15 Ağustos 2024 Perşembe

Akıl hastalıklarında ilaçsız tedavide muhteşem bir örnek.. Hani "asla ilaçsız olmaz"dı?

İbrahim bin Havvas Hazretleri hakkında yapılan bir filmden kareler.. (1)

Akıl hastalıklarının İLAÇSIZ Tedavi, Bakım Ve Rehabilitesinde çok güzel bir örnek..
 (İbrahim bin Havvas Hazretlerinden)

UYARI :  Lütfen unutmayın: Hiç kimse doktor kontrolü olmadan psikiyatrik ilaçlardan kurtulmaya çalışmamalıdır. En aşağıdaki UYARILAR kısmını okuyunuz.. Ayrıca her zaman olduğu gibi eğer kalp rahatsızlığı, psikoloji rahatsızlığınız vs varsa, buradaki bilgiler sağlığınız açınızdan iyi olmayabilir ve bu nedenle bu araştırmayı okumamanızı tavsiye ederiz. Yok eğer "Kimse karışamaz lan benim okumama, illa da okuyacağım!" diyorsanız, o zaman bütün sorumluluk size aittir, bunu unutmayınız. Teşekkürler.. 

Şimdi size bir İbrahim bin Havvas Hazretleri ile ilgili bir filmden bahsedicem. Bunun sadece konumuzla ilgili kısımlarını transkripledim ve yazıya döktüm. Diğer konuları ise pas geçtim. Özellikle de Rum imparatorun kızı prenses anastasia (ismini filmden pek anlayamadım) ile ilgili olanı.. Çünkü bu çok farklı bir konu içeriyor, bizim ele aldığımız konu ise farklı.. Okumanızı tavsiye ederim. Çünkü, burada İbrahim bin Havvas Hazretleri, özellikle de akıl hastalıklarının "ilaçsız" tedavisinde bize ne yapılması gerektiğine dair çok güzel ipuçları ve örnekler veriyor.

Bir de, bu filmdeki bazı "Bizans dönemi sahnelerin, günümüz psikiyatri tedavisi" ile aynı benzerliklere sahip olduğunun da farkına varmış oldum, diyebilirim.. Tüm bunlar hakkında, fikir ve düşüncelerimi hikaye bittikten sonra açıklıcam..

NOT 1: Hikaye okumayı seviyorsanız ve akıl hastalıklarının ilaçsız tedavisi ile ilgileniyorsanız, mutlaka kısa hikayeyi okuyun derim..

NOT 2: Bu hikaye ve konu ile ilgili birlikte "Psikiyatri bir ölüm endüstrisidir" serisinin 2.bölümü olan "ilaçsız tedavi, bakım ve rehabilitasyon" yöntemleri hakkında daha detaylı bilgi için, BURAYA (İlaçsız Tedavi, Bakım ve Rehabilitasyon Yöntemleri) ve BURAYA (Akıl hastanelerinde savunmasız hastalara tecavüzler, şiddet, istismar ve ölümler vs) gidip-konu hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz.. Ayrıca serinin diğer bölümlerine de BURADAN (ana sayfadan) ulaşabilirsiniz..

NOT 3: Filmdeki Yunanca /Rumca isimleri pek anlayamadığım ve nasıl yazıldığını bilemediğim için, duyduklarıma göre yazdım. Doğrusu neyse, yorumlarda belirtebilirsiniz..

*Akıl hastalıklarının İlaçsız Tedavi, Bakım Ve Rehabilitesinde çok güzel bir örnek..
İbrahim bin Havvas Hazretlerinden bir hikaye..
---------------------------------------

İbrahim-i Havvas hz. (İH) ; Benden başka kimse yok mu handa?
Hancı ; Han dolu ama herkes Karyer'in zindanlarına gitti.
(İH) ; Hayrola?
Hancı ; Bir deliyi yakacaklar. Herkes seyre gitti.
(İH) ; Yakacaklar mı? Niçin?
Hancı ; Deli dedik ya? Ruhunu, kalbini şeytanlar, cinler doldurmuş. Bedenini yakıp, kötü ruhları kovacaklar.
(İH) ; Diri diri mi yakacaklar?
Hancı ; Bilmez misin?

--Bu arada, rahipler "deli" olarak gördükleri Andrea'nın yakılmasına ve bu nedenle kilisenin kanunlarına karşı çıkan abisi Apostos'u bağlayarak Karyer'in zindanına getirirler..


