Methods of secretly vaccinating the unvaccinated. You will be surprised when you read it. (Aşısızları, gizlice aşılama yöntemleri. Okuyunca çok şaşıracaksınız.), representative pictures, PIC(42)
AŞISIZLARI, GİZLİCE AŞILAMA YÖNTEMLERİ (Methods of secretly vaccinating the unvaccinated)
UYARI : Yazımızı okumadan önce en aşağıdaki UYARI kısmını okumanızda fayda vardır.. Her zaman olduğu gibi eğer kalp rahatsızlığı, psikoloji rahatsızlığınız vs varsa, buradaki bilgiler sağlığınız açınızdan iyi olmayabilir ve bu nedenle bu araştırmayı okumamanızı tavsiye ederiz. Yok eğer "Kimse karışamaz lan benim okumama, illa da okuyacağım!" diyorsanız, o zaman bütün sorumluluk size aittir, bunu unutmayın. Tekrar edelim ki, en aşağıdaki UYARI ve NOTLAR kısmını da okuyun. Her şey gönlünüzce olsun ve nice mutlu yıllar, sağlıklar dileriz..
GİRİŞ
Merhaba, sevgili dostlar. Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. İyi olmanızı Cenabı Haktan niyaz ederiz. Bugün yine sizlere bir komplo teorisi! 🙄 olarak görülebilecek bir mevzudan bahsedeceğiz. Çok ilginç bir mevzu ama aslında gerçekle yakın ilişkisini olabilen bir mevzu da diyebiliriz. Mevzumuz, "aşısızların, çeşitli yöntemlerle gizlice aşılanması" ile ilgili. Çok ilginç bir mevzu diyoruz, çünkü kimsenin aklına bile gelmeyen bir durum bu. Ama aslında küresel çetelerin bildiği ve hatta bizzat uyguladıkları bir durum da diyebiliriz. "Aşısızların, gizlice aşılanması" teorisi aslında yeni bir yaklaşım değil. Aşılama kampanyaları başladığından beri bilinen bir şeydi bu. Küresel çeteler, sanki "madem aşısızları aşılayamıyoruz /aşısızlar aşılanmak istemiyor, o zaman biz de onları gizlice aşılarız!" dercesine öyle şeytani planlar hazırladılar ki, aşısızları, aşılamak için çeşitli şekilde gizli (ve de görünmeyen) aşılama yöntemleri geliştirdiler. Ve dediklerini de yaptılar. Nasıl mı? Okumaya devam edin..
* Aşısızlar, "Oh, ne güzel biz aşı olmadık, kurtulduk!" havasına girmesin.. Çünkü aşısızları, gizlice aşılama yöntemleri çoktan devreye girmiş durumda.. Ölen ve yaralanan çok sayıda aşısız bulunuyor.. Peki bu, nasıl oluyor? Okuyalım, öğrenelim ve karar verelim. Gerçekten böyle mi?
İmdi covid aşılarının ve PCR testlerinin ne kadar tehlikeli olduğunu ve neden yasaklanması gerektiğini daha iyi anlayabilmek için, daha önce verdiğimiz yayınlardaki yayın içeriğindeki fikir ve düşünceler ile bölümlerdeki haber, makale, bilimsel çalışmalar vs içeriklerin bunun için sadece yeterli olacaktır, demiştik. Ancak bir de, bunların neden, niçin ve nasıl yapıldığını bilmek de, Covid aşıları ile PCR testlerinin derhal yasaklanması gerektiği yönünde bize anlamlı bir fikir verebilecektir. O zaman aslında insanlık nüfusunu azaltmak için nasıl bir plan hazırlanmış olduğunu anlayabilmiş olabileceksinizdir?
Bunlardan biri de aşısızlar ile ilgiliydi.. Aşısızlar, "Oh, ne güzel biz aşı olmadık, kurtulduk!" havasına girmesin.. Çünkü, aşısızları gizlice aşılama yöntemleri çoktan devreye girmiş durumda.. Bu gizlice aşılama yöntemlerinden dolayı hastalanan ve hatta ölen aşısızlar da bulunuyor. Aşılı insanların yakalandıkları (aşı kaynaklı olması muhtemel) hastalıklara, yakalanan aşısızların, buna bir anlam verememelerinin altında yatan gerçekte işte bu gibi görülüyor. Aşısızları gizlice aşılama yöntemlerini öğrenince gerçekten çok şaşıracaksınızdır, herhalde.
Şeytani bir plan..
Aşısızları (aşı onam formuna ve tazminat ödenmesine ihtiyaç olmadan ve bedava olarak) gizli bir şekilde aşılamak.. 🤔
Artık aşılanmayan kimse kalmayacak gibi görünüyor.. Peki aşısızları, gizli bir şekilde nasıl aşılıyorlar? Örneğin, mesela şu soruyu kendinize sorabilirsiniz;
-"Aşı olmadığınız halde, gizli bir şekilde aşılanmış olduğunuzu nasıl anlarsınız?" Bu soruyu cevaplayabilmek için, önce şu sorulara cevap vermeniz gerekebilir;
- "Ya ben aşı olmadığım (hatta maske takmadığım ve/veya pcr testi yaptırmadığım) halde, neden covide ve aşı olan insanların yakalandığı diğer çeşitli hastalıklara yakalandım?"
- Hiç aşı olmayan, maske takmayan ve pcr testi yaptırmayan kişiler, (aşı olan, düzenli maske takan ve pcr testi yaptıran kişilerin yakalandıkları) kalıcı olan/olmayan çeşitli hastalıklara neden yakalanıyor ve ölüyorlar?
Aslında bunun nedenini, daha önceki araştırma yazılarımızda özellikle de "kendi kendine yayılan aşılar" ile açıklamaya çalışmıştık. Şimdi ise aşısızları, gizlice aşılamak için yeni yöntemlerin ortaya çıktığını görüyoruz. Bunlara değinmeden önce, kendi kendine yayılan aşılar ile ilgili kısaca yeniden değinelim..
NOT : Tabii yanlış anlamaya mahal vermemek için, yukarıda okuduğunuz ve aşağıda okuyacağınız "aşısızların, aşılılar tarafından etrafa yaydırılan aşı kaynaklı virüs" nedeniyle hasta oldukları, aşılandıkları ve hatta öldükleri ile ilgili haber, makale vb kaynaklı bilgilerle birlikte ve/veya fikir ve düşüncelerin hiçbirinde "aşılıları suçlamak" gibi bir niyet yoktur. Amaç aşılı olanları suçlamak değil, amaç var olan bazı aşı gerçeklerini ortaya koymaktır. Aşı olanlar da maalesef, hem kendi devletleri hem de ana akım medya ve diğer DSÖ gibi sağlık kuruluşları tarafından KANDIRILDILAR. Onlar, bu aşıların zararlarını bilmedikleri için, devletlerine, ana akım medyaya ve diğer DSÖ gibi uluslararası sağlık örgütlerine inanarak bu aşıyı oldular. (Yani aşısızların, aşılılardan kapmış oldukları aşı kaynaklı viral yüklerde, aşı olanların bir suçu yoktur.) İşte bu yüzden, kimse onları herhangi bir nedenle suçlayamaz.
Bizim de amacımız bu değil zaten. Var olan aşı gerçeklerini ortaya koymaktır. Bunları öğrenmek sadece aşısızların değil aşılı olanların da hakkıdır. Çünkü onlarla ilgili dünya genelinde kendi devletlerine ve aşı firmalarına karşı binlerce tazminat davaları açılmaya başlandı. Ve hatta bazılarına tazminatlar ödenmeye başlandı bile. Ve daha sırada bekleyen diğer yüz binlerce hatta milyonlarca aşıdan zarar görmüş insanlar bulunuyor. Bununla ilgili araştırmayı bir diğer yayında vereceğiz.. Şimdi kaldığımız yerden devam edelim..
Kendi kendine yayılan aşılar ve işte gerçekler..
Küresel çetelerin birer kuklası haline gelen, sahte bilim dünyası özellikle de Covid Plandemi Döneminde (CPD), ana akım medyayı bir silah gibi kullanarak, aşısızların, covide ve diğer çeşitli hastalıklara yakalanmasını "covid virüsünün çok bulaşıcı" olduğu ve "aşısızların, birbirlerinden kaptıkları virüsler" vb nedeniyle olduğu tezini, yalan, yanlış ve/veya yanıltıcı bir şekilde vermişlerdi. Yukarıdaki resme benzer "virüs yayılması" ile ilgili çok sayıda figürleri, (sırf aşısızları, zehirli covid aşılarını olmalarını sağlamak için) tehdit etmek için sürekli olarak kullandılar. Halbuki, ana akım medyanın verdiği bu "virüs yayılma teorisine" ait çizim figürlerinin, tam tersine "virüsü, aşılı olanların etrafa yaydığı" gerçeğine ait olduğu ortaya çıkmıştı. Yani aslında bu "virüs yayılma teorisi" figürlerinde geçen "virüsü aşısızlar yayıyor" teorisi, aşısızları bu zehirli aşılara musallat etmek için yapılan bir aldatmacadan başka bir şey değildi.
Evet, ortada bir virüs vardı ama bu, aşısızlardan değil, tamamen aşılılardan kaynaklanan bir durumdu. Yani kısaca aşılılar, olmuş oldukları covid aşılarının (aşı kaynaklı) viral yüklerini etrafa yaydırıyorlardı. Bu viral yükler, tam olarak bir virüs değil, aşıların oluşturduğu etrafa da yayılabilen zehirli spike (başak) proteinleri ve/veya ona benzer/etkisi ile oluşan herhangi ama zehirli bir enzim yükleriydi. İşte, etrafa yayılan ama virüs gibi davranan şey de buydu. Covid planlayıcıları (DSÖ, CDC gibi) tüm bunları (yani aşılıların etrafa virüs yaydırdığını ve bunların aşılardan kaynaklandığını) çok iyi biliyordu. O nedenle, bu teoriyi "tersine mühendislik" işleviyle, "aşısızları da bu zehirli aşılara musallat etmek" için, aşılılar tarafından etrafa yaydırılan bu viral yükleri, "covid-19 virüsü" olarak etiketlediler ve "aşısızlar, etrafa virüs yaydırıyor" tez saçmalığını aldatıcı bir şekilde kullandılar. Halbuki yukarıda da söylediğimiz gibi daha sonraları, bu covide ve diğer (aşı kaynaklı) hastalıklara yakalanmanın (sahte bilim dünyasının verdiği şekilde değil), tam tersi (kendi kendine yayılan aşılar sayesinde, aşılılardan, aşısızlara enfeksiyon (virüs) bulaştırıldığı) şekilde ortaya çıktığı görülmüştü.
Dolayısıyla, hiç aşı olmayan, pcr testi yaptırmayan ve hatta hiç maske takmayan kişilerin , aşı olan, düzenli maske takan ve pcr testi yaptıran kişilerin yakalandıkları çeşitli hastalıklara yakalanmaları ve hatta ölmeleri, aşı olanların etrafa yaydırdıkları "aşı kaynaklı viral yükler (virüsler)" nedeniyledir diyebiliriz. Bu, sadece aşı karşıtı olarak görülen hekimlerin bir görüşü değil, aşı yanlısı hekimlerin hatta CDC gibi yabancı devlet sağlık birimlerinin de ortaya koymuş olduğu önemli bir veridir. Yani, aşı olanlar etrafa virüs (yani aşı kaynaklı viral bir yük) yayabilir, aşısızlara bulaştırabilir.. Dolayısıyla çoğu araştırma ve uzmanlar, bu durum için, bu aşılara "kendi kendine yayılan aşılar" ismini takmışlardır. Yani etrafa virüs (aşı kaynaklı viral yük) yaydırıp-insanlara bulaştırma özelliği olduğu için, covid aşıları, "kendi kendine yayılan aşılar" olarak da bilinir. Yani bir nevi aşısızları da bu şekilde bir nevi aşılamış oluyorlar.. Hem de "aşı onam formuna" falan ihtiyaç bile kalmadan.. Böylece devletler, aşısızlara tazminat ödemeden de kurtulmuş oluyorlar.. 🙄
Küresel çetelerin hizmetkarı olan bazı ulus devletleri ve sağlık birimlerini kullanarak, düzenlemiş oldukları plandemide ki "aşı, maske ,pcr testleri" vb ile gerçekleştirmek istedikleri asıl şey, yani asıl planları, toplumların nüfuslarını azaltmadan başka bir şey değil gibi gözüküyor. Yani, kısaca salgın plandemi düzeni, tamamen çok ciddi bir şekilde nüfus azaltma programıdır, diyebiliriz.. Özellikle de yetişkin ve yaşlı nüfusu hedef alan öldürücü bir eylem olmasına rağmen, "aşı, maske ve pcr testlerine" başvuran çok sayıda çocuk ve gençlerin de, yaralanmalarına ve ölümlerine sebep olmuş ve halen bile olmaya da devam edebilmektedir.
Kendi kendine yayılan aşılar ünvanına da sahip covid (özellikle de mRNA) aşılarının, aşılı insanlar kullanılarak, aşısızların da aşılanmasının sağlandığına dair bilgiler bulunuyor. Aslında bu, yeni bir bilgi değil. Covid aşıları piyasaya sürüldüğünden beri, aşılar konusunda tereddütü olan çeşitli bilim adamları tarafından dile getirilen bir şeydi. Daha sonraları bu bilim adamları komplocu olarak fişlenmiş, kendi devletleri ve sağlık kuruluşları tarafından aforoz edilmiş ve çeşitli sosyal medya platformlarında yasaklanmışlardı. Ancak bunların dedikleri tek tek ortaya çıkınca, aşı yanlısı bilim adamları bile U dönüşü yapmak zorunda kaldılar ve aşılı insanların da etrafa virüs bulaştırabilecekleri tezini ortaya koymaya başladılar. Ama tabii bu bilgileri, dolaylı yollardan (yani aşılılardan etrafa yayılan virüsün, aşı kaynaklı olduğunu söylemeden, gizleyerek) yaptılar ve halen de bu şekilde yapmaya devam ediyorlar. İşin gerçeğini açıklayamıyorlar çünkü suçlanacaklarını çok iyi biliyorlar.
Etrafta dolaşan virüs, doğal covid virüsü değil, aşı kaynaklı covid virüsü (viral yük) gibi gözüküyor..
Covid aşılarının özellikle de mRNA aşılarının, etrafa aşı kaynaklı viral yük yaydırdığı zaten biliniyordu. Aşı kaynaklı bu viral yük, bir çeşit aşı kaynaklı bir virüstür ancak resmi otoriteler (DSÖ, CDC gibi ulusal ve uluslararası sağlık birimleri ve kuruluşlar) bu aşı kaynaklı viral yükü, sözde doğal covid virüsü olarak adlandırdılar. Ve bunu (aşılı ve aşısızlarda bulunan aşı kaynaklı viral yüklü virüsleri) covid vakalarının şişirilmesinde kullandılar ve zaten halen de bu şekilde kullanmaya devam ediyorlar. Halbuki, etrafta dolaşan virüs, doğal covid virüsü değil, aşı kaynaklı covid virüsü (viral yük) gibi gözüküyor. Tamam, etrafta bir virüs var ama bu virüs, doğal değil tamamen aşı kaynaklı bir covid virüsüdür.. En azından bu vakaları, aşı kaynaklı covid virüsü olarak adlandırmaları gerekir. Ki bunu yapabilmeleri de "suçlanma korkusu nedeniyle" biraz zor gibi gözüküyor.
Aşısızların, aşılılar kullanılarak silsile yolu ile aşılanması..
Aşısız kişilerin, gizlice aşılandıklarının daha doğrusu "aşısızları, gizlice aşıladıklarının" bir gerçek olduğu artık bilinmeyen bir şey değil. Aşısızlar (küresel çetelerin plandemi de kurguladıkları ve tüm insanlığa yaptıkları), kendi kendine yayılan covid aşıları sayesinde, (hem de hiçbir şey yapmadan, iğne vurulmadan, aşı onam formu okumadan, imzalamadan), dolaylı yollardan aşılanmış oldular /oluyorlar ve/veya olmaya devam ediyorlar. Yani aşılı insanlar aracılığıyla, aşısız insanlar da bu "aşı kaynaklı viral yükler" ile tanışmış oluyorlardı. Hani işte aşısız insanlar, durup-dururken covid vb gibi semptomlara yakalanıyorlardı ya, işte bunun sebebi hemen hemen budur. Aşısızların, kendi kendine yayılan aşılar ile gizlice aşılanmasının yönteminin kısaca şu şekilde olabileceğini tahmin edebiliriz;
* Bulaşma döngüsü şöyledir;
-------------------------------------
1) Bir aşısız, aşı kaynaklı viral yükü (covid virüsünü), bir aşılıdan kapabileceği gibi;
2) Bir aşılıdan önceden kapan bir aşısızdan da kapabilir.. Böylece silsile yolu ile aşısızlar, bu aşı kaynaklı viral yükleri birbirlerine bulaştırmış olurlar.
3) Aşılıdan, aşılıya aşı kaynaklı viral yükün (covid virüsünün) bulaşması da mümkündür. Yani aşılılar, birbirleri ile temasa geçtiklerinde de bu aşı kaynaklı virüsü kapabilirler.
Hiç bir semptom göstermeyen aşılıların, birbirlerine (yani aşılıdan aşılıya) ve aşısızlardan da virüs kapabilme olasılıkları da bulunabiliyor. Dışarıdan kapılan virüsler, hiç bir semptom göstermeyen aşılıların, (olmuş oldukları aşıların olumsuz yönlerinin etkisi ile) rahatsızlıklarının daha ağır geçmesine neden olabilir. Bu, virüs kapan aşısızların, virüs kapan aşılılardan daha hızlı ve doğal süreçlerde iyileşmeleri ile ilgili bilgilere dayanarak verilen bir nedendir. Doğruluğu /yanlışlığı tartışılır /araştırılmaya daha müsait bir ortamı teşkil eder.
Yukarıdaki bu bulaşma döngüsünü, plandemi düzenleyicileri, sahte covid vakalarının abartılması için kullandılar. Aşı kaynaklı viral yükler, covid vb semptomlara neden olurken, kanser, AIDS vb gibi kalıcı olan/olmayan çeşitli hastalıklara da sebep olabiliyorlar. Bundan en çok aşıyı bizzat olan aşılı insanlar etkilenirken, aşılılardan almış oldukları viral yükler nedeniyle de aşısız insanlar da dolaylı yollardan etkilenebiliyorlar.. Yani viral yükleri kapan aşısızlar da dolaylı yollardan da olsa, bu hastalıklara yakalanma olasılıkları da mümkün olabiliyor. Hatta aşılılarla temasa geçen, yaralanan ve ölen aşısızların olduğu da biliniyor. Tabii bunlar, özellikle de ana akım medyada "aşılılarla temasa geçti yaralandılar veya öldüler" şeklinde değil, "aşı olmadı, covide yakalandı öldü" vb gibi tamamen aldatıcı bilgilerle veriliyordu. İşin aslının öyle olmadığı sonradan yavaş yavaş ortaya çıkınca, hepsi suspus oldular. Bunlar zaten biliniyordu ama bunlarla ilgili yeni verilerin ortaya çıkması, bu tezleri iyice güçlendirmiş gibi görülüyor.
* AŞISIZLARI, GİZLİCE AŞILAMA YÖNTEMLERİ NELERDİR?
Tabii aşısızları, aşılama yöntemi sadece "kendi kendine yayılan aşılar (yani aşılılardan, aşısızlara)" ile değil, başka yöntemlerle (hatta daha önceden) de yapıldığı ortaya çıktı. Bunlar, kısaca şöyledir.. Aşısızları, gizlice aşılamanın bilinen dört (4) yöntemi bulunuyor;
1) Kendi kendine yayılan aşılar ile.. Aşılı insanlar kullanılarak --> Silsile yolu ile (yani konakçıdan konakçıya usulü) herkesi aşılamak. Bu, zaten bilinen bir şeydi.
2) PCR testleri ile
3) İçlerine mRNA aşıları eklenmiş gıdalar ve içecekler ile.. Bunlara "Yenilebilir aşılar" da deniyor..
4) Hava yolu ile.. Özellikle de chemtrails yolu ile..
İlk üçü, aşağı yukarı bilinen aşılama yöntemleridir, diyebiliriz. Kendi kendine yayılan aşılar ile (yani aşılı insanlar kullanılarak), aşısızları aşılama yöntemi zaten biliniyordu. PCR testleri ve Gıdalar yolu ile aşısızları, aşılama yöntemleri de az çok bilinmesine rağmen, bunlar da henüz piyasaya yeni girenlerden. Hava yolu (yani chemtrails) ile aşısızları, aşılama yöntemi pek bilinmeyen bir yöntem. Ancak uzun yıllardan beri, hava yolu ile insanların bir takım kimyasallarla (yani bir nevi aşılanarak) zehirlendiği bilinmeyen bir şey değil. Havaya bir takım kimyasallar salarak, havayı bozmaya çalıştıkları gibi, insanların da doğal olarak bundan olumsuz etkilenmesine (zehirlenmesine yani bir nevi aşılanmasına) sebep oluyorlardı ve bu zehirlenmenin halen bile günümüz de devam ettiğini söyleyebiliriz. Dolayısıyla, plandemi döneminde zehirli covid aşılamasının ortaya çıkmasından itibaren, bu zehirli covid aşılarına ait kimyasal maddelerin, bu chemtrails yolu ile de havaya püskürtülüyor olabileceği şüphelerine de yol açmış gibi görülebiliyor. (.....)
NOT : Bu kısmın devamı çok uzun olduğu için, devamını bir sonraki araştırma yayınında okuyabilirsiniz..
NOT : Bölümlere geçmeden önce, şunu söylemek de fayda var. Tam olarak emin değiliz ama çevremizden edindiğimiz gözlem ve deneyimlerimize bakılırsa, aşı kaynaklı virüsü (/viral yükleri) etrafa daha çok hasta olan (örneğin grip, ateş vb semptomlara yakalanan) aşılılar yaydırıyor gibi. Semptom göstermeyen (yani hastalık belirtisi olmayan) aşılıların etrafa bu viral yükleri yaydırdığını söylemek doğru olur mu bilemiyorum. Çünkü, semptom göstermeyen aşılılarla da beraber oluyoruz (ama tabii öpüşmek, tokalaşmak, aynı kapları kullanmak vb gibi çok yakın temas içerisinde olmak haricinde), uzaktan iletişim kurduğunuzda bir sorun yaşamayabiliyorsunuz. (Tabii bu durum, bünyesi hassas olan /daha başka nedenlerden dolayı insanlar için farklı olabilir. Yani duruma göre virüs her insana bulaşabilir /bulaşmayabilir.) Ancak semptom gösteren aşılı insanlarla uzaktan iletişim kursanız bile, (viral yük çok kuvvetli olduğu için) bir şekilde virüs size de tesir edebiliyor. (Tabii dediğimiz gibi tüm bunlar, sadece bizim gözlem ve deneyimlerimizden oluşuyor, gerçekte böyle olmayabilir. Yani farklı nedenlerle ilgili de olabilir bu bulaşma döngüsü, duruma göre değişebilir, bizim ki sadece gözlem ve deneyimlerimizden oluşan fikirlerimizdir.. İlla da böyle oluyor diye kesin bir düşüncemiz yok..) Böyle bir durum vardı, anlatayım dedim. Belki sizler de aynı durumla karşılaşmış olabilirsiniz..
İÇİNDEKİLER;
--------------------
AŞISIZLARI, GİZLİCE AŞILAMA YÖNTEMLERİ
BÖLÜMLER
1.BÖLÜM : KENDİ KENDİNE YAYILAN AŞILAR İLE AŞISIZLARI, GİZLİCE AŞILAMAK
2.BÖLÜM : PCR TESTLERİN YENİ MAHARETİ : AŞISIZLARI, PCR TEST İLE GİZLİCE AŞILAMAK
3.BÖLÜM : YENİLEBİLİR AŞILAR İLE AŞISIZLARI, GİZLİCE AŞILAMAK
4.BÖLÜM : CHEMTRAILS (HAVA YOLU) İLE AŞISIZLARI, GİZLİCE AŞILAMAK
NOT : 1 ve 4 numaradaki aşılama yöntemlerine /aşılara, bir nevi "GÖRÜNMEZ AŞILAR /GÖRÜNMEZ AŞILAMA YÖNTEMLERİ" de diyebiliriz. İşte, aşısızları böyle görünmez aşılarla, gizlice aşılıyorlar.. 🤔
NOT : Yabancı sitelerden alınan haber, makale gibi yabancı dillerin Türkçe çevirilerinde hatalar olabilir. Gerçek çevirileri öğrenmek için kaynaklarına gidip okuyabilirsiniz..
* ARAŞTIRMA DETAYLARI : AŞISIZLARI, GİZLİCE AŞILAMA YÖNTEMLERİ
BÖLÜMLER
1.BÖLÜM
KENDİ KENDİNE YAYILAN AŞILAR İLE AŞISIZLARI, GİZLİCE AŞILAMAK
* Bu kısımda, kendi kendine yayılan aşılar ünvanına da sahip covid (özellikle de mRNA) aşılarının, aşılı insanlar kullanılarak, aşısızların da aşılanmasının sağlandığına dair bilgiler bulunuyor. (Daha detaylı açıklamayı, en yukarıda GİRİŞ kısmında okuyabilirsiniz..)
"CDC itiraf ediyor: Aşılar başarısız oluyor, aşılılar süper yayıcılar olabilir, aşılılar da dahil olmak üzere herkes için maske zorunluluğuna geri dönmeyi talep ediyor
CDC'nin kendi direktörü Dr. Rochelle Walensky'nin sözleriyle, aşılar ve covid hakkındaki resmi anlatı kendi kendini yok etti. Bu yılın Mart ayında Walenksy, aşılananların bu hafta virüsü yayamayacağına ve başkalarına bulaştıramayacağına dair alenen söz vermişken, aşıların başarısız olduğunu ve aşılananların artık aşılanmayanlardan daha yüksek viral yük taşıyabileceğini ve covid'in yayılmasına katkıda bulunabileceğini açıkça belirtti. Tipik olarak Big Pharma'yı küçümseyen Yahoo News bile, yıkıcı anlatım değişikliğini şekerle kaplayamadı ve şunları bildirdi:
-CDC, aşılanmış kişiler için bile iç mekanlarda maske önermek için Salı günü yönergelerini güncelledi.
-CDC, Delta varyantının aşılanmış kişilerin virüsü bulaştırmasını kolaylaştırdığını söyledi.
-Delta ile enfekte olan aşılanmış ve aşılanmamış kişiler benzer viral yüklere sahip olabilir.
USA Today, CDC'nin itirafıyla o kadar paniğe kapıldı ki, NBC News'e atıfta bulunan kendi haberlerinin hafızasında yer açmaya çalıştılar. USA Today panik içinde hikayelerinden şu cümleyi çıkardı: NBC News, karardan haberdar olan isimsiz yetkililere atıfta bulunarak, yeni verilerin aşılanmış kişilerde daha yüksek virüs seviyelerine sahip olabileceğini ve koronavirüsün delta varyantının neden olduğu vaka artışının ortasında başkalarına bulaştırabileceğini öne sürdükten sonra geldiğini bildirdi. Bu arada, CDC şu anda bu verileri halktan saklıyor, çünkü büyük olasılıkla veriler ortaya çıktığında aşı yanlısı anlatılarının kalan herhangi bir parçasının kendiliğinden çökeceğini biliyorlar.
CDC "itirafı", aşılananlara verilen tüm vaatleri az önce yerle bir etti... şimdi onlar, ölüme mahkûm süper yayıcılar olduklarını yavaş yavaş fark ediyorlar.. CDC, bu kamuya açıklamaları yaparken, aşılanmış kişilerin covid'e karşı bağışık olduğu ve onu başkalarına yayamayacağına dair tüm vaadin çözüldüğünü kabul etti. CDC, "tam olarak aşılanmış" olanlar için bile, derhal tüm ulusun neandertal maskesi zorunluluklarına geri dönmesini talep etti. Şu soruyu akla getiriyor: Cevap aşılar değil de sadece maske takmaksa, o zaman Amerika neden en başta CDC'ye ihtiyaç duyuyor? Ve maskeler aslında maske ipliklerindeki boşluklardan çok daha küçük olan viral partikülleri bloke etmeye çalışmadığına göre, maskeler onları nasıl durdurabilir? Ve eğer aşılar işe yaramıyorsa, o zaman aşı pasaportları ne işe yarar? Bunların hepsi, CDC'nin covid'e karşı hiçbir aracı olmadığının ve son 18 aylık aşı yanlısı vaatlerin yalan ve propagandadan başka bir şey olmadığının açık bir itirafıdır. Daha da kötüsü, tüm tıp kurumu, bu salgının tek meşru çözümünü, ancak iyi beslenme ve doğru takviye ile birleştirildiğinde etkili bir şekilde işlev görebilen doğal bağışıklık olan, baskı altına aldı. Yine de bugün topluma hakim olan tek tip tıp kültü sistemi, yalnızca ilaçları ve aşıları olası cevaplar olarak görüyor, beslenmeyi veya doğal bağışıklığı asla göremiyor. Bu nedenle, CDC'nin Amerika'ya kendi şarlatan bilim yalanlarına körü körüne itaat etmekten başka sunacağı hiçbir şey kalmadı.
