde bir toplumun suçla ilgili popüler inançlarını şekillendirebilir. Suç anlayışımız sosyal olarak inşa edildiği için fiili oluşumu dışında pek çok faktör tarafından şekillendirilmiştir.
Kitle iletişim araçları, belirli ırkları ve cinsiyetleri suçlu ve kurban olarak aşırı temsil ederek ve daha sansasyonel ve canlandırıcı suç türlerini daha haber değeri taşıdığı için vurgulayarak halkın suç algısını çarpıttığı için hatalı olabilir. Bir medyanın suçla ilgili konuları sunma biçimi, yalnızca bir toplumun suç korkusu üzerinde değil, aynı zamanda suç davranışının nedenleri hakkındaki inançları ve suç kontrolüne yönelik bir veya başka bir yaklaşımın arzu edilirliği üzerinde de bir etkiye sahip olabilir. Sonuçta bu, siber suç, küresel suç ve terörizm gibi yeni ortaya çıkan suç biçimleri hakkındaki eleştirel kamu inançları üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilir. Halkın bilgisi olmasa bile, olumsuz psikolojik etkiler vardır. Bir deneyde, katılımcılar haksız bir şekilde cezalandırıldıktan sonra sosyal davranışlarını önemli ölçüde azalttılar.
Sonuç olarak tüm grup için olumsuz etkiler oldu. Haksız yaptırımların kapsamı toplumlar arasında değişir. Bir suç meydana geldiğinde ve bunun için yanlış kişi hüküm giydiğinde, gerçek fail serbest kalır ve çoğu zaman yüzlerce şiddet içeren suç vakası dahil olmak üzere ek suçlar işlemeye devam eder.
2019 yılında yapılan bir araştırma, "Amerika Birleşik Devletleri'nde her yıl meydana gelen yanlış kişi yanlış mahkumiyetlerinin 41.000'den fazla ek suça yol açabileceğini" tahmin ediyor.
Ülkeye göre
Çin
----
2010'larda ortaya çıkarılan bir dizi yanlış mahkumiyet, halkın Çin adalet sistemine olan güvenini baltaladı.
Hollanda
-------
Schiedammerpark cinayet davası ve Putten cinayeti bozulan iki davaya yanıt olarak Hollanda, Schiedammerpark Cinayet davasında neyin yanlış gittiğini analiz eden "Posthumus I komitesi" ni kurdu. Komite, doğrulama önyargısının polisin bilimsel kanıtları, özellikle DNA'yı görmezden gelmesine ve yanlış yorumlamasına yol açtığı sonucuna vardı. Sonrasında II. Posthumus komitesi benzer durumlarda adaletsizliğin meydana gelip gelmediğini araştırdı. Komite, ilgili bilim adamlarından 25 başvuru aldı ve daha fazla araştırma için üç tane seçti: Lucia de Berk davası, Ina Post davası ve Enschede ensest davası. Bu üç durumda, bağımsız araştırmacılar (profesörler Wagenaar, van Koppen, İsrailliler, Crombag ve Derksen), onaylama önyargısının ve karmaşık bilimsel kanıtların kötüye kullanımının adaletin düşük olmasına yol açtığı sonucuna vardı.
ispanya
-------------
İspanya Anayasası, adaletin düşük olduğu durumlarda tazminatı garanti eder.
Birleşik Krallık
----------------------
Birleşik Krallık'ta mahkumiyeti bozulan bir hapishaneye, hapsedildiği süre için tazminat ödenebilir. Bu, halihazırda, on yıldan fazla bir süredir hapsedilenler için maksimum 1.000.000 £ ve bu süre zarfında yemek ve hapishane hücresi masrafları için kesinti olan diğer davalar için 500.000 £ ile sınırlandırılmıştır. Ayrıca bkz Birleşik Krallık'ta bozulmuş mahkumiyetler. Ceza Davaları İnceleme Komisyonu (CCRC) Başkanı Richard Foster, Ekim 2018'de adaletin düşük olmasının en büyük nedeninin hayati önem taşıyan kanıtların ifşa edilmemesi olduğunu bildirdi.
İngiltere, Galler ve Kuzey İrlanda
----------------------------------
2005 yılına kadar şartlı tahliye sistemi tüm hükümlülerin suçlu olduğunu ve suçlu bulunmayanlara da kötü muamelede bulunduğunu varsayıyordu. Hükümlü bir kişinin şartlı tahliye edilebilmesi için, diğer şeylerin yanı sıra, hüküm giydiği suçu itiraf ettiği bir belgeyi imzalaması gerekiyordu. Bu beyanı imzalamayı reddeden biri, onu imzalayan birine göre hapiste daha uzun süre kaldı. Birmingham Altı gibi bazı haksız hükümlü kişilerin şartlı tahliyesi bu nedenle reddedildi. 2005 yılında sistem değişti ve suçunu asla kabul etmeyen mahkumları şartlı tahliye etmeye başladı. İngiliz hukukunun "sapkın" bir kararı düzeltmek için resmi bir yolu yoktur (yetersiz kanıt temelinde bir sanığın mahkum edilmesi). İtirazlar, yalnızca hâkim veya savcılıktan (ancak savunma makamından değil) yeni kanıtlara veya hatalara veya jüri usulsüzlüklerine dayanır. Ancak, 1930'larda William Herbert Wallace, karısının öldürülmesinden temize çıkınca bir tersine dönüldü. Jüri olmadan yargılama hakkı yoktur (Kuzey İrlanda'daki sorunlar veya bir yargıç veya yargıçların jüri olmadan başkanlık ettiği organize suç davaları gibi önemli bir jüri kurcalama riskinin bulunduğu durumlar hariç).
1990'ların başlarında, bir dizi yüksek profilli davanın adaletin düşük olduğu ortaya çıktı. Birçoğu, polisin suçlu olduğunu düşündüğü kişileri mahkum etmek veya sadece yüksek bir mahkumiyet oranı elde etmek için kanıt uydurmasından kaynaklandı. West Midlands Ciddi Suç Ekibi bu tür uygulamalardan dolayı kötü bir şöhrete sahip oldu ve 1989'da lağvedildi. 1997'de, özellikle olası adalet düşüklerini incelemek için Ceza Davaları İnceleme Komisyonu kuruldu. Ancak yine de ya güçlü yeni masumiyet kanıtları ya da hâkim ya da savcılık tarafından yasal bir hatanın yeni kanıtlarını gerektiriyor. Örneğin, sadece masum olduğunuzda ısrar etmek ve jüri bir hata yaptı ya da suçu kanıtlamak için yeterli kanıt olmadığını söylemek yeterli değildir. Jürinin kararını veya neye dayandığını sorgulamak mümkün değildir. İncelenecek davalar için bekleme listesi ortalama olarak en az iki yıldır. 2002 yılında, NI Temyiz Mahkemesi, R v Walsh davasında kimin adil yargılanma hakkından yararlanabileceği konusunda bir istisna yaptı: "... eğer bir sanığın adil yargılanması reddedilirse, mahkumiyet neredeyse kaçınılmaz olacaktır. Güvensiz kabul edildiğinde, bizim görüşümüze göre mevcut dava, genel kurala bir istisna teşkil etmektedir. ... mevcut davada 6 (1). Maddenin ihlal edildiği kabul edilse bile, mahkumiyet güvenli olarak kabul edilmelidir. (Bkz.Christy Walsh (Vaka).)
İskoçya
---------
1927 tarihli Cezai Temyiz (İskoçya) Yasası, Oscar Slater Davası'nı çevreleyen adaletin düşmesinin ardından İskoç Temyiz Mahkemesi'nin yargı yetkisini artırdı. İskoçya'nın Birleşik Krallık'ın geri kalanından farklı olan kendi yasal sistemini yansıtan İskoç Ceza Davaları İnceleme Komisyonu (SCCRC), Nisan 1999'da kurulmuştur. SCCRC tarafından kabul edilen tüm davalar, bir soruşturma öncesinde sağlam ve tamamen tarafsız bir incelemeye tabi tutulur. Yargıtay'a gidip gitmeme kararı alınıyor.
Amerika Birleşik Devletleri
---------------------------
Haziran 2012'de, Michigan Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Northwestern Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nin ortak bir projesi olan Ulusal Temize Çıkarma Sicili "National Registry of Exonerations", ilk olarak Ocak 1989'dan Şubat 2012'ye kadar ABD'de 873 bireysel temize çıkma vakası bildirdi;
Rapor 2,3 milyon kişinin cezaevlerinde ve hapishanelerde olduğu bir ülkede bu sayıyı "küçücük" olarak nitelendirdi, ancak temize çıkarmaktan çok daha fazla yanlış mahkumiyet olduğunu iddia etti. 2015 itibariyle, bireysel temize çıkarma sayısı 1.733 olarak rapor edildi ve 2015, 1989'dan bu yana en yüksek yıllık temize çıkarma sayısına sahip oldu. 2019'a kadar bu sayı 1.934 kişiye yükseldi. 20 kişi, DNA delilleri nedeniyle idam sırasındayken temize çıkarıldı.
Ulusal Temize Çıkarma Sicilinin 2020 raporuna göre, resmi suistimal tüm yanlış mahkumiyetlerin % 54'üne katkıda bulundu. Çalışma, yalnızca yanlış delillerin oluşturulması veya masum olduğuna dair kanıtların gizlenmesi gibi mahkumiyetlere doğrudan katkıda bulunduğu zaman suistimali saydı. ABD'de en az 21 eyalet, haksız hapis cezası için tazminat teklif etmiyor.
Masumiyet Projesi, Amerika Birleşik Devletleri'nde haksız yere suçtan hüküm giymiş insanları temize çıkarmak için çalışıyor. Tüm ABD mahkumlarının yüzde 2,3 ila yüzde 5'inin masum olduğu tahmin ediliyor.
Hapisteki Amerikalıların sayısının yaklaşık 2,4 milyon olmasıyla, bu tahmine göre 120.000 kadar insan, haksız mahkumiyet sonucunda hapsedilebilir. Yanlış mahkumiyetler konusunda yapılan araştırmalar, çift kör görgü tanığı kimliği gibi yanlış inançlardan kaçınmak için yöntemlerin kullanılmasına yol açmıştır.
Birleşik Devletlerde haksız mahkumiyetlerin başlıca nedenleri arasında muhbirler ve bilimsel olmayan adli tıp var. Diğer nedenler arasında polis ve savcılığın görevi kötüye kullanımı yer alıyor.
<< CSI: Crime Scene Investigation (Suç Mahalli Araştırması) bölümü için bkz. Adli Hata/Düşük Adalet (Miscarriage of Justice) "Adaletin gerçekliği (Travesty of justice)" buraya yönlendiriyor. Don Brown kitabı için bkz Travesty of Justice. >>" (106)
"Yanlış itiraf(lar)
Sahte bir itiraf, itirafçının sorumlu olmadığı bir suçtan dolayı suçun kabul edilmesidir. Yanlış itiraflar, zorlama yoluyla veya sanığın zihinsel bozukluğu veya yetersizliği ile sağlanabilir. Araştırmalar, içtihat hukukunda yanlış itirafların düzenli olarak gerçekleştiğini göstermiştir. Çocukların, yetişkinlere göre önemli ölçüde daha yüksek oranda yanlış itiraf vardır. Bu, içtihatların yanlış itirafları tespit etmek ve ardından reddetmek için "itiraf kuralları" adı verilen bir dizi kural oluşturmasının nedenlerinden biridir. İtiraz anlaşmaları tipik olarak sanığın suçtan suçlu olduğunu belirleyen bir dizi gerçeği şart koşmasını gerektirir.
Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri federal sisteminde, mahkeme suçlu bir itiraz üzerine karara varmadan önce, savunma için gerçeklere dayalı bir dayanak olduğunu belirlemelidir.
Nedenleri
---------
Yanlış itiraflar, American Saul Kassin tarafından Psikolojik Bilimde Güncel Yönergeler için bir makalede belirtildiği gibi üç genel türe ayrılabilir:
* "Gönüllü yanlış itiraflar", polisin yönlendirmesi olmadan özgürce verilenlerdir. Bazen suçu işleyen gerçek kişiden dikkati başka yöne çekmek için fedakarlık yapabilirler. Örneğin, bir ebeveyn çocuklarını hapisten kurtardığını itiraf edebilir. Bazı durumlarda insanlar, sadece böyle bir itiraftan gördükleri dikkat nedeniyle kötü şöhretli suçlar işlediklerini yanlış bir şekilde itiraf etmişlerdir. Bu bağlamda, yaklaşık 60 kişinin, 1947'de Los Angeles'ta "Siyah Dalya" olarak bilinen Elizabeth Short cinayetini muhteşem bir olayda itiraf ettiği bildirildi.
* Stresli bir durumdan kaçmak veya cezadan kaçınmak veya vaat edilen veya zımni bir ödül kazanmak için "uyumlu yanlış itiraflar" verilir. Stresli bir duruma bir örnek, tipik bir polis sorgulaması ortamıdır; bunlar genellikle bir masa ve iki sandalye dışında pencere veya nesne olmayan sade odalarda yapılır. Şüpheliler için oda gerçek olur ve bu, sorgulanan kişi için ciddi zihinsel yorgunluk yaratır. Yeterince zaman geçtikten sonra şüpheliler, çaresiz bir durum gibi hissettiren durumdan kaçmak için işlemedikleri suçları itiraf edebilirler.
Reid tekniği gibi sorgulama teknikleri, şüpheliye itiraf etmeyi seçerlerse bir ahlaki yatıştırma duygusu yaşayacaklarını önermeye çalışır. Kahve veya sorgulamanın kesilmesi gibi maddi ödüller de aynı etki için kullanılır. İnsanlar ayrıca, işlemedikleri bir suçu, duruşmadan sonra daha ağır bir cezaya çarptırılma riskinden kaçınmak için bir tür savunma pazarlığı olarak itiraf edebilirler. Kolayca zorlanan kişilerin Gudjonsson telkin edilebilirlik ölçeğinde yüksek puan aldıkları ve yanlış itiraflarda bulunmaya karşı oldukça savunmasız oldukları bilinmektedir.
* "İçselleştirilmiş yanlış itiraflar", kişinin son derece imalı sorgulama tekniklerinin bir sonucu olarak suçu işlediğine gerçekten inanmasıdır.
İnsidans
----------
Masumiyet Projesi'ne göre, nihayetinde beraat ettirilen hükümlü suçluların yaklaşık % 25'i suçu itiraf etmişti. Kanada'da mahkemeler, bazı durumlarda sorgu görevlilerinin "blöf" tekniğini kullanarak şüphelileri itiraf etmeye zorladıklarını kabul etmiştir: Dedektifler masum şüphelilere, aleyhlerinde şüpheliyi itiraf etmesi için baskı yapan önemli kanıtlar olduğu söylenir. Bu baskının masum şüphelileri yanlış itiraflara ittiği gösterilmiştir.
New York City Üniversitesi'ndeki (CUNY) John Jay Ceza Adalet Koleji'nden bir 2010 araştırması, blöf tekniğinin kullanımının masum partilerden elde edilen itiraflarla nasıl ilişkili olduğunu test eden laboratuvar deneylerini kullandı. Deneklere bir bilgisayarda bir görevi tamamlamaları talimatı verildi ve ardından yanlışlıkla bilgisayarı çökertmek veya görev performanslarını iyileştirmek için bir meslektaşları ile işbirliği yapmak gibi bir ihlalle suçlandılar. Blöf kanıtı sahte kanıtlar ve güvenilmez tanıklar etkilerini test etmek için kullanıldı.
İlk testte deneklerin % 60'ı deneyciye, aslında yapmadıkları halde kaçınmaları talimatı verilen bir bilgisayar tuşuna bastığını itiraf etti; % 10'luk ek bir çalışma gözlemcisinin anahtarına bastığını kabul etti. Hile suçlamalarına karşı deneklerin tepkilerini test eden ikinci bir grup, neredeyse aynı yüzdelerde yanlış itiraflar üretti. Yazarlar, "suçlanan masum insanlar, masumiyetlerinin başkalarına açık olacağına inanıyorlar ... bu da onların Miranda'larının sessizlik hakkından ve bir avukata feragat etmelerine yol açıyor.
Etkileri
---------
Yanlış itiraflar, itiraf eden bireyin yargılama haklarını büyük ölçüde zayıflatır. Yargıç Brennan'ın Colorado'ya karşı Connelly davasındaki muhalefetinde belirttiği gibi, "İtiraflara güvenmemizin sebebi, kısmen onların muhalif süreç üzerindeki belirleyici etkisidir. Gerçekte Triers, kararlarında o kadar ağır bir itirafta bulunur ki, 'bir itirafın başlatılması, mahkemede yargılamanın diğer yönlerini gereksiz kılar ve tüm pratik amaçlar için gerçek yargılama, itiraf alındığında gerçekleşir.' Başka hiçbir kanıt sınıfı bu kadar derinden önyargılı değildir. Bu nedenle, duruşma öncesi itiraf etme kararı, devletin duruşma sırasında ağır ispat yükünü karşılamasını isteme hakkından feragat etme anlamına geliyor. "
Doğrudan siyasi amaçlar için zorla sahte itiraflar kullanılmıştır. Siyasi tutukluların propaganda amacıyla kamuoyuna itirazları almak için zorla itiraflarının sistematik kullanımı, yirminci (ve yirmi birinci) yüzyılda Stalin'in Sovyetler Birliği Maoist Çin'de ve son olarak İran İslam Cumhuriyeti'nde meydana geldi.
Zorla
Bahreyn
Mohamed Ramazan
--------------------
Bahreynli yetkililer , sahte bir itirafta bulunmak için işkence gören ve idam sırasındaki üç çocuk babası Muhammed Ramazan'a yapılan işkenceyle ilgili şikayetleri soruşturmayı iki yıldan fazla bir süre reddetti . Mohammed, Şubat 2014'te polis memuru olarak çalıştığı Bahreyn Uluslararası Havaalanı'ndan tutuklandı. Diğer polis memurlarına düzenlenen bir saldırıya karışmakla suçlandı. Muhammed'in masum olduğunu ve barışçıl demokrasi yanlısı gösterilere katıldığı için misilleme olarak tutuklandığını belirten Reprieve'e göre, onu suça bağlayan hiçbir kanıt yok .
Tutuklanmasının ardından, Muhammed, sahte bir itiraf imzalaması için polis tarafından işkence gördü . İlk gözaltında tutulması sırasında polis memurları "Muhammed'e açıkça masum olduğunu bildiklerini" söylediler, ancak onu demokrasi yanlısı gösterilere katıldığı için hain olarak cezalandırıyorlardı . Tüm duruşma öncesi gözaltında tutulduğu süre boyunca Muhammed'in avukatıyla görüşmesine izin verilmedi. Muhammed'in duruşmasının başladığı gün, avukatının yüzünü ilk kez gördü. Bu duruşmada, neredeyse yalnızca uzun süreli işkence yoluyla elde edilen itiraflara dayanarak mahkum edildi ve ölüm cezasına çarptırıldı .
Ölüm cezası altında yedi adam (2016)
----------------
Bir insan hakları savunucusu örgütü olan Reprieve , Bahreyn rejiminin zulmüne İngilizlerin katılımı hakkında 2016 yılında bir araştırma raporu yayınladı . Rapor, yedi masum erkeğin işkence gördükten sonra sahte suç itiraflarına maruz kaldıktan sonra Bahreyn'de ölüm cezasına çarptırıldığını söylüyor .
Sami Mushaima, Ali Al-Singace, Abbas Al-Samea (2017) İnfaz edildi
-----------------
15 Ocak 2017'de Bahreyn makamları , Kral Hamad'ın izninin ardından üç işkence kurbanını idam etti . Sami Mushaima, Ali Al-Singace ve Abbas Al-Samea idam mangası tarafından idam edildi. Bahreyn güvenlik güçlerinin (yabancı uyruklu güçleri kapsayan bir kuvvet) Mart 2014'te Sami Mushaima tutuklandı ve ona düzenlenen tecrit en az 11 gün süreyle. Güvenlik yetkilileri , Mushaima'yı dayak , elektrik çarpması ve cinsel saldırıya maruz bıraktı . Onun ön dişleri ciddi hasar gördü. Mushaima'nın ailesi , işkence yoluyla yanlış bir şekilde itiraf etmeye zorlandığına inanıyor .
Sami Mushaima, Ali Al-Singace ve Abbas Al-Samea, haksız yargılamaların ardından vatansız bırakılan ve ölüme mahkum edilen işkence kurbanlarıdır . İnfazları ülke çapında yaygın protestoları ateşledi.
Uluslararası insan hakları grubu Reprieve'in direktörü Maya Foa şunları söyledi:
---------------------
"Bahreyn'in bu infazlara devam etmesi, bir öfke ve uluslararası hukukun utanç verici bir ihlalinden başka bir şey değil. Ali, Sami ve Abbas'a verilen idam cezaları, işkence yoluyla alınan itiraflara dayanıyordu ve yargılama tam bir sahte idi. . . . Birleşik Krallık'ın Bahreyn'in güvenlik aygıtlarını ve İçişleri Bakanlığı'nı bu tür kötü istismarlar karşısında desteklemeye devam etmesi utanç verici olur."
Avrupa Birliği de cümleler kınadı.
-------------------
AB'den yapılan açıklamada , " Bahreyn'in infazları ... (birkaç) yıldır askıya aldığı ve üç hükümlü için adil bir süreç hakkının olası ihlalleri konusunda endişelerin dile getirildiği göz önüne alındığında, bu dava ciddi bir dezavantajdır .
Brezilya
Tainá Tecavüz (2013)
----------------------
Dört adam tutuklandı ve çalıştıkları tema parkının önünden geçen Tainá adlı bir kıza tecavüz edip öldürdüklerini itiraf etti. Daha sonra polis, kızın tecavüze uğramadığını ve dört erkeğe işkence yapıldığını tespit etti. 13 polis tutuklandı ve polis şefi kaçtı.
Kanada
Simon Marshall (1997)
---------------------
Simon Marshall, büyük ölçüde suçla ilgili sahte itirafına dayanarak haksız yere mahkum edilen ve beş yıl hapis cezasına çarptırılan Kanadalı bir tecavüz zanlısıydı. Daha sonra DNA testi onun masum olduğunu tespit etti. Sınırlı zihinsel kapasitesi ile sonuçlanan zihinsel engelinin, zorlamaya karşı savunmasız olmasına ve yanlış itirafta bulunmasına katkıda bulunduğuna inanılıyor.
İran İslam Cumhuriyeti
----------------------
En az iki gözlemciye göre ( Ervand Abrahamian , Nancy Updike ), İran İslam Cumhuriyeti hükümeti sistematik olarak işkenceyle alınan sahte itirafları kullandı. İtiraflar videoya kaydedilebildiği ve propaganda amacıyla yayınlanabildiği için Stalin'in Sovyetler Birliği'nden çok daha büyük ölçekte kullanıldılar. 1980'lerde İran devlet televizyonunda televizyon "cayma" programları yaygındı.
İtirafların alınmasında işkencenin kullanıldığını belgeleyen görgü tanıklarının ifadeleri yayımlandığından, itiraflar ve itiraflar propaganda etkilerinin çoğunu (veya bir kısmını) kaybetti. İtiraf toplama uygulaması devam etti, ancak şimdi daha çok muhalefetin moralini bozmak, onlar hakkında bilgi toplamak ve İran muhalefeti arasında korku ve güvensizlik uyandırmak için kullanılıyor, çünkü "geri alanlar" diğer muhalefet üyelerini suçluyor. Bildirildiğine göre, 2009 protesto baskısının ardından "çok küçük bir yüzdesini bile filme almanın bir yolu yok" diye zorlanan çok fazla itiraf vardı.
İran'daki kamuya açık e'terafat sadece itiraflar değil, "politik ve ideolojik feragat (ler)" dir. Bunlar çeşitli biçimlerde gelirler: "ön duruşma tanıklıkları; göğüs dayak atan mektuplarda; mea culpa anılarında; basın konferansları, 'tartışmalar' ve 'yuvarlak masa tartışmaları'", ancak en yaygın olarak videoya kaydedilmiş 'röportajlar' ve 'konuşmalar' yayınlanır. prime-time televizyonda. " Ayetullah Humeyni dönemindeki standart biçim, İmam Humeyni'yi tüm unvanlarıyla (İslam Cumhuriyeti'nin kurucusu, İslam Devrimi'nin lideri, vb.) Selamlayan bir girişle başladı. "Revanter" röportajın tamamen gönüllü olduğunu ve konuşmacının Hatt-ı İmam'dan [İmam'ın soyundan] sapılırlarsa kendilerini bekleyen tuzaklar konusunda başkalarını uyarmak için istekli bir şekilde ortaya çıkmış ve ardından mahkumun teşkilatının, inançlarının, yoldaşlarının kınanmasını izlediler. Muhafızlar sayesinde [fırsat için İçten tövbe ve İmam'ın merhametinin affın, kurtuluşun yolunu açacağını umuyordu ... [ancak, eğer] İmam affetmemeyi seçerse, bu da muazzamlığın ışığında anlaşılır olur. suçlar. "
Bu ifadeler, yalnızca İran halkının tamamı için değil, aynı zamanda suçlamaların moral bozucu ve kafa karıştırıcı olan recanter'ın eski meslektaşları için de güçlü bir propaganda işlevi gördü. Hapishaneye geldikleri andan itibaren, sorgulama yoluyla tutuklulara bir "röportaj" vermeye istekli olup olmadıkları soruldu. ( mosahebah ) "Bazıları, sadece görüşme şerefini reddettikleri için cezalarını çektikten sonra bile tutuklu kaldı." İslam Cumhuriyeti anayasası açıkça şekanjeh'i (işkenceyi) ve zorla itirafların kullanımını yasaklasa da , zorlamaya izin vermek için başka yasalar kullanılmaktadır. 'Yetkililere yalan söylemekten' 74'e kadar kırbaç uygulanabilir ve bir sanık, sanığı sorgulama sürecinde bir din adamı tarafından yalan söylemekten suçlu bulunabilir. Böylece "din görevlileri sorgulayıcılar, 'dürüst cevaplar' elde edene kadar 74 kırbaçlamadan oluşan sınırsız bir seri verebilirler."
İtirafları almak için kullanılan teknikler arasında, çoğunlukla ayak tabanlarında kırbaçlama; uykusuzluk; tavandan ve yüksek duvarlardan süspansiyon; kırılana kadar önkolların bükülmesi; metal presler arasında ellerin ve parmakların ezilmesi; tırnakların altına keskin aletlerin sokulması; sigara yanıkları ; su altına daldırma; saatlerce tek bir yerde durmak; sahte infazlar ; ve aile üyelerine yönelik fiziksel tehditler. Bir sanığa göre, "sorgu yargıcı, işkencesi boyunca" Bu hadd cezası, siz bize videoya kaydedilmiş bir röportaj verene kadar devam edecek "," röportaj "itiraf oturumları için kullanılan terimdir.
Japonya
----------
Japonya'da 50'li yaşların başından 70'lerin ortalarına kadar değişen on üç erkek ve kadın, bir seçimde oy satın almaktan tutuklandı ve suçlandı. Altı kişi içki, nakit ve yemekli partilerle oy satın aldığını itiraf etti. Hepsi, itirafların tamamen uydurma olduğuna karar veren yerel bir bölge mahkemesinde 2007 yılında beraat etti. Mahkeme başkanı, sanıkların "maraton sorgulamasından geçerken çaresizlik içinde itiraflarda bulunduklarını" söyledi.
Kızıl Kmerler
------------------
1970'lerde Kızıl Kmerler , eski Tuol Sleng lisesindeki yaklaşık 17.000 kişiden itirafları ve yanlış imaları zorlamak için işkence kullandı . Yedi hariç hepsi kötü muamele nedeniyle idam edildi veya öldü. Kızıl Kmerlerin sorgulama ve işkence sisteminin liderleri Mam Nai ve Tang Sin Hean'dı .
Sovyetler Birliği
-----------------
Sovyetler Birliği'nde Moskova Gösteri Denemeleri olarak bilinen bir dizi gösteri denemesi , 1930'ların sonundaki Büyük Tasfiye sırasında Joseph Stalin tarafından düzenlendi . 40'tan fazla üst düzey siyasi mahkum ya idam mangasına ya da çalışma kamplarına mahkum edildi. Bugün davaların, Stalin'in otoritesine karşı potansiyel siyasi meydan okumaları ortadan kaldırmak için sanıkların ailelerine yönelik işkence ve tehditler yoluyla elde edilen zorunlu itirafları kullandığı evrensel olarak kabul ediliyor .
İspanya
The Crime of Cuenca "Cuenca Suçu" (1910)
------------------------------
Polis işkencesi nedeniyle iki adam, ortadan kaybolan başka bir adamın öldürüldüğünü itiraf etti. Sadece itiraflarına dayanarak, ceset bulunamadığından mahkum edildi ve uzun hapis cezasına çarptırıldı. Yıllar sonra, sözde kurban küçük köyde yeniden ortaya çıktı ve yıllar önce gönüllü olarak ayrıldığı kanıtlandı.
Birleşik Krallık
Stephen Downing "Stephen Downing davası" (1974)
------------------------------------------------
Stephen Downing suçlu bulundu ve 27 yıl hapis yattı. Ona karşı kullanılan ana delil, imzaladığı bir itiraftı. Kafasını karıştıran 8 saatlik bir sorgulamadan sonra bunu kabul etmişti ve zayıf okuryazarlık becerileri, neyi imzaladığını tam olarak anlamadığı anlamına geliyordu.
Birmingham Six "Birmingham Altıları" (1974)
---------------------------------------
Birmingham Altıları , 1974'te Birmingham pub bombalamalarını gerçekleştirmekle suçlanan Kuzey İrlandalı altı kişiydi . Tutuklandıktan sonra, altı kişiden dördü suçu itiraf etti. Bu itirafların daha sonra köpek kullanımı ve sahte infazlar da dahil olmak üzere polisin gözdağı ve işkencesinin sonucu olduğu iddia edildi. 1991 yılında, 17 yıl hapis yattıktan sonra mahkumiyetlerine itiraz edilmesine izin verildi. Duruşmadaki kanıtlar, polisin yaygın şekilde uydurduğunu, kanıtların bastırıldığını ve ilgili adli tıp kanıtlarında aşırı düzensizlikler olduğunu gösterdi. Altı kişinin tamamı serbest bırakıldı ve 1,2 milyon sterline kadar tazminat ödenmesine karar verildi. Bunun ve diğer adli başarısızlıkların bir sonucu olarak, reformlar yaratmak ve süreci denetlemek için Mart 1991'de bir Kraliyet Ceza Adaleti Komisyonu kuruldu.
Guildford Four "Dört Guildford ve Yedi Maguire" (1974)
-------------------------------------------------
1974'te İrlandalı cumhuriyetçi paramiliterlerin Guildford pub bombalamaları sonucunda dört İrlandalı kişi cinayet ve terör eylemlerinden suçlandı ve mahkum edildi. Hepsi polis nezaretindeyken suçları itiraf etmiş, ancak daha sonra ifadelerini geri çekmiştir. Duruşmalarında, polisin gözdağı ve işkencesi sonucu asılsız itiraflarda bulunduklarını iddia edeceklerdi. İlk dört sanıktan birinin yedi akrabası da 1976'da terörist faaliyetlerden suçlu bulundu. İlgili tüm şahısların mahkumiyetleri, 16 yıla kadar hapis yattıktan sonra 1989 ve 1991 yıllarında iki kararla bozuldu. Bu temyiz soruşturmaları, hem Büyükşehir Polisi hem de Kraliyet Savcılık Servisi tarafından yürütülen büyük çaplı aldatma ve yasadışı faaliyetleri ortaya çıkardı. 2005 yılında Birleşik Krallık Başbakanı,Tony Blair , bu kişilerin hapsedilmesinden dolayı kamuoyuna özür dileyerek bunu bir 'adaletsizlik' olarak nitelendirdi ve "tamamen ve alenen aklanmayı hak ettiklerini" belirtti.
Stefan Kiszko "Lesley Molseed Cinayeti" (1976)
---------------------------------------------
Stefan Kiszko, daha sonra "tüm zamanların en kötü adalet hatası" olarak tanımlanan cinayetten 1976 yılında hüküm giymişti. Başlıca kovuşturma delillerinden biri, polisin üç günlük sorgulamasından sonra yaptığı itiraftı. Yaklaşık 16 yıl hapis yattıktan sonra Kiszko 1992'de temize çıkarıldı. ->
Neden işlemediği bir suçu itiraf ettiği sorulduğunda Kiszko, "Bu yalanları söylemeye başladım ve onları memnun ediyor gibilerdi ve baskı oldu Polise yaptığımı itiraf edersem, söylediklerimi kontrol edeceklerini, doğru bulmayacaklarını ve gitmeme izin vereceklerini düşündüm. "
Amerika Birleşik Devletleri
Brown - Mississippi (1936)
----------------------------
Amerika Birleşik Devletleri'nde, Yüksek Mahkeme Brown v. Mississippi (1936) davasında, fiziksel şiddet kullanılarak alınan itirafların Yargı Süreci Maddesini ihlal ettiğini kesin olarak tespit etti. Bu davada sanıklar Arthur Ellington, Ed Brown ve Henry Shields (üç siyah kiracı çiftçi) 30 Mart 1934'te Raymond Stewart'ı (beyaz bir ekici) öldürmekten suçlu bulunmuş ve Mississippi'de ölüm cezasına çarptırılmıştı. şiddet yoluyla elde edilen itiraflar hakkında:
"... sanıkların soyunması sağlandı ve sandalyelerin üzerine yatırıldı ve sırtları tokalı deri bir kayışla parçalara ayrıldı ve aynı şekilde kırbaçlamanın devam edeceğini kesinlikle anlamak için söz konusu vekil tarafından yapıldı. itiraf edene ve sadece itiraf etmedikçe, aynı zamanda hazır bulunanların talep ettiği her ayrıntıda itiraf edene kadar; ve bu şekilde sanıklar suçu itiraf ettiler ve kamçılar ilerledikçe ve tekrar edildikçe itiraflarını tüm ayrıntılarıyla değiştirdiler veya ayarladılar. işkencecilerinin taleplerine uymak. İtiraflar, kalabalığın istediği şekilde ve içerikte tam olarak elde edildiğinde, ayrılma uyarısıyla ayrıldılar ve sanıkların hikâyelerini herhangi bir bakımdan herhangi bir şekilde değiştirmeleri halinde, son sözden hareketle suçun faillerinin aynı veya eşit derecede etkili tedavi.