Apostos ; Hayır, hayır, bırakın! Nolur rahip efendi..Bırakın..
Rahip : Götürün..
Apostos ; Bırakın, bırakın, yapmayın, 
Gardiyan ; Bağlayın..
Apostos ; Yapmayın, nolur, bırakın, bırakın beni, bırakın, hayır

Rahip ; Sakkin ol Apostos, kardeşin Andrea'nın yakılması lazım
Apostos ; Hayır, hayır, hayııır! bir insan, bir insan diri diri yakılır mı?

Rahip : Kardeşinin içine cinler girmiş, ne yaptığını, ne söylediğini bilmiyor. Ruhunun temizlenmesi için yakılması lazım!

Apostos ; Hayır, hayır, hayııır! Çözün beni, bırakın.. Onu dünyanın öbür ucuna götürüp, tedavi ettiririm, nolur..
Gardiyan ; Odun yığını hazır, deliyi getirelim mi?
Rahip : Evet, ... diğere zincirle bağlayın!
Apostos ; Hayır, hayır, hayııır! Bırakın onu, kardeşimi yakmayın, nolur merhamet edin, yakmayın, yakmayın, nolur, yakmayın, merhamet edin, nolur yakmayın, hayır kardeşimi yakmayın, nolur merhamet edin, yakmayın.

Rahip : Kilisenin emirlerine karşı geliyorsun Apostos..
Apostos ; Hayır, nolur müsade edin, onu, onu başka tabiplere de göstereyim. Yalvarırım yakmayın kardeşimi, nolur, yakmayın kardeşimi

Rahip : Kardeşini iyileştirmeye çalışıyoruz. O kadar uğraştım olmadı. Söyle bana uğraşmadım mı? Uğraşmadım mı? Sen de göreceksin? Biraz sonra ateşler için de yanarken, ruhu azaptan kurtulacak. Ben kendisini takdis edicem, üzerine kutsal su serpicem, hiçbir acı çekmicek, inan buna inan, inaaan!

--Apostos'un hasta kardeşi Andrea, kendi halinde kahkahakar atıp-duruken, zincire bağlanmış şekilde getirilir, bir ağaca zincirlenir.. Bu sırada da İbrahim-i Havvas hazretleri (İH) çıkagelir..


(İH) ; Durun.. Söndürün şu ateşi..
Rahip : Sen kimsin? Ne arıyorsun burda? Ne karışıyorsun?

(İH) ; İnsanın diri diri yakılması asla caiz değildir. Sen ruhtan ne anlarsın ki, onu kurtarmaya teşebbüs ediyorsun? Acı duymazmış! Cesaretin varsa sok parmağını ateşe, hadi sok!

Rahip : Kim bu adam? Ne zaman geldi?
Rahiple olan kişi ; Hiç bilmiyorum efendim?
Rahip : Sen kimsin yabancı? Burda ne işin var? Niye bize karışıyorsun?

(İH) ; Eğer mevzubahis olan bir insanın hayatıysa, herkesin söz hakkı olur, rahip efendi..
Rahip : Onun ruhunu kurtarmak benim vazifem.
(İH) ; Bilmediğin işlere karışma rahip efendi.
Rahip : Sen ne hakla böyle konuşuyorsun?

--İbrahim-i Havvas hazretleri, kendi halinde kahkahalar atan Andrea'nın yanına gelir ve rahibe şöyle der;


(İH) ; Bırakın onu. Ben tedavi ederim.
Rahip : Yapamazsınız, onu kutsal suyla yıkadık hiç fayda etmedi. Kilisenin kanunlarını benden iyi mi bileceksin?
(İH) ; Bırakın o deliyi bana..
Apostos ; Yalvarırım rahip efendi, ona müsade edin, belki onu tedavi edebilir.

--İbrahim-i Havvas hazretleri, kendi halinde kahkahalar atan Andrea'ya ilk tedaviyi zindandayken hemen gerçekleştirir. Önce Andrea'ya şunu söyler;

(İH) ; Evladım, geçmiş olsun.

Apostos ; Yalvarırım rahip efendi, müsade edin, belki bu yabancı onu...
Rahip : Apostos'un bağlarını çözün..

--İbrahim-i Havvas hazretleri, sonra Andrea'ya bir bakışla nazar eder ve onun başını sıvazlarSıvazladığında ise, Andrea'nın kahkahaları birden kesilir ve sakinleşir. Ve Andrea'ya şöyle der;


(İH) ; Demek hastalandın. Adın ne senin? Söylesene, adın ne senin?

--Zincirlerinden kurtulan Apostos, kardeşi ile İbrahim-i Havvas hazretlerinin yanına gelir ve;

Apostos ; Andrea. Kardeşimin adı Andrea.