Ama daha da kötüsü: CDC direktörü, aşıların yakında geçerliliğini yitireceğini kabul etti.. Hayal edebiliyorsanız, durum aslında şu ana kadar burada ele alınandan çok daha kötü. CDC direktörü Walensky, bu hafta halka açık itiraflarında, covid'in mevcut tüm aşıları tamamen geçersiz kılmaktan "sadece birkaç mutasyon uzakta" olduğunu da kabul etti. O ekledi: Halk sağlığı ve bilimde endişelendiğimizi düşündüğüm en büyük endişe, bu virüs ve potansiyel mutasyonlardır. Bizi ciddi hastalık ve ölümden nasıl koruduğu açısından aşılarımızdan kaçma potansiyeline sahip, çok bulaşıcı bir virüsümüz var…
Öyleyse, herhangi bir mantıklı insanın sorabileceği gibi, ilk etapta aşı yaptırmanın amacı neydi? Aşı kaynaklı "bağışıklığın" altı hafta sonra solmaya başladığının artık belgelendiğini fark ettiğinizde bu daha da endişe verici. Ve aşı etkisini yitirdiğinde, insanlar aşılanmayanlara veya doğal bağışıklığı olanlara kıyasla enfeksiyonlara karşı daha savunmasız hale geliyor. Bu nedenle şu anda Kaliforniya'da en yüksek yeni covid-19 vakası sayısı, aşılama oranlarının en yüksek olduğu ilçelerde kaydediliyor. Benzer şekilde, aşı şirketleri artık başka bir para kazandıran “takviye aşılar” şamatasını bastırırken, kendi aşılarının birkaç ay sonra işe yaramadığını, dolayısıyla insanların aşı kârlarının akmasını sağlamak için takviye aşılara ihtiyacı olacağını açıkça belirtiyorlar.
Aslında durum daha da vahim: Aşılananlar aynı zamanda covid varyantlarının da “süper yetiştiricileri”... Aşılanan insanlar artık sadece süper yayıcılar değil, aynı zamanda aşı varyantlarının "süper yetiştiricileri" oldukları da ortaya çıktı. Aşı bilimcisi Geert vanden Bossche'nin açıkladığı gibi: (vurgu bizimki) …Kitlesel aşılama, popülasyonun aşılanmış kısmında giderek aşı bağışıklığından (VI) kaçan varyantların doğal seçilimini teşvik eder. Birlikte ele alındığında, yüksek bulaşıcılık oranlarına sahip bir arka plan üzerinde yürütülen toplu aşılama, daha bulaşıcı, giderek artan şekilde VI'dan kaçan varyantların prevalansta genişlemesini sağlar. Bu evrim kaçınılmaz olarak hem aşılanmış hem de aşılanmamış popülasyonda morbidite oranlarının artmasına neden olur ve sonunda aşı aracılı bağışıklığa (VMI) tamamen direnecek olan dolaşımdaki viral varyantların ortaya çıkmasını hızlandırır. Bu nedenle, bırakın daha bulaşıcı varyantların olduğu bir pandemiyi (bulaşmayı engelleyen aşılar kullanılmadıkça! ), oldukça değişken bir virüs pandemisi sırasında bile toplu aşılama kampanyaları yürütülmemelidir. Viral enfektivite oranlarında doğal enfeksiyonla elde edilmeyen, yalnızca hızlandırılmış toplu aşılama kampanyalarından kaynaklanan hızlı bir düşüşün, yalnızca ortaya çıkan, tamamen aşıya dirençli viral varyantların ani yayılmasını geciktireceğini ve dolayısıyla yalnızca yüksek bir morbidite ve mortalite dalgası.
Görünüşe göre "yüksek hastalık ve ölüm dalgası" daha yeni başladı.. Dr. Robert Malone "en kötü durum senaryosu" konusunda uyarıyor ve Antikor Bağımlı Geliştirmenin (ADE) şu anda ortaya çıktığını gösteren ilk kanıtları aktarıyor.. "Önümüzdeki 12 ay boyunca, bu yılın başlarında aşı olan insanların dalgasını yansıtan bir aşı sonrası ölüm dalgası göreceğiz." mRNA aşı teknolojisinin mucidi Dr. Robert Malone bile, CDC'nin kabulünün, Antikor Bağımlı Güçlendirme etkilerinin başladığının esasen bir teyidi olduğu konusunda uyarıyor. War Room Pandemic üzerine Steve Bannon ile yakın zamanda yapılan bir röportajda Dr. Malone (bu arada kendisi tamamen aşı yanlısıdır) şunları söyledi: Antikor bağımlı geliştirme gerçekleşseydi tam olarak bunu görürdünüz… Pfizer koruması altı ayda azalıyor. Şu anda azalma aşamasında olan Pfizer'ı alanlar enfekte oluyor gibi görünüyor. Bu, tam olarak tahmin edeceğiniz şey, aşı tepkisi düşerken bu uzun azaltma aşamasında, antikora bağlı artışa karşı en yüksek duyarlılık penceresidir. İktidar burada olup bitenleri çarpıtıyor. Zayıflama aşamasındaki aşının virüsün normalde olduğundan daha verimli bir şekilde çoğalmasına neden olduğu en kötü durum senaryosunu ortaya koyuyor gibi görünüyor, buna ADE diyoruz. Dünyanın önde gelen aşı yanlısı bilim adamlarından biri - mRNA aşı teknolojisinin mucidi - öne çıkıp covid aşılarının artık "en kötü durum senaryosunu" temsil ettiğini söylediğinde, muhtemelen dikkat etmeye değer." (1)
"Doktor, COVID-19 aşısının, aşı olmayanlarda hücresel hasara ve kan pıhtılaşmasına neden olan grafen benzeri maddeyi saçtığı uyarısında bulundu.
İnsan vücudunda 724 trilyon hücre vardır. Bunlar arasında kan hücreleri en önemlilerinden bazılarıdır. Son araştırmalara göre Wuhan koronavirüs (COVID-19) aşısı, vücudun temel kan hücrelerini yok eden grafene benzer bir maddeyi atmasını sağlıyor. İnsan vücudu yedi yılda bir eski hücreleri yenilerken uzmanlar, COVID-19 aşılarının, aşı olmayanlarda kalıcı hasara ve hatta ani ölüme neden olmasından endişe ediyor.
Hücresel hasar ve kan pıhtılarıyla bağlantılı COVID-19 aşısı.. Birkaç doktor, COVID-19 aşısının grafene benzer bir madde saçtığını zaten kanıtladı. Bu endişe verici çünkü madde, hücresel yapıyı tehlikeye atabilir, beklenmedik kan pıhtıları oluşturabilir ve erken ölüme neden olabilir. Bu konuda konuşan ilgili doktorlardan biri olan Dr. Philippe van Welbergen, COVID-19 aşılarındaki grafenin nasıl genişleyerek büyük liflere ve diğer yapılara dönüştüğünü gösterdi. Bu alışılmadık lifler ayrıca manyetizma ve bazı durumlarda elektrik yükleri geliştirir. Van Welbergen, aşılanmış ve aşılanmamış popülasyonlardan toplanan bir dizi kan örneğinde ikna edici kanıtlar sundu. Daha yakından analiz edildiğinde Van Welbergen, yapıların, kayaların yüzeylerindekilere benzer çizgiler veya küçültülmüş çizgiler veya çizikler dahil olmak üzere beklenmedik karmaşıklığa sahip olduğunu buldu. Van Welbergen, bu çizgilerin vücudun temel kan hücrelerine zarar verebileceği konusunda uyardı. Doktor, Güney Afrika'nın Loving Life TV'sinde samimi bir röportaj verdiği 2021 yazından beri bu konularla ilgili alarm zillerini çalıyor. Röportaj sırasında Van Welbergen, hastalarının COVID-19 aşısı olduktan sonra bilişsel zorluklar, kronik yorgunluk ve baş dönmesi gibi olumsuz etkileri nasıl yaşadıklarını anlattı. Bazı hastalar ayrıca aşılamadan sonra felç geçirdi.
Aşılamadan sonra alınan kan örneklerinde, bazılarında hücresel hasar bulunan, küçük silindirlere benzer garip şekilli yapılar vardı. Van Welbergen ayrıca hasta hastalarının birçoğunun çok az sayıda sağlıklı hücreye sahip olduğunu da buldu. Doktor, boru şeklindeki yapıların muhtemelen COVID-19 aşısından dökülen grafen olduğunu bildirdi. 2022 kışında Van Welbergen, kan örneklerinin görüntülerini slaytlarda sunmak için Loving Life TV'de yeniden ortaya çıktı. Segment sırasında, hem aşılanmış hem de aşılanmamış bireylerden 100'den fazla kan örneğini vurguladı. Ayrıca COVID aşısından dökülen grafenin kılcal damarlardaki kan akışını engelleyecek kadar büyük olduğunu bildirdi. (İlgili: İspanyol bilim adamları COVID-19 enjeksiyonlarında grafen oksit, nanoteknoloji buluyor. ) Van Welbergen, aşılanmış hastaların hücresel yapısını inceledikten sonra, COVID-19 aşısının grafen yapılarının kenarlarında manyetik bir etki oluşturacak kadar güçlü olduğunu keşfetti. Ortaya çıkan kutupluluk, zaman ilerledikçe daha yaygın hale geldi ve bu, aşıyı aldıktan sonra gizli bir etki olduğunu düşündürdü. Zamanla aşıdan gelen grafen lifleri yakındaki kan hücreleriyle etkileşerek bir elektrik yükü veya manyetizma oluşturarak çeşitli olumsuz etkilere neden olur.
Big Pharma, kan hücrelerini ortadan kaldırmak için kasıtlı olarak mRNA çekimleri tasarlamış olabilir.. Uzmanlar, Big Pharma'nın kasıtlı olarak mRNA aşılarını kan hücrelerini ortadan kaldıracak, pıhtılaşmaya neden olacak ve ani ölüm dahil birçok olumsuz yan etkiye sahip olacak şekilde tasarladığına inanıyor. En kötü senaryo, Big Pharma, Big Government ve elit bir grup arasında, nihai hedefi COVID-19 aşıları ve destekleyici aşılar yoluyla nüfusu azaltmak olan hain bir ortaklıktır. Bir çalışmada, Brown Üniversitesi'ndeki biyologlar, mühendisler ve malzeme bilimcilerinden oluşan bir ekip, grafenin insan hücrelerindeki potansiyel toksisitesini analiz etti. Sonuçlar, çok keskin ve güçlü olan grafen nanopartiküllerin pürüzlü kenarlarının insan akciğeri, cildi ve bağışıklık hücrelerinin hücre zarlarını kolayca deldiğini gösterdi. Bu endişe verici bulgu, grafenin insanlarda ve diğer hayvanlarda ciddi hasara neden olabileceğini doğrulamaktadır. Van Welbergen ayrıca, aşılanmış ebeveynlerin, aşılanmamış yavrularından alınan kan örneklerinin maalesef bu zararlı grafen parçalarını içerdiğini söyledi. Vaccines. news, COVID-19 aşılarının tehlikelerini gösteren araştırmalar hakkında daha fazla bilgiye sahiptir. COVID-19 aşılarında grafen nanoparçacıklarının daha fazla kanıtı için aşağıdaki videoyu izleyin." (2)
"Kimse güvende değil: Aşılanmış kişiler aşılanmamış kişilere grafen bulaştırabilir
Biyomedikal Klinikler Tıbbi Direktörü Dr. Philippe van Welbergen, insanlara enjekte edilen grafenin birleşerek daha büyük lifler ve yapılar halinde geliştiğini, manyetik özellikler veya elektrik yükü kazandığını ortaya çıkardı. Lifler ayrıca çizgili daha karmaşık yapıların belirtilerini gösteriyor. Ayrıca grafen "kırıklarının" aşılılardan aşısızlara bulaştığını ve bunun kırmızı kan hücrelerini yok ettiğini ve aşılanmamışlarda kan pıhtılarına neden olduğunu gösterdi. Van Welbergen, geçen yıl kan örneklerinin mikroskop altında görüntülerini yayınlayarak Wuhan koronavirüs (COVID-19) enjeksiyonlarının insanların kanına verdiği zarar konusunda halkı ilk uyaranlardan biriydi. Temmuz 2021'de Van Welbergen, bir Güney Afrika topluluk kanalı olan Loving Life TV'de röportaj yaptı; 60 yaş ve üzeri kadınlardan kronik yorgunluk, baş dönmesi, hafıza sorunları, felç ve ağır adet kanamalarının geç başlaması şikayetleri üzerine hastalarının kan örnekleri aldığını anlattı. Hastaların kanında alışılmadık tüp benzeri yapılar, yanan bazı parçacıklar ve çok sayıda hasarlı hücre görüldü. Van Welbergen, bu kan oluşumlarını daha önce hiç görmediğini söyledi. Geçen 12 Şubat'ta Van Welbergen, en yeni kan örnekleri slaytlarının resimlerini göstermek için Loving Life TV kanalında tekrar göründü.
Kan slaytları, aşılanmamış hastaların saçılma yoluyla aşı toksinleri ile enfekte olduğunu gösteriyor.. Van Welbergen, hem aşılanmış hem de aşılanmamış hastalardan alınan yaklaşık 100 kan örneğinden bahsetti. Slaytlar, aşılanmamış hastaların "dökülme yoluyla aşı toksinleriyle enfekte olduğunu" gösterdi. (İlgili: Aşıları tam olan kişiler GRAFEN DÖKÜYOR ve aşılanmayanlara bulaştırarak ciddi sağlık sorunlarına neden oluyor. ) Ayrıca içinde pıhtılaşma veya yabancı cisimlerin olmadığı bir mikroskopta görüldüğü gibi normal sağlıklı kırmızı kan hücrelerinin bir görüntüsünü gösterdi. Biyomedikal doktor normal kanın böyle görünmesi gerektiğini söyledi. Van Welbergen ayrıca deneysel COVID aşısı enjekte edilmiş bir kişinin resmini de gösterdi. Kan pıhtılaştı ve şekilsiz kırmızı kan hücreleri bir araya toplandı. Görüntü ayrıca grafen liflerinin yanında birkaç sağlıklı kırmızı kan hücresi gösterdi. Kırmızı kan hücrelerine göre grafen lifleri arasındaki boyut farkı görülebilir. Grafen liflerinin boyutu kılcal damarları tıkayabilir. Görüntü ayrıca grafen liflerinin içi boş olduğunu ve kırmızı kan hücreleri içerdiğini gösterdi. "Bu teller veya tüpler içi boş görünüyor - bu gerçekten tuhaf. Onu gerçekten genişlettiğinizde içinde bazı hücreler görebilirsiniz ama bunun kristal bir yapı mı yoksa organik mi olduğunu bilmiyoruz. Birkaç sağlıklı hücre daire içine alınmıştır. Geri kalanlar çatlamış ve kırılmış – bitti. Bu sağlıklı kan değil. Özel muayenehanede yüksek nitelikli bir biyomedikal uzmanı olan Van Welbergen, "Bunu tekrar tekrar görüyoruz" dedi. Van Welbergen ayrıca grafen liflerinin çeşitli taraflarında manyetik veya elektriksel bir polarite etkisi fark etmeye başladı. Görüntülerden birinde, pıhtılaşmış hücrelerle birlikte bir lif gösteriyordu.
Van Welbergen'e göre bu “davranış” daha önce görülmezken artık hemen hemen her örnekte görülebiliyor. Bunun, "bunların değiştiğinin, çevredeki kan hücrelerine tepkilerinin değiştiğinin. . . ve bunu neyin tetiklediğini bilmiyorum" olduğunun bir göstergesi olduğunu da sözlerine ekledi. Başka bir görüntü, aşılanmamış üç yaşındaki bir çocuktan alınan ve "dökülmenin sonucu olan" grafen parçaları veya "parçaları" gösteren bir kan örneğini gösteriyordu; bu, grafenin aşılanmamış ebeveynler tarafından, aşılanmamış çocuğa bulaştığı anlamına geliyor. Başka bir görüntü, kanı aşılanmış insanlardan grafenin bulaşmasıyla, kirlenmiş ve yok edilmiş sekiz yaşındaki aşılanmamış bir çocuktan alınan bir kan örneğini gösteriyordu. Çocuğun sağ kolu ve sağ üst bacağı temelde felçliydi. Van Welbergen'in sunumu gerçekten göz açıcı ve aynı zamanda korkutucuydu ama mutlaka izlenmesi gerekiyor - özellikle COVID enjeksiyonlarının "güvenli" olduğunu söyleyen ve insanlara enjekte edilmesinde ısrar edenler için. COVID aşıları hakkında daha fazla haber için Vaccines. news'i takip edin. COVID mRNA aşılarına neden grafen oksit biyolojik silah dendiğini öğrenmek için aşağıdaki videoyu izleyin." (3)
"Aşıları tam olan kişiler GRAFEN DÖKÜYOR ve aşılanmamış kişilere bulaştırarak ciddi sağlık sorunlarına neden oluyor
Bir doktor, Wuhan koronavirüs (COVID-19) aşılarındaki grafenin insanların vücutlarında dönüştüğü konusunda halkı uyardı. Daha da kötüsü, tam olarak aşılananlar artık aşılanmayanlara aşı toksinlerini saçarak bulaştırmaya başlıyor. Birleşik Krallık'taki Biomedics Clinic'in tıbbi direktörü Dr. Philippe Van Welbergen, geçtiğimiz günlerde COVID-19 aşılarındaki grafenin organize olduğunu ve büyük lifler ve yapılar halinde büyüdüğünü, manyetik özellikler kazandığını ve daha karmaşık hale geldiğini gösterdi. Van Welbergen, 2021'in ortalarında bir sorunu ilk olarak, alışılmadık bir dizi semptom sergileyen daha fazla hastayı almaya başladığında fark etti. Güney Afrikalı bir medya kuruluşuna verdiği bir röportajda, hastalarının 60'lı yaşlarındaki kadınlarda kronik yorgunluk, baş dönmesi, hafıza sorunları, felç ve hatta ağır adet kanamalarının geç başlamasından şikayet etmeye başladığını açıkladı. Van Welbergen, kanlarındaki yapısal değişikliklerle bir ilgisi olabileceğinden endişelendi ve bu yüzden hepsinden kan örnekleri aldı. Kan örneklerini mikroskop altında inceledikten sonra, kanlarının topaklandığını ve tipik olarak sağlıklı kanda görülmeyen garip şekiller oluşturduğunu gördü. Bireysel kırmızı kan hücrelerinin şekli de yuvarlak değil, daha "buruşuk" idi. Van Welbergen ayrıca hücrelerin çekirdeklerinin yok edildiğini ve birçoğunun büyük altın borumsu yapılar oluşturmaya başladığını da buldu. Tüm hastalarına Moderna'nın mRNA COVID-19 aşısı yapıldı. Hepsi aşırı yorgunluk, baş dönmesi, yorgunluk, genel bir "kendilerini iyi hissetmeme" havası ve zihinsel karışıklık hissettiklerini bildirdi.
Aşılanmış bireylerin kanında bulunan kalın grafen lifleri.. Van Welbergen, altın tüp benzeri yapıların İspanyol araştırmacılar tarafından bulunan grafen oksit örneklerine benzediğini açıkladı. Onları "boya altında tuvalet kağıdının üzerine katlanmış" gibi tanımladı. (İlgili: Araştırmacı, COVID-19 aşılarında PARAZİT, nanobot ve grafen bulduktan sonra alarm veriyor. ) Aynı medya kuruluşuna verdiği başka bir röportajda Van Welbergen, en son kan slaytlarının görüntülerini sundu ve aşılı hastalarının kanına ne olduğunu anlattı. Van Welbergen'in paylaştığı bir kan örneğinin bir görüntüsünde, aşılanan kişinin kanının pıhtılaştığına, kırmızı kan hücrelerinin kötü bir şekilde şekilsiz olduğuna ve bir arada kümelendiğine ve kanın, kırmızı kan hücrelerini küçülten grafen lifleriyle dolu olduğuna dikkat çekti. Bu kütledeki grafen liflerinin küçük kan damarlarını tıkayabileceği ve ciddi sağlık komplikasyonlarına neden olabileceği konusunda uyardı. Van Welbergen ayrıca grafen liflerinin farklı taraflarında manyetik veya elektriksel bir polarite etkisi fark etmeye başladığı konusunda uyardı. Aşılı hastalarının kanını ilk incelemeye başladığında bu davranış yoktu, ama şimdi birdenbire ortaya çıkıyorlardı. "Bunlar değişti" dedi. "Çevredeki kan hücrelerine tepkileri değişti. . . ve bunu neyin tetiklediğini bilmiyorum. "
Aşılananlar “dökülüyor” ve aşılanmayanları enfekte ediyor.. Daha da kötüsü, bir röportaj sırasında Van Welbergen, aşılanmamış üç yaşındaki bir hastadan alınan kan örneğini gösterdi. Kanı inceledi ve aşılanmış hastalarının kanında bulduğu grafen liflerinin daha küçük versiyonlarına benzeyen ince şeffaf malzeme parçaları buldu. Üç yaşındaki çocuğun ebeveynlerinin ikisi de tam aşılıydı. Bu, Van Welbergen'in aşılanmamış kişilerin artık tamamen aşılanmış ve grafen "dökülen" kişiler tarafından kontamine olduğunu tahmin etmesine yol açtı. Van Welbergen'in ayrıca ciddi sağlık sorunları nedeniyle kendisine gelen aşılanmamış başka bir hastası - sekiz yaşında bir çocuk - vardı. Çocuğun sağ kolu ve sağ üst bacağı felçliydi ve çocuk etkilenen uzuvlarını düzgün bir şekilde hareket ettiremedi. Çocuğun kanını incelediğinde, etrafındaki kırmızı kan hücrelerini bir araya toplanıp ezilmeye zorlayan büyük bir grafen kütlesi buldu. Bu büyük grafen kütlesi büyük olasılıkla çocuğun etkilenen uzuvlarını düzgün şekilde kullanmasını engelliyor. Bu da gösteriyor ki, sadece tam olarak aşılananlar, COVID-19 aşılarındaki materyal nedeniyle ciddi sağlık komplikasyonları yaşama tehlikesiyle karşı karşıya değil, aynı zamanda aşılanmamış bireylerin sağlığı için de açık bir tehdit oluşturuyor." (4)
"Grafen “Aşılılardan” Aşısız İnsanlara Aktarılıyor
Dr. Philippe van Welbergen, hem "aşılanmış" hem de aşılanmamış insanlardan alınan en son kan örnekleri slayt setinde, insanlara enjekte edilen grafenin organize olduğunu ve daha büyük lifler ve yapılar halinde büyüdüğünü gösterdi; manyetik özellikler veya elektrik yükü kazanıyor ve lifler, çizgili daha karmaşık yapıların belirtilerini gösteriyor. Ayrıca grafen “kırıklarının” “aşılanmış” insanlardan aşısız veya aşısız insanlara bulaştığını, kırmızı kan hücrelerini yok ettiğini ve aşılanmamışlarda kan pıhtılaşmasına neden olduğunu gösterdi. Biyomedikal Klinikler Tıbbi Direktörü Dr. Philippe van Welbergen (“Dr. Philippe”), geçen yıl mikroskop altında kan örneklerinin görüntülerini yayınlayarak halkı Kovid enjeksiyonlarının insanların kanına verdiği zarar konusunda ilk uyaranlardan biriydi. . Temmuz 2021'in başında Dr. Philippe, Güney Afrika topluluk kanalı Loving Life TV'de röportaj yaptı. Hastaları kronik yorgunluk, baş dönmesi, hafıza sorunları, hatta bazen felç ve ağır adet kanamalarının geç başlamasından (60'lı yaşların üzerindeki kadınlar) şikayet etmeye başladığında kan örnekleri aldığını açıkladı. Kanları olağandışı tüp benzeri yapılara, yanan bazı parçacıklara ve birçok hasarlı hücreye sahipti. Birkaç sağlıklı hücre görülüyordu. Üç ay öncesine kadar bu oluşumları kanda hiç görmemişti. Artık bu tüp benzeri yapıların grafen olduğunu biliyoruz.
O zamandan beri, Dr. Philippe Loving Life TV'nin düzenli konuğu oldu: deneysel Covid enjeksiyonu sunumunda ıslık çalıyor; deneysel Covid enjeksiyonlarının zaman içinde kana yaptığı artan hasar hakkında güncellemeler sağlamak; ve Birleşik Krallık ve Güney Afrika'daki Covid durumu hakkında güncellemeler vermek. 12 Şubat 2022'de Dr. Philippe, en son kan örnekleri slaytlarının görüntülerini yayınlamak için Loving Life TV'ye geri döndü. Canlı yayın uzun olduğu için Loving Life TV yayını ikiye ayırdı. Birinci Bölüm, dinleyicilerin sorularının yanıtlarını içeren bir tartışmadır. İkinci Bölümde, Dr. Philippe en son kan slaytlarının görüntülerini sunar ve görüntülerin neyi gösterdiğini açıklar. Hem "aşılı" hem de aşısız hastalardan alınan yaklaşık 100 kan örneğini tartışıyor. Slaytları, aşısız hastaların "dökülme yoluyla aşı toksinleriyle enfekte olduğunu" gösteriyor. Aşağıda, Telegram'daki The Timeline Post kanalının izniyle İkinci Bölümden kısa bir klip bulunmaktadır.
Aşağıda, kanın nasıl görünmesi gerektiğini, mikroskopla görüldüğü şekliyle tipik sağlıklı kırmızı kan hücrelerinin bir görüntüsü bulunmaktadır. İçinde pıhtılaşma veya yabancı cisim yoktur. Bir sonraki görüntü, deneysel Kovid ilacı enjekte edilmiş bir kişiye ait. Kan pıhtılaşır, şekilsiz kırmızı kan hücreleri bir araya toplanır. Görüntüde çevrelenen hücre, görüntüdeki az sayıdaki hücreden biri olan ve grafen liflerinin yanında oturan sağlıklı bir kırmızı kan hücresidir. Kırmızı kan hücresinin boyutuna göre grafen liflerinin boyutunu görebilirsiniz. Bu boyuttaki lifler kılcal damarları tıkayacaktır. Grafen liflerinin içi boş olduğunu ve kırmızı kan hücreleri içerdiğini de görebilirsiniz. Aşağıdaki video yapılmadan birkaç hafta önce, Dr. Philippe grafen liflerinin farklı taraflarında manyetik veya elektriksel bir polarite etkisi fark etmeye başladı. Aşağıdaki görüntüde, lifin sağında hücreler pıhtılaşmıştır ve sol tarafta bir boşluk veya kabaca geriye doğru "C" şeklinde boşluk gibi görünen bir şey vardır. Dr. Philippe, bu “davranışın” daha önce görülmediğini, ancak şimdi bir anda neredeyse her örnekte görüldüğünü söylüyor. Bu, "bunların değiştiğinin, çevredeki kan hücrelerine tepkilerinin değiştiğinin ve bunu neyin tetiklediğini bilmiyorum" olduğunun bir göstergesidir.