"Bu çaresiz mahkumların maruz kaldıkları acımasız muamelenin daha fazla detayının araştırılmasına gerek yoktur. İlgili açılardan, transkriptin aydınlanmış bir anayasal hükümeti arzulayan modern bir medeniyetin sınırları içinde yapılmış bir kayıttan çok, bazı ortaçağ hesaplarından koparılmış sayfalara benzediğini söylemek yeterlidir. "
Yargıtay şu sonuca varmıştır: "Bu dilekçe sahiplerinin itiraflarını temin etmek için alınanlardan daha adalet duygusuna karşı isyan eden yöntemleri düşünmek zor olurdu ve bu şekilde elde edilen itirafların mahkumiyet ve cezanın temeli olarak kullanılması açık bir inkârdı. yasal sürecin ... Somut davada mahkeme, itirafların nasıl elde edildiğine dair tartışmasız delillerle tam olarak bilgilendirildi ... Bu nedenle mahkeme, federal bir hakkı tamamen tesis edilmiş ve özel olarak oluşturulmuş ve talep edilmiş ve karar tersine çevrilmelidir. "
Peter Reilly (1973)
--------------------
1973'te Litchfield County Connecticut'tan 18 yaşındaki Peter Reilly, annesini öldürmekten suçlu bulundu. Önce suçu keşfettikten ve haber verdikten sonra, daha sonra gözaltına alındıktan ve çok az uykuyla saatlerce sorguya çekildikten sonra ayrıntılı bir itiraf imzaladı. Avukat bulunmayan bu sorgulama sırasında, yanlış bir şekilde başarısız olduğu söylendiği ve suçu yalnızca kendisinin işleyebileceğine ikna edildiği bir yalan makinesine girmeyi kabul etti. Adam öldürmekten altı ila on altı yıl hapis cezasına çarptırıldı, ancak 1976'da temyiz üzerine serbest bırakıldı.
Pizza Hut cinayeti (1988)
-----------------------
1988'de Nancy DePriest, Austin Texas'ta çalıştığı Pizza Hut'ta tecavüze uğradı ve öldürüldü. Bir iş arkadaşı Chris Ochoa cinayetten suçlu bulundu. Arkadaşı Richard Danziger tecavüzden mahkum edildi. Ochoa, cinayeti itiraf etti ve Danziger'i tecavüze karıştırdı. Daha sonra itirafının zorlandığı keşfedildi. Danziger'i olay mahalline bağlayan tek adli kanıt, restoranda bulunan ve kasık kıl tipiyle tutarlı olduğu söylenen tek bir kasık kılıydı. Semen kanıtı toplanmış olmasına rağmen, o sırada hiçbir DNA analizi yapılmadı. Her iki adam da ömür boyu hapis cezası aldı.
Yıllar sonra Achim Marino adında bir adam, Pizza Hut davasında gerçek katil olduğunu iddia ederek hapishaneden mektuplar yazmaya başladı. Suç mahallindeki DNA nihayet test edildi ve Marino'nun DNA'sıyla eşleşti. Ochoa ve Danziger'in DNA'sı, bu kanıtla uyuşmaktan çıkarıldı. 2001 yılında Ochoa ve Danziger temize çıkarıldı ve 12 yıl hapis cezasının ardından hapishaneden serbest bırakıldı. Hapishanede iken Danziger, diğer mahkumlar tarafından ciddi şekilde dövülmüş ve kalıcı beyin hasarına maruz kalmıştı.
Central Park jogger vakası (1989)
--------------------------------
Central Park jogger vakası The Central Park Five (film) ve Bizi Gördüklerinde
19 Nisan 1989 tarihli Central Park koşucu davasında, 14 ila 16 yaşları arasındaki beş genç, bir kadın koşucuya tecavüz ve saldırının yanı sıra parktaki diğer kurbanlara yönelik saldırılar nedeniyle tutuklanan 10 şüpheli arasında yer aldı. Dört kişi video kasette jogging yapan kişiye saldırmak ve tecavüz etmek suçunu itiraf etti ve birbirlerini saldırıya karıştırdı. Biri ifadesine başkalarını dahil etmiş, ancak imzalamayı veya annesi istasyonda ona katıldıktan sonra videoya alınmayı reddetmiştir. Beş genç daha sonra bu itirafları yanlış olarak reddetti ve savunma anlaşmalarını reddetmeye zorladı ve masumiyetlerini sürdürdü. Beşi şunlardı: Antron McCray Yusef Salaam Raymond Santana Kevin Richardson ve Kharey Wise.
1989'da polis, şüphelilerin DNA'sının kurbanın içinde ve yakınında bırakılan iki örnekteki meni ile ilişkili DNA ile eşleşmediğini öğrendi. Her iki örnek de tek bir kaynağa, kimliği belirsiz bir "altıncı" adama aitti. 2002'de suçlu bir katil ve seri tecavüzcü Matias Reyes yetkililere itiraf etti ve koşucunun tecavüz ve saldırısından yalnızca kendisinin sorumlu olduğuna dair bir beyan verdi. DNA'sı olay yerinden elde edilenle eşleşti. Savcılığın New York eyalet adayı Charles J.Tejada'nın dört adamının mahkumiyetlerinin boşaltılmasını öneren soruşturmasının ardından, 19 Aralık 2002'de beş sanığın dördünün mahkumiyetlerini boşalttı (hepsi cezalarını o zamana kadar tamamladı). Biri gözaltındaydı ve bu eylem kapsamında değildi. Dördü altı ila yedi yıl hapis yatmıştı; Wise, bir yetişkin olarak yargılandı ve mahkum edildi ve yaklaşık 12 yıl hapis yatan 2002 yazına kadar serbest bırakılmadı. 2014'te beş adam New York'tan bir anlaşma ve 2016'da New York Eyaletinden ek bir anlaşma aldı.
Jeffrey Mark Deskovic (1990)
-----------------------------
Jeffrey Mark Deskovic 1990 yılında 16 yaşındayken bir lise sınıf arkadaşını dövmekten ve boğmaktan suçlu bulundu. Polis tarafından saatlerce sorgulandıktan sonra, hukuki avukat arama fırsatı verilmeksizin suçu itiraf etmiştir. Mahkeme ifadesi, davadaki DNA kanıtının kendisine işaret etmediğini kaydetti. 15 yıl hapsedildi.
Juan Rivera (1992)
-------------------
Waukegan Illinois'den Juan Rivera, 1992'de tecavüz ve 11 yaşındaki Holly Staker'ın öldürülmesinden haksız yere mahkum edildi. DNA'sı tecavüz kitinde test edilenlerin dışında tutulmuş olmasına rağmen ve o sırada taktığı elektronik ayak bileği monitöründen alınan rapor (şiddet içermeyen bir hırsızlık için duruşmayı beklerken) cinayetin yakınında olmadığını ortaya koydu. suçlara. Rivera, polis tarafından Reid tekniği kullanılarak birkaç gün sorguya çekildi. Yanlış itiraflar ortaya çıkarmak için yapılan araştırmalarda bilinen bir tür polis sorgulamasıdır. Mahkumiyeti 2011 yılında bozuldu ve temyiz mahkemesi, savcıların onu yeniden yargılamasını engelleyen alışılmadık bir adım attı.
Rivera, Reid tekniğini geliştiren John E.Reid & Associates de dahil olmak üzere bir dizi partiye dava açtı. Reid, Rivera'nın yanlış itirafının Reid tekniğinin yanlış kullanılmasının bir sonucu olduğunu iddia ediyor. Rivera, yalan makinesi testleri için yaptığı sorgulama sırasında iki kez Chicago'daki Reid karargahına götürüldü. Bunlar sonuçsuz kaldı, ancak bir Reid çalışanı Michael Masokas, Rivera'ya başarısız olduğunu söyledi. Dava, John E. Reid & Associates'in 2 milyon dolar ödediği mahkemeden çıkarıldı.
Gary Gauger (1993)
--------------------
Gary Gauger, Nisan 1993'te McHenry County Illinois çiftliğinde ebeveynleri Morris 74 ve Ruth 70'i öldürmekten ölüm cezasına çarptırıldı. 21 saatten fazla sorguya çekildi. Polise, itiraf olarak aldıkları varsayımsal bir ifade verdi. Mahkumiyeti 1996'da bozuldu ve Gauger serbest bırakıldı. 2002 yılında Illinois valisi tarafından affedildi. İki motosiklet çetesi üyesi daha sonra Morris ve Ruth Gauger cinayetlerinden mahkum edildi.
Batı Memphis Three "Üçlüsü" (1993)
---------------------------
West Memphis Üçlüsü (Damien Echols Jason Baldwin ve Jessie Misskelley), 1993 yılında 8 yaşındaki üç erkek çocuğunun öldürülmesinden suçlu bulundu. İddia edilen suçun işlendiği tarihte 16, 17 ve 18 yaşlarındaydılar. Cinayetten bir ay sonra polis, beş saat boyunca 72 IQ'ya sahip olan Misskelley'i sorguya çekti. Cinayetleri itiraf etti ve hem Echols hem de Baldwin'i suçladı. Misskelley hemen sözünü geri aldı ve itiraf etmeye zorlandığını söyledi. İtirafı, büyük iç tutarsızlıklar içermesine ve fiziksel delillerin gerçeklerinden önemli ölçüde farklı olmasına rağmen, kovuşturmanın devam ettiğini ortaya koydu.
Misskelley ve Baldwin cinayetten suçlu bulundu ve şartlı tahliye olmaksızın ömür boyu hapse mahkum edildi (LWOP); Echols suçlu bulundu ve ölüm cezasına çarptırıldı. Sonraki 17 yıl boyunca üç adam masumiyetlerini korudu. Ağustos 2011'de DNA kanıtlarının test edilmesi sonuçsuz kaldı; bilinmeyen bir katılımcının DNA'sını içeriyordu. Savcılar, suçlarını kabul etmeleri halinde üç adama bir anlaşma teklif ettiler: hizmet edilen süre boyunca serbest bırakmak. Alford talebini kabul ettiler, ancak isimlerini temize çıkarmak ve gerçek katil (ler) i bulmak için çalışmaya devam edeceklerini söylediler. On sekiz yıl hapis yattıktan sonra serbest bırakıldılar.
Norfolk Dörtlüsü "Dörtlü Norfolk" (1997)
----------------------------
Danial Williams Joseph J. Dick Jr. Derek Tice ve Eric C. Wilson, 1997'de Norfolk Virginia'da Michelle Moore-Bosko'ya tecavüz ve cinayetten hüküm giyen beş kişiden dördü. Dörtlünün mahkumiyetleri, büyük ölçüde, o zamandan beri savundukları itiraflarına dayanıyordu ve bu süre zarfında erkeklerin zaman içinde birbirlerine karşı oynandıkları saatler süren sorgulamadan sonra zorlandı. Orta Atlantik Masumiyet Projesi bunu bir adalet hatası olarak görüyor. Moore-Bosko'nun ailesi, hüküm giyenlerin hepsinin suça iştirak ettiğine inanmaya devam ediyor. Williams ve Dick, jüri duruşmasında ölüm cezasına çarptırılma potansiyeli tarafından tehdit edildikleri için cinayetten suçlu bulundular. Şartlı tahliye imkânı bulunmadan hapis cezasına çarptırıldılar. Tice tecavüz ve cinayetten suçlu bulundu ve ölüm cezasına çarptırıldı. Wilson tecavüzden suçlu bulundu ve 8½ yıl hapis cezasına çarptırıldı. Diğer üç adam Geoffrey A. Farris John E. Danser ve Richard D. Pauley Jr. da başlangıçta başkaları tarafından suçlamalarla suçlandı, ancak daha sonra Tice aleyhine ifade vermeyeceği için suçlamaları duruşmadan önce düştü. Norfolk Dörtlüsü taraftarları, bu dört adamın olayla hiçbir ilişkisi veya bağlantısı olmaksızın masum olduklarını kanıtlama iddiasında olan kanıtlar sundular.
Davalarını hiçbir fiziksel kanıt desteklemedi. Tice'nin mahkumiyeti bozuldu ve Williams ve Dick, isimlerini temize çıkarmak için hükümetten af aldı. Dörtlü, 2018'de Norfolk şehrinden ve eyaletten bir anlaşma aldı. Beşinci kişi Omar Ballard, DNA'sının olay yerindeki DNA'yla eşleştiği tespit edildikten sonra 2005 yılında suçlandı. 1997 yılında gayri resmi olarak itiraf etmiş, ancak diğer dört kişiyi suçlaması için baskı gördükten sonra ifadesini geri çekmiştir. Ölüm cezasından kaçınmak için 2009 yılında suçunu kabul etti. Bir seri tecavüzcü ve katil, kadınlara yönelik diğer şiddet suçlarından suçunu kabul ettikten ve tek başına hareket ettiğini itiraf ettikten sonra tutuklandı ve hapse mahkum edildi. ayrıca suçlu bulundu. 59'u ertelenen 100 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Olay yerinde bulunan DNA'sına uyan tek adam o. Suçu kendi başına işlediğini itiraf etti ve suçlanan ve yargılanan diğer adamlardan hiçbirinin olaya karışmadığını söyledi. Adli kanıtlar, başka katılımcı olmadığına dair hikayesiyle tutarlıdır.
Michael Crowe (1998)
----------------------
Michael Crowe, küçük kız kardeşi Stephanie Crowe'un 1998 yılında öldürüldüğünü itiraf etti. O sırada Michael 14, Stephanie'nin cesedinin bulunması ve ailenin geri kalanı üzüldükten sonra "mesafeli ve meşgul" göründüğünde polis tarafından hedef alındı. İki gün süren yoğun sorgulamadan sonra Michael, Stephanie'yi öldürdüğünü itiraf etti. İtirafı belirsizdi ve ayrıntılı değildi; suçu işlediğini hatırlayamadığını, ancak bunu polisin kendisine söylediklerine dayanarak yapmış olması gerektiğine inandığını söyledi. İtiraf polis tarafından videoya kaydedildi ve Michael'ın "Bunu sadece duymak istediğin şey olduğu için söylüyorum." İtirafı, polis sorgulaması sırasında zorla yapılan sahte itirafın klasik bir örneği olarak gösterildi. Joshua Treadway, Michael'ın bir arkadaşı sorgulandı ve saatler süren sorgulamadan sonra ayrıntılı bir itirafta bulundu. Çocukların ortak arkadaşı Aaron Houser sorgulandı ve itiraf etmedi, ancak polis sorgulayıcıları tarafından Reid Tekniği kullanılarak yönlendirilerek suçun "varsayımsal" ve suçlayıcı bir açıklamasını sundu. Üç erkek çocuk da daha sonra zorlama iddiasıyla açıklamalarını geri aldı.
Crowe'un itirafı ve Houser'ın polise verdiği ifadeler daha sonra bir yargıç tarafından zorlandığı gibi reddedildi; Treadway'in itirafının bir kısmı da kabul edilemez bulundu. Daha sonra üç çocuğun her birine yönelik tüm suçlamalar düştü. Savcılar daha sonra suçla ilgisi olmayan bir tarafı suçladılar. Savunma ekibi, ilk suçlanan üç çocuğun sorumlu olduğunu savundu. Üç çocuk aleyhindeki suçlamalar, DNA testi bir mahalledeki geçici Richard Tuite'i Stephanie'nin kanına bağladıktan sonra (bu, suçlamaların daha sonraki bir tarihte yeniden yürürlüğe girmesine izin verecek) önyargısız olarak reddedildi. Tersine çevirmekten utanan Escondido polisi ve San Diego İlçe Bölge Savcısı, davanın iki yıl boyunca hiçbir suçlama olmaksızın sona ermesine izin verdi. 2001 yılında Bölge Savcısı ve San Diego County Şerif Departmanı davanın Kaliforniya Adalet Bakanlığı tarafından devralınmasını istedi. Tuite, 2004 yılında cinayetten mahkum edildi, ancak mahkumiyet bozuldu. 2013'teki ikinci duruşmada jüri onu suçsuz buldu. Stephanie Crowe cinayeti çözülemedi. 2012'de Yüksek Mahkeme Yargıcı Kenneth So, Michael Crowe Treadway ve Houser'ın kendilerine karşı açılan Escondido Şehri davasını kalıcı olarak reddetme suçlamalarından gerçekte masum olduklarına dair nadir bir karar verdi.
The Interrogation of Michael Crowe "Michael Crowe'un Sorgulanması" (2002) adlı dava hakkında bir TV filmi yapıldı.
Corethian Bell (2000)
---------------------
2000 yılında zeka geriliği teşhisi konan Corethian Bell, cesedini bulup Cook County Illinois'de polisi aradıktan sonra annesi Netta Bell'i öldürmekle suçlandı. Polis onu 50 saatten fazla sorguladı. Sonunda annesinin cinayetini itiraf ettiğini çünkü polis ona çok sert vurduğunu ve sandalyesinden düştüğünü ve itiraf ederse sorgulamaların duracağını düşündüğünü söyledi. Kendisini bir hakime açıklayabileceğine ve özgür kalacağına inanıyordu. İtirafı videoya kaydedildi, ancak sorgulanmadı. O sırada Cook County savcılarının cinayet itiraflarını videoya kaydetmeleri gerekiyordu, ancak önceki sorgulamaları değil. Kasetteki itirafıyla Bell yargılandı ve hapse mahkum edildi. Olay yerindeki DNA nihayet bir yıl sonra test edildiğinde, DeShawn Boyd adlı bir seri tecavüzcünün DNA'sıyla eşleşti. Netta Bell cinayetiyle aynı mahallede diğer üç şiddetli cinsel saldırıdan suçlu bulunduktan sonra zaten hapishanedeydi. Bell, 2006 yılında şehir tarafından çözülen 1 milyon dolarlık bir hukuk davası açtı.
Kevin Fox (2004)
------------------
Kevin Fox, 3 yaşındaki kızı Riley'nin 2004 yılında öldürüldüğünü itiraf etmeden önce Will County Illinois polisi tarafından 14 saat boyunca sorguya çekildi. Mahkum edildi ve hapse mahkum edildi. İtirafının daha sonra zorlandığına karar verildi. DNA testi nedeniyle polis daha sonra Scott Eby'yi katil olarak tanımladı. Riley'nin öldürüldüğü sırada Fox ailesinden birkaç mil uzakta yaşayan bir komşuydu. Polis, seks suçlarından 14 yıl hapis cezasını çekerken onu katil olarak teşhis etti. DNA sonuçlarıyla sorgulandıktan ve yüzleştikten sonra Eby itiraf etti ve daha sonra suçunu kabul etti. Kevin Fox, sekiz ay hapis yattıktan sonra serbest bırakıldı. Fox ailesi sonunda eyalet hükümetine karşı 8 milyon dolarlık bir hukuk kararı kazandı.
Gönüllü (itiraflar)
Robert Hubert (1666)
---------------------
1666'da Robert Hubert, bir fırın penceresinden yangın bombası atarak Büyük Londra Yangını'nı başlattığını itiraf etti. Yangının başlamasından iki gün sonrasına kadar ülkede bulunmadığı, söz konusu fırının yakınında hiçbir yerde bulunmadığı, fırının pencerelerinin olmadığı, sakat kaldığı ve bomba atamadığı mahkemede ispatlandı. . Ancak bir yabancı (bir Fransız) ve bir Katolik Hubert olarak mükemmel bir günah keçisi idi. Suçunu sürdüren Hubert, suçlu bulundu ve asılarak usulüne uygun olarak idam edildi.
Laverne Pavlinac (1990)
-------------------------
Laverne Pavlinac, kendisinin ve erkek arkadaşının 1990 yılında Oregon'da bir kadını öldürdüğünü itiraf etti. Onlar mahkum edildiler ve hapis cezasına çarptırıldılar. Beş yıl sonra Keith Hunter Jesperson, kadınınki de dahil olmak üzere bir dizi cinayeti itiraf etti. Pavlinac, polisin sorgusu sırasında suçun ayrıntılarına kafayı takmıştı. Daha sonra erkek arkadaşıyla taciz edici ilişkiden kurtulduğunu itiraf ettiğini söyledi. Erkek arkadaşı idam cezasından kaçınmak için iddiaya göre itiraf etti.
Sture Bergwall (1990)
---------------------
Thomas Quick olarak da bilinen Sture Bergwall, kişilik bozuklukları nedeniyle bir akıl hastanesinde hapsedilirken İsveç, Norveç, Danimarka ve Finlandiya'da 30'dan fazla cinayeti itiraf etti. Daha az ciddi suçlardan hüküm giydikten sonra işlenmişti. 1994 ve 2001 yılları arasında Bergwall, itiraflarına dayanarak sekiz cinayetten hüküm giydi. Sahte itiraflarda bulunduğu ve mahkemeye çıkamayacak durumda olduğu tespit edildiğinden, tüm bu mahkumiyetler şimdi temyiz üzerine bozuldu.
John Mark Karr (2006)
---------------------
2006'da John Mark Karr, genç bir Amerikalı kız JonBenét Ramsey'in öldürüldüğünü itiraf etti. Cinayetin her ayrıntısına takıntılı hale geldi ve itirafına dayanarak Tayland'dan iade edildi. Ancak hesabı davanın ayrıntılarıyla eşleşmedi ve DNA'sı olay yerinde bulunanla uyuşmuyordu. Karısı ve erkek kardeşi, cinayet sırasında başka bir eyalette evde olduğunu ve cinayetin işlendiği Colorado'ya hiç gitmediğini söyledi.
José Pedro Guedes (2011)
---------------------
2011'de José Guedes'in oğlu bir televizyon programına katılmak için başvurdu. Babasının Portekiz'in Lizbon Katili olarak bilinen ve yakalanmamış bir seri katil olduğunu iddia etti. Daha sonra kıdemli Guedes, bir gazeteye verdiği röportajda suçunu doğruladı ve cinayetler hakkında birkaç ayrıntı verdi. Guedes tutuklandı, ancak sadece Aveiro'da 2000 cinayetle suçlandı. Bu suçu gözaltındayken itiraf etmişti. Lizbon cinayetlerinin zaman aşımı süresi çoktan bitmişti. 2013 yılında yapılan temyizde mahkeme, Guedes'in delil yetersizliğine dayanarak 2000 yılında cinayetten suçlu olduğunun kanıtlanmadığını tespit etti. Hapisten çıktı. Karar, Guedes'in Aveiro ve Lizbon cinayetleri hakkında sunduğu ayrıntıların büyük ölçüde yanlış olduğunu kaydetti.
Sam genel bir terim olarak
----------------------
"Sam'i İtiraf Etmek (Confessing Sam)", özellikle geniş çapta kamuoyuna duyurulmuş bir suç işlendikten sonra yanlış bir itirafta bulunan bir kişi için ceza psikolojisindeki bir terimdir.
Diğerleri
------
1932 Lindbergh kaçırılmasında birkaç kişi çocuğu kaçırdığını iddia etti.
Birkaç kişi Los Angeles'taki 1947 Black Dahlia cinayetine karıştığını iddia etti.
Fabrikasyon hapishane itirafları
-------------------------------
Bunlar tutukluların gözaltındayken diğer mahkumlara verdiği itiraflardır. "Mahkum arkadaşlarının" itiraflarını "anlatan hapishane muhbirleri, genellikle devlet tarafından cezai kovuşturmalarda tanık olarak kullanılıyor. Son zamanlarda, bu tür itirafların kolayca uydurulduğu kamuoyunun bilgisi haline geldi."
Sorguları ve itirafları kaydetme
------------------------------------
Yanlış itirafların ve haksız mahkumiyetlerin ayrıntılarını incelerken, araştırmalar birçok sorunun soruşturmanın sorgulama aşamasında ortaya çıktığını belgelemiştir. Bu aşamada baskı, tutuklu zanlıdan sahte bir itiraf alınmasına yol açabilir. Yaygın çözüm, süreci savunma ve diğer taraflarca izlemek için gözaltı sorgulamalarını video kaydetmek oldu. 1980'lere kadar çoğu itiraf kanıtı polis tarafından kaydedildi ve daha sonra duruşmada yazılı veya ses kaydı formatında sunuldu. Bugün Amerika Birleşik Devletleri'ndeki kolluk kuvvetlerinin yarısından fazlasının en azından bazı sorgulamaları videoya kaydettiği tahmin ediliyor. Bu kurum ve departmanların % 97'si onları faydalı buldu. 1989'dan 2013'e kadar ABD'de yirmi beş eyalet ceza davalarında sorgulamaların kaydedilmesini gerektiren yasalar çıkardı. İngiltere ve Galler'de 1984 tarihli Polis ve Ceza Kanıt Yasası, tüm şüpheli görüşmelerin kaydedilmesi gerekliliği dahil olmak üzere sorgulama sürecine belirli korumalar getirmiştir.
Videoya kaydedilen sorgulamaların ve itirafların polis-şüpheli etkileşiminin daha eksiksiz ve objektif bir kaydını sağladığına yaygın olarak inanılmaktadır. Ayrıca, duruşma işlemleri sırasında bilgi bulanlar (yargıç ve jüri üyeleri) tarafından daha akıcı bir şekilde yorumlanabilen görsel ve işitsel bir temsil görevi görürler. Dahası, video kaydı sorgulamalarını savunanlar, kameranın varlığının itirafları teşvik etmek için zorlayıcı yöntemlerin kullanılmasını engelleyeceğini ve herhangi bir itirafın gönüllülüğünü ve doğruluğunu kapsamlı bir şekilde değerlendirmek için bir kayıt sağlayacağını iddia ediyorlar.
Kamera perspektif önyargısı
-----------------------
Psikolojik araştırmalar, videoya kaydedilen itirafların değerlendirmelerinin ilk kayıtta kullanılan kamera perspektifinden etkilenebileceğini öne sürüyor. Amerika Birleşik Devletleri'nde ve diğer pek çok ülkede, sorgulamalar tipik olarak sorgu görevlisinin arkasına yerleştirilen ve şüpheli üzerine odaklanan kamera ile kaydedilir. Araştırmalar, kamera perspektifinin dedektifin gönüllülük baskısının değerlendirmelerini ve hatta suç ikilemini etkilediğini gösteriyor. Bu alanda kamera perspektifinin manipüle edilmesine dayanan kapsamlı deneysel veriler toplanmıştır: şüpheli odağa (şüphelinin belden yukarısı ve Dedektifin başının ve omuzlarının arkası) dedektif odağı (dedektifin önü ve şüphelinin arkası) ve eşit odak (her ikisinin profilleri) dedektif ve şüpheli eşit derecede görünürdü) perspektif.
Örneğin, bir itirafla sonuçlanan sahte polis sorgulamaları ve eş zamanlı olarak şüpheli odaklı ve eşit odak perspektiflerinden videoya kaydedilenler, katılımcılara şu formatlardan birinde sunuldu: konu odaklı video kaseti eşit odaklı video kaset ses kaseti kaydı veya yazılı konuşma metni. Katılımcıların itirafın gönüllülük ve zorlama konusundaki algıları anket yoluyla değerlendirildi. Şüpheli odak görünümünde bantlanan videoya kaydedilen itiraflar, önyargısız olduğu varsayılan hem ses bantlarına hem de transkriptlere kıyasla görece daha fazla gönüllülük yargılarına neden oldu. Eşit odaklı video kasetleri, ses kasetleri veya transkriptlere dayalı olanlardan farklı olmayan gönüllülük yargıları üretti. Video kaydının uygulanma şekli, önyargı potansiyeli taşır. Bu önyargı, eşit odaklı bir perspektif kullanılarak önlenebilir. Bu bulgu, duruşma işlemlerinde videoya kaydedilen itirafların artan kullanımını yansıtan birçok kez tekrarlandı.
Nedenleri
Yanıltıcı nedensellik
------------------
Kamera perspektif önyargısı, temel ilişkilendirme hatasının ve daha spesifik olarak yanıltıcı nedenselliğin bir sonucudur. İnsanlar, katıldıkları insanlara veya çevresel varlıklara nedensellik atfettiklerinde atıf hatası yaparlar. Yanıltıcı nedensellik, insanlar bir uyarana istenmeyen nedensellik atfettiklerinde ortaya çıkar, çünkü diğer mevcut uyaranlardan daha belirgin veya dikkat çekicidir. Yanıltıcı nedensellik, algısal temelli bir anlamdır, çünkü göze çarpan bilgiler kaydedilir ve yanlı olmayan bilgilerden farklı olarak algısal olarak düzenlenir. Kamera perspektif önyargısı ile ilgili olarak, kameranın perspektifi, hangi etkileşimin (dedektif veya şüpheli) dikkat çekici ve hangisinin doğal olmadığını belirler. Görsel perspektif, etkileşimler arasındaki ilişkilendirme farklılıklarını belirlemede önemlidir. Yanıltıcı nedenselliğin ilk gösterilerinde gözlemciler iki kişilik nedensel bir sohbeti izlediler. Görsel perspektif, gözlemcilerin farklı oturma yerlerine göre değişiyordu. Görüşme bittikten sonra, gözlemciler her bir etkileşimi, etkileşim sırasında uyguladığı nedensel etkinin miktarı açısından derecelendirdiler.
Sonuçlar, daha fazla nedenselliğin, gözlemcilerin hangi kişi ile karşılaştıklarına atfedildiğini ortaya koydu. Bu, oturma pozisyonları tarafından tamamen tesadüfi bir faktör olarak belirlendi ve bu nedenle nedensel yargılarla hiçbir ilgisi olmamalıydı. Her iki etkileşimi de çok iyi görebilecekleri yerde oturan gözlemciler, her iki konuya da nedensellik açısından eşit olarak baktılar. İlişkilendirme karmaşıklığı, gerekli durumlarda nedenselliği verimli bir şekilde çıkarma yeteneğidir. Yüksek düzeyde ilişkilendirme karmaşıklığı, kamera perspektif önyargısının etkilerini değiştirmez. Bireysel farklılıklara göre düşük ilişkilendirme karmaşıklığı ve yüksek ilişkilendirme karmaşıklığı gruplarında ayrılan katılımcılar, her iki grupta da hala mevcut olan kamera perspektif etkisinde önemli bir farklılık göstermedi. Bu nedenle, yüksek düzeyde atıf karmaşıklığına sahip olmak, kişiyi videoya kaydedilen itiraflardaki kamera perspektif önyargısından korumaz.
Görsel dikkat
-----------------
Kamera perspektifindeki değişikliklere, gözlemciye sunulan görsel içerikteki değişiklikler eşlik eder. Göz takibini görsel dikkatin bir ölçüsü ve monitörü olarak kullanan araştırmacılar, görsel dikkatin kamera perspektif önyargısına aracılık ettiği sonucuna vardılar. Bu, kamera perspektifi ile ortaya çıkan önyargı arasındaki korelasyon, izleyicinin kamera açısına göre karar verilen görsel dikkatinden kaynaklanmaktadır. Bu, görsel içerikteki farklılıkların da önyargıya aracılık edebileceğine dair kanıt sağlar.
Önyargıyı azaltmak.
Adli talimat
----------------------
Hâkimler, bir itirafın meşruiyeti tartışıldığında gönüllülüğü ve kabul edilebilirliği konusunda karar vermek için savcılar ve savunma avukatları ile çok yönlü bir duruşma düzenler. Aynı şekilde, sonuçta ikiye bölünmüş mahkumiyet kararına yol açan itirafın gönüllü olup olmadığına karar vermek de jüri üyelerinin görevidir. Araştırmalar, bir yargıcın sahte bir jüriye verdiği ispat gerekliliği talimatının (sanığın ispat yükümlülüğünün kovuşturma üzerinde olduğu varsayılır ve suçun makul bir şüphenin ötesinde tespit edilmesi gerekir) jüri üyelerinin kararları üzerinde daha önce verilmiş olduğu kanıt sunulduktan sonra yapılana göre kanıt sunumu. Bu nedenle, adli talimatın zamanlaması (itirafın sunumundan önce veya sonra) kamera perspektif önyargısının potansiyel bir moderatörü olabilir. Katılımcılara itirafın değerlendirilmesinde güvenilirlik ve adaletin farkında olma ihtiyacını vurgulayan ve bazı durumlarda sahte jüri üyelerini kamera perspektifinin potansiyel olarak önyargı etkisi konusunda doğrudan uyaran adli talimat verildiğinde kamera perspektifi önyargısı devam eder. Bu, talimatın itirafın sunumundan önce veya sonra gelip gelmediği doğrudur. Jüriye uygun yetişkinlerin örneklenmesi, sonuçların gerçek mahkeme salonu durumlarına genelleştirilmesine olanak tanıyan gerçekçi bir gerçeğe dayalı deneme simülasyonunu kolaylaştırdı.
Uzmanlık
-------------
Yargıçlar, hangi itiraf kanıtı jürilerinin değerlendirmesine izin verileceğini belirlemede çok önemli bir rol oynarlar. Daha fazla bilgi birikimlerinin ve hukuk anlayışlarının onları kamera önyargı etkisine karşı hafifletmesi mümkündür. Yine de uzmanlar (yargıçlar ve kolluk kuvvetleri), videoya kaydedilmiş bir itirafın şüpheli odaklı dedektif odaklı ve eşit odaklı versiyonları ile kamera önyargı perspektifini gösteren önceki veri modellerini kopyaladılar. Dolayısıyla ilgili uzmanlık, kamera perspektifinin etkisine karşı hiçbir savunma sağlamaz.
Hesap verebilirlik
--------------
Hesap verebilirlik (veya suçluluk), yüksek hesap verebilirlik bilginin daha dikkatli ve kapsamlı bir şekilde işlenmesini sağlasa da kamera perspektif önyargısını değiştirmez. Katılımcıların bir itirafı görüntülerken hissettiği sorumluluk miktarını değiştirerek kamera perspektif önyargısını azaltmak için başarısız girişimlerde bulunuldu. Sorumluluk, katılımcılara daha sonra gönüllülük kararlarını yargılama hakemine gerekçelendirme fırsatına sahip olacaklarının söylenmesiyle manipüle edilir. Daha spesifik olarak, yüksek hesap verme sorumluluğu olan bir grupta, katılımcılara, yerel bir yargıcın, kararlarını gözden geçirmek ve yargılarına ulaşma tarzlarının doğru olup olmadığını belirlemek için onlarla görüşmeyi kabul ettiği söylenir. Düşük hesap verebilirlik koşulunda, bir yargıçla toplantıdan söz edilmez; bunun yerine katılımcılar, cevaplarının gizli ve isimsiz olacağı izlenimine bırakılır. Katılımcılar itirafın konu odaklı veya eşit odaklı versiyonunu görürler. Hem yüksek hesap verebilirlik hem de düşük hesap verebilirlik gruplarında gönüllülük derecelendirmeleri kamera perspektif önyargısını gösterir.