--İbrahim-i Havvas hazretlerinin  nazar etmesi ile başını sıvazlamasıyla sakinleşen Andrea, İbrahim-i Havvas hazretlerine sarılmaya başlar. İbrahim-i Havvas hazretleri de onun başını yeniden sıvazlar. Ve Rahip de olanları şaşkınla izler.

(İH) ; Rahip efendi, köyde şöyle sakin bir yer yok mu?
Rahip : Size kilise de bir yer ayırtırım.
Apostos ; Hayır, evime gidelim yabancı.
(İH) ; İyi olur, siz bilirsiniz.
Apostos ; Buyrun..

-----

--İbrahim-i Havvas hazretleri, akıl hastalığının tedavisinde en önemli kısımlarından biri olan "bir işle meşgul olma (yani rehabilite)" eylemini, Andrea'ya kendi mesleği olan hurma yaprağından /ağaç dallarından zenbil örmeyi de öğreterek (yani onu bir işle meşgul olmasını sağlayarak) başlar.. Tabii bu tedavinin 2.önemli kısmı idi.. Diğerlerini ise filmin devamından öğrenelim..


Apostos ; Kardeşim Andrea çok değişti. Tamamı ile iyileşir mi dersiniz?
(İH) ; Allah'tan ümit kesilmez. Biz elimizden geleni yapıyoruz.
Apostos ; Eğer iyileşmezse, köylüler onu yakmak için tekrar teşebbüse geçecekler. Andrea'nin içindeki cinlerin geceleri ev ev, köy köy dolaştığına inanıyorlar
(İH) ; Allah, Allah! Daha neler işiticez? Korkma, ölümden başka herşeyin devası vardır.

Apostos ; Siz Bizans'a gidiyordunuz, değil mi?
(İH) ; Evet, İnşAllah!
Apostos ; Bundan 7-8 gün evvel köye çingeneler geldiler. Ordan geliyorlarmış, çok tuhaf şeyler söylediler..
(İH) ; Ne gibi?
Apostos ; İmparator'un kızı prenses tanastaia (/anastasia) birden aniden aklını oynatmış. Hekimler bir türlü tedavi edemiyorlarmış.
Apostos ; Bizans 4 günlük mesafede. Eğer isterseniz size rehberlik edebilirim.
(İH) ; Memnun olurum. Hele kardeşim tam şifa bulsun da..

-----


Rahip : Yabancı adam 1 haftadır ne yapıyor?
Hancı ; Apostos'un evinde rahip efendi.
Rahip : Biliyorum ama ne yapmış? Andrea'yı iyileştirebilmiş mi?
Hancı ; Andrea'nın bu Muhammedinin yanında kuzu gibiymiş. Bu delilikten hiçbir iz kalmadı diyorlar. Köylüler Bağdatlı'nın Andrea'yı iyi edeceğine inandılar. Kilisenin ve ayatriada manastırının bütün alimeleri ve rahiplerinin başaramadığı bir işi, bir müslümanın...
Rahip : Allah kahretsin, yoksa sen de mi o inançtasın?
Hancı ; Ben kilisemizin aciz bir kölesiyim rahip efendi..
Rahip : Yarın erkenden Apostos'un evine gidicem.

-----


Rahip : Demek iyileşti.
Apostos ; Evet, rahip efendi.
Rahip : İnanmam! Nedir o Bağdatlı'nın adı?
Apostos ; İbrahim
Rahip : Tabip mi?
Apostos ; Bilmiyorum ama kardeşimi iyileştirdiği muhakkak..

--Bu arada Apostos'un kardeşi Andrea, İbrahim-i Havvas hazretleri ile çıkagelir.. Apostos, kardeşini görünce "kardeşim" der ve ona sarılır. Andrea, rahip'in yanına gelir.

Rahip : Geçmiş olsun.
Andrea ; Kendimi çok iyi hissediyorum. 

--Andrea, İbrahim-i Havvas hazretlerine dönerek, "Sayeniz de?" diyerek eline sarılır.

(İH) ; Estağfurullah!
Apostos ; İyileşti, sayenizde iyileşti.
(İH) ; Cenab'ı Hakk'ın gayreti ile..

(İH) ; Temizliğe çok dikkat etmek lazım.
Rahip : İbrahim efendi, Andrea hakikaten iyileşti mi?
(İH) ; Hakikaten iyileştin mi delikanlı? Bak inanmakta zorluk çekenler var..
Andrea ; Çok iyiyim efendim. Hem sağlığıma kavuştum hem de hayatım kurtuldu. Bugüne kadar kendimi bu kadar iyi hissetmemiştim.