Aşağıdaki resim, aşısız veya aşısız üç yaşındaki bir çocuktan alınan kan örneğine aittir. "Dökülmenin sonucu olan" grafen parçalarını veya "parçalarını" gösterir, başka bir deyişle grafen "aşılanmış" ebeveynlerden aşılanmamış çocuklarına geçmiştir. Aşağıda, çevresinde Covid enjeksiyonu yapılmış kişilerden, grafen bulaşmasıyla kanı kirlenmiş ve yok edilmiş sekiz yaşındaki aşılanmamış bir çocuktan alınan kan örneğinin görüntüsü yer almaktadır. Çocuğun sağ kolu ve sağ üst bacağı temel olarak felçli, çocuk sağ kolunu kaldıramıyor ve kalçası düzgün çalışmıyor. Dr. Philippe'in sunumu gerçekten göz açıcı ve dehşet verici - özellikle Covid enjeksiyonlarının "güvenli" olduğunu ilan eden ve insanlara enjekte edilmesinde ısrar edenler için mutlaka izlenmesi gereken bir sunum. Covid enjeksiyonları soykırım silahlarıdır ve onları tasarlayan insanların hala özgürce dolaşması inanılmaz. Sunumu aşağıdan veya Loving Life TV'de BURADAN izleyebilirsiniz." (5)
"Johns Hopkins Onaylıyor: Kendi Kendine Yayılan Aşılar Efsane Değildir
Kendi kendine yayılan aşılar efsane değildir. Johns Hopkins Üniversitesi bunu doğruluyor. Aşağıdaki ekli sayfaya bakın. Orijinal belgeleri bende var. İsteseniz de istemeseniz de aşı olacaksınız. Kendiliğinden yayılan aşılar, Avustralyalı Nobel Virolog Sir Macfarlane Burnet tarafından tasarlandı. Onu biliyorsun. Bildiğiniz gibi 2013 yılında eski evini aldığımda ilgim arttı ve garip şeyler oldu. Hayatına baktım. O kadar şok olmuştum ki, evde şeytan çıkarma ayini yapması için bir rahip bulmayı teklif ettim. Şaka değil. Protégé Sir Gustav Nossal ve CSIRO ile Burnet, Myxomatosis virüsünü geliştirdi. İlk olarak Avustralya'da tavşan vebalarında kullanıldı. Kendini tanıyan ve bağışıklık baskılanmasına neden olan bir aşı görevi gören dünyanın ilk kendi kendine çoğalan virüsüydü. Tavşanlar için AIDS! Avustralya, ortaya çıkan Covid soykırımı için sıfır noktasıdır. Burnet ve William Gates arkadaşlardı. William Gates, William Gates vakfını kurdu ve daha sonra adını Bill & Melinda Gates Vakfı olarak değiştirdi. Burnet'in çırağı Gustav Nossal, Burnet 1985'te öldükten sonra vakıf ve DSÖ için çalışmaya devam etti. Soykırım için Burnet-Gates Kıdemli planını yürüttü.
Gates, Sr. ve Burnet, Georgia Kılavuz taşları üzerindeki soykırım mesajını tasarladı ve finanse etti. Bunu bir düşün. İkisi, işleri gizli olarak üstlenmesi için bir arkadaşı Dr Herman Kermet ile anlaşan öjenistler William Shockley ile arkadaştı. Elberton Üzerindeki Kara Bulutlar belgeselini izlediğine eminim. Fort Detrick'teki ABD biyolojik silah laboratuvarı, 1947'de Çin'e Grip Karona Virüsü salmayı öneren Burnet'i görevlendirdi. Zamanın teknolojisi virüslerin geri tepmemesini garanti edemedi, bu yüzden rafa kaldırıldı. Ayrıca İngiliz eşdeğeri için çalışıyordu. Burnet ciddi şekilde bağlantılıydı. 1970'lerin sonlarında, Avustralya hükümeti CSIRO, Myrtleford, Victoria tütün çiftçileri için CRISPR gen düzenlemesini geliştirdi. Başlangıçta buna Gene Shears adını verdiler. Dönemin bilim bakanı Barry Jones, teknolojinin dünyayı değiştireceğini söylemişti. var. Henüz kimera insanlarının tüm dehşetini görmedik ve etik DNA, Burnet'in hayali olan biyolojik silahları hedef alıyor. CRISPR biyoteknolojisi, Covid Myxoma kendi kendine yayılan 'aşı' biyolojik silahı için kullanılıyor.
Melbourne, Avustralya, Covid teknolojisi ve Gates aile planı için sıfır noktasıdır. Ayrıca sokağa çıkma yasakları, tecritler, hareket özgürlüğü reddi ve maske takma konusunda da sıfır noktasıydı. Teknikler tüm dünyaya yayıldı. Hem Burnet hem de Gates, Londra Öjeni topluluğuyla bağlantılı öjenistlerdi ("öjeni" terimini kaldırmak için Gaulton enstitüsünün adını değiştirdiler). Bill Gates, çocukluğundan beri bu şeylerin içinde marine edildi. Babasının ve manyak Sir Macfarlane Burnet'in planlarını uyguluyor. 1967'de Burnet, 'Hayatın Dayanıklılığı'nı (1978) yazdı. Öjeni ve sosyobiyolojik görüşleri nedeniyle eleştirel bir tepki aldı. Büyük tartışmalara yol açtı.
Bu görüşler, toplumu istenmeyen ve zihinsel olarak uygun olmayanlardan kurtarmak için ölüm cezası, nüfus seçimi için kürtaj ve değersizler için ötenazi içeriyordu. Bu, özellikle artık üretken olmadıklarında engellilerin ve yaşlıların öldürülmesini içeriyordu. Bu, o kitabı yazdığında 79 yaşında olmasına rağmen. Burnet'in emekliliğinde yazdığı diğer 13 kitabı, Georgia Guidestones hakkında okuduklarımızı neredeyse kelimesi kelimesine içeriyor. Guidestones ilkelerini, David Rockefeller'ın yakın arkadaşı olan avukat arkadaşı William Gates ile birlikte yazdı - ekteki fotoğrafa bakın. Resmi anladın mı, Jeff? Nesiller arası soykırımsal bir planın gözler önüne serilişini izliyoruz. Bill Gates, onu ölüler ve aynı amaçları paylaşan diğerleri adına yürütüyor. Bu şeytanidir. Şeytani. Medeniyet son derece açık ve mevcut bir tehlikeyle karşı karşıya." (6)
"'Kendi Kendine Yayılan' Aşılar Bilgilendirilmiş Rızayı Sonlandıracak
Taraftarlar, kendi kendine yayılan aşıların artık karmaşık toplu aşılama programları yürütmek zorunda kalmayacağı anlamına gelebileceğini savunuyorlar. Eleştirmenler, aşıların birçok sağlık riski oluşturduğunu ve ayrıca bilgilendirilmiş rızanın sonunu getireceğini söylüyor. Ekim 2019'da Johns Hopkins Üniversitesi Sağlık Güvenliği Merkezi, "pandemi tatbikatı" Event 201'e ortak sponsor oldu. Bir yıldan biraz daha uzun bir süre sonra, Event 201 senaryosu "varsayımsal"dan somuta dönüştüğünde, etkinliğin sponsorlarının dünyanın çoğunluğunun COVID-19'a karşı aşılanmış olduğunu görmeyi amaçladıkları ortaya çıktı. Ancak bu hedefe ulaşmak “muazzam bir meydan okuma”dır. ABD'de yetişkinlerin üçte birinden fazlası (%38 ila %45) lisanssızları reddetmeye devam ediyor; Acil Kullanım Yetkisi enjeksiyonları, hem havuçları (nakit ödeme kazanma şansından ücretsiz patates kızartması siparişine kadar) hem de çubukları (aşılanmamışları "kişiselleşmek" ve "uzak durmak" için çirkin çağrılar gibi) içeren bir pazarlama saldırısına rağmen.
Enjekte edilmeyenlerden bazıları anketörlere sonunda aşıyı yaptırmayı planladıklarını söylese de, sağlam bir azınlık bunu asla yapmamaya kararlı. Aynı kalıp dünya çapında geçerli gibi görünüyor: Dünya çapındaki yetişkinlerin yaklaşık üçte biri COVID aşısı olmayacaklarını söyledi. Sosyal ve davranış bilimi araştırmacıları, aşı güvenini daha uysal bir alana yönlendirmek amacıyla "yumuşak bilim" tekniklerini uygularken; tezgah üstü bilim adamlarının potansiyel olarak farklı bir seçeneği var, "popülasyonlar arasında bulaşıcı hastalıklarla aynı şekilde hareket eden", "konakçıdan konakçıya" kendi kendine yayılan genetiğiyle oynanmış aşıları bekliyorlar.
Yaygın Değil (Henüz).. Teorik olarak, kendi kendine yayılan aşılar (kendi kendine yayılan veya otonom olarak da adlandırılır), aktarılabilir ("tek bir bulaşma turuyla sınırlı") veya bulaşıcı ("süresiz bulaşma yeteneğine sahip") olacak şekilde tasarlanabilir. Aşı bilim adamları, bulaşıcı aşıların "hala ana akım olmadığını, ancak genom mühendisliğindeki devrim onları öyle olmaya hazırladığını" kabul ediyor. Kendi kendine yayılan aşıların yapımcıları, "iyi huylu", "zararsız" veya "hasarsız" kabul edilen bir viral vektörün "şasisi" üzerine hedef bir patojenden genetik materyal oluşturmak için rekombinant vektör teknolojisini kullanır. Bu, Johnson & Johnson ve AstraZeneca COVID aşılarını üretmek için kullanılan viral vektör yaklaşımına benzer.
Johns Hopkins'e göre, kasıtlı olarak kendi kendine yayılmak üzere tasarlanmış aşıların çekiciliği açık görünüyor. Üniversitenin Sağlık Güvenliği Merkezi, 2018 tarihli "Küresel Yıkıcı Biyolojik Risklere Yönelik Teknolojiler" başlıklı bir raporda durumunu açıkça ortaya koydu. Raporda, "Bu aşılar, her bireyin aşılanmasını gerektirmeden insan popülasyonlarında aşı kapsamını önemli ölçüde artırabilir." Raporun yazarları, kendi kendine yayılan aşıların faydacı sonuçlarını daha ayrıntılı olarak dile getirerek, "daha büyük bir duyarlı nüfusa koruma sağlamak için yalnızca az sayıda aşılanmış kişiye ihtiyaç duyulacağını ve böylece toplu aşılama operasyonlarına olan ihtiyacı ortadan kaldıracağını" belirtti. Programatik bir bakış açısından, bu stratejinin "herkesi elle aşılamaktan daha ucuz" olma avantajı olacaktır. Bununla birlikte, belki daha da önemlisi, toplu aşılama programlarının rutin olarak mücadele ettiği "çetrefilli etik sorulardan" birini geçersiz kılacaktır: bilgilendirilmiş onam. Üniversitenin Sağlık Güvenliği Merkezi'nin raporunda kısaca kabul ettiği gibi, kendi kendine yayılan aşılar, "aşı sonradan bulaşanların" bilgilendirilmiş onam vermesini esasen imkansız hale getirecektir.
Hayvanları Suçla.. 2020'de Nature Ecology & Evolution'da yazan araştırmacılar, viral zoonozların (hayvanlardan insanlara sıçradığı teorize edilen hastalıklar) "küresel zihniyetin" yerleşik bir parçası ve pandemi takıntılı küresel sağlık zeitgeistinin merkezi bir unsuru haline geldiğini gözlemlediler. SARS-CoV-2'nin kanıtlanmamış zoonotik kökenlerine rağmen (Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezlerinin eski yöneticisi Robert Redfield gibi figürler tarafından şüphe uyandırıldı); Geçen yılki koronavirüs aldatmacası, vahşi yaşam popülasyonlarının gizli viral tehditlerin tehditkar bir kazanını temsil ettiğine dair popüler algıyı güçlendirmeye yardımcı oldu - insanlığı tehlikeye atan eyleme geçmek için yalnızca doğru koşullar kümesini gerektiriyor. COVID anını uygun bir bilimsel fırsata dönüştüren araştırmacılar, sözde "SARS-Cov-2 salgınını kontrol altına almadaki başarısızlığın" kendi kendine yayılan aşıların piyasaya sürülmesini hızlandırmak için bir gerekçe sağladığını ileri sürüyorlar.
Bazı gazetecilerin soru du jour'u ifade ettiği gibi, "Vahşi hayvanlar, barındırdıkları çeşitli hastalıklara karşı aşılanabilse ve bu mikropların insanlara asla yayılma şansı bulamasa harika olmaz mıydı?" Bulaşıcı aşı araştırması ayrıca Savunma İleri Araştırma Projeleri Ajansı (DARPA) ve Ulusal Sağlık Enstitüleri (NIH) gibi devlet kurumları ve bildirildiğine göre Gates Vakfı gibi bağışçılar için finansman öncelikleri listesinde yükseldi. En azından resmi olarak, kendi kendine yayılan aşı araştırmalarının birincil odak noktası şimdiye kadar vahşi yaşam popülasyonları olmuştur. Doğrudan yaban hayatı aşılama uygulaması (örneğin kuduza karşı) 1960'lardan beri var olmasına rağmen; "Bulaşıcı aşı araştırmaları için bir temel sağlayan", vahşi yaşamda (örtmece "immünokontrasepsiyon" olarak adlandırılır) sterilize edici aşılar geliştirmeye yönelik uzun süredir devam eden çabalar ve genetik mühendisliğindeki son gelişmelerdir. Araştırmacılar, yaban hayatı rezervuarlarının hedeflenmesinin nasıl işe yarayacağını açıklıyor:
"Aslında fikir, bir [yaban hayatı] popülasyonunun küçük bir bölümünü doğrudan aşılama yoluyla aşılamaktır. Bu sözde kurucular daha sonra pasif olarak aşıyı karşılaştıkları diğer hayvanlara ya dokunarak, seks yaparak, emzirerek ya da aynı havayı soluyarak yayacaklar. Kademeli olarak, bu etkileşimler popülasyon düzeyinde bağışıklık oluşturabilir.”
İspanyol araştırmacılar tarafından tavşanlarda sınırlı bir saha denemesinde teste tabi tutulduğunda, aşılanmamış tavşanların yaklaşık %50'si, enjeksiyon yoluyla veya ağızdan bulaşıcı bir aşı almış aşılanmış tavşanlarla barındırıldıktan sonra antikorlar geliştirdi. Araştırmacılar ikinci nesil bulaşmayı değerlendirdiklerinde (yani, ilk aşılanmamış tavşan grubuyla taşınan başka bir tavşan grubunda antikor gelişimi), bulaşma oranı çok daha düşüktü (24 tavşandan ikisi).
Neler Ters Gidebilir? Johns Hopkins raporunun 2018'de açıkça belirttiği gibi, kendi kendine yayılma yaklaşımının insanlara uygulanamamasının teknik bir nedeni yoktur. Yazarlar, bununla birlikte, otonom aşıların (yukarıda bahsedildiği gibi) bilgilendirilmiş onayı tartışmalı bir konu haline getireceği ve alerji gibi kontrendikasyonlar için bireyleri taramayı imkansız kılacağı gerçeği de dahil olmak üzere "birkaç büyük zorluğu" kabul ettiler. Johns Hopkins ve diğerlerine göre, diğer bir büyük zorluk, aşıların hastalığı önlemek yerine yayması için bir fırsat yaratan "aşı virüsünün vahşi tip virülansa dönüşmesinin önemsiz olmayan riski"dir. Aslında, dünya zaten oral çocuk felci aşıları şeklinde bu fenomene aşinadır. Oral çocuk felci aşıları "kasıtlı olarak bu şekilde tasarlanmasa da" "biraz bulaşıcı" kabul edilir ve çocuk felcine neden olduğu kabul edilir. Hopkins'in araştırmacıları, tersine çevirme mücadelesini anlamlı bir şekilde "hem tıbbi bir risk hem de kamuoyu algısı riski" olarak nitelendirdiler. Üniversitenin raporunda ifade edilen bir başka Catch-22, aşıların daha "zayıf bir şekilde bulaşabilir" olacak şekilde tasarlanmasıyla belki de tersine çevirme riskleri azaltılabilirken, bunun aşıların kendi başlarına "hareket etmesini" sağlama amacını ortadan kaldırabileceğidir. Öte yandan, bulaşıcı aşıları en güçlü şekilde destekleyen iki bilim adamı, "geriye dönüşün sık olduğu yerlerde bile, [onların] performanslarının genellikle geleneksel, doğrudan uygulanan aşıların performansını önemli ölçüde aşacağını" iddia ediyor. Aynı yazarlar, yeni doğanların doğrudan aşılanmasıyla bulaşıcı top yuvarlanmasına başlamanın özellikle etkili olabileceğini öne süren modeller de geliştirdiler.
Eylül 2020'de Atom Bilim Adamları Bülteni'nde yazan iki araştırmacı, kendi kendine yayılan aşıların önemli dezavantajları olabileceği ve özellikle bilim adamlarının piyasaya sürüldükten sonra yaratılışlarının kontrolünü kaybetmeleri nedeniyle "ciddi riskler içerebileceği" konusunda anlaştılar. "Yeni ortaya çıkan bulaşıcı hastalıklarla ... kendi kendine yayılan virüslerle mücadele etmek teknik olarak mümkün olsa da ve faydaları önemli olsa da, bu faydaları daha da büyük olabilecek risklere karşı nasıl değerlendirebiliriz?" Birkaç ek soruyu sıraladılar:
-Aşıların “nerede ve ne zaman” çıkacağına kim karar veriyor?
-Mutasyon, tür atlama veya sınırları aşma gibi "beklenmedik sonuçlar" ve "istenmeyen sonuçlar" olduğunda ne olur? İki yazar, istenmeyen sonuçlar hakkında "Her zaman vardır" diye ekledi.
-Peki ya biyolojik silahlar ve "ikili kullanım" riskleri - yani teknolojiyi hastalığı önlemek yerine "kasıtlı olarak zarar vermek" için kullanmak? Farmakogenomik, ilaç geliştirme ve kişiselleştirilmiş tıp alanındaki gelişmelerin "ultra hedefli biyolojik savaş" sağlayabileceğini belirttiler.
İkinci noktada, Bülten yazarları okuyucuların dikkatini hayvanlardaki immün kontrasepsiyon çabalarına ve ayrıca apartheid dönemi Güney Afrika'da insanlara karşı kötü şöhretli bir "silahlı biyoloji" örneğine çekti; Siyah kadınlar üzerinde bilgisi olmadan kullanılacak bir "kısırlık 'aşısı' geliştirmeyi başaramadığı bildirilen Sahil Projesi" olarak adlandırıldı. Diğer bilim insanları, bulaşıcı aşılara karşı daha da doğrudan bir dava açtılar ve aşıların otonom olarak yayılma risklerinin aslında "potansiyel faydalardan çok daha ağır bastığını" savundular. Onlara göre riskler arasında "virüsün mutasyonlarının öngörülemezliği, büyük ölçekte güvenli bir şekilde test edilememesi ve biyogüvenliğe yönelik ciddi potansiyel tehdit" yer alıyor.
Aşı Bilimi: Birçok Bilinmeyen.. Birkaç yıl önce manşetlere COVID yerine kızamık hakimken, aşılanmamış olanlar bariz salgınlar için büyük ölçüde günah keçisi olarak görülüyordu. Kanıta dayalı olmayan bu parmakla işaretleme (acı olmayan yeni aşı zorunluluklarını başlatmak için kullanılır), onlarca yıldır bilinen MMR (canlı kızamık-kabakulak-kızamıkçık aşısı) tarafından yayılan iyi belgelenmiş "kızamık enfeksiyonu olgusunu" göz ardı etti. ” ve “ona yakalananların büyük çoğunluğunda saptanabilir kızamık enfeksiyonu” ile sonuçlanmıştır. Deneysel Pfizer ve Moderna COVID aşıları, MMR gibi aşılarda bulunan geleneksel canlı virüs teknolojisi yerine yeni mesajcı RNA (mRNA) teknolojisini kullanıyor ve bu nedenle, bize aynı tür "dökülmeyi" üretemeyecekleri söylendi. Bununla birlikte, aşılanmamış birçok kişi, COVID ile aşılanmış kişilerin yakınında zaman geçirdikten sonra olağandışı semptomlar veya hastalık bildirmektedir. Pfizer'in aşılanmış kişilerle soluma veya cilt teması yoluyla maruz kalma olasılığını kabul eden protokolüne işaret eden ilgili sağlık uzmanları, yeni bir tür dökülme olup olmadığı sorusunu gündeme getirdi. Bu soruları gündeme getiren insanlardan bazıları, Atom Bilimcileri Bülteni'nde Eylül 2020'de yayınlanan "Ne yanlış gidebilir?" başlıklı makaleye işaret ettiler. Mayıs 2021'e gelindiğinde, Eylül ayındaki makalenin gördüğü ilgiden açıkça rahatsız olan Bülten editörleri, Bülten içeriğinin "son derece etkili ve güvenli COVID-19 aşıları" hakkındaki komplo teorilerini ilerletmek için kötüye kullanıldığını belirterek kendilerini uzaklaştırmaya çalışıyorlardı.
COVID enjeksiyonlarının kelimenin tam anlamıyla "kendi kendine yayılıp yayılmadığı" şu anda yanıtlanamayan bir sorudur. Bununla birlikte, gözlemlenen aşılılardan aşısızlara "dökülme" etkilerini açıklayabilecek en az bir makul moleküler mekanizma vardır. GreenMedInfo'dan Sayer Ji, "biyolojik sistemler içindeki yatay bilgi aktarımına, mikrovezikül dökülmesi ve/veya nükleik asitlerin eksozom aracılı transferi olarak bilinen virüs benzeri bir fenomeni içeren hücre dışı veziküller aracılık eder" diye açıklıyor. Ji, "dökülen mikro-parçacıkların biyolojisi ve biyogenezisi" üzerine 2017'de hakemli bir araştırmaya atıfta bulunarak şunları söylüyor:
"[MRNA aşılarının] aslında mikrovezikül saçılmasına katkıda bulunması olasıdır; bu, aşılananın, aşılanmamış olanlar üzerinde kalıcı biyolojik etkisi söz konusu olduğunda, canlı hücre aşısının saçılmasından bile daha kalıcı bir tehdidi temsil eder. ”
Daha da kesin olan şey, bilim insanlarının tüm cevaplara kendilerinin sahip olmadığıdır. Bazıları, bir aşının "kötü bir şeye dönüşme yeteneğini engelleyecek şekilde" basitçe genetik olarak tasarlanma olasılığına inanmak isteyebilir. Ancak diğerleri, "[bulaşıcı aşıların] kendi kendini kopyalama ve uzun bulaşma zincirleri oluşturma yeteneğinden kaynaklanan evrimsel değişimin kaçınılmazlığına" dikkat çekiyor. Tekno-gerilim yazarı Michael Crichton, 2002'de nanoteknolojinin ve diğer teknolojik yeniliklerin ortaya çıkmasıyla birlikte, evrimsel değişimin hızının muhtemelen "son derece hızlı" olacağını tahmin etmişti. Crichton, "insanoğlunun yeni teknolojilerin tehlikelerini ortaya çıktıkça ele alma konusunda zayıf bir sicili var" diye uyardı." (7)
"SKANDAL: Gizli Pfizer Belgeleri, Grafen Oksit'in COVID Aşılarında olduğunu ve onu vücudunuzdan nasıl çıkaracağınızı burada açıkladı.
Covid-19 enjeksiyonlarının Grafen Oksit içerdiğine dair spekülasyonlar iki yılı aşkın süredir yaygın. Garip kan pıhtılarına neden olan ve kırmızı kan hücrelerini yok eden zehirli bir madde. Doğal bir negatif yüke sahiptir, oysa kırmızı kan hücreleri doğal olarak pozitif yüklüdür. İndirgenmiş Grafen vücuda ve kırmızı kan hücrelerine girdiğinde, hemen hücrelerin kendi üzerlerine yığılmasına neden olur. Bu muhtemelen garip kan pıhtılaşmasına, felçlere/anevrizmalara ve en kötü ihtimalle ölüme yol açabilir. Bu daha önce bilim adamları tarafından kanıtlanmıştır (buraya bakın). İlaç Düzenleyicileri, maddenin Covid-19 enjeksiyonlarından herhangi birinde olduğunu yalanladı. Ancak bu inkar, büyük olasılıkla ABD Gıda ve İlaç İdaresi'nin (FDA), 11 Aralık 2020'de yalnızca 108 günlük bir güvenlik incelemesinin ardından enjeksiyonu onaylamasına rağmen Pfizer'in COVID-19 aşı güvenlik verilerinin yayınlanmasını 75 yıl ertelemeye çalışmasının nedenidir. Ancak, Ocak 2022'nin başlarında Federal Yargıç Mark Pittman, FDA'ya ayda 55. 000 sayfa yayınlamasını emretti. O zamandan beri, PHMPT tüm belgeleri web sitesinde yayınladı. İlk belge grubu, Covid-19 aşısının büyük olasılıkla nüfusun azalmasına yol açacağını ortaya koydu. Kullanıma sunulmasından iki yıl sonra sadece "Beş Göz" ülkelerinde ve Avrupa'nın yarısından biraz fazlasında 2 milyon fazla ölümle, vahiy doğru gibi görünüyor. Ancak şimdiye kadar Grafen Oksit ile ilgili herhangi bir referans bulamadık. Bulguların Açıklanması tarafından yürütülen tam bir soruşturma çok yakında gelecek.
FDA'ya teslim edilen daha önce gizli olan Pfizer belgelerini içeren bazı kanıtların bir anlık görüntüsü burada. Grafen Oksit'in kesinlikle Pfizer Covid-19 mRNA enjeksiyonunun gizli bir bileşeni olduğu doğrulandığına göre, toksik maddeyi vücudunuzdan nasıl çıkarabileceğinizi bilmek isteyeceğinizi garanti edebiliriz. Çünkü sadece aşı olanlarda kalmıyor. Ayrıca Covid-19 aşısı olan bir kişinin çevresindeki herkese bulaşır (buraya bakın). xid. Aşağıdaki resim, aşısız veya aşısız üç yaşındaki bir çocuktan alınan kan örneğine aittir. "Dökülmenin sonucu olan" grafen parçalarını veya "materyallerini" gösterir, başka bir deyişle grafen "aşılanmış" ebeveynlerden aşılanmamış çocuklarına geçmiştir. Bu nedenle, aşılanmamış nüfusun çoğu büyük olasılıkla Grafen Oksite maruz kalmıştır. Grafen Oksit insanlar için zehirlidir ve şimdi Covid 19 “aşılarında”, su kaynağında, kimyasal yollarla soluduğumuz havada ve hatta gıda kaynağımızda keşfedilmiştir. Zehirli madde, elektromanyetik frekanslarla ("EMF"), özellikle 5G'de bulunan ve sağlığımıza daha da fazla zarar verebilecek daha geniş frekans aralığıyla etkileşime girer ve etkinleştirilir. "Tesadüfen" Grafen Oksit zehirlenmesi ve EMF radyasyon hastalığının semptomları, Covid olarak tanımlanan semptomlara benziyor.
Ancak iyi haber şu ki, zehirli madde bir kirletici olarak tanımlandığına göre, onu vücudunuzdan atmanın ve sağlığınızı geri kazanmanın yolları var.. Bu, en iyi etki için aynı anda birkaç farklı yöntemin kullanıldığı bütüncül bir yaklaşımdır. Vücuttaki grafen oksidi parçalamak için özel takviyeler ve grafen oksit aktivasyonunu en aza indirmek için ortamdaki EMF'leri kontrol etmek dahil. Bu bilgiler birkaç kaynaktan gelmektedir ve bilimsel çalışmalara dayanmaktadır. Bağlantılar aşağıda referans alınmıştır.
Glutatyon'u Anlamak.. Glutatyon, amino asitlerden yapılmış bir maddedir: glisin, sistein ve glutamik asit. Karaciğer tarafından doğal olarak üretilir ve doku yapımı ve onarımı, vücutta ihtiyaç duyulan kimyasalların ve proteinlerin yapılması ve bağışıklık sistemi dahil olmak üzere vücuttaki birçok süreçte yer alır. Vücudumuzda doğal bir glutatyon rezervimiz var. Bu da bize güçlü bir bağışıklık sistemi sağlar. Vücutta glutatyon seviyeleri yüksek olduğunda hiçbir sorunumuz olmaz ve bağışıklık sistemimiz iyi çalışır. Fakat vücuttaki grafen oksit miktarı glutatyon miktarını aştığında bağışıklık sisteminin çökmesine neden olur ve sitokin fırtınasını tetikler. Grafen oksidin vücuttaki glutatyonu aşmak için hızla büyüyebilmesinin yolu elektronik uyarımdır. Yani, grafeni okside etmek için bombalayan EMF'ler, bu da hastalığı hızla tetikler.
65 yaşında glutatyon seviyeleri vücutta büyük ölçüde düşer. Bu, Covid-19'dan en çok etkilenen nüfusun neden yaşlılar olduğunu açıklayabilir. Glutatyon seviyeleri ayrıca diyabet, obezite vb. önceden var olan rahatsızlıkları olan kişilerde çok düşüktür. Aynı şekilde bebeklerde, çocuklarda ve sporcularda glutatyon seviyeleri çok yüksektir. Bu, Covid-19'un neden bu insanları etkilemediğini açıklayabilir. Belirli EMF frekansları tarafından oksitlendiğinde veya aktive edildiğinde grafen oksit, vücudun bağışıklık sistemini yok eden ve hastalığa neden olan yeterli glutatyon oluşturma yeteneğini aşar. Hastalık durumlarında (Covid semptomları ve tüm "varyantlar" gibi), vücuda giren veya elektrikle etkinleştirilen toksinle (grafen oksit) başa çıkmak için vücuttaki glutatyon seviyelerini yükseltmek gerekir.