Ekolojik geçerlilik argümanı
-----------------------------
Jüri simülasyonuyla ilgili psikolojik araştırmalara yönelik eleştiriler, ekolojik geçerliliğinden yoksun olduğunu iddia ediyor. Bu eleştirilere göre, psikoloji biliminin şüpheci hukuk camiasını etkilemesi için yüksek bir ekolojik geçerlilik standardına yaklaşmak gerekiyor. Arşiv verilerinin toplanması yoluyla alıntılanan bir konu, üniversite öğrencilerinin gerçek jürilerde görev yaptıkları görece sıklıktan dolayı jüri simülasyonunda özellikle zararlı olan üniversite lisans öğrencilerinin popüler kullanımına değinmektedir. Eleştiriye göre bu, "simülasyon çalışmalarından gerçek jüri üyesinin davranışına genelleme yapılabilirliğini" engelliyor. Yukarıda tartışıldığı gibi hukuk camiasının şüpheci doğasını tatmin etmek için araştırmacılar, lisans öğrencileri yerine jüriye uygun yetişkinleri kullanmaya başladılar.
Kamera perspektif önyargı araştırmalarına yönelik bir başka sınırlama, bir noktada birleşen kanıt olarak kullanılan sorgulamaların / itirafların çoğunun, gerçek deneme bilgilerinden ziyade bir deneme kanıtı simülasyonlarını içermesidir. Bu nedenle, kamera perspektif önyargısının polis tarafından kaydedilen ve gerçek şüphelileri ve sorgulayıcıları gösteren gerçek video kasetlerine genelleştirildiğini gösteren hiçbir kanıt yoktur. Böylelikle araştırmacılar, otantik kaydedilmiş sorgulamaları kullanarak her bir perspektif koşulunda (şüpheli odak eşit odak ve dedektif odaklı yalnızca sesli okuma) şüphelinin gönüllülük ve suçluluk yargılarını karşılaştırmaya başladılar. Araştırmalar, önceki çalışmalarda bulunan kamera perspektif yanlılığını göstermektedir.
Politika önerileri
------------------------
Araştırmalar, eşit odak perspektifinin videoya kaydedilmiş sorgulamaların nispeten tarafsız değerlendirmelerini ürettiğini göstermektedir. Bununla birlikte, birçok kolluk kuvveti üyesi, eşit odaklı görüşü yetersiz bulabilir çünkü bu, şüphelinin tam bir görünümünü sağlamaz ve bu nedenle ifadedeki önemli bilgiler sunulamaz. İkili kamera yaklaşımının incelenmesi, bu perspektifin gönüllülük ve suçluluk yargıları üzerindeki olağan kamera perspektif önyargısını ortadan kaldırdığını, ancak gerçek ve yanlış itirafı doğru bir şekilde ayırt etme yeteneği üzerindeki etkisi açısından kötü şöhretli şüpheli odak koşulundan daha iyi olmadığını ortaya koydu. .
Ceza adaleti uygulayıcılarına ve yasal politika yapıcılara sağlam ve adil politika yapmalarına yardımcı olmak için psikologlar, araştırma gövdesine dayanarak aşağıdaki önerileri sundular: Gözaltı sorgulamaları, sonuçta ortaya çıkan video kasetinin eşit odak veya dedektif odak perspektifi göstermesi için kamera konumlandırılarak bütünüyle kaydedildi. Şüpheli odak perspektifinden bir sorgulama halihazırda videoya kaydedilmişse kullanılmamalıdır. Bunun yerine, bir ses parçasının veya video kasetten türetilen bir transkriptin kullanılması yerine hizmet etmelidir. İkili kamera yaklaşımı, yargıların gerçek doğruluğunu ölçmek için hiçbir şey yapmadığı için tavsiye edilmez.
Polis zihniyeti
-----------------
Polis, bir itiraf elde etme umuduyla sorguları yürütürken ikna edici manipülasyon teknikleri kullanır. Bunlar, şüphelileri kendilerine yardım etmek için orada olduklarına inandıran kanıtlar hakkında yalan söylemeyi veya şüphelinin arkadaşları gibi davranmayı içerebilir. Yeterince zaman ve ikna edildikten sonra, şüpheliler, işlemedikleri bir suçla ilgili olsa bile, soruşturmacıların itiraf taleplerine uyma eğilimindedir. Suç manipülasyonu araştırmasındaki en önemli bulgulardan biri, suça bir kez indüklendiğinde, asıl suçun kaynağıyla tamamen ilgisi olmayan taleplere daha fazla uyuma yönlendirilebilmesidir. Bunun polis sorgulaması için önemli sonuçları vardır çünkü polis sorgulamasına ilişkin kılavuzlarda suç indüksiyonu tavsiye edilmektedir.
Fisher ve Geiselman tarafından yürütülen 2010 yılında yapılan bir araştırma, giriş seviyesi polis memurlarına mülakat süreciyle ilgili verilen talimatların eksikliğini gösterdi. Araştırmalarında, "Polisin kooperatif tanıklarla röportaj yapmak için genellikle asgari düzeyde ve bazen hiç resmi eğitim almadığını ve şaşırtıcı olmayan bir şekilde gerçek görüşme uygulamalarının oldukça zayıf olduğunu keşfetmekten cesaretimiz kırıldı" dediler. Pek çok memur kendi mülakat tekniklerini geliştirebilse de, resmi eğitimin eksikliği, gerçekler ne olursa olsun basitçe soruşturmayı tamamlamak amacıyla mülakat yapmaya yol açabilir. Bir soruşturmayı tamamlamanın en kolay yolu bir itiraftır. Fisher ve Geiselman, "İşbirlikçi tanıklar ve kurbanlarla röportaj yapmaktan ziyade şüphelileri sorgulamak (itirafları ortaya çıkarmak için) gibi görünüyor" diyerek hemfikir. Bu çalışma, daha fazla eğitimin yanlış itirafları önleyebileceğini ve polise görüşme odasındayken yeni bir zihniyet sağlayabileceğini öne sürüyor.
Irksal belirgin önyargı.
--------------------
Psikolojik araştırma, Afrikalı Amerikalı ve Çinli Amerikalı şüphelilerle kamera perspektif önyargısını araştırdı. Afrikalı Amerikalılar, onları suçlu davranışlarla ilişkilendiren güçlü stereotiplerin kurbanıdır, ancak bu klişeler Çinli Amerikalılar için yaygın değildir ve bu iki etnik kökeni karşılaştırma için ideal hale getirir. Katılımcılar, bir Kafkasyalı Çinli Amerikalı veya Afrikalı Amerikalı erkek şüpheliyi belirli bir zamanda ve tarihte nerede olduğu konusunda sorgulayan bir Kafkas erkek dedektif kullanılarak geliştirilen sahte polis sorgulamalarını izlemek üzere rastgele atandı. Tüm sorgulamalar eşit odaklı bir perspektifle kaydedildi.
Gönüllülük yargıları, şüphelinin ırkına bağlı olarak çeşitlilik gösteriyordu. Çinli Amerikalı şüpheliyi ve sorgulamanın Afrikalı Amerikalı şüpheli versiyonlarını inceleyen daha fazla katılımcı, şüphelinin ifadelerinin Kafkas şüpheli versiyonunu görüntüleyenlere göre gönüllü olduğuna karar verdi. Hem Afrikalı Amerikalı şüpheli hem de Çinli Amerikalı şüphelinin Kafkas şüpheliden daha yüksek bir suçluluk olasılığına sahip olduğuna karar verildi. Videoya kaydedilen sorgulamalardaki ırksal belirgin önyargı, ampirik verilerle kanıtlanmış gerçek bir fenomendir." (131)
"Zorla itiraf
Zorla itiraf, bir şüpheliden veya bir tutukludan işkence (gelişmiş sorgulama teknikleri dahil) veya diğer baskı biçimleriyle alınan itiraftır. Zorlama düzeyine bağlı olarak, zorla itiraf, gerçeğin ortaya çıkmasında geçerli değildir. Sorgulanan kişi, sorgulayan kişiyi tatmin etmek ve çektiği acıyı sona erdirmek için kendisine sunulan hikayeyi kabul edebilir veya hatta yalanlar uydurabilir.
Yüzyıllar boyunca Latince "Confessio est regina probationum" (İngilizce'de: İtiraf, kanıtların kraliçesidir) Avrupa hukuk sisteminde zorla itirafın kullanılmasını haklı çıkardı. Özellikle Orta Çağ'da, bir duruşma öncesi hazırlıklar sırasında bir itirafın alınması en önemli şeyken, itirafı almak için kullanılan yöntemin, zorla itirafta bulunmak için işkencenin fiilen kullanılmasına fiilen yaptırım uygulamaktan daha önemli olduğu görülüyordu. 18. yüzyılın sonlarına gelindiğinde çoğu akademisyen ve avukat, zorla itirafın yalnızca geçmiş zamanların bir kalıntısı ve ahlaki açıdan yanlış değil, aynı zamanda işkencenin kurbanı acılarını hafifletmek için her şeyi itiraf edebileceği için etkisiz olduğunu düşünüyordu. 20. yüzyıldaki gelişmeler, özellikle İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, zorla itirafların yasal olarak kabul edilmesini büyük ölçüde azaltmıştır. Bununla birlikte, hukuk tarihinin çoğu için, bunlar dünyanın çoğunda kabul edilmiş ve bazı yargı bölgelerinde hala kabul edilmektedir. (....)" (132)
"Yanlış kanıt
Yanlış kanıt, uydurma kanıt, sahte kanıt veya bozuk kanıt, bir mahkeme davasında kararı etkilemek için yasa dışı olarak oluşturulan veya elde edilen bilgilerdir. Sahte deliller, bir davada her iki tarafça (bir ceza davasında polis / savcılık dahil) veya her iki tarafa sempati duyan biri tarafından oluşturulabilir. Kanıtları bastırarak yanıltmak da bir tür yanlış kanıt olarak düşünülebilir (ihmal yoluyla), ancak bazı durumlarda bastırılmış kanıtlar, sanığın bulunan eşyalardan veya konumlarından haberdar olduğu kanıtlanamadığı için hariç tutulur. Kanıt analizi (adli kanıt), adli çalışmayı yapan kişi, kanıtı uydurmayı ve test sonuçlarını, ilgili fiili işi yapmaktan daha kolay bulursa, sahte olabilir. Paralel inşa, kanıtların doğru olduğu, ancak kanuna aykırı arama gibi hukuka aykırı tedarik yöntemleri nedeniyle delillerin kabul edilemez olduğu gerekçesiyle dışlanmasını önlemek için zaman zaman asılsız olarak tanımlandığı bir yanlış delil biçimidir.
Bir tarafın veya başka bir tarafın kendi durumunda başarılı olma veya başarısız olma arzusunun yanı sıra, kanıtları tahrif etmenin kesin mantığı değişebilir. Suçluya dürüstçe inanılan kişilerin mahkumiyetini sağlamak için delillerde sahtecilik yapmak, suçluya mahkumiyetle sonuçlanması amaçlansa (ve sonuçlansa), polis yolsuzluğunun bir türü olarak kabul edilir; ancak aynı zamanda sahtecinin yanlış önyargılarını da yansıtıyor olabilir ve genel olarak yozlaşmış polis davranışını teşvik etme eğilimindedir. Birleşik Krallık'ta buna bazen 'Asil Yolsuzluğa Neden Olur' denir. Polis, kurbanı meşru müdafaa amacıyla vurmayı meşrulaştırmak ve olası bir adam öldürme davasından kaçınmak için polis tarafından bir "atma", yani bir silahın suç mahalline yerleştirilmesi kullanılabilir. Ancak sanık, özellikle hemen tutuklanmadıysa veya olay yerine ve ilgili alanlara başka girişler sağlayarak bazı kanıtları tahrif etmiş olabilir.
Türler
--------
* Sahte kanıt - bazı gündemleri desteklemek için üretilmiş veya değiştirilmiş bir madde veya bilgi, ABD ceza mahkemeleri dahil olmak üzere birçok mahkemede kabul edilemez.
* Planlanmış kanıt - suçlanan tarafla ilgili görünmesi için bir olay yerine taşınmış veya yerleştirilmiş bir öğe veya bilgi, ABD ceza mahkemeleri dahil birçok mahkemede kabul edilemez.
* Bozuk kanıt - yasa dışı yollarla elde edilmiş veya yasadışı arama ve / veya el koyma yoluyla elde edilen kanıtlar kullanılarak ifşa edilmiş (veya izlenmiş) bilgilere "zehirli ağacın meyvesi" denir ve ABD ceza mahkemeleri dahil birçok mahkemede kabul edilemez .
* Paralel yapı - kanıtın kaynağının gerçeğe aykırı bir şekilde temsil edildiği ve yasal olarak elde edilip edilmediğinin tartışılmasını engelleyen kusurlu kanıt.
* Bastırılmış kanıt - bir mahkeme hakiminin "kabul edilemez" olarak karar verdiği bir öğe veya bilginin bir mahkeme davasında sunulması yasaktır. Bastırılan kanıtlar, sanığın bildiği kanıtlanamayan yerlerde gizli veya kilitli bulunduğu için hariç tutulabilir.
Bazı ceza davalarında, bir kişi, tutuklanmadan önce birkaç gün boyunca "ilgilenilen kişi" olarak tanımlanarak, şüpheli eylemleri (kayıtlı telefon görüşmeleri gibi) açığa çıkarmak veya tutuklanmadan önce delilleri tahrif etmeye çalışmak için zaman tanıyacaktır. Beraat etmek için kullanılan bir tür tahrif edilmiş delil, suçun işlendiği sırada başka bir yerde (sanıkla) faaliyetlerin gerçekleştiğini gösteren sahte satış makbuzları olacaktır.
Vakalar
Crewe cinayetleri (Harvey ve Jeanette Crewe)
------------------------------------------
Haziran 1970'te bir Pukekawa Aşağı Waikato çifti öldürüldü ve vücutları Waikato Nehri'ne atıldı. Yerel bir çiftçi olan Arthur Allan Thomas, cinayetlerden iki kez mahkum edildi, ancak kitlesel tanıtımın ardından daha sonra Kraliyet Pardon'u aldı. Kıdemli polis memuru Hutton ve Johnston tarafından sunulan iki mermi vakası mahkumiyet için çok önemli kanıtlardı. 1980'de Thomas'ın affedilmesinden sonra, mahkumiyetlerle ilgili bir Kraliyet komisyonu "Bay Hutton ve Bay Johnston, 350 mermi kovanını Crewe bahçesine diktiler ve bunu Bay Thomas'ın tüfeğinin cinayetler için kullanıldığına dair kanıt üretmek için yaptılar."
Bernard Whitehurst'ün Öldürülmesi
---------------------------------
1975'te Bernard Whitehurst'ün bir Montgomery Alabama polis memuru tarafından vurularak öldürülmesinin ardından yanlışlıkla Whitehurst'ün mahalledeki bir bakkalın soygununda şüpheli olduğunu düşündü; polis delil odasından kendisine silah yerleştiren polis memurlarının da dahil olduğu bir polis örtbas edildi. Adli tıp görevlisi, Whitehurst'ün göğsünden atılan bir kurşunla öldürüldüğüne dair polis raporlarına güvendi. Yerel gazete ve yerel avukat Donald Watkins tarafından yapılan bir soruşturmanın ardından altı ay sonra Bölge Savcısı James Evans, cesedin mezardan çıkarılmasını ve otopsi yapılmasını emretti. Otopsinin sonuçları Whitehurst'ün arkadan vurulduğunu gösterdi. Örtbas etme girişimi, sekiz polis memurunun, şehrin belediye başkanı James Robinson ve Kamu Güvenliği Müdürü Ed Wright'ın istifasına yol açtı. Hiçbir polis memuru herhangi bir suçtan hüküm giymedi. Kırk yıl sonra, Montgomery Şehir Meclisi, vurulma ve örtbas etme için resmi olarak pişmanlık duyduğunu ifade eden bir kararı kabul etti.
Holly Staker cinayeti "Juan Rivera (haksız mahkumiyet)"
---------------------------------------------
1992'de 11 yaşındaki Holly Staker, Waukegan Illinois'de bebek bakıcılığı yaparken tecavüze uğradı ve öldürüldü. Juan Rivera adlı yerel bir adam, cinayetten yalnızca zorla yapıldığını iddia ettiği bir itiraf temelinde suçlu bulundu. Onu olay mahalliyle ilişkilendiren hiçbir fiziksel kanıt ve itirafının birçok detayı olay mahallinden bilinen kanıtlarla çelişiyordu. Suç mahallinden alınan meni üzerinde 2004 yılında yapılan DNA testi, Rivera'yı kaynak olarak dışladı, ancak savcılık, meni örneğinin başka bir erkekle önceki rızaya dayalı cinsiyetten geldiğini savundu. Rivera tekrar mahkum edildi. Mahkumiyeti, savcıların Rivera'yı yeniden yargılamasını engellemek için alışılmadık bir adım atan temyiz mahkemesi tarafından bozuldu ve serbest bırakıldı.
Serbest bırakıldıktan sonra Rivera'nın avukatları, mahkemelerden, savcılığın 1993'teki duruşmasında kullanmaya çalıştığı bir delil üzerinde genetik test yapılmasını istedi. Rivera'nın ayakkabılarının üzerinde, savcılığın Holly'ye ait olduğunu iddia ettiği kan vardı. Savcılık, ayakkabıların cinayet sonrasına kadar Amerika Birleşik Devletleri'nin hiçbir yerinde satışa sunulmadığının anlaşılması üzerine ilk duruşmasından önce onları geri çekti. 2015 yılında Juan'ın avukatı ayakkabılar üzerinde daha fazla adli tıp testi istedi. DNA analizi kanın gerçekten Holly'ye ait olduğunu, ancak başka bir genetik örnek içerdiğini gösterdi; meni örneğiyle eşleşen bir tane. Rivera'nın savunma ekibi, bunun yalnızca kanın yerleştirildiğinin değil, gerçek katilin DNA'sının da yanlışlıkla yerleştirildiğinin kanıtı olduğunda ısrar ediyor. DNA'nın henüz bir kişiyle eşleştirilmesi gerekiyor, ancak başka bir haneye tecavüz ve cinayetin DNA'sıyla bağlantılı. Bu suçtan hüküm giyen adam da haksız yere mahkum edildiğini iddia ediyor. Temize çıkarılmasının ardından, ABD tarihindeki en büyük yanlış mahkumiyet anlaşması olan 20 milyon ABD Doları ile ödüllendirildi.
New York Eyaleti Polis Birliği C skandalı
-------------
1993 New York Eyaleti Polis Birliği C skandalında, New York Eyalet Polisi'nden Craig D. Harvey kanıt uydurmakla suçlandı. Harvey, kendisi ve başka bir askerin rezervasyon sırasında Troop C karargahındayken şüpheli John Spencer'ın dokunduğu eşyalardan parmak izlerini kaldırdığını itiraf etti. Parmak izlerini kanıt kartlarına iliştirdi ve daha sonra parmak izlerini cinayet mahallinden aldığını iddia etti. Sahte deliller duruşma sırasında kullanıldı ve John Spencer 50 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Gerçeğin ortaya çıkmasından sonra, uzun yıllardır davalarda delilleri tahrif ettikleri ortaya çıktı. En az üç memur mahkum edildi. Departmanın dahil olduğu her dava yeniden araştırılmak zorundaydı.
FBI skandalı
-----------
1990'larda, Federal Araştırma Laboratuvarı'nın parmak izi DNA'sı ve patlayıcı birimleri, yerel polis departmanının teorilerini gerçekten yapmadan doğrulayan raporlar yazdı. Kanıtların ele alınabileceği ve manipüle edilebileceği koşulları şart koşan bu tür yasalar ve düzenleyici prosedürler, gözetim zinciri kuralları adı verilen bir yargı süreci statülerine girer. Kolluk kuvvetlerinin sahteciliğinden kaçınmak için titizlikle ele alma ve delil aktarması çok önemlidir. Çoğu yargı alanında kanıt zinciri kuralları, suç delillerinin transferinin mümkün olduğunca az kişi tarafından yapılmasını gerektirir. Hatayı veya uygunsuz kurcalamayı önlemek için kanıt zinciri kuralları, toplanan kanıtlarla deney yapma yetkisine sahip olanların, bunların ele alınmasının doğal, zaman, tarih ve süresini belgelemesini şart koşar.
Irak ve Afganistan Savaşları
----------------------
Alternatif olarak bir silah veya başka bir eşya açıkta bırakılır; onu alan herhangi bir kişi üzerine ateş açılabilir; yem olarak bilinen bir süreç. Düşen silahların kullanımı tartışmalıdır. Asimetrik Harp Grubu'nun Kaptan Didier tarafından AIF (Anti-Irak Kuvvetleri) girişimlerini bozmak için "1. Tabur 501. Piyade Alayına" normalde "eşya düşürme" ile dolu mühimmat tutmak için kullanılan türden kutular gönderdiği söyleniyor. koalisyon güçlerine zarar vermek ve bize mücadelede üstünlük sağlamak. " (129)
"Yanlış suçlama
Yanlış suçlama, yanlış olan ve / veya gerçekler tarafından desteklenmeyen bir suçlama iddiası veya iddiasıdır. Yanlış suçlamalar, temelsiz suçlamalar veya temelsiz suçlamalar veya yanlış iddialar veya yanlış iddialar olarak da bilinir. Aşağıdaki bağlamlardan herhangi birinde meydana gelebilirler:
-Günlük yaşamda gayri resmi olarak
-Yarı yargısal olarak
-Yargısal olarak
Türler
Bir suçlamanın doğru mu yanlış mı olduğunu belirlemek için yeterli destekleyici kanıt olmadığında, bu suç "asılsız" veya "temelsiz" olarak tanımlanır. Doğrulayıcı kanıtlara dayanılarak yanlış olduğu belirlenen suçlamalar üç kategoriye ayrılabilir:
* İddia edilen olayların gerçekleşmediğine dair tamamen yanlış bir iddia.
* Suçlanmayan ve suçlanan kişinin masum olduğu bir kişi tarafından meydana gelen ancak işlenen olayları anlatan iddia.
* Gerçekte meydana gelen olayların açıklamalarını, gerçekleşmeyen diğer olaylarla karıştırması nedeniyle yanlış olan bir iddia.
Suçlayan tarafın kasıtlı olarak yalan söylemesi sonucunda yanlış bir iddia ortaya çıkabilir; ya da kasıtsız olarak, bir konfabulasyon nedeniyle, ya akıl hastalığından kendiliğinden ortaya çıkan ya da kasıtlı ya da kazara müstehcen sorgulamadan ya da hatalı görüşme tekniklerinden kaynaklanan.
1997'de araştırmacılar Poole ve Lindsay, "yanlış iddialar" teriminin özellikle suçlayıcı yalan söylediğinin farkında olduğunda ve daha geniş bir yelpazedeki yanlış suçlamalar için "yanlış şüpheler" ifadesinin kullanılmasını öneren iki kavrama ayrı etiketler uygulanmasını önerdiler. hangi düşündürücü sorgulama söz konusu olabilir. Bir kişinin aslında sorumlu olduğu bir suçtan şüphelenildiğinde, "dikkati kendi suçundan başka yöne çekmek için yanlış suçlama kullanılabilir".
Yanlış suçlama, kısmen sanığın davranışından, özellikle de sanığın, bilinçsizce veya suçlu görünmek amacıyla şüpheli suçu işlemiş olmakla tutarlı davranışlarda bulunması durumunda ortaya çıkabilir. Buna ek olarak, bir kez yanlış bir suçlama yapıldığında, yanlış bir şekilde suçlanmaya karşı özellikle duygusal olarak yüklü bir normal insan duygusal tepkisi (korku, öfke veya suçlamayı reddetme gibi), suçluluğun kanıtı olarak yanlış yorumlanabilir.
Tecavüz
-----------
Ana madde: Yanlış tecavüz suçlaması
Yanlış bir tecavüz suçlaması, tecavüzün gerçekleşmediği bir tecavüzün kasıtlı olarak bildirilmesidir. Yanlış suçlamaların yaygınlığını değerlendirmek zordur çünkü bunlar genellikle "temelsiz" sıfatı altında yargılanmamış davalarla birleştirilir.
Bununla birlikte, Amerika Birleşik Devletleri'nde, 1996'daki FBI Tek Tip Suç Raporu ve 1997'deki Amerika Birleşik Devletleri Adalet Bakanlığı, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki tecavüz suçlamalarının % 8'inin temelsiz veya yanlış olarak değerlendirildiğini belirtti. Diğer ülkelerdeki çalışmala r% 1,5 (Danimarka) ila % 10 (Kanada) arasında herhangi bir yerde kendi oranlarını bildirmiştir. : 140–142 Bir "yanlış suçlama" nın değişen tanımları nedeniyle gerçek yüzde bilinmemektedir.
Çocuk istismarı
--------------
Ana madde: Çocuğa yönelik cinsel istismarla ilgili yanlış suçlamalar
Yanlış bir çocuk cinsel istismarı iddiası, bir kişinin iddia edildiği gibi gerçekte suçlanan kişi tarafından herhangi bir taciz eylemi gerçekleştirilmediği halde bir veya daha fazla çocuk cinsel istismarı eylemi gerçekleştirdiği suçlamadır. Bu tür suçlamalar, mağdur veya iddia edilen mağdur adına başka bir kişi tarafından yapılabilir. Çocuk istismarı iddiaları üzerine yapılan araştırmalar, birçok araştırmaya dayanılarak tahmin edildiği üzere, genel yanlış suçlama oranının% 10'un altında olduğunu göstermektedir. Yanlış olduğu belirlenen iddiaların sadece küçük bir kısmı çalışmaların gösterdiği gibi çocuktan kaynaklandı; en yanlış iddiaların çoğu, bir yetişkinin bir çocuk adına suçlamaları getirmesinden kaynaklanmıştır ve bunların büyük çoğunluğu boşanma ve çocuk velayeti savaşları bağlamında meydana gelmiştir.
İş yeri zorbalığı
---------------------
Ana madde: İşyerinde zorbalık
Workplace Zorbalık Enstitüsü tarafından 2003 yılında yapılan bir ankete göre, en yaygın zorbalık taktikleri arasında, bir çalışanın göze batan "hatalarının" yanlış atfedilmesi; ya da diğer düşmanca vücut dili küçümseyici yorumlar "sessiz muamele" ve / veya bir kurbanın bunları ihlal etmesini sağlamak için keyfi "kurallar" oluşturuyor.
İşyerinde mobbing
-------------------------
Ana madde: İşyerinde mobbing
İşyerinde mobbing, işyerinde dedikodu, söylenti ve asılsız suçlamalarla yayılan bir "virüs" veya "kanser" olarak değerlendirilebilir.
Vekaleten Münchausen sendromu
---------------------------------------
Ana madde: Vekaleten Münchausen sendromu
Münchausen sendromunun vekaleten teşhisi, yani kişinin dikkatini çekmek için bir başkasına zarar veren teşhisinin genellikle yanlış veya şüpheli olduğu dava yapılmıştır.
Takip
-------------
Ana madde: Takip etme, çete takip etme ve zulüm sanrılarının yanlış iddiaları
1999'da Pathe, Mullen ve Purcell, iz sürmeye olan popüler ilginin yanlış iddiaları teşvik ettiğini yazdı. 2004'te Sheridan ve Blaauw, 357 kişiden oluşan bir örnekteki iddiaların% 11,5'inin gizlice takip iddialarının yanlış olduğunu tahmin ettiklerini söylediler.
Narsist öfke
----------------------------
Ana madde: Narsistik öfke
Bir narsistin öfkesi, kendisini küçümsediğini hissettiği kişiye yöneliktir. Bu öfke onların bilişlerini ve dolayısıyla yargılarını zayıflatır. Öfke sırasında gerçeği çarpıtmaya ve asılsız suçlamalarda bulunmaya meyillidirler.
Psikolojik projeksiyon
------------------------
Ana madde: Psikolojik projeksiyon
Psikolojik yansıtma, normalde iğrenç veya iğrenç bulunabilecek belirli eylemleri elde etmenin veya gerekçelendirmenin bir yolu olarak kullanılabilir. Bu genellikle, yalnızca kendi yarattığı bir illüzyonu sürdürmek amacıyla bir bireye yanlış suçlama bilgileri vb. Yansıtmak anlamına gelir." (107)
"Yanlış tutuklama
Yanlış tutuklama, bir davacının olası bir sebep olmaksızın veya yetkili bir mahkeme tarafından verilen bir emir olmaksızın gözaltında tutulduğunu iddia ettiği genel hukuka aykırı bir haksız fiildir. Yasa uygulayıcılara yanlış tutuklama nedeniyle dava açılması mümkün olsa da, bu tür durumlarda olağan sanıklar özel güvenlik firmalarıdır.
Birleşik Krallık
------------
Birleşik Krallık'ta, bir polis memuru, bir kişinin suç işlediğine dair "makul bir inancı" varsa veya birisinin dahil olacağına dair makul bir inancı varsa, bir kişiyi tutuklama emri uyguluyorsa tutuklayabilir. cezai bir suç ve bu kişinin tutuklanması gerekiyor. Haksız tutuklamanın kanıtı, bir memurun makul bir inancı olmadığını ve birini tutuklamanın gerekli olmadığını kanıtlamaya bağlıdır. Hukuka aykırı tutuklamanın tespit edildiği vakaların çoğu, tutuklamanın gereksiz olduğu iddiasından kaynaklanmaktadır. İngiltere ve Galler'de bir polis memurunun bir kişiyi tutuklama nedenlerini düzenleyen özel mevzuat, 1984 tarihli Polis ve Ceza Delilleri Yasasının 24. bölümünde yer almaktadır. Kanuna aykırı tutuklamayla ilgili tazminat, öncelikle gözaltında geçirilen süreye bağlıdır ve polisin kötü niyetli davranması durumunda ağırlaştırılabilir.
Amerika Birleşik Devletleri
------------------------
Bir tutuklamadan sonra suçlamalar düşürülürse, bir kişi bazen uygun tutuklama dairesine karşı yasal işlem başlatabilir veya şikayette bulunabilir. Çoğu yargı sisteminde, polis ve polis ajanlarının tutuklama yetkileri sıradan vatandaşlara tanınanlardan fazladır (bkz. Vatandaşın tutuklanması). Ancak polis memurlarının tutuklama yetkileri sınırsız değildir. Genel konuşma:
* Uygun bir mahkeme tarafından çıkarılan tutuklama emri varsa, herkes bir kişiyi tutuklayabilir. Amerika Birleşik Devletleri'nde bu, kefaletle serbest bırakılan bir sanığı mahkemeye götürmek için bir mahkeme emri yetkisi altında hareket eden ödül avcılarını (kefalet komisyoncuları) içerir.
* Bir polis memuru veya bir yargı yetkisinin polis yetkileri kanunu tarafından yetkilendirilmiş bir kişi, memurun herhangi bir suç işlediğine inanması için muhtemel nedeni olan herhangi birini tutuklayabilir. Bununla birlikte, bir kabahat, özet mahkumiyet suçu veya cezai olmayan suç (belediye tüzüğü gibi) durumunda, memur, şüpheliyi ancak şüpheliyi teşhis edecek kadar tutuklayabilir ve şüpheliyi, aksi takdirde mahkemeye çıkarılması için celp verebilir celplere cevap olarak görünmeyeceklerine inanmak için bir sebep.
* Tutuklayan kişi, şüphelinin suç mahallinden kaçmaya çalıştığına inandığı müddetçe, herhangi bir kişi, bir ağır veya itham edilebilir suç işlediğinden şüphelenilen birini tutuklayabilir. Tutuklayan memurun tutuklama emri olmadıkça, bir kişi olaydan çok sonra suç işlediği şüphesiyle tutuklanamaz.
Vatandaşlar ve işletmeler
------------------------
Sahte tutuklama vakalarının çoğu, mağaza hırsızlığı suçlamalarını içerir ve güvenlik görevlilerine ve perakende satış mağazalarına karşı açılır. Bir gardiyan, sadece o kişinin hırsızlık yapacağı şüphesiyle birini tutuklayamaz. Çoğu yargı alanında, bir suç eyleminin gerçekten işlendiğine dair bazı kanıtlar olmalıdır. Örneğin, bir gardiyan, bir kişinin ödeme yapmadan ayrılmak niyetinde olduğu inancıyla, bir müşteri taşıdığı mal için henüz ödeme yapmadıysa, makul ve olası bir sebebe sahip değildir. Bunun yerine, kişinin mal için ödeme yapmadan mağazayı terk etmek için fiili bir girişimde bulunması gereken gerçek bir eylem olmalıdır.
Polis memurları
---------------
Amerika Birleşik Devletleri'nde ve diğer yargı alanlarında polis memurları ve diğer hükümet yetkilileri haklarından açıkça mahrum bırakılmakla yükümlüdür, ancak böyle bir ihlal ABD Yüksek Mahkemesi testi tarafından "açık değil" olarak nitelendirildiğinde nitelikli dokunulmazlık doktrini yoluyla yanlış tutuklama davalarından kısmen korunurlar. . Bu doktrin, şüphelilerin tutuklanmasında takdire bağlı eylemleri nitelendirmek de dahil olmak üzere yasal gri alanlarla meşgul olduklarında yetkilileri sorumluluktan koruyabilir. Ancak memurun eylemleri yine de "açıkça belirlenmiş yasayı" ihlal etmemelidir, aksi takdirde bu koruma geçersizdir. Bu, yanlış kişiye karşı tutuklama emrinin uygulanmasını içerir. Kamu görevlilerinin yasadışı bir tutuklamayı haklı çıkarmak veya örtbas etmek için yaptığı yanlış açıklamalar, federal yasanın bir başka ihlalidir.
Test edilen bu doktrinin bir örneği Sorrell v. McGuigan'dır (4th Cir. 2002). Bir polis memuru (McGuigan), yakındaki bir mağazada hırsızlık yapan bir şüphelinin tarifine dayanarak bir alışveriş merkezinde (Sorrell) alışveriş yapan bir adamı gözaltına aldı ve rutin bir silah araması yapmaya başladı. Hırsızlığı ihbar eden mağaza sahibi olay yerine geldi ve Sorrell ve arkadaşlarının kendisinden çalanların olmadığını söyledi. Ancak memur, Sorrell'i cebinde 3 inç uzunluğunda katlanır bir bıçak taşıdığı için gizli bir silah bulundurmaktan hala tutuklamıştır.