Apostos ; Efendim, lütfen bu elbiseyi kabul edin, bakın hiç giyilmemiş, nolur kabul edin.
(İH) ; .... Teşekkür ederim.
Apostos ; Kabul etmiyor musunuz?
(İH) ; Kibarlığınız için çok teşekkür ederim. Ama benim yerine başka birine hediye etseniz daha iyi olur. Mesela, rahip efendiye..
Apostos ; Siz bilirsiniz efendim.

-----

(İH) ; Yolcu yolunda gerek Apostos. Yarın sabah erkenden yola çıkıcam.
Apostos ; Keşke biraz daha kalsaydınız.
(İH) ; İşim çok.
Apostos ; Andrea sıhhatına kavuştuğuna göre, sizinle gelebilir miyim?
(İH) ; Hay, hay! İnşallah yarın sabah beraber yola çıkıcaz.


Apostos ; Afedersiniz çok merak ediyorum. Acaba kardeşimi nasıl iyileştirdiniz?

(İH) ; Şu bilip zenbili görüyor musun? İşte onu senin kardeşin ördü.
Apostos ; Anlamadım.
(İH) ; Hastayı meşgul ederek tedavi ettim.
Apostos ; Anladım efendim.
(İH) ; Yine söylüyorum. Hastalığa yakalanmamak için temizliğe dikkat edeceksiniz. Müslümanlar niye az hasta oluyor?
Apostos ; Temiz oldukları için mi?
(İH) ; Biz günde beş kere abdest alırız. Her tarafımızı temiz tutarız. (...)" (1)

***

Hikaye bu kadar.. Şimdi değerlendirmelere girelim.. 

Hikayedeki Bizans dönemininde uygulanan tedavi uygulamaları, aslında bana günümüzdeki işe yaramayan ve üstelik tehlikeli olabilen psikiyatri tedavilerini hatırlattı. Öyle birbirine yakın benzerlikler vardı ki..

İbrahim bin Havvas Hazretlerinin bulunduğu dönemde, yani Bizans döneminde, özellikle de akıl (ruhsal) hastalıkların tedavisinde rol oynayan ve bir nevi "doktor" pozisyonunda olan Kilise Rahip /Papazlarının, aslında bulunduğu konum itibari ile şimdiki "günümüz psikiyatristlerinden" hiçbir farkı olmadığını fark ettim..

Yani, akıl hastalıklarına uygulamış oldukları tedavi yöntemlerine bakınca.. Bu kilise rahip/ papazları, akıl (ruhsal) hastalıklarını, bir takım kilise ayinleri ile düzeltmeye çalıştıklarını görüyoruz. Ancak bunlarda başarılı olamadıkların da, son çare olarak, akıl hastalarını "ateşe atıp, yakarak" öldürüyorlardı. Ve bunu da, "onun ruhunun bu şekilde temizlediklerine" bağlıyorlardı..

Burada kilise papazlarının, "birer psikiyatrist" olarak görülmesinin nedeni de, psikiyatrik ilaçların, mevcut olan akıl hastalıklarını hiçbir şekilde iyileştirmediği aksine daha beter hale getirebildiği içindir.. Bizans döneminde gerçekleştirilen akıl hastalıklarını "tedavi etme yöntemlerini", günümüzdeki "tedavi etme yöntemleri" ile karşılaştırırsak, karşımıza şu benzerlikler çıkıyor;

*Bizans döneminde ve Günümüzde.. Akıl hastalıklarının tedavisinde kullanılan yöntemler arasındaki 3 büyük benzerlik;

1) Akıl hastalıklarının tedavi edildiği yerler..
BİZANS DÖNEMİ ; Kiliseler ve Zindanlar
GÜNÜMÜZDE       ; Psikiyatri servisleri /birimleri ve Akıl hastaneleri (ve diğer psikiyatrik ve rehabilitasyon birimleri)

2) Akıl hastalıklarını tedavi eden yetkili resmi kişiler..
BİZANS DÖNEMİ ; Rahipler ve Papazlar
GÜNÜMÜZDE       ; Psikiyatristler

3) Akıl hastalıklarında kullanılan işe yaramayan ve son derece tehlikeli ve ölümcül olan tedavi yöntemleri..
BİZANS DÖNEMİ ; Kilise ayinleri ve ateş ile yakma
GÜNÜMÜZDE       ; Psikiyatrik ilaçlar ve Elektroşok (ECT) gibi psikiyatrik tedavi ve uygulamalar