Yoğun Bakımda Entübe Olan Covid Hastaları Glutatyon Ve NAC İle Tedavi Edildiğinde Saatler İçinde İyileşiyor, Ricardo Delgado'dan Örnek "Yoğun bakımda solunum cihazına bağlı ve entübe edilmiş, neredeyse ölümün eşiğinde olan yüzlerce hastayla yapılan klinik deneyleri gördük. Grafen oksidin yayılmasının ve ardından akciğer plaklarında 5G radyasyonunun neden olduğu bilateral pnömoniler ile. Pekala, bu hastalardaki bu yaygın leke simetriktir, ki bu biyolojik bir ajanla olmaz, çünkü oldukça asimetrik olur, örneğin bir pnömokok enfeksiyonu olduğunda, değil mi? Bu durumda, yaygın bir leke genellikle akciğerin bir bölümünde görünür, ancak diğerinde değil, her ikisinde de simetrik olarak değil. Bu nedenle, doğrudan intravenöz veya hatta ağızdan glutatyon ile veya N-asetilsistein (NAC) 600 mg veya daha yüksek dozlarla tedavi edildiğinde, insanlar birkaç saat içinde oksijen satürasyonlarını geri kazanmaya başladılar" – Ricardo Delgado, La Quinta Colmuna N-asetilsistein (“NAC”) vücudun glutatyon üretmesine neden olan, glutatyonun öncüsü olarak bilinen ve tıpkı yoğun spor yaptığınızda olduğu gibi vücudun endojen olarak glutatyon salgılamasına neden olan bir takviyedir. NAC, amino asit L-sisteinden gelir ve vücut tarafından antioksidanlar oluşturmak için kullanılır. Antioksidanlar, hücreleri hasardan koruyan ve onaran vitaminler, mineraller ve diğer besinlerdir. NAC'yi ek veya reçeteli bir ilaç olarak alabilirsiniz. NAC ile kombinasyon halinde çinko, grafen oksidi parçalamak için kullanılan temel antioksidanlardır. Ricardo Delgado, bu iki antioksidanla aşılamadan sonra manyetizmadan etkilenen insanlara kişisel olarak yardım ettiğini belirtiyor. Bu, manyetik hale gelen ve bu takviyelerden sonra artık bu semptomu göstermeyen iki doz Pfizer olan kişilerde görülür.
Grafen oksidin çıkarılmasına yardımcı olmak için alınabilecek diğer takviyeler şunlardır:
Astaxanthin (Astaksant /Astaksantin)
Melatonin (Melatonin)
Milk Thistle (Deve Dikeni)
Quercetin (Kuersetin)
Vitamin C (C vitamini)
Vitamin D3 (D3 vitamini)
Grafen oksit gidermeye yönelik bu takviyeler hakkında daha fazla bilgi için lütfen bu LINK'e bakın.
EMF, 5G, Grafen Oksit, Hidrojeller ve Covid Arasındaki Bağlantıyı Anlamak.. Grafen oksit, özellikle 5G spektrumunun parçası olan frekanslar olmak üzere EMF tarafından etkinleştirilir. Tüm malzemeler elektronik absorpsiyon bandı olarak bilinen şeye sahiptir. Absorpsiyon bandı, bir maddede ilk durumdan son duruma belirli bir geçişin özelliği olan elektromanyetik spektrumdaki bir dalga boyları, frekanslar veya enerjiler aralığıdır. Bu, bir maddenin çok hızlı bir şekilde uyarıldığı ve oksitlendiği belirli bir frekanstır. Vücutlarında grafen oksit birikimi olan insanlara ışınlanan frekanslar, grafen oksidin çok hızlı çoğalmasına, glutatyon dengesinin bozulmasına ve birkaç saat içinde bir sitokin fırtınasına neden olabilir. Grafen oksit, DARPA patentli hidrojellerin ana bileşenidir. Covid enjeksiyonlarında, PCR test swablarında ve maskelerde bulunan bu hidrojellerdir. İletken bir hidrojel, önemli niteliklere ve uygulamalara sahip polimer benzeri bir malzemedir. Yiyeceklerimizde ve suyumuzda birçok şeyde kullanılan ve aşılarda vücudumuza enjekte edilen farklı türde iletken hidrojeller geliştiriyorlar.
İletken hidrojeller, DNA'nıza kilitlenen ve 5G sensörleri tarafından kontrol edilebilen nanoteknoloji içerir. DNA toplanmasına ve manipülasyonuna izin verirler. İletken hidrojeller, insanların izlenmesine ve izlenmesine izin verir. İletken hidrojelleri tartışan binlerce hakemli bilimsel çalışma ve makale var. Yedek belgeler olarak bazı ilgili çalışmaların kısa bir listesini bir araya getirdik. Hidrojel ve Kuantum Nokta Nanoteknoloji Özelliklerinin Özeti – İndirmek için Tıklayın İletken hidrojellerin bazı özelliklerini bu çalışmalardan özetleyebiliriz. İletken hidrojellerin özellikleri: kendi kendini kurtarabilirlik, elektriksel iletkenlik, şeffaflık, donma direnci, esneme, kendi kendini iyileştirme ve 5G ona çarptığında (veya bu konuda diğer frekanslarda) belirli şeyler yaptığı anlamına gelen uyaranlara yanıt verme. Cep telefonlarından (veya cep telefonlarından), TV'lerden ve Wi-Fi'den gelen EMF radyasyonuyla çevriliyiz. Birçok alan da 5G'yi açıyor ve bir bölgedeki 5G ağları ile Covid salgınları arasındaki ilişkiyi gösteren araştırmalar yapıldı. Kendinizi grafen oksit zehirlenmesinden ve vücudunuzdaki grafen oksit aktivasyonundan en iyi şekilde korumak için EMF maruziyetinizi sınırlamak için birkaç şey yapmanız gerekir. Bunun nasıl yapılacağına dair bazı öneriler şunlardır: Mümkünse çok kuleli bir şehirde yaşamayın, geceleri Wi-Fi'nizi kapatın ve mümkünse akıllı sayaçlardan ve diğer akıllı cihazlardan uzak durun. Başka bir seçenek de, EMF radyasyonunun zararlı etkilerini azaltmak üzere dönüştürülmesine yardımcı olmak için orgone enerji cihazları gibi EMF koruma ürünleri kullanmaktır.
Orgon Enerjisi, EMF Koruması ve Grafen Oksit.. Grafen oksit EMF tarafından aktive edildiğinden, yakın çevrenizde EMF'yi hafifleten koruyucu bir bariyer oluşturmak istersiniz, böylece grafen oksidi aktive etmez. 1930'larda EMF korumasına yardımcı olmak için bugün uygulanabilecek bir keşif yapıldı. Bir dizi deney sırasında merhum Dr. Wilhelm Reich, alternatif çelik katmanları ve iletken olmayan organik malzemeden yapılmış kaplara yerleştirilen canlı örneklerin çevreden sağlıklı "kozmik enerji" elde edebildiğini keşfetti. Bu enerjiye "orgone" adını verdi. Bu orgon akümülatörleri şu özelliklere sahipti: kan örneklerini daha uzun süre muhafaza etme; daha sağlıklı bitki fideleri filizleyin; ve içlerinde oturan hastalarının ağrılarını dindirir. Bugün, çelik levhalar ve plastik kullanmak yerine, epoksi reçine ile kaplanmış demir oksit, çelik, pirinç, shungite ve kristal tozlarının bir karışımından yapılmış bir kompozit kullanıyoruz. Nihai sonuç baz istasyonlarından, akıllı sayaçlardan, akıllı telefonlardan, internet yönlendiricisinden ve televizyonunuzdan gelen zararlı kablosuz alanları siz, bitkileriniz ve evcil hayvanlarınız için daha faydalı enerjiye dönüştürebilen bir uyumlaştırıcıdır. Bu bilimsel fenomenin etkileri, Pensilvanya Üniversitesi ve Herakleitos Mikroskobik araştırma laboratuvarı tarafından yapılan çalışmalarda tekrarlandı ve iyi belgelendi.
Reich Kan Testinin Son Grafen Oksit EMF Kan Örneklerine Çarpıcı Benzerliği.. Grafen oksitin son keşifleri ışığında en çarpıcı çalışma, Herakleitos Mikroskobik Araştırma Laboratuvarı tarafından gerçekleştirilen “Reich Kan Testi”nde bulunabilir. Bu testte orgon enerjisinin kan üzerindeki etkisini gösterirler. İki kan örneği aldılar ve birini kontrol kutusuna, diğerini orgone enerji kutusuna koydular. Zamanla kan örneklerinin mikroskobik fotoğraflarını çektiler ve orgone enerjisi örneğinin yaşam gücünü daha uzun süre koruyabildiğine (kan için gençlik pınarı gibiydi) tanık oldular. Bir kırmızı kan hücresinde kusurlar olduğunda ve ölmeye başladığında, Acanthosit oluşumu adı verilen, hücreden farklı uzunluklarda çok sayıda diken benzeri çıkıntının çıktığı bir şey geliştirebilirler. Aşağıdaki resimler, bir kan hücresi öldüğünde nasıl göründüğünü göstermektedir. Hericlitus Labs tarafından yapılan Reich Kan Testi çalışmasından Dr. Reich'in "biyonlar" dediği şeyi oluşturan çürüyen kan hücreleri. Yukarıdaki slaytlar, canlı ve cansız maddenin biyonik parçalanmasını gösteriyor. Daha sağlıklı hücre, çevresinde mavi ışık bulunan daha katı bir zara sahiptir. Bu mavi ışık aslında hücrenin yaşam gücü veya “Aura”sıdır. Bu, Dr. Reich'in "orgone" enerjisi dediği şeydir. Hücre ölüp parçalandıkça, zar duvarı içinden çıkan dikenli çıkıntılar oluşturur.
Covid enjeksiyonlarında kullanılan grafen oksit bazlı nanoparçacıklar, mRNA'yı hücrelerin içine sokmak için hücrelerin zarına nüfuz edecek şekilde tasarlandı. Hücre zarı duvarının bu sürekli penetrasyonu, bu zar deformasyonlarına neden olan şey olabilir. Alberta Açık Eğitiminde Klinik Hematoloji Laboratuvar Kılavuzuna göre: "Akantosit oluşumu, kalıtsal veya edinilmiş zar kusurlarının bir sonucu olarak ortaya çıkar. Membran kolesterolü ile lipid içeriği arasında dengesizliğe neden olan kusurlar, RBC'nin deforme olma kabiliyetini etkileyerek daha sert plazma zarına neden olur” Aşağıda, Dr. Robert Young'ın yakın zamanda [1 Ekim 2021'de güncellendi] kan tahlilinden çekilmiş üç fotoğrafı gösteriliyor. Vardığı sonuç, bu kan hücrelerinde gördüğümüz şeyin EMF radyasyon zehirlenmesinin, grafen oksit zehirlenmesinin etkisinden olduğudur. Kan hücresi zarlarının oluşumunu “korona etkisi” ve “spike protein etkisi” olarak adlandırıyor. Bu, Reich Kan Testi deneyinde ölmekte olan kan hücrelerinin davranışıyla aynı görünüyor. Burada gördüğümüz zehirlenmiş ve ölmekte olan hücreler. Son slaytta başak proteininin oluşumunu da görüyoruz. Orgon enerji cihazlarının kan hücrelerinin bu çürümesini nasıl yavaşlattığını ve durdurduğunu gösteren Reich Kan Testinde çarpıcı bir keşif bulundu. Bu, hücresel düzeyde, orgone enerji cihazlarının insan vücudunu zararlı EMF'den nasıl koruduğunu gösteriyor. Aşağıdaki slayt, Reich Kan Testinin sonuçlarını göstermektedir. Soldaki örnek, orgon akümülatör kutusunun içindeki örnektir. Hücre ölümü ve çürüme oranı %5'tir. Sağdaki örnek, orgon akümülatör kutusunda olmayan örnektir. Çürüme oranı %50'dir. Açıkçası, orgone enerjisi kanın yaşam gücünü ve sağlığını korumaya yardımcı olmak için bir şeyler yapıyor." (8)
2.BÖLÜM
PCR TESTLERİN YENİ MAHARETİ : AŞISIZLARI, PCR TEST İLE GİZLİCE AŞILAMAK
* Bu kısımda, Covid testi olarak da bilinen PCR sürüntü testlerinin, hiç bir işe yaramamasının (gerçek covid virüsünü tespit edememesinin) ve üstelik çok tehlikeli olmasının yanı sıra, aşısızları da gizlice aşılamak için de kullanıldığı /kullanılabileceği iddiaları ortaya atıldı.. Bunun için son derece uygun olan yeni bir teknolojiden bahsediliyor.. İşte o detaylar..
"İDDİA: PCR testi swabları, "aşı kararsızını" gizlice aşılayan "yıldız şeklindeki mikro cihazlar" içerebilir
Kasım ayında, Johns Hopkins Üniversitesi (JHU), Wuhan koronavirüs (COVID-19) test swablarının, insanlara bilgileri veya rızaları olmadan aşı sağlayabilen "küçük, yıldız şeklindeki mikro cihazlar" ile bağlanabileceğini öne süren bir çalışma yayınladı. Amerika'nın yarısından fazlası "aşı konusunda tereddütlü" olduğundan, çoğu insan Çin virüs aşılarıyla hiçbir şey yapmak istemiyor; Görünüşe göre "bilim", insanları burun deliklerine sıkıştırılan nazal veya anal PCR test çubuklarından gizlice aşılamak için gizli bir enjeksiyon teknolojisi buldu.
JHU'dan Patrick Smith, çalışmayla ilgili bir makalede, bu küçük, yıldız şeklindeki mikro cihazların "keskin dişlerini ev sahibinin bağırsaklarına saplayan asalak bir solucandan esinlendiğini" yazdı. Kulağa eğlenceli geliyor, değil mi? “Whiting School of Engineering'de profesör ve Johns Hopkins İnflamatuar Bağırsak Hastalığı Merkezi yöneticisi gastroenterolog Florin M. Selaru David Gracias; Smith, asalak kancalı kurdun kendisini bir organizmanın bağırsaklarına tutturma şeklini taklit eden şekil değiştiren mikro cihazlar tasarlayan ve test eden bir araştırmacı ve biyomedikal mühendisleri ekibine liderlik etti” diye yazdı.
"Theragrippers" olarak bilinen metalden yapılmış bu mikro cihaz çipleri ve "ince, şekil değiştiren film", ısıya duyarlı parafin mumu ile kaplanır ve fark edilmeden vücuda gönderilir. Bu yongaların her biri bir toz zerresinden daha büyük değil (aşağıdaki resme bakın):
Vücuda girdikten sonra, yıldız şeklindeki cihazlar ısıya tepki verir ve kendilerini küçük çatallarla bağırsak duvarına yapıştırır. Artık kapalı olan bu yıldızların merkezleri, içlerine yerleştirilen ilaç ne olursa olsun, bu durumda mikroskobik Wuhan koronavirüs (COVID-19) aşı kimyasallarını teslim edebilir. Principia Scientific International'dan John O'Sullivan, "İddia şu ki, toz büyüklüğündeki 'terapi tutucular' PCR test swablarının uçlarına yerleştirilebilir ve masum 'kurbana' verilebilmektedir" diye yazıyor. "Tamamen ahlaksız - ve muhtemelen yasa dışı - olabilir ama kesinlikle yapılabilir..." "Bu uğursuz minyatür tereyağlı kesicilerden binlercesi, halihazırda dünya çapında milyonlarca kişi tarafından yapılmış olan COVID-19 testinin bir parçası olarak verilen basit, masum bir sürüntü yoluyla GI yoluna yerleştirilebilir. Çok basit, hiçbir şey hissetmezsiniz” diye ekliyor – bu bağlantıdan teknolojiyle ilgili bir video izleyebilirsiniz.
Fauci, PCR test swablarındaki gizli aşıları biliyor mu? PCR test çubukları bu gizli teknolojiyi içeriyorsa ki bu mümkün görünüyor, o zaman sadece Çin mikropları için "test edildiğini" düşünen insanlar da izinsiz olarak aşılanıyor olabilirler. Bu, kısa süre önce çok sayıda insanı WuFlu için aşılatmanın "aşı kararsızlığı" nedeniyle zor olacağı konusunda mızmızlanan Anthony Fauci'nin kulaklarına hoş geliyor. "Tereddüt" kelimesinin kullanılması, insanların aşı olup olmayacağından emin olmadıkları anlamına gelirken, gerçek şu ki, çoğu hiçbir koşulda aşı olmayacaklarından şüphe gölgesinin ötesinde emindir. Geçen yılın sonlarında yapılan bir Gallup Anketi, Amerika'nın kabaca yarısının aşılanmayacağını ortaya çıkardı. "Beyaz olmayan insanlar" aşı olmayacaklarından en çok o zaman emindi, ancak o zamandan beri tüm ırkların "aşı tereddütlü" sayısı yalnızca arttı.
İnsanlara gizli aşı yapılıp yapılmadığına dair cevaplar için milletvekillerinize baskı yapın.. Bu noktada, sıradan insanların cevap talep etmek için yasa koyucularıyla iletişime geçmesi çok önemlidir. Üst düzey bir FDA (Gıda ve İlaç İdaresi) tıbbi danışmanından alıntı yapacak olursak, "Kongrenin sahibi ecza şirketidir" olduğundan, şans eseri etrafta dolaşacaksınız, ancak yine de denemeye değer. Başkan Donald Trump ayrıca, ilaç endüstrisinin "siyasi insanlara büyük miktarlarda para" sağladığı konusunda uyardı ve onlar da daha sonra emirlerini yerine getirdi. Yardım Masası Raporunda "aşı kararsızlığı" ve Big Pharma ile yolsuzluk yapan kanun koyucuların bunun üstesinden gelmek için kullanabilecekleri stratejiler hakkında bir makale bile yayınlandı. Bu stratejilerden biri, mikroskobik aşıları PCR test bezlerinin içine saklamak dahil mi? İlaç endüstrisinin politikacıları etkilemeye çalışan diğer endüstrilerden çok daha fazla para harcadığını unutmayın. Bazılarının, aksi takdirde aşıya hayır diyecek olan insanları aşı yaptırmaları için kandıran bu tür planlara katıldığı neredeyse kesin. İlgili bir Principia Scientific International yorumcusu, "Bu özellikle endişe verici, çünkü herhangi bir nedenle benim yaptığım gibi hastaneye gitmeniz gerekirse, sizi test ediyorlar" diye yazdı. Bir başkası, "Geçen gün tam olarak bu düşünce birdenbire aklımdan geçti" diye yazdı. "Doğru olup olmaması önemli değil, ancak hiçbir koşulda, sonucu ne olursa olsun (aile olmadığı için kaybedecek bir şeyim yok), aşı testi yaptırmayacağıma karar verdiğim için memnunum. Yavaş yavaş açlıktan ölmeyi tercih ederim. Şaka değil." (9)
"Pamuklu Sürüntü PCR Testleri “Aşı Tereddüdü” ile Mücadele Etmek İçin Gizlice Aşı Enjeksiyonu mu Yapıyor?
PCR Testleri Gizli Aşılar mı? Alıntılar: Johns Hopkins Üniversitesi'nde geliştirilen yenilikçi bir nanoteknolojik cihazın, "aşı konusunda tereddütlü" kişilere COVID19 aşısını gizlice ulaştırmak için kullanılabileceğine dair endişeler artıyor. Elbette teknoloji gerçektir, ancak böyle bir iddiada bulunmalarının herhangi bir değeri var mı? hub.jhu.edu için yazan Patrick Smith (25 Kasım 2020) şöyle açıklıyor:
"Johns Hopkins araştırmacıları, keskin dişlerini konakçısının bağırsaklarına saplayan asalak bir solucandan esinlenerek, bağırsak mukozasına tutunabilen ve vücuda ilaç salabilen küçük, yıldız şeklinde mikro cihazlar tasarladılar. Whiting School of Engineering'de profesör olan David Gracias ve Johns Hopkins İnflamatuvar Bağırsak Hastalığı Merkezi yöneticisi gastroenterolog Florin M. Selaru; asalak kancalı kurdun kendisini bir organizmanın bağırsaklarına tutturma şeklini taklit eden şekil değiştiren mikro cihazlar tasarlayan ve test eden bir araştırmacı ve biyomedikal mühendisleri ekibine liderlik etti."
"Theragrippers" adı verilen bu küçük cihazlar, metalden ve ince, şekil değiştiren bir filmden yapılmıştır. Isıya duyarlı parafin mumu ile kaplanmıştır ve her biri bir toz zerresinden daha büyük değildir (aşağıdaki resme bakın). Bu mikroteknolojinin mucitleri bile, potansiyel olarak herhangi bir ilacı taşıyabileceğini ve yavaş yavaş vücudunuza salabileceğini ve bunun hakkında hiçbir şey bilmeyeceğinizi kabul ediyor. Bitchute'ta alarm veren videoyu izleyin:
Aşı Tereddütünü Yenmek İçin Bir Dodge mu? Koronavirüs pandemisini yenmek için gizlice bir aşı teslim etmek üzere kitlesel aldatmacaya girişmek için hangi sebep olabilir? Anketler, aşıların gerçekten risk almaya değer olduğuna dair kamuoyu güveninde belirgin bir düşüş olduğunu ortaya koyuyor. 2019'da Dünya Sağlık Örgütü, aşı tereddütünü küresel sağlığa yönelik ilk on tehdit arasında listeledi. Ankete katılan Amerikalı yetişkinlerin yalnızca yarısı, bugün mevcut olsaydı bir koronavirüs aşısı olurdu. Bu sayı, Mayıs 2020'den bu yana yüzde 70'in üzerindeyken aniden düştü. Ancak politika yapıcılar ve aşı lobisi için asıl endişe, sağlık çalışanlarının sadece yüzde 40'ının aşı olma ihtimalinin yüksek olduğunu söylemesiyle tıp mesleklerinde aşılara KARŞI büyük bir artış olması.
Ancak, bir aşı yalnızca artık her yerde bulunan PCR sürüntü testini (fotoğraf, üst) aldığında gizlice verilebiliyorsa, COVID aşısına karşı tüm bu isteksizlik boşuna olacaktır. İddia, toz boyutundaki "terapötik tutucuların" PCR test swablarının uçlarına yerleştirilebileceği ve masum "kurban"a teslim edilebileceğidir. Tamamen ahlaka aykırı ve muhtemelen yasa dışı olabilir, ancak kesinlikle uygulanabilir çünkü Hopkins ekibi bu hafta Science Advances dergisinde kapak makalesi olarak bir hayvan çalışmasının sonuçlarını yayınladı. Bu uğursuz minyatür tereyağlı kesicilerden binlercesi, dünya çapında milyonlarca kişi tarafından halihazırda yapılmış olan COVID19 testinin bir parçası olarak verilen basit, masum bir sürüntü yoluyla GI kanalına yerleştirilebilir. Oldukça basit, hiçbir şey hissetmezsiniz!
"Kıskaçlardaki parafin mum kaplama vücut içindeki sıcaklığa ulaştığında, cihazlar otonom olarak kapanır ve kolon duvarına kenetlenir. Kapatma eylemi, küçük, altı uçlu cihazların mukozayı kazmasına ve kalın bağırsağa bağlı kalmasına, burada tutuldukları ve ilaç yüklerini kademeli olarak vücuda bırakmalarına neden olur. Sonunda, terapötikler doku üzerindeki hakimiyetlerini kaybederler ve normal gastrointestinal kas fonksiyonu yoluyla bağırsaktan temizlenirler." Aksini gösteren herhangi bir kanıt yoksa, küçücük yaratıklar tarafından "zehirlenmekten" korkacak hiçbir şeyimiz olmadığına mı inanacağız? Makalenin tamamını Principia Scientific International'da okuyun." (10)
"Johns Hopkins Üniversitesi Onayladı: PCR Testi Tek Başına Sizi Aşılayacak
Gazeteci John O'Sullivan, devasa PCR testi kampanyasının kılık değiştirmiş bir DSÖ aşılama programı olabileceği konusunda uyardı. Johns Hopkins Üniversitesi'nde geliştirilen ve bağırsak mukozasına bağlanan ve vücuda ilaç verebilen "Theragrippers" adı verilen küçük, yıldız şeklinde mikro cihazlar geliştiren yeni bir teknolojiden bahsediyordu. Cihazlar metalden ve şekil değiştiren ve bir toz zerresi kadar küçük olan ince bir filmden yapılmıştır. Johns Hopkins Üniversitesi'ne göre Theragrippers, PCR testlerine benzer şekilde bir pamuklu çubukla uygulanır..
Ekim 2020'de Johns Hopkins Üniversitesi araştırma ekibi, yeni teknolojinin kusursuz çalıştığını doğrulayan bir hayvan çalışmasından elde edilen olumlu sonuçları yayınladı. Ocak 2019'da DSÖ, artan sayıda aşı eleştirmenini küresel sağlığa yönelik en büyük on tehditten biri olarak tanımladı ve benzeri görülmemiş Corona aşılama fiyaskosundan bu yana, aşıyı reddedenlerin sayısı gerçekten arttı. Bu arada, ortodoks tıp kurumu içinde bile direniş şekilleniyor. Ancak DSÖ'nün beyinleri, en az yüzde 70'lik gerçekçi olmayan bir aşılama oranı konusunda ısrar etmeye devam ediyor. Bu makalede, Jan Walter, kapsamlı kaynak alıntılarıyla, insanlar aşıları giderek daha fazla eleştirmeye başlarken, nüfusu aşılamak için hangi tekniklerin hala mümkün olduğunu açıklıyor. Bu, yalnızca, aslında mRNA aracılığıyla gen terapisi olan yeni bir "aşı" türüyle, insanların %99,8'i için ölümcül olmayan bir hastalığa karşı kitlesel "aşılama" için devam eden baskıyla körükleniyor. Bilim kurgu gibi görünüyor ve tüyler ürpertici, ancak yöntemler ve teknikler mevcut. Soru şu ki, ne kadar ileri gitmesine izin vereceğiz?
Giderek Daha Fazla İncelenen Aşılar ve Soğutma Alternatifi.. Ocak 2019'da DSÖ, artan sayıda aşı eleştirmenini küresel sağlığa yönelik en büyük on tehditten biri olarak tanımladı ve benzeri görülmemiş korona aşılama fiyaskosundan bu yana aşıyı reddedenlerin sayısı gerçekten arttı. Bu arada, geleneksel tıp camiasında bile direniş ortaya çıkıyor. Ancak DSÖ'deki beyinler, en az yüzde 70 gibi gerçekçi olmayan bir aşılama oranı konusunda ısrar etmeye devam ediyor. Şimdi birkaç uzman ve John O'Sullivan gibi eski ana akım gazeteciler, devasa PCR testi kampanyasının kılık değiştirmiş bir DSÖ aşılama programı olabileceği konusunda uyarıda bulunuyor. (bkz. Principia Scientific)
O'Sullivan, Johns Hopkins Üniversitesi'nde geliştirilen ve bir PCR testi aracılığıyla gizli aşılama yapılmasını mümkün kılacak yeni bir teknolojiden bahsediyor. (Bkz. Johns Hopkins Üniversitesi) Johns Hopkins araştırmacıları, keskin dişlerini konakçısının bağırsaklarına saplayan asalak bir solucandan esinlenerek, bağırsak mukozasına yapışan ve vücuda ilaç verebilen küçük, yıldız şeklinde mikro cihazlar geliştirdiler. "Theragrippers" olarak bilinen bu küçük cihazlar, metalden ve şekil değiştiren ince bir filmden yapılmıştır. Isıya duyarlı gazyağı mumu ile kaplıdırlar ve her biri bir toz parçacığından daha büyük değildir. Theragripper üzerindeki gazyağı kaplaması vücut sıcaklığına ulaştığında, cihazlar kendiliğinden kapanır ve kolonun duvarına kenetlenir. Sızdırmazlık etkisi nedeniyle, küçük, altı uçlu cihazlar mukozaya girer ve tutuldukları yerde kolona yapışır ve yavaş yavaş ilaç yükünü vücuda bırakır. Sonunda, Theragripper doku üzerindeki tutuşunu kaybeder ve normal gastrointestinal kas fonksiyonu yoluyla kolondan çıkarılır. Not: Johns Hopkins Üniversitesi'ne göre, Theragrippers aslında bir pamuklu çubukla uygulanmaktadır. (bkz. Şekil 2)
Johns Hopkins Üniversitesi araştırma ekibi, bir hayvan çalışmasının olumlu sonuçlarını 28 Ekim 2020'de Science Advances dergisinde kapak makalesi olarak yayınlayarak yeni teknolojinin kusursuz bir şekilde çalıştığını doğruladı: "Burada, GI parazitinden ilham alan aktif mekanokimyasal terapötik kepçelerin veya teragripperlerin, mukozal dokuya özerk bir şekilde yapışarak canlı hayvanların gastrointestinal yolunda 24 saat hayatta kalabildiğini bildiriyoruz. Ayrıca, model analjezik ketorolak trometamin'in yırtıcı aracılı iletimi kullanıldığında, eliminasyon yarı ömründe altı kat dikkate değer bir artış gözlemliyoruz. Bu sonuçlar, şekil değiştiren ve kendi kendini kilitleyen mikro cihazların uzun vadeli ilaç verme etkinliğini geliştirdiğine dair mükemmel kanıtlar sağlar."