Maryland'de otomatik olmayan katlanır bıçaklar, uzunluklarına bakılmaksızın eyalet yasalarına göre silah olarak kabul edilmiyor ve uzunluk sınırı olmaması eyaletin en yüksek mahkemesinde birçok kez onaylanmıştı. Ancak memur yanlışlıkla bıçağın bir silah olduğuna inanıyordu. Sorrell, rezervasyondan hemen sonra serbest bırakıldı ve teknik olarak hiçbir suç olmadığı için asla yargılanmadı ve polis memurunu sahte tutuklama için dava etti. Polis memurunun nitelikli dokunulmazlığı mahkeme tarafından reddedildi ve bu karar ABD Temyiz Mahkemesinde onandı.
Kelle avcıları
----------------
Ödül avcıları, sıradan vatandaşların dışında ekstra yetkilere sahip olmadıkları ve yalnızca polis memurlarının tutuklama emri uygulayabildiği Amerika Birleşik Devletleri dışında, mahkeme emirlerini uygulamaya teşebbüs ettikten sonra yanlış tutuklama davasına maruz kaldılar. En az iki önemli davada ödül avcıları, Amerika Birleşik Devletleri dışında bir kurtarma atlayıcısını gözaltına alıp tutuklama emri çıkaran mahkemeye geri götürdükten sonra adam kaçırmakla suçlandı. Bunlardan biri Daniel Kear ABD'den iade edildi ve mahkum edildi. Polis memurlarının veya ödül avcılarının yanlış kişiye karşı geçerli tutuklama emri çıkardığı bazı durumlar olmuştur. Pek çok yanlış tutuklama davası sadece sembolik tazminatlarla sonuçlansa da, bu tür hatalar genellikle tutuklama memurlarına karşı büyük ödüllerle sonuçlanır.
Yasadışı tutuklamaya direnmek
Ayrıca bakınız: Kuvvet kullanımı
----------------
Yanlış tutuklamanın hedefi olduklarını anlayan kişiler direnmeye veya kaçmaya çalışabilir. On dört ABD eyaleti [hangisi?] 2012 itibariyle hedefin yasadışı tutuklamaya direnmek için meşru müdafaa hakkını tanıdı. Genellikle bu yalnızca şu durumlarda geçerlidir:
* tutuklama memuru, tutuklamayı gerçekleştirmek için gereğinden fazla güç kullandı ve;
* direniş, yalnızca kendini büyük bedensel zarar veya ölümden korumak için gerekli olduğu ölçüde.
Bu tür yargı alanlarında ve yukarıda açıklanan dar tanımlanmış koşullar altında, yasadışı tutuklamaya direnmek, aksi takdirde bir suç olacağı durumlarda bu tür bir direniş için bir gerekçe olarak kullanılabilir (yani, kovuşturma saldırısından kaçınmak için tutuklama uçuşuna direnmek vb.).
Bu nedenle bir cinayet suçlamasının kasıtsız adam öldürmeye indirgendiği ender vakalar vardır. Bu tür bir eylemin gerekçesini mahkemede kanıtlamak genellikle zordur ve yalnızca belirli durumlarda gerekçelendirilir. Olguların basit hatası, genellikle kanun yaptırımlarından kaçmaya çalışmayı gerektirmez. Ancak aşağıdakiler gibi bazı şeyler var:
* tutuklamayı yapan kişinin kimliğini asla belirtmemesi, sanığın kaçırma veya soygun hedefi olduğuna inanmasına neden olur.
* tutuklamayı yapan kişinin sanığı mağdur etme niyetiyle bir taklitçi olduğuna dair makul inanç." (130)
"Yanlış tecavüz suçlaması
Yanlış bir tecavüz suçlaması, tecavüzün gerçekleşmediği bir tecavüzün bildirilmesidir. Polise veya kampüs otoritesine yapılan tecavüz iddialarının yaklaşık % 2 ila % 10 oranında yanlış olduğu tahmin edilmektedir. Ancak "yanlış suçlamanın" değişen tanımları nedeniyle gerçek yüzde bilinmemektedir. Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeki bazı araştırmalar yüzde iki ile altı arasında oranlar olduğunu göstermiştir. Diğer ülkelerdeki çalışmalar % 1,5 (Danimarka) ila % 10 (Kanada) arasında kendi oranlarını bildirmiştir. Asılsız suçlama oranları, temelsiz gibi terimlerle birleştirme nedeniyle bazen şişirilmekte veya yanlış ifade edilmektedir. Kolluk kuvvetlerinin davaları bir sonuca varmadan kapatmasına izin veren bu tanımlamalar, mağdurun inandırıcı olmadığı veya hesabın doğru olmadığını söyleyen davaların aksine, kovuşturma için yeterli delil olmadan raporları tanımlamak için kullanılır.
Nedenleri
-------
Yanlış tecavüz suçlamalarının nedenleri iki kategoriye ayrılabilir: kasıtlı olmayan aldatma (sahte anılar gibi) ve yalanlar.
Yanlış anılar
---------------
Mağdur olduğu iddia edilen birinin yanlışlıkla suçladıkları kişi (ler) tarafından tecavüze uğradığına inanmasının birkaç yolu vardır. Bunlar aşağıdakileri içerir ancak bunlarla sınırlı değildir:
* Kurtarılmış hafıza terapisi: Freudcu "baskı" kavramına dayanan destekleyici kanıtların yokluğunda, terapi sırasında "geri kazanılan" cinsel istismar anıları.
* Mağdurun gerçek tecavüzcünün anısıyla başka birinin anısını karıştırması.
* Hafıza uyumu: Yardımcı tanıklar olayları hatırladıklarını tartıştıklarında hafıza kirlenebilir.
Yalanlar
-----
Bir suçlayıcı, tecavüze uğradığını yanlış iddia etmek için çeşitli nedenlere sahip olabilir. Bunların kaç farklı kategoriye sokulabileceği konusunda anlaşmazlık var. Kanin (1994) onları üçe ayırdı: bir mazeret üretmek veya sempati / ilgi çekmek için intikam.
Yazar Sandra Newman, 2017'de dört kategori listeledi. De Zutter ve ark. Kanin'in bölümü yetersizdir ve toplamda sekiz farklı kategori tanınmalıdır:
* Maddi kazanç: profesyonel terfi veya diğer maddi menfaatler elde etmek için.
* Mazeret üretmek: Bir randevuya geç kalma veya gelmeme gibi diğer davranışları örtbas etmek için yanlış bir iddia kullanılır.
* İntikam: Beğenilmeyen bir kişiye, itibar özgürlüğüne veya maliyesine zarar vererek misilleme yapmak.
* Dikkat: Herhangi biri tarafından olumlu ya da olumsuz her türlü ilgiyi alma girişimi.
* Sempati: Şikayet sahibinin belirli bir bireyle kişisel bir ilişkiyi geliştirmeye çalıştığı özel bir tür dikkat çekme.
* 'Rahatsız bir zihinsel durum'; bu, yanlış anılar ("cinsel halüsinasyonlar") veya patolojik yalanları içerebilir.
* Yeniden etiketleme: rızaya dayalı seks, "hayal kırıklığı yaratan veya utanç verici karakteri" nedeniyle polise "tecavüz" olarak yeniden etiketlenir. De Zutter vd. rızaya dayalı bir cinsel karşılaşma sırasında, bir katılımcının katılmak istemediği veya istemediği, ancak yine de bir yandan rıza verdiği (örneğin partnerini memnun etmek için) ve tecavüz (rıza dışı cinsel ilişki) arasında bir ayrım yapılması gerektiğini savunur. öte yandan pek çok sıradan insan ve hatta bazı akademisyenler bu ayrımı yapmaz ve ikisini karıştırmaz. Sıklıkla bu tür 'istenmeyen rızaya dayalı cinsellik' ifadeleri arkadaşlara ve aileye söylendiğinde, ikincisi bunu tecavüz olarak yorumluyor ve şikayetçiyi bir iddiada bulunması için baskı altına alıyor.
* Pişmanlık: Rıza ile cinsel ilişkiye girdikten sonra şikayetçi, utanç ve keder gibi olumsuz duygular yaşar; diğerleri bunu fark ettiğinde ve bu olumsuz duyguların kaynağını sorduğunda, karşılaşmayı tecavüz olarak görmeye ve şikayetçiyi bir iddiada bulunması için baskı altına sokmaya eğilimlidirler.
Kolaylaştırılmış iletişim
----------------------------
Ayrıca bkz: Kolaylaştırılmış iletişim yoluyla yapılan kötüye kullanım iddialarının listesi
Kolaylaştırılmış iletişim (FC), otizmli veya diğer iletişim engelli kişiler tarafından sözlü olmayan iletişime yardımcı olmaya çalışan, bilimsel olarak gözden düşmüş bir tekniktir. Kolaylaştırıcı engelli kişinin kolunu veya elini yönlendirir ve klavyede veya başka bir cihazda yazmasına yardımcı olmaya çalışır. Araştırmalar, kolaylaştırıcının engelli kişiden çok YP aracılığıyla alınan mesajların kaynağı olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte, kolaylaştırıcı, bir Ouija tahtasını yönlendiren etkiyle aynı olan ideomotor etki nedeniyle mesajların kaynağı olmadığına inanabilir. Kolaylaştırılmış iletişim yoluyla çok sayıda cinsel istismar suçlaması yapılmıştır. 1995 itibariyle, bilinmeyen sayıda diğerlerinin kamuya açık görünmeden çözüldüğü altmış bilinen vaka vardı.
Bilmiyorum
-------------
De Zutter ve ark. (2017) Şikayetçilerin % 20'si neden asılsız bir iddiada bulunduklarını bilmediklerini söyledi.
Yaygınlık tahminleri
--------------------------
Yanlış suçlamaların yaygınlığını değerlendirmek son derece zordur. Tüm yargı bölgelerinde, bu davaların "asılsız" veya "ispatlanmamış" gibi başlıklar altında başka tür dava türleriyle (örneğin, suçlayanın şüpheliye fiziksel olarak direnmediği veya yaralanmalara maruz kalmadığı durumlarda) birleştirilmesi ile sonuçlanan farklı bir yanlış suçlama sınıflandırması vardır. Bir tecavüz davasının temelsiz veya ispatlanmamış olarak kapatılmasıyla sonuçlanabilecek sahtecilik dışında birçok neden vardır.
DiCanio (1993), araştırmacıların ve savcıların, iddiaların yanlış olduğu sonucuna varmak için yeterli kanıtın olduğu davaların tam yüzdesi konusunda hemfikir olmadıklarını, ancak genellikle % 2 ila % 10 arasında hemfikir olduklarını belirtir. "Yanlış suçlamanın" değişen tanımları nedeniyle gerçek yüzde bilinmemektedir. Avrupa çapında tecavüz vakaları üzerine 2009 yılında yapılan bir araştırma, sahte olarak belirlenen vakaların oranının yüzde dört ila dokuz arasında değiştiğini ortaya koydu.
Bir diğer karmaşık faktör de, yanlış iddialarla ilgili verilerin genellikle yanlış iddiaların yaygınlığını tahmin etmek için tasarlanmış çalışmalardan gelmemesidir; daha ziyade ceza adaleti sistemlerinde soruşturma ve kovuşturmalarla ilgili verilerin gözden geçirilmesinden gelirler. Bu tür soruşturmaların amacı, kovuşturmaya yönelik yeterli delil bulunmayan davaları değerlendirmemek ve bu tür davaları "yanlış" veya "doğru" olarak sınıflandırmak için kovuşturmaya yönelik yeterli delil olup olmadığını belirlemektir.
Cinsel Davranış Arşivleri (2016)
------------------------------------
Claire E. Ferguson ve John M.Malouff, 2016'da Cinsel Davranış Arşivleri'nde doğrulanmış yanlış tecavüz bildirme oranlarının bir meta-analizini gerçekleştirdi ve vakaların% 5,2'sinin yanlış tecavüz raporları olduğunu doğruladı. Yazarlar, teyit edilen iddiaların yanı sıra olası yanlış iddiaların da dahil edilmesi durumunda "toplam yanlış bildirim oranının ... burada bulunan% 5 oranından daha fazla olacağını" belirtiyorlar.
Los Angeles Polis Departmanı (2014)
---------------------------
Araştırmacılar Cassia Spohn Clair White ve Katharine Tellis, ABD'de Los Angeles Polis Departmanı tarafından sağlanan verileri 2008'de incelediler ve tecavüz vakaları arasında yanlış raporların yaklaşık yüzde 4,5 olduğunu buldu. Cassia Spohn'un çalışmalarının gözden geçirilmesi üzerine, raporda başlangıçta işbirliği yapan Los Angeles Bölge Savcısı Bürosu, "perspektif sonuçları ve politika önerileri, adalet usulünün korunması konusundaki Amerikan anayasal ilkeleri ve savcıların etik yükümlülükleri ile tutarsızdır" sonucuna varmıştır. LADO, Spohn et. sanıklara karşı muhtemelen ideolojik önyargıları vardı ve "Los Angeles County'deki ceza adaleti sistemi hakkında bir anlayış geliştiremedi."
Kraliyet Savcılık Servisi raporu (2011–2012)
----------------------------
Kraliyet Savcılık Servisi (CPS) tarafından hazırlanan bir rapor, İngiltere ve Galler'deki tecavüz iddialarını Ocak 2011 ile Mayıs 2012 arasındaki 17 aylık bir dönemde inceledi. tecavüz için. CPS başkanı Keir Starmer, "birisinin bir şikayette bulunmaması veya geri çekilmesinin kendi başına bunun yanlış olduğunun kanıtı olmadığını" ve yanlış tecavüz suçlamalarının olağan olduğu "yanlış bir inanç" olduğunu söyledi.
Raporun ayrıca, tecavüz (ve aile içi şiddet) ile ilgili çok sayıda yanlış iddianın, genç ve savunmasız insanları içerdiğini gösterdiğini de sözlerine ekledi. Vakaların yaklaşık yarısı 21 yaş ve altı kişilerle, bazıları ise zihinsel sağlık sorunları olan kişilerle ilgiliydi. Bazı durumlarda, yalan bildirimde bulunduğu iddia edilen kişi, bildirdiği suç olmasa bile, şüphesiz bir tür suçun kurbanı olmuştur. "
Lisak (2010)
-------------
David Lisak'ın 2010 yılında Kadına Yönelik Şiddet dergisinde yayınlanan araştırması, bariz bir şekilde yanlış olarak sınıflandırıldı. 136 kişiden 8'i (% 5,9) on yıllık bir süre boyunca bir Amerikan üniversitesinde tecavüz vakası bildirdi. IACP yönergelerini uygulayan bir vaka, kapsamlı bir soruşturmanın yürütüldüğüne ve soruşturmanın rapor edilen cinsel saldırının gerçekte meydana gelmediğine dair kanıtlar ortaya koyduğuna dair kanıt varsa yanlış bir rapor olarak sınıflandırılmıştır. Kapsamlı bir soruşturma, fail olduğu iddia edilen kişi ile mağdur ve diğer tanıkların potansiyel olarak birden fazla görüşmesini ve uygun olduğu durumlarda diğer adli delillerin (örneğin tıbbi kayıtlar, güvenlik kamera kayıtları) toplanmasını içerecektir.
Örneğin, bir mağdurun bir saldırıya ilişkin açıklamasının temel unsurları dahili olarak tutarsızsa ve birden fazla tanık tarafından doğrudan çelişiyorsa ve mağdur daha sonra hesap müfettişlerinin bu kilit unsurlarını değiştirmişse, raporun yanlış olduğu sonucuna varabilir. Bu sonuç, tek bir görüşmeye veya mağdurun güvenilirliğine ilişkin sezgilere değil, kapsamlı bir soruşturma sırasında toplanan kanıtların "üstünlüğüne" dayanabilirdi.
Burman Lovett ve Kelly (2009)
-------------------------
1 Nisan 2004'ten sonra İskoçya'da yapılan ilk 100 tecavüz raporuyla ilgili bir çalışmada araştırmacılar, raporların yaklaşık % 4'ünün polis tarafından yanlış olarak belirlendiğini buldu. Aynı araştırmacıların, Avusturya Belçika İngiltere Fransa Almanya Yunanistan Macaristan İrlanda Portekiz İskoçya İsveç ve Galler dahil olmak üzere Avrupa'daki çeşitli ülkelerden birincil verileri inceleyen ayrı bir raporunda, polis tarafından yanlış olarak belirlenen raporların ortalama oranının yaklaşık % 4 olduğunu ve Okudukları hiçbir ülkede % 9'dan fazla. Polisin iddiadan şüphe duyduğu vakaların yanlış kategori olarak atanmak yerine "cinsel saldırı kanıtı yok" kategorisinde gizlenebileceğini belirttiler ve her iki kategoriyi açıklamak için daha ayrıntılı araştırmalar önerdiler.
Adalet Bakanlığı (2008–2009)
----------------------
Birleşik Krallık Adalet Bakanlığı, Araştırma Dizisinde Nisan 2008'den Mart 2009'a kadar kaydedilen 1149 şiddet suçu davasının analizini açıklayan bir rapor yayınladı.
* Tecavüz iddialarının % 12'sinin daha geniş bir yanlış suçlama tanımına girdiğini belirttiler (mağdur sarhoştu, suçu bildirmede bir gecikme oldu, mağdurun şikayeti olaydan sonra geri çekti veya herhangi bir bedensel zarar kanıtı kaydedilmedi).
* Asılsız tecavüz iddialarının yaklaşık % 3'ü kötü niyetli olarak belirlendi (kasıtlı olarak yanlış olduğu belirlendi).
* Ağır bedensel zarar (GBH) vakalarına gelince, daha geniş tanım bile (geri çekilmeyi geciktiren kanıt yok veya sarhoş mağdur) suçların sadece % 2'sini oluşturuyordu.
Rumney (2006)
--------------
Yanlış tecavüz iddialarının yaygınlığına ilişkin bir dizi bulgu. Rumney'den (2006) veriler.
Philip N.S.'nin 2006 tarihli bir makalesi. Cambridge Law Journal'daki Rumney, ABD, Yeni Zelanda ve Birleşik Krallık'taki yanlış haber çalışmalarının bir incelemesini sunuyor. Rumney, literatür incelemesinden iki sonuç çıkarır. Öncelikle polis "suçsuz" veya "temelsiz" kriterlerini yanlış uygulamaya devam ediyor. Kelly ve ark. (2005) Lea ve ark. (2003) HMCPSI / HMIC (2002) Harris ve Grace (1999) Smith (1989) ve diğerleri, polisin suçsuzluğa ilişkin kararlarının çoğu kez şüpheli olduğunu ve tamamen memurun kişisel yargısına dayandığını buldular.
Rumney, bazı memurların "gerçek tecavüz kurbanlarının mağduriyetlerine nasıl tepki vermeleri gerektiği konusunda sabit görüşlere ve beklentilere sahip" göründüğünü belirtiyor. "Niteliksel araştırmanın aynı zamanda bazı memurların tecavüz şikayetçilerine karşı haksız bir şüphecilik sergilemeye devam ettiklerini, diğerlerinin ise bu tür şeyleri delil eksikliği veya şikayetin geri çekilmesini yanlış bir iddianın 'kanıtı' olarak yorumladığını da ekliyor.
Rumney'in ikinci sonucu, yanlış iddialarla ilgili çalışmaların çoğu güvenilmez veya denenmemiş araştırma metodolojilerini benimsediğinden, "yanlış iddiaların gerçek oranını herhangi bir kesinlik derecesi ile ayırt etmenin" imkansız olduğu yönündedir. Örneğin, küçük örneklem boyutlarına ek olarak Maclean (1979) ve Stewart (1981) tarafından yapılan çalışmaların bir iddianın yanlış olduğuna karar vermek için sorgulanabilir kriterler kullandığını ileri sürer. MacLean, örneğin kurban "darmadağınık" görünmüyorsa haberleri "yanlış" olarak nitelendirdi ve Stewart bir vakada "aşırı sıkı iç çamaşırlarını kendi iradesi dışında aşırı derecede büyük bedeninden çıkarmanın tamamen imkansız olduğunu" belirten bir vakayı çürüttüğünü düşündü.
Kanada'da
--------------
Kanada İstatistiklerine göre, 2016 ve 2017 yıllarında cinsel saldırı iddialarının sırasıyla % 19 ve % 14'ü asılsız kabul edildi. Bununla birlikte, daha şiddetli ve şiddetli cinsel saldırı vakalarının, daha az şiddetli olanlara göre temelsiz ilan edilme olasılığının daha düşük olduğunu da ilan etti. Asılsız olduğu açıklanan davalar, polisin saldırının gerçekleşmediğini ve teşebbüs edilmediğini tespit ettiği davalardır. Globe and Mail'e göre, temelsiz vakalarla ilgili istatistikler genellikle gizli tutulur ve polis güçlerinin bunları analiz etmesi ve hesaba katması için hiçbir teşvik sağlamaz.
Eleştiri
-----------
Amerikalı psikolog David Lisak, Rumney'in 2006 tarihli makalesinde kullanılan ve yanlış iddiaların oranını% 1.5-90 arasında tahmin eden çalışmaların koleksiyonunu eleştirdi. Lisak, istatistiklerin birçoğunun soruşturma üzerine yanıltıcı olduğunu ve "bu tahminlerin kaynakları dikkatlice incelendiğinde, raporların sadece bir kısmının güvenilir çalışmaları temsil ettiği ve bu güvenilir çalışmaların yanlış raporlama oranlarında çok daha az değişkenliğe işaret ettiğini" belirtti. Lisak, orijinal makalesinde bile Rumney'in çalışmaların çoğunun yetersiz olduğu ve yanlış tecavüz bildirimlerinin sıklığını tahmin etmek için kullanılmaması gerektiği sonucuna varıyor.
Victoria Avustralya'da Polis (2006)
------------------------------
Victoria Avustralya'da 2000 ve 2003 yılları arasında polise yapılan 850 tecavüz suçlaması üzerine yapılan bir araştırma,% 2.1'inin sonunda polis tarafından şikayetçiler tarafından yanlış olarak sınıflandırıldığını ve ardından sahte bir polis ihbarında bulunmakla suçlandığını veya bu suçlamalarla tehdit edildiğini ortaya çıkardı.
İçişleri Bakanlığı çalışması (2005)
---------------------------
İngiltere'deki tecavüz suçuyla ilgili İçişleri Bakanlığı, bir tecavüz vakasının ilk bildiriminden yasal kovuşturmalara kadar 2643 cinsel saldırı vakasını takip eden bir çalışma yayınladı. Çalışma, bu polislerin 2643 cinsel saldırı vakasına dayanıyordu ve % 8'i polis kararına göre asılsız rapor olarak sınıflandırdı ve sahte raporlar için resmi kriterler kullanılarak belirlendiğinde oran % 2,5 oldu. Araştırmacılar, "tüm polis atamalarının göründüğü kadarıyla alınamayacağı" ve "hem polis memurları hem de savcılar tarafından yanlış iddiaların ölçeğine ilişkin aşırı bir tahmin olduğu sonucuna vardılar.
Jordan (2004)
-------------------
Wellington Victoria Üniversitesi'nden Jan Jordan, Yeni Zelanda'nın üç büyük kenti Auckland Wellington ve Christchurch'ten gelen tecavüz ve cinsel saldırıya ilişkin 1997'deki polis dosyalarını inceledi. 164 polis dosyasının yaklaşık% 75'i tecavüzle ilgili, geri kalanı penise girmeyen cinsel saldırı vakalarıyla ilgiliydi. Jordan, davaları dört ana kategoriye ayırdı. İlk olarak 34 vakada (% 21) polis şikayeti gerçek bulmuştur. 62 vakanın ikincisi (% 38) polis şikayetin doğru mu yanlış mı olduğundan emin değildi. 55 vakanın üçüncüsü (% 33) polis şikayetin yanlış olduğunu düşündü. 13 vakanın dördüncüsü (% 8) şikayetçi iddialarının yanlış olduğunu belirtti. Bu dördüncü kategorideki vakalar için, bu 13 vakanın 8'inde (% 62), şikayette bulunan adına polisi arayan başka bir taraf veya şikayetçiye polisle iletişime geçmesi için baskı yapan başka bir taraf vardı.
Kennedy ve Witkowski (2000)
--------------------------
Kanin çalışması Detroit Üniversitesi'nden Daniel Kennedy ve Michael Witkowski tarafından tekrarlandı. Amerikan Michigan eyaletinde, Detroit yakınlarında yer alan 100.000 civarında isimsiz bir banliyöde 1988'den 1997'ye kadar olan dönemdeki verileri kaydettiler. Yazarlar, 22 vakada (% 32) şikayetçilerin raporlarının yanlış olduğunu kabul ettiği 68 zorla tecavüz raporu buldular. Kanin çalışmasına benzer şekilde, bu yanlış raporların çoğu bir mazeret olarak hizmet ediyordu (yanlış raporların % 22 68'inden 15'i). Kanin çalışmasının intikamından farklılaşmak nadiren bir neden olarak gösterildi (yanlış bildirimlerin % 22'sinden% 5'i). Kalan vakalar dikkat çekmek için gösterildi (yanlış bildirimlerin % 22'sinden 6'sı 27).
FBI istatistikleri (1995–1997)
---------------------------
1995, 1996 ve 1997 tarihli ABD FBI raporlarında, "temelsiz" zorla tecavüz suçlamalarının sayısını tutarlı bir şekilde % 8 civarında koydu. Buna karşılık, FBI tarafından takip edilen tüm "indeks suçlar" (cinayet ağırlaştırılmış saldırı zorla tecavüz soygun kundakçılık hırsızlık-hırsızlık ve motorlu araç hırsızlığı) için asılsız raporların ortalama oranı % 2'dir. Ancak bu tahmin sonraki FBI raporlarında görünmemektedir. Bu tahmin akademisyen Bruce Gross tarafından neredeyse anlamsız olduğu için eleştirildi çünkü FBI'ın veri topladığı birçok yargı alanı, yazdığı farklı "temelsiz" tanımını kullanıyor ve kurbanın şüpheliyle fiziksel olarak savaşmadığı veya şüphelinin silah kullanmadığı ve mağdurun şüpheli ile önceden bir ilişkisi olduğu davalar.
Kanin (1994)
--------------
1994'te Purdue Üniversitesi'nden Eugene J. Kanin, 1978 ile 1987 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri'nin Ortabatısındaki küçük bir kentsel toplulukta (70000 nüfus) polise yapılan sahte tecavüz iddialarının olaylarını araştırdı. Pek çok büyük yargı bölgesinin aksine, bu polis departmanının "esaslarına bakılmaksızın tüm tecavüz şikayetlerini ciddi şekilde kaydetmek ve kapatmak için" kaynaklara sahip olduğunu belirtiyor. Ayrıca her soruşturmanın "her zaman şikayetçiler ve şüphelilere yalan söylemek için ciddi bir teklif içerdiğini" ve "şikayetçinin tecavüz olmadığını kabul etmesi gerektiğini. Tecavüz suçlamasının yanlış olduğunu söyleyebilecek tek ajan olduğunu" belirtiyor. İncelenen dönemdeki asılsız tecavüz iddialarının sayısı 45 idi; bu, bu dönemde yapılan toplam 109 şikayetin % 41'iydi. Araştırmacılar, olaylara ilişkin yeni açıklamalarının sanığın olay versiyonuyla eşleştiğine dair iddialarını geri alan tüm şikayetçiler için mümkün olduğunca doğruladılar.
Polis dosyalarını inceledikten sonra Kanin, yanlış suçlamaları üç geniş saik altında kategorize etti: mazeret,intikam ve dikkat çekme.
Bu motivasyonların yaygınlığı sırasıyla yaklaşık % 50, % 30 ve % 20 olarak belirlendi. Bu sınıflandırma, şikayette bulunanların itirazlarının ayrıntıları ve davalarına ilişkin diğer belgeler ile desteklenmiştir. Kanin ayrıca, üç yıllık bir dönemde (1986-1988) iki büyük Midwestern üniversitesinin birleşik polis kayıtlarını araştırdı ve rapor edilen zorla tecavüzlerin % 50'sinin yanlış suçlama olarak belirlendiğini buldu (toplam 64'ün 32'si). Hiçbir yalan makinesi kullanılmadı, soruşturmalar yalnızca rütbeli bir kadın memurun sorumluluğundaydı ve bir tecavüz suçlaması yalnızca şikayetçinin cayması uyarınca yanlış olarak sayıldı. Bu örnekte, yukarıda bahsedilen motivasyonlar, dikkat çekme olarak karakterize edilen tek bir vaka ile kabaca mazeret ve intikam arasında kabaca eşit bir şekilde bölünmüştür.
Eleştiri
-----------
Kanin'in raporunun eleştirmenleri arasında, Massachusetts Boston Üniversitesi'nde Erkekler Cinsel Travma Araştırma Projesi'nin yöneticisi ve psikoloji doçenti David Lisak yer alıyor. Kanin'in 1994 tarihli yanlış iddialarla ilgili makalesi kışkırtıcı bir fikir yazısıdır, ancak tecavüzün yanlış bildirilmesi meselesine ilişkin bilimsel bir çalışma değildir. Kesinlikle yanlış iddiaların sıklığı için bilimsel bir temel ileri sürmek için kullanılmamalıdır. " Lisak Kanin'in çalışmasına göre herhangi bir sistematik metodoloji yoktu ve bağımsız olarak yanlış bir rapor tanımlamıyordu, bunun yerine polis departmanının yanlış olarak sınıflandırdığı herhangi bir raporu yanlış olarak kaydetmek yerine Kanin, sahte tecavüz iddialarını sunan kadınların geri çekildiğini belirtti.
Departman, şikayetçinin daha sonra yanlış olduğunu söylediği raporları yanlış olarak sınıflandırdı, ancak Lisak, Kanin'in çalışmasının polisin süreçlerini incelemediğini veya sonuçları önyargıdan korumak için bağımsız dama kullanmadığını belirtti. Kanin Lisak, verilerini ABD Adalet Bakanlığı tarafından cesareti kırılan ve Uluslararası Polis Şefleri Birliği tarafından kınanan soruşturma prosedürlerini (yalan makinesi) kullanan bir polis departmanından aldığını yazdı.
Bu prosedürler, mağdurları adalet sürecinden kaçınmaya sevk eden bir sindirme taktiği olarak görülen ve Lisak'ın söylediği "cinsel saldırı raporlarının önemli bir yüzdesinin yanlış algısına dayandırıldığı" şikayetçilerin yalan makinesiyle test edildiği bu departmanındaki "ciddi teklif" i içeriyor. yanlıştır ". Polis departmanının "önyargıları ... daha sonra Kanin'in bulgularını tartışmasız raporlamasında yankılandı". Kanin Rumney'in 2006 yılında ABD ve İngiltere'deki sahte tecavüz iddiası araştırmalarına ilişkin aynı eleştirilere dikkat çekerken, "gerçekten memurlar bu politikaya uyarsa, o zaman % 41'i yanlış şikayetlerin kısıtlayıcı tanımı göz önüne alındığında aslında eksik bir tahmin olabilir. bu çalışmada polis tarafından teklif edilmiştir. Bu bulguların güvenilirliği, polisin uydurma olayların ayrıntılarını ve koşullarını kaydetmiş görünmesi gerçeğiyle bir şekilde desteklenebilir. "
Bruce Gross, Forensic Examiner'da Kanin'in çalışmasının yanlış tecavüz suçlamalarıyla ilgili mevcut çalışmaların sınırlamalarına bir örnek olduğunu yazıyor. "Küçük numune boyutları ve temsili olmayan numuneler genelleştirilebilirliği engeller." Philip N.S. Rumney, Kanin'in "dikkatle yaklaşılması gerektiğini" belirterek çalışmasının güvenilirliğini sorgular. Çalışmanın en önemli sorununun Kanin'in varsayımı olduğunu ileri sürüyor: "Polis memurlarının, yalnızca şikayette bulunanın uydurmaya itiraf ettiği vakaları yanlış olarak etiketlemede departman politikasına uydukları. Diğer araştırmaların gösterdiği gibi gerçek polis uygulamasının kurallardan sapmış olabileceğini düşünmüyor. "
Polis tecavüz raporlarını ele alıyor
----------------------------
Polis ve savcılar arasında yapılan anketler, kolluk kuvvetlerinde çalışanların çoğunun, bazı araştırmacıların cinsel saldırı vakalarında suçlayıcılara karşı bir şüphecilik kültürü olarak nitelendirdiği şeye yol açan yanlış suçlamaların yaygınlığını sürekli olarak abarttığını ortaya koydu.
Medya temsilinin olası etkileri
-----------------------------------
Medyanın, kamuoyunun asılsız tecavüz suçlaması algısını ne ölçüde etkilediğine dair çalışmalar var. Asılsız tecavüz iddialarına ilişkin yanlış varsayımlar, tecavüz olayını ihbar eden bir kişinin suçlanma veya inanılmama olasılığını artırır. Deviant Behavior'daki Megan Sacks, medyanın cinsel saldırılar hakkında haber yaparken tecavüz mitlerini sürdürdüğünü söylüyor. Haber medyasında bildirilen tecavüzler tipik olarak sansasyoneldir ve çoğu tecavüzün gerçekliğiyle örtüşmez, örneğin cinsel saldırıların çoğu kişinin bir yabancının aksine tanıdığı biri tarafından yapılır. Sacks, medyanın genel olarak cinsel şiddeti normalleştirdiğini de, genellikle saldırıyı bildiren kişiyi suçladığını ve kurban yerine fail olduğu iddia edilen kişilere sempati duyduğunu söylüyor.
Harvard Üniversitesi'nde doktora sonrası psikoloji görevlisi olan Laura Niemi, tecavüzün efsaneleştirilmesinin "hiçbir normal insanın" tecavüz edemeyeceği fikrine katkıda bulunabileceğini tahmin etti. Sonuç olarak, insanlar genellikle tanıdıkları veya sevdikleri birinin tecavüzcü olduğuna inanmakta güçlük çekerler ve bu, tecavüzü bildiren kişinin hatalı olduğu fikrine katkıda bulunabilir.