Yani özellikle de Bizans döneminde "akıl hastalarının yakılmasını" (sanki günümüzde daha iyisi yapılıyormuşcasına) hep eleştirip-duruyoruz ya, aslında günümüzdeki psikiyatrik tedaviler, Bizans döneminden hiçbir farkı yok hatta gerçeğini söylemek gerekirse, günümüz psikiyatrik tedavileri Bizans döneminden bile daha beter ve daha tehlikeli.. Tehlikeli olmasının nedeni de, psikiyatrik ilaçlar başta olmak üzere , elektroşok gibi psikiyatrik yan tedavi uygulamalarından "yaralanan ve ölen" hastaların akıbetlerinin tam olarak bilinmemesindendir. Çünkü tam anlamıyla (bu yaralanma ve ölmelerin "ilaçlar ve elektroşok" gibi tedavi uygulamalarından kaynaklı olduğuna dair "hasta ve ölüm raporlarına") kayıt edilmiyorlar. Kayıt edilmedikleri gibi, bu raporlara yanıltıcı bir şekilde başka başka sebepler işleniyor. Asıl gerçekler ise göz ardı ediliyor.. Üstelik bir de, tüm bunların YASAL olarak gerçekleştirildiğini, yani yasalar ve kanunların da onların tarafında olduğunu düşündüğünüzde, vahim sonuçların (yaralanma ve ölümlerin) aslında çok daha fazla olabileceğinin de farkına varabiliyorsunuz bir şekilde..

Şimdiye kadar hiç duydunuz mu, psikiyatrik ilaçlardan ve elektroşok (ECT)'den ölenlerin ve yaralananların olduğunu? Özellikle de 3.dünya ülkelerinde (maalesef Türkiye'de buna dahil) bunları duymanız neredeyse imkansızdır. Çünkü, 'sağlıkta ikiyüzlülük ve sahtekarlık' çığ gibi.. Sadece 3.dünya ülkelerinde değil hemen her ülkede (gelişmekte olan  ve  ABD ve AB ülkeleri gibi gelişmiş ülkelerde) de durum aynıdır. . Ama hiç değilse ABD ve bazı AB ülkeleri gibi gelişmiş olan ülkelerde az da olsa, psikiyatrik ilaçlardan ve elektroşok gibi diğer psikiyatrik tedavi uygulamalardan çeşitli şekillerde zarar gören (yaralanan ve ölen) çok sayıda insanın kayıt altına alındığını biliyoruz.  Ortaya çıkan veriler, bize bunu gösteriyor.. İşte bu gibi nedenlerden dolayı, günümüz psikiyatrik ilaçlı tedavilerinin, Bizans dönemindeki "akıl hastalarının yakılmasından" hiçbir farkı olmadığını hatta daha da beter ve daha da tehlikeli tedaviler olabildiklerini rahatlıkla söyleyebiliriz..

*(Bu konuyla ilgili (psikiyatrik ilaçlar, elektroşok gibi psikiyatrik tedavi ve uygulamalardan zarar gören "yaralanan ve ölen" insanlarla ilgili) bilgileri öğrenmek istiyorsanız, "Psikiyatri, bir ölüm endüstrisidir" serisinin bölümlerini BURADAN okumanızı tavsiye ederim..) 

Filmden çıkardığımız sonuç.. İbrahim bin Havvas Hazretlerinin, akıl hastalıklarının ilaçsız tedavi, bakım ve rehabilitesinde kullandığı yöntemler kısaca şöyle özetlenebilir;

1-Manevi bir güç (nazar etmek), niyet etmek (pozitif bir yaklaşım -Tedaviyi veren kişi/kişiler açısından)
2-İlgi, alaka, sevgi, şefkat vb.. (pozitif bir yaklaşımın genel versiyonu)
3-Bir işle meşgul olmak (Rehabilite çalışmaları)
4-Temizlik (Olmazsa olmazlardan)

1) Manevi bir güce sahip olmak (nazar etmek) ve niyet etmek..
Buna "pozitif bir yaklaşım gücü" de denebilir. Şöyle ki.. İbrahim bin Havvas Hazretlerievliya mertebesinde "Allah Dostlarından" biridir..  Allah dostları (her ne kadar onlar, tevazu gösterip kendilerini öyle görseler de) öyle sıradan insanlar değildirler. Çünkü, Allah'a olan inançları, sevgileri, ibadetleri vs vs davranışları, normal sıradan insanların davranışlarından çok farklı oldukları için, Allah dostları, Allah-ü Teala katında çok değerli yerlere sahiptirler.. Bu nedenle onların "nazar etmelerinin etkisi" daha kuvvetlidir.. Allah dostlarının, bir kişiye bakışı, ona "nazar etmesi" demektir. Allah dostları, bir kişiye bakış sergilerseona nazar etmiş olur.  Mesela, eğer bir hastaya bir bakış sergilerse, ona nazar eder ve onu Allah-ü Teala'nın izniyle İYİLEŞTİRİR.  Filmde İbrahim bin Havvas Hazretlerinin, deli olarak görülen hastaya, bir bakış sergilemesi ve ona dokunması (sırtını sıvazlaması)hastanın sakinleşmesine vesile olmuştur..