Tesadüfen Çin'de PCR testi de artık anal olarak yapılıyor çünkü sonuçların güvenilirliğinin daha iyi olduğu söyleniyor ve tabi ki bu uygulama Batı ana akım medyasında hemen destekleniyor. (Bkz. Business Insider) Not: Devletin size iradeniz ve rızanız dışında toksinler verdiğini hayal edemiyorsanız, daha sonra kabul edilen ve Wikipedia'ya göre modern zamanlara kadar devam eden insanlar üzerinde yapılan tüm korkunç deneyleri düşünün. 2007'de CDC, 1955 ile 1963 arasında 10-30 milyon vatandaşın çocuk felci aşılaması yoluyla kanserojen SV40 ile enfekte olduğunu bile kabul etti.
Aşı Değil Gen Tedavisi Olan Aşı.. Dr. Judy Mikovits, Robert Kennedy Jr. ve Dr. David Martin ile açıklayıcı bir video konferansta, mRNA aşısının yasal tanımı gereği hiç de aşı olmadığı anlatılıyor. Sözde aşının aslında bir gen terapisi olduğu gerçeğini gizlemek için yanlış bir şekilde aşı olarak adlandırılıyor. Deneyimli hekim ve epidemiyolog Dr. Wolfgang Wodarg, Rubikon ile sansürlü bir röportajda, "Aslında bu 'umut verici' aşı, genetik mühendisliği olduğu için insanların büyük çoğunluğu için YASAKLANMALIDIR!" Çocuk Sağlığı Savunma Örgütü Başkan Yardımcısı ve Baş savunucusu Mary Holland uyarıyor:
"Yeni aşı teknolojileri muhtemelen yeni tür aşı zararlarına yol açacaktır. Hiçbir zaman onaylanmış bir mRNA aşısı olmadığından, böyle bir hasarın nasıl görüneceğini gerçekten bilmiyoruz. Aşılar çok hızlı geliştirildiğinden ve klinik deneyler çok kısa olduğundan, uzun vadeli zararları tam olarak bilinmiyor.”
Özellikle tüyler ürpertici olan şey, büyük çoğunluğun mRNA aşısının vücutlarında ne yaptığını bile bilmemesi. Giderek daha bağımsız ve hatta ortodoks tıp uzmanlarının buna karşı uyarıda bulunmasına rağmen, körü körüne aşılanmalarına izin veriyorlar. (Dünyanın dört bir yanından doktorların mRNA aşısına karşı uyarılarına bakın) Bu bağlamda Amerikan şirketi modeRNA Therapeutics'in 2010 yılında aşı üreticisi olarak değil, bir GenTech şirketi olarak kurulduğunu unutmamak gerekir. Pek çok Monsanto skandalı örneği, genetik mühendisliğinin türleri korumaya değil, güç kazanmaya hizmet ettiğini açıkça ortaya koyuyor. Gizli gündem, türleri patentlemek veya sahiplenmek için genetik olarak değiştirmektir. Eski ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger bir keresinde "Tohumları kontrol eden dünyayı kontrol eder" demişti. (Bkz. Basın Portalı)
Sıradaki ne? MRNA Aşısıyla Genetiğimizi Tasarladıktan Sonra Vücudumuzun Patentini mi Alacaklar? 19 yılı aşkın deneyime sahip dahiliye uzmanı Dr. Carrie Madej, COVID-19 aşısının DNA'mızı değiştirdiği için insanları patentlemek için aslında bir Truva atı olabileceğini belirtiyor. Ocak 2020'de İngiliz bilim dergisi Phys.org'da yayınlanan bir Makaleye göre, değiştirilmiş RNA'nın DNA'mız üzerinde doğrudan bir etkisi olduğu doğrulandı. Aşağıdaki pasaj özellikle endişe vericidir:
"Birkaç araştırma grubu, bunun DNA molekülü üzerinde nasıl bir etkisi olabileceğini araştırmak için şimdi birlikte çalışıyor. R-loop bölgelerinin aktif genler içeren DNA dizileriyle ilişkili olduğunu ve bunun kromozom kırılmalarına ve genetik bilgi kaybına yol açabileceğini zaten biliyoruz.”
Ayrıca, Pfizer gibi önde gelen aşı üreticilerinin deneklerini aşılamadan sonra ürememeleri konusunda uyarması da endişe vericidir (bkz. Pfizer, s. 132) İlaç şirketi böyle yaparak, mRNA aşısının insan üremesi üzerinde olumsuz etkileri olabileceğini ve buna rağmen aşılandığını doğruluyor! Sonuç: Biraz tarih bilen herkes, genetik deneylerin ve insan deneylerinin yeni bir şey olmadığını bilir. Modern öjeniğin kökleri 19. yüzyılda bulunsa da, devlet ve toplum müdahalelerinin fikirleri, önlemleri ve gerekçeleri ile üreme üzerindeki etkileri çok eski zamanlardan beri bilinmektedir. Bunlar, Platon'un devlet seçimi ve eğitimi ile sınırlı olan "Politeia"sında zaten bulunabilir. Rönesans'ta karşılık gelen düşünce çizgileri, Thomas Morus'un “Ütopya”, Francis Bacon'un “Nova Atlantis” ve Tommaso Campanella'nın “La città del Sole” adlı toplumsal ütopik yazılarında bulunabilir. Ancak sağduyu bu tür müdahalelere içgüdüsel olarak direndiği için, müesses nizam her zaman gerçek niyetini yanıltıcı etiketlerle gizlemeye çalışmıştır. Örneğin Naziler, öjeniyi kitlelere çekici kılmak için "kalıtsal sağlık bilimi" veya "kalıtsal bakım" kılığına soktular ve bugün aynı hasta gündemi, bizi sözde bir "pandemiden" kurtarmak için yeni bir "aşı" ile bize satılıyor."" (11)
* "Johns Hopkins: Bilmeden PCR Testi ile Aşılanabilirsiniz (12)
3.BÖLÜM
YENİLEBİLİR AŞILAR İLE AŞISIZLARI, GİZLİCE AŞILAMAK
* Bu kısımda, mRNA vb türü aşıların "gıdalara (ve içeceklere)" eklenmesi ile aşısızların, gizlice aşılanması ile ilgili bazı bilgiler bulunuyor.. Bu tür aşılara /aşılama yöntemine "yenilebilir aşılar" da deniyor.. Tıpkı kısa adı GDO olan genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) da olduğu gibi.. Bunların hepsi, insanların DNA (genetik) YAPILARININ DEĞİŞTİRİLMESİ ile yakından ilgilidir.. DNA (genetik) yapısı değişen insanın, yaşam süresi de kısalır; kalıcı olan/olmayan çeşitli hastalıklara yakalanması sayesinde..
"Bilim adamları, gıda yoluyla dağıtılabilen kimerik mRNA aşıları yaratmaya çalışıyor
Bilim adamları, kimerik mRNA'yı oluşturmak ve bunu gıda yoluyla iletmek için araştırmalar yapıyorlar. University of California Irvine ve University of California, Riverside'da yapılan araştırmalar, aşıların geleceğinin koldan vurulmaktan çok salata almaya benzediğini buldu. Evet, bilim adamları şimdi yenilebilir bitkileri mRNA aşı fabrikalarına dönüştürüp çeviremeyeceklerini araştırıyorlar. "Savaş Odası"nın 24 Mart tarihli bölümünde Pfizer muhbiri Karen Kingston, gıda tüketimi yoluyla aşı geliştirmekten bahsetti. Kingston, "[Başkan Joe] Biden'ın söylediği, Yeni Dünya Düzeni'nde, biz buna uysak da uymasak da nüfusu azaltacakları" dedi. Bilim adamlarının kimera-silahlı bir mRNA'yı alıp marul, domates ve diğer gıda türlerinde yenilebilir hale getirdiğini gösteren kanıtlar olduğunu da sözlerine ekledi. "Yani medyada göreceğiniz şey, Kanada'da bitki bazlı bir aşı olarak onaylanan Medicago'ya benziyor. Yani mRNA'yı üretmek için aslında bitkideki sitoplazmayı kullanıyorlar" diye açıkladı Kingston.
Chimera, esasen iki veya daha fazla "bireyden" alınan hücrelerden oluşan tek bir organizmadır. Başka bir deyişle, iki veya daha fazla DNA seti içerir. Araştırmacılar, Ulusal Bilim Vakfı'ndan yarım milyon dolarlık bir hibe almaktan bahsetti. Devam eden araştırmalardan pek bilinmese de, 2006'da Hong Kong'dan bilim adamlarıyla işbirliği içinde SARS aşısı ve başak proteini için yayınlanmış bir çalışma vardı. Çalışma, transgenik bitkilerin neslinin - bitkileri alıp diğer türlerden ve hayvanlardan gelen virüslerle birleştirdikleri - kıyı yoluyla bulaşma yoluyla kolera, Norwalk virüsü, hepatit B ve şap için aşıları başarıyla ürettiğini belirtiyor. Ayrıca 2011 yılına kadar uzanan çalışmalar ve fonlar da vardır ve bunlar, ajansın solunum sinsityal virüsüne (RSV) karşı domates bazlı aşıların geliştirilmesini finanse ettiği Ulusal Sağlık Enstitüleri web sitesinde kontrol edilebilir. Çalışma, ucuz bir aşı oluşturarak insan sağlığı üzerinde bir fark ve kalıcı etki yaratacaklarını söyledi. (İlgili: Gıda kimyasalları, HFCS ve hatta kızamık aşıları, halk için kızamık virüsünden çok daha tehlikelidir. ) Bununla birlikte, bu durumda "aşı" kelimesi, kimerik virüsün aşılanması anlamına gelir, bu nedenle, çok türlü mRNA virüsü ile enfekte olurlar. Kingston, daha basit bir ifadeyle, "Temel olarak mRNA'yı bitkilere koyuyorlar. Sadece insan yapımı virüsü alıp bitkilere koyuyorlar. ”
Birçok teknik sorunun cevaplanması gerekiyor.. Savunucuları, yenilebilir bitkilerde üretilen aşıların düşük maliyetli olacağını ve soğutma gerektirmeyeceğini, bu da onları gelişmekte olan ülkelerdeki insanlar için daha erişilebilir hale getireceğini iddia ediyor. Yenilebilir bitkileri dağıtım aracı olarak kullanan aşılar, adjuvanlara (veya bir bağışıklık tepkisini uyaran kimyasallara) ihtiyaç duymadan iğnesiz aşılar verebilir. Bitki yutulduğunda, bitki hücre duvarları aşı antijenlerini mide asitleri ve sindirim enzimleri tarafından parçalanmaya karşı koruyabilir. Yenilebilir aşılar, geleneksel enjekte edilebilir aşılara kıyasla daha yüksek düzeyde koruma sağlayan hem mukozal hem de sistemik bağışıklığı da uyaracaktır. Ancak bu aşılar, geçerli bir seçenek haline gelmeden önce yanıtlanması gereken birçok teknik soru olduğundan, pazarlama için henüz onaylanmamıştır. (İlgili: Tyson Foods'taki zorunlu COVID aşıları, gıda arzı krizi ve tıbbi zorbalığa karşı artan direnişin ortasında bazı işçilerin iş bırakmasına neden oluyor. ) Örneğin, patates uygun bir seçenek olsa da, çiğ patates yiyen çok fazla insan yoktur. Örneğin yemek pişirilirse aşılar geçerli ve etkili kalır mı? Tek tip ürünler nasıl sağlanır veya uygun doz nasıl belirlenir? Diğer bilim adamları da muz veya patateste yenilebilir aşılar üretmeyi ve onları daha kullanışlı ve tutarlı hale getirmek için bir toz haline getirmeyi düşündüler, ancak bu yaklaşımın ticari olarak uygulanabilir olup olmadığı da belirsiz." (13)
"Tom Renz ile Hukuk Savaşı: Amerikalılar, gıda tedarikindeki yenilebilir aşılar yoluyla zehirleniyor
Ohio merkezli avukat Tom Renz'e göre Amerikan halkı, gıda tedarikine konulan yenilebilir aşılar nedeniyle zehirleniyor. “Nürnberg Yasası'nı doğrudan ihlal ederek kendi insanlarımız tarafından zehirleniyoruz. Doğrudan kanunları çiğneyerek kendi hükümetimiz tarafından zehirleniyoruz. Renz, Brighteon.TV'de yayınlanan "Lawfare with Tom Renz"in 4 Nisan'daki bölümünde, "Bu kurumsal oligarklar tarafından bize yalan söylendi ve yanıltıldık" dedi. "Şu anda yenilebilir aşılar yaptıklarını öğreniyoruz. Bunu yiyecek kaynağınıza koyuyorlar." Renz, bu sorunları çözmek için Missouri'deki House Bill 1169'un kabul edilmesi çağrısında bulundu. Ayrıca izleyicilerini tasarıyı zorlamak için ellerinden gelen her şeyi yapmaya çağırdı. Missouri HB 1169, yiyeceklerinde veya başka herhangi bir ürününde gen terapisi ürünü olup olmadığını insanlara bildirmeyi gerektirir; bir gen terapisi ürününün nasıl bulaşabileceği veya yayılabileceği hakkında bilgi sağlamasını gerektirir; ve bir kişiye bir gen terapisi ürünü veya başka bir tıbbi müdahale verilmeden önce bilgilendirilmiş onay gerektirir. Bu, hiç kimsenin bilgilendirilmiş onay almadan yemeğinize aşı koyamayacağı anlamına gelir. Renz, "Bu, özellikle bir kişi, bilgilendirilmiş rızası olmadan gelen bir ilacı istemiyorsa, mantıksız değildir" dedi. Bu ifşa veya bilgilendirilmiş rıza ve Missouri HB 1169'daki diğer kuralların, insanlar bunu öğreneceği için Amerika Birleşik Devletleri'nin herhangi bir yerinde geçerli olacağını kaydetti. "Missouri'de doğruysa, Amerika'nın her yerinde doğru olacak."
Renz: Yenilebilir aşıların artık yapılamayacağını söylerken yalan söylüyorlar.. Ulusal Sağlık Enstitüleri'nin (NIH) Ulusal Tıp Kütüphanesi web sitesinde yer alan 2020 tarihli bir makaleye göre, gen kodlayan bakteriyel veya viral hastalığa neden olan ajan, immünojenik genetik özelliğini kaybetmeden bitkilere dahil edilebilir. “Yenilebilir aşıların ana etki mekanizması, hastalığa neden olan yabancı organizmalara karşı sistemik mukozal immün yanıtları aktive etmektir. Yenilebilir aşılar, seçilen bitki hücresine transgen dahil edilerek üretilebilir” denildi. (İlgili: Bilim adamları, gıda yoluyla dağıtılabilen kimerik mRNA aşıları yaratmaya çalışıyorlar.) “Şu anda, veterinerlik ve insan kullanımı için yenilebilir aşılar geliştirilmektedir. Ancak yenilebilir aşının karşılaştığı asıl zorluk, toplum tarafından kabul görmesidir, bu nedenle toplumu aşının kullanımları ve yararları konusunda bilinçlendirmek gerekir.” Podcast ve radyo programı sunucusu, makalenin hükümetin yenilebilir aşıları kullanma kapasitesine sahip olduğunu açıkça gösterdiğine dikkat çekti. Şimdi yapılamaz derlerse yalan söylüyorlar” dedi. Renz, fonksiyonel lipid nanoparçacıkları tarafından sağlanan mRNA yoluyla hücresel protein üretiminin yeniden programlanması ve yutma yoluyla aşıların ve diğer ilaçların nasıl uygulanacağı hakkında başka makaleler bulduğunu söyledi. Bunun için farklı mekanizmalar var. Bazıları gıda ve ilaca konulan mikro makine tipi şeyleri kullanmayı deniyor. Diğerleri genetik değişiklikleri yiyeceğe entegre ediyor. Yenilebilir aşılar ve sahte yiyecekler hakkında daha fazla bilgi için FrankenFood.news'i takip edin."" (14)
"Aşılarınızı Yiyin: mRNA Gen Tedavisi BU AY Gıda Tedarikine Geliyor
Her kola iğne yapmaktan vazgeçmişler. Şimdi ne yediğiniz için geliyorlar. Avukat Tom Renz'i ufuk açıcı bir röportajda Dr. Naomi Kurt, "Aşıların gıdalara entegre edilmesinden bahseden 2002 tarihli NIH belgelerim var." "Bu [aşıları] gıda tedarikimize entegre etmek için çalışıyorlar. En az yirmi yıldır üzerinde çalışıyorlar." Bay Renz, en son Substack parçasındaki makbuzları getirdi: "İşte NIH'de (biliyorsunuz - hükümetimiz tarafından) yayınlanan bir makale, yenilebilir aşılar haline gelmek için genetiği değiştirilecek 'uygulama altındaki' gıdalardan bahsediyor - 2013'ten itibaren" diye yazdı. "Gıdanın aşı görevi görecek şekilde değiştirilebileceği gerçeği tartışılmaz." Ve avukat Renz'in yakın tarihli tweet'ine göre, "birkaç eyaletteki sığır yetiştiricileri ve domuz dernekleri lobicileri, BU AY domuzlarda ve ineklerde mRNA aşılarını kullanacaklarını ONAYLADI."
"SON DAKİKA HABERLERİ: Çeşitli eyaletlerdeki sığır yetiştiricileri ve domuz eti dernekleri lobicileri, BU AY domuzlarda ve ineklerde mRNA aşılarını kullanacaklarını DOĞRULADILAR. #Missouri #HB1169'u DESTEKLEMEK ZORUNDAYIZ. Bunu önlemek için GERÇEKTEN TEK şansımız... Bunu yapmanın etkilerini KİMSE bilmiyor ama bunu durdurmazsak #AnidenÖlme riskiyle karşı karşıyayız." (15.1)
"Gates, DSÖ, bu üniversitelerden tonlarca: hepsi mRNA aşılarını gıdanın bir parçası olarak dahil etmekten bahsediyor. Bu gıdaların genlerini değiştirip mRNA aşısı yapacaklar” uyarısında bulundu bu videoda. Ancak Missouri HB 1169, böyle bir çabaya karşı koymaya çalışıyor. "Tarihteki en tartışmalı yasa tasarılarından biri" olarak tanımlandı, ancak hepsi bir etiketleme yasa tasarısından ibaret. Hiçbir şeyi yasaklamıyor. Bir gıda ürününün gen tedavisi ürünü olup olmadığını bilmek hakkınızdır. Dolayısıyla, bu yasa tasarısı kabul edilirse, bilgilendirilmiş onay ve büyük olasılıkla refahımız için büyük bir zafer olacak. İki sayfalık faturanın tamamı DailyClout'ta okunabilir. İşte bir alıntı: "Ürünün potansiyel olarak bir gen terapisi gibi davranması veya ürünün kullanıcısına genetik materyali veya genetik bir değişikliği etkilemesi, değiştirmesi veya sokması muhtemel işlemlerle sonuçlanabilecek işlemlere maruz kalması veya bu işlemlere maruz kalması için oluşturulmuş herhangi bir ürün , ürüne maruz kalan kişiler veya ürünü kullanmış olan başkalarına maruz kalan kişiler, ürünün bir gen terapi ürünü olduğu bilinmedikçe, "Potansiyel Gen Terapi Ürünü" kelimeleri ile dikkat çekecek şekilde etiketlenecektir. Ürünün potansiyel alıcısının veya kullanıcısının bu etiketin varlığından haberdar edilmesini sağlamak için makul adımlar atılacaktır. Bir ürünün gen terapi ürünü olduğu biliniyorsa, ürün dikkat çekecek şekilde "Gen Terapi Ürünü" ibaresi ile etiketlenecektir. Bu bölümün hükümleri, herhangi bir potansiyel gen terapisi ürününün açıklanması lehine serbestçe oluşturulacaktır." (.....)" (15)
"Yenilebilir Aşılar: mRNA Gen Terapisinin Yemeğinize Girdiğini Bilmenizi İstemiyorlar
Gen terapisi ürünleri için iki sayfalık bir şeffaflık ve açıklama faturası olan Missouri HB 1169, koyu kırmızı Missouri'de büyük tepki alıyor. Bir gıda ürününün gen terapisi ürünü olup olmadığını bilmeye hakkınız var - bu nedenle Missouri yasa koyucularının buna neden karşı olduğunu sormalıyız. Ve avukat Tom Renz, yenilebilir aşıların nasıl yapılacağını "çok, çok uzun bir süredir" 2000 yılına kadar bildiklerini doğruladı. "Ve şimdi yapıyorlar; şimdi yapacaklar." mRNA gen tedavisi BU AY gıda arzına giriyor. Bu ve Missouri HB 1169 hakkında buradan daha fazla bilgi edinin.. (....)" (16)
"Yiyeceklerimizde Bulunan Yenilebilir mRNA Aşıları Hakkındaki Şaşırtıcı Gerçek
Geçen hafta, mRNA aşılarının gıda tedarikinde kullanımına ilişkin iki bölümlük bir serinin "1. Bölümünü" yayınladık. Daha önceki bölümde, çiftlik hayvanlarımızdaki mRNA bazlı aşıların mevcut durumunu gözler önüne sermiştik. Özetlemek gerekirse: şu anda mRNA aşıları besi sığırları için geliştirilme aşamasındadır (hem ABD'de hem de yurt dışında bu araştırmayı yapan farklı şirketlere milyonlarca dolar fon akmaktadır). Domuz eti için mRNA aşılarının, Merck'e ait Sequivity adlı bir aşı platformu aracılığıyla 2018'den beri piyasada olduğu görülüyor. Web sitelerinde domuz çiftçilerine RNA bazlı özel aşı reçeteleri vaat ediyorlar. Şu anda kaç tane domuz yetiştiricisinin bu mRNA aşısını kullandığı belli değil, ancak şimdiden piyasada gibi görünüyor. Bugünkü bölümde, bu madalyonun diğer yüzünü ele alıyoruz: mRNA tabanlı aşı teknolojisi ile tedavi edilmiş et yiyen bir kişiye ne olur. Ve bu soru bizi yepyeni bir alana, "uzmanların" atıfta bulunduğu şeye getiriyor: yenilebilir aşı teknolojisi - muhtemelen fark ettiğinizden çok daha gelişmiş. (...)" (17)
"Covid-19 Aşısının içinde neler var? - Artık Herkes Yemeğinde Yenilebilir Aşı Alacak
Bitki biyoloğu domates, patates, marul yapraklarına çok az miktarda virüs enjekte eder. Ottawa Üniversitesi bitki biyoloğu Allyson MacLean, yaprakların yavaş yavaş COVID-19 için bir aşı üretmesini umduğumuz yenilebilir bitkilere bakteri solüsyonu enjekte etme sürecini gösteriyor. Sebzelerinizi yemek sadece sizin için iyi olmakla kalmaz, aynı zamanda bir gün sizi COVID-19'a karşı koruyabilir. Bu, yeni koronavirüs için yenilebilir bir aşı oluşturmak için çalışan Ottawa Üniversitesi'ndeki bir bitki biyologunun umudu. Allyson MacLean'ın araştırması, domates, patates ve marul bitkilerine bakteriyel bir çözelti içinde yüzen küçük bir viral DNA parçacığı enjekte etmeyi içeriyor. 41 yaşındaki bitki biyolojisi yardımcı doçenti MacLean, "İğne ucu olmayan bir şırınga alıyoruz. Büyük yaprağa bastırıyorsunuz . . . ve temelde bakterileri bitki dokularına itiyorsunuz" dedi. Bakteriler bu DNA'yı bitkiye taşır ve bu da viral proteinlerin üretimini tetikler. Bitkiyi yemek, bu proteinlerin bağırsaktaki özel hücreler tarafından alındıkları ve bir tür bağışıklığı uyardıkları sindirim sisteminden geçmesine izin verir. Buna "mukozal bağışıklık" denir ve şu anda COVID-19 ile savaşa katılan bilim adamlarını özellikle ilgilendiriyor çünkü hastalığa neden olan virüs, SARS-CoV-2, vücuda solunum sisteminin mukozal yüzeyinden giriyor. MacLean, on yılını doğadaki simbiyozu, özellikle de mikropların ve bitkilerin nasıl bir arada var olduklarını araştırmak için harcadı.
En yaygın mikroplardan biri, toprakta yaşayan ve doğal olarak bitkilere tutunan Agrobacterium tumefaciens'tir. MacLean, "Bitkide bir yara bulur ve oraya girer. DNA'sının bir kısmını alır ve onu bir bitki hücresine enjekte eder. Temel olarak bitki hücrelerinde tümörler oluşmasına neden olur. . . Bakteriler bunu daha sonra besin kaynağı olarak kullanabilir. " . "İnsanlar bunun doğada devam ettiğini birkaç on yıl önce anladılar" dedi. "Birinin parlak bir fikri vardı: Tamam, bunu genetiği değiştirilmiş organizmalar yapmak için kullanabilir miyiz? " MacLean, COVID-19 için yenilebilir bir aşı oluşturmaya yönelik mevcut araştırmasında, "virüsün diğer araştırmacıların güçlü bir koruyucu antikor yanıtı ortaya çıkaracağına inandığı kısımlarını" kullanıyor. Eski dostu Agrobacterium'un sırtındaki bitki dokusuna doğru ilerliyorlar. (....)" (18)
"Bill Gates'in ve "WEF" "Yenilebilir Gıda Kaplaması" Halihazırda Kullanımda, "Bulut Tohumlama" ve "CIA"
Nisan. 21, 2023 Tıbbi ve Jeopolitik Haberler. Bill Gates, DEF'ler, Yenilebilir Gıda Kaplamaları, Gıdalarımızdaki Aşılar Halihazırda Kullanımda, Kesintisiz Birleşmiş Milletler 'Bulut Tohumlama' ve 'CIA', bozuk ve sezgisel olmayan bir varlık haline geldi. Bill Gates ve Gates Vakfı, artık küresel gıda tedarikine giden hayvanları aşılıyor... (.....)" (19)
"Yenilebilir Aşılar Artık Gerçek!! Tom Renz, Yiyeceklerdeki mRNA Aşı İçeriğinin DNA'nızı Değiştirdiğini Onayladı… Tıpkı GDO'lu Yiyecekler Gibi!!
Yenilebilir asi NASİL YAPİLİR? IITM: mRNA'ya benziyor ve grafen yiyeceklerde. Ve bu gıda en başta vücut için zehir bile olabilir, çünkü toprak doğal değildir ve daha sonra üretim ve işlemede eklenen kimyasallar vardır... GDO? Evet, hala bir sorun. Sonra bazı yiyecekleri ışınlıyorlar. Daha sonra yiyecekler cep telefonu kulesi radyasyonuna tabi tutulur. Bu nedenle, daha iyi bir gıda arzı için çalışmak için nedenler var… ONYILLARDIR, mRNA teknolojisinin aynı zamanda GEN TERAPİSİ olduğunu hatırlamalıyız… ki bu GEN MUTASYONU için saçma bir ifadedir… ve muhtemelen yeni bir insan nesli insan melez siborgların yapılmasıyla ilgilidir. Bu bilgi 2000 yılından… 23 yıl öncesinden…" (20)
"Yenilebilir “Aşılar” İş Başında… mRNA Gen Terapisi!!
IITM: Bu tamamen kontrolden çıktı… halkın fark edemediği şey, bunların geleneksel aşılar olmadığı, GEN TERAPİSİ... ki bu benim için bugünlerde transhümanizm çığlıkları atıyor. DNA'MIZI DEĞİŞTİRMEK İSTİYORLAR… Bize anlatıyorlarsa, dinlemeliyiz. O.N.E Haberler.." (21)
"Merck'in mRNA Hayvancılık Aşısı Enjekte Edilmiş Domuz Eti Yiyor musunuz?