European Journal of Psychology Applied to Legal Context'te, André De Zutter ve bir ekip, sahte tecavüz iddialarının medyada anlatılan ve çoğu gerçek tecavüz olaylarına özgü olmayan tecavüz hikayelerine nasıl benzediğini anlattı. Yanlış hikayeler, birkaç ayrıntı veya karmaşık etkileşimlerle hızlı ve anlaşılır olma eğilimindedir ve genellikle yalnızca vajinal ilişkiyi içerir. Jüriler tarafından yalan söylemeyle ilişkilendirilen bazı davranışlar, aslında öpüşmek veya tecavüzcüyle önceki bir ilişki dahil olmak üzere gerçek tecavüzlere özgüdür. Gerçek tecavüz raporları genellikle medyada nadiren görülen birçok ayrıntıyı veya yanlış tecavüz raporlarını içerir; örneğin sözlü-samimi eylemler, sözlü etkileşimleri ve başka türlü geniş bir davranış yelpazesi ile sadece yüz yüze vajinal ilişkiyi içerir.
Birleşik Krallık'ta yanlış suçlamaların sonuçları
----------------------
Yanlış bir tecavüz suçlamasında bulunduğundan şüphelenilen kişiler, "polisin zamanını boşa harcamak" veya "Adaletin Rotasını Saptırmak" suçundan sivil suçla suçlanabilir. 2014'te sona eren beş yıllık bir süre boyunca, yanlış tecavüz suçlamasında bulunmaya ilişkin suçlardan toplam 109 kadın yargılandı. Rapor, kovuşturma sonrasındaki kararları belirtmedi. Başka bir raporda, Ocak 2011 ile Mayıs 2012 arasında, tecavüzle ilgili yanlış suçlamalar ve 11 ek olarak hem aile içi şiddet hem de tecavüz iddialarını içeren 121 suçlama kararı tespit edildi ve bu vakalardan 35'i, yanlış tecavüz suçlamalarına dayanılarak yargılandı. Hem tecavüz hem de aile içi istismarla ilgili asılsız suçlamalara dayanılarak 3 kişi hakkında dava açıldı. Rapor, kovuşturma sonrasındaki kararları belirtmedi.
Tarihsel ırkçılık
Linçlerin gerekçesi
---------------------------
1895'te Ida B. Wells, 1892'deki linç olaylarını ve nedenlerini belgeleyen The Red Record'u yayınladı. Tecavüz ve cinayetin linçleri haklı çıkarmak için kullanılan en yaygın iki neden olduğunu gösteren 241 linç olayının istatistiklerini derledi.
Wells, kurbanların tecavüz veya başka bir suç işledikleri için linç edildiklerine dair çok az kanıt buldu. Bunun yerine, Afro-Amerikan işletmelerinin beyazların sahip olduğu işletmelerle rekabet ettiğini ve bazı durumlarda Afro-Amerikan erkeklerin beyaz kadınlarla rızaya dayalı cinsel ilişkileri olduğunu ve ilişkiler başkaları tarafından keşfedildikten sonra linç edildiklerini buldu. Daha sonraki analizler, Wells'in ekonomik rekabetin linçlere yol açtığı şeklindeki argümanını doğruladı ve zor ekonomik zamanlarda linçlerin arttığını buldu. Louisiana'da tecavüz, 1889 ile 1896 arasında bir linçi haklı çıkarmak için kullanılan ikinci en yaygın nedendi. Mississippi'deki küçük bir kasabada 1930'larda yapılan bir ankette, ankete katılanların yüzde 60'ı linç etmenin bir tecavüz vakasına uygun bir yanıt olduğunu ve kanunu ve düzeni sağlamak ve beyaz kadınları korumak gerektiğini belirtti.
Jim Crow
---------
Jim Crow döneminde tecavüz suçlamasının ardından birkaç önemli şiddet vakası var. 1921 çetesinin Tulsa yarış isyanında 36 kişiyi öldürdü ve 800 kişi daha hastaneye kaldırıldı. İsyan, siyah bir adamın 17 yaşındaki beyaz bir asansör operatörüne tecavüz etmeye teşebbüs ettiği iddiasıyla başladı.
1923 Rosewood katliamı, Sumner yakınlarındaki beyaz bir kadının Rosewood'dan siyah bir adam tarafından tecavüze uğradığını iddia etmesiyle başladı. Kızgın bir kalabalık, siyahların bulunduğu bir evi çevreledi ve bir soğukluk ortaya çıktı. Kalabalık içeride birkaç kişiyi öldürdü ve dışarıda iki beyaz insan öldürüldü. Bu, Rosewood'u yerle bir eden ek kızgın çetelerin dikkatini çekti. Siyah sakinler arabalarla ve trende kaçarak ormana kaçtı. En az sekiz siyah ve iki beyaz insan öldürüldü, ancak 150 kadar siyah sakinin öldürülmesi mümkündür.
İki beyaz kadın, 1931'de Scottsboro Boys'u bir grup dokuz Afrikalı Amerikalı çocuğu ve genç erkeği bir trende tecavüzle suçladı. Eyalet sınırlarının ötesindeki evlerde iş bulmak için bir trene bindiler, ancak burada polis tarafından durduruldular. Suçlayıcılardan birinin, "zenci erkeklerden" "özel bölümlerinin" büyüklüğünü soran "en düşük tipte sıradan bir sokak fahişesi" olduğu söylendi. Ağır bir içici olduğu biliniyordu. Mann Yasası uyarınca tutuklanacaklarından korkarak polise trende bulunan dokuz siyah adam tarafından tecavüze uğradığını söylediler. Beyaz güneyliler, kadınların fuhuş tarihinin, çağdaş bir anlatımın sözleriyle, "[o] düşmüş bir kadın olabilir ama Tanrı'ya göre o beyaz bir kadın" sözleriyle davayı etkilememesi gerektiğini savundu. Adamları linç etmek için toplanan kalabalık, yalnızca hızlı bir yargılama güvencesi ile dağıtıldı.
O döneme ait vakayla ilgili bir şarkı:
"Beyaz kadınları kirletmek
Yılan yalan hikayesi
Tarihi asmak ve yakmak
Ve kefalet olmadan hapis"
Dava, erkekleri özgürleştirmek için ulusal bir harekete ilham verdi. Çocuklardan sekizi suçlu bulundu ve dava Alabama Yüksek Mahkemesine ve ardından iki kez Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Mahkemesine temyiz edildi. Powell v. Alabama davasında Yüksek Mahkeme, Alabama Yüksek Mahkemesi kararını bozmuştur çünkü Mahkeme, sanıkların avukatlarının yetersiz olduğuna karar vermiştir. Patterson v. Alabama davasında, Yüksek Mahkeme davayı yeniden yargılama için Alabama'ya geri gönderdi çünkü jüri, Afrikalı-Amerikalıları On Dördüncü Değişikliğin Eşit Koruma Maddesinin ihlali olarak kabul etmedi. Dokuz Scottsboro çocuğundan beşi nihayetinde suçlu bulundu ve hapse mahkum edildi. 2013'te Alabama'nın şartlı tahliye kurulu, affedilmemiş veya mahkumiyetleri bozulmuş olan tüm Scottsboro Boys'a ölümünden sonra affetme kararı aldı. Irkçılıkla suçlanan tecavüz iddiaları günümüze kadar devam ediyor. Central Park koşucu davasında, bir Hispanik ve dört siyah genç, 1989'da beyaz bir kadına tecavüz etmekten suçlu bulundu. Davaları 2002'de boşaltıldı ve 2014'te 41 milyon dolarlık bir uzlaşma aldılar." (141)
"Çocuklara yönelik yanlış cinsel istismar iddiası.
Çocuk cinsel istismarı ile ilgili yanlış bir iddia, sanık tarafından herhangi bir istismar gerçekleştirilmediği halde çocuğa cinsel tacizde bulunduğunu iddia eden bir kişiye yönelik bir suçlamadır.
Bu tür suçlamalar, mağdur olduğu iddia edilen kişi tarafından veya mağdur olduğu iddia edilen kişinin adına başka bir kişi tarafından ileri sürülebilir. 1990'larda kaydedilen çocuk istismarı iddialarının oranı üzerine yapılan araştırmalar, o zamanki genel yanlış suçlama oranının yaklaşık % 10 olduğunu ortaya koydu. Yanlış olduğu tespit edilen iddiaların sadece küçük bir kısmı çalışmaların gösterdiği gibi çocuktan kaynaklandı; En yanlış iddiaların çoğu, bir yetişkinin çocuk adına suçlamaları getirmesinden kaynaklanmıştır ve bunların büyük çoğunluğu boşanma ve çocuk velayeti savaşları bağlamında meydana gelmiştir.
Bir diğer olası sebep, suçlanan kişiye karşı iddiada bulunan kişinin intikam almasıdır. Ayrıca, Birleşik Krallık'ın (ve eski adıyla Yeni Zelanda'nın) iddia edilen mağdurlara ve ebeveynlerine, iddianın kanıtlanmasına gerek kalmadan önemli miktarda tazminat ödeme sistemlerinin yanlış iddialarda bulunmak için bir neden sağlayabileceğine dair kanıtlar da vardır. Kolaylaştırılmış iletişim adı verilen bilimsel olarak geçersiz kılınan bir tekniğin kullanımından, çocuklukta cinsel istismara ilişkin bir dizi yanlış iddialar ortaya çıkmıştır.
Türler
------
Bir suçlamanın doğru mu yanlış mı olduğunu belirlemek için yeterli destekleyici kanıt olmadığında, bu suç "asılsız" veya "temelsiz" olarak tanımlanır. Doğrulayıcı delillere dayanarak yanlış olduğu belirlenen suçlamalar üç kategoriye ayrılabilir:
* İddia edilen olayların gerçekleşmemesi nedeniyle tamamen yanlış olan bir iddia; Ödev, maaş zammı veya terfi notu vermeyi reddeden bir öğretmenden veya işverenden geri almak için yapılabilir. Şantaj veya haraç amacıyla da yapılabilir.
* Gerçekleşen ancak suçlanmayan ve suçlanan kişinin masum olduğu bir kişi tarafından işlenen olayları anlatan iddia. Bir çocuk bu tür bir iddiada bulunduğunda buna "fail ikamesi" adı verilir;
* Gerçekte meydana gelen olayların açıklamalarını gerçekleşmeyen diğer olaylarla karıştırması bakımından kısmen doğru ve kısmen yanlış olan bir iddia.
Suçlayan tarafın kasıtlı olarak yalan söylemesi sonucunda yanlış bir iddia ortaya çıkabilir; ya da kasıtsız olarak, bir konfabulasyon nedeniyle, ya akıl hastalığından kendiliğinden ortaya çıkan ya da kasıtlı ya da kazara çocuğun düşündürücü sorgulama koçluğundan ya da hatalı görüşme tekniklerinden kaynaklanan.
Araştırmacılar Poole ve Lindsay, 1997'de iki kavrama ayrı etiketler uygulanmasını önererek, "yanlış iddialar" teriminin, özellikle suçlayıcı yalan söylediğinin farkında olduğunda ve "yanlış şüpheler" ifadesinin, müstehcen sorgulama içeren daha geniş yelpazedeki yanlış suçlamalar için kullanılmasını önerdiler. karışmış olabilir. Yanlış suçlamalar, sanığın suçlu olduğuna ikna olan kolluk kuvvetleri, çocuk koruma veya savcılık yetkilileri tarafından harekete geçirilebilir, ağırlaştırılabilir veya sürdürülebilir.
Ayrıca bakınız: Çocuklarla röportaj yaparken yanlış iddialar
Doğrulayıcı kanıtlar, bu bireylerin bilişsel uyumsuzluğuna yol açabilir ve onları, kanıtı göz ardı ederek veya hatta yok ederek, kasıtlı veya bilinçsiz olarak uyumsuzluğu çözme girişimlerine yönlendirebilir. Sanığın suçlu olduğu kararını gerekçelendirmek için herhangi bir adım atıldıktan sonra, görevlinin doğrulayıcı olmayan delilleri kabul etmesi çok zor hale gelir ve bu, temyizlerde, yeniden yargılamalarda veya bir kararı yeniden gözden geçirmeye yönelik diğer herhangi bir çaba sırasında devam edebilir.
Kolaylaştırılmış iletişim
--------------------------
Kolaylaştırılmış iletişim (FC), otizmli veya diğer iletişim engelli kişiler tarafından sözlü olmayan iletişime yardımcı olmaya çalışan, bilimsel olarak gözden düşmüş bir tekniktir. Kolaylaştırıcı engelli kişinin kolunu veya elini yönlendirir ve klavyede veya başka bir cihazda yazmasına yardımcı olmaya çalışır. Araştırma, kolaylaştırıcının engelli kişiden çok YP aracılığıyla alınan mesajların kaynağı olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte, kolaylaştırıcı, bir Ouija tahtasını yönlendiren etkiyle aynı olan ideomotor etki nedeniyle mesajların kaynağı olmadığına inanabilir. Kurban olduğu iddia edilenlerin çoğunun çocuk olduğu, iletişimin kolaylaştırılmasıyla yapılan bir dizi cinsel istismar suçlaması olmuştur. 1995 itibariyle, bilinmeyen sayıda diğerlerinin kamuya açık görünmeden çözüldüğü altmış bilinen vaka vardı.
Prevalans
----------
Sanık veya başkaları tarafından çocuğun cinsel istismarının reddedilmesi yaygındır ve bunun gerçekliği kolayca kabul edilemez (böyle bir inkar asla suçluluğun kanıtı olarak yorumlanmamalıdır). Birçok mağdur kötüye kullanımlarını açıklamadığından, gerçek suistimal vakalarının yanlış tahmin edilmesi nedeniyle yanlış iddiaların aşırı beyan edilmesine neden olabileceğinden, bildirim oranları gerçek suistimal oranlarının önemli ölçüde altında olabilir.
ABD'deki eyalet koruyucu kurumlara her yıl çocuklara yönelik cinsel istismar bildirilen milyonlarca rapordan (hem doğrulanmış hem de doğrulanmamış raporlar dahil), bunların hangi kısmının yanlış iddialar içerdiğine dair resmi bir tespit yoktur. 1987 ile 1995 yılları arasında gerçekleştirilen birçok araştırmanın bulguları, yanlış iddiaların oranının, bildirilen çocuk cinsel istismarı vakalarının % 6'sı ile en yüksek % 35'i arasında değiştiğini göstermektedir.
Uzmanlar, oranlardaki geniş farklılıkların sebebinin çeşitli çalışmalarda kullanılan farklı kriterlerden kaynaklandığını ileri sürmüşlerdir. Özellikle yanlış iddiaların kasıtlı yalanlara dayandığını düşünen çalışmalarda daha düşük bir oran bulunurken, müstehcen sorgulamadan kaynaklanan kasıtsız yanlış iddiaları da ekleyen çalışmalarda daha yüksek oranlar bildirilmiştir.
1992 tarihli bir meta-analiz, yanlış iddiaların tüm iddiaların yüzde iki ila onunu temsil ettiğini öne sürüyor. Gözaltı anlaşmazlıklarında yanlış raporlar daha yaygındır. Çocuklar nadiren kendi rızalarıyla yanlış iddialarda bulunurlar, ancak tacizin meydana geldiğine inanan ancak çocukların kendilerinin istismara uğramadıklarına dair ifadelerini kabul etmeyi reddeden kişiler tarafından zorla sorgulandıklarında yanlış iddialarda bulunacaklardır (şeytani taciz töreninde yaygın bir uygulama olduğu gibi ahlaki panik) ). Yanlış iddialar, bazen şüpheli terapötik uygulamalarla yerleştirilen sahte hatıraların bir sonucu olarak da ortaya çıkabilir.
Yanlış geri çekmeler
---------------------
İstismara uğramış çocukların suçlamalarının yanlış geri çekilmesinin birkaç nedenden biri veya birkaçından kaynaklandığı öne sürülmektedir: utanç veya utançtan yetişkinlerin tepkisi nedeniyle koruyucu bir eve gönderilme korkusu onların davranışlarının "yanlış" olduğunu hissetmelerine neden olur. Çocuğun suçlamayı geri çekmesi konusunda ısrar eden yetişkin bir aile üyesi tarafından aile koçluğunu yok etme korkusu ve yakın bir aile üyesi olabilecek faili koruma isteği "veya" kötü "ve daha fazlası. İddianın ifadesinin ardından çocuk zamanında ve uygun destek aldığında yanlış geri çekilmeler daha az görülür.
Yasal testlerdeki değişikliklerin etkisi (İngiltere)
----------------------------------------------------
Falsely Suçlanan Bakıcılar ve Öğretmenler (FACT) destek grubuna göre, 2000 yılında, yetişkinlere tecavüz vakalarında sadece % 9'a kıyasla, çocuklara yönelik cinsel istismar iddiaları için % 90'lık bir mahkumiyet oranı vardı. Birleşik Krallık'ta, yetkili makam olarak tanınan ve yetki verilme delillerine ilişkin olarak tanınan tüm 1970 sonrası davalar "küçüklerin cinsel istismarı suçlamalarıyla ilgilidir".
1991 yılında, Savcılar Kamarası'nın P'ye karşı verdiği karar, bir suç işlemek için benzer nitelikte kanıtların kabul edilmesinin önündeki engeli önemli ölçüde azalttı. Bu, polisin çocuk istismarı mağdurları için kapıdan kapıya görüşmeler kullanarak "trolleme" uygulaması ve parasal tazminat potansiyeli ile birleştiğinde, yanlış iddiaların ortaya çıkması için fırsatlar ve teşvikler yarattı: Normalde, bir cezai suç iddiasının geçerli olması veya kendi değerine düşmesi gerekir: Birini cinsel istismarla suçlayan bir tanık yeterince inandırıcıysa veya destekleyici deliller sunabilirse, o zaman bir istismarcı mahkum edilecektir.
1991 yılına kadar, aynı kişi aleyhindeki birden fazla iddianın, ancak iddia edilen suçlar arasında bir suçlunun "imzasının" farklı bir yöntem olduğunu gösteren "çarpıcı benzerlikler" varsa, karşılıklı olarak destekleyici olduğu kabul edilebilirdi. Ancak karar bu korumayı kaldırdı. Gerçekte, mahkemeler 'hacimce doğrulama' fikrini kabul etmişlerdir.
2002 yılında, polis trol uygulamaları ile ilgilenen ve çocuklara yönelik cinsel istismarla suçlananların karşılaştıkları 'muazzam zorluklara' atıfta bulunan İçişleri Seçim Komitesi (Dördüncü rapor, 2001/2), benzer delillere ihtiyaç duyulmasını tavsiye etti. 'çarpıcı benzerlikler' ile bağlantılı tarihsel çocuk istismarı iddialarını içeren davalarda yeniden kurulabilir. Bununla birlikte, bu tavsiye, benzer gerçek kanıtların kabulü için eşiğin daha da düşürülmesini öneren Hükümetin Herkes İçin Adalet Belgesi (2002) ile çelişmektedir. İngiltere Hükümeti tavsiyeyi reddetti.
Çocuk ve sanık üzerindeki etkisi
------------------------------
Cinsel istismar iddiaları, yanlış olduğunda çocuk için doğası gereği travmatik olabilir. Yanlışlıkla cinsel istismarla suçlanan kişiler, genellikle kendilerine ait sayısız sorunlarla karşılaşırlar. Onlara yöneltilen suçun doğası çoğu zaman ezici bir ihanet duygusu uyandırır. Yüksek oranda kamuoyuna duyurulan vakalarda, genel kamuoyu, sanığın suçlu olduğunu özet olarak varsayma eğilimindedir ve bu da çok ciddi sosyal damgalanmaya yol açar. Sanık, beraat etse bile, işinden kovulma, arkadaşlarını ve diğer ilişkilerini kaybetme, mallarına zarar verme ve suçlu olduğuna inananlar tarafından taciz edilme riskiyle karşı karşıyadır.
Destek grupları
-----------------
2001 yılında İngiltere'de "taciz davalarında haksız yere mahkum edildiğini iddia ettikleri kişilerin uğradıkları adaletsizliği telafi etmek için kurulmuş" 18 destek ve lobi grubu vardı. İngiltere'de şu anda aktif olan gruplar arasında Bakıcılar ve Öğretmenlere Yönelik Yanlış İddialar "False Allegations Against Carers and Teachers" (FACT), Yanlış İddialar Destek Kuruluşu "False Allegations Support Organization" (FASO), Yanlış Suistimal İddialarına Karşı Kişiler "People Against False Allegations of Abuse" (SOFAP ile PAFAA) ve SAFARI bulunmaktadır.
Medya
------
Beni nehre götür "Take Me to the River" (2015 filmi) - Bir buluşmada ailesinin yanına gitmeyi planlayan bir gencin, genç kız kuzenine cinsel tacizde bulunmakla suçlanarak başını belaya sokan Amerikan draması.
Av "The Hunt" (Danca: Jagten) - Bir çocuğa cinsel tacizde bulunmakla (2012) haksız yere suçlandıktan sonra kitlesel histerinin hedefi haline gelen bir adam (Mads Mikkelsen) hakkında Thomas Vinterberg'in Danimarka yapımı bir drama filmi.
Friedmans'ı Yakalamak "Capturing the Friedmans" (Yönetmen Andrew Jarecki), her ikisi de çocuk istismarından suçlu olduklarını iddia eden, ancak suçlamaların yanlış olduğunu ve suçlu itirazlarının zorlandığını iddia eden Arnold ve Jesse Friedman hakkında 2003 HBO belgeseli.
Bir Dünya Haritası "A Map of the World" (1994), bir öğrenciyi taciz etmekle yanlış bir şekilde suçlanan bir okul hemşiresi hakkında bir filme (1999) dönüştürülmüş bir roman.
Ciddi Suçlama "Serious Charge" (1959), Anthony Quayle'ın, genç bir çocuğa cinsel tacizde bulunmakla yanlış bir şekilde suçlanan İngiliz bir papaz olarak oynadığı bir film. Gençliğin hikayesi, Vicar'ın sevgisini reddettiği bir kadın tarafından destekleniyor." (108)
"Cezasızlık hatası
Cezasızlık hataları (Errors of impunity) Brian Forst'un "Adalet Hataları (Errors of Justice)" kitabında ve Robert Bohm'un "Ceza Adaleti Dergisi (The Journal of Criminal Justice)'in adaletin düşükleri "adli hatalar" (Miscarriages of justice) üzerine özel bir baskısına girişinde kullanılan bir terimdir. Suçluların ya serbest kalmasına ya da sosyal olarak optimal seviyenin altında yaptırımlara maruz kalmasına neden olan gecikmeler olarak tanımlanırlar. Düşük adalet (adli hata) denilen masum bir kişiyi mahkum etmek, suçluyu yanlış bir şekilde tanımlamak için bir Tip I hatasıysa ("yanlış pozitif"), cezasızlık hatası, suçlu bir kişiyi suçlu bulamamanın Tip II hatası olur ("yanlış negatif ").
Tanım
-------
Forst, cezasızlık hatalarını iki kategoriye ayırır. İlk kategori, araba kazalarına benzeyenlerden oluşur: toplum, bunları önlemek için daha fazlasını yapabilir, ancak genellikle, bunu yapmak için ceza adaleti sisteminin erişemeyeceği yerlerde düşünmeyi tercih eder. ABD'deki tüm ağır mağduriyetlerin yaklaşık yarısı polise bildirilmiyor ve bildirilenlerin çoğu, becerikli, yakalanması zor suçlular tarafından işleniyor. İkinci kategori, gerçekten belirgin olan ve önlenebilir olan hatalardan oluşur. Örnekler arasında polisin tehlikeli suçluları ve mahkum kaçışları yakalamaya yönelik ipuçlarını takip etmemesi sayılabilir.
Nedenleri
--------
Cezasızlığa ilişkin hatalara, adaletin düşüklerinin neden olabileceği gibi, bunlarla sınırlı olmamak üzere, aşağıdakiler de dahil olabilir: Yetenekli bir savunma avukatı, çok önemli delillerin kabul edilemez olduğuna karar vermek için bir teknik özellikten faydalanabilir. Yetenekli bir savunma avukatı, aksi takdirde güvenilir bir tanığın, tanığın günlük yaşamının diğer yönlerinde zihinsel olarak yetersiz görünmesini sağlayarak güvenilirliğini yitirmesine neden olabilir (örneğin, otizmi olan bir kişi nörolojik bozukluğu nedeniyle zihinsel olarak deli olarak etiketlenebilir, bu nedenle sorgulama tanık halüsinasyonlar görüyorsa). Diplomatik dokunulmazlık veya egemen dokunulmazlık gibi bir tür yasal dokunulmazlık. Rüşvet verilebilecek rüşvetçi hakimler veya dedektifler veya diğer polis memurları.
Etkileri
--------
Forst, suçlu suçluların sayısının ücretsiz artması nedeniyle çeşitli sosyal maliyetlerin ortaya çıktığını savunuyor: kamu güvenliği ve yaşam kalitesi tehlikeye atılırsa, caydırıcı etkinin inanılırlığı kaybolur ve vatandaşlar, kurbanlara yönelik adaletsizlikleri ve genel olarak hükümetten olmasa da polise ve mahkemelere yabancılaşmayı algılama eğiliminde olurlar. Sonuç olarak Forst, adalet sisteminin bütünlüğünün hem gerçeklik hem de etkisizlik algısı tarafından tehdit edildiğini savunuyor. Bu gecikmeler, etkisiz polislik ve kovuşturmadan zayıf cezalandırma ve düzeltmelere kadar tüm adalet sistemini kapsayabilir.
Önemli durumlar
-------------
* Dr John Bodkin Adams, Eastbourne İngiltere'de çalışan bir İngiliz pratisyen hekimdi. 1956'da Edith Alice Morrell ve Gertrude Hullett cinayetinden tutuklandı. O, 1957'de yargılandı ve ilk suçlamadan suçsuz bulundu ve ikincisi, yargıç Bay Adalet Devlin'in daha sonra "sürecin kötüye kullanılması" olarak tanımladığı bir eylemi geçersiz kılarak düştü. 2003 yılında açılan polis arşivleri, Adams'ın o sırada hala yürürlükte olan idam cezasından kaçınmasına izin vermek için DPP tarafından savunmaya delil aktarıldığını gösteriyor. İçişleri Bakanlığı patoloğu Francis Camps, Adams'ın toplam 163 hastayı öldürdüğünden şüpheleniyordu. Adams, sadece küçük suçlardan para cezasına çarptırıldı ve tıbbi sicilden dört yıl boyunca silindi.
* Karla Homolka'ya, sevgilisi Paul Bernardo'ya cinayetlerinden dolayı verdiği ifade karşılığında dokunulmazlık verildi. Kendisini istismara uğramış bir kurban olarak tasvir etti, ancak daha sonra kanıtlar, cinayetlere katılmakla aynı derecede suçlu olduğunu kanıtladı, ancak Kanadalı yetkililer yargılayamadı.
* Ronald Ebens, üvey oğlu Michael Nitz ile 19 Haziran 1982'de Vincent Chin'i beysbol sopasıyla acımasızca dövdü. 16 Mart 1983'te, suçlamayı üçüncü dereceden adam öldürmeye (asgari ceza yoktu ve denetimli serbestlik ile halledilebilecek) düşürmek için bir savunma pazarlığına ulaşılmasının ardından Yargıç Charles Kaufman, Ebens ve Nitz'i üç yıl gözetim ve 3720 dolar hapis cezasına çarptırdı. Vincent Chin cinayeti için para cezaları ve mahkeme masrafları. Kaufman, sanıkların sabıka kayıtlarını temizlediğini ve bir adam öldürme davası için asgari bir ceza olmadığını belirterek, "Bunlar sizin hapse gönderdiğiniz adamlar değildi. Cezayı suça uygun hale getirmiyorsunuz; cezayı suçluya uyduruyorsun. " Yargıcın POW kaydını, daha katı bir ceza savunuculuk grupları lehine hafif cezayı geçersiz kılmak için birkaç nedenden biri olarak göstererek, asıl cezayı başarısız bir şekilde boşaltmaya çalıştı. Kaufman'ın cezası, çifte tehlikeye karşı Beşinci Değişiklik koruması nedeniyle geçerli ve kesin olarak onaylandı.
* İskoç futbol hayranı John Wilson, Celtic teknik direktörü Neil Lennon'a saldıran bir maç sırasında çekildi. Suçlamayı mahkemede kabul etti, ancak jüri tarafından saldırıdan beraat etti ve sadece huzuru bozmaktan suçlu bulundu. Guardian'a göre, "İskoç hukuk tarihinde bir kişinin, işlediğini özgürce itiraf ettiği bir suçtan beraat etmesi nadir olaylardan biriydi. Muammer Kaddafi'nin Edinburgh'da yargılanması garanti altına alınabilirse NATO'ya teslim olmayı teklif ettiği şeklinde bir şaka hızla ortaya çıktı. "" (133)
"Alford savunması
Amerika Birleşik Devletleri hukukundaki bir Alford davası (Batı Virginia'da bir Kennedy iddiası ve Alford suçu iddiası ve Alford doktrini olarak da adlandırılır), ceza mahkemesinde bir suç davasındaki bir sanığın suç eylemini kabul etmediği ve masum olduğunu iddia ettiği bir suç davasıdır. Bir Alford savunmasına girerken, sanık, iddia makamı tarafından sunulan delillerin, bir yargıç veya jüriyi, sanığı makul bir şüphenin ötesinde suçlu bulmaya ikna etme olasılığının yüksek olduğunu kabul eder.
Alford itirazlarına neredeyse tüm ABD federal ve eyalet mahkemelerinde yasal olarak izin verilebilir, ancak Indiana Michigan ve New Jersey eyalet mahkemelerinde veya Birleşik Devletler Silahlı Kuvvetleri mahkemelerinde izin verilmez. (.....)" (134)
BAZI "ADLİ HATALAR"LA İLGİLİ DİĞER BİLGİLER..
Burada "Adli hatalar" ile ilgili bazı bilgi,makale,araştırma vs bilgiler ve kaynak adresleri bulunuyor..Bunlar daha çok Wikipedia sitesine ait veriler.. Aslında "adli hatalar"la ilgili bilgiler çok daha fazla..Biz sadece küçük bir kısmını burada verdik..Araştırısanız sizler daha fazlasını bulabilirsiniz..
ÖĞRENMEK VE ARAŞTIRMAK İSTİYORSANIZ;
İşte yardımcı olabilmesi için araştırmalarınıza buralardan başlayabilirsiniz..
Bazı Kategoriler
---------
Yasal hata (Legal error) (135)
Tersine çevrilmiş mahkumiyetler (Overturned convictions) (136)
İnsan hakları (Human rights) (137)
Hukuk sisteminin kötüye kullanılması (Abuse of the legal system) (138)
Yanlışlıkla cinayetten hüküm giymiş insanlar (People wrongfully convicted of murder) (139)
Türe göre suç (Crime by type) (140)
NOT:Kategoriler altında, çok sayıda alt kategori ve/veya konular da var..İnceleyebilirsiniz..
Bazı Suistimal türleri
-----------------
Yanlış tecavüz suçlaması (False accusation of rape) (141)
Yanlış hafıza sendromu (False memory syndrome) (142)
Gözdağı (Intimidation) (143)
Polis görevi kötüye kullanma (Police misconduct) (144)
Gözetim kötüye kullanımı (Surveillance abuse) (145)
Masum mahkum ikilemi (Innocent prisoner's dilemma) (146)
Masumiyet Projesi (Innocence Project) (147)
Yasal istismar (Legal abuse) (148)
Adaletin seyrini saptırmak (Perverting the course of justice) (149)
Suçluluk karinesi (Presumption of guilt) (150)
Adalet davalarının düşürülmesi listesi (List of miscarriage of justice cases) (151)
Beraat ettirilen idam mahkumlarının listesi (List of exonerated death row inmates) (152)
Amerika Birleşik Devletleri'nde haksız mahkumiyetlerin listesi (List of wrongful convictions in the United States) (153)
Savcılık görevi kötüye kullanma (Prosecutorial misconduct) (154)
Polis görevi kötüye kullanma (Police misconduct) (155)
Seçici kovuşturma (Selective prosecution) (156)
Kötü niyetli kovuşturma (Malicious prosecution) (157)
Seçici yaptırım (Selective enforcement) (158)
Sürecin kötüye kullanılması (Abuse of process) (159)
Avukat suistimali (Attorney misconduct) (160)
Takdir yetkisinin kötüye kullanılması (Abuse of discretion) (161)
Tuzak (Entrapment) (162)
Yanlış tutuklama (False arrest) (163)
Tutuklama kotası (Arrest quota) (164)
Keyfi tutuklama ve gözaltı (Arbitrary arrest and detention) (165)
Yanlış hapis (False imprisonment) (166)
Sistemli oyun "sistemi kandırmak" (Gaming the system) (167)
Yasal yanlış uygulama (Legal malpractice) (168)
Kanguru sahası (Kangaroo court) (169)
Keskin uygulama (Sharp practice) (170)
Jüri kurcalama (Jury tampering) (171)
Tanık kurcalama (Witness tampering) (172)
Brady açıklaması (Brady disclosure) (173)
Kanıtın bozulması (Spoliation of evidence) (174)
Yanlış Tecavüz Suçlaması vakalarıyla ilgili bazı haber,bilgi,makale,araştırmalar..