Tabii bu nazar etme durumu OLUMSUZ yönde de olabilir. Eğer bir kişi Allah dostlarını üzücü bir eylem yaptıysa ve Allah dostları da, buna üzüldü ise.. Ki bu da aslında bir "nazar etmeye" girebiliyor ve Allah'û Teala, Allah dostlarını üzen kimseleri, büyük ihtimalle nazar etmenin durumuna göre ya cezalandırabilir /cezalandırmaz. Allah dostları sadece bakışları ile değil, üzüntüleri ve hatta sevinçleri ve gülümsemeleri ile de nazar edebilir. Bu nazar etmeler de "ÖDÜL VE CEZA" eylemleri ise, Allah'a kalmış bir şeydir..  Allah dostları hiç bir şekilde insanlara "kötü" yönlerde nazar etmezler, çünkü ederlerse, o insanların başlarına neler gelebileceğini çok iyi bilirler. Hz.Allah, Allah dostlarını her zaman korur ve onlara yardım eder. Hakiki Allah dostlarının nazar etmesinin kabul olması da, hemen hemen bu nedenledir diyebiliriz. 

  "Hakiki Allah Dostları'ndan kastımız, günümüzde kendilerini adeta "Allah Dostu, Allah Adamı" vb gibi lanse edip /insanlara öyle görünüp, insanları kandırmaya ve onlardan maddi ve manevi faydalanmaya çalışan (insanlardan herhangi bir karşılık bekleyenbazı sahtekar hacı ve hocalar gibi olanlar değildir.. Hakiki Allah Dostları, 1900 yılı öncesinde çok daha etkin bir durumda olsalar da, günümüzde de sayıları az da olsa samimi Allah Dostları'nın olabileceğini bilmemiz gerekir. Onlar çok başka mevkilere sahip insanlardır; hiç bir insana karşılık beklemek için yardım etmezler; onlardan gelen hediyeleri bile kabul etmezler; yani hediye almadan, karşılık beklemeden insanlara samimi bir şekilde yardım ederler.. Yani Hakiki Allah Dostları,  Hakiki Allah Adamları, ne yaparlarsa bunları sadece "Allah rızası için" yaparlar.. Başka hiç birşey için değil.."

Allah dostlarının bir bakış sergilemesi (nazar etmesi) olayını, günümüz de, "pozitif bir yaklaşım" olarak da görebiliriz. Filmde dikkat ettiğimiz şey, özellikle de ruhsal hastalara verilen şifa yöntemlerinin ilk başlangıcıburadan başlıyor gibi görülüyor. Hastalara şifa verilecekse, şifa verecek olan kişilerin (doktor ve hemşireler başta olmak üzere, tüm personelin), ilk olarak hastalara karşı bunların "iyileşebilecekleri, şifa bulabilecekleri" yönlerde bir inanca sahip olması ve "pozitif bir yaklaşım" sergilemeleri gerekiyor. 

Ve niyet etmek.. Niyet etmek de önemli.. Her hasta için, onun iyileşmesi için niyet etmesi, dua etmesi yerinde olur.. Niyetsiz tedavi, sonuç getirmeyebilir.. Tabii tüm bunlar ne kadar başarılı olur, bilinmez ama aslında yapılmamasında da hiçbir sakınca yok.Allah adamlarının yerlerini alamasalar da, yine de onların yolundan, izinden gitmek, belki de, akıl hastalarının iyileşmelerine de çok büyük vesile dahi olabilir..

(Tabii yukarıda tüm bu saydıklarımızı ilmihal kitaplarından, tefsir kitaplarından vs daha iyi öğrenebiliriz.. Bizim ki sadece birer tahmin..)

2) İlgi, alaka, sevgi, şefkat vb..
Aslına bakarsanız, bu "pozitif bir yaklaşım" ile hemen hemen aynıdır. Manevi bir güce (nazar etmeye) sahip olmanın normal doğal versiyonu gibi birşey de diyebiliriz.. O nedenle yukarıdaki 1.şıkkı yapmak o kadar kolay olmasa da, 2.şıktaki yöntemleri uygulayarak, hastaların "şifa bulmalarına" katkıda bulunabilinir..