2018'den beri endüstriyel domuz eti üreticileri, sürülerinde özelleştirilebilir mRNA tabanlı "aşılar" kullanıyor. İlaç üreticisi Merck'e göre aşılar, "geleneksel domuz aşılarının kapsamadığı hastalıklar da dahil olmak üzere mevcut ve gelişmekte olan domuz patojenlerini" hedefliyor. Bir bakışta hikaye:
-Son birkaç yıldır, yüksek linoleik asit (LA) içeriği nedeniyle domuz eti yememeyi tavsiye ettim, ancak şimdi bundan kaçınmak için daha büyük bir neden var. 2018'den beri domuz eti üreticileri, sürülerinde özelleştirilebilir mRNA tabanlı "aşılar" kullanıyor.
-İlk RNA bazlı canlı hayvan aşısı, 2012'de lisanslanan bir domuz gribi (H3N2) RNA aşısı, Harrisvaccines tarafından geliştirildi. Şirket, 2015 yılında kuş gribi mRNA aşısı yaptı. Harris aşıları, o yıl Merck Animal Health tarafından satın alındı.
-CureVac, 2016 yılında domuzlar için mRNA tabanlı bir kuduz aşısı geliştirdi.
-2018 yılında tanıtılan domuz aşısı platformu Sequivity, Merck tarafından Moderna ile ortaklaşa geliştirildi. Sequivity, hiçbiri güvenlik testinden geçmeyen sonsuz sayıda özelleştirilmiş "aşılar" üretebilir.
-Amerikalılar yaklaşık beş yıldır gen terapisi uygulanmış domuz eti yiyorlar ve et tedarikimizin daha da fazlası aynı tedaviyi almak üzere. İnekler için mRNA aşıları gibi, kuş gribi için mRNA-lipit nanoparçacık aşıları da yapım aşamasındadır. Cattlemen's Association lobicileri geçtiğimiz günlerde sığırlarda hem mandırayı hem de sığır etini etkileyebilecek mRNA "aşılarını" kullanmayı planladıklarını doğruladılar.
-Missouri House Bill 1169, genlerinizi değiştirebilecek ürünlerin etiketlenmesini gerektirecektir. Ayrıca şirketlerin gen-yaşlandırma müdahalelerinin potansiyel bulaşıcılığı hakkında bilgi paylaşmalarını gerektirecek ve tüm aşılar, gen terapileri ve tıbbi müdahaleler için tam bilgilendirilmiş onam verilmesi gerektiğini iddia edecektir.
Son birkaç yıldır, yüksek linoleik asit (LA) içeriği nedeniyle domuz eti yememeyi tavsiye ettim, ancak şimdi bundan kaçınmak için daha büyük bir neden var. 2018'den beri domuz eti üreticileri, sürülerinde özelleştirilebilir mRNA tabanlı "aşılar" kullanıyor ve bu, tamamen gözden kaçmış durumda. Bunu yeni öğrendim. Merck'in hayvan sağlığı web sitesinde açıklandığı gibi: “Devrim niteliğinde bir domuz aşısı platformu olan SEQUIVITY, domuzda influenza A virüsü, domuz sirk virüsü (PCV), rotavirüs ve ötesindeki suşlara karşı özelleştirilmiş reçeteli aşılar oluşturmak için RNA parçacık teknolojisinden yararlanıyor. Kapsamlı veriler ve içgörülerle dolu gelişmiş bir pano tarafından desteklenir... (...)" (22)
"Gıda Sistemimizi 'Yeniden Tasarlama' Planının Arkasında Gerçekte Ne Var?
İlk bakışta, "yiyecek ilaçtır" devrimi, hükümetin sonunda beslenmenin önemini anladığını gösteriyor, ancak bu gerçekte, yiyecek alımlarınızı kontrol etmek için Rockefeller Vakfı gibi şirketler ve gruplar tarafından yapılan bir komplo. Bir bakışta hikaye:
-Eylül ayının sonunda Beyaz Saray, Başkan Biden'ın "2030 yılına kadar açlığı sona erdirmek ve sağlıklı beslenmeyi ve fiziksel aktiviteyi artırmak" için "cesur bir hedef" ortaya koyduğu Açlık, Beslenme ve Sağlık Konferansı'na ev sahipliği yaptı.
-İlk bakışta, hükümetin nihayet beslenmeye ilgi duyması ve bunun sağlık üzerindeki etkisinin farkına varması harika bir haber gibi görünebilir. Ancak işler hiç de göründüğü gibi değildir.
-Google ve Warner Bros., gıdaya erişimi ve karşılanabilirliği iyileştirmekten sorumlu olanlar arasında yer alıyor. Danone, Dole, Instacart ve Walgreens, tüketicileri sağlıklı seçimler yapma ve bunlara erişme konusunda güçlendirecek ve Rockefeller Vakfı, gelişmiş beslenme ve gıda güvenliği araştırmalarıyla mücadele edecek grubun bir parçası.
-Bu “gıda ilaçtır” devriminin amacı, sağlık hizmeti olarak gıda yoluyla nüfusu kontrol etmektir. Beslenmeyi sağlık hizmetleriyle entegre etmek, yeni politikaların oluşturulmasını, finansman sağlanmasını ve her iki alan üzerinde aynı anda kontrolü kolaylaştıracaktır.
-Satın alımların dijital gıda belirteçleri aracılığıyla kontrol edilebilmesi için daha fazla insanı kamu yardım programlarına sokmak için çalışıyorlar. Ayrıca, geleneksel çiftçiliği, patentli GDO'nun iç mekanda dikey olarak yetiştirilmesiyle değiştirmek için çalışıyorlar; veya genetiği değiştirilmiş tohumlar, hayvancılık ise unutulacak şekilde düzenlenecek ve yerini böcek çiftlikleri (sözde mikro çiftlik hayvanları), genetiği değiştirilmiş gıda ve laboratuvarda yetiştirilen et alacaktır.
Gıda sistemimizin planlı yıkımı, onu daha fazla "eşitlik" için "yeniden tasarlama" bayrağı altında hızla ilerliyor. Eylül ayının sonunda Beyaz Saray, Başkan Biden'ın "2030 yılına kadar açlığı sona erdirmek ve sağlıklı beslenmeyi ve fiziksel aktiviteyi artırmak" için "cesur bir hedef" ortaya koyduğu Açlık, Beslenme ve Sağlık Konferansı'na ev sahipliği yaptı. Belirtilen hedef, beslenmeyle ilgili hastalıkları sona erdirirken aynı zamanda "en çok etkilenen topluluklar arasındaki eşitsizlikleri kapatmak". İlk bakışta, hükümetin nihayet beslenmeye ilgi duyması ve bunun sağlık üzerindeki etkisinin farkına varması harika bir haber gibi görünebilir. Ancak işler hiç de göründüğü gibi değildir. Koyun postuna bürünmüş kurda dikkat. Bu konferansta, herkes için sağlık ve esenliğe giden yeni bir yol açmak üzere seçilen uzun bir iş dünyası ve sivil, akademik ve hayırsever kuruluş listesi belirlendi. Bu sözde kurtarıcılardan sadece birkaçını vurgulamak gerekirse, DoorDash, Google ve Warner Bros. gıda erişimini ve karşılanabilirliği iyileştirmekten sorumlu olanlar arasındadır. Danone, Dole, Instacart ve Walgreens, tüketicileri sağlıklı seçimler yapma ve bunlara erişme konusunda güçlendirecek ve Rockefeller Vakfı, gelişmiş beslenme ve gıda güvenliği araştırmalarıyla mücadele edecek grubun bir parçası. Sağlığınızın ve gıda güvenliğinizin bu kadar becerikli ve sorumlu ellerde olduğunu bildiğinizden eminim, şimdiden kendinizi sıcak ve tüylü hissediyorsunuzdur. Başlamak için Biden, beslenme taraması gerçekleştirecek ve beslenmeyi sağlık hizmetlerine entegre edecek işletmelere, açlık ve gıda güvensizliğine çözümlere odaklanan girişimlere ve "besleyici gıdaya erişimi iyileştiren, sağlıklı seçimleri teşvik eden ve fiziksel aktiviteyi artıran hayırseverliğe" fon sağlamak için 8 milyar dolar ayırdı. ” (.....)" (23)
"İnsan hastalıklarıyla, özellikle de COVID-19 ile mücadelede ortaya çıkan yenilebilir aşı tedavisi trendleri: Artıları, eksileri ve gelecekteki zorluklar
Soyut.. Araştırmacılar, COVID-19'a karşı korunmak için etkili, güvenilir ve kolayca erişilebilir bir aşı adayı geliştirmek için hala çaba harcıyorlar. Ağustos 2020 itibarıyla 30'a yakın konvansiyonel aşı klinik denemelerde ortaya çıktı ve 200'den fazla aşı çeşitli geliştirme aşamalarında. Günümüzde bitkiler, monoklonal antikorların, aşıların, ilaçların, immünomodülatör proteinlerin üretimi için potansiyel bir kaynak olarak kabul edilmekle birlikte, bunların toplu üretimi için biyoreaktörler veya fabrikalar olarak kullanılmaktadır. Bilimsel kanıtlar, bitkilerin yenilebilir kısımlarını yiyerek ve/veya yüksek oranda rafine edilmiş proteinlerin oral uygulamasıyla verilebilen oral aşıların zengin kaynağı olduğunu aydınlatmaktadır. Bitki bazlı yenilebilir aşıların kullanımı, sentetik aşılara kıyasla minimum yan etkiye sahip olduğu veya hiç yan etkisi olmadığı için yükselen bir trend. Bu gözden geçirme makalesi, farklı aşı türleri, yenilebilir aşıların kullanımı, yenilebilir aşıların geleneksel aşılara göre avantajları ve yenilebilir aşıların etki mekanizması hakkında fikir vermektedir. Bu gözden geçirme makalesi ayrıca, yenilebilir aşıların kullanımının gelecekteki perspektiflerine vurgu yaparak, özellikle COVID-19'a karşı çok çeşitli insan hastalıklarında yenilebilir aşıların uygulamalarına odaklanmaktadır. (....)" (24)
"Yenilebilir bitkiler aşı olarak iğnelerin yerini alabilir
California Üniversitesi, Riverside'dan (UCR) bilim adamları şu anda marul veya ıspanak gibi yenilebilir bitkileri mRNA aşı fabrikalarına dönüştürüp çeviremeyeceklerini araştırıyorlar. Mevcut mRNA aşılarının zorluklarından biri, sürekli olarak çok düşük sıcaklıklarda tutulmaları gerekmesi ve bu nedenle saklanmalarının ve taşınmalarının zor olmasıdır. Ulusal Bilim Vakfı'ndan 500. 000 $'lık bir hibe, oda sıcaklığında saklanabilen yenilebilir bitki bazlı mRNA aşıları oluşturarak bu zorlukların üstesinden gelmeyi amaçlıyor. Araştırmacılar, mRNA aşılarını içeren DNA'yı, çoğalacakları ve geleneksel bir aşının yerini alacak kadar mRNA üretecekleri bitki hücrelerine teslim etmeyi planlıyorlar. UCR Botanik ve Bitki Bilimleri Bölümü'nde doçent olan Juan Pablo Giraldo, "İdeal olarak, tek bir bitki, tek bir kişiyi aşılamak için yeterli mRNA üretecektir" dedi. "Bu yaklaşımı ıspanak ve marulla test ediyoruz ve insanların bunu kendi bahçelerinde yetiştirmesi gibi uzun vadeli hedeflerimiz var. Çiftçiler sonunda tüm tarlalarını da yetiştirebilirler. ” (....)" (25)
"Kendi aşılarınızı büyütüp yemek mi istiyorsunuz?
Aşıların geleceği, koldan vurulmaktan çok salata yemeye benziyor olabilir. UC Riverside bilim adamları, marul gibi yenilebilir bitkileri mRNA aşı fabrikalarına dönüştürüp çeviremeyeceklerini araştırıyorlar. COVID-19 aşılarında kullanılan haberci RNA veya mRNA teknolojisi, hücrelerimize bizi bulaşıcı hastalıkları tanımayı ve bunlara karşı korumayı öğreterek çalışır. Bu yeni teknolojinin zorluklarından biri, nakliye ve depolama sırasında stabiliteyi korumak için soğuk tutulması gerektiğidir. Bu yeni proje başarılı olursa, yenebilen bitki bazlı mRNA aşıları, oda sıcaklığında saklanabilme özelliğiyle bu zorluğun üstesinden gelebilir. Ulusal Bilim Vakfı'ndan 500.000 $'lık bir hibe ile mümkün olan projenin hedefleri üç yönlüdür: mRNA aşılarını içeren DNA'nın, bitki hücrelerinin çoğalacağı kısmına başarılı bir şekilde iletilebileceğini göstermek, bitkilerin geleneksel bir aşıya rakip olacak kadar mRNA üretebileceğini göstermek ve son olarak doğru dozu belirlemek.
UC San Diego ve Carnegie Mellon Üniversitesi'nden bilim adamlarıyla işbirliği içinde yapılan araştırmaya liderlik eden UC Riverside Botanik ve Bitki Bilimleri Bölümü'nde doçent olan Juan Pablo Giraldo, “İdeal olarak tek bir bitki, tek bir kişiyi aşılamaya yetecek kadar mRNA üretecektir” dedi. Geçmişte Giraldo, kloroplastların bitkinin doğal olarak parçası olmayan genleri ifade etmesinin mümkün olduğunu göstermiştir. O ve meslektaşları bunu, koruyucu bir mahfaza içindeki bitki hücrelerine yabancı genetik materyal göndererek yaptılar. Bitki hücrelerine teslim için bu mahfazaların optimal özelliklerini belirlemek, Giraldo'nun laboratuvarının uzmanlık alanıdır. Bu proje için Giraldo, kloroplastlara genetik materyal iletecek olan ekibi tarafından tasarlanan nanoteknolojileri kullanmak için UC San Diego'da nanomühendislik profesörü olan Nicole Steinmetz ile birlikte çalıştı. Steinmetz, "Fikrimiz, doğal olarak oluşan nanopartikülleri, yani bitki virüslerini, bitkilere gen iletimi için yeniden kullanmaktır" dedi. "Nanopartiküllerin kloroplastlara gitmesini sağlamak ve ayrıca onları bitkilere karşı bulaşıcı olmayan hale getirmek için bazı mühendislikler buna giriyor."
Giraldo için bu fikri mRNA ile geliştirme şansı bir rüyanın doruk noktası. “Nanoteknolojide çalışmaya başlamamın nedenlerinden biri, onu bitkilere uygulayabilmek ve yeni teknoloji çözümleri yaratabilmekti. Sadece gıda için değil, ilaçlar gibi yüksek değerli ürünler için de” dedi Giraldo. Giraldo aynı zamanda bir gübre olan nitrojeni doğrudan bitkilerin en çok ihtiyaç duyduğu kloroplastlara ulaştırmak için nanomalzemeler kullanan ilgili bir projeye eş liderlik ediyor. Azot çevrede sınırlıdır, ancak bitkilerin büyümesi için buna ihtiyacı vardır. Çoğu çiftçi toprağa azot uygular. Sonuç olarak, kabaca yarısı yeraltı sularına karışıyor, su yollarını kirletiyor, alglerin çoğalmasına neden oluyor ve diğer organizmalarla etkileşime giriyor. Ayrıca başka bir kirletici olan nitröz oksit üretir. Bu alternatif yaklaşım, nitrojeni yapraklar yoluyla kloroplastlara alacak ve salınımını kontrol edecek, bu da çiftçilere yardımcı olabilecek ve çevreyi iyileştirebilecek çok daha verimli bir uygulama modu olacaktır. Ulusal Bilim Vakfı, bu hedeflenen nitrojen dağıtım teknolojisini geliştirmeleri için Giraldo ve meslektaşlarına 1,6 milyon dolar bağışta bulundu. Giraldo, "Tüm bu araştırma için çok heyecanlıyım" dedi. "İnsanların yaşamları üzerinde büyük bir etkisi olabileceğini düşünüyorum." " (26)
"Yenilebilir Aşılar
Soyut.. Son yıllarda yenilebilir aşı, biyoteknologlar tarafından geliştirilen yeni bir kavram olarak ortaya çıkmıştır. Yenilebilir aşılar, seçilen genlerin bitkilere verildiği ve daha sonra transgenik bitkinin kodlanmış proteini üretmesi için uyarıldığı alt birim aşılardır. Bu uygulama kapsamındaki gıdalar arasında patates, muz, marul, mısır, soya fasulyesi, pirinç ve baklagiller bulunur. Uygulaması kolay, saklaması kolay ve farklı yaş grubundaki hastalar için kolayca kabul edilebilir bir uygulama sistemi olmasına rağmen uygun maliyetlidir. Yenilebilir aşılar, özellikle gelişmekte olan ülkelerde kızamık, hepatit B, kolera, ishal vb. gibi çeşitli hastalıkları önemli ölçüde azaltmak için heyecan verici olanaklar sunmaktadır. Bununla birlikte, yenilebilir aşıyı daha verimli ve uygulanabilir hale getirmek için ortaya çıkan bu aşı teknolojisi yolunda çeşitli teknik ve düzenleyici zorlukların üstesinden gelinmesi gerekmektedir. Bu bölüm, konakçı bitkiler, üretim, etki mekanizması, avantajlar ve sınırlamalar, uygulamalar ve yenilebilir aşılarla ilgili farklı düzenleyici konular gibi yenilebilir aşıların temel yönlerini tartışmaya çalışmaktadır. (....)" (27)
"Yenilebilir Aşı
Yenilebilir bir aşı, belirli bir hastalığa karşı aşı görevi gören vitaminler, proteinler veya diğer besinleri üreten, tipik olarak bitkiler olan bir besindir. Bitki, meyve veya bitki türevli ürün ağızdan alındığında bağışıklık sistemini uyarır. Spesifik olarak, hem mukozal hem de hümoral bağışıklık sistemlerini uyarır. Yenilebilir aşılar, belirli hastalıklar için antijenler içeren genetiği değiştirilmiş ürünlerdir. Yenilebilir aşılar, daha düşük üretim maliyetleri ve olumsuz yan etkileri olmaması nedeniyle geleneksel aşılara göre birçok avantaj sunar. Bununla birlikte, yenilebilir aşılar hala yeni ve gelişmekte olduğundan sınırlamalar vardır. Yaygın insan tüketimine hazır hale gelmeden önce daha fazla araştırma yapılması gerekecek. Şu anda kızamık, kolera, şap, Hepatit B ve Hepatit C için yenilebilir aşılar geliştirilmektedir. (....)" (28)
*2011 yılı bir haber.. Şimdilerde günümüzde gerçekleşmiş gibi görülüyor..
"Çok yakında - Gıdalarımızda bulunan GDO aşıları
Son iki yılda, aşıların gıdalar ve hatta böcekler yoluyla salınmasına yönelik araştırmalar yapılıyor. Bu gelişmeler iğnesiz toplu aşılama programları için seçenek olarak lanse ediliyor. Ayrıca, rızamız olmadan aşıları vücudumuza gizlice sokma potansiyeline de sahiptirler. GDO'lu gıdalar Amerika'da bu şekilde etiketlenmekten başarıyla kaçınıyor. Peki ya GDO'lu gıda aşıları? Şimdi ise Avustralya'da bizim tüketimimiz için sinsi bir aşılama yöntemi daha geliştiriliyor. Son Gelişme.. Avustralyalı bir biyoteknoloji ekibi, midemize aşı böcekleri yerleştirmenin bir yolu üzerinde çalışıyor. Bunun harika olduğunu düşünüyorlar çünkü yoğurt gibi bazı yiyecekler bu böcekleri midemize taşıyabiliyor ve bu da aylarca içeriden otomatik aşılamaya izin veriyor. Araştırdıkları böcekler Helicobacter pylori (H-pylori) bakterisidir. Bu bakteri, çılgın bilim adamları için aşılama/GDO için idealdir çünkü midenin iç duvarına tutunur ve mide asitlerinde gelişir. İronik bir şekilde, bu projedeki baş çılgın bilim insanı, H-pilori'nin peptik ülserlere neden olduğunu belirlediği için Nobel Ödülü'ne layık görüldü. Adil olmak gerekirse, Ulusal Sağlık Enstitüsüne (NIH) göre, H-pylori ile enfekte olan herkes peptik ülserlerin sonuçlarından muzdarip değildir. H-pylori bakterilerinin farklı suşları vardır. Bazıları diğerleri kadar tehlikeli değildir. Aşı denemeleri için mevcut biyoteknolojik gıdalar için kullanılan suşlar, semptomsuz olan enfekte insanlardan alındı. İlk izdeki insan gönüllüler, mide rahatsızlığı gibi yalnızca "küçük yan etkiler" gösterdi. ne güzel Aşıların neden olabileceği nöbetler, felç ve diğer nörolojik yan etkileri beklerken sadece mide rahatsızlığıyla başa çıkın. Veya belki de koruduğu varsayılan hastalığa yakalanırsınız. Yakında aşı tehlikelerinden habersiz olanlar, bebeklerini aşı yapan arkadaş canlısı çocuk doktorlarına götürmek yerine aşılı yoğurtlarla besleyebilecekler. Daha da kötüsü, bu GDO aşılı gıdalar etiketlenmezse, aşılardan kaçınmak için hepimiz daha da zorlanırız.
Geçmiş Gizli Aşılama Çalışmaları.. Aşılar kısırlık bileşiklerinin taşıyıcısı olarak kullanılmıştır. Bu aşılar ve GDO'lu gıdalar, gelişmekte olan veya gelişmemiş ülkelere, özel doğum kontrolü amacıyla, izinsiz olarak genellikle dış yardım olarak gönderilir. Bu bir komplo teorisi değil. 1990'ların ortalarında, farklı kurumlar Meksika, Filipinler ve Nijerya'daki kadınlara tetanoz ve çocuk felci aşılarıyla kitlesel "insani" aşılama girişiminde bulundu. Aşılar, hamileliği engelleyen bir bileşikle yerleştirildi. Bu, uygunsuz ücretsiz aşılama kampanyalarına ilişkin şüpheleri doğrulamak için yapılan laboratuvar testlerinden ortaya çıktı. Ünlü bir hayırsever, aşı yapabilen sivrisinekleri yetiştirmeyi amaçlayan bir Japon bilim insanı ekibine 100.000 dolar bağışlayalı birkaç yıl kadar oldu. Bu "hayırsever" bir zamanlar aşıların dünya nüfusunu %15 oranında azaltmaya nasıl yardımcı olabileceğini açıkça belirtmişti ve şimdi dünya çapında tüm çocuklar için aşıları teşvik ediyor. Ayrıca en büyük GDO firmasında 23 milyonu aşan yarım milyon hissesi var. GDO'lu mısırın kısırlığı azaltma yeteneğini aşılarla birleştirmek, başka bir nüfus azaltma stratejisi gibi görünüyor. Diğer biyoteknoloji bilim adamları, yenilebilir aşılar oluşturmak için farklı GDO yöntemlerini denediler. Yenilebilir aşılar üzerinde çalışan bir araştırma ekibi, GDO ile modifiye edilmiş yenilebilir aşılarla pahalı aşı saflaştırmasına gerek kalmayacağı konusunda övünüyordu. Bu aşı yenilebilirleri için mısır ve muz araştırıldı. Açıkçası, GDO'ları ortadan kaldırmak için ilk adım olarak GDO etiketleme yasalarına ihtiyaç vardır. Aksi takdirde koşabilirsin ama saklayamazsın ifadesi aşılardan kaçınmak için geçerli olabilir." (29)
"Gıda kimyasalları, HFCS ve hatta kızamık aşıları halk için kızamık virüsünden çok daha tehlikelidir.
Son on yılda çeşitli kızamık salgınları oldu, ancak CDC ölüm olmadığını bildirdi. Kızamık, özellikle doğru vitaminler, mineraller, probiyotikler vb. ile beslenirse vücudun üstesinden gelebileceği bir hastalıktır. Aslında kızamığa bağlı ölümler, ilk kızamık aşısı kullanılmaya başlanmadan önce istikrarlı bir şekilde azaldı. Tarih boyunca kızamık ölümlerine ilişkin somut gerçeklere buradan bakın. Görünüşe göre aşı günü kurtarmak için biraz geç geldi. Neden kızamığı ortadan kaldırdığı için itibar görüyor? Kaliforniya'da görev yapan bir çocuk doktoru olan Dr. Jay Gordon, medya korku uyandırsa da sağlıklı çocukların endişelenecek bir şeyleri olmadığı konusunda ebeveynlere güvence veriyor. "Amerika Birleşik Devletleri'ndeki son ölümcül kızamık vakası 11 veya 12 yıl önceydi" dedi. "Sağlıklı çocuklarda komplikasyon oranı çok düşük." Dr. Gordon, ebeveynlere MMR aşısını çocuk üç yaşına gelene kadar ertelemelerini tavsiye eden anekdot kanıtlar kullanıyor. Bazı ebeveynler risklere bakar ve çocuklarına MMR aşısı yaptırmamaya karar verir. Kızamığın üstesinden gelinebilir, oysa aşı kaynaklı anafilaksinin üstesinden gelinemez. Bir çocuk nadir görülen bir kızamık vakasına yakalansa bile bu, çocuğun yaşamının sonu değildir. Hastalık yüksek ateş, öksürük, burun akıntısı ve kırmızı, sulu gözlerle belirtilir. Bu belirtiler başladıktan 2-3 gün sonra ağız içinde küçük beyaz benekler oluşabilir. Üç gün sonra bir kızarıklık görünecektir. Yükseltilmiş tümsekleri içerebilir ve tüm vücudu kaplayarak 104 Fahrenheit derecelik bir sıcaklığa neden olabilir. Birkaç gün sonra bu belirtiler azalır ve kişi normale döner.
İyi haber şu ki, bir çocuk doğal olarak kızamığa maruz kaldığında ömür boyu bağışıktır. Aşı ise boş bir umuttur ve zamanla etkisini yitirir. Üstelik aşı, ölümle sonuçlanabilecek anafilaksi de dahil olmak üzere artan advers reaksiyon riskiyle birlikte gelir. Aşı Olumsuz Olay Raporlama Sistemi (VAERS) bu riskleri belgeler. VAERS, "Altı tür aşı - MMR [kızamık içeren], suçiçeği zoster, grip, hepatit B, meningokok ve tetanoz içeren aşılar - anafilaksi ile bağlantılıdır." VAERS ayrıca, "Komite ayrıca ilgili antijenden bağımsız aşı enjeksiyonu ile senkop veya bayılma ve deltoid bursit veya omuz ağrısı ve hareket kaybı ile karakterize donmuş omuz dahil olmak üzere iki tür yan etki arasında nedensel bir ilişkiye dair inandırıcı kanıtlar buldu. " Yabancı kızamık vakaları, bağışıklığı baskılanmış nüfusu risk altına sokar. CDC, "Kızamığın Avrupa, Asya, Pasifik ve Afrika'daki bazı ülkeler de dahil olmak üzere dünyanın birçok yerinde hala yaygın olduğunu" ve "kızamıklı gezginlerin hastalığı ABD'ye getirmeye devam ettiğini" bildiriyor. Yabancı kızamık ABD'ye girmeye devam ediyor ve aşının neden olduğu bağışıklığı azalmış, daha önce hiç aşılanmamış ve bağışıklığı baskılanmış kişiler için risk oluşturuyor. Amerikalılar, yiyeceklerinin kalitesi nedeniyle bugün en çok risk altındadır. Amerikan diyetinde her zamankinden daha fazla gıda kimyasalı var. En ilgili olanlardan biri yüksek fruktozlu mısır şurubu.