-------------------------------------------------------------------------
* ("Kampüste Bir Tecavüz" - Virginia Üniversitesi kampüsü yakınlarında bir tecavüz iddiası hakkında uydurma bir hikaye ("A Rape on Campus" – a fabricated story about an alleged rape near the campus of the University of Virginia) (239)
* Brian Banks - 2002'den bir örnek (Brian Banks – an example from 2002) (240)
* Central Park koşucu davası - tecavüzden boşaltılan mahkumiyetler (Central Park jogger case - vacated convictions for rape) (241)
* Centurion Bakanlıkları - savunuculuk (Centurion Ministries – advocacy) (242)
* Eleanor de Freitas'ın ölümü (Death of Eleanor de Freitas) (243)
* Duke lacrosse vakası - 2006'dan bir örnek (Duke lacrosse case – an example from 2006) (244)
* Yanlış tecavüz suçlaması (False accusation of rape) (141)
* Çocuğa yönelik yanlış cinsel istismar iddiası (False allegation of child sexual abuse) (245)
* Kampüs Eşitliğini Savunan Aileler (FACE) (Families Advocating for Campus Equality (FACE)) (246)
* Hofstra Üniversitesi tecavüz davası (Hofstra University rape case) (247)
* Masumiyet Projesi - savunuculuk (Innocence Project – advocacy) (248)
* Yusuf (Yaratılış) (Joseph (Genesis)) (249)
* Irkla ilgili aldatmaca (Racial hoax) (250)
* Kurtarılmış hafıza tedavisi (Recovered memory therapy) (251)
* Kaçak gelin davası (Runaway bride case) (252)
* Scottsboro Boys - 1931'den bir örnek (Scottsboro Boys – an example from 1931) (253)
* Tawana Brawley tecavüz iddiaları - 1987'den bir örnek (Tawana Brawley rape allegations – an example from 1987) (254)
* Treva Throneberry (Treva Throneberry) (255)
* Şeytani ritüel taciz (Satanic ritual abuse) (256)
Bazı Yanlış kanıtlar
---------------------
Zorla itiraf (Forced confession) (175)
Yanlış tecavüz suçlaması (False accusation of rape) (176)
Çocuğa yönelik yanlış cinsel istismar iddiası (False allegation of child sexual abuse) (177)
Polis yalanı "Polisin yalancı şahitliği" (Police perjury) (178)
Yanlış suçlama (False accusation) (179)
Yanlış kimlik tespiti (Mistaken identity) (180)
Görgü tanığı hafızası (Eyewitness memory) (181)
Yanlış bilgi etkisi (Misinformation effect) (182)
Kanıta müdahale etmek (Tampering with evidence) (183)
Bazı Haksız mahkumiyetler
-------------------------
Amerika Birleşik Devletleri'nde haksız mahkumiyetlerin listesi (List of wrongful convictions in the United States) (184)
Beraat ettirilen idam mahkumlarının listesi (List of exonerated death row inmates) (185)
Adli hata (Miscarriage of justice) (186)
Adalet davalarının düşürülmesi listesi (List of miscarriage of justice cases) (187)
Amerika Birleşik Devletleri'nde bozulmuş mahkumiyetler (Overturned convictions in the United States) (188)
Haksız infaz (Wrongful execution) (189)
Bazı Savunucular "masumiyetleri savunan hukukçular,stöler"
---------------------------------
Masumiyet Projesi (Innocence Project) (190)
Ulusal Temize Çıkarma Sicili (National Registry of Exonerations) (191)
Masumiyetin Araştırılması (Investigating Innocence) (192)
Bazı Ilgili kavramlar
-------------------
Hukuk etiği (Legal ethics) (193)
Açıklayıcı kanıt (Exculpatory evidence) (194)
Adil yargılanma hakkı (Right to a fair trial) (195)
Amerika Birleşik Devletleri ceza adalet sisteminde yarış (Race in the United States criminal justice system) (196)
Amerika Birleşik Devletleri'nde idam cezası (Capital punishment in the United States) (197)
Masum mahkum ikilemi (Innocent prisoner's dilemma) (198)
Irksal profilleme (Racial profiling) (199)
Boşluk "açık kapı" (Loophole) (200)
Avukatın etkisiz yardımı (Ineffective assistance of counsel) (201)
Göstermelik duruşma "deneme gösterimi" (Show trial) (202)
Gerçek masumiyet (Actual innocence) (203)
Çapraz yarış etkisi (Cross-race effect) (204)
Görgü tanığı hafızası (Eyewitness memory) (205)
Görgü tanığı kimliği (Eyewitness identification) (206)
Eşit Koruma Maddesi (Equal Protection Clause) (207)
Batson / Kentucky (Batson v. Kentucky) (208)
Amerika Birleşik Devletleri'ndeki idam mahkumlarının listesi (List of death row inmates in the United States) (209)
Savcının yanılgısı (Prosecutor's fallacy) (210)
Masumiyet Koruma Yasası (Innocence Protection Act) (211)
Kompromat § Tarih (Kompromat § History) (212)
2015 Ninoy Aquino Uluslararası Havalimanı kurşun dikim skandalı (2015 Ninoy Aquino International Airport bullet planting scandal) (213)
Howland sahtecilik davası denemesi (Howland will forgery trial) (214)
M62 Antrenör Bombalama (M62 Coach Bombing) (215)
Parmak izi (Fingerprint) (216)
Gudjonsson önerilebilirlik ölçeği (Gudjonsson suggestibility scale) (217)
İyatrojenez (Iatrogenesis) (218)
Reid tekniği (Reid technique) (219)
Timothy Evans (Timothy Evans) (220)
Amanda Knox (Amanda Knox) (221)
Trisha Meili (Trisha Meili) (222)
Martin Tankleff (Martin Tankleff) (223)
Bunları da okuyabilirsiniz..
Bazı masum mahkumiyetle ilgili bilgi,haber,çalışma vb..
-------------------------------------------------------------------
Cephedeki İtiraflar (The Confessions at Frontline) (224)
NPR: Yanlış İtiraf (NPR: False Confession) (225)
Slate: Neden yanlış bir itirafta bulunuyorsunuz? (Slate: Why make a false confession?) (226)
Bugün Psikoloji: Yanlış İtiraf (Psychology Today: False Confession) (227)
Masumiyet Projesi: Yanlış İtiraf (Innocence Project: False Confession) (228)
Chicago Tribune: Polisler sorgulamalarını kaydetmeye çağırdı (Chicago Tribune: Cops urged to tape their interrogations) (229)
Zaman: Doğruları Anlamak (Time: Telling Untruths) (230)
Kayıt: İtiraf Eden Sam nedir? (The Register: What is a Confessing Sam?) (231)
Yanlış İtiraflar Hakkındaki Gerçek (The Truth About False Confessions) (232)
San Diego'da İmza: Stephanie Crowe Cinayet Davası (Sign on San Diego: The Stephanie Crowe Murder Case) (233)
Adalet Reddedildi: Miranda'nın Masumları Korumadaki Başarısızlığı (Justice Denied: Miranda's Failure To Protect the Innocent) (234)
Adalet Reddedildi: Sahte İtiraflar ABD'de Yaşıyor ve İyidir (Justice Denied: False Confessions Are Alive and Well in the U.S.) (235)
Diğerleri;
---------
* Masumiyet Projesi (Innocence Project) ; ABD merkezli kar amacı gütmeyen bir kuruluş, kendisini haksız yere mahkum edilenleri kurtarmaya adamıştır. (236)
* Masumiyet Ağı İngiltere (Innocence Network UK) (INUK) ; Masumiyet projeleri tarafından iddia edilen haksız mahkumiyetlere ilişkin vaka çalışmasını kolaylaştıran bir kuruluş. (237)
* Innocent.org.uk ; Adaletin düşük (adli hata) olduğu iddia edilen ve kanıtlanmış olan Birleşik Krallık davalarının web sitesi. (238)
KÜÇÜK NOTLAR;
----------------
* Yargıç Rakoff'a göre (s. 85) "Kökenleri itibariyle basitçe polis soruşturmalarına yardım olarak görülen adli tıp teknikleri, ceza adaleti sisteminde sıklıkla destekleyemeyecekleri bir önem kazanmıştır. Elde ettikleri sonuçlar ... basitçe sahip olmadıkları bir geçerlilik ve güvenilirlik derecesine sahip olarak tasvir ediliyor. "Rakoff, ABD Ulusal Bilimler Akademisi'nin" bunu yapmak için bağımsız bir Ulusal Adli Bilimler Enstitüsü oluşturma tavsiyesini övüyor (s. 85) " adli bilimi daha gerçek anlamda bilimsel hale getirecek temel standartları test etmek ve yürürlüğe koymak. "
Jed S. Rakoff, "Kötü Bilim Tarafından Hapsedildi (Jailed by Bad Science)" Kitapların New York incelemesi (The New York Review of Books), vol. LXVI, no. 20 (19 Aralık 2019) s. 79–80, 85. " (106)
* Ulusal Hukuk Dergisi; 9 Ekim 1995 ; "Sahte Kanıt Gerçek Bir Sorun Haline Geliyor - Parmak İzlerinden Fotoğraflara ve Bilgisayar Verilerine, Avukatlar Tetikte Olmayı Öğreniyor" "
* New York Times; 22 Kasım 1992, Pazar; "Bir Patoloğun Graves ve Courts of West Texas'daki Suistimal Dalgaları. Batı Teksas'ın çayır mezarlıkları, sahte otopsiler, bozulmuş kan örnekleri ve Panhandle'dan kayıp organların izini bırakan, bisikletli bir patoloğun yanlış davranışlarına sessizce tanıklık ediyor. Rio Grande'ye. Savunma avukatlarının tahminlerine göre, 20 kadar ölüm vakası ... " "
* John F. Kelly ve Phillip K. Wearne; Kirletici Kanıt: FBI Suç Laboratuarındaki Skandalların İçinde " (129)
10 (2).BÖLÜM
ABD'DEKİ CEZAEVLERİNDE MASUM MAHKUM SAYISI VE MASUMIYET PROJESI
ABD'DE MASUM MAHKUM SAYISI VE MASUM (HAKSIZ) MAHKUMİYETLE İLGİLİ CİDDİ ÇALIŞMA VE ARAŞTIRMALAR..
NOT: Önce ABD'de yaklaşık 1992 yılından beri onlarca belki de yüzlerce insanın masumiyetini ortaya çıkarmış olan bir sivil toplum örgütünün "Innocence Project-Masumiyet projesi" bilgisini ve adresini verelim,sonra devam ederiz..
"Masumiyet projesi ve sitesi
1992'de Cardozo Hukuk Fakültesi'nde Peter Neufeld ve Barry Scheck tarafından kurulan Masumiyet Projesi, yanlış mahkumları DNA testi yoluyla temize çıkarıyor ve gelecekteki adaletsizliği önlemek için ceza adaleti sistemini yeniden şekillendiriyor.
"Masumları DNA testi yoluyla temize çıkarıyoruz ve gelecekteki adaletsizliği önlemek için ceza adaleti sistemini yeniden şekillendiriyoruz."
"Yanlış mahkumiyetin önlenmesine ve ele alınmasına yardımcı olan reformları savunuyoruz."
"İşimiz, Masumiyet Projesi'nin misyonu, hapiste kalan şaşırtıcı sayıda masum insanı kurtarmak ve haksız hapis cezalarından sorumlu sisteme reform getirmektir."" (124) "innocenceproject .org"
"Hapishanede Kaç Masum İnsan Var?
Tam sayı bilinmiyor ancak 20.000 veya daha fazla olabilir. Artı: Etkileşimli bir harita ve nadiren görülen Rick Perry'nin ölü bir adamı affetme videosu. Kaç kişinin işlemedikleri suçlardan dolayı cezaevinde olabileceğinden bahsetmeden önce, yalnızca geniş tahminlerin mümkün olduğunu bilmenin neredeyse imkansız olduğunu kabul etmeliyiz.
Uzmanlar, bir sayının tespit edilmesinin neden bu kadar zor olduğunu söylüyor. Genişleyen ceza adaleti sistemi, federal eyalet il ve belediye mahkemelerinin, hapishanelerin ve hapishanelerin her birinin kendi kayıt tutma sistemine (veya eksikliğine) sahip bir yamalı çalışması olduğundan; ve veri raporlama Amerika Birleşik Devletleri'nde kaç kişinin haksız yere suçlardan hüküm giydiğini bile bilmiyoruz.
Virginia Üniversitesi hukuk profesörü Brandon Garrett, "Bir paydamız bile yok" diyor. "Ancak bildiğimiz yanlış inançlar, büyük bir sorun olduğunu gösteriyor."
ABD'de 1980'lerin sonlarından beri bilinen 281 DNA temize çıkarımından yola çıkarak, muhafazakar bir tahmin, ABD hapishane nüfusunun yüzde 1'inin, yaklaşık 20.000 kişinin yanlış bir şekilde mahkum edildiğidir. Aslında, bu alanda önde gelen araştırmacılardan biri olan Michigan Üniversitesi hukuk profesörü Samuel Gross'a göre, 1980'lerin sonlarından bu yana ülke çapında 850 kadar temize çıkarıldı. Gross, çokça duyurulan DNA aklama işlemlerinin aksine, birçoğunun radarın altında yüzdüğünü söylüyor.
Aşağıdaki harita Amerika Birleşik Devletleri'nde 1989'dan beri, Yanlış Mahkumiyetler Merkezi, Masumiyet Projesi ve Samuel Gross'un yardımıyla Jones Ana tarafından toplanan veriler kullanılarak bilinen 825 beraat kararını göstermektedir. Haksız yere hapsedilenler için tazminat yasası olup olmadığı da dahil olmak üzere daha fazla ayrıntı için her eyalete tıklayın:
Bu davalar bir buzdağının görünen kısmı. Gross, 2008 tarihli makalesinde “Yanlış Mahkumiyet Sıklığı ve Tahminleri” nde, “Yanlış mahkumiyetler hakkında genellemeler yapmanın bir zorluğu, bildiklerimiz, beraat kararlarının tüm yanlış inançların açıkça küçük ve temsili olmayan bir örneği olmasıdır” diye yazdı.
Bilinen beraat davalarının temsilci olmamasının birkaç nedeni vardır:
* Mahkumiyetten beraat ettirmeye kadar geçen ortalama süre yaklaşık 13 yıl olduğu için, yalnızca onlarca yıl hapis cezasına çarptırılan ciddi suçlara mahkum olanlar, isimlerini temizlemek için uzun zahmetli ve yoğun kaynak gerektiren süreci üstlenmeye bile zahmet edebilir.
* DNA temize çıkarılmalarının büyük çoğunluğu küçük bir dizi vakada: 1980'lerde meydana gelen ağırlaştırılmış tecavüz ve tecavüz cinayetleri. Bunun nedeni, test edilebilecek DNA'nın bulunduğu neredeyse tamamen tecavüz vakaları ve bu tür yanlış inançların artık nadiren ortaya çıkmasıdır.
* Şimdi, savcılar genellikle bir şüpheliyi suçlamadan önce DNA'yı test ediyor. FBI'ın araştırmaları sırasında DNA testi yaptığı bir çalışmada şüphelilerin yüzde 25'i DNA testi ile dışlandı. DNA testinin ortaya çıkmasından önce, bu şüphelilerden bazıları yargılanmaya ve muhtemelen mahkum edilmeye devam etmiş olabilir.
Dahası, çok az sayıda toplam ceza davası aslında mahkemeye çıkıyor. ABD'deki mahkumiyetlerin yüzde yirmi veya 95'inden ondokuzunu savunma pazarlığı yapıyor ve bu nedenle onlar hakkında çok az şey biliyoruz. Gross şöyle yazıyor: "alınabilecek neredeyse hiçbir kayıt oluşturmuyorlar": "hiçbir duruşma tutanağı yok, çoğu durumda herhangi bir mahkeme duruşması yok, çoğu durumda tek bir polis raporunun ötesinde soruşturmanın açıklaması yok (eğer bulunabilirse) herhangi bir değere sahip çok az gerçek bilgi içerebilir. "
Paydayı bildiğimiz ve neredeyse her zaman deneme transkriptine sahip olduğumuz tek dava ölüm cezası davalarıdır. Bununla birlikte, ölüm cezası davalarındaki haksız mahkumiyet oranı, muhtemelen diğer davalardan daha yüksektir Gross, iki nedenden dolayı diyor: İlk büyük vakalar, savcıların mahkumiyet kararı almaları için çok fazla baskı ile karşılaştıkları yüksek profilli duygusal vakalardır. Öte yandan, suçun ciddiyetinden dolayı başkent sanıklarına, diğer sanıklardan farklı olarak daha az cezayla karşılaşanlara göre çok daha fazla yasal koruma sağlanmış olmaları nedeniyle, temyiz sürecinin her aşamasında avukat sağlanmakta ve davaları masumiyet projeleri ve diğer savunucuları.
Gross'un 2008 analizi, son dönemdeki tüm sermaye davalıları için beraat oranının yüzde 2,3 olduğunu buldu. Ölüm cezası olmayan tüm suçlar için (bilinmeyen) beraat oranı aynıysa, o zaman 1989-2003 arasında bu türden 87.000 kadar muafiyet olabilirdi.
2010 yılında Rick Perry, tarihte ölü bir adamı affeden ilk Teksas valisi oldu. Aşağıdaki görüntüleri izleyin ve haksız yere mahkum edilen ve parmaklıklar ardında ölen Timothy Cole'un hayatı ve ölümüyle ilgili tüm araştırmamızı okuyun." (109)
"Hapishanede Kaç Masum İnsan Var?
Yakın tarihli bir Mother Jones makalesi bu soruyu "Masumiyet Projesi Yanlış(haksız) Mahkumiyetler Merkezi (The Innocence Project The Center on Wrongful Convictions)" ve bu alandaki uzmanların yardımıyla cevaplamaya çalışıyor. ABD'de 1980'lerin sonundan beri bilinen 281 DNA temize çıkarımından çıkarım yapan muhafazakar bir tahmin, ABD hapishane nüfusunun yüzde 1'inin yaklaşık 20.000 kişinin yanlış bir şekilde mahkum edildiği yönünde. Aslında, 1980'lerin sonlarından bu yana ülke çapında 850 kadar temize çıkarıldı.
Michigan Üniversitesi hukuk profesörü Samuel Gross, alanında önde gelen bir araştırmacı. Gross, birçoğunun, oldukça duyurulan DNA aklama olaylarının aksine, radarın altında yüzdüğünü söylüyor.
* Tam makaleyi okuyun ve bir haritaya bakın
* 1989'dan beri her eyalette kaç kişinin temize çıkarıldığını.
* Masumiyet Projesi'nin bu soruyu nasıl yanıtladığını görün.
* DNA ekzonerasyonlarının vaka profillerine göz atın." (110)
"Her yıl kaç masum Amerikalı hapse atılıyor?
Hayatınızı bir kafeste geçirdiğinizi, gözetim altında olmadığınız sürece dışarıda dolaşamayacağınızı hayal edin. Yemekler haftadan haftaya aynıdır, sosyal etkileşim sınırlıdır ve ailenizi yalnızca belirli gün ve saatlerde görürsünüz. ABD hapishane sisteminde mahsur kalan 2,3 milyondan fazla Amerikalı için bu sakatlayıcı tecrit, günlük yaşamın gerçeğidir. Hapishanede yatış süresi hiçbir koşulda kolay değildir, ancak mahkum edildiğiniz suçtan masum olduğunuzu bildiğinizde yutulması daha da zor bir hap haline gelir.
Amerikan adalet sistemi dünyanın en iyilerinden biri olmaya devam ederken, hiçbir şekilde sorunları olmadan değildir. Bazen adalet sistemi başarısız olur ve masum bir Amerikalı hiçbir şekilde adalet görmez. Aslında 2015, bugüne kadarki en yüksek temize çıkarma sayısı oldu.
2015 yılında 159 kişi işlemediği suçlardan aklandı. Bu şaşırtıcı sayı, şu anda kaç masum insanın işlemediği suçlardan dolayı hapis cezasına çarptırıldığı sorusunu gündeme getiriyor?
Masum mahkumların sayısını doğru bir şekilde tahmin edebilir miyiz?
Yanlış hüküm giymiş Amerikalıların kesin sayısını elde etmek, federal, eyalet ve ilçe mahkemesi ve hapishane sistemlerinde elenmeyi içeren zor bir görevdir. Geri alınabilir tüm verilerle bile, bir dizi mahkumiyet davası, geride neredeyse hiçbir izlenebilir kayıt bırakmadan asla duruşmaya gitmez. ABD'deki mahkumiyetlerin yaklaşık % 95'inin duruşmasız savunma pazarlığı yoluyla olduğu tahmin edilmektedir. Haksız mahkumiyetler hakkında toplanabilecek ölçülebilir tek veri, temize çıkarma ve ölüm cezası kayıtlarından gelmektedir. 1989'dan beri ülke çapında toplam 1.962 beraat davası var. Ayrıca, idam cezasına çarptırılan tüm sanıkların kabaca % 4,1'inin daha sonra masum olduğu kanıtlandı.
Haksız yere hapis cezasına çarptırılan vatandaşların sayısı için kesin bir sayıya ulaşmak neredeyse imkansız olabilir, ancak doğru bir tahmin ulaşılamaz değildir. Ohio Eyalet Üniversitesi tarafından yürütülen bir araştırmada 188 yargıç, savcılık avukatı, kamu avukatı, şerif ve polis şefleri araştırıldı. Ankette katılımcılardan Amerika Birleşik Devletleri'nde haksız mahkumiyetlerin yaygınlığını tahmin etmeleri istenmiştir.
Çalışma, yanıt verenlerin % 75'inin% 0'dan fazlasının, ancak tüm mahkumiyetlerin % 1'den azının yanlış inanç olduğuna inandığını ortaya koydu. Amerikan adalet sisteminde mahsur kalan 2,3 milyon tutsağı % 0,05 ile çarparsanız, bu mahkumların 11,500'ünün masum olduğu tahmin edilir. Mississippi'de bu, eyalet hapishanelerinde ve federal hapishanelerde mahsur kalan yaklaşık 93 Mississippi'nin orada olmaması gerektiği anlamına geliyor. Bu tahmin kolaylıkla bir yıla çevrilebilir.
Her yıl yaklaşık 195.000 kişi mahkum ediliyor ve hapse gönderiliyor. Ne yazık ki, 195.000'in % 0,05'i, yılda 9,750 yanlış mahkumiyete eşittir.
Tahminler korkunç. Her yıl 9.750 kişi haksız yere mahkum edilirse, ancak 2015 ve 2016'da sadece 159 kişi temize çıkarılırsa, masum mahkumların % 2'sinden daha azı isimlerini temize çıkarabilir. Neyse ki, Mississippi eyaleti, aklanan vatandaşlar için tazminat teklif ediyor.
Mississippi'deki yanlış mahkumiyetler için tazminat.
Mississippi eyaletinde, haksız yere hüküm giymiş vatandaşlar, her yıl haksız hapis cezası için 50.000 dolar alabiliyor. Tazminat 500.000 ABD Doları ile sınırlandırılmıştır ve ödülden ayrıldıktan sonra üç yıl içinde tazminat talep edilmelidir. Ne yazık ki, mahkumiyetten beraat ettirmeye kadar geçen ortalama süre 13 yıldır, bu da aklanan birçok Amerikalının yılda 50.000 doların altında tazminat alacağı anlamına geliyor.
Bazı durumlarda, temize çıkarma süreci on yıla kadar sürebilir ve bu da bir dizi masum salıverilmiş mahkumu temize çıkarmaktan caydırır. Hiç şüphe yok ki, mevcut tazminat sistemi, zaten haksız yere hapse atılanlar için bir haksızlıktır.
Bir suçla suçlandıysanız ve Mississippi'de deneyimli bir ceza savunma avukatının yardımına ihtiyacınız varsa, yardım için William Wayne Housley ile iletişime geçin. Bugün size davanızla ilgili yardımcı olabilir." (111)
"Mahkumlar on yıllar sonra masum olduklarını kanıtladılar.
Hepimiz, ceza adaleti sisteminin, hatasız olmasa da, genellikle doğru yaptığını düşünmek isteriz (60 Günde yolsuzluğa karşı koyma deneyi). Ancak bazı durumlarda, gerçeğin çok gerisinde kalıyor ve masum insanlar işlemedikleri suçlardan yıllarca hapis yatabiliyor. Bunlardan bazıları aklanacak kadar şanslı ama içeride onlarca yıl geçirmeden önce değil.
Peter Limone
Eski bir mafya tetikçisi tarafından 1965'te Edward Deegan cinayetinden FBI muhbiri olarak suçlanan Peter Limone, ölüm cezasına çarptırıldı ve sonraki 33 yılını hapiste geçirdi. 2000 yılına kadar yeni bir avukat, yalnızca Limone'nin masum olmadığını kanıtlayan dosyalar bulmadı, aynı zamanda FBI muhbirin yalan söylediğini başından beri biliyordu. 2001 yılında serbest bırakıldı. Limone o zamandan beri FBI'a 375 milyon dolarlık dava açtı.
Leon Brown ve Henry McCollum
Kuzey Carolina'da 30 yıldan fazla süre geçiren en uzun süre idam cezasına çarptırılmış mahkum olan Henry McCollum ve üvey kardeşi Leon Brown, 1983'te 11 yaşındaki Sabrina Buie'ye tecavüz ve cinayetten haksız yere mahkum edildi. Mahkumiyet sırasında sadece 15 ve 19 yaşlarında olan kardeşlerin her ikisine de zihinsel engelli teşhisi kondu ve sahte itiraflar vermeye zorlandı. Kardeşler, DNA kanıtlarının sadece masumiyetlerini kanıtlamakla kalmayıp aynı zamanda benzer suçlar işleyen hüküm giymiş bir cinsel suçlunun suçluluğuna işaret etmesinden sonra 2014 yılında serbest bırakıldı.
James Bain
1974'te 9 yaşındaki bir çocuğa acımasızca tecavüz ve kaçırılmasından mahkum olan James Bain, haksız yere mahkum edilen birinin o zamanki en uzun hapis cezası olan 35 yılını hapiste geçirdi. Bain, kurban saldırganı tanımladıktan ve kendisini "Jimmy" olarak tanıtacağını söyledikten sonra baş şüpheli oldu. Birisi Bain'den bahsettikten sonra, kurban Bain'i saldırgan olarak kabul etti ve bir tanığı olmasına ve masumiyetini sürdürmesine rağmen Bain tutuklandı. 2009 yılında, DNA kanıtlarıyla suçtan temize çıkarıldı.
Ricky Jackson
Ricky Jackson, işlemediği bir suçtan dolayı 39 yıl hapis yattı - masum olduğu kanıtlanmadan önce kimsenin hizmet ettiği en uzun süre. 1975'te diğer iki genç siyahi erkekle mahkum edilen Jackson, 12 yaşındaki Eddie Vernon’un görgü tanığı ifadesinin tek kanıtı üzerine Cleveland’lı beyaz bir iş adamını öldürmekle suçlandı. Vernon, 2013'te polisin zorlamasını gerekçe göstererek anlattı. Jackson aleyhindeki suçlamalar reddedildi ve 2014 yılında serbest bırakıldı. O zamandan beri 2 milyon dolar tazminat aldı.
Albert Woodfox
'Angola Üçlüsü'nden biri, Albert Woodfox 1972'de bir hapishane gardiyanının öldürülmesinden haksız yere mahkum edilmekle kalmadı, aynı zamanda ABD'deki en uzun süredir tek başına tutuklu olan, 43 yılını küçük bir hücrede sürekli tecrit altında geçirdi. bahçede egzersiz yapmak için günde sadece bir saat. Woodfox'un daha az hırsızlık ve kasıtsız adam öldürme suçlamaları için hiçbir itirazda bulunmaması nedeniyle mahkumiyeti bozulduktan sonra nihayet 2016 yılında serbest bırakıldı." (112)
"Bu 8 eyalet 2019'da en çok muafiyete sahip oldu
Geçen yıl, ABD genelinde 143 haksız yere hüküm giymiş kişi aklandı.
Salı günü yayınlanan National Registry of Exonerations (NRE) yıllık raporuna göre 2019 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde toplam 143 kişi temize çıkarıldı. Temsilciler, resmi görevi kötüye kullanma, hatalı tanık tanımlama ve yanlış itiraflar gibi faktörler nedeniyle işlemedikleri suçlardan dolayı toplam 1.908 yıl hapis cezası aldılar. NRE'nin bildirdiğine göre, geçen yıl 34 eyalette ve Washington, D.C.'de haksız yere mahkum edilen kişiler beraat ettirildi. Bu sekiz kişi en yüksek temize çıkarma sayısını gördü.
1. Illinois
2019'da 30 kişiyi temize çıkaran Illinois, ülkede açık ara en yüksek temize çıkarılan ülke oldu. Beraat ettirilenlerin yaklaşık yarısı, Chicago Polis Teşkilatı liderliğindeki bir grup yozlaşmış polis memuru tarafından suçlandıktan sonra uyuşturucuyla ilgili suçlardan haksız yere mahkum edilmişti. Ronald Watts. Watts ve onun yönetimindeki memurlar tarafından tutuklanıp mahkum edilen düzinelerce insan, son iki yıldır beraat ettirildi.
2. Pensilvanya
Pennsylvania Masumiyet Projesi müşterisi olan Chester Hollman III, 2019'da eyalette beraat ettirilen 15 kişi arasındaydı. Geçen yıl Pennsylvania'da rekor sayıda temize çıkıldı; ancak devlet, haksız yere mahkum edilenlere hala tazminat teklif etmemektedir. Hollman, Masumiyet Projesi ve Masumiyet Ağı üyelerinden esinlenilen yeni Netflix dizisi “The Innocence Files” da yer alıyor.
3. Teksas
Masumiyet Projesi müşterileri Steven Mark Chaney ve Stanley Mozee, 2019'da Teksas'ta beraat ettirilen 15 kişiden sadece ikisiydi. Chaney, 1987'de bitemark kanıtlarına dayanarak mahkum edilmişti. Bitemark kanıtının kullanımı o zamandan beri güvenilir bir adli bilim olarak geçersiz kılınmıştır. Geçen yıl bozulan bitemark kanıtlarına dayanan tek mahkum Chaney değildi, ülke genelinde New England Masumiyet Projesi müşterisi Gary Cifizzari, 1984'te cinayetten hüküm giydikten sonra DNA kanıtlarıyla temize çıkarıldı.
4. New York
New York eyaletinde 2019'da on bir kişi temize çıkarıldı. Bunların arasında, 16 yaşında kendi annesini öldürdüğünü yanlış bir şekilde itiraf etmeye zorlanan bir Masumiyet Projesi müşterisi olan Huwe Burton da vardı. Burton, 19 yıllık haksız hapis cezasına rağmen ona yardım etmeye çalışıyor. Geçen yıl, TCS New York City Maratonunu ilk kez gerçekten özgür bir kişi olarak koştu ve Bryant Gumbel ile HBO'nun Real Sports programında yer aldı. Segment, kısa süre önce Sports Emmy Ödülü'ne aday gösterildi.
5. Michigan
Geçen yıl Michigan'da dokuz kişi temize çıkarıldı. National Registry of Exonerations'a göre, Detroit, Michigan'ı da içeren Wayne County'deki “oldukça aktif” Mahkumiyet Bütünlüğü Birliğine ek olarak artık eyalet çapında bir Mahkumiyet Bütünlüğü Birimi var.
6. Kaliforniya
Geçen yıl California'da yedi temize çıkarıldı. Bu mahkumiyetlerin yarısından fazlası yalan beyanda bulunma veya yanlış suçlamalar içeriyordu. Aklanan adamlardan ikisi, şartlı tahliye olasılığı olmaksızın ömür boyu hapis cezası çekiyorlardı.
7. Florida
Florida'da 2019'da altı kişi temize çıkarıldı. Şu anda eyaletteki çoğu kişi, kusurlu bir son başvuru tarihi ve diğer ilgisiz mahkumiyetleri olan müfrezeleri yasaklayan "temiz eller" politikası nedeniyle yıllarca süren haksız mahkumiyetleri için tazminat alamıyor. tazminat almak. Bu yıl, yasayı düzeltme yasası altı komiteyi onayladı, ancak 2020 eyalet yasama oturumu sona ermeden önce Meclis ve Senato'nun tamamını geçemedi.
8. Maryland
Geçen yıl Maryland'de altı kişi temize çıkarıldı; ancak, Florida ve Pennsylvania'da olduğu gibi, Maryland'deki birçok suçlu, haksız yere mahkumiyetle geçirdikleri süre için tazminat almak için mücadele ediyor. Maryland’in tazminat yasasını düzeltme yasası eyalet Temsilciler Meclisini geçti, ancak COVID-19 salgını nedeniyle 2020 oturumu erken bitmeden eyalet Senatosunda gereken son oylamayı alamadı. Maryland'de son yıllarda aklanan insanların birçoğu değişimin savunucusu oldular ve hikayelerini kanun yapıcılarla paylaştılar.
Ulusal Temize Çıkarma Sicili "National Registry of Exonerations" yıllık raporunda, 17 kişinin DNA kanıtlarına dayanarak veya DNA kanıtlarının yardımıyla temize çıkarıldığını vurguladı. Geçen yıl gerçekleşen suçlamaların yaklaşık% 60'ı masumiyet örgütlerinin veya Mahkumiyet Dürüstlük Birimlerinin çalışmalarından kaynaklandı." (113)
"Mahkum Masum Kanıtlanmış Neden Serbest Bırakılamaz?
Hapishanedeki bir adamın masum olduğu kanıtlandı, ancak yine de hapisten çıkmasına izin verilmediğine inanabiliyor musunuz? Masum bir adam hala nasıl kilitlenebilir? Bugünün eğitici animasyon videosunda yargı sistemine bakıp sizler için anlamlandırmaya çalışıyoruz." (118)
Video altında yapılan bir yorum;
""Suçlu olduğu kanıtlanana kadar masum" Sanırım bu bir yalan." (118)
"Masum Tutuklu 39 Yıldır Hapsedildi
Yapmadığınız bir suçtan 39 yıl hapse girmeyi hayal edebiliyor musunuz? Bugünkü videoda, salıverilmeden önce 39 yıl hapis cezasına çarptırılmış masum bir adamın bu gerçek ve çılgın hikayesine bakıyoruz. Zamanının karşılığını aldı ve ödediği miktar sizi şok edecek." (119)
Video altında yapılan bir yorumlar;
* "Bu kesinlikle korkunç bir hikaye. Yanlış zamanda yanlış yerde olduğunuzu ve hayatınızın elinizden alındığını hayal edin."
* "Para kaybedilen zamanı telafi ediyor mu? Varsa ne kadar?"
* "Bu adama haksız yere cezaevinde kaldığı her yıl için bir milyon dolar vermeleri gerekir." (119)
"Bu Masum Adam Neden 39 Yıl Hapsedildi?
Bir yargıç size hayatınızın geri kalanını hapiste geçireceğinizi ve yanlış bir şey yapmadığınızı söylerken midenizin derinliklerinde hissettiğinizi hayal edebiliyor musunuz? Aslında sırıtan kardeşinken şeker çalmakla çocukken suçlanmak yeterince zor, ama yanlış bir şekilde hapse atılmak nasıl bir duygu? 2015 yılında, 149 kişinin suçtan arındırıldıktan sonra ABD hapishanelerinden serbest bırakıldığı bildirildi. Ama masum bir adam ABD tarihinin en haksız zamanını geçirdi ve bugün Infographics Show'un bu bölümünde, Bu Masum Adam Neden 39 Yıl Hapiste Hizmet Etti?" (120)
"Ya Bir Ölüm Sırası (idam) Tutsağı Aslında Masumsa?