3) Bir işle meşgul olmak 
Rehabilitasyon yöntemleri.. Burada "bir işle meşgul olmak, hastaların düşüncelerinin başka yönlere kaymasını engeller" anlayışı hakim olduğunu görebiliyoruz. Bu yöntemi, psikiyatri servisleri de resim, sergi, tiyatro vb gibi "rehabilitasyon yöntemleri" ile gerçekleştiriyorlar ancak bunda o kadar başarılı olduklarını söylemek oldukça zordur. Bunun nedeni de, bir yandan zehirli psikiyatrik ilaçlar veriliyor, öte yandan da rehabilite çalışmaları yapılıyor. Psikiyatrik ilaçlar, hastaların rehabilite çalışmalarına katkı sağlayan bir şey değil gibi gözüküyor. Tabii rehabilite çalışmalarında başarı sağlayıp-işe girenler, evlenenler vb gibi olanların olduğunu duymuştum bir ara (tabii bu ne kadar doğru bilemiyorum).. Ancak diyelim ki, bunlar doğru.. Artık iyileştilerse, niye ilaç kullanmaya devam ediyorlar? Ölene kadar ilaç kullanmaya devam mı edecekler? Psikiyatrik ilaçlar iyileştiriyorsarehabiliteye ne gerek var? Vs vs.. Bir de..

Bu kişilerin "akıbetlerinin ne olduğu, sürekli olarak psikiyatrik ilaçları kullanıp-kullanmadıkları, ilaçlardan zarar görüp-görmedikleri, öldüler ise neden öldükleri, hastalıklara yakalandılarsa neden yakalandıkları" gibi sorular hep havada asılı kalan sorular olmuştur, diyebiliriz.. "Bunları gerçek anlamda ortaya çıkartabilecek bir babayiğit var mı?" Özellikle de psikiyatrik ilaçlardan dolayı zarar gören (yaralanan ve ölen) hastalar olabileceğini düşündüğünüzde..  Tahminimize göre büyük ilaç firmaları ve psikiyatri, hiçbir zaman (işte bu gibi nedenlerden dolayı) bu gibi soruların cevaplarının "gerçek doğruluğunun" ortaya çıkmasını asla istemeyecektir gibi görülüyor. Zaten istese de, kim bunları adam gibi araştırıp-ortaya çıkartacak ki? Psikiyatrinin kendisi mi? Güldürmeyin adamı! Kediyi ciğer emanet etmek gibi birşey olur bu.. Diğer sağlık birimleri mi? Onların da ne halt oldukları belli değil mi? Sağlığın geneli kokuşmuş ise, buralardan hay'ır beklemek, "öküzün trene bakması" gibi boş boş beklemeye benzer.. Herneyse..

Dolayısıyla.. İbrahim bin Havvas Hazretleri zamanında (yani Bizans'ın hüküm sürdüğü İslam döneminde) büyük ihtimalle akıl hastalıklarının tedavisinde "ilaç" olarak sadece bu 4 yöntemin kullanıldığını söyleyebiliriz.  Dördüncü yöntem ise temizlik..

4) Temizlik
Müslümanlar günde beş vakit abdest alarak (el, yüz ve ayak temizliği yaparak), sadece ibadetlerini yerine getirmiyorlar, sağlıklarını da bu şekilde korumuş da olabiliyorlar.. Akıl hastalıklarına "yakalanmama da" veya yakalanmışlar ise de "şifa bulmada" en etkili yöntemlerinden biri bu temizliktir

Akıl hastalıklarıruhani hastalıklardır. Ruhani oldukları için de, hiçbir ilaç (hele de yapay kimyasal içerikli psikiyatrik ilaçlar), bu ruhani hastalıklara hiçbir fayda vermez, aksine durumlarını daha da kötü hale getirebilir.. Bu nedenle "psikiyatrik ilaçlar kullanıldığı sürece, temizlik hiçbir işe yaramayacaktır.."

"Temizlik", özellikle de akıl hastalıklarının şifasında eğer "ilaçsız tedavi yöntemleri" kullanılırsa, büyük başarı sağlanabilir, diye tahminde bulunabiliriz.. Ancak tabii temizlik tek başına yeterli değildir. Yukarıdaki ilk 3 yöntem de buna eşlik etmelidir, diye düşünüyoruz..