HFCS de dahil olmak üzere bir dizi gıda kimyasalı, insanların hastalıklarla mücadele potansiyelini bastırıyor.. 1958'de ABD hükümeti, gıda şirketlerinin, içerikleri "genel olarak güvenli (GRAS)" olarak kabul edildiği sürece FDA incelemesini atlamasına izin veren Gıda Katkı Maddeleri Değişikliğini kabul etti. Bu nedenle, şu anda Amerikan gıdalarında 3.000'den fazla kimyasal var. Bu kimyasallar beslenmenin yerini alarak Amerikalıları hastalanmaya ve hasta kalmaya daha yatkın hale getiriyor. Glifosat (günümüzün gıdalarında yaygın olarak bulunan) gibi bazı zirai kimyasallar aslında bağırsaktaki iyi bakterileri yok ederek besinlerin sindirimini ve asimilasyonunu yok eder. HFCS, ketçaplar, gazlı içecekler, gözleme şurupları, kurabiyeler, soslar, soslar ve tahıllar dahil pek çok gıda ürününe konur. Pratik olarak kaçınılmaz. Kızamık bir hafta kadar sürebilir, ancak yüksek fruktozlu mısır şurubu diyetinin etkisi, bağışıklığı engelleyen uzun vadeli hastalıklara yol açarak çok daha kapsamlı sonuçlara sahiptir. (Diyabet, obezite, kalp hastalığı ve vitamin ve mineral emilim eksikliğini düşünün.)" (30)
ARAMA = Edible Vaccines - Yenilebilir aşılar,(225)
4.BÖLÜM
CHEMTRAILS (HAVA YOLU) İLE AŞISIZLARI, GİZLİCE AŞILAMAK
* Bu kısımda, chemtrails (hava) yolu ile aşısızların, aşılanması irdelendi. Ancak chemtrails ile aşısızları aşılama yöntemiyle ilgili bir veri ,bazıları istisna tam olarak yok gibi ancak yine de az da olsa insanları tedirgin edici veriler de yok değil. Aşağıda okuyacağınız bilgilere göre; (Acaba, chemtrails püskürtmelerin de tıpkı gıdalar da olduğu gibi mRNA aşılarına ait kimyasallar olabilir mi?) şüphelerinin oluşmasına neden olabiliyor. Aşısızlar da dahil insanların, her hava değişikliğin de (ani ölümler de dahil) sık sık hastalanması vb gibi olumsuz sağlık sorunlarının baş göstermesi gibi etkenler, şüphelerin bu yöne çekilmesine neden olabiliyor.
"Jeomühendislik uzmanı : Hava yoluyla zorunlu aşılama için Chemtrails kullanılıyor
Ulusal Aşı Bilgi Merkezi'ne (NVIC) göre, birçok eyalet hala aşılara hayır demenize izin veren dini, tıbbi veya felsefi muafiyetler sunuyor. Cıva, alüminyum, formaldehit, düşük yapılmış bebek dokusu, insan kanı, DNA ve timerosal gibi zehirli bileşenlerle dolu bir aşı şırıngasını reddetme hakkının sürdürülmesi - birkaç isim - kişinin sağlığının ve tıbbi özgürlüğünün kritik bir unsurudur. Ancak The Liberty Beacon'un bildirdiği gibi, chemtrails, hiçbir tıbbi seçeneğin olmadığı durumlarda daha güvenli bir aşı verme yöntemi olarak kabul edilebilir. Aşıları gökten düşürme fikri yeni değil. 1980'lerin başından bu yana, insanlar için zehirli bir kuduz aşısı olan RABORAL V-RG'nin milyonlarca plastik paketi, "uçaklar ve helikopterler" tarafından Amerika Birleşik Devletleri'ndeki vahşi yaşam alanlarına, özellikle de Teksas Eyaletine bırakıldı. Bu hava kuduz aşıları doğrudan erkekleri, kadınları ve çocukları hedef almasa da, bunu yapmak için yapılan araştırmalar bu yönde ilerliyor. Örneğin, ID: 149AZ2 başlıklı 2007 tarihli bir projenin amacı, insan popülasyonunda belirli bir genin ifadesini "artıracak/azaltacak" bir "viral vektör" hazırlamaktı. Geoengineering.org'a göre, emekli beyin cerrahı Dr. Russell Blaylock, chemtrails'de bulunan nano alüminyum parçacıklarını Alzheimer gibi nörodejeneratif hastalıkların artışına bağlamaktadır. Bu nano parçacıklar, "insan saçı genişliğinin 1/30'undan daha az" makine benzeri yapılardır. 2013 yılında, IOP.org tarafından bildirildiği üzere, Vanderbilt Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, bir solunum sinsityal virüsünden (RSV) bir F-proteinini taklit etmek için altın nanoçubuklar kullandılar. Daha sonra bu yöntemle bir aşı oluşturdular. Profesör James Crowe baş yazardı. Konseptlerinin "neredeyse her virüs için deneysel aşılar ..." geliştirmek için kullanılabileceğini belirtti. Democracy Now'ın bu raporunun da kanıtladığı gibi, Amerikan nüfusuna karşı kimyasal ve/veya biyolojik savaşın kullanılması yeni değil. Aşıların daha ihtilaflı bir konu haline gelmesiyle birlikte, chemtrails'ten nano parçacıkları teneffüs ederek aşılama fikri çoktan rafa kalktı. Hâlâ nefes alıyorsanız, bu zehirli bulutlar aracılığıyla sağlanan aşılara öylece hayır demenin bir yolu olmayabilir." (31)
"USDA, 13 eyalette helikopterlerden aşıları havadan atıyor, yutulması halinde TEHLİKELİ kabul edilen aşı "yemini" kullanıyor
USDA, birçok federal kurum gibi, imha işine derinden yatırım yapıyor. Örneğin, çoğu insan USDA'nın kasıtlı zehirlenme kampanyaları yoluyla her yıl milyonlarca kuşu toplu olarak öldürdüğünün farkında değil. Natural News, USDA'nın 2009 tarihli kuş imha listesini (PDF) yayınladı ve ajansın yalnızca 2009'da dört milyondan fazla kuşu nasıl öldürdüğünü gösteriyor. Bu programın adı "Bye Bye Blackbird" ve USDA tarafından yürütülen birçok toplu imha programından sadece biri. Başka bir program, USDA'nın tilkileri, çakalları, ayıları, dağ aslanlarını, vaşakları ve nehir su samurlarını toplu olarak öldürmesini içeriyor. Natural News'in 2018'de bildirdiği gibi: Son rapora göre, federal program geçen yıl 357 boz kurdu öldürdü; 69.041 yetişkin çakal artı 393 yok edilmiş yuvada bilinmeyen sayıda çakal yavrusu; 624.845 kırmızı kanatlı karatavuk; 552 kara ayı; 319 dağ aslanı; 1.001 vaşak; “Kasıtsız olarak” öldürülen 587 dahil olmak üzere 675 nehir su samuru; 3.827 tilki ve 128 yuvada bilinmeyen sayıda tilki yavrusu; ve 23.646 kunduz. Ayrıca 2018'de USDA, tıbbi deney operasyonunun bir parçası olarak yakma fırınlarında yüzlerce yavru kediyi öldürürken yakalandı. NaturalNews'in 2018'de bildirdiği gibi: …USDA, dışkılarının toplanabilmesi için yavru kedileri iki veya üç hafta boyunca parazitlerle dolu çiğ etle besleyerek deneyler yapıyor. Daha sonra yakma yoluyla öldürülürler. Bishops, "çalışmanın" sonunda USDA'nın yavru hayvanların sağlıklı olduğunu kabul ettiğini söylüyor. Kongre Üyesi Mike Bishop, USDA'nın yavru kedi cinayeti uygulamasına seslenerek şunları söyledi: Hayvan refahı yasalarını uygulamakla görevli kuruluş olan USDA'nın on yıllardır pahalı ve verimsiz laboratuvar deneylerinde yüzlerce yavru kediyi gereksiz yere öldürmesi beni şok etti ve rahatsız etti. Nixon yönetiminden beri finanse edilen bunun gibi herhangi bir hükümet araştırma programının, özellikle de çoğu vergi mükellefinin karşı çıktığı zararlı testlerde yavru kedilerin tek kullanımlık test tüpleri olarak kullanılması söz konusu olduğunda, mikroskop altına alınması gerekiyor. Başka bir deyişle USDA, yılda milyonlarca hayvanı katlediyor ve kedi yavruları üzerinde (diğer hayvanların yanı sıra) acımasız tıbbi deneyler yapıyor. Bu, pestisit üreticileriyle, insan hormonu ifadesini değiştiren "kimyasal hadım ediciler" olarak bilinen atrazin gibi herbisitler de dahil olmak üzere sentetik kimyasallarla insan gıda tedarikini zehirlemek için komplo kuran aynı USDA'dır. Şimdi, aynı kurum rakunları ve kuduzu kontrol ettiğini iddia ederek 13 eyalette yenilebilir "aşıları" havadan dağıtıyor. Ancak yem çok tehlikelidir, asla yutulmaması gerekir (okumaya devam edin). USDA, gıda kılığında "kuduz aşıları" ile manzarayı toplu olarak zehirlemek için bir helikopter filosu kullanıyor.. DailyPress.com aracılığıyla Associated Press'e göre, USDA şu anda 13 ABD eyaletine "milyonlarca paket oral kuduz aşısı" havadan atıyor. Bu eyaletler şunları içerir: Alabama, Maine, Pennsylvania, West Virginia, Virginia, Tennessee
USDA, bu "kuduz aşılarının" şu anda balık unu ile tatlandırılmış gıda parçalarına yerleştirildiğini iddia ediyor. Bu, elbette, her türden vahşi yaşamı aşı tuzaklarını yemeye teşvik edecek ve bu da, kusurlu ikramları açıkça yutacak olan vahşi hayvanlarda bilinmeyen sonuçlara neden olacaktır. Evcil köpekler ve kediler de kusurlu yiyecek parçalarına rastlayabilir ve bunları yutarak evcil hayvanları öldürebilen kuduza karşı istemsiz "aşılanmaya" neden olabilir. (Nadir de olsa kuduz aşısının yan etkilerinden biri ölümdür. ) USDA'nın hayvanları yok etme işinde olduğuna dikkat edin, bu nedenle helikopterlerden potansiyel olarak zararlı ve hatta ölümcül kuduz aşısı içerikleriyle dolu "yem" bıraktıklarında, bu programın gerçek motivasyonunu anlamak zor değil. Bu, ABD hükümetinin biyolojik savaş örneklerini vahşi doğaya ilk salıverişi de değil. "Doğrulayıcılar" bu suçlamayı şiddetle reddetse de, pek çok kişi ABD hükümetinin Lyme Hastalığını biyolojik bir silah olarak tasarlayıp serbest bıraktığına inanıyor. Daha yakın bir zamanda, ABD Ordusunun SARS-CoV-2'nin mühendisliğine yardım ettiği ve ardından biyolojik silahı nihai işlev kazanımı geliştirmesi için Çin'in Wuhan laboratuvarlarına teslim ettiği artık kapsamlı bir şekilde belgelendi. (The Lancet gibi ana akım tıp dergileri bile artık covid'in laboratuvar kökenlerinin olası bir açıklama olduğunu kabul ediyor. ) Bunun, dünya çapında benzeri görülmemiş bir tahribata neden olan ve insanları başka bir biyolojik silahın enjekte edilmesine teşvik eden küresel bir nüfus azaltma ve kısırlık silahı olduğu ortaya çıktı: Tüm dünyada milyonlarca insanı öldüren mRNA covid "aşısı". USDA'nın karatavuklarla yaptığı şey, aşı endüstrisinin insanlara yaptığı şeyin aynısı: Her zaman imha ve nüfusun azalmasıyla ilgili görünüyor. 13 eyalette bırakılan aşı tuzağının yutulması bile güvenli olmadığı ortaya çıktı. Yutulması halinde “sağlığa zararlı” kabul edilen ağızdan alınan aşı, dokunulduğunda insanlar ve evcil hayvanlar için tehdit oluşturuyor.. USDA'nın APHIS departmanı (Hayvan ve Bitki Sağlığı Muayene Servisi), oral kuduz aşısı programını yürütür ve bu aşıların güvenli olduğunu iddia etme zahmetine bile girmez. (Oral Kuduz Aşısı ve Yem Bilgileri sayfasına buradan bakın.) Merial tarafından üretilen aşı için Güvenlik Bilgi Formu daha geniş bir hikaye anlatıyor. Bu aşı yemleri / tuzakları USDA tarafından hayvanlar tarafından ağızdan tüketilmek üzere tasarlanmış olsa da, Güvenlik Bilgi Formu şu uyarıda bulunur: Aşağıdakilerden herhangi biri meydana gelirse sağlık için potansiyel olarak tehlikelidir: Yutma, parenteral aşılama, mukoza zarlarının damlacık veya aerosol maruziyeti veya kırık cilt bulaşıcı sıvı veya dokulara maruz kalırsa. Başka bir deyişle, aşı yutulduğunda “sağlığa zararlıdır”. Yine de yutma, USDA'nın bu aşıyı balık unu ile kaplayarak ve akla gelebilecek her tür vahşi hayvan tarafından tüketilmek üzere 13 eyalette bırakarak başardığı şeydir. Bu dağıtım mekanizmasının tüm amacı, tehlikeli aşıların yutulmasını sağlamaktır.
Aynı uyarı sayfasında ayrıca, bu aşıya maruz kalınması durumunda "lokalize cilt lezyonları mümkündür" yazıyor.. Ve USDA'nın kendisine göre, bu aşı yemi lokmaları araçlardan halka açık yollara atılsa da, içerdikleri maddeler insanlar için zehirlidir. DailyPress.com'a göre USDA, bu zehirli aşı yem ürünlerini Amerika'nın şehirlerindeki araçlardan atıyor: -"[Onlar] kırsal alanlarda uçaklardan, kentsel ve banliyö bölgelerinde araçlardan atılıyor. İnsanlar şehirleri dolaşıp bunları araçlardan atıyorlar yani. Ne ters gidebilir ki?" Bu ağızdan yapılan aşılar insanlar veya hayvanlar için güvenli değildir, “Tüm insanlar temastan kaçınmalıdır”.. Güvenlik Bilgi Formu, bu yem yemi aşılarıyla temas etmenin riskleri hakkında daha fazla bilgi vermektedir: - Tüm insanlar temastan kaçınmalıdır, ancak küçük çocuklar, hamile kadınlar, bağışıklık yetersizliği olan veya steroid kullanan kişiler bu aşı ile temastan kaçınmalıdır. Güvenlik Bilgi Formu'nun "Deri emiliminden kaynaklanan tehlike" uyarısında bulunduğu gibi, aşı gıda yemine yalnızca dokunmak da riskli olabilir. Ek olarak, USDA bu aşı yemlerini helikopterlerden atıyor ve bunların çoğu yerel su yollarına karışıyor olsa da, Güvenlik Bilgi Formu bu ürünün yer altı suları için ne kadar tehlikeli olduğu konusunda özellikle uyarıyor: Seyreltilmemiş ürünün veya büyük miktarlarda yer altı sularına, su yollarına veya kanalizasyon sistemine ulaşmasına izin vermeyin. Yerde bu aşı yemi parçalarını bulan herkesin bunları şu şekilde imha etmesi tavsiye edilir:
"EPA lisanslı Biyo/Tıbbi atık tesisinde yakın. " Yine de, uçaklardan, helikopterlerden ve araçlardan çok uzaklara fırlatılıyorlar, 13 ABD eyaletindeki vahşi yaşam alanlarını ayrım gözetmeden kirletiyorlar ve şüphesiz vahşi yaşam ve doğal ekosistemler arasında yaygın hastalığa, ıstıraba ve kirliliğe neden oluyorlar."
Özetle USDA budur: Milyonlarca vahşi yaşamı zehirleyin, öldürün ve öldürün, ardından Amerika şehirlerine daha fazla zehir dağıtarak dünyayı "aşıladığını" iddia edin. Görünüşe göre USDA, tıpkı FDA gibi, Big Pharma / Big Chemical'ın cebinde başka bir "ele geçirilmiş kurum" olarak işlev görüyor ve hem hayvanların hem de insanların sağlığı veya güvenliği hakkında hiçbir şey umursamıyor. Kendi güvenliğiniz için, gökten yem şeklindeki yiyecek parçalarının düştüğünü görürseniz, mesafenizi korumak isteyebilirsiniz. Ya da örneği almak için lateks eldiven giyin, kapalı bir plastik torbaya koyun ve kanalizasyon sistemine akıtmayın. Görünüşe göre bununla yapmanız gereken şey bu olduğundan, yakma için EPA lisanslı bir biyomedikal atık tesisi bulabilecek misiniz bir bakın. Bu, hükümetin dünyayı zehirlemeye ve daha fazla insan ve hayvanı öldürmeye çalıştığı başka bir gün. Başka yeni ne var? Havadan damlatılan aşılar (ve diğer birçok konu) hakkındaki tüm ayrıntıları bugünün Durum Güncellemesi podcast'inden dinleyin:" (32)
"Uçan Şırıngalara, GDO'lu Gıda Aşılarına ve Zorunlu Aşılara Dikkat Edin
Bir Japon Araştırma ekibi, aşı sağlamak için sivrisineklerin genetik mühendisliği üzerinde çalışıyor. Bunlar geleceğin uçan aşıları. Zoraki mi? Bill Gates öyle düşünmüyor. 2008'de Bill ve Melinda Gates Vakfı, bu araştırma ekibine tam da bu proje için 100.000 $ hibe ayırdı. Bu, Kaynak Yaratma Profesyonelleri Derneği'nin Washington Chapter web sitesinden alınmıştır. GDO'lar Truva Atı Aşılarını Etkinleştiriyor..GDO'lu gıdalar gibi yenilebilir aşılar da gelecekte. Et ve kümes hayvanı işleyicileri için bir iş dergisi olan Meat and Poultry, Bryan Salvage tarafından yazılan 5 Mayıs 2009 tarihli bir makalede, Iowa Eyalet Üniversitesi'ndeki araştırmacıların mısır mahsullerine aşı yerleştirmek için bir yöntem üzerinde çalıştıklarını bildirdi. Projede araştırmacı olan Hank Harris, "Domuz gribi virüsünden hangi genlerin mısıra dahil edileceğini bulmaya çalışıyoruz" dedi. "Bir domuz gribi virüsü patlak verirse, bölgedeki hayvanları ve insanları hızlı bir şekilde aşılamak için mısır bölgeye gönderilebilir. . . . pahalı bir süreç olabilen kapsamlı aşı saflaştırmasına gerek yoktur." Bu şekilde, işlenmiş gıdalarda her yerde bulunan mısır cipsi ve mısır şurubu da dahil olmak üzere mısır ürünleri bile, mısırın kendisi domuzlara beslenirken insanlar için aşılama aracı görevi görebilir. 1996 yılından itibaren muz, gelişmekte olan ülkeler için bir aşı aracı olarak görülmeye başlanmıştır. Bunun genetiği değiştirilmiş veya GDO (genetiği değiştirilmiş organizmalar) olacağını unutmayın, bu nedenle gıda raflarında nerede ve ne zaman görüneceğini bilemezsiniz.
Bunun nedeni, GDO firmalarının ABD'deki önceki yönetimle GDO'lu gıdaları etiketlemekten muafiyet için lobi yapmayı başarmasıdır. Bazı ülkeler etiketleme konusunda daha avantajlıdır ve özellikle AB'de GDO'ya dirençli olma eğilimindedir. Ama temel olarak, burada ve diğer birçok ülkede, siz yemek yerken aşıları gizlice sokmanın bir yöntemi olacak. Belki de aşılardan var olduğunu düşündüğünüz bağışıklığı zaten istiyorsunuz ve aşılar için yemek yemek iğneleri yener! O da daha ucuz. Ancak GDO'lar etiketlenmediği için hangi yiyeceklerin hangi aşıları içerdiğini kim bilebilir? Bir aşının ne kadarı yetmez, ne kadarı fazladır? GE gıda aşıları kusurlu mu? Bu sorular uzayıp gidiyor. Aşı Truva Atı gibi gıdalar genetik olarak tasarlandığından, aşılama tehlikelerine ek olarak GDO'nun sağlık sonuçları da vardır. Polis Devleti Aşıları.. Öyleyse, zaman makinesini yakın gelecekten bugüne çevirelim. Şu anda, Obama yönetimi bir salgın veya pandemik grip salgınında ve hatta böyle bir tehditte aşıları uygulama yetkisine sahip. Bu, Vatanseverlik Yasası kapsamında sağlanan bir önlemdi. Ayrıca, benzer bir modeli benimseyen her eyalet için federal fon sağlayacak olan Model Eyalet Acil Sağlık Yetkileri Yasası da vardır. Şimdiye kadar 38 eyalet ve Columbia Bölgesi, federal fon almak ve özel mülklerin gözaltına alınması ve el konması da dahil olmak üzere mutlak polis gücüyle aşıları uygulamak için gemide. Şu anda, Obama yönetimi, önleyici bir tedbir olarak, başka bir deyişle gerçek bir salgın yerine, belki de bu sonbaharda başlayarak herkesin yılda üç aşı olmasını sağlayacak bir program düşünüyor. Obama, acil durum domuz gribi aşısı üretimi için şimdiden 1,5 milyar dolar ayırdı ve daha fazla fon da yolda. 6 Mayıs 2009 tarihli bir Washington Post makalesinden, "Obama yönetimi, Amerikalılara üç grip aşısı yapmayı gerektirebilecek benzeri görülmemiş bir sonbahar aşısı kampanyası düşünüyor - biri yıllık mevsimsel griple mücadele için, ikisi de tüm dünyaya yayılan yeni domuz gribi virüsünü hedef alıyor. Yasalaşırsa, multimilyar dolarlık çaba, üst düzey federal sağlık yetkililerinin Amerikalılardan bir yıl içinde birden fazla grip aşısı yaptırmalarını ilk kez istemesi anlamına gelecek ve potansiyel olarak ciddi yan etkileri takip etme yeteneği (ile) konusunda ciddi zorluklara yol açacaktır. "
Meksika Devlet Başkanı Calderon, geçtiğimiz Mayıs ayında yakın zamanda abartılı domuz gribi salgını sırasında Meksika kongresinden diktatörce acil durum yetkileri aldı. Bu nedenle, Meksika, Ağustos 2007'de Quebec, Montebello'da düzenlenen SPP (Kuzey Amerika Güvenlik ve Refah Ortaklığı) zirvesinde son haline getirilen Kuzey Amerika Kuş ve Pandemik Grip Planı'na dahil oldu. Bu plan Kanada, ABD ve Meksika'yı kapsıyor. Tüm bu önlemlerle ilgili dil, acil eylem çağrısını tek bir otoritenin yorumuna açık bırakıyor. Şu anda Kuzey Amerika'da bulunan bu tek otorite, BM Grip Sistemi Koordinatörü Dr. David Nabarro'nun altında olmaya mahkumdur. Bu, aşıları uygulamak için mevcut olan askeri grupların tam polis eylemini sağlar ve uzaktan yukarıdan aşağıyadır. Peki sağlık kararlarınızı kim veriyor? Avrupa'da, Fransa hükümeti tüm nüfusuna grip aşısı yaptırma planını düşünüyor. Üç farklı ilaç firmasından 100 milyon doz için bir milyar euro ayırmayı planlıyorlar. Paris Descartes Üniversitesi Sağlık Enstitüsü'nün eş direktörü Anne Laude şunları söyledi: ". . . tıbbi bir kontrendikasyon durumu dışında, hiç kimsenin aşıyı reddetme hakkı yoktur". Tüm bunların faydalı olduğunu düşünebilirsiniz. En azından herhangi bir salgın veya pandeminin sonuçları iyileştirilecek. Aslında kitlesel aşılamaların, kitle iletişim araçlarında duyurulmayan, bu makaleden sonra bazı kaynak bağlantılarına veya URL'lere giderseniz okuyabileceğiniz bir felaket geçmişi vardır. Bunlardan en önemlisi, askeri personelin ilk kez aşılanmasının gerekli olduğu "1918 İspanyol Gribi Salgını" idi. Amerikan Doktorlar ve Cerrahlar Derneği bile karşılıklı rıza etiğini ihlal ettiği için zorunlu aşılara karşı çıkıyor. Aynı zamanda bir doktor olan kongre üyesi ve eski cumhurbaşkanı birincil adayı Ron Paul bu yorumu yaptı. "Hükümete bizim yerimize tıbbi kararlar verme yetkisi verdiğimizde, özünde devletin bedenlerimizin sahibi olduğunu kabul etmiş oluyoruz. "
Aşılama Tehlikeleri.. Pek çok tıp pratisyenleri ve araştırmacıları, gerçeği açıklamak için cesur çabalarla "tıbbi mafya" dan koptu. Ancak diğerlerinin çoğu hala inkar ediyor ve hatta bazen etik dışı. 4 Haziran 2009 tarihli bir London Times makalesine göre, birkaç bilim insanının açıklamaları, tıbbi araştırma topluluğu içindeki birçok bilim insanının, sponsorlarını tatmin edecek sonuçlar elde etmek için zararlı gerçekleri atlayarak veya hatta sahte veriler kullanarak raporları uydurduğuna dair şüpheleri doğruladı. İşte dürüstlükle bu cesur tıp uzmanlarından sadece birkaçının bazı yorumları. Diğer uzmanlardan gelen daha fazla yorum, kaynak bağlantıları veya URL'ler aracılığıyla incelenebilir. Diğer kitapların yanı sıra Excitotoxins: The Taste That Kills kitabının yazarı olan beyin cerrahı Russell Blaylock, tek bir aşının iki yıl boyunca beyin hasarına neden olabileceğini ve beş aşının Alzheimer Hastalığı riskini büyük ölçüde artıracağını öne sürüyor. En kapsamlı tıbbi araştırmacı olan Dr. Len Horowitz, "Aşılama yerine gelişigüzel bir şekilde aşılama yapmak kitleleri şaşırtıyor. Aşılama, insan yapımı toksin enjeksiyonu değildir. En ölümcülleri insanlığa kontamine aşılar ve kan kaynakları yoluyla bulaşan yabancı proteinlere ve mikroplara karşı doğal vücut koruma tepkisidir. " Ulusal sağlık enstitüsünün eski müdürü Dr. James R. Shannon, ". . . tek güvenli aşı hiç kullanılmayan aşıdır" dedi. Dr. James Howenstine, Aşı Almaktan Neden Kaçınmalısınız adlı makalesinde, Dr. W. Torch'un DPT aşılamasından sonraki 19 saat içinde ortaya çıkan bebeklerde 12 ölümü belgeleyebildiği bir bölümden alıntı yapıyor. Daha sonra 70 ABÖS vakasını inceledi. Bu kurbanların üçte ikisi, ölümlerinden yarım gün ila 3 hafta önce aşılanmıştı. Hiçbiri tıp kurumu veya kitle iletişim araçları tarafından aşılara atfedilmedi. Kentucky Üniversitesi Kimya Bölümü profesörü ve başkanı Dr. Boyd Haley'den:
"Altı kiloluk bir yenidoğana verilen tek bir aşı, aynı gün 180 kiloluk bir yetişkine 30 aşı yapılmasına eşdeğerdir. " "Timerosal'ın (aşılardaki cıva) güvenli olduğunu gösterecek bir çalışma yapamazsınız. Çok zehirli". Bu bilgi, Shoot 'Em Up the Documentary adlı bir DVD için bir web sitesi tanıtımından geliyor. "Çocuklara 5 yaşına gelmeden 23 virüs verdiğimizi biliyor muydunuz? Zorunlu programa daha fazla aşı eklendikten sonra otizmin hızla arttığını ve bu aşıların etil cıva olan timerosal içerdiğini biliyor muydunuz? Bu arada, cıva kurşundan daha zehirli olarak kabul edilir ve toksisitede yalnızca uranyum için ikinci sıradadır. Aşıların çoğu, düşük yapılmış fetüslerden veya hayvan dokularından elde edilen kültürlerden elde edilen patojen kokteylleridir. Thimerersol veya etil cıva tek katkı maddesi veya koruyucu değildir. Dr. Rima E. Laibow, aşılarda ortak olan bileşenleri kendi yorumlarıyla birlikte listeliyor: "Çocuklar önerilen tüm aşıları alırlarsa, yaşamlarının ilk iki yılında cıva için sözde 'izin verilen güvenli sınırın' birçok katını alacaklar. Ek bileşenler arasında antibiyotikler, alüminyum jeller, formaldehit, monosodyum glutamat (MSG), alüminyum; "silikon eksikliği ve florür ile birleştiğinde, Alzheimer hastalığında, formaldehitte, MSG'de görülen nörofibriler yumaklara neden olan" aspartam gibi nöbetlere, beyin tümörlerine vb. neden olabilen güçlü bir nörolojik eksitotoksin. Dr. Rima devam ediyor: "Bir yanıt artırıcı veya yardımcı madde olan skualen, birçok modern aşıda bulunur ve bağışıklık sistemini oldukça tahriş eder. . . . (kullanılır) Birinci Körfez Savaşı askerlerinde şarbon aşısının Körfez Savaşı Sendromu olarak bilinen yıkıcı durumun, seyreltilmiş uranyumla birlikte birincil nedeni". Araştırmacı gazeteci Joe Vaills, artık hayatta değil, web sitesinde basit bir gözlemi ifşa eden bir haber yaptı. I. Körfez Savaşı'ndan gelen Fransız birlikleri Körfez Savaşı Sendromu yaşamadı ve Şarbon aşısı olmayan sadece onlardı! Aşılardan toksik maddeler çıkarılırsa ne olur? Pek çok sağlık uzmanı, antikor enjekte ederek vücudun bağışıklık sistemini baypas etmenin sorununa dikkat çekiyor. Rebecca Carley, MD, "Bütün memeliler . . . solunum yolu mukozasında Tanrı tarafından verilen doğal bağışıklık tepkisini başlatan bir antikor olan salgılayıcı IgA içerir. Organizmaları doğrudan kan dolaşımına enjekte ederek bağışıklık sisteminin bu mukozal yönünü atlamak, bağışıklık sisteminin kendisinde bir bozulmaya yol açar. " Dr. Vernon Coleman, "Benim görüşüm aşıların güvensiz ve değersiz olduğu yönünde" diyor. Rutgers Üniversitesi'nden Dr. Robert W. Simpson, "grip, kızamık, kabakulak ve çocuk felcine karşı aşılama programlarının aslında insanlara RNA'yı tohumlayarak provirüsler oluşturabileceği ve bunun daha sonra vücutta gizli hücreler haline geleceği konusunda uyarıda bulundu. . . Lupus, kanser, romatizma ve artrit dahil olmak üzere çeşitli hastalıklar olarak aktif hale geldi. " Viera Scheibner, "aşıların herhangi bir hastalığı önleme yeteneğine dair hiçbir kanıt yoktur. Aksine, ciddi yan etkilere neden olduklarına dair çok sayıda kanıt vardır" sonucuna varmıştır. Jonas ve Darrell Salk, 4 Mart 1977 tarihli Science dergisinde; "Grip veya çocuk felcine karşı canlı virüs aşıları, her durumda önlemeyi amaçladığı hastalığı üretebilir (ve) kızamık ve kabakulaklara karşı canlı virüs, ensefalit (beyin hasarı) gibi yan etkiler üretebilir. " Çözüm.. Zorunlu ve gizli aşılar için çözümler ve çözümler içeren ikinci bir makale yakında çıkacak. Aşılar konusunda kendi kararınızı verin. Seçiminiz ne olursa olsun, toplu aşılamaları zorlamak haksızlıktır. Aşı olursanız, işe yararsa sizi yapmayanlardan da korur, değil mi? Bu kitlesel aşılamalar için sunulan gerekçeler arasında bariz kar güdüleri ve daha az popüler olan nüfus azaltma gündemi yer alıyor. Kaynak bağlantılardan (url'ler) başlayarak kendi araştırmanızı yapabilirsiniz. Bu tek makalenin sınırları içine dahil edilemeyecek kadar çok gizli bilgi var." (33)
"Chemtrails, Yüz Maskeleri ve PCR Test Sürüntüleri Hepsi Birbirine Bağlı, Morgellonlarla Enfekte… namı diğer Yapay Solucanlar!!