Suçu ispatlanana kadar masum? Bugün Brainiacs, bir idam mahkumu olarak son 24 saatin gerçekte neye benzediğini göreceğiz! Öyleyse, idam cezasının nasıl bir şey olduğunu artık bildiğinize göre, mahkum edilmenin ciddiyeti konusunda yeni bir bakış açınız olmasını umuyoruz. Her şeyden sonra hatalar olur ve masum erkekler ve kadınlar gerçekten de haksız yere mahkum edilirler ve birisinin hayatının yılları sonsuza kadar elinden alınabilir. Bu üzücü bir düşünce ve The Green Mile ve The Shawshank Redemption gibi filmleri daha da trajik hale getiriyor. Fakat! O filmlerde öğrendiğimiz gibi, hiçbir şey insan ruhunu ortadan kaldıramaz. Daha sonra, Brainaics !! " (121)
"Ölüm Sırasından Kurtulan Adam
Death Row tek yön bilettir ve numaranız arandığında geri dönüş yoktur. Ancak bugünün mantığa meydan okuyan çılgın videosunda, size bir şekilde inanılmaz bir şekilde hayatta kalan bir idam mahkmunun hikayesini anlatacağız. Bunun nasıl mümkün olabileceğini izlemeniz ve bulmanız gerekecek!" (122)
"Masum Mahkumların İlk 10 Reaksiyonu Serbest Bırakıldı
Bu on kişi kendini çok iyi hissettiğini biliyor ve nihayet masumiyetlerini kanıtladıklarında, tepkileri yürek burkucu oluyor. İşlemedikleri bir suç yüzünden hapse atılmak herkesin en kötü kabusudur. Suçlandığınız iğrenç suçtan tamamen masum olduğunuzu bilerek parmaklıklar ardında yıllar geçirdiğinizi ama kimse sizin ricalarınızı dinlemiyor mu?" (123)
"Robert Blecker: Masum erkeklerle hapishane röportajları.
Bir avukat olarak hayat üzerine yeni bir kitapta Robert Blecker, işlemedikleri cinayetten hüküm giymiş erkeklerle hapishane röportajlarını anlatıyor. Itchy Brooks'u ilk gördüğümde, tek başına Lorton Correctional Complex’in derme çatma boks ringine doğru yükselen bir grup tutukluyu kontrol altında tuttu. Bir suçlunun hayatını araştırmama yardım eden bir mahkum olan Johnny Allen, hapishane kavgalarını görmek için görüşmelerimizi neşeyle bozmuştu. Kaptan, yan kapının yanındaki spor salonuna kadar bana eşlik etmeleri için iki mutsuz teğmeni görevlendirdi. Bu “beyaz gömlekler” her iki yanımda, kapının hemen yanında, sırtımızın spor salonunun duvarına bastırdığı halkadan yaklaşık 6 metre uzakta duruyordu.
Gözlerim spor salonunu süpürdü, enerjiyle titreşti, kirişlere yığılmıştı - fildişi duvarlar ve neşelendiren abanoz bir kütle. Bu boğucu sıcak spor salonunun balkonunda tişörtü giymiş mahkumları fark ettim. Johnny bana öğretmişti: Eğer bir tişörtü öldürme görevindeyseniz, silahınızı örtün; Bir hedef olduğunuzdan korkuyorsanız, sweatshirt, dergilerden yapılmış bir bıçak yeleğini örter. Yanımdaki memurlar kıpır kıpırdı. Hukuk fakültesi hızla geçti. Hukuk, çok fazla pratik bilgeliğin deposu gibi görünüyordu. Profesörlerimizin sınıfta herhangi bir tartışmayı tersine çevirebilecek gibi görünürken, halkla ilişkilerde fark yaratmalarıyla gurur duyduk.
Elbette hukuk mesleği, her sorunun iki tarafı olduğunu vurgulayan uzun zamandır “profesyonellik” e sahip. Halkın, kendi çocuklarını hukuk eğitimi almaya gönderirken avukatları uzun süredir hor görmesine şaşmamak gerek? Bu kararsızlık, şehirden şehre dolaşan o kadim Sofistlere, zengin ve yükselen orta sınıfın oğullarına retorik sanatını öğretmek için cömertçe para ödedi. Başarı, mahkemelerde ikna etmeye ve yasama meclislerinde eğlenmeye bağlıydı. Yerel müdahale olmadan ücretlerini almaya istekli olan Sofistler, iktidardakileri her şehrin değerlerini destekleyen bir iş buldukları her yerde rahatlattılar. Gerçek göreceliydi; her sorunun iki tarafı vardı.
Yer seviyesinde, 50 fit ötede, sekiz fit yüksekliğindeki dayanıksız bir çit parmaklığı bizi yüzlerce mahkumdan iplerle gerilmiş yastıklı bir kanvas kare şeklinde boks ringine doğru bastırarak ayırdı. Tek başına bir adam, kalabalığı çitin geniş aralıklı tahta çıtaları ve tellerinin arkasına bastırmasını engelledi. Bir mahkum çitin etrafından koştu ve çembere doğru koştu. Kalabalığa karşı geri iten kaslı gövdesi kaşınıyor, adamı kabaca yakaladı ve onu çitin arkasından kalabalığın arasına fırlattı. Çatışmalar patlak verirken, o çitin santim santim yere bize doğru sürtünmesini izledim. Her iki yanımdaki memurlar da gördüklerinden hoşlanmadıkları belliydi. Kaptanın Johnny'nin burada benimle olmasına izin vermesini ve profesör arkadaşına kefil olmasını diledim. Sarı ışıkta baktığım her yerde gözler bana bakıyordu.
Bir yığın, yer seviyesindeki ezilmeden yavaşça kıvrıldı. Kaşıntı, çitin geriye doğru kıvrılmasına izin verdi. Johnny Allen sandalyesini çitin bizim tarafımıza çekti. Gözlerini yakalamaya çalıştım. Kalabalık bir yere düşerken kükredi ve çit birkaç santim bize doğru fırladı. Itchy, gelgiti durdurmak için kaybedilen bir savaşa girdi. Her iki tarafımdaki gardiyanlar açık bir şekilde telaşlanınca, içgüdüsel olarak mahkum kitlesinden ancak beş fit ötede Johnny’nin yanına koştum. Tekerlekli sandalyede Johnny'nin yanına diz çöktüm ve saat görevlisi büyük bir tornavidayla bir demir parçasına "gong" vurduğunda maçın sonunu izledik. Johnny daha sonra kimin savaştığını görünce güldü. Bu adam, bu lokantadaki en kötü eroin alışkanlığına sahip oldu. O kadar ileri giderse son rauntta kollarını bile kaldırmayacak. " Güçlü bir ilk turdan sonra yeterince emin; ve bir ileri geri saniye, Johnny göbek sandalyeyi tokatlarken, adam üçüncü turda ezildi. Bize ulaşıp duran çitin yanında güldük, kavgaları birlikte izledik.
Johnny ertesi sabah ilk görüşmemizden önce bana “Rob'un bana böyle akıllıca bir şey yaptığını biliyorsun” dedi. Adamların hepsi gördü. O gün Johnny beni "yaşayan efsane" Itchy David Leon Brooks ile tanıştırdı. (.....)" (114)
"Masum Tutukluların İkilemi: Şartlı Tahliye Duruşmalarında Suçu Kabul Edememenin Sonuçları.
Öz
Ceza adaleti sisteminde şartlı tahliye verilmesi, genellikle bir lütuf eylemi olarak görülür: Hükümetin, cezasının sona ermesinden önce şartlı salıverilmeye layık görülen bir mahpusa merhamet vermesi. Yine de, eyalet şartlı tahliye kurullarının bu lütuf eylemlerini dayandırdığı kriterler bir gizem olarak kalır. Şartlı tahliyenin reddi büyük ölçüde incelenemez ve mahkemeler, yargı sürecinin şartlı tahliye kurullarına kararlarının gerekçelerini açıklamak için çok az bir yük bindirdiğine karar verdiler. Yine de, eyalet şartlı tahliye kararlarının incelenmesi, bir mahpusun suçlarını kabul etme ve şu anda hapsedildiği suçtan pişmanlık duyma konusundaki istekliliğinin şartlı tahliye karar verme hesabının hayati bir parçası olduğunu göstermektedir.
Yani, suçu kabul etmek bir mahkum için uygun bir şartlı tahliye sonucunun çıkma olasılığını artırırken, masumiyet ilan etmek tahliye şansını azaltmaya hizmet eder. Bu maddenin temel amacı bunun akıllıca olup olmadığını değerlendirmektir. Şartlı tahliye sürecinde bir mahkumun masumiyet iddiaları ona karşı yapılmalı mı?
Bu Maddenin 1. Kısmı, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki şartlı tahliyenin kökenlerinin yanı sıra şartlı tahliye karar vermenin çağdaş özelliklerini kısaca tartışmaktadır.
Daha sonra, Bölüm II, şartlı tahliye kararının bir parçası olarak mahkumların suçluluk kabulüne güvenmenin masum mahkumların özgürlüklerini kazanma çabalarıyla nasıl kesiştiğini ve potansiyel olarak nasıl engellediğini araştırıyor.
Bölüm III daha sonra mevcut şartlı tahliye sisteminin pişmanlık ve sorumluluk üzerine yaptığı vurgunun teorik ve normatif sonuçlarını eleştirel bir şekilde inceler.
Son olarak, Bölüm IV, şartlı tahliye duruşmalarında mahkumların masumiyet iddialarının ele alınmasına ilişkin birkaç özel reform tavsiye etmektedir.
Bu reformlar, müteakip mahkumiyet sonrası yargılamalarda şartlı tahliye duruşma tutanaklarının kullanımının sınırlandırılmasını; pişmanlık ifadelerini sorumluluk beyanlarından ayıran; ve şartlı tahliye kurullarının suçluluk ve masumiyetle ilgili eğlenceli sorularda oynadığı rolü yeniden kavramak. (...)
Aşağıda tartışılan ceza ve şartlı tahliye davalarında Mahkeme, analizi, mahpusa erken tahliye verilip verilmeyeceği kararının bir parçası olarak doğası gereği karaktere yönelik faktörleri içerecek şekilde risk ve rehabilitasyon sorunlarının ötesine genişletmiştir. Şartlı tahliye, cezaya dayalı mülahazaları incelemek için öğretici bir vaka çalışmasıdır, çünkü bu tür vakalar genellikle risk temelli değerlendirmelere göre değerlendirilir (Medwed, 2007).
Bir suçlu, şartlı tahliyeyle salıverilmek üzere başvurduğunda, genellikle hüküm verildikten yıllar sonra şartlı tahliye kararının mülahazaları ve sürecin amaçları genellikle iki temel soruya bağlıdır:
(a) mahpus toplum için önemli bir risk oluşturuyor mu ve
(b) şartlı salıverilmesi rehabilitasyonunu teşvik edecek mi (Medwed, 2007; Roberts, 2009).
... Şartlı tahliye, cezaya dayalı mülahazaları incelemek için öğretici bir vaka çalışmasıdır, çünkü bu tür davalar tipik olarak risk temelli değerlendirmelere göre değerlendirilir (Medwed, 2007).
Bir suçlu, şartlı tahliyeyle salıverilmek üzere başvurduğunda, genellikle hüküm verildikten yıllar sonra şartlı tahliye kararının mülahazaları ve sürecin amaçları genellikle iki temel soruya bağlıdır:
(a) mahpus toplum için önemli bir risk oluşturuyor mu ve
(b) şartlı salıverilmesi rehabilitasyonunu teşvik edecek mi (Medwed, 2007; Roberts, 2009).
Misilleme amaçlı değerlendirmeler bu sorulardan hiçbiriyle alakalı görünmüyor.(...)" (115)
"Yungchief'ten masum mahkum
Hayatta çoğu zaman, suçlu fark edilmeden yaşamaya devam ederken, bazı kişiler başkalarının kaderini çeker. Bazıları kötü yargı sisteminin olmaması nedeniyle cezaevinde acı çekti. Ceza verilmeden önce, uygun şekilde soruşturma yapılmaz ve Yargıç kişisel varsayımlara dayanarak kararını verir.
Seni hikaye diyarına götürmeme izin ver.
James, Lagos şehrinde bir tamirciydi, masaya yemek koymasını sağlamak için günde 14 saat yorulmadan çalışıyor. Daha az kazanmasına rağmen parasının alabileceği en iyi eğitimi vermek istediği iki çocuk babasıdır.
13 Ekim 1997'de mekanik atölyesine giderken. James, uyuşturucu kaçakçılığına karıştığı ve sınırda onu tutuklamak için gönderilen ajans memurunu öldürdüğü için Uyuşturucu Karşıtı ajans tarafından tren terminalinde tutuklandı.
James kafası karışmış görünüyordu, onu savunacak yer yoktu, aksine mahkemede kendisine karşı kullanılacağını söylediği her şeyi sessiz tutması söylendi ve avukat tutma hakkı var ve eğer parası yoksa, devlet ona bir avukat tayin edecek. .
Mahkemeye çıktığı yıl, ailesinde olmayan cep telefonu dijitalleştirilmedi, diğer kötü şöhretli kanun kusurluları arasında hapse atıldı, James davasında çok az veya hiç soruşturma yapılmadı. O, farklı durumlarda Dedektifler ve Uyuşturucu ile Mücadele Teşkilatı memurları tarafından sorgulandı ve onlara bunun bir kimlik hatası olduğunu söyledi. Ben aradığınız kişi de uyuşturucu lordu değilim, dedi. Dedektiflerden birinin davayla ilgili cevabı, temerrüde düşenler tarafından masumiyetlerini kanıtlamak için düzenli olarak kullanılan bu ifadeye alıştığını söylüyor.
James bir avukata parası yetmedi ve devlet tarafından kendisine atanan kişi, cezayı azaltmak için suçlamaları kabul etmesini istedi. James şaşkın görünüyordu ve Pearl pek bir şey yapamıyordu, bir avukat tutacak parası yoktu ve hiçbir aile üyesi yardımına gelemiyordu. İşlemediği ya da almadığı hiçbir suça asla yenilmeyeceği kararına dayanıyor. 48 saat içinde mahkemeye çıkarıldı.
Konu mahkemeye sunuldu ve onun tarafında savunma yapılmadı ve James'e 10 yıl hapis cezası verildi. Yakında hapse atıldı. James, suçla ilgili hiçbir düşüncesi olmadan günlük hayatını sürdüren sıradan bir vatandaştı, karısının kızları için tek başına mücadele etmesine izin veremezdi ama şimdi yapabileceği hiçbir şey yok, devlete karşı bir dava kazanamaz. Hapishanede, onu koruması gereken bir devletin, bir Uyuşturucu baronu ile çifte oyuncu olduğu için onu hapse göndermesinden acıdı.
James vakası, suçtan habersiz masum insanların cezaevinde acı çekmelerinden biridir. Günlük hayatımızda, işyerinde veya evde, herhangi biri suçlandığında. Doğru bir soruşturma için değerli zamanı zamanlamadan yargılamak için asla çok hızlı olmayın. Devam edecek.." (116)
"Masum Mahkum
Yapmadığınız bir şeyle suçlanmak, dünyanın en kötü hislerinden bazılarına neden olur. Birinin sizin sözünüzden başka hiçbir kanıt için hapse atılmak, şimdi daha da kötü. Hapishane, Tanrı'nın sevdiği kişiler için bir yer değildir. Doğru?
Yine de, Tanrı'nın sevdiği bir adam bulduğumuz yer burasıdır. Bu Joseph'in hikayesidir. Yaratılış 39 ve 40'taki ayet, Tanrı'nın hapishanede geçirdiği süre boyunca Yusuf'a lütuf gösterdiğini açıkça belirtir. Ancak Yusuf'un Tanrı'nın lütfundan haberdar olduğunu belirtmez. Bununla ne demek istiyorum? Joseph, etrafındaki görünüşte rastgele olayların Tanrı'nın doğrudan bir lütfu olmaktan ziyade (gardiyan onu mahkum arkadaşlarından sorumlu tutması gibi) koşullara bağlı olduğunu düşünmeyi seçebilirdi. Joseph'in ne düşündüğünü bilmiyoruz ama etrafındaki her şey düpedüz berbat olsa bile Tanrı'ya güvenmeye devam ettiğini biliyoruz.
Joseph'in erken zaman çizelgesine hızlı bir bakış atalım.
Köleliğe satıldığında 17 yaşında (Gen 37: 2)
Potiphar'a 11 yıl veya daha az hizmet ediyor (Gen 39)
2 yıl veya daha fazla hapis yatıyor (Gen 41: 1)
Firavun'un rüyasını yorumladığında 30 yaşında (Yaratılış 41:46)
Kutsal Kitap "2 yıl sonra" ifadesi dışında Yusuf'un hapiste ne kadar süredir kaldığını tam olarak söylemiyor. Bununla birlikte, bağlam, zaman çerçevesinin bu 2 yıldan daha uzun olduğunu ima ediyor gibi görünüyor. Metnin içini orada olandan daha fazla okumamaya gelince, daha muhafazakar 2 yıla bağlı kalalım. Hızlı bir geri adım atan Joseph neden hapse atıldı? Potiphar'ın karısının Joseph'i kendisine tecavüz etmekle suçladığını biliyoruz. Potiphar, Mısır'da etkili bir adamdı. Kesinlikle, Yusuf'u ölüme mahkum etme gücüne sahipti. Elbette, bu sözde suç yeterince ağırdı. İdam edilmemesi, Potiphar'ın karısına pek inanmadığını ima ediyor gibi görünüyor. Ancak, bu suçlama kamusal nitelikteydi. Potiphar etrafındakilere zayıf görünmüyordu. Bu nitelikteki itaatsizlik hoş görülemezdi. Joseph'e merhamet ve şefkat göstererek Potifar onu hapse attı. Ama Joseph'e bir iyilik gibi görünmüyordu. Bir hapishane hücresinde 2 yıl uzun bir süre. Bir suç bile oldu işlenen, 2 yıl bir insan hayatının oldukça büyük bir kısmıdır. Şimdi, Joseph Tanrı'yı ??suçlayabilirdi. Kendine acıma duygusuyla boğulmuş bir köşede sürünebilirdi. Bunlar, bugün sıklıkla tercih edilen ilişkilendirilebilir tepkilerdir. Ancak, olası tek tepki bu değil.
Joseph öngörülemeyen, haksız ve haksız koşullarına baktı ve çevresindekilerin ihtiyaçlarına odaklanmayı seçti (Gen 40: 5-7). Başkalarına odaklanmasının doğrudan bir sonucu olarak, Tanrı'nın mevcut durumundan bir çıkış yolu açmasına izin verdi. Bakımı altındaki erkeklerin kötü bir sabah geçirdiğini fark ederek onlara neden üzgün olduklarını sordu. Sonuç olarak Joseph'e hayallerini anlattılar. Tüm bilgeliği doğru bir şekilde Tanrı'ya işaret eden Yusuf, onların rüyalarını yorumladı. Fırıncının rüyası 3 gün içinde kendi ölümünü öngörmüştü, ancak kupa hamilinin rüyası 3 gün içinde Firavun ile uzlaşmayı öngörmüştü. Yusuf, kadeh kaldırıcısından Firavun'a yaklaştığında onu hatırlamasını istedi.
Yeni bulduğu koşullardan çok memnun olan kupa hamili, Firavun'a yakın eski şeref konumuna geri döndü. Ve tabii ki Joseph hakkında her şeyi unuttu. Hikaye burada bitmiyor. Yakınında bile değil. Hapishane şu anda hayatta olduğun yer olabilir. Bu hapishane gerçek olabilir, ancak muhtemelen başka bir şeydir. Daha kötü bir şey.
Hapishaneniz duygusal, fiziksel, ruhsal veya zihinsel olabilir. Belki hapishaneniz çok sevilen bir günahın nüksetmesidir, belki de kötüye kullanılan bir ilişkidir. Hatta iyi olduğunu düşündüğünüz bir şey bile olabilir. Belki senin zenginliğin, belki senin görünüşün. Herhangi bir şey olabilir. Herhangi bir biçimde olabilir. Hepsinden kötüsü, hapishaneniz kendi yaratımınız olabilir. Hapishaneleriniz neyden yapılmış olursa olsun , Tanrı'ya şükürler olsun. Evet. Efendiyi övmek! Karanlık bir yerde olmak, Tanrı'ya olan ihtiyacınızı anlamak için en iyi yerdir. İşler güzel olduğunda, tıpkı bardağın Joseph'i unutması gibi, Tanrı'yı ??da unutmak kolaydır. Kendine acıma, kendinden nefret etme ve çaresizlik için verimli gerekçeler olan acil koşullara odaklanmak yerine, kendinizi çevrenizde yardımınıza ihtiyacı olanları aramaya zorlayın. Bunu yaparken, Tanrı sizi asla olacağınızı düşünmediğiniz yerlere götürmek için kapılar açabilir (çapraz başvuru Romalılar 8:28). Kendinizi hangi hapishanede bulursanız bulun, Tanrı daha büyüktür.
Bugünün Mücadelesi: Kendi koşullarınız üzerinde durmayın. Bunun yerine başkasının ihtiyaçlarını karşılayın." (117)
BAZI ÖNEMLİ VURGULAR;
* "Geçen yıl, ABD genelinde 143 haksız yere hüküm giymiş kişi aklandı." (113)
* "2015 yılında 159 kişi işlemediği suçlardan aklandı."(111)
* "..görevi kötüye kullanma, hatalı tanık tanımlama ve yanlış itiraflar gibi faktörler nedeniyle işlemedikleri suçlardan dolayı "(113)
* "..milyonlarca dolarlık tazminat alınlar var.." (112)
* "Her yıl yaklaşık 195.000 kişi mahkum ediliyor ve hapse gönderiliyor."(111)
* "..yaklaşık 20.000 kişinin yanlış bir şekilde mahkum edildiği yönünde.. "(110)
* "ABD hapishane nüfusunun yüzde 1'inin, yaklaşık 20.000 kişinin yanlış bir şekilde mahkum edildiğidir. "(109)
* "Hapisteki Amerikalıların sayısının yaklaşık 2,4 milyon olmasıyla, bu tahmine göre 120.000 kadar insan, haksız mahkumiyet sonucunda hapsedilebilir."(106)
* "Şimdi, savcılar genellikle bir şüpheliyi suçlamadan önce DNA'yı test ediyor. FBI'ın araştırmaları sırasında DNA testi yaptığı bir çalışmada şüphelilerin yüzde 25'i DNA testi ile dışlandı." (109)
* "Birleşik Devletlerde haksız mahkumiyetlerin başlıca nedenleri arasında muhbirler ve bilimsel olmayan adli tıp var. Diğer nedenler arasında polis ve savcılığın görevi kötüye kullanımı yer alıyor."(106)
SOURCES-REFERENCES
-------------------------
(1) (174) Senate Recognizes Lynching As an ‘Act Of Terror’
C-SPAN,December 20, 2018
https://www.nytimes.com/video/us/100000006273294/senate-lynching-bill.html
ET:11.09.2020
(2) (177) Congress Moves to Make Lynching a Federal Crime After 120 Years of Failure
Jacey Fortin,Feb. 26, 2020
https://www.nytimes.com/2020/02/26/us/politics/anti-lynching-bill.html
ET:11.09.2020
(3) Democrats propose sweeping police overhaul; Trump criticizes
LISA MASCARO,June 8, 2020
https://mountaineagle.com/stories/democrats-propose-sweeping-police-overhaul-trump-criticizes,25917
ET:15.09.2020
(4) House wants anti-lynching bill on Trump’s desk this week
Todd Ruger,February 26, 2020
https://www.rollcall.com/2020/02/26/house-wants-antilynching-bill-on-trumps-desk-this-week/
ET:15.09.2020
(5) TDK Sözlükleri
https://sozluk.gov.tr
ET:12.09.2020
(6) (180) Bakara Suresi 178. Ayet
(1) https://www.kuranmeali.com/AyetKarsilastirma.php?sure=2&ayet=178
ET:11.09.2020
(7) Adalet-Adil Olmak ile ilgili ayetler...
https://kuranfihristi.net/fihrist/adalet-adil-olmak
ET:20.09.2020
(8) Nahl Suresi - 90
https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Nahl-suresi/1991/90-ayet-tefsiri
ET:20.09.2020
(9) Yûnus Suresi - 50-54 . Ayet Tefsiri
https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Yûnus-suresi/1414/50-54-ayet-tefsiri
ET:20.09.2020
(10) Mâide Suresi - 95-96 . Ayet Tefsiri
https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Mâide-suresi/764/95-96-ayet-tefsiri
ET:20.09.2020
(11) Nisâ Suresi - 135 . Ayet Tefsiri
https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Nisâ-suresi/628/135-ayet-tefsiri
ET:20.09.2020
(12) Âl-i İmrân Suresi - 21 . Ayet Tefsiri
https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Âl-i%20İmrân-suresi/314/21-ayet-tefsiri
ET:20.09.2020
(13) Âl-i İmrân Suresi - 7 . Ayet Tefsiri
https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Âl-i%20İmrân-suresi/300/7-ayet-tefsiri
ET:20.09.2020
(14) (179) Kısas
https://tr.wikipedia.org/wiki/Kısas
ET:11.09.2020
(15) (171) Linç
https://tr.wikipedia.org/wiki/Linç
ET:09.09.2020
(16) (148) Lynching
https://en.wikipedia.org/wiki/Lynching
ET:09.09.2020
(17) (157) Lynch culture
https://ccnmtl.columbia.edu/projects/mmt/mxp/concepts/1191.html
ET:09.09.2020
(18) (166) Linç Kültürü ve “Kavramsal Akrobasi”
İbrahim AYBERK,06 Haziran 2016
http://www.yeniduzen.com/linc-kulturu-ve-kavramsal-akrobasi-83416h.htm
ET:09.09.2020
(19) (165) Bugün kimi linç etsem! [Araştırma]
DigitalAge,05.11.2019
https://digitalage.com.tr/bugun-kimi-linc-etsem-arastirma/
ET:09.09.2020
(20) (163) Sosyal medyanın acımasız yüzü: Linç kültürü
Gülçin Sakarya,19 Haziran 2020
https://www.trthaber.com/haber/yasam/sosyal-medyanin-acimasiz-yuzu-linc-kulturu-494173.html
ET:09.09.2020
(21) (162) Aslı Erdoğan’dan Türkiye’de linç kültürü ve kadın nefreti üzerine
20 Aralık 2019
https://gazetekarinca.com/2019/12/asli-erdogandan-turkiyede-linc-kulturu-ve-kadin-nefreti-uzerine/
ET:09.09.2020
(22) (169) Politik doğruculuktan Türkiye’ye kalan: Kim kimi linç ediyor?
Fatma Gül Altındağ -9 Haziran 2020
https://www.catlakzemin.com/politik-dogruculuktan-turkiyeye-kalan-kim-kimi-linc-ediyor/
ET:09.09.2020
(23) (170) “Dezavantajlı gruplar görünür oldukça lince daha çok maruz kalıyor”
Yılmaz Yeniler - Gizem Seher,31 January 2020
https://haberler.boun.edu.tr/en/node/20249
ET:09.09.2020
(24) (167) Sosyal medyada linç edilmeyi bir de böyle okuyun
Sadık Usta,17.09.2017
https://odatv4.com/sosyal-medyada-linc-edilmeyi-bir-de-boyle-okuyun-1709171200.html
ET:09.09.2020
(25) (151) List of lynching victims in the United States
https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_lynching_victims_in_the_United_States
ET:09.09.2020
(26) (152) LYNCHING IN AMERICA: CONFRONTING THE LEGACY OF RACIAL TERROR,THIRD EDITION
https://lynchinginamerica.eji.org/report/
ET:09.09.2020
(27) (155) America's legacy of lynching isn't all history. Many say it's still happening today
Eliott C. McLaughlin, CNN,June 3, 2020
https://edition.cnn.com/2020/06/03/us/lynching-america-george-floyd-ahmaud-arbery-breonna-taylor/index.html
ET:09.09.2020
(28) (159) Cancel culture ‘lynch mob’ full of millions who want to destroy lives
Sky News Australia
https://www.youtube.com/watch?v=UZnXO6SCZ3s
ET:09.09.2020
(29) (176) Senate votes to make lynching a federal crime
JORDAIN CARNEY - 12/19/18
https://thehill.com/homenews/senate/422136-senate-votes-to-make-lynching-a-federal-crime
ET:11.09.2020
(30) (175) S.488 - Justice for Victims of Lynching Act of 2019
https://www.congress.gov/bill/116th-congress/senate-bill/488/text?q=%7B"search"%3A%5B"the"%5D%7D
ET:11.09.2020
(31) (153) US passes first anti-lynching law after Senate vote
BBC,20 December 2018
https://www.bbc.com/news/world-us-canada-46634184
ET:09.09.2020
(32) (154) Declaring lynching a crime is empty symbolism
Stacey Patton,March 5, 2020
https://www.washingtonpost.com/outlook/2020/03/05/lynching-ban-symbolism-police-violence/
ET:09.09.2020
(33) (156) More than 4,000 people have been lynched in the U.S. Trump isn’t one of them.
Gillian Brockell,Oct. 22, 2019
https://www.washingtonpost.com/history/2019/10/22/more-than-people-have-been-lynched-us-trump-isnt-one-them/
ET:09.09.2020
(34) (158) How New India Developed its Own Lynch Culture in Just Five Years
HARSHVARDHAN TRIPATHY | 30 MARCH, 2019
https://www.thecitizen.in/index.php/en/NewsDetail/index/2/16590/How-New-India-Developed-its-Own-Lynch-Culture-in-Just-Five-Years
ET:09.09.2020
(35) George Floyd
https://en.wikipedia.org/wiki/George_Floyd
ET:15.09.2020
(36) George Floyd'un öldürülmesi
https://tr.wikipedia.org/wiki/George_Floyd%27un_öldürülmesi
ET:15.09.2020
(37) George Floyd ile cinayet zanlısı polis Chauvin arasındaki son sözler yayımlandı
euronews,09/07/2020
https://tr.euronews.com/2020/07/09/george-floyd-ile-cinayet-zanlisi-polis-chauvin-arasindaki-son-sozler-yayimlandi
ET:15.09.2020
(38) "I can't breathe" George Floyd documentary - Trailler
Nefes Alamıyorum - Belgesel Trailer (Türkçe Altyazılı)
https://www.youtube.com/watch?v=Nz7tgIAqpDU
ET:12.09.2020
(39) "Nefes Alamıyorum" George Floyd - Albany New York Protestoları
https://www.youtube.com/watch?v=lqLHi1zGSz4
ET:12.09.2020
(40) Nefes Alamıyorum - 2020 Belgesel Film
https://www.youtube.com/watch?v=_u1llSkvhP4
ET:12.09.2020
(41) (181) Kur'an Yaktığı İftirasıyla Linç Edildi ve Yakıldı: İnsan Evladının Canavarlaşmakta Sınır Tanımadığını Gösteren Ferhunde
Meltem,Onedio Editörü,31/05/2019
https://onedio.com/haber/kuran-yaktigi-iddiasiyla-linc-edildi-ve-yakildi-insan-evladinin-canavarlasmakta-sinir-tanimadigini-gosteren-ferhunde-874984
ET:11.09.2020
(42) (182) Kur'an-ı Kerim'i yakan kadını linç edip yaktılar
sABAH,20.3.2015
https://www.sabah.com.tr/dunya/2015/03/20/kurani-kerimi-yakan-kadini-linc-edip-yaktilar
ET:11.09.2020
(43) 'Afganistan'da cehalet ve şiddetin kurbanı Ferhunde'
Karim Haidari,25 Mart 2015
https://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/03/150325_afganistan_izlenim
ET:15.09.2020
(44) Afganistan'da 2 bin kişi linç edilen Ferhunde için yürüdü
bbc,24 Mart 2015
https://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/03/150324_afganistan_protestolar
ET:15.09.2020
(45) Lynching in Pakistan: His time never came. He was killed. His name was Rehan. He was 15.
Mehr TaraR, August 22, 2019
https://gulfnews.com/world/asia/pakistan/lynching-in-pakistan-his-time-never-came-he-was-killed-his-name-was-rehan-he-was-15-1.1566463643420
ET:15.09.2020
(46) Mob lynchings continue unabated despite Covid-19!
Sabrangindia,03 Jun 2020
https://sabrangindia.in/article/mob-lynchings-continue-unabated-despite-covid-19
ET:15.09.2020
(47) Mob lynching: 7 instances which shook India
DNA webdesk,Jul 21, 2018,
https://www.dnaindia.com/india/report-mob-lynching-7-instances-which-shook-india-2639925
ET:15.09.2020
(48) Ferhunde davasında sürpriz gelişme!
Sabah,3.7.2015
https://www.sabah.com.tr/dunya/2015/07/03/ferhunde-davasinda-surpriz-gelisme
ET:15.09.2020
(49) More than 7,000 killed in the Philippines in six months, as president encourages murder
amnesty,18 May 2020
https://www..org.uk/philippines-president-duterte-war-on-drugs-thousands-killed
ET:21.09.2020
(50) (142) Extrajudicial killing
https://en.wikipedia.org/wiki/Extrajudicial_killing
ET:09.09.2020
(51) (143) Yargısız İnfaz
https://tr.wikipedia.org/wiki/Yargısız_infaz
ET:09.09.2020
(52) (145) Extrajudicial punishment
https://en.wikipedia.org/wiki/Extrajudicial_punishment
ET:09.09.2020
(53) (173) Yerinde infaz
https://tr.wikipedia.org/wiki/Yerinde_infaz
ET:09.09.2020
(54) (147) Extra Judicial Punishments and Killings
19th Aug 2019,lawteacher
https://www.lawteacher.net/free-law-essays/constitutional-law/extra-judicial-punishments-and-killings-constitutional-law-essay.php
ET:09.09.2020
(55) (146) WHAT ARE EXTRAJUDICIAL EXECUTIONS?