DİPNOT: Allah dostlarının (nazar etme eyleminin- manevi gücün) yerini alan ve ilaç firmalarının "mucize ilaç" diye bahsettiği psikiyatrik ilaçlar..
Günümüz psikiyatrik tedavisinde de, yukarıda bu saydığımız 4 yöntem de var aslında.  Ama bir farkla.. Son 3 yöntemin hepsi neredeyse var ve doğru. Ama ilk yöntem çok farklı.. İşin ilginç, yanlış ve oldukça çok tehlikeli yanı da zaten burada.. Allah dostlarının sahip oldukları manevi gücün (yani nazar etme eyleminin) yerini, günümüz psikiyatri tedavisinde, psikiyatrik ilaçlar almış gibi görülüyor. İlaç firmalarının, son derece zehirli ve öldürücü olabilen psikiyatrik ilaçları dünyaya "mucizevi ilaç" diye nitelendirmelerinin arkasında da sanmıyorsam, (Allah dostlarının yaptığı "nazar etme" eylemini (manevi gücünü)kimsenin yapamaması üzerine büyük ihtimalle (ama beyin için oldukça zehirli olabilen) psikiyatrik ilaçların beyin kimyasını değiştirmesi nedeniyle olması yatıyor gibi görülüyor.. "Mucize ilaç" diye nitelendirdikleri psikiyatrik ilaçlar aslında, insan beyni için oldukça zehirli (ve hatta öldürücü) bir özelliğe sahip olduğunu sonradan ortaya çıkarılan kanıtlarla anlayabiliyorsunuz..

-SÜRPRİİİZ.. İŞTE BU DA FİLMİ.. 

Yukarıda dediğimiz gibi, konumuzun içeriğine göre videonun başlangıcını, o konuyla ilişkili süreden başlattık..


UYARI :  Lütfen unutmayın: Hiç kimse doktor kontrolü olmadan psikiyatrik ilaçlardan kurtulmaya çalışmamalıdır. Buradaki bilgilere dayanarak psikiyatrik ilaçlarınızı birdenbire kesmeyiniz, bırakmayınız.. İntihar, cinayet, şiddet vb gibi çok sayıda tehlikeli olan ve olmayan "ilaç yoksunluk belirtilerine (psikiyatrik semptomlarına)" bir/birden fazlasına sahip olabilirsiniz. O yüzden mutlaka doktorunuza danışınız ve ilaç yoksunluk semptomları ile ilgili bilgileri doktorunuzdan öğreniniz.  

Ayrıca, bu içeriklerin (veriler, bilgiler, fikir ve düşünceler vs) hemen hepsi, bilgi vermek amaçlıdır. Tıbbi tavsiye /sağlık yönlendirmesi şeklinde verilmemiştir. Buradaki veriler, içerikler, fikir ve düşünceler, size teşhis, tanı koymaz, tedavi seçeneği sunmaz, sizi tedavi etmez. Eğer kendinizi rahatsız hissediyor ve/veya hasta iseniz, kendi doktorunuza /yakınınızdaki sağlık birimine başvurunuz.  

Ayrıca kendi başınıza bitkisel ilaçlar /tedaviler hazırlayıp-kullanmayınız. Bu işi, işin uzmanları olan uzaman fitoterapistler ile birlikte yapınız.. Fitoterapi (bitkilerle tedavi) anlamına gelir, fitoterapist ise, bu işin eğitimini görmüş fitoterapi hekimleridir.. Fitoterapistler, sizin vücudunuz, bünyeniz, hastalığınız vb gibi kriterleri değerlendirdikten sonra, size uygun bitkisel tedavi seçeneklerini sunacaktır.. Ayrıca BURADAKİ genel uyarıları da mutlaka okuyunuz. Her şey gönlünüzce olsun ve nice mutlu yıllar, sağlıklar dileriz.. Teşekkürler..😊

NOT : 'Psikiyatri bir ölüm endüstrisidir' serisinin tüm bölümlerine BURADAKİ tanıtım sayfasından gidebilirsiniz..Teşekkürler..😊

KAYNAK;
------------
(1)Kalbe Düşen Nur - İbrahim bin Havvas Hazretleri - Dini Filmler 
https://www.youtube.com/watch?v=ktNrAtb4aDc
ET: 13-14.08.2024

✔Researchs and Reviews Author by Ertuğrul Yıldırım 🙂💓

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

YORUM UYARISI : Yorumlara link ve telefon numarası bırakmak,küfür,hakaret vb gibi suç unsuru olabilecek ve herhangi bir sorunda yasal soruşturma sözkonusu olabilecek bir isim vermek vb gibi yazılar yazmak yasaktır.Özellikle de bunları Unknow olarak yayınlayan yorumlar dikkate alınmayacaktır.Tespit edilirse yayınlanmaz yada silinir..