Chemtrail Sentetik Solucanlar Yüz Maskelerinde ve PCR Test Çubuğunda Kıvranıyor, Akciğerlere Ve Beyine Sızmaya Hazır!! Yakın zamana kadar, chemtrail yağmurunda ve karında Morgellons sentetik solucanları bulundu… ama şimdi bunların yüz maskelerinde ve PCR test swablarında da bulunduğunu bildiren insanlarımız var!! İnsanlığın kendisine karşı bir savaşla uğraştığımız aşikarken, halk tehlikeli bir cahillik oyunu oynuyor! İnsanların beyinlerinin ve akciğerlerinin, belki yumurtlayarak, akciğer ve beyin dokusunu yiyerek ve atıkları atarak morgellonlarla kolayca enfekte olduğunu hayal ediyorum; ve sonra insan popülasyonunu kobay olarak kullanan bu başka bir deneysel teknolojide başka neler oluyor? İnsanlık her konuda cahil tavrını benimsedi mi, kendi hayatta kalmamız için biraz fazla mı? *Dünyanın her yerinde sadece okula ya da alışveriş merkezine gitmek isteyen çocukları hayal edin…. akciğerlerine ve beyinlerine solucanlar giriyor… işe gitmek zorunda olan, maske takmaya ihtiyaç duyan insanları hayal edin… insanları hastalanmaktan korumak için ama farkında olmadan kendilerine sentetik bir parazit bulaştırıyorlar… oldukça üzücü bir durum… insanların kendini kapatması gerekiyor televizyonlarını açıp Hakk'a ve Yaratıcımıza yönelin.
*YÜZ MASKELERİ, PCR TEST SÜRÜNTÜLERİ VE CHEMTRAILLER HEPSİ İLGİLİDİR, AYNI GÜNDEME HİZMET ETMEKTEDİR. BİR Haber “Corona” kategorisi, bu konuların gerçeğine tıklamak için iyi bir başlangıç noktasıdır. Lütfen herkesi bu konuda eğitin, teşekkürler ve nimetler! Hintli BÜYÜK bir bağlantı kurmaya hazır mısınız?…
GRİP GİBİ BELİRTİLER…. MERHABA!! Makinede Hintli » Chemtrail Whistleblower: %90 … Chemtrail İhbarcı: "Chemtrail'lerin %90'ı Duyguları/Ruh Halini/Ruh Halini Değiştirmek ve "Grip Benzeri Belirtileri" Tetiklemek İçin Tasarlandı! " Bu makaleyi yıllar önce okuduğumu hatırlıyorum (aşağıda bağlantısı var)… Bu kişinin chemtrails'in bazı unsurlarını bildiğini hissediyorum, ama hepsini değil. 20 yıla yaklaşan chemtrails hakkında rapor veren makinedeki Kızılderili! Üstelik, halk, durumla nasıl başa çıkılacağına dair tonlarca çelişkili tavsiye alıyor! Aramalar : "chemtrails morgellons" (34.1) ve ""indian in the machine" chemtrails"(34.2) " (34)
"Milyarlarca İnsana Maskeler ve PCR Testleri Yoluyla Nanokurtlar Bulaşabilir… Ve Chemtrails… İşte Yapılabilecekler!
Milyarlarca insan artık pcr testleri, maskeler ve gizemli iğne yoluyla Morgellons namı diğer nanokurtlardan etkilenebilir ve chemtrails'in yirmi yılı aşkın bir süredir bize nanokurtlar püskürttüğünü hatırlayın. Bugüne kadar halk, insandan insana normal vücut fonksiyonlarıyla geçip geçmediğini bilmiyor. Milyarlarca maske, pcr testi ve gizemli iğne üretiliyor ve hiç kimse bunların içinde ne olduğunu kesin olarak bilmiyor ve şeffaf bir kalite kontrol yok!! Nano solucanlar… alkaliliğe yönelik detoks protokollerinin muhtemelen bir etkisi olacaktır, ancak burada neyle uğraşıyoruz? Dünyanın her yerinden insanların paylaştığı çok sayıda videoyu izlediğimiz için birkaç gözlem var:
-Nanokurtlar, ısı ve nem tarafından 'aktive edilmiş' gibi görünüyor.
-Nanokurtlar, etkinleştirilmediklerinde uykuda görünüyorlar.
-Nanokurtların hepsi tek bir standart boyutta değil, birkaç uzunlukta görünüyor.
-Nanokurtlar doğal hareket sergiliyor ve sadece rüzgarda veya manyetik reaksiyonla hareket etmiyorlar.
-Nano solucanların kendi aralarında toplanma ve daha büyük bir "yaratık" oluşturma, hatta bazen pençelerle görme yeteneğine sahip olduğu görülüyor.
-Grafitin, 'nano parçacıklar' denilince akla gelen yaygın bir malzeme olduğunu gözlemliyoruz.
-Metalin mikrodalgada patladığının iyi bilindiğini kabul ediyoruz.
-Dünyanın birçok büyük şehrinin mikrodalga olan 5G sistemlerini 'açacak' çirkin planlarını görüyoruz.
-Nanokurtların kimyasal yollara, pcr testlerine ve maskelere konulduğu ve bir dizi başka üründe olabileceğine dair makul bir sonuca varıyoruz.
-5G sisteminin vücudumuzda ve beynimizde ağır metaller ve nanoparçacıklarla karıştığı, beynimizde ve beynimizde 7/24 sürekli patlamalara neden olabileceği ve bu patlamaların beynimizde delikler oluşturana kadar sağlığımızı bombalamaya devam edeceği makul bir sonuca varıyoruz. patlamalar…. zombi benzeri bir durum, ölüme doğru.
-Karanlık şapkaların zombi kıyameti tipi senaryolar yarattığını ve onlar için çoktan eğitildiğini kabul ediyoruz.
NANOKURT DETOKS ÖZETİ.. Yani burada tamamen yeni bir şeyle uğraşmıyoruz, nanokurtlar açısından, çünkü insanlar yıllardır kemtraillerin formüllerinde nano-kurtların olduğunu iddia ediyorlar ve kanıtları belgeliyorlar ve benim de buradan yararlanabileceğim kendi bilgi tabanım var. ; insanlar son birkaç on yılda pek çok şeyi denediler… burada daha büyük etkiye sahip görünen şey var.
-Elektrik: Normal bir yaşam formuyla karşı karşıya olmadığımız için bu muhtemelen en güçlü müttefiktir. Eğer 'kısmen biyolojik değilse', neden vücut fonksiyonlarını bozan belirli bir akımla vurmuyoruz?
-Yonca: Nedense yoncanın bir etkisi var gibi görünüyor, ancak nedenleri tam olarak bilinmiyor.
-Alkalinite: Görünüşe göre nanokurtlar alkali ortamı sevmiyor.
-Yüksek frekans: Titreşiminiz ne kadar yüksekse, hastalıktan, rahatsızlıklardan ve benzerlerinden o kadar uzaklaşırsınız.
-Kanınızı temizleyin: Kanımı temizlemek için kil kullanmayı seviyorum ve burada harikalar yaratacağına eminim.
-Otlar: İnsanlar şifalı bitkilerle bir miktar başarı bildiriyor. Bu yolu izleyecek olsaydım, başlangıçta karanfil, tarçın, yenibahar ile başlardım… solucan detoksuna yardımcı olan baharatlar, ancak normal solucanlarla uğraşmadığımızı biliyoruz… yine de bazı etkileri olabilir.
Muhtemelen başka çözümler de olurdu... Yerinizde olsam ve bu sorunla gerçekten ilgilenseydim... Yukarıdakilerin hepsini birleştirirdim, muhtemelen #1 en etkili olandır. Sağlık için elektriksel kan stimülasyonu, kanı şartlandırmak için kolay, ucuz ve etkilidir. Bunu büyük bir tantana olmadan yapan basit cihazlar satın alınabilir.
Sorular:
1. Bu benim sorunum mu? Öyle hissetmiyorum. Nanokurt, pcr testlerinde ve maskelerde ve hatta belki de gizemli iğnenin kendisindeyse... bunun milyarlarca insana bulaştığını ve hatta muhtemelen tüy döktüğünü fark edersiniz! Okullardaki çocuklar… kaç tanesi seri üretim maskeleri kullanıyor, hatta belki günde birkaç tane geçiyor!!? Umarım bunun ne kadar kötü olduğunun farkına varmazsınız ve hiçbir şey yapmazsınız… bu bilgi hayat kurtarabilir… bizim çabalarımızla. Umarım bir soykırım yaşamaz ve çocukları kurtarma zahmetine bile girmezsiniz… Size söylüyorum… bu bir oyun değiştirici, işler daha da ilerlerse hayatlarımız asla eskisi gibi olmayacak. Çocuklar zaten açık ve mevcut tehlikedeler ve hatta şu anda oksijenden yoksunlar… bu hiçbir şeye yardımcı olmuyor, sadece her şeyi daha da kötüleştiriyor!
2. Milyarlarca nanokurt varsa ve dökülüyorsa ve nanokurtlar gökten geliyorsa, bir fark yaratmak için ne yapabilirim? Bir başarı hikayesi olmaya ve yukarıdaki listeyi paylaşmaya ne dersiniz… bu makalenin tamamını paylaşmaya ne dersiniz? Ne tehlikede? Hatalı olmanın utancı, egonun ölümü için mi?
3. İnsanlar sizi dinlemeyecek… Bu teoriler çok mu yaygın? Konu o değil…. amaç doğruları paylaşmaktır. Gerçek aşktır. En azından yardım teklif etmek, aşkın olabileceği yerdir. İnsanların nanokurt komplosunu bir kenara atmayı seçmesi senin problemin değil… on yıllardır üzerimize yağmur yağıyor… bu, her yerde olanı kabul etmemek için yeterince uzun değil mi?
4. Ne önemi var… eğer nanokurtlara sahipsem ve şimdi iyiysem, o zaman kimin umurunda? Hayır anlamıyorsun... bu solucanlar mikrodalgalar altında oldukça aktif hale gelirler… bir mikrodalga fırında metal parçalarını hayal edin. Şimdi, vücudunuzda ve beyninizde küçük metal yuvalarının, şimdi 5G frekanslarıyla bir mikrodalga fırındaki metal gibi tepki verdiğini hayal edin. Bu AYARIN ZOMBİLER yaratacağına nasıl inandığımı daha önce yazmıştım! Ordu zaten eğitim tatbikatlarını yaptı, bu yüzden bir nanosaniye için bunun olası bir senaryo olmadığını düşünmeyin… BEDENİMİZDE VE BEYNİMİZDE METAL PARÇALARI PATLARSA BAŞKA NE OLABİLİR?
5. Bu yüzden mi insanlar şehirleri terk edip kırlara ve dağlara göç edecek? Evet. Vazgeçme… kalbine daha yakın olan bir sonraki büyük maceralar, aktivasyonunu bekliyor. Aşk, Hintli Önerilen bağlantılar.." (35)
SOURCES;
-------------
(1)CDC confesses: Vaccines are failing, the vaxxed can be super-spreaders, demands return to mask mandates for everyone, including the vaxxed
by: Mike Adams,July 29, 2021
https://naturalnews.com/2021-07-29-cdc-confesses-vaccines-are-failing-the-vaxxed-can-be-super-spreaders.html
ET:25.04.2023
(2)COVID-19 vaccine sheds graphene-like substance that causes cellular damage and blood clots in the unvaccinated, warns doctor
By Zoey Sky,04/18/2023 /
https://chemicalviolence.com/2023-04-18-vaccine-graphene-cellular-damage-blood-clots-unvaccinated.html
ET:25.04.2023
(3)No one is safe: Vaccinated individuals can transmit graphene to the unvaccinated
by: Kevin Hughes,April 19, 2022
https://naturalnews.com/2022-04-19-vaccinated-can-transmit-graphene-to-unvaccinated.html
ET:25.04.2023
(4)Fully vaccinated individuals are SHEDDING GRAPHENE and infecting the unvaccinated, causing serious health complications
by: Arsenio Toledo,February 25, 2022
https://naturalnews.com/2022-02-25-fully-vaccinated-shedding-graphene-infecting-unvaccinated.html
ET:25.04.2023
(5)Graphene Is Being Transmitted from the “Vaccinated” to Vaccine-Free People
BY RHODA WILSON,FEBRUARY 24, 2022 •
https://expose-news.com/2022/02/24/graphene-is-being-transmitted-from-vaccinated/
ET:25.04.2023
(6)Johns Hopkins Confirms: Self-Spreading Vaccines Are No Myth
by rense.com, May 5, 2021
https://principia-scientific.com/johns-hopkins-confirms-self-spreading-vaccines-are-no-myth/
ET:24.04.2023
(7)‘Self-Spreading’ Vaccines Will End Informed Consent
by childrenshealthdefense.org,June 5, 2021
https://principia-scientific.com/self-spreading-vaccines-will-end-informed-consent/
ET:24.04.2023
(8)BREAKING: Confidential Pfizer Documents confirm Graphene Oxide is in the COVID Vaccines & here is how to remove it from your body
BY THE EXPOSÉ,MARCH 31, 2023
https://expose-news.com/2023/03/31/how-to-remove-graphene-confirmed-in-covid-vaccines/
ET:25.04.2023
(9)CLAIM: PCR test swabs may contain “star-shaped microdevices” that are secretly vaccinating the “vaccine hesitant”
by: Ethan Huff,February 01, 2021
https://naturalnews.com/2021-02-01-swab-tests-microdevices-secretly-vaccinating-hesitant.html
ET:24.04.2023
(10)Are Cotton Swab PCR Tests Secretly Injecting Vaccines to Combat “Vaccine Hesitancy”?
by John O’Sullivan,December 3, 2020
https://vaccineimpact.com/2020/are-cotton-swab-pcr-tests-secretly-injecting-vaccines-to-combat-vaccine-hesitancy/
https://principia-scientific.com/are-pcr-tests-secret-vaccines/
ET:24.04.2023
(11)Johns Hopkins University Confirms: The PCR Test Alone Will Vaccinate You
by needtoknow.news,March 4, 2022
https://principia-scientific.com/johns-hopkins-university-confirms-the-pcr-test-alone-will-vaccinate-you/
ET:24.04.2023
(12) Johns Hopkins: You Can Be Vaccinated By PCR Test Without Knowing
https://principia-scientific.com/johns-hopkins-you-can-be-vaccinated-with-a-pcr-test-without-knowing/
ET:24.04.2023
(13)Scientists look to create chimeric mRNA vaccines that can be deployed through food
by: Mary Villareal,March 25, 2022
https://naturalnews.com/2022-03-25-scientists-to-create-chimeric-mrna-vaccines-food.html
ET:23.05.2023
(14)Lawfare with Tom Renz: Americans are being poisoned through edible vaccines in the food supply – Brighteon.TV
by: Kevin Hughes,April 12, 2023
https://naturalnews.com/2023-04-12-americans-being-poisoned-through-edible-vaccines-food.html
ET:23.05.2023
(15)Eat Your Vaccines: mRNA Gene Therapy Is Coming to the Food Supply THIS MONTH
by The Vigilant Fox,April 3, 2023
https://dailyclout.io/eat-your-vaccines-mrna-gene-therapy-is-coming-to-the-food-supply-this-month/
(15.1)Tom Renz,@RenzTo, 1 Nis 2023
https://twitter.com/RenzTom/status/1642229969555259395
ET:23.05.2023
(16)Edible Vaccines: They Don't Want You To Know mRNA Gene Therapy Is Going into Your Food
The Vigilant Fox,1 month ago
https://rumble.com/v2g81xo-edible-vaccines-they-dont-want-you-to-know-mrna-gene-therapy-is-going-into-.html
ET:23.05.2023
(17)The Shocking Truth About Edible mRNA Vaccines in Our Food (Part 2) | Facts Matter
av Facts Matter | Publicerades 2023-05-12
https://podcasts.nu/avsnitt/facts-matter/the-shocking-truth-about-edible-mrna-vaccines-in-our-food-part-2-facts-matter-giDah3-Od
https://www.theepochtimes.com/the-shocking-truth-about-edible-mrna-vaccines-in-our-food-part-2-facts-matter_5254263.html?utm_source=Morningbrief&src_src=Morningbrief&utm_campaign=mb-2023-05-12&src_cmp=mb-2023-05-12&utm_medium=email&est=17HJ06ulLIjOE8zq2Tih6mv7B9nvCkHLEEAUjThlFmPMZXgWkrEntBPx
ET:23.05.2023
(18)What’s in a Covid-19 Vaccine? - Everyone Will Now Get Edible Vaccine in Your Food
TheRealOriginoftheWorld,What If Everything You Were Taught Was A Lie?,1 month ago
https://rumble.com/v2hecds-whats-in-a-covid-19-vaccine-everyone-will-now-get-edible-vaccine-in-your-fo.html
ET:23.05.2023
(19)Bill Gates' & The 'WEF' "Edible Food Coating" Is Already In Use, 'Cloud Seeding' & The 'CIA'
AndreCorbeil,1 month ago
https://rumble.com/v2jjj5m-bill-gates-and-the-wef-edible-food-coating-is-already-in-use-cloud-seeding-.html
ET:23.05.2023
(20)Edible Vaccines Are Real Now!! Tom Renz Confirms mRNA Vaccine Ingredient In Food Alters Your DNA… Just Like GMO Foods!!
ournewearthnews,April 6, 2023
https://www.ournewearthnews.com/tom-renz-confirms-mrna-vaccine-ingredient-in-food-alters-your-dna-just-like-gmo-foods/
https://www.bitchute.com/channel/wolfe_in_zuid_afrika/
ET:29.04.2023
(21)Edible “Vaccines” In The Works… mRNA Gene Therapy!!
Willyalfredo,April 5, 2023
https://www.ournewearthnews.com/edible-vaccines-in-the-works-mrna-gene-therapy/
ET:29.04.2023
(22)"Are You Eating Pork Injected With Merck’s mRNA Livestock Vaccine?
By Dr. Joseph Mercola,04/10/23
https://childrenshealthdefense.org/defender/pork-merck-mrna-livestock-vaccine-cola/
ET:23.05.2023
(23)What’s Really Behind the Plan to ‘Redesign’ Our Food System?
By Dr. Joseph Mercola,01/04/23
https://childrenshealthdefense.org/defender/redesign-food-system-online-grocery-cola/
ET:23.05.2023
(24)Emerging trends of edible vaccine therapy for combating human diseases especially COVID-19: Pros, cons, and future challenges
Fatima Khalid,Reema Tahir, Manahil Ellahi,Nilofer Amir,Syed Faheem Askari Rizvi,Ammarah Hasnain,2022 May 2
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC9347755/
ET:23.05.2023
(25)Edible plants could replace shots as vaccines
ByAndrei Ionescu,09-20-2021
https://www.earth.com/news/edible-plants-could-replace-shots-as-vaccines/
ET:23.05.2023
(26)Grow and eat your own vaccines?
Jules Bernstein, UC Riverside,September 16, 2021
https://www.universityofcalifornia.edu/news/grow-and-eat-your-own-vaccines
ET:23.05.2023
(27)Edible Vaccines
Indu Ravi,Mamta Baunthiyal,Jyoti Saxena,2013 Oct 22
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC7120417/
ET:23.05.2023
(28)Edible Vaccine
wikipedia,lastupdate,14 January 2023
https://en.wikipedia.org/wiki/Edible_vaccine
ET:23.05.2023
(29)Coming soon - GMO vaccines contained in our food
by: Paul Fassa,July 19, 2011
https://naturalnews.com/033047_GMOs_vaccines.html
ET:23.05.2023
(30)Food chemicals, HFCS and even measles vaccines are far more dangerous to the public than the measles virus
by: L.J. Devon, Staff Writer,February 23, 2015
https://naturalnews.com/048732_measles_virus_food_chemicals_vaccines.html
ET:23.05.2023
(31)Geoengineering expert: Chemtrails used for forced airborne vaccinations
by: D. Samuelson,September 30, 2016
https://naturalnews.com/2016-09-30-geoengineering-expert-claims-chemtrails-used-for-forced-airborne-vaccination.html
ET:23.05.2023
(32)USDA air dropping vaccines from helicopters across 13 states, using vaccine “bait” deemed HAZARDOUS if ingested
by: Mike Adams,September 20, 2022
https://naturalnews.com/2022-09-20-usda-air-dropping-vaccines-from-helicopters-across-13-states.html
ET:23.05.2023
(33)Watch Out for Flying Syringes, GMO Food Vaccines, and Forced Vaccinations
by: Paul Fassa,June 12, 2009
https://naturalnews.com/026434_vaccine_vaccines_vaccination.html
ET:23.05.2023
(34)Chemtrails, Face Masks, And PCR Test Swabs All Connected, Infected With Morgellons… aka Artificial Worms!!
O.N.E. News,April 3, 2021
https://www.ournewearthnews.com/chemtrail-synthetic-worms-squiggling-in-face-masks-and-pcr-test-swab-ready-to-squiggle-into-lungs-and-brain/
https://www.ournewearthnews.com/category/corona/
(34.1)https://duckduckgo.com/?q=chemtrails+morgellons&atb=v255-1&ia=web
(34.2)https://duckduckgo.com/?q=%22indian+in+the+machine%22+chemtrails&atb=v255-1&ia=web
ET:29.04.2023
(35)Billions Of People May Be Infected With Nanoworms Via Masks And PCR Tests… And Chemtrails… Here’s What Can Be Done!!
O.N.E. News,May 2, 2021
https://www.ournewearthnews.com/billions-of-people-may-be-infected-with-nanoworms-heres-what-can-be-done/
ET:29.04.2023
(36)https://twitter.com/jljcolorado/status/1463200650494316550
(37)https://en.wikipedia.org/wiki/Transmission_of_COVID-19
(38)https://pixabay.com/vectors/pcr-test-covid-19-coronavirus-6787383/
(39)https://pixabay.com/vectors/covid-19-vaccine-coronavirus-vaccine-5358852/
(40)https://www.researchgate.net/figure/Preparation-of-edible-vaccine_fig2_345015165
(41)https://en.wikipedia.org/wiki/Cloud_seeding
(42)https://twitter.com/MrMWarren/status/1664589427983757312?s=20
https://www.skepticalraptor.com/skepticalraptorblog.php/bill-gates-vaccines-and-africa-anti-vaxxers-myths-run-amok/
UYARI : Yukarıda bölümlere kadar olan içeriklerin sadece fikir ve düşüncelerden ibaret olan sadece bilgi vermek amaçlı bilgiler, düşünceler olduğunu ve bölümlerde geçen haber, makale, araştırma vb gibi içeriklerin de doğruluğu /yanlışlığı ile ilgili fikrimizin olmadığını ve sadece bilgi vermek amaçlı olduğunu unutmayın. . Bu içeriklerin (veriler, bilgiler, fikir ve düşünceler vs) hemen hepsi, bilgi vermek amaçlıdır. Tıbbi tavsiye /sağlık yönlendirmesi şeklinde verilmemiştir. Buradaki veriler, içerikler, fikir ve düşünceler, size teşhis, tanı koymaz, tedavi seçeneği sunmaz, sizi tedavi etmez. Eğer kendinizi rahatsız hissediyor ve/veya hasta iseniz, kendi doktorunuza /yakınınızdaki sağlık birimine başvurunuz. Daha geniş bilgi ve genel uyarılar için BURADAKİ bilgileri okuyunuz.. Teşekkürler..😊
Ertuğrul bey, anlattığınız aşılama yöntemleri konusunda aslında benimde şüphelerim vardı ama işte tam emin değildim. Kaynakları okuyunca.... Demekki suphelerimizde yanilmamamisiz. Elinize emeğinize sağlık.
YanıtlaSilooov etulu bey yine müthis bi ayastırma,havadan asilama çok ilginc gecekten yiyecekleden de öyle zehirleniyoz desenize haberimz olmadan asılıyolar bizleri, aslida bunlarıı biliyodum amaa ögrdniğim iyi odu, ha bide egerr bunalr dogruysa bu yöntemleden sadce asızısızlar deil asılıllarda zarrar görr ozaman hem ejeksiyon hem de bunnlar la asılanmaaa iyi bişey olmasaa gereekk, neyse Allah yardımcmız osun hepmizin..emeginize sağlık..:)
YanıtlaSilKopsun artık kıyamet de kurtulalım bu kötü dünyadan Ertuğrul Bey. Chemtrails'i daha önce duymuştum. Paketli yiyeceklere zaten güven olmuyor. Ne yapacağız bilemiyoruz. Maddî - mânevî önlemleri alıp Allah'a tevekkül etmekten başka şansımız yok. Bu adamlarla uğraşamayız ki biz! Yapay zekayı da kullanır neler yaparlar bize bunlar Allah korusun...
YanıtlaSilHani bu nasıl emek bu kadar bilgiyi derleyip toplayıp paylaşmak...elinize emeğinize sağlık.Covid ve sonrası ve öncesi hep muallak. Güvende hissetmiyoruz, engel olamıyoruz...
YanıtlaSilErtuğrul Bey yine çok güzel, detaylı bir araştırma yapmışsınız, elinize sağlık, okuduklarım tüylerimi ürpertti yalnız, kabus gibi..:((
YanıtlaSilI like your posts :)
YanıtlaSilŞehirler arası yolculuk yapabilmek ve AVM'ye girebilmek için mecbur tuttular aşıyı,biz de olduk.Şimdi ise yargılanıyorlar.Bakalım gelecek yıllarda bizlerin sağlığına ne olacak?
YanıtlaSilMerhabalar.
YanıtlaSilEmeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim. Covid-19 virüsünün insanları aşılamak için hortlatıldığını düşünüyorum. Daha bundan sonra covid-19 aşısı olmayacağım, bedeli hayatım bile olsa...
Sağlıcakla ve esen kalın.