Trial international
https://trialinternational.org/topics-post/extrajudicial-executions/
ET:09.09.2020
(56) (144) “Yargısız infaz, insan hakkı ihlalidir”
npistanbul,Dr. Sevil Atasoy,
https://npistanbul.com/yargisiz-infaz-insan-hakki-ihlalidir
ET:09.09.2020
(57) (149) Willie Turks, a black MTA worker, was pulled from a car and killed by a white mob in 1982
NEW YORK DAILY NEWS,JUN 21, 2015
https://www.nydailynews.com/news/crime/willie-turks-killed-white-mob-brooklyn-1982-article-1.2261162
ET:09.09.2020
(58) (150) Murder of Yusef Hawkins
https://en.wikipedia.org/wiki/Murder_of_Yusef_Hawkins
ET:09.09.2020
(59) ‘İnfaz Çetesi’
Yalçın Bayer,7 Temmuz 2012
https://www.hurriyet.com.tr/infaz-cetesi-20934290
ET:12.09.2020
(60) Criminalizing Extrajudicial Killings
Erin Creegan,April 2020
https://digitalcommons.du.edu/cgi/viewcontent.cgi?article=1117&context=djilp
ET:21.09.2020
(61) Revenge, Masculinity and Glorification of Violence in the Godfather
May 2015,Abhilash Srinivas B,M. S. Ramaiah University of Applied Sciences
https://www.researchgate.net/publication/320708101_Revenge_Masculinity_and_Glorification_of_Violence_in_the_Godfather
ET:11.09.2020
(62) Garip meyve: temaların incelenmesi ve karşılaştırılması
Strange fruit _ an examination and comparison of themes in the an.pdf
https://ir.library.louisville.edu/cgi/viewcontent.cgi?article=2101&context=etd
ET:11.09.2020
(63) Top Athletes Defend Rights: Daily Brief
Daily Brief ,September 14, 2020
https://www.hrw.org/the-day-in-human-rights/2020/09/14
ET:21.09.2020
(64) Fact Sheet No.11 (Rev.1), Extrajudicial, Summary or Arbitrary Executions
https://www.ohchr.org/Documents/Publications/FactSheet11rev.1en.pdf
ET:21.09.2020
(65) Press statement by Professor Philip Alston, UN Special Rapporteur on extrajudicial executions. Mission to the DR Congo, 5-15 Oct 2009
15 Oct 2009
https://reliefweb.int/report/democratic-republic-congo/press-statement-professor-philip-alston-un-special-rapporteur
ET:21.09.2020
(66) extrajudicial executions (yargısız infaz) araması..
https://www.hrw.org/sitesearch?search=extrajudicial+executions
ET:21.09.2020
(67) COVID-19 çevirileri: Zapatistalardan Wallace’a, Zizek’ten Harvey’e…
https://sendika63.org/2020/05/covid-19-cevirileri-zapatistalardan-wallacea-zizekten-harveye-586900/
ET:21.09.2020
(68) (172) Türkiye'de linç
https://tr.wikipedia.org/wiki/Türkiye%27de_linç
ET:09.09.2020
(69) (160) Türkiye’de linç kültürü: “Yumruk atan eller öpülüyor”
DW,Burcu Karakaş,30.04.2019
https://www.dw.com/tr/türkiyede-linç-kültürü-yumruk-atan-eller-öpülüyor/a-48541928
ET:09.09.2020
(70) (161) Linç kültürü: Sosyal ve siyasal psikoloji uzmanları ne diyor?
Menekşe Tokyay,23/04/2019
https://tr.euronews.com/2019/04/23/linc-kulturu-sosyal-ve-siyasal-psikoloji-uzmanlari-ne-diyor
ET:09.09.2020
(71) (168) Türkiye’de Lincin Tarihi
21 Mayıs 2017
https://www.facebook.com/komunistzemin/photos/türkiyede-lincin-tarihitürkiyede-linç-osmanlı-imparatorluğundan-günümüze-kadar-h/673417479516307/
ET:09.09.2020
---------------------
(78) Here’s How To Protect Yourself From Being Lynched
By Julitta Gbagbo -June 8, 2017
https://kuulpeeps.com/2017/06/08/heres-how-to-protect-yourself-from-being-lynched/life
ET:15.09.2020
(79) Hate speech laws by country
https://en.wikipedia.org/wiki/Hate_speech_laws_by_country
ET:12.09.2020
(80) Prohibiting incitement to discrimination, hostility or violence
Policy Brief,December 2012
https://www.article19.org/data/files/medialibrary/3548/ARTICLE-19-policy-on-prohibition-to-incitement.pdf
ET:12.09.2020
(81) Incitement in media content and political discourse in EU Member States
Contribution to the second Annual Colloquium on Fundamental Rights
https://ec.europa.eu/information_society/newsroom/image/document/2016-47/fra_media_and_incitement_paper_19752.pdf
November 2016
ET:12.09.2020
(82) Hate crime & hate speech
https://www.ilga-europe.org/what-we-do/our-advocacy-work/hate-crime-hate-speech
ET:12.09.2020
(83) Hate speech: what it is and how to contrast it
31/01/2018-July 25, 2019
https://www.rcmediafreedom.eu/Dossiers/Hate-speech-what-it-is-and-how-to-contrast-it
ET:12.09.2020
(84) Mahkeme: Kadına hakaret "kin ve düşmanlığa tahrik" suçudur
DW,15.06.2020
https://www.dw.com/tr/mahkeme-kadına-hakaret-kin-ve-düşmanlığa-tahrik-suçudur/a-53814317
ET:12.09.2020
(85) Halk Arasında Korku ve Panik Yaratmak Amacıyla Tehdit Suçu
Hukukçu Prof.Dr Ersan Şen,19 Ağustos 2020
https://www.hukukihaber.net/halk-arasinda-korku-ve-panik-yaratmak-amaciyla-tehdit-sucu-makale,8171.html
ET:12.09.2020
(86) MADDE 216
http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=1325
ET:12.09.2020
(87) Sosyal Medyada Halkı Kin ve Düşmanlığa Sevk Edecek Paylaşımlar Yapan Şahıslara Yönelik Yapılan Çalışmalar
02.03.2020
http://www.antalya.pol.tr/sosyal-medyada-halki-kin-ve-dusmanliga-sevk-edecek-paylasimlar-yapan-sahislara-yonelik-yapilan-calismalar
ET:12.09.2020
(88) Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Suçu Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik Suçu (TCK 216) (TCK 216)
Mahir ORAK
http://www.muharrembalci.com/hukukdunyasi/makaleler/birikimlerIII/131.pdf
ET:12.09.2020
(89) DÜŞÜNCEYİ AÇIKLAMA ÖZGÜRLÜĞÜ ÇERÇEVESİNDE HALKI KİN VE DÜŞMANLIĞA TAHRİK SUÇU
Ayşen SEYMEN ÇAKAR,36 Mayıs – Haziran 2013
http://www.acarindex.com/dosyalar/makale/acarindex-1423867818.pdf
ET:12.09.2020
(90) Yargıtay Kararları Işığında 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nda Tehdit Suçu (TCK m. 106)*
Alaaddin EGEMENOĞLU
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1102238
ET:12.09.2020
(91) Yeni(den) av silahı: Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama Suçu
LEVENT PİŞKİN,Nisan 13, 2020,
https://www.mlsaturkey.com/tr/yeniden-av-silahi-halki-kin-ve-dusmanliga-tahrik-veya-asagilama-sucu/
ET:12.09.2020
(92) TELE1 kanalına toplumu kin ve düşmanlığa sevk etme gerekçesi ile karartma uygulandı
EuroNews,03/09/2020
https://tr.euronews.com/2020/09/03/tele1-kanal-na-toplumu-kin-ve-dusmanl-ga-sevk-etme-gerekcesi-ile-karartma-uyguland-
ET:12.09.2020
(93) Laiklik yargılanıyor: “İçişleri Bakanlığı IŞİD’i bıraktı bizim peşimize düştü”
12 Ekim 2017
https://sendika63.org/2017/10/laiklik-yargilaniyor-icisleri-bakanligi-isidi-birakti-bizim-pesimize-dustu-450657/
ET:12.09.2020
(94) Başörtülü kadına saldıran için TCK 216'dan tutuklama istendi
16 Kasım 2019
https://www.memurlar.net/haber/867550/basortulu-kadina-saldiran-icin-tck-216-dan-tutuklama-istendi.html
ET:12.09.2020
(95) Sivas Katliamı
https://tr.wikipedia.org/wiki/Sivas_Katliamı#:~:text=Sivas%20Katliamı
ET:18.09.2020
(96) Sivas 1993: Madımak Oteli'nde ne oldu?
BBC,2 Temmuz 2018-2 Temmuz 2020
https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-44677994
ET:18.09.2020
(97) Sivas Katliamı'nın ardından kim ne dedi?
CNNTurk,02.07.2016
https://www.cnnturk.com/yasam/sivas-katliaminin-ardindan-kim-ne-dedi
ET:18.09.2020
(98) "Bu kadarını biz bile beklemiyorduk"
Sabah,2.7.2011
https://www.sabah.com.tr/gundem/2011/07/02/bu-kadarini-biz-bile-beklemiyorduk
https://web.archive.org/web/20110703062831/https://www.sabah.com.tr/gundem/2011/07/02/bu-kadarini-biz-bile-beklemiyorduk
ET:18.09.2020
(99) Sivas Madımak Katliamı’nda Neler Yaşandı? | 2 Temmuz 1993 | 32. Gün Arşivi
https://www.youtube.com/watch?v=y9WJKpqluVE
ET:18.09.2020
(100) Selda Bağcan - Çorum Sivas Maraş Gazi
https://www.youtube.com/watch?v=zYein88NfgM
ET:18.09.2020
(101) Selda Bağcan - Canımı Yakanlar Baktı Dumana
https://www.youtube.com/watch?v=QS7wMHCQmr4
ET:18.09.2020
(102) (164) türkiye'de linç kültürü
https://eksisozluk.com/turkiyede-linc-kulturu--336561
ET:09.09.2020
(103) Çete
https://tr.wikipedia.org/wiki/Çete
ET:12.09.2020
(104) (178) Recm
https://tr.wikipedia.org/wiki/Recm
ET:11.09.2020
(105) Nguy?n Ng?c Loan
https://tr.wikipedia.org/wiki/Nguy?n_Ng?c_Loan
ET:23.09.2020
(106) Miscarriage of justice
https://en.wikipedia.org/wiki/Miscarriage_of_justice
ET:24.09.2020
(107) False accusation
https://en.wikipedia.org/wiki/False_accusation
ET:24.09.2020
(108) False allegation of child sexual abuse
https://en.wikipedia.org/wiki/False_allegation_of_child_sexual_abuse
ET:24.09.2020
(109) How Many Innocent People Are in Prison?
BETH SCHWARTZAPFEL,HANNAH LEVINTOVA,DECEMBER 12, 2011
https://www.motherjones.com/politics/2011/12/innocent-people-us-prisons/
ET:24.09.2020
(110) How Many Innocent People are in Prison?
12.12.11
https://www.innocenceproject.org/how-many-innocent-people-are-in-prison/
ET:24.09.2020
(111) HOW MANY INNOCENT AMERICANS ARE JAILED EACH YEAR?
Wayne Housley,Feb 09, 2017
https://www.housleylaw.com/blawg/many-innocent-americans-jailed-year
ET:24.09.2020
(112) PRISONERS PROVED INNOCENT AFTER DECADES
https://www.crimeandinvestigation.co.uk/shows/the-jail-60-days-in/articles/prisoners-proved-innocent-after-decades
ET:24.09.2020
(113) These 8 States Had the Most Exonerations in 2019
Daniele Selby,04.02.20
https://www.innocenceproject.org/these-8-states-had-the-most-exonerations-in-2019/
ET:24.09.2020
(114) Robert Blecker: Prison interviews with innocent men.
Special to National Post,Jan 29, 2014
https://nationalpost.com/opinion/robert-blecker-prison-interviews-with-innocent-men
ET:24.09.2020
(115) The Innocent Prisoner's Dilemma: Consequences of Failing to Admit Guilt at Parole Hearings
Daniel S. Medwed,January 2007
https://www.researchgate.net/publication/228260399_The_Innocent_Prisoner%27s_Dilemma_Consequences_of_Failing_to_Admit_Guilt_at_Parole_Hearings
ET:24.09.2020
(116) THE INNOCENT PRISONER BY YUNGCHIEF
yungchie,3 years ago
https://steemit.com/story/@yungchief/the-innocent-prisoner-by-yungchief
ET:24.09.2020
(117) The Innocent Prisoner
Jonny,medium.com,Feb 1, 2017
https://medium.com/@Jonnywilc/the-innocent-prisoner-11c59eab9681
ET:24.09.2020
(118) Why Prisoner Proven Innocent Can't Be Released
https://www.youtube.com/watch?v=GDs6WohWma0
ET:24.09.2020
(119) Innocent Prisoner Locked Up For 39 Years
https://www.youtube.com/watch?v=E8Nml65PfWQ
ET:24.09.2020
(120) Why Was This Innocent Man Jailed For 39 Years?
https://www.youtube.com/watch?v=Tz2_7acRcnQ
ET:24.09.2020
(121) What If A Death Row Prisoner Is Actually Innocent?
https://www.youtube.com/watch?v=Hyb2h1Qu1BY
ET:24.09.2020
(122) Man Who Survived Death Row
https://www.youtube.com/watch?v=j5XY_ve8iBw
ET:24.09.2020
(123) Top 10 Reactions Of Innocent Prisoners Set Free
https://www.youtube.com/watch?v=jJnJ60zq9SA
ET:24.09.2020
(124) Innocence Project (Masumiyet projesi)
https://www.innocenceproject.org
https://www.innocenceproject.org/about/
ET:24.09.2020
(125) Halil Sezai tutuklandı
Hürriyet,18.09.2020
https://www.hurriyet.com.tr/gundem/son-dakika-haberi-halil-sezai-tutuklandi-41614504
ET:18-23.09.2020
(126) George Floyd murder suspect Derek Chauvin has bail set at $1.25m
bbc,8 June 2020
https://www.bbc.com/news/world-us-canada-52961599
ET:25.09.2020
(127) Killing of George Floyd
https://en.wikipedia.org/wiki/Killing_of_George_Floyd
ET:25.09.2020
(128) George Floyd officers turn on each other in court proceedings.
aljazeera,11 Sep 2020
https://www.aljazeera.com/news/2020/9/11/george-floyd-officers-turn-on-each-other-in-court-proceedings
ET:25.09.2020
(129) False evidence
https://en.wikipedia.org/wiki/False_evidence
ET:27.09.2020
(130) False arrest
https://en.wikipedia.org/wiki/False_arrest
ET:27.09.2020
(131) False confession
https://en.wikipedia.org/wiki/False_confession
ET:26-27.09.2020
(132) Forced confession
https://en.wikipedia.org/wiki/Forced_confession
ET:27.09.2020
(133) Error of impunity
https://en.wikipedia.org/wiki/Errors_of_impunity
ET:26.09.2020
(134) Alford plea
https://en.wikipedia.org/wiki/Alford_plea
ET:26.09.2020
(141) False accusation of rape
https://en.wikipedia.org/wiki/False_accusation_of_rape
ET:28.09.2020
-----------------------------
(135) Legal error
https://en.wikipedia.org/wiki/Category:Legal_error
(136) Overturned convictions
https://en.wikipedia.org/wiki/Category:Overturned_convictions
(137) Human rights
https://en.wikipedia.org/wiki/Category:Human_rights
(138) Abuse of the legal system
https://en.wikipedia.org/wiki/Category:Abuse_of_the_legal_system
(139) People wrongfully convicted of murder
https://en.wikipedia.org/wiki/Category:People_wrongfully_convicted_of_murder
(140) Crime by type
https://en.wikipedia.org/wiki/Category:Crime_by_type
(142) False memory syndrome
https://en.wikipedia.org/wiki/False_memory_syndrome
(143) Intimidation
https://en.wikipedia.org/wiki/Intimidation
(144) Police misconduct
https://en.wikipedia.org/wiki/Police_misconduct
(145) Surveillance abuse
https://en.wikipedia.org/wiki/Surveillance_abuse
(146) Innocent prisoner's dilemma
https://en.wikipedia.org/wiki/Innocent_prisoner%27s_dilemma
(147) Innocence Project
https://en.wikipedia.org/wiki/Innocence_Project
(148) Legal abuse
https://en.wikipedia.org/wiki/Legal_abuse
(149) Perverting the course of justice
https://en.wikipedia.org/wiki/Perverting_the_course_of_justice
(150) Presumption of guilt
https://en.wikipedia.org/wiki/Presumption_of_guilt
(151) List of miscarriage of justice cases
https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_miscarriage_of_justice_cases
(152) List of exonerated death row inmates
https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_exonerated_death_row_inmates
(153) List of wrongful convictions in the United States
https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_wrongful_convictions_in_the_United_States
(154) Prosecutorial misconduct
https://en.wikipedia.org/wiki/Prosecutorial_misconduct
(155) Police misconduct
https://en.wikipedia.org/wiki/Police_misconduct
(156) Selective prosecution
https://en.wikipedia.org/wiki/Selective_prosecution
(157) Malicious prosecution
https://en.wikipedia.org/wiki/Malicious_prosecution
(158) Selective enforcement
https://en.wikipedia.org/wiki/Selective_enforcement
(159) Abuse of process
https://en.wikipedia.org/wiki/Abuse_of_process
(160) Attorney misconduct
https://en.wikipedia.org/wiki/Attorney_misconduct
(161) Abuse of discretion
https://en.wikipedia.org/wiki/Discretion#Abuse_of_discretion
(162) Entrapment
https://en.wikipedia.org/wiki/Entrapment
(163) False arrest
https://en.wikipedia.org/wiki/False_arrest
(164) Arrest quota
https://en.wikipedia.org/wiki/Arrest_quota
(165) Arbitrary arrest and detention
https://en.wikipedia.org/wiki/Arbitrary_arrest_and_detention
(166) False imprisonment
https://en.wikipedia.org/wiki/False_imprisonment
(167) Gaming the system
https://en.wikipedia.org/wiki/Gaming_the_system
(168) Legal malpractice
https://en.wikipedia.org/wiki/Legal_malpractice
(169) Kangaroo court
https://en.wikipedia.org/wiki/Kangaroo_court
(170) Sharp practice
https://en.wikipedia.org/wiki/Sharp_practice
(171) Jury tampering
https://en.wikipedia.org/wiki/Jury_tampering
(172) Witness tampering
https://en.wikipedia.org/wiki/Witness_tampering
(173) Brady disclosure
https://en.wikipedia.org/wiki/Brady_disclosure
(174) Spoliation of evidence
https://en.wikipedia.org/wiki/Spoliation_of_evidence
(175) Forced confession
https://en.wikipedia.org/wiki/Forced_confession
(176) False accusation of rape
https://en.wikipedia.org/wiki/False_accusation_of_rape
(177) False allegation of child sexual abuse
https://en.wikipedia.org/wiki/False_allegation_of_child_sexual_abuse
(178) Police perjury
https://en.wikipedia.org/wiki/Police_perjury
(179) False accusation
https://en.wikipedia.org/wiki/False_accusation
(180) Mistaken identity
https://en.wikipedia.org/wiki/Mistaken_identity
(181) Eyewitness memory
https://en.wikipedia.org/wiki/Eyewitness_memory
(182) Misinformation effect
https://en.wikipedia.org/wiki/Misinformation_effect
(183) Tampering with evidence
https://en.wikipedia.org/wiki/Tampering_with_evidence
(184) List of wrongful convictions in the United States
https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_wrongful_convictions_in_the_United_States
(185) List of exonerated death row inmates
https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_exonerated_death_row_inmates
(186) Miscarriage of justice
https://en.wikipedia.org/wiki/Miscarriage_of_justice
(187) List of miscarriage of justice cases
https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_miscarriage_of_justice_cases
(188) Overturned convictions in the United States
https://en.wikipedia.org/wiki/Overturned_convictions_in_the_United_States
(189) Wrongful execution
https://en.wikipedia.org/wiki/Wrongful_execution
(190) Innocence Project
https://en.wikipedia.org/wiki/Innocence_Project
(191) National Registry of Exonerations
https://en.wikipedia.org/wiki/National_Registry_of_Exonerations
(192) Investigating Innocence
https://en.wikipedia.org/wiki/Investigating_Innocence
(193) Legal ethics
https://en.wikipedia.org/wiki/Legal_ethics
(194) Exculpatory evidence
https://en.wikipedia.org/wiki/Exculpatory_evidence
(195) Right to a fair trial
https://en.wikipedia.org/wiki/Right_to_a_fair_trial
(196) Race in the United States criminal justice system
https://en.wikipedia.org/wiki/Race_in_the_United_States_criminal_justice_system#race_and_the_death_penalty
(197) Capital punishment in the United States
https://en.wikipedia.org/wiki/Capital_punishment_in_the_United_States
(198) Innocent prisoner's dilemma
https://en.wikipedia.org/wiki/Innocent_prisoner%27s_dilemma
(199) Racial profiling
https://en.wikipedia.org/wiki/Racial_profiling
(200) Loophole
https://en.wikipedia.org/wiki/Loophole
(201) Ineffective assistance of counsel
https://en.wikipedia.org/wiki/Ineffective_assistance_of_counsel
(202) Show trial
https://en.wikipedia.org/wiki/Show_trial
(203) Actual innocence
https://en.wikipedia.org/wiki/Actual_innocence
(204) Cross-race effect
https://en.wikipedia.org/wiki/Cross-race_effect
(205) Eyewitness memory
https://en.wikipedia.org/wiki/Eyewitness_memory
(206) Eyewitness identification
https://en.wikipedia.org/wiki/Eyewitness_identification
(207) Equal Protection Clause
https://en.wikipedia.org/wiki/Equal_Protection_Clause
(208) Batson v. Kentucky
https://en.wikipedia.org/wiki/Batson_v._Kentucky
(209) List of death row inmates in the United States
https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_death_row_inmates_in_the_United_States
(210) Prosecutor's fallacy
https://en.wikipedia.org/wiki/Prosecutor%27s_fallacy
(211) Innocence Protection Act
https://en.wikipedia.org/wiki/Innocence_Protection_Act
(212) Kompromat § History
https://en.wikipedia.org/wiki/Kompromat#History
(213) 2015 Ninoy Aquino International Airport bullet planting scandal
https://en.wikipedia.org/wiki/2015_Ninoy_Aquino_International_Airport_bullet_planting_scandal
(214) Howland will forgery trial
https://en.wikipedia.org/wiki/Howland_will_forgery_trial
(215) M62 Coach Bombing
https://en.wikipedia.org/wiki/M62_Coach_Bombing
(216) Fingerprint
https://en.wikipedia.org/wiki/Fingerprint
(217) Gudjonsson suggestibility scale
https://en.wikipedia.org/wiki/Gudjonsson_suggestibility_scale
(218) Iatrogenesis
https://en.wikipedia.org/wiki/Iatrogenesis
(219) Reid technique
https://en.wikipedia.org/wiki/Reid_technique
(220) Timothy Evans
https://en.wikipedia.org/wiki/Timothy_Evans
(221) Amanda Knox
https://en.wikipedia.org/wiki/Amanda_Knox
(222) Trisha Meili
https://en.wikipedia.org/wiki/Trisha_Meili
(223) Martin Tankleff
https://en.wikipedia.org/wiki/Martin_Tankleff
(224) The Confessions at Frontline
https://www.pbs.org/wgbh/pages/frontline/the-confessions/
https://en.wikipedia.org/wiki/Frontline_(U.S._TV_series)
(225) NPR: False Confession
https://www.npr.org/templates/story/story.php?storyId=5670354
(226) Slate: Why make a false confession?
http://www.slate.com/id/2147948
(227) Psychology Today: False Confession
https://archive.is/20130131224718/http://www.psychologytoday.com/articles/pto-20030430-000002.html
(228) Innocence Project: False Confession
https://web.archive.org/web/20120607020132/http://www.innocenceproject.org/understand/False-Confessions.php
(229) Chicago Tribune: Cops urged to tape their interrogations
http://www.chicagotribune.com/news/nationworld/chi-0201060325jan06,1,4743821.story?coll=chi-newsspecials-hed
(230) Time: Telling Untruths
http://www.time.com/time/magazine/article/0,9171,1229128,00.html
(231) The Register: What is a Confessing Sam?
http://www.theregister.com/2006/09/01/the_odd_body_confessing_sam/
(232) The Truth About False Confessions
http://www.truthaboutfalseconfessions.com/
(233) Sign on San Diego: The Stephanie Crowe Murder Case
https://web.archive.org/web/20061230013932/http://www.signonsandiego.com/news/reports/crowe/index.html
(234) Justice Denied: Miranda's Failure To Protect the Innocent
https://web.archive.org/web/20080205065425/http://www.justicedenied.org/issue/issue_27/miranda's_failure.html
(235) Justice Denied: False Confessions Are Alive and Well in the U.S.
http://www.justicedenied.org/issue/issue_27/false_confessions_are_alive.html
(236) Innocence Project
http://www.innocenceproject.org/
(237) Innocence Network UK
http://www.innocencenetwork.org.uk/
(238) Innocent.org.uk
https://web.archive.org/web/20070403005815/http://www.innocent.org.uk/
(239) "A Rape on Campus" – a fabricated story about an alleged rape near the campus of the University of Virginia
https://en.wikipedia.org/wiki/A_Rape_on_Campus
(240) Brian Banks – an example from 2002
https://en.wikipedia.org/wiki/Brian_Banks_(American_football)#Sexual_assault_case
(241) Central Park jogger case - vacated convictions for rape
https://en.wikipedia.org/wiki/Central_Park_jogger_case
(242) Centurion Ministries – advocacy
https://en.wikipedia.org/wiki/Centurion_Ministries
(243) Death of Eleanor de Freitas
https://en.wikipedia.org/wiki/Death_of_Eleanor_de_Freitas
(244) Duke lacrosse case – an example from 2006
https://en.wikipedia.org/wiki/Duke_lacrosse_case
(245) False allegation of child sexual abuse
https://en.wikipedia.org/wiki/False_allegation_of_child_sexual_abuse
(246) Families Advocating for Campus Equality (FACE)
https://en.wikipedia.org/wiki/Families_Advocating_for_Campus_Equality_(FACE)
(247) Hofstra University rape case
https://en.wikipedia.org/wiki/Hofstra_University_rape_case
(248) Innocence Project – advocacy
https://en.wikipedia.org/wiki/Innocence_Project
(249) Joseph (Genesis)
https://en.wikipedia.org/wiki/Joseph_(Genesis)#Potiphar.27s_house
(250) Racial hoax
https://en.wikipedia.org/wiki/Racial_hoax
(251) Recovered memory therapy
https://en.wikipedia.org/wiki/Recovered_memory_therapy
(252) Runaway bride case
https://en.wikipedia.org/wiki/Runaway_bride_case
(253) Scottsboro Boys – an example from 1931
https://en.wikipedia.org/wiki/Scottsboro_Boys
(254) Tawana Brawley rape allegations – an example from 1987
https://en.wikipedia.org/wiki/Tawana_Brawley_rape_allegations
(255) Treva Throneberry
https://en.wikipedia.org/wiki/Treva_Throneberry
(256) Satanic ritual abuse
https://en.wikipedia.org/wiki/Satanic_ritual_abuse
resim kaynaks
-----------------
P(1) https://tr.wikipedia.org/wiki/George_Floyd%27un_öldürülmesi
P(2) https://sabrangindia.in/article/mob-lynchings-continue-unabated-despite-covid-19
P(3) https://onedio.com/haber/kuran-yaktigi-iddiasiyla-linc-edildi-ve-yakildi-insan-evladinin-canavarlasmakta-sinir-tanimadigini-gosteren-ferhunde-874984
P(4) https://www.dailykos.com/stories/2020/7/12/1954682/-Grokking-Trumpists-Raising-Racists
P(5) http://www.naharnet.com/stories/en/20975
P(6) https://www.architecturalrecord.com/articles/13394-national-memorial-for-peace-and-justice-by-offers-powerful-haunting-experience
P(7) https://unitedwithisrael.org/european-union-extends-sanctions-against-iran-over-human-rights-violations/
P(8) https://economictimes.indiatimes.com/news/international/world-news/how-joe-biden-chose-kamala-harris-a-search-that-forged-new-stars-friends-and-rivalries/articleshow/77550270.cms
P(9) https://www.politico.com/story/2019/03/04/joe-biden-2020-1200671
P(10) https://www.nationalreview.com/2020/08/kamala-harris-joe-bidens-authoritarian-vice-president-finalist/
P(11) Mahkeme-Yargılama - Beş Milyoncuk Borç Verir Misin (1975) - Zeki Alasya & Metin Akpınar
https://www.youtube.com/watch?v=Juh-LZjWjsE
P(12) https://www.youtube.com/watch?v=jJnJ60zq9SA
https://www.youtube.com/watch?v=Ki4haFrqSrw
P(13) https://en.wikipedia.org/wiki/United_States_Senate
P(14) https://tr-tr.facebook.com/MuhtesemHikayeler/photos/pcb.1183414528396197/1183414488396201/?type=3&theater
P(15) https://timesofindia.indiatimes.com/india/nhrc-human-rights-violation-against-assam-man-beaten-by-mob-for-allegedly-selling-beef/articleshow/74695793.cms
p(16) https://www.youtube.com/watch?v=jJnJ60zq9SA
p(17) https://www.dnaindia.com/india/report-mob-lynching-7-instances-which-shook-india-2639925
p(18) https://twitter.com/LiLoGift/status/386737257165504512
https://twitter.com/lilogift/status/386737257165504512?lang=ro
p(19) https://www.imdb.com/title/tt0068646/
p(20) https://tr.euronews.com/2020/07/09/george-floyd-ile-cinayet-zanlisi-polis-chauvin-arasindaki-son-sozler-yayimlandi
p(21) https://www.nytimes.com/video/us/100000006273294/senate-lynching-bill.html
p(22) https://www.washingtonpost.com/video/politics/booker-and-harris-make-impassioned-speeches-in-favor-of-their-anti-lynching-bill/2020/06/04/731fb13b-d01d-4bd0-8ed2-75c3d16fd0ae_video.html
p(23) https://tr-tr.facebook.com/MuhtesemHikayeler/posts/1183414528396197/
p(24) https://radikaldergi.wordpress.com/2016/09/19/tehlikenin-farkhunda-misiniz/
p(25) https://gulfnews.com/world/asia/pakistan/lynching-in-pakistan-his-time-never-came-he-was-killed-his-name-was-rehan-he-was-15-1.1566463643420
p(26) https://tr.wikipedia.org/wiki/Nguy?n_Ng?c_Loan
https://static01.nyt.com/images/2018/02/04/world/04xp-Photo_xp/00xp-Photo_xp-facebookJumbo.jpg
p(27) https://commons.wikimedia.org/wiki/File:Johnny-automatic-scales-of-justice.svg
p(28) https://pixabay.com/tr/illustrations/karar-ceza-adalet-mahkeme-tokmak-5343065/
P(29) https://www.shouselaw.com/ca/defense/federal/hate-crime-laws/
P(30) https://commons.wikimedia.org/wiki/File:Map_of_Cyprus_and_Turkey.svg
P(31) https://www.youtube.com/watch?v=y9WJKpqluVE
P(32) https://www.youtube.com/watch?v=yHu3PJKxxpQ&app=desktop
P(33) https://www.lawyersweekly.com.au/biglaw/28805-nightmare-of-serious-errors-how-australia-s-miscarriages-of-justice-and-wrongful-convictions-are-crippling-the-criminal-justice-system
p(34) https://www.innocenceproject.org
heey, bir aydır yoktun, iyisin de mi, covid deprem filan bir sorun yok de mi evde? :) bir dee, baksana, sen bu yazıları yazıyon ya kendin için, arşiv yapıyon ya ilgi duyduğun konularda kendine, yazının en başına bizim için bir sayfalık bir özet yazı yazsana, biz de okuyabilelim yaniii yazını, nette okuma süresi 2 dakika filan biliyon yanii, konunun özetini yapıver yaa bizim için de, bizi de düşün yani :)
YanıtlaSilyazılarının başına, tüm yazını detaylı özetleyen bir sayfalık bir özet koysana bizim için, diyorum.
SilÇok merak ediyorum Ertuğrul Bey bu yazıyı yazmak kaç gününüzü aldı acaba?
YanıtlaSilYorum kısmına gelene kadar bayağı bir uğraştım Ertuğrul bey. Yazıları biraz kısa tutsanız daha okunaklı olur.
YanıtlaSilHz. Allah kimseyi suçsuzken suçlu durumuna düşürmesin.
Bilgisayar başında çok kalamıyorum. Boynumda sorun var. Ayrıca yaş itibariyle gözler de zayıflamaya başladı.
Silİnsanın adaletine bile güven olmuyor.
YanıtlaSilYargısız linç çok kötü bir şey gerçekten.
YanıtlaSilBu kadar masum insanın suçsuz yere mahkum olmaları haksızlık verdiğiniz örnekler çok etkileyici..
Ülkelere göre nefret söylemi yasasına bakıldığında her ülkede farklılıklar var biraz sanki ,bu arada ürdün küfür yasası da ilginç..
Çok emek harcanan bir çalışma öncelikle kutlarım. Çok da hassas bir konu, uzun olduğu için sık kullanımlara ekledim müsait olduğum ilk an bütününü okuyacağım. Saygılar.
YanıtlaSilçok uzun bi yazı tam okuyamadım ama yine harikalar çıkarmışsınız Erturul bey bu belli oluyor,eşimde sizi severek okuyo haberiniz olsun çok önemli ve ilginç araştırmalarınız oluyo,beğenerek okuyoruz..ayrıca eşim size araştırmacı gazteci boby yuing diye hitap diyo burda gülüyoz buna ama umarım kızmazsınız,sevdiğinden sölüyor.. :)) elinize emeklerinize sağlık.
YanıtlaSilMadımak olayları beni çok etkilemişti,günlerce ağlamıştım....
YanıtlaSilEmeğinize sağlık. Bu hassas bir konu ve güzel baya da detaylı bir şekilde işlenmiş. Yazdıklarınız üzerine düşünme fırsatı buldum ben değil herkes tarafından bir düşünülmeli bence.
YanıtlaSilyine çok önemli bir konuda şahane bir çalışma Ertuğrul Bey elinize sağlık, bu değerli çalışmalarınızı kitaplaştırmalısınız bence....
YanıtlaSilÇıkarmı bence zor velefki çıktı uygulanır mı sanmam yasa tasarısını yazan kişi bu kadar yazmamıştır elleriniz dert görmesin :)
YanıtlaSilMadımak olayını hala içimi acıtır..Adaletin bu mu dünya...
YanıtlaSilağaç ev yazımı okumuş muyduun, sen de varsın yaniiii yazıdaaa :)
YanıtlaSilWe'll see how it ends..
YanıtlaSil